07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 26 Nisan 2017 10 Rehine bir gazeteci: Deniz Yücel Başlıkta Deniz Yücel adını okuyunca hemen hatırladınız mı, yoksa biraz duraksadıktan sonra mı hatırladınız? Ya da hiç mi hatırlamadınız? Duraksayanlara da hatırlamayanlara da şaşırmadım. O kadar çok, öylesine dev boyutlu bir tutuklama dalgasının içindeyiz ki başa çıkmak, kim nerede, neden tutuklu; yargılama başladı mı, iddianame düzenlendi mi sorularını cevaplamak neredeyse mümkün değil. Aileler, yakın çevreleri, dostları, arkadaşları elbette biliyor, ilgileniyor, toplumda duyarlık yaratmak için ellerinden geleni yapmaya çabalıyorlar. Ancak bu çabalar ateş düştüğü yeri yakar deyimindeki gibi bütünü kapsayamıyor, ülkede kol gezen hukuksuzluğa, adaletin ayaklar altına alınmışlığına karşı çıkan etkinliklere dönüşemiyor. Kendimden pay biçiyorum. 12 arkadaşım, (düzeltiyorum) 12 çok yakın arkadaşım hapiste altıncı aylarını doldurmak üzereler. Yargılanmaları için ciddiye alınacak tek bir kanıt yokken, tutuklu yargılanmalarına hükmeden bir yargı süreci beni öfkelendiriyor, arkadaşlarımdan altı aydır ayrı kalmak beni kederlendiriyor. Kimi bence insafsız okurlardan gelen “Yazacak başka konunuz yok mu sizin Engin efendi” fırçalarını zerre kadar umursamadan becerebildiğim kadar sık arkadaşlarım üstüne yazıyorum. Bıraksalar her gün bir normal Tırmık, bir de “Silivri Tırmık”ı yazarım. Oysa yurdumun hapishaneleri binlerce ve binlerce tutuklu ile dolup taşmakta. Her biri adalet arayanların çığlığı olan hapishane mektupları masamın üstünde boyumu aşan yığınlara dönüşmekte. Sadece meslektaşlara yönelen cezaya dönüşmüş tutuklama adaletsizliği üstüne yazmaya niyetlensek 100 sayfalık bir gazete çıkarmamız gerekir. Size ulaştırılan, nedense ve nasılsa iddianame diye adlandırılan resmi metinleri okumaya, değerlendirmeye, eleştirmeye kalksanız binlerce sayfanın altında ezilirsiniz. Bunları yapamıyorsunuz ve yine de yüreğinizin derinliklerinde bir suçluluk, bir eksiklik, “Yeterince ses yükseltemiyorum; hukuku ve adaleti savunmak için yeterince çalışkan değilim galiba” sorusu çengelleniyor... HHH Bir örnek: Bu Tırmık’ın başlığında yer alan saygın Alman gazetesi Die Welt’in Türkiye temsilcisi Deniz Yücel. Genç bir meslektaşım. İyi, hatta çok iyi bir gazeteci. Meslek etiğini sindirmiş, habercilikte objektif olmaya sımsıkı bağlı ve halkın haber alma hakkını yerine getirmenin mesleğin temel ödevi olduğunu içselleştirmiş bir meslektaşım. 14 Şubat’ta gözaltına alındı. 13 günlük mutlak bir yalıtılmışlıktan sonra 27 Şubat’ta birer tutuklama makinesine dönüşmüş sulh ceza hâkimliklerinden birinin önüne çıkarıldı ve tutuklandı. O gün bugün Silivri’de F tipi hapishanelerin üç kişilik hücrelerinden birinde tek başına tutuluyor. Peki neyle suçlanıyor Deniz Yücel? Hükmü ülkemizin en yüksek yargıcı Tayyip Erdoğan kesti: O bir terörist ve ajandır. Ardından ekledi: Hiçbir surette Almanya’ya iade edilmeyecek. Ben bu makamda olduğum sürece asla!.. Eh, o böyle deyince sıradan bir savcıya, sıradan bir yargıca söz mü kalır? Deniz Yücel, Silivri’de daracık bir alanda volta atmaya devam etmek zorunda... Suçu mu? Çok ağır. Kandil’de PKK’nin ağır toplarından biriyle söyleşi yaptı. Bunu yapan onlarca gazeteci var ama ne gam... Erdoğan ve takımının hoşlanmayacağı haberler yazdı. Bunu yapan onlarca gazeteci var ama ne gam... İçerdeki ve dışardaki Cumhuriyet yazarları için düzenlenen iddianame, Lale Sarıibrahimoğlu, Şahin Alpay, Murat Aksoy gibi meslektaşlarım için düzenlenen iddianameler yeterince kanıtlıyor: Bu ülkede gazetecilik, sahici gazetecilik suçtur. Dolayısıyla Deniz Yücel de suçludur... AGİT: Türkiye’ye dönmeyebiliriz Anayasa değişikliği referandumunu izleyen Av rupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Heyeti Başkanı Tana de Zulueta, İtalya’nın başkenti Roma’da açıklamalarda bulundu. ‘Evet’ cephesinin, sadece medyada avantajı olmadığını, medya gruplarının büyük kısmını elinde tutan iş dünyasının da açıkça buna desteği verdiğini dile getiren De Zulueta, birçok şehrin valilerinin de ‘Hayır’ kampanyası yürütülmesine fırsat vermediğini söyledi. De Zulueta şöyle konuştu: “Hayırcılar terör yanlısı olarak ilan edildi ve bu kriminalize etme durumu kampanya sonuna kadar devam etti.” De Zulueta, YSK’nin, mühürsüz oy pusulaları ve zarfları geçerli sayan kararına da değinerek, durumun “belirsizlik” yarattığını ve sürecin bütünlüğüne gölge düşürdüğünü de dile getirdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eleştirilerini de yanıtlayan De Zulueta, “AGİT, tavsiyelerinin uygulanmadığı bir ülkeye dönmenin uygun olmadığına karar da verebilir” dedi. l Haber Merkezi EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Türkiye demokrasi liginden düştü Türkiye, 2004 yılında çıktığı Avrupa Konseyi denetleme sürecine yeniden alındı. Konsey, aydın, gazeteci ve siyasilerin serbest bırakılmasını istedi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) yapılan tarihi oylamada Türkiye, 2004 yı lı Haziran ayında AB ile müzakerelerin kapısını araladığı, reformlar yaparak ve söz vererek çıktığı “denetim sürecine” 13 yıl sonra “demokratik leşme yönünde umut ver mediği” gerekçesiyle ye niden alındı. Türkiye, de netleme sürecinden çıktık DUYGU GÜVENÇ tan sonra yeniden denetleme sürecine giren ilk ülke oldu. Ankara’nın de mokratikleşme yönünde adım atmama sı ve bu yönde hiçbir umut vermeme si, “Türkiye’de Demokratik Kurumla rın işleyişi” başlıklı kararın AKPM’de 113 kabul oyuna karşılık 45 ret ve 12 çekimser oyla kabul edilmesine yol aç tı. Bu kararla Türkiye’nin demokrasisi 2’nci ligden 3’ncü lige düştü. Alınan kararla Türkiye, 13 yıldır bu lunduğu ‘denetim sonrası diyalog süre cinden’ çıkartılırken Arnavutluk, Azer baycan, Bosna Hersek, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Rusya, Sırbistan ve Ukrayna ile aynı lige düştü. Bu aşama dan sonra Türkiye için AKPM’de Denetim Komitesi 2 yeni raportör atayacak. Bu isimler Türkiye ile ilgili temaslarından sonra açıklayacakları raporlarında atılması gereken ve beklenen adımlar için bir yol haritası sunacaklar. Dün AKPM’de yapılan oylamada 62 Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türk Delegasyonu üyesi AKP’li Serap Yaşar, görüşmeleri takip etti. Kararda neler var? değişiklik önergesi verilirken, 78 par lamenter de görüşme talebinde bulundu. AKP’lilerin verdiği önergeler redde Türkiye ile ilgili karar, 2018’de yeniden gözden geçirilecek. Yani AKPM’de 2018’de bir oylama daha dilirken, raporun tamamı için yapılan olacak. Eğer Türkiye istenen adımları atarsa veya bu yönde eğilim gösterirse bu süreçten çıkabilir oylamada da sonuç değişmedi. AKPM Türkiye heyeti Başkanı Talip Küçükcan, Türkiye’nin Konsey ile ilişkilerini gözden geçireceğini söyledi. Kulislerde ise Konsey için en büyük maddi katkıyı yapan ülkeler arasında yer alan n OHAL’i mümkün olduğu kadar çabuk kaldır. n OHAL altında çok gerekli olmadıkça KHK çıkartmaya son ver; KHK’lerle toplu halde kamu görevlilerini işten çıkartma n AKPM’nin kararları ve Vene bırakılsın. dik Komisyonu’nun ve İnsan Hakları n 18 maddelik anayasa degişikliği not Komiseri’nin tavsiyeleri ışıgında ifade öz edildi. gürlüğünü iyileştirecek acil adımları at. n Gözlem heyetinin raporu doğrultu n Referandumu Avrupa Konseyi standart sunda referandumun adil olmayan bir şe Türkiye’nin 2015’te vermeye başladığı ya son ver. larında düzenle ve Venedik Komisyonu’nun kilde gerçekleşmesinden ve 2 taraf ara 37 milyon Avro’luk kaynaktan vazge n Yargılanmayı bekleyen tutuklu tüm teamülleri ışığında, seçme özgürlügünün sında eşitlik olmamasından üzgün olun çebileceği konuşuldu. TBMM’nin karar parlamenterleri serbest bırak. oluşturulmasına katkı sağla. duğu dile getirildi. alması halinde AKPM üyesi AKP’li ve n Yargılanmayı bekleyen tüm gazeteci n Venedik Komisyonu’nun 18 madde n Referandumun meşruiyeti hakkın killer Haziran ve sonrasında yapılacak leri ve aydınları serbest bırak. ile ilgili tavsiyelerini mümkün olduğu ka da ciddi soru işaretleri ortaya çıkmıştır. oturumlara katılmayabileceği de konu n OHAL Araştırma Komisyonu’nu kur dar çabuk uygula. YSK’nin bu iddiaları ciddi şekilde araştır şuluyor. TBMM’nin böyle bir karar al ve KHK’lerle işinden olanlar için etkili şe n Ölüm cezası AK üyeligi ile uyuşmaz; ması gerekir. ması halinde ise 18 Türk vekilin yetki kilde ulusal yargıda tamir edici çalışma böyle bir karar üyeliği tehlikeye sokar. n Anayasa’daki 18 maddeyle ilgili Ve belgesi ocak ayında düşecek. larını başlat, adil yargılamayı garanti al n Terörle Mücadele Yasası revize edilsin. nedik Komisyonu’nun tavsiyelerine uyul Neden ertelenmedi? tına al. n Tutuklu belediye başkanları serbest malıdır. Türkiye’nin insan hakları, demok rasi ve hukukun üstünlüğünde geriye giden karnesi AKPM’nin gündemi AKPM KARARINA ERDOĞAN’DAN SERT TEPKİne 15 Temmuz’dan önce girdi. Hazi ran 2016’dan bu yana denetleme sürecine alınmasına yönelik kararı 3 genel kurulda verdiği sözlerle erteleten, acil taleple oylanması talebini geriye çeviren Türkiye, bu defa hiçbir vaatte bulunmadı. Daha önce kurulmasına söz Kararı tanımıyoruz verdiği OHAL Komisyonu’nun da hâlâ oluşturulmaması, referandumu gözlem lemek üzere Türkiye’ye gelen AKPM gözlemcilerinin ‘terörist’ olmakla suç Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Konseyi Parlamenterler lanması, idam cezasının Cumhurbaşka Meclisi’nde (AKPM) Türkiye’nin 13 yıl ‘AKPM için tarihi hata’ nı tarafından sık sık gündeme getiril geriye giderek yeniden denetim süremesi ve Türkiye’nin başta yargı bağım cine alınması kararını tanımadıklarını sızlığı, ifade ve basın özgürlüğü alanın söyleyerek sert tepki gösterdi. AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AKPM kararının ardından “Türkiye gibi büyük bir ülke değerlendirilirken Avrupa ülkesinde ve Avrupa demokrasisine karşı oldu. Türkiye ile hiçbir dayanışma mekanizması üretilmedi. Bu zor ko da adım atmaması kararın aynen kabul edilmesine yol açtı. Beklenen işaret gelmedi Türk heyetinin, siyasi otoriteden demokratikleşme yönünde olumlu bir adım beklentisi ise son ana kadar sürdü. Ancak hükümet kanadından bu yönde hiçbir ışık gelmedi. Öte yandan AKP’li vekiller geçmişte olduğu gibi CHP’li vekillerle ortak bir çalışma yürütmedi. AKPM’deki AKP’li heyetin, milletvekilleri ile temas kurmakta yetersiz kaldığı da gözlendi. HDP ‘evet’ dedi HDP’li vekiller, oylama sırasında raporu hazırlayan Denetim Komitesi ile birlikte hareket etti. HDP’li vekillerin sunduğu önergelerin birçoğu, Komite tarafından da desteklendi. Buna karşın, CHP ve AKP’liler ise oylamada ret oyu verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Reuters’a açıklamalarda bulundu. AKPM’nin Türkiye kararıyla ilgili olarak Erdoğan, “Karar tamamen siyasi, tanımıyoruz” değerlendirmesinde bulundu. AB ile gerilimli ilişkiler hakkında konuşan Erdoğan, AB ile ilişkilerin referanduma götürülebileceğini belirterek, “Avrupa Birliği 35 sene daha bu işi sallarsa, bize tek bir seçenek kalıyor, millete gitmek” diye konuştu. İlişkiler gözden geçirilecek Dışişleri Bakanlığı, AKPM’nin Türkiye’yi yeniden denetim sürecine almasını, “Art niyetli grupların yeni oyunudur, İslamofobiyi, yabancı düşmanlığını körükleyen popülist yaklaşımların etkisinde, dar ve sığ iç siyasi saiklerle hareket eden bir grup Avrupalının ülkemize yönelik bu dışlayıcı, ötekileştirici kararı esasen siyasi bir operasyondur” diye tepki gösterip, ilişkilerin “yeniden gözden geçirileceği” resti çekti. Kararı “siyasi saiklerle alınan hak bu derece bir katılım ile bu konunun ele alınması da son derece yanlış. Adil olmayan haksız, yanlış bir karar. O kadar şaşırtıcı şeyler var ki işkencenin Türkiye’de olduğundan, Çin’den daha fazla tutuklu gazeteci olduğundan, Türkiye’de tek Ömer Çelik adamlık rejimi olduğundan şimdiye kadar duy duğumuz tek yönlü kara propagandaların orada maalesef tartışma gündemi olması çok üzücü” dedi. Çelik, “Bu kararın alınması için gösterilen Türkiye fotoğrafıyla gerçeklerin ilgisi yok. Bu darbe girişimi bir tiğini ve “Avrupa’nın ve yakın çevresinin güvenlik ve istikrarına katkı sağladığını” vurgulayan Dışişleri, “bu katkıları görmezden gelen bu kararı esasen Avrupa’nın üzerinde yükseldiği ortak ve demokratik değerleri hiçe sayan, stratejik vizyondan yoksun basiretsiz bir tutumu yansıtmaktadır” ifadelerini kullandı. şullardan geçen demokrasimize, ülkemize karşı dışlayıcı bir tutum içerisindeler. Bu AB için de AKPM için de tarihi bir hatadır” ifadelerini kullandı. Kalın: Kınıyoruz AKPM kararına bir tepki de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’dan geldi. Kalın, Türkiye’ye yönelik denetim kararı için “Hakikatle ve hakkaniyetle ilgisi olmayan bu maksatlı kararı kınıyoruz” dedi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan kalın, “AKPM kararı, Türkiye düşmanı çevrelerin siyasi operasyonudur. Hakikatle ve hakkaniyetle ilgisi olmayan bu maksatlı kararı kınıyoruz” yorumu yaptı. l ANKARA BAŞBAKAN Yıldırım Türkiye kaybeder, AB iki kaybeder Başbakan Binali Yıldırım, dün akşam Radyo ve Televizyon Gaze Gözler AB’de Strazburg’un ardından bugün Avrupa Parlamentosu da Türkiye gündemi ile özel bir oturum düzenleme kara sız karar” olarak değerlendiren Dışişleri, Türkiye’nin terörle mücadele ettiğini savunarak “Anayasal düzenini ve ulusun varlığını hedef alan tehlikelere karşı, uluslararası yükümlülüklerine bağ Dışişleri’nden yapılan açıklamada AKPM kararı “maksatlı çevrelerin ayak oyunu” olarak değerlendirilirken, “Denetime alma kararı bu art niyetli grupların yeni bir oyunudur. İslamofobiyi, yabancı tecileri Derneği ödül törenine katıldı. Yıldırım burada yaptığı konuşmasında AKPM’nin kararı ile ilgili olarak, “Maksadını aşan bir karardır. Şiddetle kınıyorum. Bu işten Türkiye belki bir kay rı aldı. Toplantıya AKPM’den çıkacak lı kalarak, gerekli ve orantılı tedbirler al düşmanlığını körükleyen popülist yakla beder ama Avrupa Birliği iki kaybeder. kararın da yansıması bekleniyor. AB, maktadır. Bu bir devletin en temel öde şımların etkisinde, dar ve sığ iç siyasi sa Çünkü Türkiye DEAŞ’a, PKK’ya kar aralık ayında Türkiye ile müzakerelerin dondurulmasını tartışmış ancak Avusturya’nın vetosu nedeniyle karar alınmamıştı. Öte yandan AB ile mülteci mutabakatı, Gümrük Birliği müzakerelerinin geleceği de önümüzdeki günlerde Türkiye’nin karşılaşacağı sorunlar olacak. vi ve meşru hakkıdır” dedi. Açıklamada, 15 Temmuz sonrası Avrupa Konseyi ile yürütülen diyalog ve işbirliği sürecinin gözardı edildiği belirterek, “Bu durum Türkiye’yi AKPM ile ilişkilerini gözden geçirmeye mecbur bırakacaktır” denildi. Türkiye’de 3.2 milyon mültecinin olduğunu, terörle mücadelenin devam et iklerle hareket eden bir grup Avrupalının ülkemize yönelik bu dışlayıcı, ötekileştirici kararı esasen siyasi bir operasyondur. Bu karar, başta FETÖ olmak üzere, sadece ülkemiz değil bütün Avrupa sistemine ve değerlerine tehlike oluşturan terör örgütlerine hizmet edecektir” denildi. l ANKARA / Cumhuriyet şı Suriye ve Irak’taki otorite boşluğundan doğan göçmen akınına karşı verdiği mücadele ve yaptığı fedakarlıkla sadece bu bölgede ölüm korkusu içerisinde olan insanları kurtarmıyor, aynı zamanda Avrupa’nın da güvenliğini sağlıyor” dedi. l Haber Merkezi UYARILAR DİKKATE ALINMADI CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, AKPM’nin Türkiye kararını değerlendirdi. Türkiye’nin 1996’da girdiği denetim sürecinden 2004’te çıktığını anımsatan Yılmaz, “Türkiye tekrar onca reformdan sonra ve özellikle darbe girişimi, akabinde yaşanan OHAL ve daha sonra gelen referandum, demokratik tartışmalar, AGİT raporu, Venedik Komisyonu raporu hep birlikte Türkiye’yi maalesef bugün kötü bir kararla yüzleştirdi” dedi. Yılmaz, şöyle konuştu: “Denetim süreci, Türkiye’nin demokratik karakterini kaybettiği yönünde bir algının sonucu olarak geliyor. Umuyoruz Türkiye bu süreci en kısa sürede atlatır. OHAL bir an önce kaldırılır, Türkiye’de tekrar demokrasiye dönüş başlar. Türkiye uluslararası alanda iyice manevra alanını daraltmış durumda. Bizim ciddi uyarılarımız vardı, bunların dikkate alınmadığını görüyoruz.” CHP olarak yapacakları en somut önerinin, bir an önce OHAL’in kaldırılması olduğunu söyleyen Yılmaz, ülkede tek rar yargının, hukukun işletilmesi gerekliliğini dile getirdi. ‘Dönüm noktası’ Strazburg’da gazetecilere açıklama yapan eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Türkiye’nin Avrupa ile ilişkileri açısından tarihi bir dönüm noktasına geldik. On yıllardır geliştirilen Avrupa ilişkileri, bugün resmi bir Hayır tavrı ile karşı karşıya kaldı. Türkiye’yi Avrupa’ya taşıma iddiasıyla iktidara gelenler, ülkemizi büyük bir umutsuzlukla karşı karşıya bırakmıştır. Bu gelişmeyi Avrupalı siyasetçileri suçlayarak geçiştiremezsiniz” ifadelerini kullandı. BASKICI POLİTİKALARIN SONU HDP Eş Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ve HDP İstanbul Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’den oluşan HDP heyeti de yazılı bir açıklamayla kararı değerlendirdi. Heyetin açıklamasında AKP’nin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanındaki gerilemeler karşısında sayısız rapor ve uyarılarına karşın hiçbir olumlu adım atmadığı için, Türkiye’nin AKPM tarafından tam izleme sürecine geri alındığı belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bu sonuç, bütünüyle AKP hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın süregelen baskıcı, ayrımcı ve inkârcı politikalarının uluslararası alanda uğradığı meşruiyet kaybının sonucudur. AKPM’de Türkiye raporunun görüşülmesi sırasında AKP’nin kadim dostları dahi Türkiye’de süregiden hukuksuzluk ve ih lalleri savunmaktan kaçınmışlardır. Kararda yer alan bütün eleştiri ve uyarılar, Türkiye’deki demokratik ve toplumsal muhalefetin eleştirilerinin uluslararası alanda kabul gördüğünün kanıtı olarak görülmelidir. Bu karar ne yazık ki, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin Avrupa Birliği ve diğer Avrupa kurumları ile olan ilişkilerini de olumsuz etkileyecektir.” Açıklamada, AKPM’deki HDP heyetinin son iki dönem boyunca uyarıları TBMM gündemine taşıyarak gerekli önlemlerin alınması için elinden geleni yaptığı ifade edildi. Açıklamada, “HDP, hükümetin Türkiye’yi Avrupa’nın demokratik kurum ve zeminlerinden uzaklaştırmaya yönelmesinin, bugün alınabilecek en yanlış karar olacağı düşüncesindedir. Böyle bir karar, hükümetin yanlış politikalarının yol açtığı zararın tüm topluma ödetilmesi anlamına gelecektir” denildi. KHK rejiminin Hoca kıyımı l 112 üniversiteden 4 bin 811 akademisyen için ihraç kararı verildi. ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ bildirisine imza atan akademisyenlerden 312’si ihraç edildi. l 15 üniversite kapatıldı. Kapatılan yükseköğretim kurumlarında görev yapan 2 bin 805 akademisyen işsiz kaldı. Başka üniversitelerde görev almaları en gellendi, dolaylı olarak ihraç edilmiş sayıldı. Kapatılan üniversitelerde eğitim alan 64 bin 533 öğrenci başka üniversitelere nakledildi. l Yurtdışında öğrenim gören 226 öğ sonurencinin bursu iptal edildi. 26 öğrenciye daha sonra burs bağlandı. AKP hükümeti Türkiye’de ektiği rüzgârın fırtınasını Avrupa’da biçti Türkiye’nin AKPM tarafından 13 yıl sonra yeniden denetlemeye alınmasının en büyük nedeni olarak gösterilen OHAL uygulamalarından kaynaklı sorunlara ilişkin rakamlar 9. ayında yüz binlerle ifade edil di. 103 bin adli işlem, 71 bin gözaltı, 41 bin tutuklama, 35 bin adli kontrol; 139 bin idari işlem, 99 bin ihraç kararı verildi. 160’a yakın medya kuSİNAN ruluşunun kapısına kilit TARTANOĞLU vuruldu, 159 gazeteci tutuklandı. Siyasi partilerin, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının rakamlarına yansıyan rakamlar “OHAL mağduru” kitlesinin yaratıldığı gösterirken; Saray ve hükümet itirazlara hep kulak tıkadı. Avrupa’nın itirazlarının önüne geçmesi adına, mağdurların iç hukuk yolunda hakkını araması için kurulan OHAL komisyonu bile 3 aydır çalışmaya başlayamadı. CHP, İnsan Hakları Ortak Platformu, KESK, DİSK, Tüm Bel Sen, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, basın meslek örgütlerinin yayımladığı raporlara göre 9 ayı geçen OHAL uygulamasının bilançosu şöyle: 22 KHK yayımlandı 4 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 22 OHAL KHK’si yayımladı. Meclis gündemine alınan OHAL KHK’lerinin sadece 5’i görüşülüp onaylandı. 4 103 bin 850 şüpheli hakkında işlem yapıldı. 71 bin 274 kişi gözaltına alındı. 41 bin 325 kişi darbe soruşturmaları kapsamında tutuklandı. 35 bin 495 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. 4 Gözaltı süresi 30 güne çıkarıldı ancak daha sonra 7 güne indirildi. Gözaltında avukata erişim 5 gün süreyle engellendi. En az 140 bin kişinin pasaportu iptal edildi. 4 139 bin 356 kamu görevlisi hakkında idari işlem başlatıldı. 99 bin 713 memur kamudan ihraç edildi. Bunlardan sadece bin 146’sı göreve iade edildi. İade edilme oranı yüzde 1.15 olarak hesaplandı. Öğrenciler öğretmensiz 4 45 bin 678 öğretmen meslekten çıkarıldı ya da açığa alındı. 33 bin 55 öğretmen ihraç edildi. 21 bin özel okul öğretmeni memuriyetten çıkarıldı. Böylece en az 1.5 milyon öğrenci öğretmensiz kaldı. 4. güce tırpan 4 178 medya kuruluşu kapatıldı. 20’sinin yeniden faaliyet göstermesine izin verildi. 4 159 gazeteci ve medya çalışanı tutuklandı. 4 2 bin 380 gazeteci işsiz kaldı. Sivil topluma darbe Akademisyenlerin ihraç edilmesini protesto eden akademisyenler darp edilerek gözaltına alındı. 4 KHK’ler kapsamında FETÖ’ye ait olduğu düşünülen 35 sağlık kuruluşu, 1061 öğretim kuruluşu, 800 yurt, 223 kurs etüt merkezi, 129 vakıf, 1125 dernek, 15 üniversite, 19 sendika kapatıldı. 4 375 dernek kesin olarak kapatıldı. Haritanın sağı 4 Demokratik Bölgeler Partili 103 belediyenin 82’sine kayyım atandı. 85 belediye eş başkanı tutuklandı. Belediyelere bağlı 2 bin 22 çalışan ihraç edildi veya kovuldu. 585 belediye personeli açığa alındı. Belediyelerin yanı sıra 27 Ocak’ta Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği’ne bile kayyım atandı. 4. partinin OHAL’i Meclis’te grubu bulunan 4. parti HDP’nin neredeyse her kademesindeki yöneticisine OHAL koşulları uygulandı. Eş Genel Baş kanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 12 vekil tutuklandı. Tutuklu bulunan Yüksekdağ’ın vekilliği de düşürüldü. Neredeyse her gün bir HDP milletvekili gözaltına alınıp, kısa süre sonra serbest bırakıldı. 28 HDP il başkanı 89 ilçe eşbaşkanı an itibarıyla cezaevinde. Kampanyayı böyle bir atmosferde yürüttük. 750 il ve ilçe yöneticisi tutuklandı. Hayır OHAL’i 4 OHAL koşulları anayasa değişikliği referandumuna yönelik hayır kampanyası yürütenlere de yöneltildi. “Hayır” diyenlere ilişkin yapılan 231 tehdit, baskı, hakaret, hedef gösterme ve saldırı gerçekleşti. 330 “hayır”cı gözaltına alındı, bunlardan 3’ü tutuklandı. En büyük holding: TMSF 4 609 şirket TMSF’ye devredildi. Bunların dışında, KHK ile kapatılan eğitim ve sağlık kuruluşlarını işleten 332 şirket ticaret sicilden doğrudan silindi. Mağdurlar oyalanıyor 4 23 Ocak tarihli KHK ile kurulan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, binlerce OHAL mağduru için “etkili bir iç hukuk yolu olacağı” ifadesi ile umut ışığı olarak anlatıldı. Komisyonun üyelerinin 23 Şubat’a kadar belirlenmesi gerekiyordu. Ancak komisyon, KHK’nin tanıdığı 1 aylık süre de dahil, 3 aydır kurulamadı. Toplumsal sonucu intihar 4 OHAL döneminde tamamı erkek 27 kişi intihar etti. İntihar vakalarında ilk sırada emniyet çalışanları yer aldı. Emniyeti, öğretmenler izledi. İntiharların yaklaşık yüzde 20’si cezaevlerinde yaşandı. KHK’lerle ihraç edilen 5 bin kişinin katıldığı ankette 101’i kadın 314 kişinin kendi yaşamına son verme eğiliminde olduğu belirlendi. l ANKARA haber 11 Elveda soylu soytarılar Soytarılar... Sarayların ipliğini pazara çıkarırlar. Korkusuzdurlar. Sözlerini sakınmaz, gerçeğe toz kondurmazlar. Tehditleri de iplemezler. Çünkü ezelden beri şakanın gücüne güvenirler. Mizahın her türlü iktidardan kat be kat güçlü olduğunu genetik bir tecrübeyle bilirler. Sivri diline katlanamayıp soytarının başını vuran kral; En büyük kötülüğü kendine yapar. Egemenliğini ayakta tutmasına yarayacak farkındalıktan kendini mahrum kılar. O yüzden akıllı krallar soytarılara dokunmazlar. Sadece aptal krallar soytarıların kellesini kovalarlar. Mizah dergileri yıllardır bu ülkenin soylu soytarılarıydılar. Kralın çok zalim olduğu eski dönemlerde bile susmadılar. En zeki ve komik halleriyle en korkunç gerçekleri anlattılar. Her dönem kelle koltukta yaşadılar. Marko Paşa’dan bu yana hep sevdik onları. Politikaya dair en önemli ve ciddi şeyleri biz Aziz Nesin gibi büyük bir mizahçıdan öğrendik. Oğuz Aral’ın yarattığı çizgide ilerleyip mizah dergisi geleneğini onlarca yıl çoğaltarak yaşatan yeni nesillerin zekâsından, her seferinde yeniden büyülendik. Nesiller boyu vicdanımız ve aklımız oldular. En önemlisi itirazımız oldular. Küçük ve komik bir kuşu en zor zamanlarda bile cesurca tepemizde uçurdular. Aklımızla kalbimiz arasında mekik dokudular. Ve nihayet zamanın vahşetinden paylarını almaya başladılar. İçlerinden biri... Penguen dergisi artık kapanıyor. Açıklanan neden, maddi sorunlar. Nihayetinde bir ticari kuruluş, şu ekonomik hengâmeden yenik çıkması doğal. Bizi ilgilendiren kısım bu değil. Bizi ilgilendiren; Böyle bir zamanda hızla tiraj kaybeden bir mizah dergisinin kapıya kilit vuruyor olmasının; Diğer mizah dergilerinin de hızla düşen tirajlar yüzünden artık zar zor ayakta durması gerçeğinin ülkeye ödetmekte olduğu bedel. Farkında mısınız; İktidarın başındaki insandan “diktatör” diye bahsetmeye başladığımızdan beri bir zamanların en radikal muhalefetini yapan bağımsız mizah dergileri eskisi gibi değiller. Penguen’in yıldızı, Musa Kart’a Erdoğan’ı bir karikatüründe kedi olarak çizdi diye verilen cezaya tepki olarak yapılan “Tayyipler Âlemi” kapağıyla parlamıştı. Aradan 12 yıl geçti. Musa Kart şu anda cezaevinde akıl almaz bir iddianameyle “Silahlı terör örgütüne yardım etme” ve “güveni kötüye kullanma” suçlarından yargılanıyor. Penguen’in yıldızı da “Tayyipler Âlemi Anayasası”nın hayatımıza girdiği şu günlerde gökyüzünden kayıp gidiyor. Yıllardır baskılarla sindirilmeye çalışılan mizah, dört bir yandan sarılıp, cebren ve hile ile hayatımızdan silinmek isteniyor. Çünkü ülkenin soylu ve bağımsız soytarılarına tahammül yok yeni sarayda. Biz de zaten artık onlardan çok büyük kahramanlıklar beklemiyoruz, şakalarımızı nicedir kendi aramızda, kısık sesle yapıyoruz. Çünkü aksi halde başlarına gelecekleri biliyoruz. Yeni anayasayla korkunç bir “Tayyipler Âlemi”ne dönmek üzere olan bu ülkede adamız hızla ıssızlaşıyor, yüzümüz asıklaşıyor. Korku imparatorluğu, hazır olun, ülkedeki tüm soylu soytarıların kellelerini şu ya da bu şekilde almaya hazırlanıyor. PEN ALMANYA: Düşünce özgürlüğü tehdit altında Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) Alman ya merkezinin Dortmund kentindeki yıllık kongresinin açılışında konuşan PEN Almanya sorumlusu Josef Haslinger, “Dünya üzerindeki bazı güçlerin kimi insanların duyarlılığını elinden aldığını, kimilerini ise susturduğu” görüşünü savundu. DW Türkçe’de yer alan habere göre, bu tür gelişmelere karşı net bir biçimde tavır almak gerektiğini vurgulayan Haslinger Almanya’da ve özellikle de Ruhr bölgesinde yaşayan çok sayıda Türkiye kökenlinin referandumda “anti demokratik” güçler lehinde oy vermiş olmasının düşündürücü olduğunu belirtti. Haslinger, “neden bu kadar çok sayıda insanın Almanya’ya bu kadar düşük düzeyde entegre olduğunu ve neden Alman hukuk devletine bağlı hissetmediklerinin de tartışılması gereken bir durum” olduğuna dikkat çekti. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle