04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 26 Aralık 2017 10 haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 11 Savunmayı da elimizden aldılarCUMHURİYET DAVASININ 5. DURUŞMASINDA AHMET ŞIK’IN SAVUNMASINA İZİN VERİLMEDİ. MAHKEME DURUŞMAYI 9 MART’A ERTELEDİ Gazetemizin yayın politikasının soruşturma konusu yapıldığı da rak belirten Namık Kemal Boya’nın tanık olarak çağrıldığını belirtti. Belen, buna ne va kapsamında 422 gündür tu den ihtiyaç duyulduğunu an tuklu yargılanan Cumhuriyet lamadıklarını kaydederek, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve gazetemiz Genel Yayın CANAN COŞKUN “Böyle tanıklar dinlenecek ise sizin daha önce söylediği Yönetmeni Murat Sabuncu ile niz iddianamede alıntılar ya 361 gündür tutuklu bulunan muha pılan Mustafa Balbay’ın çağrılmasını birimiz Ahmet Şık ve 264 gündür tu istiyoruz. Aslında biz herkesin din tuklu bulunan muhasebe servisi çalı lenmesini istiyoruz” dedi. Belen’e ya şanımız Emre İper dün 5. kez hâkim nıt veren başkan Dağ, “CUMOK ko karşısına çıktı. nusunda bu dosyada isnatlar var. Bi Ahmet Şık’ın savunmasına izin zim açımızdan bu dosyada soruştur vermeyen mahkeme bir önceki ka manın genişletilmesi dışında bizim rarlarının aynı olan ara kararında değerlendirmemize dayanak delil ta Murat Sabuncu, Akın Atalay, Ahmet lebi yok. Uzadıkça uzuyor çünkü” de Şık ve Emre İper’in tutukluluk halle di. Ardından avukat Tora Pekin, ad rinin devamına karar vererek duruş li bilişim uzmanı Koray Peksayar’ın mayı 9 Mart 2018’e erteledi. Bir son Emre İper’in telefonu üzerinde yaptı raki duruşmanın Silivri’de yapılması ğı incelemeye ilişkin diğer bir raporu na hükmeden heyet, her tutuklu için dosyaya sundu. 3 avukat sınırı getirdi. Heyetin reddiyle ilgili ise dosyanın bir üst mah Ricayla karar kalktı kemeye gönderilmesini kararlaştırdı. Avukat Fikret İlkiz de söz alarak, Mahkeme heyetinin iki hafta önce Namık Kemal Boya’nın tanık olarak görülen Reina katliamına ilişkin du dinleme kararının tarihinin 22 Aralık ruşmada IŞİD’lileri tahliye eden he olduğunu söyledi. Mehmet Faraç hak yetle aynı olmadığı gözlendi. Heyetin kındaki zorla getirme kararının kaldı iki üye hâkiminin ve duruşma savcı rıldığını da belirterek, “Demek ki Fa sının o duruşmadaki heyetten farklı raç size gelerek zorla getirme kararı olduğu izlendi. Duruşma başlangıcın nın iptalini istedi. Neden kaldırıldı da mahkeme başkanı Abdurrahman ğı konusunda herhangi bir belirti yok Orkun Dağ, dosyada eksiklikler ol dosyada” dedi. Başkan Dağ da, “Kâtip duğunu belirterek, “İstediğimiz iler arkadaşlarımız tanıklarla bu dosya lemeyi sağlayamıyoruz” dedi ve iste için değil diğer davalarda da tanıkları nen tüm bilirkişi raporlarının dosya telefonla arıyor. Çünkü gelip gelme ya ulaşmadığını söyledi. Bunlardan meleri geciktiriyor bizi. Faraç, arandı birinin ByLock kullanıcısı olma suç ğında Şile’de olduğunu ve jandarma laması yöneltilen Emre İper’in telefo nın kendisini gözaltına alacağını bil nuna ilişkin bilirkişi raporu olduğu dirmiş. Bu nedenle bu kararın zorluk nu belirtti. çıkaracağını, duruşmaya geleceğini Avukat Bahri Belen söz alarak, söylemiş. Avukatlarla olan ilişkinin kendini CUMOK koordinatörü ola bir parçasıdır bu” diye yanıt verdi. SATMIŞ: FETÖ İLE MÜCADELE ETTİLER ‘BUNLARIN HESABINI SORACAĞIZ, HEPSİ YARGILANACAK’ Şık, AKP’yi eleştirince Dağ salondan çıkardı Tanık savunma hazırlamış Ardından MİT TIR’ları haberine lerimdi” dedi. “Akın Atalay 34 yıl önilişkin verdiği röportaj nedeniy ce vakfı değiştirecek müdahalelerde le tanık olarak çağrılan gazetemizin bulundu’ demişsiniz. Siz o sırada ga eski çalışanı Doğan Satmış’ın dinlen zetede miydiniz” diye soran Pekin’e mesine geçildi. Satmış, 16 ay boyun Satmış, “Gazetede yoktum. Basına ca genel yayın yönetmeni yardımcı yansıyanlardan biliyorum” yanıtını lığı ve köşe yazarlığı yaptığını söyle verdi. Pekin’in Satmış’a aynı röpor di ve “Bir savunma hazırladım” dedi. tajda “Balbay ve Alev Coşkun’un tas “Savunma” hazırlamasına itiraz eden fiye edildiğini” söylediğini anımsat avukat Aynur Tuncel Yazgan, tanık ması ile ilgili de, “Bunları da basın ların önceden hazırladığı metni oku dan duydum. Balbay benim zama yamayacağını, yalnızca bildiklerini nımda ayrıldı. Hatta bizi de suçladı. ve gördüklerini anlattıklarını söyledi. Yazıdaki ‘vakfın ele geçirilmesi’ sözü Avukat Bahri Belen de “Tanık, sanık nü vakfın yönetimindeki denge deği psikolojisi ile geldi. Zaten hakkında şikliğini anlatmak için söyledim. İfa bir soruşturma var” dedi. de anlamını aşan bir ifade olmuş” de Satmış, sözleri di. ne “Röportaj, bazı gazetelerde be Satmış da şüpheli Pekin’in röportajda “Cumhuri nim söylemediğim ifadelerle kullanıldı. FETÖ bağlantısı ile ilgili bir şey söylemedim. Bu ar Avukat Tora Pekin röportajda “Can Dündar ile ilgili haberlerin yapılmasına izin verilmiyordu” sözlerini anımsatarak bunların hangi haberler olduğunu sordu. Satmış da “Can Dündar ile ilgili yurt dışında çıkan haberleri yansıtmaya ça yetin çizgisini değiştirme girişimi oldu” dediğini anımsatması üzerine Satmış, “Bi kadaşlarımızın FE lışıyorduk. Gereğinden fazla büyütüldü zim görev aldığı TÖ bağlantısı olduğuna da inanmıyorum. Yargılanan gazeteciler de FETÖ ile mücadele et ğünü söyleyen arkadaşlar oldu. Biz onlara uymadık, bildiğimizi yaptık” ifadelerini kullandı. Pekin, Satmış’a son olarak Cumhuriyet ile ilgili bir soruşturmada şüpheli olup olmadığını sordu. Satmış da, yazısı ile ilgili bir dava açıldığını söy mız dönemde değişim olmuş ve tepki almıştı. Ermeni soykırımı ve Kandil röportaj miş kişilerdir. O ledi. Pekin de Satmış’a Akın Atalay ve ları tepki çekmiş sözler bana ait değildir. Gazetecili Murat Sabuncu’nun şüpheli olduğu bir dosyada şüpheli olduğu yanıtını verdi. ti. Bunlardan bahsediyorum” dedi. ğin bu şekilde yar Pekin’in röportaj gılanması Türkiye’yi dışarıya olum daki “Atalay darbe girişiminden önce suz yansıtıyor. 35 yıllık gazeteci ola bizi tasfiye etti” ifadesini hatırlatarak, rak bunu size aktarmayı görev sayı ekibinin kim olduğunu sorması üzeri yorum” sözleriyle başladı. İcra ku ne ise Satmış, “Can Dündar ile geldim rulunun haber toplantılarına katıl gazeteye. Benden sonra 1011 kişi ay madığını ve yayın politikasına et rıldı gazeteden. ‘Tasfiye’ diye bir şey ki etmediğini ifade eden Satmış, ge demedim ben” dedi. Satmış, soru üze nel yayın yönetmenleri, onların yar rine kendisi dışında kimsenin işine dımcıları ve yazı işleri müdürlerinin son verilmediği yanıtını verdi. Röpor yayından sorumlu olduğunu söyle tajda, “Akın Atalay’ın istediği yayını di. Dağ, sorgu sırasında Satmış’a rö yapmayacağımız için tasfiye edildik” portajdaki sözlerin kendisine ait ol dediğini anımsatan Pekin, Atalay’ın madığını söylemesi nedeniyle bu nasıl bir yayın istediğini sordu. Sat konuyla ilgili cezai girişimde bulu mış da, “Atalay yönetimin değişmesi nup bulunmadığını sordu. Satmış da, ni istiyordu. Aydın Engin’in etkin ol “Bana ait olmadığını Twitter’dan du masını istiyordu” diye konuştu. yurdum. Tekzibin etik olmadığını düşündüm” yanıtını verdi. Doğan Satmış’ın ardından mahkeme başkanı Dağ, tanık olarak dinlenecek Mehmet Faraç ve Leyla Tavşanoğlu’nun öğleden sonra geleceğini belirterek, duruşmayı öğleden sonraya ertelediğini söyledi. Bu sırada muhabirimiz Ahmet Şık, bu arada kendi beyanlarının söyleyebileceğini belirtti ve duruşmaya devam edildi. Başkan Dağ, Şık’ı sözlerine başlamadan önce, “Savunma dışına çıkarsan savunmayı sonlandırırım” diye uyardı. Şık da, “Bu dava bir siyasi linç davası. Bu nedenle siyasi değerlendirmelerim de olacak” yanıtını verdi. Şık, sözlerinin başında Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in 23 Kasım 2017’deki yeni adli yıl açılışında yaptığı konuşmada 80 milyonluk Türkiye’de yaklaşık 6 milyon 900 bin şüpheli bulunduğu açıklamasını anımsattı. Şık yaklaşık 7 milyon şüpheli olması durumunda ülke nüfusunun yüzde 15’inin devlet nezdinde şüpheli görüldüğü anlamına geldiğini ifade etti ve “Başka bir deyişle sokaktaki her 7 kişiden biri şüpheli” dedi. “Memleketin kendinden olmayanlarına değişik biçimlerde ve düzeyde terörist muamelesi yapan bir iktidar var” diyen Şık, “Terörist muamelesini akıl almaz suçlamalara dönüştüren iktidar güdümünde bir yargı var” ifadelerini kullandı. Bu sırada başkan Dağ, “Böyle gidersen izin vermem. Açılmış soruşturmalar var. İktidarla, onun güdü mündeki yargıyla işin yok” diyerek uyardı. Dağ’ın Şık’a “sen” diye hitap etmesi üzerine salondaki izleyicilerinden biri tepki gösterdi ve “Siz diyeceksiniz” dedi. Başkan Dağ da “Arkadan kimse müdahale etmesin. Burası forum değil” diye sesini yükseltti. Salondaki izleyicinin, “Siz de Ahmet’e sen diyemezsiniz. Ahmet babanızın oğlu değil. Saygı göstereceksiniz. Göstermek zorundasınız” sözleri üzerine Dağ, bu kişiyi salondan çıkardı. Şık bu gerginlikten sonra sözlerine devam etti. “Hakikati örtbas eden, gizlenen her gerçekle ortak geleceğimizin karartılmasına suç ortaklığı yapan bir medya var” diyen Şık, korkuyla sessiz kalan çoğunluktan bahsetti. Şık, sözlerine şöyle devam etti: “Hal bu iken, tamamen zalimliğe adanmış ve kötülüğünü şiddetle besleyen bir dikta rejiminde doğal olarak, özgürlüğünün sı nırlarını genişleten de sadece kötülük oluyor. Öyle maharet ya da zekâ gerektiren bir kötülük değil. Gücü elinde tutmanın kibri ve pervasızlığıyla hayata geçirilen sıradan ve organize bir kötülük. Kötüler. Farkındalar ve biliyorlar kötü olduklarını. Ve bu da, onları daha kötü yapıyor. Bu karanlık iklimi yaratanlar kendileriyle ve kötülükleriyle yüzleşmenin ağır sonuçlarını geciktirmek için de kendilerinden olmayanları, kendileri gibi olmayanları, suçlarını ifşa edenleri suçluyorlar. Bu tablonun ortaya çıkmasında AKP iktidarının en güçlü silahı kuşku yok ki medyası oldu. El koymalar, satın almalar yoluyla iktidar sözcülüğünü üstlenen bir medya inşa edilmişti.” Bu sırada başkan Dağ, Şık’ın konuşmasını ikinci kez böldü ve “Bu savunma değil. AKP iktidarını gidin milletvekili olun, eleştirin. Bu dava siyasi dava değil. Bu şekilde savunma yapmanıza izin vermem” diyerek Şık’ın dışarı çıkarılmasını istedi. Şık bu sırada, “Bu bir siyasi davadır. Siyaset, medya, yargı eliyle yürütülen bir dava bu” dedi. Şık’ın dışarı çıkarılması sırasında seyirciler sert tepki gösterdi. Şık’ın “Umarım siz kendiniz gibi bir mahkemede yargılanmazsınız” dediği duyuldu. Şık salondan çıkarılırken, “Bunların hesabını soracağız. Hepsi yargılanacak” dedi. ‘Anlamını aştı’ Satmış, avukat Tora Pekin’in sorusu üzerine “Röportajı yayımlayan kişi 30 yıllık arkadaşım dı. Anlamını aşan şeyler söyle miş olabi lirim ama sözler be nim söz Soldan sağa: Y. Emre İper, Ahmet Şık, M. Kemal Güngör, Bülent Utku, Önder Çelik, Musa Kart, Turhan Günay, Hakan Kara, Güray Öz, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Akın Atalay. REDDI HÂKIM TALEBI Duruşmanın öğleden sonraki oturumuna Ahmet Şık getirilmedi. Salona tutukluların yakınları alınmazken, yalnızca gazeteciler ve avukatlara izin verildi. Gazetecilerden de sarı basın kartı sahiplerine salona girme izni verdiler. Bazı sarı basın kartı sahibi olmayan gazeteciler tartışmaların ardından salona girebildi. Başkan Dağ, Şık’ın salona getirilmemesi ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “Mahkemenin arzu etmediği, mecbur bırakıldığı, yargılama aşamasında asgari düzeyde yürüyen ahengin dışında olduğunu kabul ettiğimiz şeyler. Bu davada mutlak kural denen kurallar hiçbir zaman uygulanmadı. En azından vekiller yönünden her bir sanık yönünden 3 avukat sınırına da uymadık. Bir sanığın tamamen savunması dışında açıklama yapmasına izin vermek mümkün değil. Ahmet Şık’ın protest bir adam olduğunu herkes biliyor, biz de biliyoruz. Mahkemenin düzenini bozacak, forumdaşlarıyla slogan atılacak hale gelmesi doğru bir yaklaşım değil. Her şeyin yargı yolu var. Doğru neyse onları yakalayıp bu yargılamayı sonlandırmaktır benim kanaatim. Kelle başı üç avukat demiyoruz biz. Yetkili hukukçuların da bu durumu anlayabileceklerini düşünüyorum. Ahmet Şık bariz bir biçimde yargılamanın düzenini bozmuştur. Böyle devam edeceği konusunda şüphem yok. Yargılamanın bundan sonraki aşamasında salonda olmayacak.” Söz alan avukat Fikret İlkiz de, heyete Şık’ın sözlerini “AKP” ve “siyasal iktidar” dediği sırada kestiğini söyledi. Başkan Dağ’a Şık’ı sözlerinin başında uyardığını anımsatan İlkiz, “Bu davanın siyasal bir dava olduğunu hep söyledik. Bu bizim görüşümüzdür. Görüşümüz en azından iddianameye bağlı kalmak üzere söylenmiş sözlerdir” dedi. Başkan Dağ’ın Şık’ı davranışları nedeniyle susturduğunu söyleyen İlkiz, “Davranışlarında size karşı, duruşmanın devamı bakımından herhangi bir tavrına tanık olmadık. Sanığın kendi sözleri konusunda o olayı kişiliğine bağlı bir yere götürürsünüz ki bu da tarafsızlık açısından bizi kuşkuya düşürür” Kurtuluş ARI Cumhuriyet davasında yargılanan arkadaşlarımızın aileleri yine en ön sıradaydı. YARSUVAT AİHM’Yi anımsattı Savcının talebinin ardından söz alan avukat Duygun Yarsuvat, Cumhuriyet gazetesinin sert muhalefet yaptığı ve iktidarın yanında olmadığı için yargılandığına dikkat çekti. “Bu dava siyasi bir davadır ve hukuk tarihinde siyasi davalar arasında yer alacaktır” diyen Yarsuvat, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu davada yargılananların başvuruları ile ilgili kısa süre içinde karar oluşturacağını anımsattı. Yarsuvat, tutuklu olmalarına bir neden olmadığını vurgulayarak, “O karardan önce siz verin hiç değilse yüzümüzün akıyla buradan ayrılalım” dedi. dedi. İlkiz, savunma hakkının kısıtlanamayacağını belirterek, Şık’ın salona getirilmesini ve başında kesilen sözlerine devam etmesini talep etti. Talep hakkında görüşü sorulan duruşma savcısı Hacı Hasan Bölükbaşı, Şık’ın savunma hakkını kötüye kullandığını öne sürerek talebin reddedilmesini istedi. Mahkeme de, Şık’ın savunma içerisinde kalmadığını savunarak, “Siyasal temel oluşturan sözleri sarfı yönündeki açıklamalarının yargılamanın düzenini, disiplinini bozacağı anlaşılmıştır” dedi ve Şık’ın bu oturuma alınmayacağını söyledi. Ardından söz alan avukat Bahri Belen, Şık’ın bir önceki oturumda bağırıp, çağırmadığına, heyete saygısızlık etmediğine dikkat çekti. Belen, Cumhuriyet davasının açılmasında Ahmet Şık’ın “medya” diye bahsettiği “yandaş medyanın” etkisinin olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: “Onların ifadeleri iddianamenin dayanağı oldu. Cumhuriyet’in eksenini kaybettiği iddia edilen iddianamenin kaynağı bu medya ise bir şey diyemeyecek miyiz? Bu doğrudan adil yargılamayı etkileme çabası idi. Bu medya ile ilgili bir şey deme yecek miyiz? AKP iktidarı nın veya başka bir siyasi görüş haberleri, gazeteleri eleştirebilir, bunu savunuyoruz. Bugün dava açılmamış olsaydı söyledikleri konusunda tutuklu olan ve olmayan gazetecilerin cevap verme hakları vardı ama bugün yargılanıyorlar. Yargılama sırasında savcıyı ve mahkemeyi etkileyecek haberler yayımlanıyor.” Belen, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, iktidar partisinin milletvekilleri ve yetkililerinin Cumhuriyet gazetesini silahlı örgütlerin propagandasını yapmak ve onlara yardım etmekle suçladığını anımsattı. Belen, tahliye kararı veren mahkemenin, iddianame düzenlemeyen veya tahliye isteyen savcıların görevden alındığına tanık olduklarını söyleyerek, “Bu durumda yargının bu haline işaret ederek adil bir yargılama yürütülmesini isteme hakkımız yok mu” diye sordu. Belen, Şık’ın sözlerinin kesilmesinin yargılama kapsamında bundan sonra savunma yaparken kullanılan sözlerin kısıtlanacağı tehdidini akıllara getireceğini vurguladı. Belen, tarafsızlığını yitirdiği şüphesi oluşması nedeniyle mahkeme heyetini tüm Cumhuriyet tutukluları adına reddetti. Kayahan’lı mesaj Heyet talebin ardından kısa bir ara verdi. Aranın dönüşünde mahkeme başkanı Dağ, “Anlaşılıyor ki Kayahan’ın şarkısı gibi ‘bizimkisi kırık dökük bir aşk hikâyesi.’ dedi. Reddi hâkim talebini kabul eden heyetin başkanı Dağ, dinlenmesi planlanan tanıklar Mehmet Faraç, Leyla Tavşanoğlu ve Namık Kemal Boya’nın dinlenmeyeceğini belirterek, yalnızca tutukluluk halleri ile ilgili talepleri alacağını söyledi. Görüşü sorulan duruşma savcısı Bölükbaşı da, Şık’ın salondan çıkarılmasının heyetin reddi konusunda gerekçe olarak değerlendirilemeyeceğini kaydederek, bu talebin reddedilmesi istedi. Can Dündar ve İlhan Tanır hakkında çıkarılan yakalama kararının yakalama müzekkeresinin dönmesinin beklenmesini talep eden Bölükbaşı, tutukluluğun devamına ilişkin gerekçelerin ortadan kalkmadığı iddiasıyla bu halin devamına karar verilmesini istedi. Sabuncu veSAVUNMA YAPMADILAR Atalay’dan ‘şık’ tepki Ardından Murat Sabuncu söz aldı. Tutuklulukta 15. aya girdiğini belirten Sabuncu, “Bir savunma hazırlamıştım ama Ahmet Şık yapamadığı için ben de yapmayacağım” dedi. Tutukluların savunmaları üzerinde düşündüklerini kaydeden Sabuncu, “Ahmet Şık da böyle yaptı. Sakın tutukluluktan yakındığımı sanmayın. Ahmet’in 24. ayı. Daha önce de kaçak savcı Zekeriya Öz’ün yüzünden 12 ay yattı. Ahmet de ben de aylardır hep şu anı hayal ediyoruz. Çıkacağız ve savunmamızı yapacağız. Bunu yaşayanlar anlar. Biz dik bakıyoruz yüzünüze. Ahmet Şık Türkiye’nin en mert, en dürüst gazetecilerinden biridir. Sözlerinin sonuna kadar bekleseydiniz Ahmet’in doğruları söylediğini görecektiniz. Eğer izin verirseniz aşağı arkadaşımın yanına gitmek istiyorum” dedi. Bu sırada salondan alkış yükselince, başkan Dağ, “Bu protest tavır yargılamaya bir şey katmıyor” dedi. Sabuncu tekrar söz alarak, oğlu Muratcan Sabuncu’nun doğum günü olduğunu ve salona giremediğini belirterek, “15 ayda 34 kez gördüm onu. Türkiye’de kalemden başka bir şeyimiz yok. Biz gazeteciyiz ve gazetecilik yaptık. Merhamet beklemiyoruz sizden” dedi. Reina hatırlatması Akın Atalay da Şık’ın sözlerinin engellenmesi nedeniyle yargı sürecine ve tanıkların beyanına ilişkin görüşlerini ertelediğini söyledi. Bir an önce adliyenin alt katında yalnız bekleyen Ahmet Şık’ın yanına gitmek istediğini kaydeden Atalay, şunları söyledi: “Heyetiniz 5 gün üst üste Reina katliamının yargılama VEDAT ARIK sını yaptı. Reina failinin asıl hedefinin Cumhuriyet gaze tesi olduğunu, eyleme saatler kala bundan vazgeçtiğini id dianameden okudunuz. Bu nu duyan bir avukat arkada şım bana ‘Desene sizi ziyarete cezaevine değil mezarlığa ge lebilirmişiz. Neredeyse tutuk luluğuna sevineceğiz’ demiş ti. Bizi hedef alan katil zanlı larıyla bir koridorda yatmamı za sebep veren kararlar veri yorsunuz.” Akın Atalay, son olarak Yahya Kemal’in şiirine atıfta bulunarak, “Tu tuklu olmak de ğildir ömrümü zün en feci işi, müşkül odur ki hürriyeti ni ve haysi yetini kay Muratcan Sabuncu’nun duruşma salonuna alınma ması tepki çekti. beder kişi” dedi. l İS TANBUL İZLENİM ‘Tutukluluk değildir ömrümüzün en feci işi’ Her duruşmaya, biraz daha ağırlaşan umudu alıp öyle gidiyoruz Çağlayan Adliyesi’ne. Dün de öyle oldu. OHAL KHK’lerinin etkisiyle biraz da. Sabahın erken saatlerinde içimize dolan ayazla geldik. Aralık soğuğunun yerini birkaç saat içinde yükselen bir tansiyonla ısınan atmosfere bırakacağını bilerek. Ama herhalde hiçbirimiz duruşmanın 74 gün sonrasına erteleneceğini tahmin etmedik. Okuryazar olmayı önemseyen kime sorsanız Cumhuriyet davasının “siyasi” bir dava olduğunu söyler size. Besbelli, apaçık, gün gibi... Fakat sanki böyle değilmiş, ülkemiz ifade özgürlüğü alanında parmakla gösterilen, cezaevinde gazetecilerin bulunmadığı, neredeyse her gün bir gazetecinin gözaltına alındığı bir ülke değilmiş; yargı sistemi, siyasi iktidarın baskılarına zerre boyun eğmeden harikulade kararlar veriyormuş gibi savunmalar yapması bekleniyor meslektaşlarımızın. Dün yapılan beşinci oturumunda yaşanan kırılma, Ahmet Şık’ın, yanardağ misali öfke patlaması yaşayan mahkeme başkanının talimatıyla salondan çıkarılması, ardından avukatlardan reddi hâkim talebi gelince de yeni bir ceza hükmü okur gibi sonraki duruşma gününü Silivri’ye ve 9 Mart tarihine ertelemesi tam da bu nedendendi. Ahmet Şık 154 slaytla, ihtimal iki saati aşacak bir dosyayla başladığı konuşmasını sadece 6 dakika sürdürebildi. Ne en küçük bir taşkınlık, ne olumsuz bir söz. Ahmet Şık’ın mahkeme başkanının siyasi bulduğu sözleri: “Karşımıza çıkan tablo şöyle; çoğulculuğa değil çoğunlukçuluğa sırtını dayayarak memleketin kendinden olmayanlarına değişik biçimlerde ve düzeyde terörist muamelesi yapan bir iktidar var. Terörist muamelesini akıl almaz suçlamalara dönüştüren iktidar güdümünde bir yargı var.” Ve Ahmet Şık, tam “AKP ve siyasal iktidarı” dediği sırada, tam da hakikati örtbas eden medyadan söz ettiği anda susturuldu. Cumhurıyet davası siyasi değil öyle mi? Murat Sabuncu Çizim: Tarık Tolunay Salondan üzgün ama gururlu ayrıldık. Tahliye talebi yerine aşağıda yalnız bekleyen Ahmet’in yanına inmek isteyen Murat Sabuncu ile “Tutuk olmak değildir ömrümüzün en feci işi, müşkül odur ki hürriyetini ve haysiyetini kaybeder kişi” dizelerini heyete okuyan Akın Atalay gibi arkadaşların dik duruşu verdi bu gururu bize. Yarkadaş: Yeni KHK ilk Ahmet Şık’ı vurdu Ahmet Şık’ın mahkeme salonundan atılmasıyla ilgili olarak CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, “Yeni KHK ilk etkisini Cumhuriyet Gazetesi davasında gösterdi. Hakimlere tanınan ‘sınırsız yetki / sanıksız duruşma yapma hakkı’ Ahmet Şık’ın savunma hakkının gasp edilmesine yol açtı. Hâkim, AKP’yi eleştiren Ahmet Şık’a “Siyaset yapamazsın, bu işi milletvekilleriniz yapsın” diyerek salondan attırdı. Bunun adı savunma hakkının mahkeme eliyle gasp edilmesidir. Ahmet Şık, tamamen siyasi saiklerle hazırlanmış bir davada, gerçekleri açıklama hakkını kullanamamıştır. Hâkimin, AKP’yi eleştirtmemesi ve “Gidin siyaset yapın milletvekili olun” demesi ise artık bağımsız ve tarafsız davranamayacağının ilanıdır. Çağlayan Adliyesi’nde yaşanan tablo, hukukun KHK’ler eliyle diri diri gömüldüğünü göstermektedir. Unutulmasın ki; savunma hakkı kutsaldır ve savunmada dile getirilen ifadelerden dolayı hiç kimse susturulamaz ve cezaya tabi tutulamaz!” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle