05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR ‘Ölüm ve Kız’ Londra’dan sonra İstanbul’da Tüm gösterimleri kapalı gişe yapılan ve Londra Türk ce ülkesinde yaşanan askeri cunta tarafından aylarca çe Sözlü Tiyatro Festivali’nde ayakta alkışlanan The işkence gören ve bu travmanın izlerini hâlâ taşımakta atre East N Bull’un “Ölüm ve Kız” adlı tiyatro oyunu olan bir kadının hikâyesini konu alıyor. “Ölüm ve Kız” İstanbul’da sanatseverler ile buluşuyor. Şilili yazar Ari adlı tek perdelik oyun yarın Nâzım Hikmet Kültür Mer Sanat kuşatma altında16 B20A1K7I’ŞY.E..EDİTÖR:ÖZNUROĞRAŞÇOLAK el Dorfman’ın imzasını taşıyan “Ölüm ve Kız” 17 yıl ön kezi/Kadıköy sahnelerinde saat 20.30’da sahnelenecek. [email protected] Çarşamba 27 Aralık 2017 KONUK YAZAR NECMİ SÖNMEZ Bir yılın sonuna yaklaşıyoruz. Çağdaş sanat etkinliklerine toplu bir bakış için doğru bir zaman. Her şeyden önce sanatı ülkemizdeki politik gelişmelerden uzak tutamayacağımıza göre yaşadığımız karanlık, kapkaranlık günler inançlı, yaratıcı, sorgulayan çağdaş sanatın da kuşatma altında olduğunu ortaya çıkarıyor. Bilinen ama dile getirilemeyen gerçeklerden başlamamız gerekiyor: 1) Sansür ve oto sansürün baskısı altında kıvranan İstanbul sanat ortamı uzun bir kış uykusuna yatmış durumda. 2) Çağdaş sanat alanındaki rol dağılımında oyunun kodları, kuralları belli olsa da “gibi yapmanın” ötesine geçilemiyor. İyi resim vermeye, olağanmış gibi davranmaya çalışan sanat ortamındaki panikleme hem sanatsal üretimde hem de sanat etkinliklerinin tamamında kendini belirgin kılıyor. 3) Sanat eleştirisinin, felsefesinin değil, sanat magazininin yapıldığı ortamdaki “soysuzlaşma” kendini o kadar belirgin kılıyor ki, sıradanın sıradanı, iddiası, tezi, heyecanı olmayan etkinlik furyalarının kaldırdığı bir karış toz arasında bile pozların kesildiğini görüyoruz. 4) Herkesin her şeyi yapabiliyor olması anlam ve kavram karmaşası yaratıyor. Uzun süreden beri sanatçıların galericilik, galericilerin eleştirmenlik, küratörlük, koleksiyoncuların aracılık yapmalarından kaynakla Murat Germen (Evin Sanat Galerisi) nan tuhaflıklar artık katlanılamayacak manzaraları ortaya çıkarıyor. Tanıklığını üslendiğimiz süreçte “çağdaş sanat nedir?” diye hep soruyorum kendime. 12 Eylül’ün şekillendirdiği 1980’lerde neydi, 17 Temmuz’un formlandırdığı günümüzde ne? Sanata ülkemizde baş tacı edilen neo liberal düşünce sisteminde “edilgenlik” üzerine kurulu bir görev verilmişti. Ama bir sanatçı kuşağının (İlhan Koman, Cengiz Çekil, Füsun Onur, Şükrü Aysan vb.) dekoratif obje üretimini redderek düşünce odaklı çalışması 1990’larda Avrupa’da “İstanbul Mucizesi” olarak değerlendirilecek bir büyük açılımın ortaya çıkmasına olanak sağlamıştı. O zamana dek periferide bir ülke olan Türkiye’de sanat kenarda, kıyıda, taşra sessizliğindeydi. Sanat piyasasının oluşması için aktif çaba harcayanlar daima sanatçılar oldu. Paradoks ama Her türlü olumsuz koşula rağmen çalışmanın geriye dönmeden, taklitçi likten, eklektizmden uzak “artı değer üretiminin” önemine inanıyorum. Bu açıdan bakıldığında 2017 yılının en önemli etkinliği 15. İstanbul biena li oldu. Sanat ortamının üzerindeki ölü toprağını kaldırmayı ba şaran Bienalin yanı sıra Ya ğız ÖzgenAlex Anikina (Sa natorium), Serkan Özkaya (Galerist), Erinç Seymen (Zilberman), Diana Thater (Borusan Contemporary), Seyhun Topuz (Nev), Murat Ger menOrhan Cem Çetin (Evin), Borga Kantürk (Öktem Aykut), Ahmet Sa rı (Mixer) kişisel sergilerinin dikka ti çeken önemi vardı. Selim Turan’ın (Sabancı), Victor Vasarely’nin (Arkas desteğiyle Tophanei Amire, Arkas Sanat Merkezi), Füreya’nın (Ka le desteğiyle Akaretler) retrospek tif karakterli sergileriyse sanat ta rihine geçmiş olan bu sanatçıların farklı çalışmalarını ön plana çıka rıyordu. Koleksiyoner Ömer Özyürek’in ‘adas’ ismiyle açmış olduğu yeni sanat alanın nasıl bir gelişim çizgi si izleyeceğini merakla bekliyoruz. Erinç Seymen (Zilberman) Yazımın başında “inançtan” bahsetmiştim. İnanç günümüz sa nat ortamında hâlâ anlaşılama Plastik Sanatlar Derneği’nin 1991’de yan “karşılıksızlık prensibi” üze 1. Sanat Fuarıyla piyasa oluşturmak rine kurulu olduğunu hatırlatmakta için verdiği özverili çaba Pandora’nın fayda var. kutusunu açtı. Mantar gibi biten mü Nazlı Pektaş’ın Bellek/Emek ismiy zayedeler, fuarlar sanat ortamımızın le yayınladığı 11 sanat insanıyla ger önüne geçemediği satış hırsıyla bü çekleştirilmiş söyleşileri (Yapı Kre tünleşerek önce sanatsal birikimleri di Yayınları) ülkemizde her koşulda sildi süpürdü, daha sonra da sanatın mücadeleyi elden bırakmayan kuşak içeriğini yozlaştırdı. Müze soyan, sa ların varlığını bir kez daha ortaya çı natçıyı dolandıran, sahte eser üreten karıyor. bir sanat ortamında suçlu aramak, Bu mücadeleyi devam ettirmekle hesap sormak amacında değilim. sorumluyuz. Koman heykeli bronz olarak tekrar döküldü Mimarlar Odası An anda kayboldu” sözleriy kara Şubesi ve le anlattı. Yaygara Güncel Sanat Mimarlar Odası Anka İnisiyatifi’nin başlattı ra Şubesi olarak Yaygara ğı kampanya sonucunda Güncel Sanat İnisiyatifi Seğmenler Parkı’nda ça ile birlikte İlhan Koman lınan İlhan Koman hey heykelinin kalıplarını kelinin bronz olarak İtalya’dan getirdiklerini tekrar dökümü yapıl anımsatan Candan, dı. Mimarlar Oda “Heykelin yeni sı Ankara Şubesi, den dökümünü heykelin Büyük sağlamak üzere şehir Belediyesi’nin harekete geçtik. izin vermesi duru Bunun için 30 munda eski ye bin liraya ihti rine konula yacımız vardı. cağını, aksi İnsanlar bağış halde ise il yaptılar. Biz bu çe belediye parayı topladık lerine baş ve dökümü de vurulacağını yapıldı” derken, bildirdi. “Bu heykelin Mimar gerçek yerinin, lar Oda ilk koyuldu sı Ankara ğu yer olduğu Şubesi’nin nu düşünüyoruz. düzenlediği basın top İzin verilirse oraya ko lantısında, Mimarlar yacağız. Melih Gökçek, Odası Ankara Şube Baş ilk göreve geldiğinde ‘sa kanı Tezcan Karakuş natın içine tükürmüş Candan, heykelin çalın tü.’ İlhan Koman heyke masını ve sonrasında ya linin Seğmenler Parkı’na şanan süreci, “Bronz dö koyulması süreci şimdi küm bir heykeldi, çok Mustafa Tuna’nın önün ağırdı, nasıl çalındı bile de. Pazar günü heyke miyoruz. Melih Gökçek lin Seğmenler’de açılışı hakkında suç duyuru nı yapacağız. Çünkü bu sunda bulunduk. Çünkü heykel 31 Aralık 1991 insanlar parktaki heyke tarihinde, Ankara hal lin kaybolduğunu görün kına yılbaşı armağanı ce güvenliğe soruyorlar. olarak hediye edildi. 31 Güvenlikçiler de ‘Büyük Aralık’ta saat 12’de bu şehirin görevlileri tara töreni gerçekleştirmek fından bakıma alındı’ di istiyoruz” diye ko yor. Bunların hepsi bü nuştu. yükşehir belediyesi tara fından inkâr edildi ve İl han Koman heykeli bir Hanry Charles ‘Su Manzaraları’ yoğun ilgi üzerine uzatıldı Büyük bir kısmı ilk kez sergilenen ve tamamı Arkas Koleksiyonu’na ait “Su Manzaraları” seçkisi yoğun ilgi üzerine yeni yıla uzadı. 3 ayda 15 binin üzerinde sanatseveri ağırlayan sergi, 25 Şubat’a kadar kapılarını açık tutacak. Arkas Sanat Merkezi, Arkas Koleksiyonu’ndan derlenen “Su Manzaraları” seçkisi ile Avrupa peyzaj resminin önemli temsilcilerini bir araya getiriyor. 19. yüzyılın ilk yarısından 20. yüzyılın ikinci yarısına uzanan sürece tarihlenen 88 yapıt, Eugene Bodin’den JeanBaptiste Camille Corot’ya, Maurice de Vlaminck’ten Francis Picabia’ya, Henri Lebasque’dan Hippolyte Ca mille Delpy’den, Hanry Charles’a dek 70 sanatçının imzasını taşıyor. Sergi, 19. yüzyılda Sanayi Devrimi’yle yaşanan sosyoekonomik dönüşümlerin sanatta yarattığı kırılmayı ve başta romantizm olmak üzere önayak olduğu yeni akımları manzara resmi üzerinden izleme olanağı sunuyor. ‘Fındıkkıran’ balesi Zorlu PSM’de İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin sahnelediği, Rus besteci P. İ. Çaykovski’nin 1891 yılında bestelediği son eseri olan “Fındıkkıran” balesi bugün saat 20.30’da Zorlu PSM Ana Tiyatro’da gösterilecek. Oyunun librettosu Uğur Seyrek ve Işık Noyan’a, koreogra fi ve rejisi Uğur Seyrek’e ait. Yeni kayıtlar Yeni yıl yaklaşırken hep yayıncılara bir telaş çöker: bu kitabı, bu CD’yi, yeni yıla yetiştirelim! Herhalde eskilerden kalma bir alışkanlık. İnsanların birbirine kitap, kayıt, kaset armağan ettiği günlerden. Umarım hâlâ devam ettirenler vardır bu güzel geleneği. Yine bir yeni yıl öncesinde çok değerli müzik kitapları ve kayıtlarla kitaplığım zenginleşti. Ada Müzik’in yayımladığı Fazıl Say’ın Güz Şarkıları CD’si ve Nâzım Oratoryosu’nun DVD kaydı. Güz Şarkıları’nda bariton Güvenç Dağüstün’e Ece Dağıstan piyanoda eşlik etmiş. Ayrıca geleneksel sazlarla Batı enstrümanlarının karışımı bir topluluk da renk katmış. Şarkılarda prosodi ustaca kullanılmış, hele Cemal Süreya şiirinde şiir şarkı olarak yeniden doğmuş. Nâzım’ın Akrep Gibisin şiirindeki vals uçuruyor. Güvenç Dağüstün’ün lied deneyimi kendini gösteriyor. Fazıl Say’ın efsaneleşen çalışması Nâzım Oratoryosu ilk kez DVD olarak basılmış. Bu eserin birinci yaratıcısı Fazıl ise, ikincisi de Genco Erkal’dır. Nâzım’ın şiirlerini bu denli içten ve dramatik başka kim okuyabilir? İbrahim Yazıcı yönetimindeki orkestra Fazıl Say Festival Orkestrası adını taşıyor. Nâzım Hikmet Korosu’na Güvenç Dağüstün, Serenad Bağcan ve çocuk solist Gökçe Çatakoğlu katılıyor. Gerek video olarak gerekse audio olarak çok nitelikli kaydedilmiş. DVD’nin sonunda Fazıl, solistler, koristler ve orkestracılarla yapılmış röportajlar ile kamera arkası görüntüleri yer almış. Canlı konser kaydı olması da ayrı bir heyecan taşıyor. Borusan Quartet’ten yeni CD Borusan Quartet’in son CD’si “Company” Borusan Sanat üretimi. İçindeki Phillip Glass yapıtının adını taşıyor. Belki içerdiği bestecileri pek tanımayanlar, çağdaş olarak düşünenler tereddüt eder. Oysa her bir yapıt özenle seçilmiş. Arvo Part’ın gizemli çizgileriyle başlıyor, Hasan Uçarsu’nun 2. yaylı kuvarteti çoğu yerde mistik, satır aralarında Anadolu renkleriyle örülü. Aynı gizem çizgisi içinde Philip Galss’ın 2. Kuvarteti ve Peteris Vasks’ın 4.yaylı kuvarteti geliyor. Vasks’ı birkaç kez dinleyip tanımanız gerek! Yapıtların her biri birinci sınıf yorum. Dünyanın her sanat merkezinde övgü derleyecek üst düzey bir çalışma. Kadıköy Süreyya Operası 2017’de oda müziği alanında bir Ulusal Beste Yarışması düzenledi. Böylelikle bestecilerimizin oda müziği edebiyatına katkıları artacak. Ülkemizin önde gelen müzikçilerinden oluşan bir jürinin değerlendirmesiyle bu ilk yarışmanın birincisi Bilkent’li Cem Oslu (1992) oldu. Oda Orkestrası için Süiti makamsal ve folklorik renkler içeriyor. İkinci ödülün sahibi Orhan Veli Özbayrak (1989), Hacettepe Konservatuvarı mezunu. Onun süiti de hocası İlhan Baran’ın zarif renklerini anımsatıyor. Üçüncülüğü alan Ahmet Tamer Topuz (1990) da Hacettepeli ve bir bando şefi. Dans Çeşitlemelerinde güçlü ritmler göze çarpıyor. Mansiyon alan Artun Hoinic (1985) Bilkentli. Döngüsel Süit’ini Anadolu renkleri ve ritimleriyle işlemiş. Her bir genç bestecimiz zaman içinde kendi deyişini bulacak. Yapıtları seslendiren Gürer Aykal yönetimindeki İstanbul Sinfonietta’ya tebrikler. Bu seçkiyi basıp piyasaya sunan Lila Müzik de genç bestecilerimize önemli bir katkıda bulunmuş. ‘İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz’ çocuklar için sahnede... Hayal Perdesi, bol ödüllü “İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz” oyununu Mardin Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Festivali yararına oynuyor. Güneydoğu Anadolu bölgesinin ilk ve tek çocuk ve gençlik tiyatro festivali olma niteliğini taşıyan ve ilk iki yıl aldığı desteklerle çok sayıda çocuğa ve gence ulaşarak, ciddi bir ivme kazanan Mardin Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Festivali, sonraki yıllarda bölgedeki sıkıntılı süreçlerle birlikte zorluklarla karşılaşmaya başlamış ve zorlukların üstesinden gelebilmek için; tiyatro topluluklarına destek çağrısında bulunulmuştu. Yerleşik tiyatronun olmadığı Mardin’de, çocukların tiyatrodan, tiyatro kültüründen mahrum bırakılmaması, ulusal ve uluslararası nitelikli tiyatro oyunlarıyla buluşturulması için bu destek çağrısına uyan tiyatro toplulukları, oyunlarını önümüzdeki aylarda Mardin Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Festivali yararına oynamayı sürdürecek. Hayal Perdesi sanat yönetmeni Selin İşcan ve Avrupa’nın önemli yönetmenlerinden Aleksandar Popovski önderliğinde hayata geçen, Hayal Perdesi’nin ilk yapımı Boris Vian’ın en ünlü ve son oyunu “İmparatorluk Kuranlar yahut Şümürz”, Türkiye’nin yanı sıra; İskoçya, Fransa, İtalya, Almanya, Makedonya ve Kıbrıs’ta temsiller yaptı. Oyunun kadrosunda; ödu¨llu¨ oyuncular Reha Özcan, Ayşe Lebriz Berkem, Selin İşcan ve Nihat Alptekin’in yanı sıra, genç kuşağın dikkat çeken isimlerinden Tuba Karabey ve Dilhan Naz Özgülüş bulunuyor. Beşiktaş Belediyesi’nin katkılarıyla Fulya Sanat Merkezi’nde sahnelenecek oyun, bugün saat 20.00’de seyirciler ile buluşacak. Oyun 29 Aralık Cuma akşamı da saat 20.30’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde sahnelenecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle