14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Vitalic bu akşam Babylon’da Elektronik müziği Fransız usulüyle yeniden yorumlayan Pascal ArbezNicolas’ın tek kişilik projesi “Vitalic”, disko, rock ve pop element lerini harmanladığı performansıyla bu akşam Babylon sahnesinde. Klasikleri trend haline getiren sanatçı, 80’lerin popüler isimleri Moroder, Cerrone, Patrick Cowley, Lime, Spacer, Carpenter ve Gino Socwcio’dan ilham alıyor. Konser biletleri Biletix’te. Cuma 14 Nisan 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Retina katili mi, yoksa öncü mü? Victor Vasarely söz konusu olunca bu soru yıllardır sorulagelmiş. İstanbul’dan sonra İzmir’e taşınan Türkiye’deki ilk retrospektif sergisini gezenlerin de soracağı muhakkak. Döneminin öncü sanatçılarından, hatta 70’li yılların sanat ortamında ‘süperstar’ olarak kabul görmüş Vasarely, ‘op art’ın babası halbuki. Ve her öncü gibi onu anlamak da çaba istiyor... Kim bu Victor Vasarely? Yeni bir sanat modası çıkarmış “retina kati li” sanatçılardan biri mi? Yoksa “soyut gözaldatımının ustaların dan” mı? Sanatçı nın torunu Pierre Vasarely’nin söyle diğine göre, bu so rular elli yılı aşkın EZGİ ATABİLEN süre sorulmuş. Şubat mart aylarında Tophanei Ami re Kültür ve Sa nat Merkezi’nde sergilenen Vic tor Vasarely retrospektifini izle me şansı bulanlar da aynı soru ları sormuşlardır eminim. Ser gi şu sıralar İzmir’e taşındı. Sa nat hamisi Lucien Arkas’ın Türkiye’nin üç büyük şehrinden biri olmasına rağmen birkaç se ne öncesine kadar bir kültür sa nat çölü gibi kupkuru kalmış lığına inanamadığımız İzmir’e kattığı güzelliklerden biri olan (diğeri Bornova’daki Deniz Ta rihi Merkezi) Alsancak’taki Ar kas Sanat Merkezi’nde. Benzer soruları bu sergiye yolu düşecek olanların soracağına da hiç şüp he yok. Neden mi? Herkes için sanat Victor Vasarely, ‘Pop Art’tan sonra gelen ‘Op Art’ın, yani optik sanatın babası sayılıyor. 70’lerde sanat ortamının ‘süper starı’ olarak görülmüş. Bunun sebebi de sanatsever gözlerin önüne onların hiç de alışık olmadığı, sadece göz zevkine hitap eden ‘öyküsüz resimler’ koymuş olması. Hem de sadece tuval üzerine değil, duvar halılarına, toplu konut binalarının cephelerine bile. Hatta her keseye uygun hale gelsin diye işlerini çoğaltmış. Çünkü Vasarely sanatın bir elitle sınırlı kalmaması gerektiği ve her insanın güzellikleri görmeye hakkı olduğuna inanıyordu. Ona göre “yarının sanatı ya herkesin ortak hazinesi olacak ya da hiç olmayacak”tı. Öyküsüz resimler Vasarely’nin öykü anlatmak yerine “retinayı eğitmeyi” amaçladığı, birer göz aldatmacasından ibaretmiş gibi duran resim Victor Vasarely’nin sergide yer alan yapıtlarından biri (üstte). Sergide yer alan Claire SpinnerVasarely’nin 19321945 tarihli “Çiçek Kız” tablosu (sağda). lerini idrak etmek için hem onları ürettiği dönem Avrupasının sosyopolitik durumuna hem de doğup büyüdüğü Macaristan’ın o yıllardaki ahvaline bakmak gerek. O dönemlerin Vasarely üzerindeki etkilerini Arkas Sanat Direktörü Niko Filidis’ten dinliyoruz. Macaristan’ın Vasarely’nin doğduğu 1930’lu yıllarda komünist eğilimli bir ülke olduğunu, dolayısıyla Vasarely’le aynı kuşaktan olan Macar gençlerin komünist mantıkla büyüdüklerini aktarıyor, Filidis. Vasarely’nin sanatı toplumun her kesimine yaymak ve her bütçeye uygun hale getirmek istemesi işte bu yüzden. Vasarely ‘op art’ terimini ilk kez 1964’te kullansa da kinetik ve optik sanat daha 30’larda yaptığı “Zebra” serisinde (ki bu sergide o seriden bir iş de var) kendini göstermeye başlıyor. Ancak üslubu İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde oturuyor. Yani Avrupa’nın fırınlardan binlerce insanın çıktığı, yangın yerine dönmüş ve savaşın izlerini silmeye çalıştığı yıl larında. Öykünün sihrine inancın yittiği yıllarda... Bu dönemde Vasarely’nin işlerinde öne çıkan ve onu 70’lerde bir ‘süperstar’ haline getirecek olan karakteristik özellikler ise öyküsüzlüğün yanı sıra hareket hissi, renklerdeki oynaklık ve mekânsal belirsizlik. İzmir’deki sergi geçen pazartesi günü sanatçının torunu, mirasçısı ve manevi hak sahibi olan Vasarely Vakfı Başkanı Pierre Vasarely ile Lucien Arkas ve Niko Filidis’in katılımıyla açıldı. Bu sergide İstanbul’daki sergide bulunan birkaç eser yer almıyor olsa da (biri Vasarely’nin oğlu Yvaral Vasarely ile ürettiği ve iki “V” harfinin birleşiminden oluşan dev Renault logosu mesela) Vasarely’nin yıllara yayılan üretiminin süreçlerini izleme imkânı sunan kapsamlı bir retrospektif olduğunu söylemek gerek. Sergideki bir diğer dikkat çekici eser ise, Victor Vasarely’e değil, eşi Claire SpinnerVasarely’ye ait. Öğrencilik yıllarında Vasarely’den çok daha başarılı bir sanatçı adayı, hatta vasat bir öğrenci olan Vasarely’i sollayarak sınıf birincisi olan Claire SpinnerVasarely’nin 19321945 tarihli “Çiçek Kız” tablosundaki Macar folklorü motifleri, renk kullanımı ve grafik zemin, eşine nasıl bir ‘ilham kaynağı’ olduğunun en iyi göstergesi. Onu görünce akla Rodin gölgesinde kalan Camille Claudel ya da “dâhi kocası uğruna arka planda kalmayı tercih eden” Anna Magdalena Bach düşüyor. Sözün özü, halihazırda İzmir’de yahut yakınındaysanız ya da havalar da şahaneyken aklınızda İzmir kaçamağı yapmak var ise Vasarely sergisine uğrayın. Çıkınca da birkaç adımda sahile ulaşıp Kordon’da “üç beş tur” atın. Hem bir öncüyle tanışmış olacaksınız, hem de iyi gelecek. Hem ‘göz zevki’nize, hem de gündemden deliye çalmış ruhunuzun yorgunluğuna. l İZMİR ADOB’Dan ‘ikisi bir arada’ prömiyer kultur@cumhuriyet.com.tr 15 İSTANBUL FİLM FESTİVALİ’NDE BUGÜN 4 “Mavi Sessizlik” (Bülent Öztürk) 11.00 / Beyoğlu Atlas 4 “Vahşi Bölge” (Amat Escalante) 13.30 / Nişantaşı City’s 4 “Taşınma Sanatı” (Liliana Marinho de Sousa) 16.00 / Kadıköy Rexx 4 “Kış Yolculuğum” (Vincent Dieutre) 19.00 / Pera Müzesi 4 “Saklı Kalanlar” (Jim Sheridan) 21.30 / Levent Kanyon ‘Saklı Kalanlar’ Michael Ballhaus hayatını kaybetti Görüntü yönetmeni Ballhaus üç kez oscara aday gösterilmişti Sinema tarihine derin izler bırakmış kimi filmlerde görüntü yönetmeni olarak çalışmış ve üç kez Oscar ödülüne aday gösterilmiş Michael Ballhaus 81 yaşında hayata veda etti. Martin Scorsese’nin Oscar alan filmi “The Departed” ile “Gangs of New York” filmlerinin de görüntü yönetmenliğini üstlenen Alman sinemacı “Broadcats News”, “The Fabulous Baker Boys”, “Bram Stoker’s Dracula”, “Quiz Show” gibi birçok unutul maz filmin de görüntü yönetmeniydi. Berlin’de hayata veda eden Ballhaus 2008 yılında da 27. İstanbul Film Festivali’nde Uluslararası Jüri başkanlığını üstlenmişti. Uzun yıllar birlikte çalıştığı Scorsese onun ardından şunları söyledi: “20 yıldan uzun bir süredir Michael Ballhaus ile birlikte çok yaratıcı bir işbirliğimiz oldu. Onu tanıdığımda Rainer Werner Fassbinder ile birlikte sinema tarihini değiştirecek filmlere imza atmıştı. En zor durumlarda bile yüzünde sıcak bir gülümseme olan sevgi dolu bir insandı. Onu tanımış herkes o gülümsemesini hatırlayacaktır. Onunla 80’li yılların sonlarında, kariyerimin bir hayli inişte olduğu bir dönemde tanıştık ve bana yeniden film yapma heyecanını aşıladı. Hiçbir şeyi imkânsız kabul etmezdi ve ondan zor bir şey istediğimde büyük bir hevesle kolları sıvardı. Beni gerçekten eğitmiş ve film yapmanın ne olduğu hakkındaki düşüncelerimi değiştirmiş büyük bir sanatçıydı. Yeri doldurulamayacak bir dostumdu, büyük bir kayıp benim için.” l Kültür Servisi ‘Danzon’ ‘Kırmızı ve Siyah’ın sahnedeki etkisi... Ankara Devlet Opera ve Balesi 20162017 sanat sezonunun ilk bale prömiyerini yarın akşam Opera Sahnesi’nde yapacak. İki farklı bale eserinden oluşan prömiyer iki perde olarak sahnelenecek. Gösterinin ilk eseri “Bach Alaturka”, Anjelika Akbar’ın “Bach A L’Orientale” albümünde yaptığı Bach düzenlemeleri üzerine Mehmet Balkan’ın koreografisinden oluşuyor. Bach’ın müziği eşliğinde kadınerkek ilişkilerinin soyut formda ve dansla anlatıldığı eser, bir modern dans gösterisi. İkinci eser “Danzon”da ise kadınerkek ilişkisi kırmızı ve siyah renkler aracılığıyla sahneye taşınıyor. Eser Arturo Marquez’in müziği, Armağan Davran ile Volkan Ersoy’un koreografisiyle sahnelenecek. l Kültür Servisi İstanbul’da Fransızca filmler Yönetmenlerin ilk uzun metrajlı Fransızca filmleri festivali “İlk Uzun Metrajım” Fransız Kültür Merkezi, İstanbul Modern, Salt Galata, WallonieBruxelles International, Armada Hôtel ve Paysages Humains işbirliğiyle 20 23 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da ilk kez düzenlenecek. Yönetmen, yapımcı ve oyuncu katılımıyla, Fransızca sinemayı daha iyi tanıtmak amacıyla düzenlenen bu festival, birçok çağdaş yönetmenin “ilk uzun metrajlı Thomas Salvador’un ‘Vincent’ adlı filmi... filmleri”ne ayrılmış bulunuyor. Festivale Fransız yönetmen Claire Simon, Ariane Mnouchkine’nin Théâtre du Soleil (Güneş Tiyatrosu) topluluğundan başlayarak, oyuncu Gérard Hardy ve Belçikalı yapımcı Eric Van Zuyten de bizzat katılacak. Filmler Türkçe altyazıyla ve ücretsiz olarak gösterilecek. l Kültür Servisi Türk resminin 100 yılı Sabancı Müzesi’nde Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi tarafından düzenlenen Yetişkin Eğitimleri, “Galatasaray’dan Ankara’ya: Türk Resminin 100 Yılı” başlığıyla 20 Nisan’da başlıyor. Ömer Faruk Şerifoğlu’nun anlatımıyla gerçekleştirilecek seminer programında; II. Meşrutiyet’in ilanının ardından, resim sanatı açısından bir dönüm noktası olan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin doğuşu, sanatçıların birlik oluşturma süreci ve ressamlığın bir meslek olarak kavranmasının ilk hareketleri ele alınacak. Türk resim sanatı tarihinin geçmişten bugüne 100 yılını konu alacak olan Yetişkin Eğitimi Programı, 20 Nisan, 27 Nisan, 4 Mayıs ve 11 Mayıs Perşembe günleri, 11.0013.00 saatleri arasında SSM’de gerçekleştirilecek. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle