04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 15 Mayıs 2017 EDİTÖR: Şehriban Kıraç TASARIM: İLKNUR FİLİZ Yıkım kansereyaA2s0sa1b0ke’ldsatandı davetiye çıkarıyor Türkiye’de kentsel dönüşümle yıkılacak 7 milyonu aşkın binanın çoğunda, başta akciğer kanseri olmak üzere birçok hastalığa neden olan asbest bulunuyor Her yıl 250 bini İstanbul’da olmak üzere 500 bin ko nutun kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesi hedefleni yor. 7 mil yonu aş kın risk li yapısı olan Tür kiye için ŞKeırhaçriban kentsel dönüşüm öncelikli çözüm bekleyen konulardan biri. 2012’de kentsel dönüşüm yasası ile başlayan yıkımlar ise insan sağlığı açısından büyük teh dit oluşturuyor. Kanserojen bir mineral olan asbestin kullanımının insan sağlığına zarar ver mesi nedeniyle Türkiye’de 2010’da yasaklandı. Ancak son yıllarda artan kentsel dönüşüm projeleri ile bir likte 2010’dan önce yapılan binaların yıkımı sırasın da yüksek miktarda asbest ile karşılaşmaya başladık. Uzmanlara göre binalar yı kılırken asbest araştırma sı yapılmak zorunda yok sa kensel dönüşüm kensere dönüşebilir. Binlerce ton alındı Vonka Asbest Mühendislik’in sahibi asbest söküm uzmanı, kimyager Kenan Yıldız’a göre, asbestin işlenmesi ve kullanımı 2000’li yılların başından bu yana yasaklanmaya başlasa da 2004 verilerine göre Türkiye çoğunluğu Rusya’dan olmak üzere bin lerce ton asbest ithal edildi. Türkiye’de asbest konusunda akademik bir veri tabanı ve araştırma olmadığı için ne kadar kullanıldığı ise bilinmiyor. Yine Yıldız’ın verdiği bilgiye göre kentsel dönüşümde şu ana kadar yapılan asbest uygulamalarına bakıldığında, yıkılması uygun görülen 2010 ve önceki yıllarda yapımı tamamlanmış binaların birçoğunda asbestli malzeme bulunma olasılığı oldukça yüksek. Evin içinde de var Kenan Yıldız, Türkiye’de asbest tehlikesinin sadece binalarda değil aynı zamanda evlerimizde kullandığımız ev eşyalarında bile karşımıza çıkabildiğini kaydederek, “Hâlâ bazı asbest içeren materyallerin kullanıldığı, satan ve kullanan insanların denetim eksikliği nedeniyle çekinmediklerini üzülerek gözlemliyoruz. Asbest başta mezotelyoma (Akciğer zarı kanseri), akciğer kanseri olmak üzere solunum yolu hastalıklarına neden oluyor. Ülkemizde bu konuda tek sınır değer olan 0.1 lif / cm3 değerinin Almanya gibi bu konuyla yıllardır mücadele eden bir ülkenin sınır değerinin yaklaşık 10 katı kadar olması insanımıza verilen değerin 10 kat az mı olduğunu düşündürmektedir” dedi. İşbirliği şart Uzmanlara göre binalarda asbest araştırması uluslararası standart ve rehberlere göre yapılmalı ve ilçe belediyelerinin ve ilgili devlet kuruluşlarının denetimine tabi olmalı. Yasal mevzuat vakit kaybetmeden yeniden düzenlenmeli, devletin tüm kurumları işbirliği içinde bu konunun üzerine gitmeli. Belediye ve asbest söküm uzmanları süreçlerin düzgün ve çevre sağlığını tehdit etmeyeceğinden emin olmak zorundadır. Öte yandan Türkiye’de asbest sökümü konusunda da yeterli sayıda firma bulunmuyor. Birçok firma ise istenilen standartları karşılamıyor. Asbest konusunda toplumda da yeterli bilinç olmaması da riski artırıyor. Balyozla, Buldozerle yıkılmaz Uzmanlara göre, asbestli bina ve yapılar, buldozerle, balyozla yıkılmaz. Buraya önce bazı kimyasal maddeler püskürtülür. Böylece asbest binaya iyice yapışır. Ardından bu alanlar kesilir paketlenerek götürülür. Bunun dışındaki tüm yöntemler yönetmeliklere aykırıdır. İnsan sağlığı açısından asıl tehdit oluşturan asbest lifleri (Uzunluğu beş mikrondan daha büyük, eni üç mikrondan daha küçük ve boyu eninin üç katından büyük olan asbest lifleri) gözle görülmeyecek kadar küçük. Bu lifler herhangi bir şekilde ortam havası ile karıştığında günlerce süzülebilir, rüzgâr etkisiyle 100 metrelerce uzağa taşınabilir, çevredeki su ya da kaynaklara bulaşabilir. Kentsel dönüşümde asbest araştırması yapılırken gözden kaçırılan en önemli olay araştırma yapılmadan önce binaların iç sökümünün bir kısmının yapılmış olmasıdır. Bu konuda binada yaşayan insanlar boşaltılıp, hiçbir söküm ve tadilat işi yapılmadan önce bu binalarda asbest araştırma raporu is tenilmelidir. Asbestli olduğu binadan alınan numunelerin laboratuvardaki analizi sonucu kanıtlanan bir binanın yıkımı kesinlikle asbest içeren tüm malzemelerin, gerekli önlemler alınarak sökümü ve bertarafı yapıldıktan sonra yapılmalıdır. Aksi durumda asbest maruziyeti riski sadece binanın yıkımı sırasında orada çalışan insanlar ile sınırlı kalmadığı unutulmamalı, çevredeki insanlar ve asbestin yaratacağı çevre kirliliği göz önünde bulunmalıdır. Bu konuda unutulmaması gereken bir başka konuda binadaki harfiyatın bir kısmının geri dönüşüm tesislerinde tekrar değerlendirilmesi olayıdır. Asbest içeren harfiyatın geri dönüşüm sonucu tekrar tekrar kullanılma riski göz önünde bulundurulmalıdır. Asbest ile ilgili en yoğun tartışmalar geçen şubat ayında Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin içinde 350 ton asbest bulunduğu belirtilen Havagazı Fabrikası’nın yıkımına başladığı sırada başlamıştı. Günde 5 bin kişi iş arıyor Murat Şirin 500 bin kişi kaçak tura katılıyor Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Adana Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Murat Şirin, Türkiye’de her yıl yaklaşık 500 bin kişinin kaçak turlara katıldığını söyledi. Marmaris’te yaşanan kazayı hatırlatan Şirin, tur düzenleme yetkisinin sadece TÜRSAB’a üye seyahat acentelerine tanınan bir yetki olduğunu bildiren Şirin, kaçak turların tatilcinin canını ve parasını tehdit ettiğini söyledi. Şirin, “Kaçak turlar tatilcinin parasını ve canını tehdit ediyor. Acenteler ile kaçak turların rakamları karşılaştığında günde 50100 lirayı bulan bu rakam için vatandaşlar farkında olmadan kendilerini tehlikeye atıyorlar” dedi. l Ekonomi Servisi TESK: Esnaf doluya tutuldu Zorunlu trafik sigortasına tavan fiyat getirilmesine sigorta şirketlerinin tepki gösterdiğini belirten Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Sigorta şirketleri artık trafik sigortasında taksit yapmıyor. Bazı şirketler de poliçe düzenlemekten imtina ediyor. Esnafımız yağmurdan kaçarken doluya tutuldu” dedi. Sigorta şirketlerinin poliçe düzenlememelerinden dolayı 50 bin TL’ye varan cezalar kesildiğini ifade eden Palandöken, “Bu sigortayı yaptırmak esnafımız için zorunluysa sigorta şirketleri de ihtiyari olarak poliçe düzenlemekten kaçınamaz” diye konuştu. l Ekonomi Servisi İstanbul’da yaklaşık 229 bin kişinin işe yerleştirildiğini açıklayan İŞKUR İstanbul İl Müdürü Yelmen, kişilerin yüzde 75’inin hizmet sektöründe işe başladığını söyledi yŞSkreaaaökpnnleaaayrnsyee’iiitlnnBieki,östGailegla8asez0nissid0aii’naintlteodfeaengpaa,üli41ynç2.eıl0küOttkberı.giünbaraemnştizeliamet 600 milyonluk Şölen Çikolata ve çikolatalı ürünler sektöründe faaliyet gösteren Şölen, Gaziantep’te 600 milyon TL yatırımla üretim üssü kurdu. Fabrikayı 5 yılda tamamladıklarını belirten Şölen Üst Yöneticisi (CEO) Elif Çoban, ‘rüya fabrika’ olarak tabir ettikleri yeni tesisin akıllı üretim teknolojileriyle donatılarak tamamen Endüstri 4.0 özellikli dizayn edildiğini vurguladı. Çoban, “Rüyamız gerçek oldu” diyerek fabrikada 62 üretim hattından çıkan 200’ün üzerinde ürün çeşidinin Amerika’dan Belçika’ya, Maldivler’e kadar 100’ü aşkın ülkeye ihraç edildiğini söyledi. 2 bin çalışan Teçhizat ve teknoloji için 430 milyon TL, inşaat işleri için ise 170 milyon TL harcadıklarını an latan Çoban, “Bu devasa yatırım, bayramlardaki büyük talebi en iyi şekilde karşılayabilecek şekilde tasarlandı. 3 ay gibi bir sürede tüm talebi karşılayabiliyoruz. Yatırım kadar istihdam da odağımızda. İstanbul ve Gaziantep’teki üretim merkezlerimizin yanı sıra Kanada, Azerbaycan, Cezayir, Ürdün, Suudi Arabistan, BEA, Amerika Birleşik Devletleri’nin de bulunduğu ülke ofislerimizde toplamda 2 bine yakın çalışanımız bulunuyor” dedi. Elif Çoban, yeni tesiste 2 bin metrekarelik alanda ArGe merkezi açtıklarını da aktardı. l Ekonomi Servisi Elif Çoban: ArGe merkezimiz, bütün yeni ürünlerin prototiplerinin yapıldığı bir merkez konumunda. Aynı zamanda ürünlerimizin en önemli tercih nedeni olan en iyi lezzeti ortaya koyduğumuz bir alan. Türkiye’de işsizlik sorunu büyüyor. Son verilere göre işsizlik yüzde 13 çıktı. 6 milyon civarında kişi işini kaybetti. Türkiye’de sanayinin ve istihdamın kalbi olan İstanbul’da ise iş arayanların sayısı her geçen gün artıyor. İstanbul’da günde 45 bin civarında kişi iş için Türkiye İş Kurumu’na (İŞKUR) başvuruyor. Buna karşılık işverenler her gün ortalama kuruma bin civarında açık iş pozisyonu için başvuruda bulunuyor. Gençler alınıyor Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) İstanbul İl Müdürü Yunus Yelmen, Türkiye genelinde erkeklerin istihdam edilme oranının yüzde 73, kadınlarınkinin ise yüzde 27 olduğunu belirterek, işe alınanları ağırlıklı gençlerin oluşturduğunu söyledi. İstanbul’da işe girenlerin yüzde 75’inin hizmet sektöründe işe yerleştirildiğini, geriye kalan yüzde 25’lik kısmının da sanayi sektöründe iş bulduğunu kaydeden Yelmen, ocaknisan itibarıyla İstanbul’da 209 bin 817 açık iş pozisyonu olduğunu ifade etti. İşverenlerin yüzde 66’sının hizmet sektörüne yönelik eleman aradığını anlatan Yelmen, sanayide oranın yüzde 34 olduğunu aktardı. Yelmen, nisan ayı itibarıyla İstanbul’da İŞKUR’a kayıtlı 592 bin 352 kişinin iş aradığını belirterek, “Bunların 140 bin 686’sı işsizlik ödeneği alıyor. İş arayanların yüzde 25’i yükseköğretim mezunu” dedi. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Seçmen ve ekonomik kaygıları Clinton’ın “It’s the economy stupid” (konu “ekonomidir aptal!”) uyarısından bu yana geçen 25 yılda galiba bir şeyler değişti. Seçmen artık, sanki ekonomik kaygılarla değil de, kültürel ideolojik nedenlerle oy veriyor. Sol eğilimli The Nation dergisinin yaptığı kapsamlı bir araştırma, 2016 seçimlerinde seçmenin Trump’ı, ekonomik kaygılarla değil ırkçı ön yargıların etkisiyle seçtiğini düşündürüyor. Oxford Economics’in sonuçlarını 4 Mayıs’ta yayımladığı, 25 ülkeyi kapsayan bir araştırma, sağ popülizmin 35 yıldır istikrarlı bir biçimde yükseldiğini saptarken seçmenin esas olarak ekonomik kaygılarla değil, göçmenlerin etkisiyle oluşan bir “kültürel stres” altında oy verdiğini savunuyor. Fransız seçimlerinin sonuçlarına ilişkin veriler, İngiltere’de Brexit referandumunun sonuçlarına ilişkin gözlemleri doğruluyor: İngiltere’de Brexit, Fransa’da Ulusal Cephe için oy verenlerin çoğu yüksek işsizlik ama düşük eğitim düzeyi ve kırsal, taşra bölgelerinden geliyor. Türkiye’de CHP’nin genel seçimlerde, referandumlarda, seçmeni ekonomik vaatlerle etkilemeye yönelik çabalarının hep hüsrana uğradığını biliyoruz. Yeni bir deney daha... İngiltere’de seçmen 8 Haziran’da genel seçimlere gidiyor. Bu seçimlerde oy vermeye gidenler esas olarak, son 35 yılın ekonomik ve kültürel (“piyasa iyidir devlet kötü”) hegemonyasını temsil eden Muhafazakâr Parti’den May ile İşçi Partisi’nin lideri Corbyn arasında bir seçim yapacaklar. May, Brexit’e karşıydı. Brexit referandumunu gündeme getirip kaybeden Cameron’un istifasından sonra muhafazakâr partinin başına geçince, koyu Brexit’çi oldu. May, Brexit projesinin mimarı sağ popülist (aslında Yenifaşist ) UKİP’in neredeyse tüm küreselleşme, Avrupa Birliği, yabancı düşmanlığı programını, sağ popülizmin güçlü lider fantezisine de uygun bir dille, neoliberal projeye ekleyerek yönetmeye başladı. UKİP de çöktü. May yeni bir şey söyleyemediği için olacak geçen hafta üç dakikalık bir konuşmasında, 25 kez “güçlü lider”, 15 kez “istikrar” vurgusu yapıyordu. May Genel seçimlere giderken tüm stratejisini “Corbyn zayıf yönetemez” savı üzerine kuruyor. Gerçekteyse Corbyn’in, zayıf bir lider olduğunu söylemek kolay değil. Aksine, Corbyn, tüm medyanın, Blair’ci parti seçkinlerinin saldırıları karşısında hiç gerilemedi; İşçi Partisi’nin üye sayısını esas olarak gençlerden gelenlerle ikiye katlayarak 600,000’e çıkarttı. Egemen sınıfın neoliberal seçkinlerinin ve medyanın tedirginliği, boşuna değil. “Ya Corbyn, aslında neoliberal mutabakatın içine çekilemeyecek güçlü bir liderse?” Gerçekten de İşçi Partisi’nin geçen hafta açıklanan seçim platformu, neoliberal basında adeta “infial” yarattı. Platform, tren işletmeciliğini, Posta idaresini, kimi enerji sektörü işletmelerini yeniden kamulaştırmayı, yöneticileri en düşük ücretli çalışanının ücretinin 20 katından fazla ücret alan şirketleri devlet ihalelerinden dışlamayı, sağlık sistemindeki özelleştirmeleri durdurarak geri çevirmeyi, evsizler için yeni konutlar yapmayı, AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının İngiltere’deki haklarını korumayı, yılda 80.000 sterlinden az geliri olanların vergilerini arttırmamayı, finans sermayesini vergilendirmeyi, 9000 sterline ulaşabilen üniversite harçlarını kaldırmayı, özel okulların KDV muafiyetinin kaldırılmasıyla elde edilecek kaynaklarla ilkokullarda bedava yemek vermeyi vaat ediyor. İlk kamuoyu yoklamaları halkın yüzde 56’sının bu vaatlerden çok memnun olduğunu gösteriyor. Ancak, aynı halkın yalnızca yüzde 30’u Corbyn’in ülkeyi yönetebileceğine inanıyor. Bir tarafta ekonomik olarak çok cazip, hatta kapitalizm açısından gerekli önlemler, öbür tarafta, “kültürel stres”, ideolojik ön yargılar? Neoliberal hegemonya... Bakalım ne göreceğiz. Akıllı anahtar dönemi başladı Anahtar, kumanda veya şifre sorunları nedeniyle kapıda kalma ve bekleme devri teknolojinin gelişmesiyle birlikte artık sona eriyor. Türkiye’de geliştirilen “Akıllı Anahtar” cep telefonu uygulamasıyla kapılar, kepenkler sorunsuz şekilde açılıyor. Akıllı anahtar sistemi mini bir motor aparatının bluetooth teknolojisi ile çalışması prensibine dayanıyor. Uygulamanın açık olduğu cep telefonuna dokunmaksızın kapı, kepenk ya da otopark bariyeri otomatik olarak açılıyor. Akıllı Anahtar Türkiye Satış Pazarlama Müdürü Pınar Tok, iki ayda iki bin kişinin akıllı anahtarı kullanmaya başladığını söyledi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle