14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 14 Aralık 2017 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Kılıçdaroğlu’na ‘YSK’ fezlekesi Sıyırınca zulmün üniformasını... Her yıl olduğu gibi, 2017’de de 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ydü. Yargı kararına bile gerek olmadan, işinden kovulmuş, kamudan atılmış, görev yerinden sürülmüş, kürsüsünden sepetlenmiş, okulundan kapı dışarı edilmiş, ordudan uzaklaştırılmış, malı mülkü müsadere edilmiş, beyaz ölüme mahkum edilmiş binlerin, korkuyla baskıyla sindirilip susmaya mahkum edilmiş milyonların yaşadığı bir ülkede yine de insan hakları konusunda övgülerle bezenmiş resmi açıklamalar birbirini izledi. 10 Aralık 2017 günü en büyük zulüm de işte buydu. İktidar canibinden gelen açıklamaların biri, bir zamanlar bu gerekçeye can simidi gibi sarılanların sonra başlarına gelenler ve yaşadıkları büyük hüsran görülünce demode olduğunu sandığımız, klasik “askeri vesayet tasfiye ediliyor” savıydı. Bu kez “kudretlularımız” operasyonun tamamlandığını, askeri vesayetin sona erdiğini muştuladılar. HHH Haklıdırlar, artık askeri vesayet kalmamıştır. Sıkıyönetimler dönemi tarihe karışmıştır. Artık zulüm askeri mahkeme ilamlarıyla tescil edilmiyor. Artık esip gürleyenler albaylar, generaller değil. Zulmün üniforması yok artık. Ama bu demek değil ki artık zulüm bitti. Zulüm üniformasından sıyrılmış olarak devam ediyor. Zulmün sıyrılan üniformasının altından sarık ve cüppe çıktı. Onu da sıyırınca, altından, talan, yalan, irtişa (rüşvet) ve iftira çıkıyor. Üniformayı tasfiye edince, zulüm bitmedi, sarığıyla, cüppesiyle devam etti. Rakamlar cüppeli, OHAL’li zulmün, üniformalı sıkıyönetimli zulümden bin beter olduğunu gösteriyor. Üniformalı zulmün on yıllık uygulamasıyla, cüppeli zulüm döneminin bir yıllık OHAL uygulamalarının rakamlarla karşılaştırması için, bu sütunda 16 Eylül 2017’de yayımlanan “OHAL 12 Eylül’ü yaya bıraktı” yazısına bakabilirsiniz. HHH ‘Keşke siz de yapsanız!’ Baskıların egemen olduğu, insan haklarının ayaklar altına alındığı yağma ve talan ile yolsuzluk ve rüşvetin at başı yarıştığı zulüm toplumlarında bütün bunlar rüşveti, adam kayırmayı, hırsızlığı, yolsuzluğu gizlemek için yapılır. Bunların panzehiri ise açıklık ve şeffaflıktır. Demokrasilerde yolsuzluğa, yoksulluğa, talana, yağmaya karşı en iyi çare açıklık, saydamlıktır. Bu yüzdendir ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi ve ailesinin mal varlığının araştırılması için önerge vermesini herkes candan desteklemeli, özellikle iktidar kanadının politikacıları da, Kılıçdaroğlu’nu örnek alarak aynı yolu tutmalıydı. Ama ne gezer! Kılıçdaroğlu’nun “mal varlığımı araştırın” çağrısına karşı AKP’den ilk tepki gösteren Mustafa Şentop, çağrıyı siyasi manevra olarak yorumladı ve benzerlerinin daha önce görüldüğünü söylerek yan çizeceklerinin ilk işaretlerini verdi. Herkes de “tabii kabul etmezler, sıranın kendilerine gelmesinden korkarlar” diye düşündü. Şimdi Mustafa Şentop’a verilecek yanıt basittir: Üstadım, keşke arada siz de böyle siyasi manevralar yapsanız da, yolsuzluk ve rüşvetler üzerindeki örtüler kalksa! AKP hiçbir şekilde yolsuzluğun, hırsızlığın, rüşvetin üstüne gitmemiştir. Almanya’da ortaya çıkarılan, ama kaynağı Türkiye’de olan Deniz Feneri davası ne oldu? Örtbas edildi! Bir kumpas olduğunu kimsenin yadsımadığı, ama içindeki yolsuzluk ve hırsızlığın fahiş şekilde sırıttığı 17/25 Aralık olayları sırasındaki rüşvet iddiaları ne oldu? Örtbas edildi! Ama bunlar yanlış hesaplardır ve yanlış hesap, her zaman Bağdat’tan değil, kimi zaman da New York’tan döner. ABD, Sarraf’ın itiraflarını kullanmak istiyor buna şüphe yok. Buna karşı en iyi çare, yolsuzluğu, hırsızlığı, rüşveti burada yargılamak değil miydi? Sarraf’ı casuslukla suçluyorlar. Sarraf’ı casus haline getirenler kimler? İtiraflarından yararlanmaya çalışanlar mı? Yoksa hırsızlık ve rüşveti kutsal devlet sırrı haline sokanlar mı? Barodan Küçük ve Uğur için suç duyurusu Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi, TGRT Haber’deki programlarındaki sözleri nedeniyle Cem Küçük ve Fuat Uğur hakkında “Suç işlemeye tahrik ve suçu övme” nedeniyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. İnsan Hakları Komisyonu üyesi Aydın Özdemir, “Alenen işkence suçu meşru gösterilmiş, işkencenin yöntemleri dahi belirtilerek, gözaltında kalan bir kısım şüphelinin işkenceden geçirilmesi yolu gösterilmiştir. İşkence hiçbir zaman sınırlanamayacak, meşru gösterilemeyecek bir suçtur” dedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı üçü CHP’li biri HDP’li dört vekil hakkında fezleke hazırladı. HDP’li milletvekili Ayşe Acar Başaran için de soruşturma izni istedi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması istemiyle fezleke hazırladı. HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran hakkında da soruşturma izni talep etti. YSK eleştirisi ağır geldi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, üçü CHP’li, biri HDP’li 4 milletvekili hakkında fezleke hazırladı. Kılıçda roğlu, 12 Eylül 2017’de FOX TV’de, referandumda YSK’nin mühürsüz oy kararını eleştirirken, “nohut kadar akıl varsa seçim maddelerini anlar”, “sandıklarda oy hırsızlığı olmadı, kimsenin oyu çalınmadı ama geriye dönüp bir baktık ki Yüksek Seçim Kurulu çalınmış”, “yasalara aykırı karar verenlere bizim hukukumuzda çete denir”, “orada oturan, karar veren on tane yargıç, yargıç değil Yüksek Seçim Kurulu’nun çetesini oluşturmaktadır” ifadelerini kullanmıştı. Sözlerin ardından YSK, Kılıçdaroğlu hakkında, YSK Başkan ve üyelerini hedef gösterdiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. SİHA iddiasına soruşturma Tanrıkulu’na Silahlı İnsansız Hava Araçlarının (SİHA) sivilleri öldürdüğü iddiası, Özel’e TBMM personelinin bilgisayar kasasını birim kapısını kırmak suretiyle yerinden sökerek genel kurul salonunda teşhir etmesi olayı ile ilgili, Yigitalp’e ise Twitter’dan yaptığı “Kürt var ama siyaseti yasak... Siyasetçisi yasak. Kürt var ama dili yasak, tarihi, okulu yasak... Bir de bu vardı. Kürtlüğünüzle gurur duyun”, “Be sime Konca açlık grevinde” paylaşımları nedeniyle fezleke hazırlandığı bildirildi. Hazırlanan fezlekeler Adalet Bakanlığı kanalıyla TBMM Başkanlığı’na gönderilecek. Savcılığın ayrıca HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran hakkında, 27 Ağustos 2017 tarihinde HDP Antalya İl Başkanlığı binasında yaptığı konuşmada TCK’nin 301/4. maddesini ihlal ettiği iddiasıyla soruşturma izni talebinde bulunduğu öğrenildi. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül izin verirse, Başaran hakkında soruşturma başlatılabilecek. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Hükümeti de batırır!’ Soylu’nun Kılıçdaroğlu’na yönelik sözleri için ‘Üçüncü sınıf mafya babası üslubu’ nitelemesi yapan Tezcan, ‘Ya istifa etmeli ya görevden el çektirilmeli’ dedi belediyelere ‘hukuk kurulu’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2.5 saat süren MYK’de kurmaylarına İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için verilen gensoru önergesinin görüşüleceği gün tam kadro Genel Kurul’da olunması talimatı verdiği öğrenildi. MYK’de Ataşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonun ardından belediyelere yönelik yeni girişimlere hazırlıklı olmak amacıyla belediyeler için hukuk kurulu oluşturma kararı alındığı belirtildi. CHP bu kurulla, görevden el çektirme, soruşturma açma gibi durumlarda anında müdahalede bulunabilecek. Ekonomide son büyüme rakamlarının da gündeme geldiği toplantıda, Kılıçdaroğlu kurmaylarından konuşmalarında bu büyümeyi dile getirmeleri talimatını vererek; emekliye, asgari ücretliye, işçiye, memura yani halka enflasyon artı büyüme oranında zam yapılması gerektiğinin altının çizilmesini istedi. l İKLİM ÖNGEL / ANKARA Kemal Kılıçdaroğlu CHP’DEN SOYLU İÇİN GENSORU: Tehdit değil, silahlı güçlere talimattır CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik söylediği sözler nedeniyle TBMM Başkanlığı’na gensoru öngersi verdi. Soylu’nun Kılıçdaroğlu’na yönelik “Sana açık açık söylüyorum, sen bittin” ifadelerinin anımsatıldığı gensoru önergesinde, Soylu’nun Kılıçdaroğlu’nu açıkça tehdit ettiği, konuşmasının diğer bölümlerinde ise Kılıçdaroğlu’nun iftiralar içeren, siyasi ahlaka sığmayan seviyesiz sözlerle sindirmeye çalıştığı kaydedildi. Siyasetçiler arasında eleştiri ve şiddetli tartışmaların demokrasinin işleyişi açısından nor mal olduğunun belirtildiği önergede, “Doğal olmayan, silahlı güçleri emri altında bulunduran bir kişinin hakaret ve tehdide başvurmasıdır. Bu bakımdan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bakanlığının gerektirdiği sorumluluğu yerine getirmemiş, mafyavari yöntemlere başvurmuştur” dendi. “İçişleri Bakanı’nın sözleri kin ve nefretin olduğu kadar CHP’ye oynanan komplonun da itirafı niteliğindedir” ifadesinin kullanıldığı önergede, bu ifadeleri kullanan kişinin sıradan biri olmadığına dikkat çekildi. Bu açıdan Soylu’nun sözlerinin “basit bir tehdit değil, kolluk kuvvetlerine talimat amacını taşıyan yasadışı bir girişim” olduğunun kaydedildiği önergede “Bu sözlerle Sayın Kılıçdaroğlu açıkça hedef haline getirilmiştir. Siyasetin antidemokratik bir şekilde kolluğun bağlı olduğu bakanlık eliyle dizayn edilmeye çalışılması, demokrasinin tasfiyesi anlamına gelmektedir” dendi. Önergede tüm bu nedenlerden dolayı Soylu hakkında gensoru açılması talep edildi. Süleyman Soylu ‘FETÖ’den ilk ihraç Soylu’ CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 16 ay boyunca Tayyip Erdoğan ve AKP’ye eleştiri CHP Genel Başkanı Ke sınırlarının çok üzerin mal Kılıçdaroğlu’nu de hakaretler etmiş, ‘hır “sen bittin” sözle sız’ demiş, ‘harami’ de ri ile tehdit eden İçiş miş, ‘paçanızdan yolsuz leri Bakanı Süleyman luk akıyor’ demiş, ‘yedi Soylu’nun “Türkiye’de ğin lokmaların hesabını FETÖ’den ihraç edilen sormazsam namerdim’ ilk kişi olduğunu” söy demiş. Mayıs 2009’da ledi. Sayın Cindoruk, sorum Özel, önceki gün CNN Türk yayınında, OHAL Özgür Özel luluk almam gerekir diye, aday olmuş. O kong döneminde FETÖ’den rede, partiyi Fethullah ihraç suçu olduğunu belirterek, Gülen cemaatinin partisi haline ge “FETÖ’den ihraç ilk ne zaman ya tirmekle, Zaman Gazetesi ve cema pıldı? Türkiye’de FETÖ’den ihraç atle yakın ilişki içinde olup, partiyi edilen ilk kişi Süleyman Soylu’dur. oraya getirmekle suçlamış. Bu tar Demokrat Parti’den ihraç edilmiş tışmalar içinde Cindoruk, Soylu’yu tir” dedi. Özel şu ifadeleri kullandı: yenmiş. Ardından, Soylu, partinin “Soylu Ocak 2008’de Genel Baş eski genel başkanı ve üyesi sıfatıy kan seçilmiş, Mayıs 2009’a kadar la ‘Demokrasi Buluşmaları’ adı al tında, Zaman Gazetesi ve STV tarafından desteklenen buluşmalar gerçekleştirerek, yaklaşmakta olan 12 Eylül referandumunun cemaat lehine kampanyasını yürütmüştür. Demokrat Parti’den ihraç gerekçesi, partinin kurumsal kararına rağmen 12 Eylül 2010, yani yargıyı ve devleti cemaat eline teslim eden referandumda ‘hayır’ı değil, ‘evet’i savunmasıdır. Fethullah’la işbirliği yapmaktan ihraç edilen ilk siyasidir. FETÖ’den ihraçtır kendisi. Şu an sicil affı peşindedir.” Ağustos 2010’da, 12 Eylül anayasa değişikliği referandumu ile ilgili olarak Demokrat Parti Genel İdare Kurulu’nun ‘hayır’ tutumuna uymayarak ‘Evet’ oyu vereceğini açıklayan eski DP Genel Başkanı Soylu partiden ihraç edilmişti. l ANKARA (Cumhuriyet) CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik sözleri üzerine hükümete, “İçişleri Bakanlığı’nda üçüncü sınıf mafya babası kılıklı kişilerin oturmasına izin vermeyin. Ya istifa etmeli ya görevden el çektirilmelidir” diye seslendi. CHP’li Tezcan MYK’nin ardından basın toplantısı düzenledi. Tezcan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle: n 37 yıl oldu, ders alınmadı: Erdal Eren’in idam edilmesinin üzerinden 37 yıl geçti. Birçoğu anımsamaz. 12 Eylül askeri cuntasının kanlı günleriydi. 17 yaşında gencecik bir fidan hukuka aykırı şekilde yaşı büyütülerek haksız bir kararla idam edildi. Mesele 37 yıl acıları tekrar yaşamak değil. Türkiye, aradan 37 yıl geçmesine rağmen hesaplaşamadığı gibi yeni darbe huhukuna teslim edildi. Bugün gençler, gazeteciler, aydınlar hukuka aykırı yargılanmaktadır. Yine darbe mahkemeleri gibi çalışan mahkemelerle büyük hak kayıplarının yaşandığı bir Türkiye. 37 yılda ders alınmamış olmanın acısını yaşıyoruz. n DayanAksız uzaklaştırma: Ataşehir Belediye Başkanımız görevden uzaklaştırıldı. Bu halkın iradesine darbedir. Haksız bir kararla, seçilmiş belediye başkanı görevden uzaklaştırılıyor. Bizim belediye başkanlarımızın veremeyeceği hesabı yoktur. Görevden uzaklaştırmadaki gerekçelerin dayanağı bulunmamaktadır. Soruşturmalarla ilgili bakanlık müfettişleri, Danıştay “soruşturmaya gerek yok” kararı vermişlerdir. Savcılıklar “Kovuşturmaya yer olmadığı” kararı vermişlerdir. Onlar kendi belediye başkanlarını kirli pazarlıklarla istifa ettirip dosya kapatırken bizim belediye başkanımız kendi eliyle dilekçe vermiş ve “Beni araştır” demiştir ve sonuçta takipsizlik kararı verilmiştir. n Sandıksız iktidar arayışı: Bugün halk iradesine dönük bu darbe, iktidarın sandıksız iktidar arayışını ortaya koymuştur. AKP iktidarı sandıksız iktidar arayışına girmiştir. İstanbul Büyükşehir başta olmak üzere tüm büyükşehirleri kaybetme noktasında olduklarını görüyorlar. Başarı kazanacağımızı bildikleri için belediyelerimiz üzerinden operasyon yürütme peşindeler. Bizim korktuğumuz bir şey yok. Varsa bir hesap hangi belediye başkanı olursa olsun hesabını verir. Aramızdaki fark bu. Halk kendi belediye başkanına sahip çıkacak. Bu uygulamaları yerleştireceğiz sanmayın. Türkiye’nin huzurunu kaçırmayın. Kendi arzunuzca hukuka aykırı şekilde başkanları görevden alamazsınız. Alırsanız halkın kendi seçtiklerine sahip çıkma hakkı olduğu görür, nasıl sahip çıkacağını anlarsınız. n Üçüncü sınıf mafya babası: Bir İçişleri Bakanı var. Adı İçişleri Bakanı, konuşmalarına baktığımızda üçüncü sınıf mafya babası. Çete usulü bir dil. Emrinde emniyet güçleri, jandarma, silahlı güçler bulunan bir bakanın söylememesi gereken sözleri sarf ettiğini görüyoruz. Bu bir telaşın eseri. Kendi geçmişiyle ilgili veremediği hesabı var. Bazı kapılarda kendisine yer bulmak veya yerini korumak için bu sözleri söylemek zorunda hissediyor olabilir. Onu o makama getirenlere, onu o makamda tutanlara söylüyorum; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin itibarını daha fazla ayaklar altına almayın. İçişleri Bakanlığı’nda üçüncü sınıf mafya babası kılıklı kişilerin oturmasına izin vermeyin. Bu kendinize, hükümetinize saygısızlık. Bir partiyi batırdı geldi. Dikkat edin ha, hükümetinizi de batırır bu anlayış ve bu üslup. Bakanlık ehliyeti yoktur. Ya istifa etmeli ya görevden el çektirilmelidir. l ANKARA (Cumhuriyet) C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle