04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 26 Aralık 2017 4 PKK, PYD, ABD’ye gerek yok Türkiye Cumhuriyeti yıllarca dünyanın iki netameli bölgesi, diktaların, darbelerin, komşu savaşlarının, din ve ırk çatışmalarının, ayaklanmaların, iç savaşların birbirini izlediği, bataklık olarak nitelenen Ortadoğu ile 19. yüzyıl sonundaki durumu ile parçalanmışlığı ifade eden “Balkanizasyon” deyiminin doğmasına yol açan Balkanlar arasında görece bir istikrar adası olarak kalmayı başarıp, bu iki ateşin birleşmesini önleyerek, bölge ve dünya barışına değerli katkılarda bulunarak her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğu bir diyarda kendi varlığını sorunsuz sürdürebilmiştir. Son yıllarda, bu durumu tehdit eden unsurlar belirmiştir. Genişletilmiş Ortadoğu’da sınırların değişmesini öngördüğü bizzat Washington yöneticileri tarafından açıkça ilan edilen BOP’u ile ABD, ülke içinde eylemli bir kalkışmayı yaygınlaştırmayı iki kez denemiş, ama TSK tarafından iki kez de başarının eşiğinden döndürülmüş olan PKK ve şu anda Suriye bataklığında ABD’nin askeri alandaki en gözde müttefiki olup her türlü silah desteği verdiği PKK uzantısı PYD tehdit unsurlarının başta gelenleridir. HHH BOP’un bir alt ürünü olarak dizayn edilmiş olan, başlangıçta BOP’un eşbaşkanlığına talip olacak ve Türkiye’nin bütünlüğüne karşı olan ABD’yi stratejik ortak sanabilecek kadar aymazlık içinde bulunan ve eninde sonunda Türkiye’yi de olumsuz etkilemesi kaçınılmaz (nitekim etkilemiştir de) Suriye iç savaşında yangına benzinle koşan AKP iktidarı, sonunda ABD Fethullah ve ABD PYD ittifakları karşısında aymış ve bölgede görece sağduyulu bir çizgi izlemeye başlamıştır. İktidarın çeşitli zikzaklardan sonra tehlikeyi fark etmesi herkes için sevindirici olurdu, eğer, bu tehditlerden daha tehlikelisini bizzat öz politikaları sonunda AKP’nin kendi yaratmamış olsaydı. Ama ne yazık ki AKP o noktadan çok uzaktaydı. AKP iç politikadaki biat etmeyen herkesi ötekileştirici gerginlik politikaları, bir aymazlık eğrisinin ifrat tefrit kutupları arasında gidip gelen Kürt politikası ile, sürekli gerginlik pompalar bir tutum içine girmiş bulunmaktadır. Ötekileştirici, baskıcı, demokrasinin tüm kurumlarını ayaklar altına alıcı politikalar yolunda 15 Temmuz bir dönüm noktası oldu. Her türlü legal prosedürden azade, yargısal denetimden münezzeh KHK’ler egemenliği, yani başka deyişle keyfilik saltanatı demek olan OHAL ile gerginleştirici ve çatıştırıcı politikalar daha da artmıştır. HHH Bu dönemde, devletin yasal ve yegâne olması gereken silahlı gücü TSK üzerinde FETÖ’nün başlattığı oyunlar bir ara tavsar gibi görünmesine karşın sürdürülürken SADAT ve benzeri özel silahlı kuvvetler girişimleri, endişeleri artırmıştı. Türkiye’de sivil nüfusun silahlanma oranı da kaygıları yoğunlaştıran bir başka husustu. Son olarak, yüksek yargıçlarla ilgili kadrolar tahsisinin ve tutuklu ve hükümlülere tek tip elbise giydirilmesi düzenlemelerinin yanı sıra “15 TEMMUZ VE DEVAMI NİTELİĞİNDEKİ olaylara müdahale eden sivillere dokunulmazlık” getiren KHK çok, ama çok vahim tehlikelere yol açabilecek niteliktedir. Terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek suçlamasına yargıda sıkça rastlanan, yıllarca süren ötekileştirici gerginlik politikaları sonunda paranoyaklaşmış bir toplumda böyle bir düzenlemenin durumdan vazife çıkaracak olan kimileri tarafından, “elindeki silahları hiç korkmadan biat etmeyenlere karşı kullanabilirsin hadi koçum!” şeklinde algılanması tehlikesi söz konusudur. Böyle bir gelişme iç savaş demektir. İç savaşın kazananı yoktur, olamaz da. İç savaştan, “Ben güçlüyüm, herkese dediğimi kabul ettiririm” diyerek gidenin de yenilerek çıktığı çok görülmüştür. Bugün vardığımız noktada Türkiye’nin varlığının ve bekasının iç savaş tehdidi altında olması için, PKK’ye de, PYD’ye de, ABD’ye de, IŞİD’e de gerek kalmamaktadır. Linç AİHM’ye taşınıyor YUSUF ÖZKAN 15Temmuz darbe girişimi gecesi eski adıyla Boğaziçi Köprüsü’nde linç edilerek öldürülen Hava Harp Okulu Öğrencisi Murat Tekin’in ailesi, katillere af öngören son kanun hükmünde kararnameyle bir kez daha yıkıldı. Baba Sedat Tekin, “Bunları korumak Müslümanlığa yakışmaz” derken, avukatları Kübra Aydın da dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacaklarını söyledi. Aydın, en temel insan hakkı olan yaşama hakkına kastedenlerin KHK’yle, kurtulamayacağını vurgulayarak “İç hukuk yolu tükeneceği için dosyayı AİHM’ye taşıyacağız. Bu KHK’nin hukuken de vicdanen de geçerliliği yok. Ayrıca sadece Murat için değil, olay anında yaralanan diğer askeri okul, öğrencilerinin hakkını da aramaya devam edeceğiz” dedi. l İZMİR haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇuk kGACYİDHMİuYP’YOER‘rSmilaamhlaıdçdeetsei’ CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, “silahlı çete kurma” maddesi olarak nitelendirdiği ‘15 Temmuz ve devamında darbe girişimi ve terör eylemlerinin önlenmesinde yer alan sivillere ceza muafiyeti’ getiren KHK için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını açıkladı. CHP MYK, dün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantının ardından açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, OHAL kapsamında yayımlanan son iki KHK ile ilgili olarak “Türkiye, dün bir yeni darbe bildirisiyle uyandı. Askeri darbelerin sıkıyönetim bildirileri vardır. Askeri darbeler, toplumu sıkıyönetim bildirileriyle yönetirler, sivil darbeler ise OHAL KHK’leriyle yönetirler. Türkiye, 20 Temmuz darbesinden bu yana 17 ay geçti, 17 aydır darbe bildirisi olan OHAL KHK’leriyle yönetiliyor” dedi. TBMM’yi etkisizleştiren iktidarın şimdi de OHAL KHK’leriyle fiilen yok etme noktasına geldiğini vurgulayan Tezcan, bu KHK’lerin ‘20 Temmuz darbesinin sıkıyönetim bildirileri’ olduğunu kaydetti. ‘AYM içtihatından döndü’ 1991’de “OHAL döneminde çıkarılan KHK’ler, OHAL’in amacına uygun olmak zorundadır” kararı veren Anayasa Mahkemesi’nin bugün ‘ana darbe mahkemesi’ gibi hareket ettiği için o içtihatından döndüğünü anlatan Tezcan, şöyle konuştu: “Çok büyük bir günah işledi. 17 aydır Türkiye’nin yaşadığı bu sıkıntının altında en önemli vebal sahiplerinden birisi Anayasa Mahkemesi’dir. Şimdi, o Anayasa Mahkemesi’ne bir tövbe istiğfar etme fırsatı vereceğiz. Bu, KHK’yi Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. Daha önce götürdüğümüzü reddetmiş olmasına rağmen, evrensel içtihatından dönmüş olmasına rağmen bir kere daha onlara günahlarını affettirme, tövbe istiğfar etme fırsatı vereceğiz. Bakalım vicdanları sızlamış mı? Bakalım, Yargıtay ve Danıştay’ın da OHAL KHK’leriyle düzenlendiği bir yerde, yarın bu anlayışın ‘Anayasa Mahkemesi’ni de kapattım’ diyebilecek pervasızlık içerisinde olabileceğini hissedecek mi? Bunun yaratabilece Olağanüstü toplanan CHP MYK’nin ardından açıklama yapan Tezcan, son çıkan KHK’lere ilişkin, ‘20 Temmuz darbesinin sıkıyönetim bildirileri’ ifadesini kullandı Bülent Tezcan ‘Örtülü af çıkardılar’ ği kaosu fark edebilecek mi? Onun için Anayasa Mahkemesi’ni bir kere daha bütün bu süreci bildiğimiz halde göreve çağıracağız.” Tek adam rejimlerinin militarist bir şekilde tahkim edildiği rejimlerin adının diktatörlük olduğunu vurgulayan Tezcan, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a “Buradan demokrasi değil, faşist rejimler çıkar. Türkiye bu noktaya doğru sürüklenmiş. Militarist bir toplum, militarist bir devlet yaratılmaya çalışılıyor” diye seslendi. Tezcan, şu görüşleri dile getirdi: ‘Faşist devlette olur’ “Sokaktan geçen kişi ben terörle mücadele ediyorum diye suç işlerse buna ceza vermeyeceksin. Hiçbir ciddi devlette olmaması gereken bir şey. Militarist devletlerde olur, faşist devletlerde olur, paramiliter güçler kurarak toplumu korkutmak isteyen diktatörlüklerde olur. Bu madde iktidar eli ile sivil silahlı çete kurma maddesidir. Niyetiniz o değilse niyetinizi doğru ifade edin. Bu hüküm bir örtülü af getirmektedir. ‘Geçmişte böyle suç işlemiş olanları affediyorum’ diyor. TBMM af getirecek olsa 5’te 3 çoğunluk olması lazım. Türkiye’yi bir ateşin içine atmak peşinde misiniz?” Erdoğan’ın 2014 yılında “Esnaf gerektiğinde asayişi sağlayan polistir, askerdir” dediğine dikkat çeken Tezcan, “Bütün bu KHK’lerin oluşumunda bir kişiden bahsediyoruz. Nasıl güveneceğiz? Aşağıdaki insanlar kendilerince işgüzarlık yapıp böyle bir toplumsal çatışmanın fitilini ateşlerse ne yapacaksınız? Derhal bu tehlikeli uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz ik İKLİM ÖNGEL CHP MYK, Meclis’in tatile girmesinin ardından çıkarılan KHK’ler üzerine Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında ‘’tek gündem maddesi KHK’’ ile olağanüstü toplandı. Kılıçdaroğlu’nun önerisiyle KHK’lerin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürülmesi kararının alındığı MYK’de, Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye, 12 Eylül darbe döneminden beter bir duruma getirildi. Uygulamalar 12 Eylül’ü dahi aratıyor. Affı Meclis çıkarır, sivile yargı muafiyeti örtülü aftır” dediği öğrenildi. Toplantı kararının bu sabah saatlerinde alınması ve çoğu MYK üyesinin bölgesinde olması nedeniyle toplantı kısıtlı sayıda kurmayla yapıldı. Terörle mücadele kapsamında kısa süreli olacağına dair ifadelerin aksine aylardır devam eden OHAL ile Meclis’in devre dışı bırakıldığı ve bugüne kadar toplamda 30 OHAL KHK’si çıkarıldığı kaydedildi. Toplantıda, KHK’ler için “darbe bildirisi” ifadesi kullanıldı. tidarı. Bu düzenlemelerin derhal kaldırılması gerekir” diye konuştu. KHK’lerle Yargıtay ve Danıştay’a ilişkin getirilen düzenlemelerin ‘FETÖ icadı yöntem’ olduğunu kaydeden Tezcan, “FETÖ icadı yöntemleri kullanarak FETÖ ile mücadele edemesiniz. Şimdi aynı usul ve yöntemlerle yol yürümeye devam ediyorusunuz. Bunları yapmaya devam ederek Allah’ın ve milletin sizi tekrar tekrar affedeceğine inanıyor musunuz?” dedi. Tek tip düzenlemesini “Guantanamo özentisi” olarak nitelendiren Tezcan, tek tip elbisenin darbe dönemlerinin ürünü olduğuna dikkat çekti. Tezcan, “Yarın kimin o elbiseyi giymek zorunda kalacağı belli olmaz. Sadece bir yol vardır şaşmayacağımız, evrensel hukuk ilkeleri” görüşünü dile getirdi. l ANKARA/Cumhuriyet Ünal ile Yılmaz çelişti! Son KHK’deki tartışmalı madde ile ilgili AKP’de Başbakan Yardımcısı Yılmaz, ‘Terörle mücadeleyi güçlendirmek için’ derken sözcü Mahir Ünal, ‘Sadece 1516 Temmuz’u kapsıyor’ ifadesini kullandı AKP yöneticileri, “linç kararnamesi” konusunda birbiriyle çelişti. AKP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, darbe teşebbüsü ve terör olaylarına karşı koyan sivillere getirilen ceza muafiyetinin “terörle mücadele” için getirildiğini belirtirken; AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, söz konusu düzenlemenin yalnızca 1516 Temmuz günlerini kapsadığını ileri sürdü. AKP’li Yılmaz, dün düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin konuyla ilgili soruları üzerine, “Halen maalesef terör riskleri karşımızda duruyor. Ülkemizin güvenliği, insanımızın güvenliği açısından yapılması gereken neyse o adımları atıyoruz. Bunları farklı bir çerçeveye oturtup güvenlik endişelerimizi gidermemize hiç kimsenin mani olmaması lazım. Güvenliğin olmadığı bir yerde ne ekonomik gelişmeyi tam olarak sağlayabilirsiniz ne özgürlükleri yaşayabilirsiniz” dedi. ‘Yalnızca 1516 Temmuz’ AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal ise gazetecilerin soruları üzerine, ‘darbe teşebbüsü ve terör eylemleriyle bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması’ ibaresinin 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz gününü ifade ettiğini ileri sürdü. Ünal, “Burada yer alan terör eylemleri ibaresi de darbe teşebbüsünün terör eylemi olması hesabıyla yazılan bir unsurdur. Bu ifade, daha sonra gerçekleşen terör eylemlerini hiçbir şekilde kapsamaktadır. O gece ve o gece Abdullah Gül’den ‘hukuk dili’ uyarısı 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 15 Temmuz darbe girişimi ve devamı niteliğindeki terör eylemine müdahale eden sivillere yargı zırhı getirilmesine ilişkin 696 sayılı KHK hükmü konusunda, “gözden geçirilmesi” uyarısında bulundu. Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de Gül’ün mesajını rt’lemesi (retweet) dikkat çekti. Abdullah Gül, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne karşı arkasına bakmadan sokağa çıkıp direnen kahraman vatandaşlarımızı koruma amacıyla çıkartıldığını düşündüğüm 696 sayılı KHK’nın yazımındaki hukuk diliyle bağdaşmayan muğlaklık, hukuk devleti anlayışı açısından kaygı vericidir. İlerde hepimizi üzecek olaylara ve gelişmelere fırsat vermemek için gözden geçirileceğini ümit ediyorum” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Linç kararnamesi’ Bakanlığın bilgi notunda! Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün KHK’nin 121. maddesiyle sivillere getiri len dokunulmazlığa ilişkin, “Bu rada yapılan düzenleme, sa dece 15 Temmuz ve sonrasın da 16 Temmuz’daki darbe gi rişiminin püskürtülmesiyle il gili” açıklamasını, bizzat Ada let Bakanlığı Ceza İşleri Ge nel Müdürlüğü’nün bilgi notu yalanladı. Ceza İşleri Genel Müdürlü ğü tarafından KHK’nin çıktığı gün hazırlanan ve başsavcı lık ve mahkemelere bil gi amaçlı gönderilen yazıda, “kararname de yer alan ceza mu hakemesi ve infaz Abdullah Gül hukukuna ilişkin düzenlemeler” 13 mad de de açıklandı. Bilgi notunda, tartışmalı 121. maddeye ilişkin, “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın, darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılmasına katılan sivil kişilerin de hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmayacağı, hususları düzenlenmiştir” ifadesi yer aldı. Savcılıklar, olası hukuki tartışmada bu bilgi notunu esas kabul edebilecek ve soruşturmalarını bu çerçevede yürütecek. Bilgi notunda, hükümet yetkililerin açıklamasının aksine 16 Temmuz tarihi yer almadı ve bir sınır çizilmedi. l ALİCAN ULUDAĞ / ANKARA nin sabahında darbe girişimine karşı göğsünü siper etmiş, darbeyi engellemek için ülkesini çıplak elleriyle tutmuş o kahraman insanların ülkelerini canları pahasına korumalarından dolayı onlara dönük herhangi bir hukuki sorumluluk doğmasın diye bu düzenleme yapılmıştır. Buradan yola çıkarak bu düzenlemenin bugüne şamilmiş gibi, bugünkü diğer terör eylemleriyle ilgiliymiş gibi gösterilmek istenmesi tamamen dezenformasyondan ibarettir” diye konuştu. Darbe girişimine karşı direnen sivillere yönelik herhangi bir huku ki kovuşturma olup olmadığına ilişkin soru üzerine Ünal, böyle bir durumun olmadığını söyledi. “O zaman neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuldu” sorusu üzerine, “Burada hangi amaç güdülmüştür, burada kanun yapıcının maksadı daha sonra herhangi bir şekilde o gece ülkesini korumak için sokağa çıkan ve darbecilere mukavemette bulunan kimselerin herhangi bir hukuki soruşturma, kovuşturma görmemesi için bu yapılmıştır. Bu da son derece doğaldır” dedi. Bir gazetecinin FETÖ üyelerinin kendilerini gizlediklerini hatırlata rak, 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan sivillerle darbecilerin nasıl ayırt edileceğine ilişkin sorusu üzerine Ünal, bu ayrımların zaten yapıldığını ve darbecilerin o gece suçüstü yakalandığını söyledi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Şırnak’taki konuşması sırasında bir vatandaşın sahneye çıkıp boynuna sarılması olayında güvenlik zafiyetinin bulunmadığını kaydeden Ünal, “Salonda bulunan bir şehit çocuğunun Cumhurbaşkanımızın elini öpmek için anlık bir hareketiydi” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle