01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 25 Aralık 2017 EDİTÖR: OLCAY BÜYÜKTAŞ TASARIM: FUNDA YAŞAR ER RİSKLERİN GÖLGESİNDE EKONOMİ 2 OLCAY BÜYÜKTAŞ [email protected] Prof. Korkut Boratav: Ücret ayarlamaları gerçekleşen 6 aylık enflasyon verileri üzerinden yapılıyor. Bu yöntem, ‘refah artış payı’nı, yani ekonominin büyüme oranını dikkate alan bir ‘Emekçininöğe içermediği için çalışan lehine de olmuyor... Boratav’ın araştırma alanları: lehine bir Uluslararası İktisat, İktisat Politikası, Gelişme İktisadı, Türkiye Ekonomisi’dir. Üdurum yok’snKltvniıeaaıkigTononykms,,raüakbelkdatraeiuıçarsairrrdırhtlgyktıkeçıkytelaeBolıkgidıneğlengylokaoamdııirOannnebvekaaçilHoaedişşmtıal’ıamkğsdeArydykavoııtüiüiLnıe,rşlkadykkkauy“rkuebmssntaakİnfayiıeecsbrlrrtagrkikaaaaeodtsuçarannnieüdebildşbtcaihnlkiryskiımeimfbeiirnüdllsdzğhniiakayerüriasalraariP?aslnmfedmrırykuoıeiaafıYysn.ddenDtaaigral.seikmkaiigiğaallerlirıtttkgııişsşreeıltzalinerrbımhPtireürpobmsofaüüs.pyuKylüalnoemrurıiknesyutambithniiBçdllılişoaimtmgrıairetievçlaidreivniey,ydbaaebiirniAysblrlTlakduüueiaaıKşsi2ünnpğÜlykyicyPi0ıltrusoliurmıkn0eü”ani.inkkne3alSdkmrıytyehidloği2aıyeoednıyeto0nblnğedeaeuk0ıaasıererünni7olçıfuir,vdcltemylglehaıyueaağmemrıküüşrneızaobikterlodsilmeaauutrdssiılhinçlieliurrnyn”eidamuekıdükvlbopyauarkefeeioboattriIsmnlnieMingeeriybzritk.lezeiüFmbm/iaBokrisynu’enazaunepüekciişospsillumknsımkeitionnizşooaıen“iadlenndukeisstmunköuireioinu?ğyvmafnyiiatdavzikpnıeoışK1yFl9tsadrsıaomiBln3aasmdsiıKıük1.ntnidlısi5r9eaBıraştoüriniG1iğaydBdıkDml’e9le8llmnotelsaimttdaıtatiavünae66skıliaorşriMezglıaeüsnanuitd.A4’vCmınSyKdsniaalyrStuıBatl,ia’şnaguaiies.tolaatmiaeyel’bıirşmniepmkikr1navrtnynıtayl9nZuaiia,tzdMdeyFelğyasyab1a8iıbmırae9mğaao.daöaazaBitai3rKyTitl19kylıto’ıiylpkenl9Abd’’ldaeeneuÜnitoüBaı7ausretknd7aaegnsırotcrdlniıpulimtull.b2ylıfdiırkeagaredin.igetA’a1yvl.’ıinwaam9udı1lisdrokös1Ü.ı1e9Claanrcn4ne9i8eeiüeCDğazümrrk6’nau0ydrn60e2stlaayaeadit4ÜÜmvü2aaepvFi0’v0nnreendtneokknnaeaariie0hTsıdsnaeleByosBtçşkiiersaÜusvv2iSseaeıvevsotedüfolAoyieeir’ııd1aBeri,sdkklnnri9itrsHıLetrrnryyailıAtsaeıetdokı.sres6KlyukeatiöHt.Oysktiisaonsö6aatntHkaetPiriaaaİaiseev’lrfuvnlt’mnviMrdGbrsyünnoaiaz’ass,akesaıedauıeğsemntleimi1alkÜirat’9lrye’D.nerSaınzkdseiirdheynamal15dreaiPlidd9aoğyalöyistİimı9akvegtorie7Rolikaüan.Öeeadeöy4rgtrlk1öeşdnsd?t9eraoder’ittğaniraeur8’nüBıenlgrrı.4Bilie’dünirsoedia rişlerinin OHAL dönemini içeren son buna bağlı cari açık oranı yukarı çekil 12 aylık dökümüne de bakıldığında ka di; 1990’lı yıllara göre yüksek bir eşiğe yerleşti. Petrol fiyatlarında 20142016 lıcı özellik taşıyan doğrudan yaban n Dolar ve Avro’daki yukarı yönlü arasında gerçekleşen düşme, bu eğilimi biraz yavaşlattı, ama bu olumlu etken cı yatırımlarının toplam sermaye girişi hareket sizce nereden kaynakla artık son bulmuştur. 2017’de 40 milyar dolar civarında ve milli gelirin yüz ne oranının yüzde 26 olduğunu, bunun nıyor ve sonuçları neler olacak? de 5’ini aşan cari işlem açığının gerçekleşeceği anlaşılmıştır. Yüksek düzeyli, SOHAL öncesini temsil eden 2015’te yüz de 48 olduğu bilgisini verdi. on iki yılda Batı borsaları kesintisiz yükselmiş; “yükselen piyasalar” de yüksek oranlı, ekonominin küçüldüğü 20082009’da dahi ortadan kalkmayan, kronikleşmiş cari açık, Türkiye ekonomisinin ağır bir yapısal sorunudur. n Enflasyon tahminlerinin Merkez Bankası ve OVP’deki şekliyle tutması biraz zor görünüyor. Sizin bu konudaki öngörüleriniz nelerdir? Memur ve emekli maaşları, asgari üc nilen büyük çevre ekonomileri de bu balonlaşmadan nasibini almıştır. Türkiye de 2016’nın ikinci yarısında darbe girişiminin yol açtığı kesinti dışında aynı dalgadan yararlandı. Nitekim bu yılın ilk dokuz ayında yabancı serma Borçluluk durgunluk yaratır retler, kamu sektörü işçilerinin yıllık zam oranları, büyük ölçüde TCMB’nin yıllık enflasyon hedeflerine bağlanıyor. ye girişleri 2016’ya göre yüzde 30 arttı; bu artış, özellikle “sıcak”, spekülatif akımlara da n Özel sektörün borçları tehlike oluşturur bir boyuta ulaştı mı, Merkez kısa vadeli borçlarını çevirebilecek düzeyde mi? Özel sektörde artık sembolik düzeyle yanmaktaydı. Finansal ba Şirketlerin net döviz açığı (pozisyonu) 2017 boyunca artmış; re inmiş olan toplu sözleşmelerde de aynı hedefler önemli rol oynuyor. Altı aylık dönemlerin sonunda gerçekleşen enflasyon bu oranları aşarsa gecikmiş bir ayarlama yapılıyor. Bir kere bu yöntem, “refah artış payı”nı, yani ekonominin büyüme oranını dikkate alan bir öğe içermediği için, normal (yani ekonominin küçülmediği) yıllarda emekçilerin milli gelirdeki paylarını aşındıran bir sapma içeriyor. Ayrıca TÜİK’in enflasyon hesabında kullanılan ağırlıklar, tipik emekçi ailelerinin tüketim sepe londaki sönmenin, önce “yükselen piyasalar”dan çıkışlarla başlayacağı tahmin ediliyordu ve bu doğrultuda bir hareketin ilk etkileneceği ül milli gelire oranı dokuz ayda yüzde 24’ten 27’ye çıkmıştır. Döviz fiyatlarında hızlı ve uzunca süren bir yükselme, yüksek döviz borçlusu şirketleri ve bunların alacaklısı olan bankaları sıkıntıya sokar. Yatırımları aşağı çeker; ekonominin durgunlaşmasına yol açar. Dış ortam daha da bozulursa milli gelirin düşmesi de gündeme gelir. Kısa vadeli dış borçların TCMB brüt rezervlerine kelerin başında Türki oranı 2011’den bu yana kritik eşik olan yüzde 100’ü aşmış; 2017 Haziran sonunda ye gösteriliyordu. Bu ekonomik etkenlere iktidarın AB ve ABD ile gerilimleri de eklenince son bir ayda sıcak para hareketleri yavaşladı; ka yüzde 120.5’e yükselmiştir. Bu durum, şirketlerin ve bankaların dış borçlanmasını güçleştirmekte; maliyetlerini yukarı çekmektedir. Bu konuda tek olumlu gelişme, 20142016 arasında Türkiye’nin dış borçlarında kısa vadeli borçların payının yüzde 33’ten yüzde 24’e indirilmesi olmuştur. Ancak, bu eğilim 2017’de son bulmuş görünüyor: Bu yılın ilk altı ayında kısa vadeli dış borçlar 98 sımda çıkışlar başladı. Azal milyar dolardan 109 milyar dolara, toplam borçların yüzde 25.2’sine tinden farklı ve onların gerçekte yaşadığı enflasyonu yansıtmıyor. Sağlıksız büyüme n Yapılan tüm teşviklere ve yardımlara karşın işsizlik istenilen boyutta önlenemiyor... Aylık ortalamalara bakıldığında bu yıl içinde işsizlerin sayısı, 2017’ye göre yüzde 11.7 artmıştır. İşsizlik oranları maya başlayan döviz arzı, dış yükselmiştir. Tümüyle özel sektörden kaynaklanan bir artış söz ticaret ve cari işlem açıklarındaki artışla birleşince döviz fiyatları yükseldi. TCMB, Cumhurbaşkanı’nın talepleri doğrultusunda politika faizini indirmeye kalkışırsa sıcak para kaçışla konusudur. Döviz piyasalarında son günlerde başlayan gerilimin bankaları ve şirketleri artan tedirginliğe sürüklemesi de bu gelişmeyle bağlantılıdır. Kalıcı yatırım yarıya indirınınhızlanacağıkesindir. nın ortalaması ise yüzde 10.6’dan yüzde 11.5’e yükseldi. İstidamda sekiz aylık artış yüzde 2.6’dır. TÜİK’e ve hükümete göre ekonomi ilk altı ayda yüzde 5.2 büyüdü ve 2017’nin tümünde ise yüzde 5’i aşan bir büyüme oranı öngörülmekte. İstihdamdaki artış temposunun milli geliri yarı yarıya geriden izlediği nasıl açıklanabilir? Ya milli gelir hesapları yanlış ya da ekonomi, istihdam yaratmayan sağlıksız bir büyüme içinde. Özetle, Türkiye’de faal nüfustaki artışları tümüyle istihdam edebilecek büyüme temposu gerçekleşemiyor. Yapısal bozuklukları istatistiklerle oynayarak görünmez kılabilirsiniz; ama, insanlarımızın günlük hayatlarında yaşadıkları işsizlik gerçeğini yok edemezsiniz. Doğru teşhis yoksa, çareleri tartışmaya başlamak anlamsızdır. n Ülkenin içinde bulunduğu jeopolitik riskler, devam eden OHAL yatırımları nasıl etkiler? 2017’nin ilk altı ayında sabit ser maye birikimi içinde uzun vadede büyüme temposunu yukarı çeken makineteçhizat yatırımlarının geri lediği belirlendi. Yabancı sermaye girişlerinin OHAL dönemini içeren son 12 aylık dökümüne de bakalım: Kalıcı özellik taşıyan doğrudan yabancı yatırımlarının toplam sermaye girişine oranı yüzde 26’dır. OHAL öncesini temsil eden 2015’te bu oran yüzde 48’di. Çözüm bu iktidarla zor n Bu ekonomik sorunlara karşı ne gibi çözüm yolları önerebilirsiniz? Yukarıdaki tespitler, iki temel sorunu ortaya koyuyor: Büyüme hızı, işsizliği azaltacak düzeye çıkarılmalı ve bu dönüşüm dış bağımlılık hafifletilerek gerçekleştirilmeli. Bu sorunları aşmak için, bugünkü neoliberal modelin dışa dönük kurallarını reddeden, sermaye birikim oranını, üretken kamu yatırımlarının katkısıyla anlamlı boyutta yükselten ve sanayinin ithal bağımlılığını hızla aşağı çekmeyi hedefleyen planlamacı bir perspektif gerekmektedir. Ne var ki, kısa vadede hem dış borçların döndürülmesi hem de cari işlem açığının finansman zorunlulukları, böyle bir yaklaşıma geçişi fiilen köstekleyecektir. Bu engel, dış dünyayla ilişkiler köklü bir biçimde yeniden düzenlenmeden aşılamaz. Türkiye’de siyasi iktidarın bugünkü sınıfsal dayanakları, bu doğrultuda bir dönüşümü gündem dışı kılmaktadır. Yatırımların ve sermaye hareketlerinin bileşimindeki bu bozulma nasıl açıklanabilir? Yerli ve yabancı sermaye açısından uzun vadeli yatırımlar için mülkiyet haklarının güvencesi esastır. OHAL’in bu açıdan bilançosu endişe vericidir. Türkiye’nin kredi puanını 2016’da “yatırım yapılamaz” konuma indiren Moody’s, bu kararının gerekçeleri arasında OHAL uygulamaları içinde kimi şirketlere dönük “el koyma” operasyonlarına referans vermekte; bunların “özel yatırımların korunmasını ve genel olarak yatırım ortamına dönük riskleri, belirsizlikleri, kurumlarda zafiyeti” artırmasını açıkça sıralamaktaydı. OHAL’in yarattığı bu istikrarsızlıklara AKP hükümeti ile Batı dünyası arasındaki kavgalı ortamın eklenmesi, yerli ve yabancı yatırımcıları ayrıca da etkilemiştir. Sermaye çevrelerinin endişeleri, tedirginlikleri en azından değindiğim istatistiklerle iktidara aktarılmış olmaktadır. İktidarın en tepesinde bu tür dolaylı mesajların algılanmadığı; dış dünyayı daha yakından izleyen siyasetçi ve bürokratlarda da tedirginliklerin yaygınlaştığı anlaşılmaktadır. dizi/haber 13 Kılıçdaroğlu, İnönü’yü andı ‘Devriminin büyüklüğü çok açık’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ikin ci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 44. ölüm yıldö nümü dolayısıyla yayımla dığı mesajda; “2017 yılın da demokrasiyi yok ederek tek adam rejimi kurmak is teyenleri, diktatörlük ve ti ranlık sevdasına kapılanla rı görmek, onun yaklaşık ya rım asır önce gerçekleştirdiği devrimin büyüklüğünü İsmet İnönü çok daha açık bir şekilde göstermektedir” dedi. Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet döneminin ilk baş bakanlık görevini yürüten, ülkenin kalkınmasın da ve gelişmesinde unutulmayacak sorumluluk lar üstlenen İnönü’nün, 2. Dünya Savaşı’ndan Türkiye’yi uzak tutarak çocukları babasız, an ne ve babaları çocuksuz bırakmadığını anımsa tarak “Bu büyük devrimi ‘1950 senesini; mem leketin yüz seneden beri hasretini çektiği ye ni hayat tarzını, yüreğimiz ümit ve iftiharla do lu olarak seçmiş bulunuyoruz’ sözleriyle anlatan İnönü’nün, Cumhuriyetimizin ‘demokratik, la ik ve sosyal hukuk devleti’ karakterinin kökleş mesine katkısı emsalsizdir” dedi. Kılıçdaroğlu, İnönü’nün şahsında başta büyük Atatürk olmak üzere, Kurtuluş Savaşı’nın tüm kahramanlarını sevgi, saygı, rahmet ve şükranla andığını belirt ti. l ANKARA / Cumhuriyet Sarıkamış şehitleri unutulmadı Sarıkamış Harekâtı’nın 103. yıldönümü çerçevesinde Manisa’da Sarıkamış Şehitlerini Yaşatma ve Dayanışma Derneği Genel Merkezi tarafından doğa yürüyüşü düzenlendi. 11 sivil toplum kuruluşundan yaklaşık 200 kişinin katıldığı yürüyüş öncesinde, Şehzadeler ilçesindeki Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Milli Egemenlik Anıtı’nın önünden dev Türk bayrağı açılıp, Sarıkamış şehitleri için saygı duruşunda bulunuldu. Yürüyüş ile ilgili bilgi veren Yönetim Kurulu Üyesi Öztürk Demir, amaçlarının Sarıkamış şehitlerinin o gün soğuk havada yürüyüş sırasında yaşadıkları acıları hissedebilmek olduğunu söyledi. Konuşmanın ardından yapılan Spil Milli Parkı’ndaki 15 kilometrelik doğa yürüyüşü 1146 metre yükseklikteki Bayrak Mevkii’nde son buldu. Sarıkamış şehitlerini anma günü nedeniyle Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı önüne Türk bayrağıyla gelen Esenyurt Tokat 15’li Torunları Derneği üyesi Saffet Gümüş, Erdoğan Karaca ve Lütfü Cangül, Kurtuluş Savaşı’nda askerlerin giydiği üniforma ile dedelerinin anısına soğuk havada nöbet tuttu. l Haber Merkezi İZMİR’DEN YENİ YIL DİLEĞİ: Bir yurttaş bile aç uyumasın İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, muhtarların yeni yıl etkinliğine katıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Bornova ilçesinde görev yapan muhtarların “Yeni Yıla Merhaba Buluşması”na katıldı. Acısıyla tatlısıyla bir yılın daha geride kaldığını belirten Kocaoğlu, “2018 yılının ülkemize, kentimize, tüm dünyaya sağlık, esenlik getirmesini diliyorum. Barış getirmesini diliyorum. İnsanların mutlu olmasını, gelir düzeyinin yükselmesini, kimsenin aç yatağa girmemesini diliyorum. Kurtuluş Savaşı’nı veren ve cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının durumu bugünkünden çok daha müşküldü. O zorlukları aşmış bir milletin torunları olarak önümüzde hiçbir engel tanımıyorum. İnancım tam. Ülkeme ve insanıma güveniyorum. Yeter ki birlik olalım” diye konuştu. Bornova Muhtarlar Derneği Başkanı Recep Çakmakçı’nın ev sahipliğini yaptığı geceye Belediye Başkanı Olgun Atila ve Kaymakam Mustafa Gündoğan da katıldı. l İZMİR/İHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle