05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 25 Şubat 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Çıkın ordan artık çok işimiz var Geçenlerde Ankaralı bir dostum “Hapisteki insanlara ne yazılır” diye sordu telefonda. “Ne bileyim ben. Biraz moral verecek, biraz gırgırla eğlendirecek bir şeyler yaz” dedim. Sanıyorum 3035 yıl önce Sağmalcılar sakinlerinden olduğum için beni bu konuda “uzman” sanıyordu. Oysa ne hapisler öyle eskisi gibi, ne de ülkemiz. Neyse, sizlerden kimisi dostum, kiminizle bir çift selamım ve kelamım olan meslektaşlarımsınız. İçeri girmeden kısa bir süre önce Antalya’da Gazeteciler Cemiyeti ve Konrad Adenauer Vakfı ile Alman meslektaşlarla yaptığımız geleneksel toplantıda, “Türkiye’nin en güvenilir dış politika yorumcusu” diye takdim ettiğim Kadri Gürsel Hillary’nin kesinlikle kazanacağını söylemişti sunumunda ama zaten herkes öyle sanıyordu yazılarındaki sağlam analizlere hayran olduğum Güray Öz, gülen gözleri ve bilgisayar dünyası na benim hiç anlamadığım vukufu ile Hakan Kara, Yılmaz Abimizi birlikte anmak için oradan çıkmasını beklediğim Turhan dostum ve hele “yiğenim” Ahmet ve diğer sevgili meslektaşlarım. Bir ara üniversitede çocuklara gazetecilik öğretmek gibi nafile bir çaba içindeydik Ahmet ile birlikte. Her sabah gelip “N’aber amcacığım” diyerek şap diye yanaklarımdan öpmesidir bu “amcalığın” başlangıcı. Oysa Ahmet’i, kaç yıl oldu hatırlamıyorum, Cağaloğlu’ndaki Cumhuriyet binasında delifişek hâlâ da öyle ya! muhabirken tanıyordum. Metin Göktepe cinayeti soruşturmasında, gazetecilere yapılan baskılara karşı protesto gösterilerinde hep en öndeydi. Neden içeride olduğunuzu her halde biliyorsunuzdur. Aslında sizler üçüncü sayfa haberisiniz. Hani, “Yan baktın”, “tavrı beni tahrik etti,” “voltamı kesti” başlıkları ile verilen haberlerden. Devlet büyükleri sokağa inip bu nedenlerle adam bıçaklayamayacağına göre tepkisini “Atın içeriye Hanya’yı Konya’yı anlasın” biçiminde gösteriyor. Şu anda yasa, mahkeme, yargıç, savcı, kural bu Hanya ile Konya endazesi üzerinden işlemekte. Ama bana öyle geliyor ki, düdüklüdeki basınç fena halde artıyor. Bu minval üzerine gidilirse düdüklünün patlaması an meselesi. Neyse, ben size 35 sene öncesinden “Yahu, bu kadar da olmaz” fıkrası anlatayım: 12 Eylül’de Sağmalcılar C16 koğuşundaki televizyondan yerli film izlendiği sırada, artık aramızda olmayan iki değerli ve renkli dost ara sında şöyle bir konuşma geçer: Ali Taygun: Yuf be bu kadar da olmaz, adamın karısı terk etti, kendi hapiste, anası hastanede. Hüseyin Baş: Senin karın nerde? Ali Taygun: Hollanda’da. Hüseyin Baş: Kızın nerde? Ali Taygun: Anasının yanında Hüseyin Baş: Annen ne yapıyor? Ali Taygun: Felç geçirdi, yatalak. Hüseyin Baş: Sen neredesin, hapiste. Bak gördün mü, olmaz olmaz deme sakın. Hasılı işimiz yerli drama. Sizlere mektupla ulaşmak yasakmış. Bu iyi oldu. Ahmet beş sene önce gene oralardayken ona el yazımla bir mektup yazmıştım, çıkınca, “Amcacığım o ne biçim el yazısı, bir haftada ancak söktük mektubunu” demişti. Şimdi temiz temiz gazete sayfasından okuyun. Hepinizi yürekten duygularla kucaklıyorum. Çıkın ordan artık çok işimiz var. AİHM, Altan kardeşlerin başvurusunu ivedilikle inceleyecek Ahmet Altan Mehmet Altan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), darbe girişiminin ardından FETÖ’ iddiasıyla tutuklanan gazeteci Ahmet Altan ile kardeşi Prof. Mehmet Altan adına yapılan ihlal başvuruları ivedilikle inceleneceğini bildirdi. Beş ay önce tutuklanan Altan kardeşler hakkında hâlâ iddianame yazılmadı. Altan kardeşler adına iki ayrı başvuru 12 Ocak tarihinde avukatları tarafından yapılmıştı. Altanların avukatları, AİHM İçtüzüğü’nün 40 ve 41. maddeleri uyarınca başvuruların ivedilikle tebliğ edilmesi ve başvurulara öncelik tanınması talebinde bulunmuşlardı. Altanlar adına AİHM’ye yapılan başvuruda, Ahmet ve Mehmet Altan’ın tutukluluklarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kötü muameleyle ilgili 3. maddesi, özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5. maddesi ve ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesi de dahil olmak üzere sekiz maddesini ihlal ettiği savunularak başvuruların ivedilikle ve öncelikli olarak ele alınması talep edilmişti. Türkiye’den daha önce yapılan bir başka tutukluluk başvurusunu değerlendiren AİHM, iç hukuk yollarının tüketilmediğini gerekçesiyle başvuruyu esastan görüşmeye gerek duymadan geri çevirmişti. l Haber Merkezi HAZAL OCAK Velidedeoğlu için yapılan anma etkinliğine Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Erinç, yazarımız Meriç Velidedeoğlu, ADD üyeleri ve yurttaşlar katıldı. Bayrak gençlerdeHIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU, ÖLÜMÜNÜN 25. YILINDA ÖZLEMLE ANILDI Türkiye’nin öncü anayasa hukukçularından ve gazetemizde 50 yıl boyunca köşe yazıları kaleme alan Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, ölümünün 25. yıldönümünde anıldı. Törene gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç, Velidedeoğlu’nun eşi gazetemiz yazarı Meriç Velidedeoğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği üyeleri ve yurttaşlar katıldı. Velidedeoğlu için dün Karacaahmet Mezarlığı’ndaki kabri başında tören düzenlendi. Törende konuşan Erinç, Velidedeoğlu ile yaşadığı bir anıyı paylaştı. “Hıfzı Veldet Hoca’nın Atatürkçülüğün, Anadolu aydınlanmasını geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması konusundaki çabası için bugün şükran borçlu olduğumuzu düşünüyorum” diyerek söze başlayan Erinç şöyle devam etti: “Biz gazeteciler de Bayram Gazetesi’ni 1975 1993 arasında yayımlanmasını Hıfzı Veldet Hocamızın hukukçuluğuna borçluyuz. 1975’te Bayram Gazetesi’nin yayınlanmasının anayasaya aykırı olduğu öne sürülmüştü. Bazı hukukçu profesörler de bu yayının anayasanın yaklaşık 10 maddesine aykırı olduğunu ileri süren bilimsel makaleler yayımlamıştı. Ben o zaman Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreter yardımcısıydım. Konuyla ilgili görüşler topluyorduk. Cumhuriyet’teki kapı yoldaşlığımızdan cesaret alarak Hıfzı Veldet Hoca’ya gittim. Hocanın görüşlerini cemiyetin ayrıca verdiği dilekçeye ekledik. Anayasa Mahkemesi hocanın görüşlerini doğru bularak Bayram Gazetesi’nin yayımlanmasının anayasaya aykırı olmadığına karar verdi. Ama 1993’teki girişimde ne yazık ki Hıfzı Veldet Hocamız hayatta de ğildi, o nedenle de Anayasa Mahkemesi Bayram Gazetesi’nin yayımlanmasının anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Yani biz gazeteciler dayanışmanın sembollerinden olan Bayram Gazetesi’nin 1975 1993 arasında yayımlanmasını da Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Hocamıza borçlu olduğumuzun bilinciyle kendisine ayrı bir saygı duymaktayız.” Velidedeoğlu’nun eşi ve gazetemiz yazarı Meriç Velidedeoğlu da anmaya gelen gençlere seslenerek “Özellikle gençler, bayrak sizde artık. Velidedeoğlu’nu anmaya gelmenizin son derece anlamlı ve gelecek için bir güvence olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Hıfzı Veldet Hoca bundan 55 yıl önce bu günlerin geleceğini bizlere bildirmeye başladı” diye konuştu. Velidedeoğlu şöyle devam etti: “Siz gençler Musta fa Kemal Atatürk’ün diktiği bayrağın boynunu bükmeyeceksiniz, bütün dayancımız sizedir. 1961 Anayasası’yla getirilenlerin arkasında olmayı ve yeni bir rejimin getirilmesine elinizden geldiği kadar gayret etmeniz gerektiğini bir kez daha anımsatmak istiyorum. Söz bitmiştir. Anayasanın bize tanıdığı haklar çerçevesinde eylemsel görüşlerimizi ifade etme zamanıdır.” ‘Bilgileriyle yetiştik’ ADD üyesi Serenay Yazıcı da “Biz bu çatı altında onun bilgileriyle yetiştik. Gelecek arkadaşlarımızı da yetiştirmeye devam diyoruz” ifadelerini kullandı. Avukat adayı olduğunu belirten Ali Haydar Sülük ise “Onun kadar tarafsız, bağımsız ve her noktaya eleştirel bakmayı diliyorum” dedi. l İSTANBUL\ Cumhuriyet l Savcılık tutukluluğa itiraz etti Gezi piyanisti serbest Sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle “cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla tutuklanan piyanist Dengin Ceylan, savcılığın itirazı üzerine tahliye edildi. Geçen 14 Şubat’ta sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek evinde gözaltına alınan piyanist Dengin Ceyhan, sekiz günlük gö zaltı sürecinin ardından tutuklanmıştı. Genç piyanist, Gezi Parkı eylemleri sırasında piyano çalmış, Soma katliamında yaşamını yitiren işçilerin çocuklarına burs vermeyi amaçlayan ‘Piano for Soma’ etkinliğine katılmış, kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) ihraç edilen akademisyenlere de destek vermişti. l İSTANBUL / Cumhuriyet l Cinsel istismar hükümlüsü Ensarcı şikâyetçi Muhabirimiz ifade verdi Eski Ensar Vakfı Çorum Şube Başkanı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Zekai İşler, 2008 yılında 16 yaşındaki E.Y. ile 15 yaşındaki E.G’ye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuksuz yargılandığı davada 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezası onanan İşler tutuklanarak cezaevine gönderildi. İşler’in şikâyeti üzerine gazetemizin Çorum muhabiri Seyfettin Mete, dün Emniyet’te ifade verdi. Mete, “Adalet, Zekai İşler’i suçlu buldu, Yargıtay cezasını onadı ve tutuklandı. Kendisinin iddia ettiği gibi kasıtlı haber yapmamız ya da iftira atmamız söz konusu değil. Kaldı ki çocukların ifadeleri ve tanık ifadeleri ortada. Bu haber pek çok haber ajansı ve ulusal gazetelerde de yer aldı. Ancak bir tek benden şikâyetçi olması manidar. Ben gazetecilik görevimi yaptım” diye konuştu. l ÇORUM / Cumhuriyet haber 11 İHD’den Koruköy raporu 90’lı yılları yaşadım, böylesini görmedim Mardin’in Nusaybin ilçesi kırsalında 14 gün önce başlatılan PKK’ye yönelik operasyon ve sokağa çıkma yasağı sürerken, yasağın başladığı gün gözaltına alınan köylülerden 23’ü serbest bırakıldı. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun da fotoğraflarını paylaştığı, kötü muamele gördüğü iddia edilen Abdi Aykut’un hastanede, 9 köylünün ise hâlâ gözaltında olduğu belirtildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi ise Koruköy ile ilgili raporunu dün açıkladı. Raporda yasağın 6. gününde hastalığı nedeniyle köyden çıkabilen 40 yaşlarında bir erkeğin şu anlatımlarına yer verildi: “73 yaşındaki Ebubekir Koç ilk gözaltına alınanlardan. Geride kalanlar evlerde rehin kaldık. Basılan evlerden çıkardıkları insanları boş alanlarda toplayıp işkence ve kötü muamelede bulundular. 35 yaşında bir kadın gördüğü manzara karşısında burnu kanadı ve fenalaştı. Kaynanası da fenalaşmış ve durumları ağırlaşınca rica minnet hastaneye gönderilmesine izin verildi. Kadının 14 ve 12 yaşlarındaki iki kızının evden ayrılmasına izin vermemişler. Cumartesinden pazartesiye 16 kişi gözaltına alınmıştı ve gözaltılar devam etti. Gözaltına alınanlar arasında çocuklar da vardı.” Bu kişi bir ay önce yapılan operasyondan sonra köye su sağlayan trafonun bozulduğunu ve arızanın giderilmediğini, su ihti yacını çevre köylerden tankerle su getirerek karşıladıklarını, sokağa çıkma yasağı sırasında buna izin verilmediği için kirli su içmek zorunda kaldıklarını, evlerde yiyecek sıkıntısı yaşandığını iddia etti. Operasyona katılan güvenlik güçleri arasında sivil giyimli ve sakallı kişiler olduğunu ileri süren tanık şu ifadeleri kullandı: ”Operasyona katılanlar çok çeşitli. Askerler var, özel harekâtçılar var, yüzleri kapalılar var, sivil giyimliler var, sakallılar var. Çok uzun boylu, iri yarı gruplar var. Ellerinde çeşit çeşit silahlar var. Bazıları sırtlarında plazma televizyona benzeyen bir şey taşıyorlar. Ben çıkarken sırf yol üstünde 1000 kadar askerpolis gördüm. Komando, jandarma, özel harekât... Olanları izah edemiyorum. 12 Eylül’ü de yaşadım, 90’ları da ama böyle bir şey görmedik, şoktayım.” İHD, Mardin Valisi, Nusaybin Kaymakamı, Cumhuriyet Başsavcısı ile görüşmek için başvurduklarını ancak kendilerine randevu verilmediğini, bölgede incele yapmak isteyen İHD heyetinin de Koruköy’e 15 kilometre kala durdurularak incelemeye izin verilmediği ifade edildi. İHD, iddialarla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’nı etkili soruşturma yapmaya çağırırken TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun da alt komisyon kurarak bölgede inceleme yapmasını istedi. l Yurt Haberleri İÇİŞLERİ BAKANI süleyman SOYLU: O yaşlı adam teröre ev sahipliği yapıyor PKK’ye yönelik operasyonların devam ettiği Nusaybin ilçesine bağlı Koruköy’de kötü muamele iddialarıyla ilgili sosyal medya hesabından bir fotoğraf paylaşan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu “Gözaltına alındıktan sonra işkence gördüğü bildirilen Abdi Aykut’un durumu ile ilgili işlem yapacak mısınız” diye sormuştu. Trabzon’da konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, isim vermeden CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’na tepki gösterdi. Soylu, “Türkiye terörle mücadele ediyor. Terörle mücadele ederken bir muhalefet partisi milletvekili çıkıp ‘Acaba Mardin’de Koruköy’de ne oluyor? Orada bir köyü niye çevirdiniz’ diye soru soruyor. Bir yaşlıdan bahse diyor. ‘Gözaltına aldınız, işkence ediyorsunuz’ diyor. Hukuk devletinin dışında hiçbir şey yapılmadı. O yaşlının bulunduğu evi 5 aydır takip ediyoruz. O ev Türkiye’de İstanbul’daki patlamalarla, Mersin’deki patlamalarla, İzmir’deki patlamalarla ve Türkiye’de milletin canını acıtan patlamalara ev sahipliği yapılan yerdir. O yaşlı dediğin adam da o evde ev sahipliği yaparak terör örgütünde geçen gün bizim güvenlik görevlilerimizin etkisiz hale getirdiği o teröristlere ev sahipliği yapıyor. Çok net söylüyorum. Üç gündür köyün içinde çatışma hâlâ devam ediyor. Bu köyde bombaların, bu köyde el yapımı patlayıcıların, bu köyde Kalaşnikofların, bu köyde büyük hazırlıkların ne işi var” dedi. Elçi faili meçhul kalmayacak Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin, 28 Kasım 2015’te Sur ilçesinde çatışmalarda zarar gören tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptıktan sonra öldürülmesinin üzerinden 457 gün geçti. Diyarbakır Barosu 65 haftadır her cuma olduğu gibi dün de Elçi’yi anmak ve Elçi cinayetinin aydınlatılması için Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Avukatlar cüp peleriyle katıldıkları eylemde üzerinde Elçi’nin fotoğrafının bulunduğu, Türkçe ve Kürtçe “Seni unutmayacağız” yazılı pankart açtı. Etkinlikte konuşan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Velat Alan, “Bu cinayeti aydınlatmayı kendimize ilke edindik. Tahir Elçi cinayeti faili meçhuller kervanına katılmayacak, bizler buna müsaade etmeyeceğiz. Katilleri mutlaka ortaya çıkaracağız” dedi. Ali İsmail davası 5 Nisan’da Gezi direnişi sırasında Eskişehir’de 2 Haziran 2013’te polisler ve eli sopalı siviller tarafından dövüldükten sonra beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz davasında, Yargıtay’ın 2 sanık açısından bozma kararından sonra, fırıncı Ebubekir Harlar ve polis memuru Hüseyin Engin, 5 Nisan tarihinde yeniden hâkim karşısına çıkacak. Yargıtay, “basit yaralamadan” 3 yıl 4 ay hapis cezası alan fırıncı Ebubekir Harlar’ın “Kasten yaralama sonucu ölüme neden olma” suçundan cezalandırılması gerektiği gerekçesiyle önceki kararı bozarken; beraat eden polis Engin’in de diğer sanıklar tarafından dövüldükten sonra kaçan Ali İsmail Korkmaz’ın sol bacağına copla vurduğu için “kasten yaralama sonucu ölüme neden olma” suçundan cezalandırılması gerektiğini belirtti. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle