03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 11 Mayıs 2017 2 [email protected] ‘Ben’deki tehlike Melanom yani derimizin en üst tabakasın Melanom tehlikeli deri kanserlerinin başında geliyor. Uzmanlar, da bulunan “melanosit” adı verilen renk hücreleri deride görülen leke veya benlere dikkat edilmesi gerektiğini nin kötü huylu çoğalması sonucu oluşan en tehlikeli deri kan belirterek erken teşhisin çok önemli olduğunu söylediler seri. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre yılda 250 binden fazla kişiye me lanom tanısı ko nuyor. Hasta sa yısı tüm dünya da olduğu gibi ül kemizde de gide SİBEL BAHÇETEPE rek artıyor. Dermatolog Prof. Dr. Fezal Özdemir, melanomun deri kanserlerinin yüzde 5’ini oluşturduğunu be lirterek “Ölümlerin yüzde 75’in den sorumlu, en tehlikeli olanıdır. Erken dönemde, derinlere inmeden tanı konursa, yüzde 100 şifa sağlanabilir” dedi. maruziyeti ve solaryumlar. Özellikle genç kızlardaki yük sek artış hızı, bu yaşlarda solaryumların popüler olmasıy vi de gerekmez.” Prof. Fezal Özdemir, risk al tında bulunanları ise şöyle sıraladı: Solaryum artış nedeni Türk Dermatoloji Derneği Dermoskopi Çalışma Grubu Başkanı Prof. Fezal Özdemir, melanomun giderek arttığını vurgulayarak “ABD’de bu sayı 2016 yılında 76 bin 380’dir ve bunlardan 10 bin 130’u hayatını kaybetmiştir. Bu da her saat başı 1 kişinin melanom nedeniyle öldüğünü göstermektedir” diye konuştu. Tüm dünyada görülme sıklığının 100 binde 3 olduğunu anımsatan Özdemir, ülkemizde de görülme sıklığının giderek arttığını söyledi. Özdemir, ülkemizde ve tüm dünyada önemli bir halk sağlığı problemi haline gelen melanomda erken teşhisin önemini de vurguladı. Melanomun her yaşta görülebileceğini kaydeden Özdemir, büyüyen kabartılara dikkat Deride görülen bir leke veya benin melanom olmasından şüphe edilmesi için uyarıcı diğer işaretler şunlar: 4 Yuvarlak değil asimetrik olması, yani 2 eşit parçaya bölünememesi. 4 Kenarlarının düzensiz, girintili çıkıntılı olması. 4 Farklı renk tonları içermesi. 4 Çapının 5 mm’den büyük (kurşun kalem silgisinden büyük) olması. 4 Değişim (renk, şekil, büyüklük, kaşınma, kanama) olması. Bu belirtilerden en önemlisi değişimdir. Prof. Özdemir, “En güçlü işaret bu lekenin veya kabartının çapının büyümesi, şeklinin ve renginin değişmesidir. Bu durumda hemen hekime gitmelidir” uyarısını yaptı. şöyle devam etti: “Son yıllarda melanom hastaların yüzde 35’inden fazlasının 45 yaş altında olduğu, hatta 2529 yaş arası genç erişkinlerde en sık görülen, 1529 yaş arası ergen ve gençlerde ikinci en sık görülen kanser türü olduğu bildirilmiştir. Özellikle çocuk, ergen ve genç erişkinlerde melanomun hızla artmasının 2 ana nedeni vardır; korunmasız aşırı güneş la bağlantılı bulunmuştur. Solaryumların yaydığı yapay güneş ışını, çoğunlukla ultraviyole A olup, şiddeti gün ortasındaki en yüksek güneş ışınından 1015 misli daha fazladır. Solaryum kullanımı ile melanoma yakalanma riski, kullanmayan kişilere göre yüzde 20 oranında artmakta, hatta 25 yaşından önce kullanmaya başlayanlarada risk yüzde 35’e çıkmaktadır. Bu nedenle 2015 yılı sonrasında Avustralya’nın büyük bir kısmında solaryumlar yasaklanmış, ABD’nin bazı eyaletlerinde de 18 yaş altında yasaklanmıştır. Hastalığın tedavisi mümkündür; hele erken dönemde henüz kanser üst tabakayı aşmamışsa tümörün cerrahi olarak çıkarılmasıyla yüzde 100 şifa sağlanır; başka ek teda Kimler risk altında? 4 Açık tenli, güneşe duyarlı, hemen yanıp ama bronzlaşamayan kişiler, sarı veya kızıl saçlı, renkli gözlü kişiler. 4 Özellikle çocukluğunda şiddetli güneş yanığı geçirmiş olanlar. 4 Tüm hayatı boyunca yoğun güneşe maruz kalmış olanlar. 4 Kendisinde ve/veya ailesinde melanom hikâyesi olanlar. 4 Çok sayıda beni olan kişiler. 4 Şekil, renk ve büyüklük açısından şüpheli özellikler gösteren benlere sahip kişiler. 4 Melanom dışı deri kanseri geçirmiş kişiler. 4 Bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler, normal insanlara göre daha fazla risk taşırlar. YAYGIN kullanılan ağrı kesiciler VE kalp krizi İLİŞKİSİ Yapılan yeni bir araştırma, yüksek dozda ağrı kesici kullanımı ile kalp krizi arasında bir ilişki olabileceğini ortaya koydu. British Medical Journal’da yayımlanan araş yEavplilitkıröınncesi test tırmada 450 bine yakın kişinin sağlık verileri incelendi. Bilim in sanları, reçeteli ‘non steroidal an tienflamatuar ilaçlar’ kullanan kişi birçok etkenin de lerin sağlık durumlarına odaklandı. söz konusu olması ne Araştırmanın sonuçlarında, reçeteli deniyle kalp krizi ile ağ ağrı kesicilerin ilk haftada kalp krizi rı kesici arasında bir ilişki olduğunu riskini artırmaya başladığını, ilk ay kesin bir dille söylemenin güç oldu içinde ise riskin en yüksek düzeye ğunu kaydetti. Türk Kardiyoloji Der ulaştığı tespit edildi. Ağrı kesici ve neği Başkanı Prof. Mahmut Şahin vdyknbiealilmuüattiıaonnekçnzyiaşediluuknayrnelndatsrüdtılcüam5znpıuranşd8.dadükleakAıdoarrğruniü2drıız,blcace4lisbaainüsraranikiıilsnh“şaıibmİçkabieafıutrapikirlaloiçfaaelaszğnoaraar”ıylnihılan,tsriarafıtapsşalnetdattkeoremııinrolşlkarmad,aiouçdnetaaillNadluankkabloraao”fnıierllnnçırialfnatiiımalgnyinzazdoeetça“oeinrnlsrna.soyeerdBio,lndtauaknendiulbeıkuruektlklüaammarsrnallyaeaaöiaığdllrknyadskrlealııçııagenntğ,kltnedaııiieynn.briöse.sııeunn,uitŞclpebelauaikrrrilhrzoenlamiuifrdnynoeienaıan,lrndmyaıyökciıtikınzaçıulelleadeiaellllvraırarlbğiaediçknnaırnınırilı bulunuyor. Akdeniz Anemisi (Talasemi) kemik iliğinde kan üretiminin yapılamaması sonucu ilerleyen kansızlık, karaciğer, dalak büyüklüğü, kafa kemiklerinin değişmesine bağlı farklı yüz görünümü ile karakterize kalıtsal bir hastalık olarak tanımlanıyor. Uzmanlar, toplum bilinci, evlilik öncesi tarama ve doğum öncesi tanı testleriyle hastalığın önlenebileceğini belirtiyorlar. Türk Pediatrik Hematoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Tunç Fışgın, talaseminin ilk 2 yaş içinde solukluk, halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, karında şişme ile karşımıza çıkan Tçdeaoonlcgağusemkelalmlesaiyılrniiının ,yaşamı tehdit eden bir hastalık olduğunu söylüyor. Fışgın “Evlilik öncesi kan tarama programlarını yaygınlaştırarak talasemili çocuk doğmasını engellemek en önemli noktadır” diyor. Düzenli kan almalılar Talasemi Araştırma ve Uygulama Derneği (TAUD) Başkanı Prof. Dr. Zeynep Karakaş ise şöy le devam ediyor: “Annebabadan geçen hatalı genler yüzünden talasemili olarak doğan çocuklarda, yaşamın ilk yılında ağır kansızlık görülür, bu çocukların kemik ilikleri, çok çalışan fakat sürekli defolu alyuvarlar üreten fabrikaya benzer. Hastalar, yaşamlarını sürdürmeleri için yaşam boyu ayda bir kez düzenli kan almaları gerekir.” CEVAP VE DÜZELTME METNİ Gazetemizin 20.02.2017 tarihli nüshasınının 2. sayfasında, 21.02.2017 tarihli nüshasının 7. sayfasında, 22.02.2017 tarihli nüshasının 13. sayfasının “Öğrencinin En Zor Sınavı Yurtlar” başlığı adı altındaki “Deniz ÜLKÜTEKİN ve Seyhan AVŞAR” imzasıyla yayımlanan yazı dizisi kurumumuzun ve çalışanlarımızın kişilik hakları ihlal edici nitelikte, kamuoyunu yanlış bilgilendirici yapılan hizmetleri gölgelemek amaçlı bir yayın olup 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 14’üncü maddesi ile 5651 sayılı Kanun gereğince http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yazidizileri/679829/Cemaat yurdundapantolonbileyasak.html., http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ yazidizileri/680716/Yemeklerkotu guvenlikkeyfikontenjanyok.html, http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yazidizileri/681696/Yurtodalariogrencininmahremiyetinikorumali.html URL adresleri iletilen cevap ve düzeltme metnimizin, düzeltmeye konu yayımın yer aldığı sayfa ve sütunlarda aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlanması ile internet adreslerindeki yayınların da durdurulmasını rica ederiz. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK), 1961 yılında kurulmuş olup, 2002 yılına kadar yurt yatak sayısı 182.258 iken, 2013 yılı sonunda bu rakam 286,849, bugün, itibarı ile de 564.723 olmuştur. Bu yıl sonunda ise 650.000 yatak sayısına ulaşılacaktır. KYK’nin öğrenci, kapasitesini yeterince arttırmadığı yönündeki ifadeler tamamen mesnetsiz olup, 2002 yılından bu güne kadar % 210 oranında kapasite artı şı sağlanmıştır. KYK’ya yapılan yurt başvurula rı ihtiyaç için temel kriterdir. YÖK verilerine göre, Türkiye genelinde örgün öğrenimde okuyan 3 Milyon 785 Bin öğrenci bulunmasına karşılık KYK yurtlarında kalmak için başvuran kişi sayısı 2016 yılı itibariyle 424.538’dir. Bu öğrencilerin 362.185’i yurtlara yerleştirilmiştir. Görüldüğü üzere başvuruların karşılanma oranı %83,44’dür. KYK İstanbul ilinde ise toplam 23 yurtta 11.358 kız, 11.361 erkek olmak üzere toplam 22.719 yatak sayısı ile hizmet vermektedir. 20162017 eğitim öğretim döneminde İstanbul iline başvuru yapan erkek öğrencilerin tamamı, kız öğrencilerin taleplerinin %52’si karşılanmıştır. Ayrıca, 2017 yılında 3.998 kapasiteli yeni yurtlar hizmete açılacaktır. Habere konu edilen Atatürk Öğrenci Yurdu; 3.555 öğrenci kapasiteli olup, 90.000 m2 arazi üzerine 130.000 m2 kapalı alanı, çevreye duyarlı inşaat yapısı, kütüphane, toplantı salonları, spor salonu ve sosyal donatı alanları ile öğrencilere sunulan hizmet kalitesi bakımından dünyaya örnek niteliktedir. Bahse konu olan yurdumuz Topkapı Cevizlibağ semtinde olup, metrobüs, tramvay ve otobüs hatlarının merkezinde, ana arterde bulunmaktadır. 24 Ağustos 2015 tarihinde yeniden yapılarak hizmete açılmış olup, banyo ve tuvaletleri oda içerisinde bulunan 45m2’lik 3 kişilik odalardan oluşmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı öğrenciler tarafından en çok tercih edilen yurtlarımızın başında gelmektedir. KYK Yurtlarında Alınacak Tedbirler ve Uygulamalar Usul ve Esaslarına göre tüm yurtlarımızda en son giriş saati 23:00, en erken çıkış saati ise 06:00 olarak uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra öğrenciler alacakları izinleri yurt idaresine bildirmek suretiyle geceyi ya da gecenin belirli saatlerini yurdun dışında geçirebilmektedirler. “Gece 23:00’dan sonra bahçeye çıkmak yasaktır” ifadesi gerçeği yansıtmadığı gibi Kurumumuz hakkında “Cezaevi” benzetmesi yapılması son derece yersizdir. Zira, gençlerimizin güvenliğini sağlamak için, öğrencilerimizin yurda giriş çıkışları titizlikle takip edilmektedir. KYK Yurtlarımızda barınan öğrencilerimizin özgür ve huzurlu bir ortamda yaşamaları için onların güvenliğini sağlamak temel gayemizdir. Bununla birlikte her kişinin özgürlüğünün diğer kişilerin özgürlük alanıyla sınırlı olduğu aşikârdır. Toplu yaşanılan yerlerde kuralların olması, geleceğe güvenle hazırlanan gençlerimizin ve onları Devletimizin müşfik ellerine emanet eden ailelerin ortak beklentisidir. Tüm kayıt yaptıran öğrencilerimiz, yurt kurallarını kabul ettiklerini ve bu kurallara uyacaklarına dair yazılı taahhütname imzalamaktadırlar. Bunun yanı sıra Öğrenci izin İşlemleri Usul ve Esasları doğrultusunda tüm öğrencilerimiz okudukları programların akademik sürelerine göre her öğretim döneminde 75 gün izin kullanabilmektedir. Hafta sonu ve resmi tatiller bu sürenin dışındadır. Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu aziz milletimizin kendisine emanet ettiği, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin güvenliğini, öncelikli bir vazife ve sorumlu luk olarak görmektedir. Bu hizmet, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ve ilgili yönetmelik çerçevesinde; özel güvenlik personeli tarafından 7 gün/24 saat esasına göre yürütülmektedir. Yurtlarımızda barınan öğrencilerin ders dışı zamanlarını değerlendirebilmelerine yönelik hayat boyu öğrenme çerçevesinde öğrencilerin talebi doğrultusunda ve tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak eğitim, sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler düzenlenmektedir. Gençlerimizin bilgi tabanlı topluma uyum sağlamaları için bilgi ve yeterliliklerinin geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Yurtlarımız hayat boyu öğrenmenin en güzel örneğini sunmaktadır. Hızla artan bilgi ve gelişen teknoloji her bireyin eğitim ihtiyacını da artırmıştır. Bu ihtiyaçları karşılamak devletin ve ilgili kurumların en önemli sorumluluklarındandır. Söz konusu faaliyetlere 351 Sayılı Kanunun 2. Maddesi çerçevesinde devam edilmektedir. Yurtlarımızda barınan öğrencilerimize kahvaltı için 3,00 TL, akşam yemeği için 6,50 TL toplam 9,50 TL beslenme desteği yapılmaktadır. Bu destek öğrencilerimizin yemeklerinin tamamını karşılamaya yönelik olmayıp, sosyal devlet anlayışıyla beslenme giderlerine katkı sağlamak amaçlıdır. KYK’ya bağlı yurtlarda barınan öğrencilere kaliteli ve sağlıklı şartlarda, piyasadan daha ekonomik fiyatlarda yemek verilmesi; benzeri diğer ihtiyaçların da piyasadan daha ucuza sağlanması amacıyla lokantakantin, fotokopi, kırtasiye, kuaför, berber vb, işletmeler açılmakta, bu işletmeler kendi alanında uzman kişi veya kuruluşlar tarafından çalış tırılmaktadır. Lokanta işletmelerimizde öğrenci lerimizin güvenli gıdaya ulaşmalarım temini amacıyla diyetisyen veya gıda mühendisleri istihdam edilmekte; tedarik, depolama ve üretim aşamalarının tamamı kontrol edilmektedir. Yemek yapımında kullanılan tüm ürünler Gıda Tarım ve Hayvancı Bakanlığı onaylı olup yurtlarımız Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı personelince denetlenmektedir. Yurtlarda çıkan yemeklerin fiyatları piyasa fiyatlarından en az % 35 indirimlidir. Yurtlarımızdaki temizlik işleri hizmet alımı yoluyla karşılanmaktadır. Temizlik hizmeti öğrenci odaları da dahil tüm alanlarda günlük, haftalık ve aylık olarak detaylı bir şekilde hijyen kurallarına uygun olarak yapılmakta, ilaveten gece temizlik nöbetçiliği uygulaması ile temizlik işleri kesintisiz devam ettiğinden aksi yöndeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Ülkemizin içinden geçtiği süreci de dikkate alarak, kapasite, artırımı konusunda seferberlik başlatan büyük bir özveri ve gayretle çalışan Kurumumuzun, gençleri zararlı yapılara emanet ve mahkum ettiği yönündeki iddiaların Kurumun kamuoyu nezdindeki saygın imajını yıpratmaya yönelik olduğu aşikârdır, Kredi ve Yurtlar Kurumunu kötülemenin ve yetersiz göstermenin terör örgütlerinin propagandalarına hizmet edebileceği unutulmamalıdır. Bu tür yaklaşımlar. Kurumumuzun öğrencilerin ve ailelerinin gözündeki saygın konumuna asla zarar veremeyecektir. Kamuoyunun takdir ve bilgilerine saygıyla arz olunur. Sinan Aksu Genel Müdür sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: ZARİE SELÇUK ‘16417’ ‘BÜDA’ ve ‘GBU43’ ‘MOAB’ GBU43, Amerika’da “Tüm Bombaların Anası”, (Mother of All Bombs) “MOAB” olarak biliniyor. Son Halkoylaması’nın da, “16417” tarihli “Bütün Darbelerin Anası” “BÜDA” olduğu söylenebilir! HHH 12 Eylül 2010 Halkoylamasında, AKP/Gülen ittifakına büyük destek veren “Yetmez ama ‘Evet’çilerin”, ne büyük bir darbeye yol açtıkları, 16 Nisan 2017 Halkoylaması ile daha iyi anlaşıldı: 16 Nisan 2017 Halkoylaması sonuçlarını, Seçim Yasası’nın 98 ve 101’inci maddelerine aykırı bir son dakika kararı ile YSK’nin çarpıttığı kimsenin yadsıyamayacağı açık bir gerçek. Hangi YSK? 12 Eylül 2010 Halkoylaması sonucunda yeniden düzenlenen YSK! Sadece bu gerçek bile 12 Eylül 2010 AKP/FETÖ yargı darbesinin, “MOAB” benzeri bu son “Bütün Darbelerin Anası”, “BÜDA”ya yol açtığını kanıtlar! HHH Kaldı ki, 15 Temmuz 2016 Kalkışma girişiminden sonra ilan edilen OHAL ve bu OHAL’e dayanılarak çıkarılan KHK’ler ile zehirlenen halkoylaması ortamı da, 12 Eylül 2010 darbesi yargısının eseriydi: Erdoğan’ın Başbakanlıktan istifa etmeden Cumhurbaşkanlığı seçimine girmesine izin veren YSK de... OHAL’in ilanıyla ilgisiz olan (ve konumuz açısından Halkoylaması ortamının kurallarını çarpıtan) KHK’leri denetim dışı tutan Anayasa Mahkemesi de, 12 Eylül 2010 Halkoylaması’nın ürünleriydiler. “16417”/“BÜDA”, doğrudan “12910”/“YAE”nin sonucudur. HHH Artık hiç kimsenin mahkemeler karşısında hak ve adalet arama güvencesinin kalmadığı, “Hukuk Devleti”nin bir “Parti Devleti” haline getirildiği ve mahkemelerin AKP tarafından denetlendiği bir döneme giriyoruz. Gerek yargıyı denetlemesi gereken üst mahkeme ve kurulların tutum ve davranışları, gerek işten atılan ve bir bölümü hapsedilen 4 bini aşkın yargı mensubunun yerine savcı ve yargıç alınırken kamuoyuna yansıyan yolsuzluk ve tarafgirlikler, Türkiye’de hukuk ve adaletin bittiğini gösteriyor. Hukuk ve adaletin bittiği yerde, Demokrasi de sona erer, (gerektiğinde Anayasa Mahkemesi üyelerini bile alıp hapse atan) kaba kuvvet, yani polis devleti egemen olur! HHH Başta 16417 tarihli Halkoylaması’nın “Bütün Darbelerin Anası” “BÜDA” olduğu söylenebilir demiştik. “16417”/“BÜDA”nın büyük yıkıcı etkisi de, “GB43”/“MOAB” denilen bomba ile kıyaslanarak şöyle belirtilebilir: İlk kez Afganistan’da atılan bu yeni bomba 9 tonu patlayıcı olmak üzere, 10.5 ton ağırlığında, 10 metre uzunluğunda ve bir metre çapında. Bütün bombalardan daha büyük, muazzam bir etkisi var! Etki alanının genişliği ve yakıcılığının yanı sıra, aşırı yüksek sesi ve çok parlak olan alevi nedeniyle psikolojik yıkıma da yol açtığı belirtiliyor. Ama bu “GB43”/“MOAB”ın etkisi, onun etkisini binlerce kez büyütüp tüm Türkiye’ye yayan “16417”/“BÜDA”nın bütün ülkeyi tahrip eden etkisi yanında “sivrisinek ısırığı” gibi kalır! HHH Yapıldığı ortam demokratik ve adil olmadığı için... Tek adam yönetimi getirdiği için... Sonuçları YSK tarafından saptırıldığı için... Ve ülkedeki hukuk ve adalet yapısını yok ettiği için... “16417”/“BÜDA”ya, ısrarla, HAYIR... Sonuna kadar, DİREN! Bilimsel Eczacılık Günü etkinliklerle kutlanacak Eczacılar, 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü’nü hafta sonu bir dizi etkinlikle kutluyor. İstanbul Eczacı Odası’nın düzenlediği kutlama etkinlikleri, 13 Mayıs Cumartesi günü Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk konulmasıyla başlayacak. Ardından tüm gün boyunca Swissotel The Bosphorus’ta; bilimsel oturumlar, paneller, workshoplar ve konser etkinliği gerçekleştirilecek. Etkinlik kapsamında, 40 yılı aşkın bir süredir eczacılığa hizmet eden Eczacılık Fakültelerinin öğretim üyelerine plaket verilecek. “Bilimle iyiliğe, birlikte geleceğe” vurgusuyla gerçekleştirilecek etkinliklerde eczacılar hem sorunlarına çözüm arayacak, hem de sosyal içerikli etkinliklerin olduğu bir gün geçirecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle