04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 15 Mayıs 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Çöküş’e dikkat çeken OHAL’i kaldırın çağrısı Çok sayıda aydın, OHAL’in kaldırılması için çağrı yapan metne imzacı oldu. Metinde, ülkede maddi manevi birçok alanda yaşanan erozyona vurgu yapıldı Çok sayıda aydın, yazar ve gazeteci; savaşa sürüklenmekten, çatışmacı ortamdan, nefret dilinden, hukuk ihlallerinden, hakların özgürlüğün kısıtlanmasından, can ve mal güvenliğinden, toplumun vicdanını yitirmesinden, ahlak aşınmasından, toplumsal duyarsızlıktan endişe duyduklarını bildirerek OHAL’in kaldırılması için çağrıda bulundu. Akın Birdal, Baskın Oran, Binnaz Toprak, Celalettin Can, Cüneyt Başbuğ, Esra Mungan, Emine Uşaklıgil, Hasip Kaplan, Levent Gültekin, Necmiye Alpay, Orhan Alkaya, Oya Baydar, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Rıza Türmen, Şanar Yurdatapan, Ufuk Uras, Ziya Halis, Zülfü Livaneli’nin aralarında olduğu çok sayıda aydın, gazeteci ve yazar, OHAL’in kaldırılması için yazılan çağrı metnine imza attı. Kendilerini ‘Bu toprakların ortak sahibi’ olarak nitelendiren imzacılar, ortak vatanda ortak yaşamı kurmak, korumak, geliştirmek için siyasi parti, ideolojik aidiyet, inanç, din, mezhep, milliyet, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin 80 milyona seslendiklerini aktardı. Kutuplaşmak, düşmanlaşmak, TürkKürt, dindarlaik, evetçihayırcı diye bölünmek, ayrıştırılmak istemediklerini belirten imzacılar, “İnancımızı, dinimizi, dilimizi, kültürümüzü, hayat tarzımızı kendi seçtiğimiz gibi, özgür, eşit, korkusuz, huzur içinde yaşamak; birbirimize güvenmek, dayanışmak istiyoruz” dedi. ‘Baskılara hayır’ Savaşa sürüklenmekten, çatışmacı ortamdan, nefret dilinden, hukuk ihlallerinden, hakların özgürlüğün kısıtlanmasından, can ve mal güvenliğinden, toplumun vicdanını yitirmesinden, ahlak aşınmasından, toplumsal duyarsızlıktan endişe duyduklarını bildiren imzacı lar, “Tek adam rejimine, adaletsizlik ve hukuksuzluğa, Meclis’in etkisizleştirilmesine, her çeşit muhalefetin baskı ve tehditle sindirilmesine; yüzbinlerce kamu çalışanını, siyasetçiyi, akademisyeni, medya ve yargı mensuplarını haksız, hukuksuz keyfî uygulamalarla, tutuklamalarla, baskılarla tasfiye eden despotik siyasetin yarattığı bütün mağduriyetlere hayır diyoruz” dedi. ‘Bu çağrı herkese’ Referandumun şaibeli sonuçlarını kabul etmediklerini bildiren imzacılar, “Bir arada güven içinde yaşamak için, acilen: Hukuk ihlallerine yol açan OHAL’in kaldırılmasını, toplumun her kesimine yayılan mağduriyetlere karşı adalet ve hukuk güvenliğinin vakit geçirmeksizin tesisini, Meclis’in yasama ve denetleme yetkisinin güçlendirilerek iadesini, hesap veren, anayasal, şef faf devlet için kararlı adımlar atılmasını, gizli oy ve şeffaf sayım temelli sandık güvenliğinin sağlanmasını” talep etti. Aydın, yazar ve gazeteciler, ülkenin geleceğinden sorumlu tüm yurttaşlara, kanaat önderlerine, sivil girişimlere, siyasi partilere şu çağrıyı yaptı: “Adaletli, hakkaniyetli, tarafsız ve bağımsız yargı ilkesine dayalı ‘hukuk devleti’nin, bireysel ve toplumsal insan haklarını sonuna kadar uygulayan eşitlikçi, çoğulcu demokrasi anlayışının, başta yerel yönetimlerde olmak üzere katılımcılığı teşvik edecek bir idari yapının, ideolojik dayatmacı, cinsiyetçi, ayrımcı olmayan; özerk ve eleştirel düşünceye dayalı bir eğitim sisteminin, bölge halkları ve dünya ülkeleriyle eşit haklı işbirliğini gözeten barışçı bir siyasetin egemen kılınması için güçlerimizi ortaklaştırmaya çağırıyoruz.” l ANKARA / Cumhuriyet AKP’den oylama uyanıklığı AKP, oylamaların 2 gün süreceği gerekçesiyle HSK üyelerinin seçimini 2 oylamayla sınırlandırmayı planlıyor. Bunun için ‘birleşik pusula’ yönteminin kullanılması bekleniyor EMİNE KAPLAN Anayasa değişikliğiyle yapısı değiştirilen Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 7 üyesi, yarın TBMM Genel Kurulu’nda seçilecek. AKP, AnayasaAdalet Karma Komisyonu’nda 21 adayı belirlemek için iki turda 14 oylama yapılmasına karşın genel kurulda 2 gün süreceği gerekçesiyle ‘birleşik pusula’ yöntemiyle 2 oylama yapmayı planlıyor. Meclis’in HSK’ye seçeceği 7 üye için süreç bu hafta tamamlanacak. TBMM Genel Kurulu’nda, yarın AnayasaAdalet Karma Komisyonu’nun her bir üyelik için üç katı olarak belirlediği 21 aday arasından seçim yapılacak. Referandumda kabul edilen anayasa değişikliğine göre, TBMM’nin belirleyeceği 7 üyelik için önce Karma Komisyon’da adayların belirlenmesi gerekiyor. Komisyon, her bir üyelik için üç adayı, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla belirliyor. Birinci oylamada üçte iki çoğunlukla seçimin sonuçlandırılamaması durumunda ikinci ve üçüncü oylamalar yapılıyor. Bu oylamalarda üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun oyunu alan aday seçilmiş sayılıyor. Oylamalarda beşte üç çoğunluğun sağlanamaması halinde en çok oyu almış olan isimler arasından kura ile üye belirleme işlemi tamamlanıyor. Karma Komisyon’da, 83 aday arasından 21 adayın belirlenmesi için her bir üyelik için ayrı ayrı gizli oylama yapıldı. AKP ve MHP ortaklığının sergilendiği komisyonda, ilk turda üçte iki çoğunluğa ulaşılamayınca ikinci turda beşte üç çoğunluk arandı. İki partinin komisyondaki milletvekili sayısının beşte üçe ulaşmasıyla adaylar belirlendi. Her bir turda 7 olmak üzere iki turda her bir üyelik için 14 gizli oylama yapıldı. TBMM Genel Kurulu’nda, yarın yapılacak oylamada da yine ilk turda üçte iki çoğunluk (367) aranacak. Üçte iki çoğunluğa ulaşılamaması durumunda ikinci turda beşte üç (330) çoğunluk gerekecek. AKP ve MHP’nin milletvekili sayısı ikinci turda üyelerin belirlenmesi için yetiyor. Genel Kurul’daki seçim de gizli oylamayla yapılacak. Ancak AKP yönetimi, Karma Komisyon’daki yöntemin tersine Genel Kurul’da 14 gizli oylama yapılması durumunda seçimin en az 2 günde tamamlanacağını hesaplayarak tek tek oylama yerine ‘birleşik oy pusulası’ yöntemiyle ilk ve ikinci tur olmak üzere toplam 2 oylama yaptırmayı planlıyor. İlk turda, 7 üyelik için Karma Komisyon’da belirlenen 3’er aday tek bir pusulaya yazılacak. Milletvekilleri 21 adayın yazılı olduğu pusulada istedikleri isimlerin yanına işaret koyacak. İlk turda AKP ve MHP’nin milletvekili sayısı üyeleri belirlemek için yetmiyor. İlk turda sonuç alınamayacağı için ikinci turda da yine birleşik pusula yöntemiyle bu kez 330 aranacak. İkinci turda iki partinin milletvekili sayısı yettiği için üye belirleme işi tamamlanacak. AKP’den vekillere uyarı Üye belirleme işleminin kuraya kalmasını istemeyen AKP yönetimi, ikinci turda seçimi tamamlayabilmek için milletvekillerine salı günü genel kurulda olmaları, yurtiçi ve yurtdışı gezilerine çıkmamaları uyarısında bulundu.” l ANKARA Feyzioğlu Kesin olmayan sonuçlara göre geçerli 420 oyun 419’unu alan Feyzioğlu, yeniden TBB’nin başkanı oldu. Barolar yine ‘Feyzioğlu’ dedi TBB Başkanlığı’na yeniden seçilen Metin Feyzioğlu, “Gelecek aydınlıktır. Umut daima kazanmıştır ve yine kazanacaktır” dedi Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) 34. Olağan Genel Kurulu’nda, Avukat Prof. Dr. Metin Feyzioğlu Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na yeniden seçildi. TBB’nin 1314 Mayıs tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen ve 79 baronun 504 delegeyle temsil edildiği Genel Kurul’da 486 delege oy kullandı. Kesin olmayan sonuçlara göre geçerli 420 oyun 419’unu alan Metin Feyzioğlu, bir kez daha Türkiye Barolar Birliği’nin başkanı oldu. ‘Mücadelemiz sürecek’ Seçim sonuçlarının ardından kürsüye çıkarak kısa bir konuşma yapan Feyzioğlu, “Türkiye Barolar Birliği, dün olduğu gibi bugün de ülkemize, milletimize, mesleğimize hizmete de vam edecektir. Geçerli oy sayısı 420, alınan 419. Türkiye Barolar Birliği’nin tüm delegelerine, tüm meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum. Türkiye Barolar Birliği, 80 milyonu adalet paydasında buluşturma mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. Gelecek aydınlıktır. Umut daima kazanmıştır ve yine kazanacaktır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Bünyamin Aydoğan Öğretmen Aydoğan KHK ile ihraç edilmişti İnşaatta çalışırken yaşamını yitirdi Kanun hükmünde kararname (KHK) ile öğretmenlikten ihraç edilen Bünyamin Aydoğan, inşaatta çalışırken su borusunun üzerine düşmesiyle yaşamını yitirdi. CNN Türk’ün haberine göre; Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde sulama suyu hattının döşenmesi sırasında vincin taşıdığı borunun üzerine düştüğü Bünyamin Aydoğan yaşamını yitirdi. Aydoğan’ın KHK ile öğretmenlikten ihraç edildiği belirtildi. Olay, önceki akşam saatlerinde Afşin’e bağlı Anzorey Mahallesi’nde meydana geldi. Adatepe Barajı’nın sulama suyu hattının döşenmesi sırasında vinçle havaya kaldırılan boru, 39 yaşındaki Bünyamin Aydoğan’ın üzerine düştü. Dev borunun altında kalan Aydoğan yaşamını yitirdi. İlçeye bağlı Tanır Mahallesi’nde öğretmenlik yaparken KHK ile meslekten ihraç edilen Bünyamin Aydoğan’ın yaklaşık 20 gün önce işe girdiği belirtildi. Aydoğan’ın cesedi, yapılan incelemenin ardından otopsi için Malatya Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. l Haber Merkezi haber 5 ‘Türbe, tarih, siyaset’ Onca yıl, “Hasankeyf sular altında kalmasın” denildi, çalışıldı, çabalandı, olmadı. Gerçi insan hayatının değerinin hiçe sayıldığı, Soma’daki 301 işçinin ölüm yıldönümünü utançla idrak ettiğimiz bir zamanda, binlerce insanın tutuklu olduğu, tutuklu hastaların ölüme terk edildiği, işini kaybettiği için açlık grevine giren iki akademisyenin durumları kötüye gittiği halde parmak kıpırdamadığı bir ülkede doğa ve tarihe saygı kimin umurunda olabilir? Bunların hepsi bir bütün, dünyaya, insana bakış açısının açılımları. Ama yine de Hasankeyf’de olanları geçiştirmeyelim diyorum. Bir doğal, tarihsel, kültürel zenginlik havzası daha inşaatlar, sular altında kalacak, Hasankeyf için harcanan bunca sivil toplum çabası boşa çıktı. Dahası, “Hasankeyf meselesi aslında siyasal, kasıtlı olarak Kürt kimliğine mal ediliyor” diye ortaya dökülen kabahatten büyük bahaneler var. Sonuçta, tarihsel mirasa sahip çıkma adına düşünülen çözüm olan türbe taşıma projesi de büyük başarı olarak selamlandı. Muhafazakârlığın tarihsel miras ile sorunlu ilişkisi, daha doğrusu çelişkisi bir kez daha gözler önüne serildi. İstanbul’a geniş yol açmak adına türbeleri yıkan Demokrat Parti’den, medeniyet denince aklına öncelikle barajlar, yol ve inşaat Adalet Partisi’nden AK Parti’ye kadar bu hep böyle. Tarihle de, doğayla da ilişkileri iddia ettiklerinin tam tersine işliyor. O nedenle, ‘yapmayın etmeyin’ diyen muhafazakâr/İslamcı çıkmadı. Bu arada, tarihsel miras demişken taşınan Zeynel Bey türbesinin tarihi arka planı gözlerden kaçtı. Gerçi, tarihsel eserleri kimin, ne için yaptırdığının önemi olmamalı, ama biz bu noktaya gelmiş bir ülke değiliz. Hele son zamanlarda, adeta geçmişte yaşıyoruz, tarihsel zaferler, kahramanlar yeni husumetlerin arka planı olarak görülüyor. Tam da bu nedenle, türbe sahibi Zeynel Bey’in, Akkoyunlular ve Osmanlılar arasında geçen Otlukbeli (1473) savaşında, Fatih Sultan Mehmet’e karşı savaşan Uzun Hasan’ın oğlu olduğu ve bu savaşta ‘şehit’ olduğunu hatırlamakta fayda var. Fayda var, çünkü Türk Birliği, İslam Birliği gibi kavramların, bunlara dayalı ideolojilerin tarihsel geçmişten ne kadar kopuk, ne kadar ‘modern icatlar’ olduğunu hatırlama imkânı sunuyor. Mesele, Türklük, Müslümanlık ve hatta Sünnilik olmuş olsa idi, bu savaşta her iki taraf da aynı kodlara sahipti. Demek ki, tarihsel geçmişi, savaşları, çatışmaları, bu kodlar üzerinden anlamak mümkün değil. Dahası, bu durumun istisnai olmaması, Osmanlıların Anadolu’yu egemenlikleri altına alması zaten pek çok durumda diğer Türk beyliklerine karşı verdikleri savaşlar ile mümkün olmuş, bunu ilkokul okumuş hepimiz biliyoruz. Daha geniş ölçekte, tarih boyunca aynı kavim, aynı din mensupları pek çok kez birbiri ile savaşmış, dahası birbirlerine karşı başka kavim ve din mensupları ile ittifak içine girmiş. Demek ki, mesele iktidar alanları, hegemonya savaşları; mesele din, kavim, onlar adına yüce seferler değil, güzel bir Farsça atasözünde dendiği gibi, “İki derviş bir seccadeye sığmış, iki cihangir bir cihana sığmamış.” Asıl önemlisi, bu sadece, bir tarihsel ‘gerçekler’ meselesi değil, bu gerçekler insanlık durumu üzerine düşünmek için bize iyi fırsatlar sunuyor. Bırakalım, kavgaya, çatışmaya tarihi kılıf bulmayı, kavgayı, dövüşü tarih, din, millet üzerinden yüceltmek suretiyle yeniden üretmeyi. Savaşmak, dövüşmek için insanlığın ne geçmişte ne de şimdi yüce gerekçeleri hiç olmadı, olmayacak. Konu tarihe uzanmışken son günlerin gündemi olan ‘Atatürk’e hakaret’ tartışmasına ve daha önemlisi şu ‘Derin Tarih’ konusuna değinmek isterdim ama bir başka yazıda inşallah! Ama, gecikmeden hemen belirteyim, ben Mustafa Kemal dahil tarihsel kişilerin tabulaştırılmasına karşıyım, ama zaten söz konusu olan eleştirel bir bakış değil, düzeysizlik, pespayelik ki, o da bir tutuklanma nedeni olmamalı. Asıl önemlisi, sadece bir derginin adı olmanın ötesinde Kemalizme alternatif tarih yazımı iddiası olan ‘Derin Tarih’ tezini adamakıllı tartışmak, nasıl bir karton tarih yazımı olduğunu görmek/göstermek. Başsavcı Alper’in ölümüne neden olan şoför tutuklandı Denizli’de Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper’in bulunduğu otomobile çarparak ölümüne neden olan kamyon şoförü Uğur Tufan ile kamyon sahibi Zeki Akyol çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. 10 Mayıs’ta Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper, cezaevine giderken, yan yoldan çıkan hafriyat kamyonunun çarpıp üstüne devrildiği makam aracında yaşamını yitirmişti. Kamyon şoförü Uğur Tufan’ın ehliyetine bir süre önce alkollü araç kullanmaktan el konulduğu ortaya çıkmıştı. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle