02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 17 Şubat 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Cüppeleri devrettiler haber 5 Mülkiye’de Anayasa Sempozyumu gerçekleştirilirken Ankara Üniversitesi SBF öğretim üyeleri cüppelerini çıkararak, ihraç edilen meslektaşlarına giydirdi Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, anayasa hukuku kürsüsünün önemli isimlerinden Yavuz Sabuncu’nun yaşamını yitirişinin 10. yılında Anayasa Sempozyumu düzenledi. Geçtiğimiz hafta polis müdahalesinde akademisyen cüppelerinin ayaklar altına alınmasına tepki gösteren SBF öğretim üyeleri cüppelerini çıkartarak, ihraç edilen meslektaşlarına giydirdi. Akademisyenlerin cüppe devri sempozyuma katılan yüzlerce kişi tarafından ayakta alkışlandı. Ankara Üniversitesi’nde SBF öğretim üyeleri, memuriyetine son verilen akademisyenlerle birlikte 16 Nisan’da referanduma sunulacak anayasa değişikliğini tartıştı. KHK ile ihraçlara yönelik tepkinin damgasını vurduğu Anayasa Sempozyumu’nda, CHP milletvekili İlhan Cihaner, CHP eski milletvekili Rıza Türmen, ihraç edilen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve yazarımız Çiğdem Toker’in de aralarında bulunduğu çok sayıda isim değişiklik maddelerini değerlendirdi. Demokrasi için CHP eski milletvekili ve AİHM yargıcı Rıza Türmen, “Referandumun tek konusu demokrasidir. 18 maddeye baktığımızda tüm güç yürütme, yasama ve yargı tek bir elde toplanmaktadır. Buna karşı hiçbir denge ve denetleme mekanizması bulunmamaktadır. Bu tamamen keyfi DUYGUSAL TÖREN 686 sayılı KHK ile ihraç edilen akademisyenleri ‘686. Tertip’ olarak adlandıran SBF öğretim üyeleri, geçen günlerde yapılan protestolarda polis postalı altında ezilen cüppelerinin mücadele ile yerden kalkacağını belirterek, ihraç edilen akademisyenlere yeniden cüppe giydirdi. Emekli öğretim üyeleri ve henüz ihraç edilmemiş akademisyenler kendi cüppelerini üzerinden çıkartarak ihraç edilen öğretim üyelerine cüppelerini teslim etti. Anayasa Sempozyumu’nun açılış konuşmasını gerçekleştiren ve kendi cübbesi de ayaklar altında ezildiği için bir başka meslektaşının cüppesini ihraç edilen öğretim üyelerine sunan SBF Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı Başkanı Ayhan Yalçınkaya, gözleri dolarak yaptığı konuşmanın ardından yürüttüğü anabilim dalı başkanlığı görevinden istifa edeceğini açıkladı. bir yönetime yol açacaktır. Başkanın partili olması, bütün gücün tek elde toplandığı bir sistemde, bugün o partinin çıkarları için kullanılacaktır. Bu çok ürkütücü bir tablo” dedi. Mülkiye sırada SBF’nin emekli anayasa profesörü ve 1983’de “1402’likler” olarak bilinen akademisyen kıyımı mağdurlarından Prof. Dr. Cem Eroğul, “Bir topluma yapılabilecek en kötü şey geleneği olan kurumlarını yok etmektir. Tıbbiye gitti, harbiye gitti şimdi de mülkiyeyi de yok etmek istiyorlar” diyerek ihraçları eleştirdi. Eroğul, memuriyetten uzaklaştırılmayan akademisyenlere yönelik, tepki olarak bile istifa etmemeleri gerektiğini önererek “Hep dönülüyor merak etmeyin. Asla kurumları terk et meyin. Hiçbir şey yapamıyorsanız orada bir vicdan unsuru olarak kalın, onlar sizi atsın” dedi. Reislik sistemi Anayasa profesörü Fazıl Sağlam “Bir terim arıyorsak bunun gerçek karşılığı ‘Reislik sistemi’dir. Bizi bekleyen rejimi 1876 ile özdeşleştirmek o döneme yapılan saygısızlıktır. O dönemin Meclisi Mebusan’ını bu günün TBMM’si ile karşılaştırmanız mümkün değildir. O dönemin meclisi padişahı bunalttığı için meclis fesih edilmiştir ama o dönemin padişahına tanınan fesih yetkisi şimdikinden daha kısıtlıdır” dedi. ‘Bu kalleşlik’ Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, KHK ile ihraç edilen akademisyenlere yönelik hükümetin tutumunu “Bir kişiyi öldürüyorsunuz ama üzerine şarjörü boşaltıyorsunuz, onunla da yetinmiyor tekmeliyorsunuz, yerlerde sürüklüyorsunuz” diyerek yorumladı. İlhan Cihaner’in adliyedeki makamından sabahı karşı Gülen Cemaati üyesi savcılar tarafından gerçekleştirdiği gözaltı işlemini “Sabahı seviyorlardı” diyerek değerlendiren Kaboğlu, AKP iktidarının akşam geç saatlerde yayımladığı KHK’leri ise “Bunlar da akşamı seviyor. Mutlaka bir paralellik gösteriyorlar” diyerek eleştirdi. Kaboğlu, ihraç kararları ve yaratılan mağduriyetlere “Savaşın da bir ahlakı, mertliği var. Yapılan hukuksuzluk, ahlaksızlık, kalleşlik. Biraz mert olun” diyerek tepki gösterdi. Anayasa referandumunu “tarihimizin en büyük kırılması” olarak değerlendiren Kaboğlu, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte bile bu kadar büyük bir kırılma yaşanmamıştı. Bu anayasa değişikliği kabul edilirse, siyasal ve kültürel hafızamızın lağvedilmesi anlamına gelecek” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet AKP’de zoraki istifaSBİYÇİLAIİKMSTECI!Tİ Ozan Erdem “Referandumda yüzde elliyi geçemezsek iç savaşa hazır olun” diyen AKP’li Erdem, sözlerinin çarpıtıldığını iddia etti. Savcılık soruşturma başlattı HAKAN DİRİK AKP Gençlik Kolları’nın düzenlediği “Büyük ve Güçlü Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adlı konferansta yaptığı bir konuşmada “Bu referandum oylamasında yüzde elliyi geçemezsek iç savaşa hazır olun” diyen AKP Manisa İl Başkan Yardımcısı Ozan Erdem, gelen tepkiler üzerine partisinden istifa etti. Konuşmanın ardından oluşan tepkiler üzerine görevin den istifa eden Ozan Erdem, sözlerinin çarpıtıldığını iddia etti. Akhisar Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Nadir Yağcı da, olayla ilgili soruşturma başlattığını açıkladı. Siyaset bilimci! AKP Manisa İl Başkanı Berk Mersinli, Ozan Erdem’in tepki çeken sözleriyle ilgili olarak yazılı bir açıklama yaparak siyaset bilimci sıfatıyla konferansa katılan Erdem’in konuşmasının AKP’nin görüşlerini yan sıtmadığını vurguladı. Özdağ’dan tepki Bağımsız Gaziantep Milletvekili ve MHP’li muhaliflerin oluşturduğu “Hayırda Birlik Platformu” üyesi Ümit Özdağ da Erdem’e tepki göstererek, “Ne yapacaksınız? Kapılarımızı çalıp bizi öldürecek misiniz? Kiminle savaşacaksınız? Ozan Erdem, sen kimsin?” dedi. Özdağ, Erdem ile ilgili suç duyurusunda bulunduklarını da kaydetti. l İZMİR CHP’li Özel: Kurumsal tavır CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, “iç savaş” söyleminin “amacını aşan bir ifade” ya da “kişisel görüş” olarak değerlendirilemeyeceğini, “kurumsal bir tavır” olduğunu kaydetti. Özel kamuoyunda tepki çeken ifadelere CHP olarak şaşırmadıklarını, Başbakan Binali Yıldırım ve Yar dımcısı Numan Kurtulmuş’un farklı kelimelerle benzeri söylemleri dile getirdiğini kaydederek “Vatandaşa 7 Haziran1 Kasım arası bir psikoloji yaşatmaya çalışıyorlar. Hiç şaşırmadık. Anadolu deyimiyle anası ne ki, danası ne olsun! Hepimiz biliyoruz ki orada söylenen söz kurumsal tavrın ürünüdür” dedi. OHAL’de ‘Hitler yetkileri’ KHAENRUDNEDİĞİ Anayasa değişikliği ile yürütmenin başına getirilen Cumhurbaşkanı’na tek başına olağanüstü hal ilan etme yetkisi verildi. Üstelik Cumhurbaşkanı; OHAL dönemlerinde temel hak ve hürriyetler ile siyasi haklar ve ödevleri sınırlandıran Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecek. Cumhurbaşkanı’nın OHAL’de çıkardığı kararnamelere karşı Anayasa Mahkemesi’ne dava açılamayacak. Türkiye, OHAL şartları altında referanduma giderken, burada oylanacak anayasa değişikliğinde olağanüstü hal şartlarını daha da ağırlaştıracak düzenlemeler yer aldı. Paketin 12. maddesi ile anayasanın 119’uncu maddesinde “olağanüstü hal yönetimi” yeniden düzenlendi. Değişiklikle, Bakan Ckaurmşı hAunrabyaaşskaanMı’anhınkOemHeAsLi’’dnee çdıakvaardaığçıılkaamraarynaacmake.lere OYLACAKçıkarma yetkisi, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı’na devredildi. Mevcut anayasa hükümlerinde OHAL, Milli Güvenlik Kurulu’nun görüşü alınarak, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılıyordu. Anayasa paketinde Bakanlar Kurulu yürürlükten kaldırıldığı için, bu yetki tek başına Cumhurbaşkanı tarafından kullanılacak ve MGK’nin görüşünün alınmasına ihtiyaç duyulmayacak. Cumhurbaşkanı süresi 6 ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilecek. Meclis onayı şart OHAL, verildiği gün Resmî Gazete’de yayımlanacak ve aynı gün TBMM’nin onayına sunulacak. Meclis gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltabilecek, uzatabilecek veya olağanüstü hali kaldırabilecek. Meclis, bu süreyi Cumhurbaşkanı’nın talebiyle her defasında 4 ayı geçmemek üzere uzatabilecek. Savaş hallerinde ise bu 4 aylık Temel hakları kısıtlayacak Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104’ üncü maddenin 17’inci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecek. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazete’de yayımlanacak, aynı gün Meclis onayına sunulacak. 119. maddede OHAL durumlarında getirilen düzenleme ile Cumhurbaşkanı, OHAL dönemlerinde temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran kararname çıkarabilecek. Örneğin basın, dernek kurma, toplantı ve gösteri yürüyüşü, mülkiyet, yerleşmeseyahat, özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı ile “vatandaşlık”, seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma, parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma, dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakları ile vergi ödevi ve vatan hizmeti ödevleri sınır 1rydygmrlrkrntrddkiCsdkyl2Saıl1ıeüaüüğe4ıaaaeüöileaaee0ıumnaeÖOÖrrrvmkprndı.rtnçnmlldnCça1voTüeüükMkmlsıülttei9aı2ıriacycBğrauilskğeehkağCzasamtbe0alğiu’rıMtümmaöıueeieikdğudaayycmm1eabtsrek9rvnırnmMarşlhdaaıdangyenbaitalsena”’lnslmannedueöaüeeğianç’anihdarrdkinüddralsydvtnksnşeileaauimadamabesltaaieseikeeıCydkcnrny,lnmğektüannkeabonlnaetgdbaüuaeCasşıyaaenilsahdkpöpmnmeeicmletk1rnecurhddıya2şa.iia’ıaarlarlçralanlmaeinakıh2iiPüslirgaokkkirnalğiykafdmliamır.su3oıcşalth.eönhılak.aidenndmdıneürakOAntrteudrsaberl“ı3aıekdeeleluın.akdaryseseeyHğkas.bte,cnsdiıKeaclygışiıAktiebuanniçıdpaeükekınöçLrhşuniaeıaknykiıakniüvlaerbCtnhiklslilöMummuuçauKaBoaziyndhmımnityrOaaCalkeeisnvmldubşEşıaridhzeyşçakeonllasheueHıeskeaeKakakköiyreakeıylulrmdkbktkdAde“anşraateadeaiSvkntamrZi,ileairetnc,imınndLhtpmerbtatacülğaİcainmnCaeaksikreıauinbaaayşr.y,ueıtğmıeögkhdtikayıutğrşteiaieKAOeymdkaoişh.sobuzreitoaüynmkedıntaltangv.KıeingmlHaralohrğağ’ikaKkkzakavrnBbuiıhaidrüpşykntAiuşğmklıiambaacaesduknsu,uuikaüraaHeıı”çnrandlaeLu’ialAea,nklsarybnğkyAdüti,nikdaydkbntnBemtknlYeadoaükde“ad”nüdOöBoelueaaaıTCeştlMehnr’nimaasvadoeandşknnnrklrtunıkreuüitsyteveaoşkea’eeğrçaui’diaurntüe.yımrlaratsragsbndtlbslginairnivieouti.sannniulyms.uvuiaiheıömeeaera,.nvıaeeçntü’almznprcndaiiloıtdrinlaılaıdkCütkeenklareeeaiualnlermr lar Kurulu’na verilen OHAL süre aranmayacak. landırılabilecek. l ANKARA SÜRECEK Yeni uğursuz ittifak Yeni ABD Başkanı Trump, yeniden İran’ı düşman ilan edince, iktidarın Ortadoğu siyasetinde canlanma oldu, Cumhurbaşkanı’nın Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar ziyaretleri bu çerçevede gerçekleşti. Aslında, bölgede İran ve müttefiklerine karşı Batı müttefiki Sünni monarşiler ve Türkiye’nin teşkil ettiği ittifak hattı, İran devrimi sonrası devreye giren eski bir senaryo. Suriye’de başarısızlığa uğrayan bu ittifak, ABD desteğini bir süreliğine yitirince, iktidar medyası, “ABD, İran ile ittifak içinde İslam dünyasına savaş açtı” falan diye çılgına dönmüştü. Soğuk Savaş döneminden itibaren, İslamcılar, ABD’nin Müslüman dünyada izlediği siyasetlerin en önemli payandalarından biri olmaya alışıklar, ABD desteğini yitirince paniğe kapılmalarını da bu çerçevede anlamak mümkün. Gerçi ilerde Trump’ın ne dediği, ne yapacağı henüz tam belli değil, ama şimdilik “İran’a karşı Arap kuşağı”, müjdesinden memnunlar. İktidar yanlısı bir gazete 12 Şubat’ta bu haberi, “Göreve geldiği günden bu yana Ortadoğu barışına tehdit olarak gördüğü İran’la karşı karşıya gelmekten çekinmeyen ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump, Tahran’a karşı bölgesel ittifak için harekete geçti” şeklinde vermiş. Batı yanlısı Sünni ittifaka göz kıptı diye Trump, birdenbire barış adamı olmuş. O Trump ki, Suriye dahil birçok Müslüman ülkeye vize yasağı koymuş, kimin umurunda? Gerçi, bırakın Trump’ı, Suudi Arabistan başta, söz konusu ülkeler, bu ülkelerin vatandaşlarını sınırlarına bile sokmuyor, az sayıda Suriyeli mülteci kabul ediyor diye Danimarka’ya bile laf edenler, niye zengin Arap ülkeleri Suriyelilere kucak açmaz diye tek laf edilmiş değil. Şimdi, Türkiye bu ülkeler ile Trump’ın yeni hamlesi çerçevesinde harekete geçiyor. O Trump ki, İsrail’de yerleşimciler yanlısı ve dahi finansörü damadını Ortadoğu danışmanı yapmış, damat Ürdün kralı aracılığı ile Arap ülkeleri ile İsrail’in arasını bulmaya çalışıyor. Ama ne gam, başları sıkışınca çareyi İsrail ile arayı düzeltmekte bulmuş İslamcılar, İsrail’in başındaki en feci hükümetlerden biri olan mevcut Netanyahu hükümetinin son yerleşimci kararına da, Gazze’ye füze saldırısına da gık demiyor. Bırakın İslamcı basını, o esnada İsrail ziyaretinde olan Kültür ve Turizm Bakanı, o konulara hiç girmiyor, bu yaz İsrail’den gelecek turistlerin müjdesini veriyor. Trump’ı barış adamı ilan eden gazete, dün TİKA’nın Gazze temsilcisinin İsrail güvenlik birimleri tarafından gözaltına alınması haberini pul büyüklüğünde bir haberle geçiştirdi. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak da, olayı “Hoş bir şey değil… ama biz bu hadiseleri öfkeyle değil, sabırla ve akılla yönetmeye çalışıyoruz” şeklinde karşılamış. Keşke, şu öfke kontrolünü, şu sabır ve aklı bir de ülke içinde yaşayanlara karşı gösterseler, ama tabii mesele sabır, akıl değil, hesap kitap meselesi. Malum, ülkeler, yönetimler çıkarlarına göre hareket ediyor da, en göze batanı, bir ideolojinin savrulduğu ilkesizlik çıkmazının vardığı nokta. İslamcıların günün sonunda, ABD destekli Ortadoğu planlarına, işlerine gelince gönüllü yazılıp, İslam dünyasının en yüz karası rejimleri ile kol kola gitmesi. Gerçi, şimdiye kadar sergiledikleri ilkesizlik örneklerini sıralamaya kalksak sütunlar yetmez ama, hiç olmazsa “Arap Baharı” esnasında, Bahreyn yönetiminin demokrasi taleplerini kanla bastırmasına da, Suudi ve Körfez ittifakının bu ülkeye askeri müdahelesine de ses çıkarmadıklarını hatırlayalım. Son olarak, Suudi Arabistan’ın, Yemen’e askeri müdahalesinde binlerce sivili öldürmesine ses çıkarmadıklarını hatırlayalım. “Mekke’ye tanklar ile gireceklermiş, İslam dünyası tedbirini almalıymış”, tanklara lüzum yok, zamanında bir grup isyancı Kâbe’yi işgal ettiğinde, Suudlar kurtuluşu Fransız istihbaratçılarının operasyonunda buldu, böyle mevzularda Türkiye’yi yardıma çağırmak gibi bir telakkileri yok unutmayalım. İslam dünyası dediğinizin hali bu, kol kola girdiğiniz Suudiler bunlar. Baş dost Katar ise, babasına karşı “darbe” yapıp, başa gelen bir önceki emirin ilk işinin en büyük ABD üslerinden birine ev sahipliği olduğu bir ülke. Dahası, ülkesinde çalışmaya gelen fukara işçilere köle muamelesi uygulayan, üzerine oturduğu enerji kaynaklarının parasını bir yandan Suriye’de yaşanan vekâlet savaşlarına, diğer yandan Londra’da saray almaya harcayan yoz bir rejimden başka bir şey değil. İşte yeni ittifakın mensupları bunlar. Amasya ‘hayır’ı örgütlüyor CHP Merkez İlçe Başkanlığı referandum çalışmalarına başladı. Merkez İlçe Başkanı Ali Kilci başkanlığında yapılan toplantıya İl Başkanı Reşat Karagöz, milletvekili avukat Mustafa Tuncer, İl Kadın Kolları Başkanı Emine Aras, Merkez İlçe Kadın Kolları Başkanı Şeriban Işıtır, il ve ilçe yönetim kurulu üyeleri ve partililer katıldı. Yapılan toplantıda referanduma kadar yapılacak halkı bilgilendirme çalışmalarının nasıl olacağı belirlenirken yol haritası çizildi. l Amasya/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle