05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Pekin’de üçlü terör zirvesi Çin, Afganistan ve Pakistan, İpek Yolu projesiyle birlikte terörle mücadelede de işbirliğine gidiyor. Çin’in başkenti Pekin’de bir araya gelen üç ülkenin dışişleri bakanları, Çin’in Sincan bölgesinde Doğu Türkistan İslami Hareketi (DTİH) kaynaklı terör faaliyetleri ne karşı ortak mücadele kararı aldı. Afganistan Dışişleri Bakanı Selahuddin Rabbani, “Terörizmin her türüne karşı işbirliği yapacağız. DTİH ve destekçisi gruplarla kararlı mücadelemiz sürecek” şeklinde konuştu. Çin, BM tarafından 2002 yılında terör listesine alınan DTİH’e mensup militanların Afganistan ve Pakistan’daki kamplarda saklandıklarını ve eğitim aldıklarını açıklamıştı. BM’ye para şantajıÇarşamba27Aralık2017 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 7 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki Kudüs oylamasında tehditlere rağmen destek bulamayan Trump yönetimi, BM’ye verdiği katkıyı kısma adımına hız verdi ABD Başkanı Donald Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararına ilişkin genel olarak destek bulamadığı Birleşmiş Milletler’i (BM) “cezalandırmaya” girişti. BM Genel Kurulu’nda geçen hafta alınan diplomatik misyonların Kudüs’e taşınmaması kararı, halihazırda örgüte verdiği mali desteği kısma kararı alan Beyaz Saray’ın adımlarını hızlandırdı. 285 milyon dolar kesinti ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, 20182019 mali yılında ABD’nin BM için ayırdığı fonu 285 milyon dolar azaltacağını açıkladı. Haley “BM’nin etkisizliği ve aşırı harcamaları bilinen bir durum. Bundan sonra Amerikan halkının cömertliğinin istismar edilmesine izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu. Trump yönetimi yaz aylarından itibaren ABD bütçesinden BM’ye akta İsrail’de ‘idam CEZASI’ tasarısı gündemde İsrail parlamentosu Knesset’te bugün gündeme alınması planlanan yasa teklifi, “terör mahkumlarına idam cezasının getirilmesine” kapı aralıyor. Savunma Bakanı Avigdor Lieberman’ın partisi, sağcı Evimiz İsrail tarafından getirilen tasarı konusunda koalisyon hükümetinde görüş birliği bulunmazken başsavcılık ise “terörün bu şekilde önlenemeyeceği” teziyle teklife karşı çıkıyor. Tasarının yasalaşması için Knesset’te üç oylamada kabul edilmesi gerekiyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun partisi Likud’dan bir kaynak, tasarının yasalaşması halin de sadece askeri mahkemelerde geçerli olacağına, bu mahkemelerde ise sıklıkla Filistinlilerin yargılandığına dikkat çekmişti. Bu arada Likud Partisi’nden İsrailli vekil Oren Hazan’ın Filistinlilere yönelik saldırgan tutumda bulunduğu haberi bölgedeki tansiyonu daha da alevlendirdi. İsrail basınına yansıyan haberlere göre, Hazan yakınlarını ziyaret etmek isteyen Filistinli tutuklu ailelerin otobüsüne binerek hakaret ve tacizde bulundu. Uluslararası Kızılhaç, olayı kınarken tutuklu yakınlarının güvenliğinden İsrail’in sorumlu olduğunu vurguladı. rılan payın azaltılacağının sinyallerini veriyordu. 20162017 dönemi için belirlenen 5.4 milyar dolarlık BM genel bütçesinin 1.2 milyarlık en büyük kısmı ABD tarafından ödeniyor. Başta barışı koruma, mülteciler ve gıda olmak üzere bir dizi BM programı ve operasyonel giderler için de bütçe ayıran ABD’nin yıllık BM desteği kuruluşun toplam harcamalarının yaklaşık beşte biri olan 10 milyar doları buluyor. Haley, geçen haziran ayında da, barışı koruma faaliyetleri için yapılan harcamanın düşürüleceğini söy lemişti. Trump, BM’nin Kudüs kararı oylamasında olumlu oy verecek ülkeleri finansal yarımı kesmekle tehdit etmiş, Haley de üye ülkelere mektup göndererek Trump’ın kendisinden olumlu oy kullananların listesini istediğini söylemişti. ‘10 ülkeyle görüşüyoruz’ İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Tzipi Hotovely, BM Genel Kurulu’ndaki Kudüs kararına “hayır” oyu verdikten sonra İsrail’deki büyükelçilik binasını Kudüs’e taşıma kararı alan Guatemala’nın ardından, aralarında Avrupa’dan ülkelerin de olduğu 10 ülkeyle daha aynı yönde görüşmeler yaptıklarını duyurdu. BM’de Guatemala dışında 8 ülke daha karara karşı oy kullanmış, çekimser kalan ülkelerden Çekya ise Doğu Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını ve başkenti taşıyabileceklerini açıklamıştı. lANKARABRÜKSEL HATTI Almanya’dan Türkiye için Brexit önerisi Sancılı BrükselAnkara ilişkilerine Berlin’in önerdiği ça re “Brexit” benzeri bir “çıkış anlaş ması” oldu. Westdeutsche Allge meine Zeitung gazetesine konuşan Almanya’nın Sosyal Demokrat Parti li (SPD) Dışişleri Bakanı Sigmar Gab riel gelecek yıllarda Türkiye’nin de, Ukrayna’nın da AB’ye üye olabilece ğini düşünmediğini, bu nedenle “da ha yakın bir işbirliği için alternatif yollar aranması gerektiğini” söyledi. Gabriel, Britanya’nın AB’den ayrıl ma sürecinde (Brexit) “akıllıca” bir anlaş maya varılabilmesi durumunda bu anlaş manın Ankara ve Ki ev ile işbirliğinde ye ni bir model oluştu rabileceğini savundu. Ankara ile yapılabile cek daha sıkı yeni bir Gabriel Gümrük Birliği anlaşmasından da bahse den Gabriel “Türkiye’deki durum ye niden değişmediği sürece bu söz ko nusu olamaz” şeklinde konuştu. ‘Endişe devam ediyor’ Türkiye’de Avrupa ile ilişkileri iyileştirme yönünde irade bulunduğunu, bunun kendileri için de geçerli olduğunu vurgulayan Alman Bakan, Türkiye’de tutuklu bulunan insan hakları aktivisti Peter Steudtner’in ardından Alman vatandaşı Meşale Tolu’nun da serbest bırakılmasının iyiye işaret olduğunu söyledi. Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel ile ilgili ise “büyük endişe devam ediyor” ifadelerini kullanan Gabriel “Türkler, Yücel’in durumunun bizim için ne kadar önemli olduğunu biliyor” diye konuştu. Berlin’de gözler SPD ile Başbakan Merkel liderliğindeki Hıristiyan Demokratlar arasında süren koalisyon hükümeti pazarlıklarında. Geçmişte SPD, Türkiye’nin AB üyeliğinden yana tavrıyla öne çıkıyordu. Mısır’da 15 idam Mısır’da geçen ay 300’den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan cami saldırısının gerçekleştiği Sina Yarımadası’nda “terör olaylarına karıştıkları” gerekçesiyle 15 kişinin idam edildiği bildirildi. 24 Kasım’da Sufilerin gittiği camiye düzenlenen saldırının ardından Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, Sina’nın üç ay içerisinde “teröristlerden temizlenmesi” için silahlı kuvvetlere her türlü kuvveti kullanma yetkisi vermişti. ‘Kefaleti’ veren çıkıyor Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından kasım ayında kraliyet üyeleri ve işadamlarına yönelik yolsuzluk soruşturmalarında gözaltına alınan 200’ü aşkın kişiden 23’nün kefalet anlaşmaları sonucunda serbest bırakılacağı bildirildi. Reuters’ın haberine göre, Ritz Carlton otelinde gözaltında tutulan şüphelilerden haklarındaki suçlamaları reddedenler ise yargılanmak üzere mahkemeye sevk edilecek. Suriye’de altı yılı aşkın süredir devam eden savaş nedeniyle evlerinden olanlar Rakka’ya 70 km. mesafedeki Ayn İssa’daki sığınmacı kampında zorlu kış koşullarında yaşam mücadelesi veriyor. Mdaoimskiobvirali,kSleurriniyieo’dlueştikuirümsate ‘Herkes gidicihDTSaüuışzrrikşıirylileyıeğer’dıinBveaeaggkİearirainçşnltiıcğig.iıR’üonuçdldslaeuynrakinliasinerı biz kalıcıyız’açıklamasıgeldi Şam yönetiminden Türkiye’ye yönelik tepkiler sürerken dün Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov’dan, Türk askerinin Suriye’de gerilimi azaltma bölgelerinin güvenliğini sağlama anlaşması çerçevesinde bulunduğu ve bunun geçici bir tedbir olduğu açıklaması geldi. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise Suriye’nin Tartus ve Hmeymim kentlerindeki daimi Rus birliklerini oluşturmaya başladıklarını söylerek “Suriye’de kalıcıyız” mesajı verdi. Rus ajansı RIA’nın haberine göre Şoygu, “Başkomutan (Vladimir Putin), Tartus ve Hmeymim’deki üslerin yapısı ve kaç askerin görev yapacağını geçen hafta onayladı. Personeli oluşturmaya başladık” dedi. Rus Parlamentosu’nun üst kanadı Federasyon Konseyi’nin Rus güçlerinin 49 yıllığına Tartus’taki üssü kullanmasını öngören ve üssün genişletilerek tam teşekküllü bir donanma üssüne dönüştürülmesine yöne Putin, Hmeymim’i ziyaret etmişti. lik Suriye hükümetiyle yapılan anlaşmaya onay verdiği bildirildi. Parlamentonun alt kanadı Duma anlaşmayı geçen hafta onaylamıştı. Putin ay başında Lazkiye’deki Hmeymin Üssü’nü ziyaret etmiş, Suriye’deki askerlerin kısmi olarak çekileceğini duyurmuş, Tartus ve Hmeymim üslerindeki askerlerin ise kalacağı açıklaması yapmıştı. ‘Türk askeri geçici’ Suriye’nin BM Temsilcisi Beşar Caferi, geçen hafta ülkedeki Türk askeri varlığını “saldırganlık” olarak nitelendirerek ABD dahil ya bancı güçlerin şartsız olarak çekilmesini talep etmişti. Sputnik’e verdiği demeçte Türk askerinin Suriye’den ne zaman çekileceği sorusunu yanıtlayan Mihail Bogdanov, gerilimi azaltma bölgelerindeki gereklilik ortadan kalktığında garantör ülkelerin faaliyetlerine son verileceğini kaydetti. Bogdanov, “Gerilimi azaltma bölgeleri geçici bir tedbir. Bu bölgelerde güvenliği Türkiye ve İran’ın da dahil olduğu garantör ülkeler olarak temin etmek zorundayız. Anlaşmalara göre bu bölgeler altı aylığına kuruldu ve duruma göre süresi uzatılabilecek” dedi. Şam’ın ülkedeki ABD, Türk askeri varlığına tepkisini de yorumlayan Bogdanov, Washington ve Ankara’nın mevcut ve gelecekteki Suriye hükümetlerine saygı göstermesi gerektiğini ifade etti. Alman Der Spiegel dergisi ise “Türkiye’nin Cerablus’taki varlığının kalıcı göründüğü” yorumuna yer verdi. ‘Biz affettik bitti’ İnsan hakları ihlalleri, toplu cinayetler ve yolsuzluk suçlarından hapiste olan eski Peru Devlet Başkanı Alberto Fujimori’nin affedilmesi nedeniyle önceki gün başlayan gerilim sürüyor. Devlet Başkanı Pedro Pablo Kuczynski’nin, 25 yıl hapse mahkum edilen Fujimori’yi sağlık sorunları nedeniyle affetmesi sonucu başlayan protestolarda polis “Af yok” sloganları atan göstericilere, biber gazıyla müdahale etti. Protestolarla ilgili konuşan Kuczynski ise “Fujimori defterinin kapandığını, durumun kabullenilmesi gerektiğini” savundu. MUHALİFLERDEN SOÇİ RESTİ Suriye krizinde gözler Rusya’nın evsahipliğinde gelecek ay sonu Soçi’de gerçekleşecek Ulusal Diyalog Kongresi’ne çevrilirken kimi muhalif cepheden toplantıya boykot çağrıları yükseldi. Aralarında silahlı grupların da olduğu 40 muhalif örgüt, Rusya’nın BM öncülüğündeki Cenevre barış sürecini baypas ettiği ve ülkede savaş suçu işlediği gerekçesiyle Soçi’de 2930 Ocak tarihlerinde yapılacağı açıklanan kongreye katılmayacaklarını duyurdu. Açıklamada, Rusya’nın Suriye Devlet Başkanı Esad’a destek verdiği, Şam’a siyasi çözüme varılması konusunda baskı yapmadığı savunuldu. Rusya, Ulusal Diyalog Kongresi için Türkiye ve İran’dan da destek almıştı. Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi yöneticisi Kawa Azizi de Ankara’nın terör örgütü olarak gördüğü YPG/PYD’nin Türkiye ve İran’ın itirazları nedeniyle davet edilmediğini söylemişti. Organize kötülük ve haysiyet “Çünkü kötülük bir su gibidir. Her zaman en alçak seviyeyi bulur ve oraya iner. Kişiliğinde bir boşluk, açıklık ya da çatlak bulunan bunca insanın aynı yerde bir araya geldiği bu ülkede kötülüğün bu kadar kolayca organize olması da tesadüf olamaz”... Bu satırlar, haysiyetle yürüttüğü gazetecilik mesleği ve düşüncelerini korkusuzca ifade ettiği için bir yıldır esir tutulan meslektaşımız Ahmet Şık’a ait. Ahmet’in resmi ifadesiyle ‘savunma hakkı’ gasp edilerek engellenen beyanından... HHH Pazartesi günü Ahmet’le birlikte, esaretleri 422 günü aşan Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ile Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu’nun ve yine esareti 262 günü aşan muhasebe çalışanımız Emre İper’in beşinci duruşmaları vardı. Hâkim heyetinin başkanı, duruşmaya talep ettikleri bilirkişi incelemelerinin gelmediğini söyleyerek başladı. Arkadaşlarımızın bu kez de bırakılmayacağı izlenimini edinmemek mümkün değildi. Yayımlandığı dönemde hiçbir soruşturmaya mevzu olmamış çalışmalar, “Yayın danışmanı ne yapar”, “Bu haberi neden yayımladınız”, “Bu fotoğrafı niçin koydunuz”, “Sizi kim işe aldı” gibi tuhaf sorular eşliğinde, alenen gazeteciliğin yargılandığı bir davada dinlenen son tanıktan da aleyhte malzeme çıkmadı. HHH Her ne olduysa, hâkimin ara vermekten söz etmesiyle oldu. Ahmet elindeki sayfaları sallayarak “Beyanım var” dedi. Hukuki hakkıydı. Salonda sadece iki hissiyat adeta ‘koklanabiliyordu’. Birisi hepimizi saran heyecan dalgası. Diğeri ise kesif bir korku... Ahmet, iktidar mensupları ve medyasının insanları yargılanmadan ‘suçlu’ ilan edebildikleri bir memlekette, siyasi bir komplo davasında siyasi bir esir olarak ‘börtü böcekten’ söz edecek değildi. Söze başlamış, üçbeş dakika geçmemişken, ‘siyasi savunma yaptı’ gerekçesiyle hakkı ‘gasp edildi’, salondan çıkartıldı! Ahmet, başına örülen malum çoraplardan ötürü mahkemedeki saygı ölçütlerini çok iyi bilir. Cemaat’le ilgili kitabını ‘bombaya’ benzetip yayımlanmadan toplatan zihniyetin daha önce de esiri oldu. Yani şu günlerde ‘bilirkişi’ ilan edilmesi icap ederken, mahkemede kendisine saygısızca ‘sen’ diye hitap edilmeye kalkışıldı. “Ahmet babanızın oğlu değil. Siz diyeceksiniz. Saygı göstereceksiniz” diye ikaz eden bir dostumuz dışarıya atıldı. HHH Mesleğimizin yüz akı olduğunu bir kez daha gösteren sevgili Murat Sabuncu, savunma yapmayıp Ahmet’in yanına gitmeyi seçti. Oğlunu 15 ayda 34 kez görebildiğini söylerken tutukluluktan yakınmadığını belirterek, “Kalemden başka bir şeyimiz yok. Biz gazeteciyiz ve gazetecilik yaptık. Merhamet beklemiyoruz sizden” vurgusu yaptı. Başına gelecekleri bile bile memlekete dönmüş, hakkındaki tüm ithamları çürütmüş Türkiye’nin en iyi hukukçularından olan Akın Atalay da, Yahya Kemal’in şiirine atıfla “Tutuklu olmak değildir ömrümüzün en feci işi, müşkül odur ki hürriyetini ve haysiyetini kaybeder kişi” diyerek Ahmet’in yanında yerini aldı. HHH Cumhuriyet davasında apaçık görülen, Ahmet’in bir konuşmasının ‘korkunun dağları sarmasına’ kâfi geldiği. Hakikati konuştuğu için. Ve susturulamayacağı için... Ahmet ne kadar haklı “Kötüler. Farkındalar ve biliyorlar kötü olduklarını. Ve bu da, onları daha kötü yapıyor” derken... Bir kez daha Çağlayan’da savunma yapmadı. Mahkemeden talebi yok. Heyetin tek doğru tespitinin ‘Serbest bırakılmaları halinde benzer suçları işlemeye devam edecekleri’ olduğunu boş yere söylemiyor. “Çünkü ne yaparsanız yapın ne hakikati aramaya devam etmekte, ne de hakikati bulduğumuzda sahibi olan halka teslim etmekte bir an bile tereddüt etmeyeceğiz” diye boş yere demiyor. “Çünkü biz gazeteciyiz”. Ahmet’in şu sözleri de bizler için ibretlik: “Cesur olmak, elbette korkusuz olmak değil. Ama yitireceklerini bilmene rağmen itiraz edebilmektir. Çünkü korkaklar yaşamaz. Sadece hayatta kalırlar. Kötülüğe tanık olmak bile insanın ruhunu kirletirken, her şeyin herkesin gözleri önünde yaşandığı bunca kötülüğe sessiz kalmanın, itiraz etmemenin neler hissettiriyor olduğunun yanıtını da sessiz çoğunluğun vermesi gerektiğini yeri gelmişken söyleyelim.” Myanmar’dan TRT açıklaması Myanmar, geçen ekim ayında gözaltına alınan TRT World için çalışan iki gazetecinin serbest bırakılacağını duyurdu. TRT World için çalışan Singapur vatandaşı Lau Hon Meng ile Malezya vatandaşı Mok Choy’un “parlamento binası üzerinde izinsiz insansız hava aracı uçurdukları için” gözaltına alındıkları açıklanmıştı. İki medya mensubunun 9 Ocak’tan önce bırakılmalarının beklendiği dün gündeme yansıdı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle