06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 26 Nisan 2017 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN NECATİ SAVAŞ AYM OHAL’e uyarAnayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’ndaki törenin başlangıcında Atatürk ve silah arkadaşları için saygı duruşu yapıldı, ardından İstiklal Marşı okundu. AYM’nin 55. kuruluş yıldönümü töreninde konuşan Arslan, Yüksek Mahkeme’nin OHAL’in çizdiği ‘sınırlar’ın dışına çıkamayacağını söyledi Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, mahkemenin 55. kuruluş yıldönümü töreninde olağanüstü hal dönemlerindeki ‘anayasal sınırları’ savundu. Anayasa mahkemelerinin görevini yerine getirirken olağanüstü yönetimin anayasal çerçevesi içinde hareket etmek, bu sınırlar içinde kalarak kararlarını vermek zorunda olduğunu savunan Arslan, “Mevcut anayasal sınırlar hepimizi bağlamaktadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nden anayasal sınırların dışına çıkması beklenemez” dedi. Arslan, OHAL tutuklamalarına ilişkin yapılan bireysel başvurularla ilgili yakın zamanda ilke kararı vereceklerini ve başvuruları bu çerçevede karara bağlayacaklarını kaydetti. Törene Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, YSK Başkanı Sadi Güven, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör katıldı. MHP lideri Devlet Bahçeli törende yer almadı. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, salondaki yerini beğenmeyince tören başlamadan AYM’yi terk etti. Tören sırasında Yıldırım ile Kılıçdaroğlu’nun sohbeti dikkat çekti. Abdülhamid vurgusu Törende, Anayasa Mahkemesi’nin geçmişine ilişkin hazırlanan belgesel gösterildi. Belgeselin, Kanuni Esasi’nin anlatıldığı bölümünde II. Abdülhamid’in fotoğrafı yer aldı. Arslan da konuşmasında II. Abdülhamid’in 19 Mart 1877’de Meclis’i Mebusan’ı açış nutkunda, “Devlet ve milletlerin kuvvet ve kudretinin artması ancak adalet vasıtasıyla olur” sözüne dikkat çekti. 16 Nisan’a övgü Başkan Arslan, açılış konuşmasında son bir yılda anayasal demokrasiyi yakından ilgilendiren iki olay önemli olay olduğunu söyledi. Bunlardan birinin 15 Temmuz darbe girişimi olduğunu ifa ‘Sonuç çıkmaz’ mesajı! Arslan’ın ‘anayasal sınırlar’ vurgusu, YSK’nin yasa hükmünü aşmasına ve CHP’nin anayasa hükmüne karşın Yüksek Mahkeme’ye başvurmasına eleştiri olarak algılandı ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümü töreninde gözler YSK Başkanı Sadi Güven’de oldu. Güven, gazetecilerin ‘mühürsüz oy’ kararıyla ilgili sorularını yanıtsız bıraktı. AYM Başkanı Zühtü Arslan da konuşmasında YSK kararı paralelinde gerçekleşen tartışmalara hiç girmedi. Ancak Arslan’ın, konuşmasında ‘anayasal sınırlar’ vurgusu yapması dikkat çekiciydi. Arslan’ın “Anayasa Mahkemesi’nden anayasal sınırların dışına çıkması beklenemez. Anayasa koyucunun düzenlediği kuralları yorum yoluyla değiştirmek esasen mah keme eliyle anayasa değişikliği yapmak anlamına gelir” dedi. Arslan’ın bu mesajları tören sonrasında iki şekilde yorumlandı. İlk yorum, CHP’nin olası bir YSK kararına karşı yapacağı başvurunun AYM tarafından reddedileceği oldu. Buna ilişkin de YSK kararlarına karşı hiçbir mercie başvurulamayacağına ilişkin anayasa hükmü oldu. Arslan’ı dinleyen bazı hukukçular da, mesajların YSK’ye de gittiği, yasa hükmü varken bunun AİHS ile aşılmasının örtülü olarak eleştirildiğini kaydetti. Tören sonrasında verilen kokteylde görüştüğümüz bazı AYM üyelerine, YSK’nin kararını sorduk. Üyeler, yorum yapmaktan kaçınsa da YSK’nin AYM’nin yetki alanına girdiği konusundaki rahatsızlıklarını belli etmekten kaçınmadı. Bu durumu sorduğumuz bir üye, özetle şunları kaydetti: “Bu ülkede anayasal norm denetimi yapmak bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne verildi. Bize yapılan başvurularda, biz kullanılan araçların hukuka uygun olup olmadığına karar veriyoruz, sonuca karışmıyoruz. Ancak YSK burada, bireysel başvuru gibi karar vermiş ve uygulamayı değiştirmiş. Bunu yaparken de yasa hükmünü AİHS Ek 1 No’lu Protokolün 3. maddesine atıf yaparak aşmış.” l ANKARA de eden Arslan, ikinci önemli gelişmenin ise 16 Nisan halkoylaması olduğunu kaydetti. 16 Nisan’da halkın referanduma yüksek bir katılımla ve ‘büyük bir demokratik olgunlukla’ katıldığını dile getiren Arslan, “Yüzde 85’i aşan bir katılım oranıyla gerçekleşmiş olması, demokrasimiz açısından başlı başına bir kazanımdır” dedi. ‘OHAL’de AYM’ Arslan, konuşmasının önemli bölümünü halen süren OHAL’e ayırdı. Devletin alması gereken tedbirlerin en önemlisinin, temel hak ve özgürlüklerin en geniş şekilde kullanabileceği güvenli bir ortamı sağlamak olduğunu belirten Arslan, özgürlükgüvenlik dengesine işaret ederken, “Olağanüstü yönetimlerin amacı, olağanüstü hale sebep olan tehlikenin bertaraf edilerek temel hak ve özgürlüklerin en iyi şekilde kullanılabildiği olağan döneme yeniden dönüşün sağlanmasıdır” diye konuştu. Olağanüstü dönemlerde anayasa mahkemelerine önemli görevler düştüğünü aktaran Arslan, mahkemelerin bu görevi yerine getirirken olağanüstü yönetimin anayasal çerçevesi içinde hareket etmek durumunda olduğunu söyledi. Arslan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Anayasal demokrasilerde yetki haritasını çizen kurucu iktidar, başka bir ifadeyle anayasa koyucudur. Yetki haritası ise anayasadır. Elbette çizilen sınırların hukuk devletini tüm kurum ve kurallarıyla tesis etmede yetersiz olduğu söylenebilir. Ancak değişinceye kadar mevcut anayasal sınırlar hepimizi bağlamaktadır. Dolayısıyla bir anlamda bu sınırların koruyuculuğunu yapmakla görevli olan Anayasa Mahkemesi’nden anayasal sınırların dışına çıkması beklenemez. Anayasa koyucunun, lafzı, anlamı ve amacı bakımından açık bir şekilde düzenlediği kuralları yorum yoluyla değiştirmek esasen mahkeme eliyle anayasa değişikliği yapmak anlamına gelir. Bunun da yargısal aktivizm ve meşruiyet tartışmasına yol açacağı her türlü izahdan varestedir. Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak eksenli’ yaklaşımının, anayasal sınırlar içinde kalarak ve yargısal aktivizme tevessül etmeden temel hak ve hürriyetleri koruması şeklinde anlaşılması gerekir.” Anayasa Mahkemesi’nin OHAL’de çı karılan kanun hükmünde kararnamelere karşı dava açılamayacağına ilişkin kararına dikkat çeken Arslan, buna ilişkin yargısal denetimin ancak TBMM onayından sonra olduğunu, bu kapsamda bazı KHK’lere karşı açılan davalarda ilk inceleme aşamalarının tamamlandığını, esas incelemeye geçildiğini kaydetti. OHAL tutuklamaları AYM’nin önünde 101 bin 557 bireysel başvuru dosyası olduğunu anlatan Arslan, bunların yüzde 75’inin OHAL kapsamındaki başvurular olduğunu kaydetti. OHAL kararlarıyla ilgili kurulan komisyon kararlarına karşı yargı yolunun açık tutulmasının önemli olduğunu savunan Arslan, şunları kaydetti: “Tutuklama tedbirinin OHAL kapsamında inceleme usulü ve yönteminin belirleneceği öncü dosyalardan birinin raportörlük düzeyindeki teknik çalışması bitmek üzere olup yakın zamanda bu konuda ilk karar verilecektir. Öncü dosyaların karara bağlanmasından sonra tutuklama tedbirlerine ilişkin başvuruların da makul bir süre içinde karara bağlanması hedeflenmektedir.” l ANKARA / Cumhuriyet ‘Ben karar TEPKİ ÇEKEN GÖRÜŞME Başbakan Binali Yıldırım, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ü Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Güngör’ün, Yıldırım’a Danıştay’ın 149’uncu kuruluş yıl dönümü töreni dolayısıyla davet ilettiği belirtildi. YSK’nin mühürsüz oy kararının iptali için başvuruyu reddettiği gün Güngör’ün Başbakanla görüşmesine CHP tepki gösterdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “Bu ziyaretler çok anlamlı. Danıştay Başkanı’nın bu aşamada bu ziyareti daha önceden planlı olsa bile yapmaktan imtina etmesi gerekirdi. Ama daha önceden planlı değil. Bu, yargının bağımsızlığına ciddi biçimde gölge düşüren ve yargı organlarının kararlarında kamuoyunu tatmin etmeyecek uygulamalardır” dedi. Tezcan, Danıştay’ın CHP’nin başvurusu üzerine verdiği karara ilişkin olarak, “Yargı sürecinin hangi ölçülerde manipüle edildiğini biliyoruz. Bu, bizim hukuk mücadelemizi sürdürmemize engel olmayacak. İhlalllerle ilgili müracaatlarımız devam edecek. Anayasa Mahkemesi, AİHM ve BM... Şerhin çok ciddi ve önemli bir şerh olduğunu görüyoruz” diye konuştu. vermem’ kararı! Danıştay, CHP’nin YSK’nın mühürsüz oy kararının iptali ve sonuçların açıklanmasının durdurulması başvurusunu reddetti. Bir üye şerh koydu ALİCAN ULUDAĞ Danıştay 10. Dairesi, CHP’nin Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) mühürsüz oyların geçerli sayılmasına ilişkin kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması talebini oy ‘karar verilmesine yer olmadığı’ gerekçesiyle oy çokluğuyla reddetti. Karara muhalif kalan ve ismi açıklanmayan bir üye, ‘tam kanunsuzluk’ halinde, YSK de olsa alınan kararların Danıştay’a taşınabileceğine dikkat çekerek, ‘YSK’nin mühürsüz oy kararı’nın da bu kapsamda olduğunu ve başvurunun incelenmesi gerektiğini vurguladı. CHP; YSK’nin ‘mühürsüz oyların geçerli’ sayılması kararını, YSK’nin kararının seçimlerin yönetimine ilişkin düzenleyici nitelikte bir idari işlem olduğu gerekçesiyle ge çen cuma Danıştay’a taşıdı. Başvuruyu 24 Nisan’da karara bağlayan Danıştay 10. Daire, esasa girmeyerek, doğrudan ‘karar verilmesine yer olmadığına’ hükmetti. Anayasanın 79. maddesindeki ‘Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz’ hükmüne işaret edilen kararda, YSK’nin seçim hukuku kapsamında aldığı kararların idari işlem niteliğinde olmadığı ifade edildi. Kararda, şöyle denildi: “Yargı yerlerince, anayasa ve yasalardaki hükümlerin yorumlanması gereken durumlarda, hukukun uluslararası kurallarına ve anayasanın temel düzenlemelerine uygun yorumlar yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Ancak, YSK’nin seçim hukukuna ilişkin kararlarına karşı açık anayasa hükmü ile başka bir mercie başvurulması yolunun ka patılmış olması karşısında YSK tarafından seçime ve seçim sürecine ilişkin olarak alınan kararın iptali ile buna bağlı halk oylaması sonuçlarının açıklanmasının yürütmesinin durdurulması isteminin yorum yapılmak suretiyle Danıştay’ca incelenmesi mümkün değildir.” YSK’nin kararının seçim hukuku kapsamında alınmış, seçim sürecine ilişkin bir karar olduğu belirtilen kararda, bu kararın idari işlem olarak nitelendirilmesine ve idari yargı denetimine tabi tutulmasına anayasanın 79. maddesinin 2. fıkrası hükmü karşısında olanak bulunmadığı kaydedildi. Kararda, bu nedenlerle talebin idari dava olarak nitelendirilmesi anayasa gereği mümkün olmadığından başvuru konusu istemler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildi. l ANKARA MUHALİF ÜYEDEN ‘TAM KANUNSUZLUK’ VURGUSU 4 üye ret yönünde oy verirken, bir üye ise karara muhalefet etti ve YSK’nin kararının iptal edilmesi yönünde oy kullandı. Adı açıklanmayan üyenin karşı oy yazısında, 298 sayılı yasanın 101. maddesine göre, arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulalarının geçerli olmadığına dikkat çekti. YSK’nin bu yasa kapsamında 14 Şubat tarihinde yayımladığı genelgeyle bu hükmünün tüm seçim kurullarına duyurulduğu anımsatılan yazıda, buna karşılık YSK’nin kararında genelgenin kaldırılmadığı veya geri alınmadığı vurgulandı. Muhalif üye, şu görüşlere yer verdi: “Seçim güvenliğinin, dürüstlüğünün ve seçim sonuçlarının sürüncemede bırakılmayarak kısa süre içinde açıklanmasının sağlanması amacıyla kurul kararlarına karşı başka bir mercie başvurulamayacağı yönündeki hükmün, tam kanunsuzluk halinin bulunduğu ileri sürülen başvurularda da geçerli olduğunu, hiçbir istisnasının bulunmadığını kabul etmek, hak arama özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü ilkesinin açıkça ihlali sonucunu doğuracağından, yukarıda niteliği tam kanunsuzluğu belirtilen kurul kararının idari davaya konu olabileceğinin kabulü gerekmektedir. Belirtilen nedenle; (...) YSK’nin kararının, hukuk devleti olmanın ve hukukun üstünlüğünün bir gereği olarak tam kanunsuzluk iddiası ile sınırlı olarak esasının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği görüşündeyim.” ‘Hepimiz geliyoruz’ dedi randevuyu aldı Aylardır HDP’ye randevu vermeyen AYM, Önder’in tören için ettiği telefon sonrası ‘kriz’ çekincesiyle randevuyu verdi MAHMUT LICALI Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 55. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törene HDP milletvekillerinin tamamı katılmak isteyince salonda yer sorunu olduğu gerekçesiyle tam bir kriz yaşandı. Tutuklu milletvekilleri konusunda aylardır sessiz kalan AYM Başkanı Zühtü Arslan; HDP’nin bu taktiği üzerine randevu vermek zorunda kalırken görüşmenin gelecek hafta içinde gerçekleşmesi bekleniyor. TBMM Başkanvekili ve HDP Milletvekili Pervin Buldan, HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Milletvekiller Sırrı Süreyya Önder, Mithat Sancar’dan oluşan HDP heyeti, AYM binası önünde haftalardır rutin bir şekilde tutuklu milletvekilleri konusundaki rutin basın açıklamasının ardından HDP Genel Merkezi’ne geçti. HDP’li Önder, parti genel merkezine döndüklerinde AYM’nin dün gerçekleşen kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenecek tören için partiye gönderilen davetiyeyi görerek, davetiyedeki LCV numarasını doğrudan aradı. Edinilen bilgiye göre Önder, kendisine yanıt veren AYM yetkilisine TBMM İdare Amiri olarak “henüz tutuklanmayan bütün HDP milletvekillerinin AYM’nin törenine katılacağını” bildirdi. AYM’nin kuruluş yıldönümü töreni HDP’nin bütün vekilleriyle katılma talebi nedeniyle çok büyük bir krize dönüştü. ‘Ayakta da dururuz’ AYM Genel Sekreterliği ve AYM Özel Kalem defalarca geri dönüş yaparak, Önder’e törenin gerçekleştirileceği salonda ‘yer sorunu’ olduğu için tüm milletvekillerini kabul edemeyeceklerini bildirdi. HDP’li Önder ise her defasında “Bu güzide kurumun kuruluş yıldönümünde orada olmak istiyoruz. Ayakta dururuz, oturmamız şart değil” yanıtını vererek bütün milletvekilleriyle törene katılacaklarını yineledi. Edinilen bilgiye göre, yaşanan bu ilginç telefon trafiğinin sonunda AYM Başkanı Arslan, doğrudan HDP’li Önder’i aradı. Arslan’ın önümüzdeki hafta HDP heyetine randevu vererek krizi daha büyümeden sonlandırdığı öğrenildi. Dündkü törene AYM Başkanı’nın devreye girmesi üzerine yalnızca HDP Sözcüsü Osman Baydemir ve HDP MYK üyesi Pınar Akdemir katıldı. l ANKARA ‘Çocuk bakan’ın öğretmenine soruşturma OZAN ÇEPNİ 23Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocukların siyaset aracı olarak kullanılması hükümet için ters tepti. 23 Nisan’da temsili Bakanlar Kurulu koltuklarına oturan 12 yaşındaki kız çocuğuna okutturulan “medeniyetler ittifakı ve dinler arası diyalog” sözlerinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı, metni yazdıran Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’nde görevli personel hakkında soruşturması başlattı. MEB ve Ankara Valiliği konu hakkında idari makamlara ‘sus’ emri verdi. Başbakan Yardımcısı koltuğuna oturturulan kız çocuğuna okutturulan “Başlatıldığı günden bu yana artan bir görünürlük kazanan girişim medeniyetler ittifakı girişimimiz, bugün kültürler ve dinler arası diyalog bağlamında önde gelen bir proje konumuna ulaşmıştır” sözlerine gelen tepkilerin ardından MEB soruşturma başlattı. Bakanlık sitesi savunması Edinilen bilgiye göre, ‘çocuk bakan’a okutulan metnin Ankara İl Müdürlüğü Kültür Komisyonu’nda görev yapan bir Türkçe öğretmeninin tarafından yazıldığı tespit edildi. Öğretmen ise ‘medeniyetler ittifakı’ ve ‘dinlerarası diyalog’ ifadeleri nedeniyle Fethullah Gülen projesi propagandası olarak tepki çeken cümleleri Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan ‘Medeniyetler İttifakı Girişimi’ bölümünden aldığını savundu. Bakanlık sitesindeki metinde de “Başlatıldığı günden bu yana artan bir görünürlük kazanan girişim, bugün din dahil kültürler arası diyalog bağlamında önde gelen bir proje konumuna ulaşmıştır” ifadeleri yer alıyor. Ailenin haberi yok Sosyal medyada AKP trolleri tarafından hedef haline getirilen kız çocuğunun ailesinin ise yaşananlardan haberinin olmadığı öğrenildi. 23 Nisan törenlerinden bir gün önce Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından aranan aileye “Bunu okuyacaksınız. Çocuğunuz bunu ezberlesin” talimatı verildi. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle