03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR AVRO FAİZ BORSA 3.6590 3.8970 11.40 88.612 2.1 kuruş 1.4 kuruş 0.09 puan 57 puan 8 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY Dünya borç batağında ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 999.60 10.9 lira 148.20 1.65 lira Çarşamba 5 Nisan 2017 Küresel borçlar son 10 yılda 70 trilyon dolar artarken borç oranlarında en büyük artışı gören ülkeler arasında G. Afrika ve Latin Amerika ile birlikte Türkiye de var Küresel borç seviyesi 2016 yılında 215 trilyon doları aşarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) “Global Borç Monitörü” başlıklı raporuna göre, küresel borç miktarında geçen yıl 7.6 trilyon dolar artış yaşanırken, son 10 yıllık artış 70 trilyon dolar oldu. Buna göre küresel borçlar 10 yıllık sürede yüzde 48 arttı. Küresel borçtan aslan payını ise yine gelişmiş ülkeler aldı. Gelişmiş ülkeler önde Raporda, dünya gayrisafi hasılasının (GSYH) yüzde 325’ine denk gelen küresel borcun yaklaşık dörtte üçünü 160 trilyon dolarla gelişmiş ülkelerin tuttuğu belirtildi. Geçen 10 yılda gelişmiş ülkelerin toplam borcunun 32 trilyon dolarını kamu borçları oluşturdu. 2008 küresel krizinin ardından hanehalkı ile finans sektörünün borçlarıyla ilgili yapılan düzenlemeler bu sektörlerde borçluluk oranının azalmasında etkili oldu. Türkiye için risk Türkiye’nin de aralarında olduğu gelişen ülkeler 2006 yılından bu yana 39 trilyon doların üzerinde borç yükü oluşturdu. Borcun büyük bir kısmı yerel para birimi cinsinden oldu. Gelişen ekonomilerin toplam borç miktarının 56 trilyon dolara yükseldiğine dikkat çekilen rapora göre, bu rakam, gelişen ülkelerin toplam GSYH’sinin yüzde 215’ini oluşturuyor. Raporda gelişen ekonomilere ait borcun yüzde 75’inden fazlasının yerel para birimlerinde olduğu belirtildi. Ancak Latin Amerika, Türkiye ve Güney Afrika’nın son yıllarda yabancı para biriminden borçlanmasının hızlandığı belirtilen IIF raporunda, “Daha yüksek faiz oranları ve güçlü dolar borçlanma odaklı büyüme modeline sahip gelişen ülkeler için risk oluşturuyor” uyarısında bulunuldu. Rapora göre gelişen ülkelerin dış borcu ise son on yıl içinde iki katına çıkarak 7.2 trilyon dolara çıktı. Geçen yılın son çeyreğinde gelişmiş ülkelere ait 159.6 trilyon dolarlık borcun 31.3 trilyon dolarını hanehalkları, 36.4 trilyon dolarını reel sektör, 46.9 trilyon dolarını hükümet, 44.9 trilyon dolarını finansal sektör borçları oluşturdu. 9 trilyonu geçti Gelişen ülkelere ait borçların ise yine aynı dönemde 9.1 trilyon doları hanehalkları, 26.3 trilyon doları reel sektör, 11.9 trilyon doları hükümet, 8.5 trilyon doları finans sektörüne ait. Buna göre toplam küresel borçtan en fazla pay alan sektör 62.7 trilyon dolarla reel sektör oldu. Reel sektörü 58.9 trilyon dolarla hükümet, 53.4 trilyon dolarla finans sektörü, 40.4 trilyon dolarla hanehalkları izledi. Rapora göre hükümet borçları ABD ve İngiltere’de 2006’dan bu yana neredeyse ikiye katlandı. Japonya ve Avro bölgesinde ise dolar bazında yüzde 50 artış görüldü. l Ekonomi Servisi Varlık TÜRKİYE’DE EN BORÇLU REEL SEKTÖR Rapora göre Türkiye’de toplam borçtan en büyük payı 2016’nın son çeyreği itibarıyla reel sektör alıyor. Reel sektörün borç stokunun GSYH’ye oranı 68.05 olarak kaydedildi. 2015’in aynı döneminde bu oran yüzde 62 idi. Rapor, hükümet ve fi nans sektöründe düşerken, hanehalkı ve reel sektörde borçluluğun son bir yılda arttığını gösteriyor. Rapora göre hanehalklarının borcunun GSYH’ye oranı da yüzde 17.9’dan 18.79’a çıktı. Hükümet borçlarının GSYH’ye oranı yüzde 24.3’ten 24.03’e, finans sektörünün borcu yüzde 17.18’den 16.34’e geriledi. Gelişen ülkelerde reel sektör borçları öne çıkarken, Çin, Türkiye, Şili ve Suudi Arabistan’daki firmalar son on yıl içinde borç oranlarında en büyük artışı gördüler. Fonu yöneticisine Sorunlara karşın kampanyalara ara verilmeden çalışıldı. Narenciye devler liginde Narenciye Tanıtım Grubu’nun (NTG) Global Connection tarafından hayata geçirilen tanıtım kampanyası Rusya’nın İletişim Oscar’ı olarak Gold Print Awards yarışmasında dünya devleriyle aynı kategoride ödüle aday gösterildi 15 dalda ödülün verileceği yarışmada Narenciye Tanıtım Grubu’nun iletişim kampanyası “yiyecek içecek” ve “yılın en iyi çıkış yapan markası” kategorilerinde yarışacak. NTG’nin rakipleri arasında Coca Cola, Heineken, Lindt, Nestle, Unilever, Abrau Durso, Essen ve Jacobsen markalar bulunuyor. NTG Başkanı Ali Kavak, “Rusya ile yaşanan tüm talihsiz gelişmelere rağmen kampanyalarımızı aralıksız sürdürdük” dedi. l Ekonomi Servisi İran Boeing’den 30 uçak alacak İran’da özel şirket olarak yönetilen ve aktif filo büyüklüğüne göre ülkenin en büyük 3. havayolu şirketi olan Aseman Havayolları, ABD’li Boeing ile en az 30 adet 737 Max tipi uçak almak için nihai anlaşma imzaladı. 30 uçağın maliyeti 3.4 milyar dolar. Bu, İran’a karşı sert politika izleme taraftarı olan Başkan Donald Trump’ın göreve gelmesinden sonra Boeing ile yapılan ilk anlaşma oldu. Trump, anlaşmalara karşı çıkmasa da ABD yönetimi geçen ay balistik füze denemesi nedeniyle 25 İranlı kişi ve kuruluşa ekonomik yaptırım kararı almış, Tahran yönetimi de ekonomik yaptırımla karşılık vermişti. l Ekonomi Servisi Milyarları paha biçemedileryönetiyorlar Toplam büyüklüğü 200 milyar dolara ulaşması hedeflenen Varlık Fonu’nu yönetenlerin ne kadar ücret alacağını belirleyemediler Büyükçekmece ‘Kıyı’sına 500 milyon Avro yatırım Alman ve İsviçreli girişimcilerin ortaklığı ile kurulan Yeditepe Marina’nın Büyükçekmece sahilinde 500 milyon Avro’yu aşan yatırımla inşa edeceği “Kıyı İstanbul” projesinin 2018’in Ekim ayında tamamlanması bekleniyor. Overvest, Waterhouse, Iresi, Tavida şirketlerinin kurduğu Yeditepe Marina tarafından hayata geçirilen projenin, 4 bini aşkın kişiyi istihdam etmesi planlanıyor. E5 karayolu paralelinde toplamda 1200 metrelik sahil şeridi boyunca projenin konumlanacağını dile getiren Overvest Grup İcra Kurulu Başkanı Yunus Söylet, 146 dönüm üzerine kurulacak projenin marina, çarşı, otel birimlerinden meydana geleceğini söyledi. Söylet, 152 odalı otel, 1000 yat kapasiteli marina ve açık hava müzesi niteliğinde iki katlı çarşının yer alacağını aktardı. Projenin çarşı bölümü 7 ünlü Avrupa şehrinin sembolü olan 32 ayrı binadan meydana geliyor. 81 bini kapalı 7 bini açık olmak üzere toplamda 88 bin metrekarelik alan üzerine kurulu olan çarşı bölümünde 200’ün üzerinde mağaza yer alacak. 20 bin metrekarelik eğlence alanı, kongre merkezleri, özel gün kutlamaları için de 1000 kişi kapasiteli organizasyon alanı yer alacak. Kıyı İstanbul Projesi içerisinde Türkiye’nin deniz üzerinde yapılan ilk 5 yıldızlı oteli bulunacak. İki kat üzerine 55 adet 43 metrekarelik, 55 adet 80 metrekarelik ve 42 adet 130 metrekarelik olmak üzere toplamda 152 odaya sahip olacak. Otel ayrıca 150 kişilik güneşlenme terası 400 kişi kapasiteli plajı ve restoranları ile misafirlerine hizmet verecek. Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de, 1996’da liman ile ilgili çalışmalara başladıklarını belirterek, “Uzun dönemdir süren bir proje. Ama sonuçta biz kazandık” dedi. l Ekonomi Servisi MUSTAFA ÇAKIR Dev kamu varlıklarının devredildiği, toplam büyüklüğü 200 milyar dolar olması hedeflenen Türkiye Varlık Fonu’nu yöneten şirketin aralarında Cumhurbaşkanı’nın Başdanışmanı Yiğit Bulut’un da bulunduğu yönetim kurulu üyelerine ne kadar ücret verileceğinin daha belirlenemediği ortaya çıktı. Şubat başında atanmalarına ve göreve başlamalarına karşın Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, şirketin yönetim kurulu üyeleri ile genel müdürünün ücret dahil haklarının henüz belirlenemediğini bildirdi. Bulut da yönetimde 5 Şubat 2017’de yönetim kurulu üyeliklerine kimlerin atandığı belli oldu. Yönetim kurulu üyeliklerine, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, Kerem Alkin, Himmet Karadağ ve Oral Erdoğan atandı. Varlık Fonu Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’na ise Mehmet Bostan getirildi. Fonun kuruluş yasasında yönetim kurulu üyelerinin ücretlerine ilişkin herhangi bir düzenleme yer almadı. CHP Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu konuyu soru önergesiyle TBMM’de gündeme getirdi. Önergeye Başbakan adına Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli yanıt verdi. Canikli, şirket yöneticilerinin ne kadar ücret alacakları konusunda, “Türkiye Varlık Fonu Yönetimi AŞ yönetim kurulu üyelerinin ve genel müdürünün ücret, huzur hakkı ve benzeri hakları henüz belirlenmemiştir” dedi. l ANKARA Ortalama aklın şüpheleri Nihayet çıktı. Daha doğru anlatımla, bir iddianamenin çıktığından haberdar olduk. Öyle ya, şüphelileri tutuklu aylardır süren soruşturma, bir iddianameyle sonuçlanmalıydı. 152 güne ulaşan tutukluluğun formel hukuk açısından ne uğruna olduğunu, öyle ya da böyle öğrenecektik. Neyse ki parti bültenleri var. Cumhuriyet gazetesinin dışarıdaki avukatları, Kasım 2016’dan bu yana; değil her gün, her saat takibini yapmakta oldukları iddianamenin tamamlanarak mahkemeye gönderildiğini, mesleklerinin olağan icra ve marifetiyle değil, rejimin parti bülteni gibi hazırlanıp yayımlanan gazetesinden öğrendiler. İlginçtir (ilginç midir?) yıllar önce TSK mensupları hakkında açılan soruşturma ve dava evrakı da avukatlarından önce, dönemin “yandaşları”na ulaştırılmıştı. (Dönemin yandaşları ayrı bir konu.) Bu yazı yazılırken, gazetenin avukatları iddianameyi cismani biçimde görüp okumuş değiller. Dolayısıyla yapılacak değerlendirme, “sızan”dan öğrenilenle sınırlı kalacak. HHH Öğle saatlerinde DHA’nın da özetine yer vererek haberleştirdiği iddianameye bakılırsa, arkadaşlarımız hakkındaki en güçlü delil, telefonunda ByLock yüklü olduğu saptanan kişilerle görüşmeler yapmış olması. Altını kalınca çizelim; ByLock arkadaşlarımızın telefonlarında yüklü değil! Yüklü kişilerle görüşmeler kanıt sayılmış. Ceza yargılamasında “Fethullahçı Terör Örgütü’nün kriptolu haberleşme programı” olarak anılan ByLock, onu geliştiren tarafından “kullanıcılar arasında askeri seviyede şifrelenmiş, güvenli ve gizli iletişim olanağı sunan bir iletişim uygulaması” olarak tanımlanmıştı. ByLock’u benim gibi bilmeyen geniş kitleler, geliştiricisinin yukarıda aktardığım tanım bilgisini ve ilk çıktığında Google Play ve Apple app store uygulama mağazalarından parayla satın alındığını, 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmalarda öğrendi. HHH Milliyet’ten Tolga Şardan, MİT’in, Türkiye’de 215 bin kişinin ByLock programını indirip kullandığı tespitini haberleştirmişti. 215 bin kişinin indirip kullandığı bir haberleşme programı ile milyonlarca görüşme yapıldığı herhalde tartışma götürmez. Böyle bir durumda makul ve orta zekâlı bir insanın aklına bazı sorular geliyor tabii: Arkadaşlarımızın uzun yıllar hapis cezasıyla suçlanmasını gerektirecek en güçlü kanıt, telefonuna ByLock yüklü kişilerle telefon görüşmesi yapmalarıysa; 215 bin ByLock yüklü telefonla yapılan tüm görüşmeler terör örgütü üyeliğine karine midir? Böyle gizli ve şifreli bir haberleşme programının varlığını 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından öğrenmişseniz, yani öncesinde bu programdan haberiniz hayatın doğal akışı gereği olmamışsa, bundan geçmişe dönük olarak kaçınma yükümlülüğü nasıl imkân dahilinde olabilir? Allah size bahşetmemişse, telefonuna ByLock yüklenmiş bir kişiyle görüşmenizin günün birinde hapisle cezalandırılmasını gerektirecek bir suç olduğunu aylar öncesinden öngörme yeteneğini nasıl edinebilirdiniz? Velev ki bu programdan haberdar iseniz, yani kamuya açık, ticaret konusu olmuş bu elektronik hizmet için, telefonla konuştuğunuz herkese, “Kardeş sen telefonuna ByLock indirmiş miydin” sorusunu sorma yükümlülüğünüz vardı da bunca insan bunu bilmeden mi yaşıyordu? Ceza hukukunda bir iddianamenin tamamlanmış sayılmasındaki en önemli kriterin, “yeterli şüpheye ulaşılması” olduğu belirtilir. Yeterli şüphenin ölçüsü de “ortalama bir aklın makul ve mantıklı karşılamasına yetecek ölçüde delile ulaşmış olmak”tır. Bu yazının sınırları, ortalama bir aklın aklına gelen soruların sadece bir kısmına yetebildi. Bankalarda KHK hassasiyeti Adana’da çok sayıda bankanın genel müdürü, işadamlarıyla buluşarak sorunlar ve çözüm önerilerini ele aldı. Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bankaların işletmelere yaklaşımları konusunda rahatsızlıklar bulunduğunu belirterek, ilk aşamada yürürlüğe giren kanun hükmünde kararnamelerin (KHK) etkisiyle bankaların şirketlere karşı aşırı hassasiyet gösterdiğini dile getirdi. Bu durumun kredi mekanizmasını olumsuz etkilediğini ifade eden Kıvanç, “Yapılan düzenlemelerle piyasalarda belirli bir düzelme görülse de, finans kesiminin önemli bir bölümünün şirketlere karşı olumsuz tutumları devam etmektedir” dedi. Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, kendilerine bildiren firmalar dışında kimsenin reddedilmediğini söyledi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle