29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 15 Kasım 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Atatürk düşmanının haber 11 adını okula verdiler MEHMET MENEKŞE Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk ve Kuvayi Milliye kuvvetleri için ölüm fetvasını kaleme alan Mustafa Sabri’nin adının Tokat’ta yeni açılan bir imam hatip lisesine ortaya çıktı. Yazılı açıklama yapan EğitimSen, okulun isminin derhal değiştirilmesini istedi. Mustafa Sabri’nin adının daha önce Tokat’ta kurulan vakfa verildiği ve emekli öğretmen Hami Karslı’nın açtığı davanın ardından vakfın isminin değiştirildiği ortaya çıktı. EğitimSen Tokat Şubesi Yönetim Kurulu’ndan yapılan yazılı açıklamada, kent merkezinde yeni açılan imam hatip lisesine Mustafa Sabri’nin isminin verilmesine tepki gösterildi. Açıklamada, “Damat Ferit hükümetinde şeyhülislam olarak görev yapan 1869 Tokat doğumlu Mustafa Sabri; Mustafa Kemal için ‘Sultan Osman Oğlunun’ makamına geçmek isteyen kişi diyen, aynı zamanda İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ne mensup bir kişidir. İstanbul hükümetinin, Anadolu’daki milli mücadele hareketine karşı yumuşak davrandığını savunmuş, Sevr Antlaşması’nın kabulünü ısrarla istemiş hatta bunun için eşinden bile eleştiri almıştır. Milli Mücadele’ye karşı daima olumsuz tutum ve davranışlar içerisinde yer alan Mustafa Sabri, yeni kurulan Türk devletini ve rejimini daima eleştiren, tüm inkılaplara karşı çıkan, Cumhuriyete ve Atatürk’e karşı devamlı kin ve nefret kusan bir kişi olmuştur. Bu kişi Milli Mücadele’nin kazanılmasın Tokat’ta yeni açılan bir Anadolu imam hatip lisesine, Milli Mücadele ve Atatürk devrimlerine karşı duruşuyla bilinen Mustafa Sabri’nin adı verildi Mustafa Sabri Tokat’ta açılan imam hatip lisesine Mustafa Sabri’nin adının verilmesi tepki çekti. dan sonra önce Yunanistan’a kaçmış ardından Mısır’a geçerek burada ölmüştür. Sonuç olarak, bu kişinin ismi, ilimizde bir Anadolu imam hatip lisesine verilmiştir. limizde, ismi okula verilebilecek bir Türk büyüğü, ilim adamı, eğitimci, yazar, veya sanatçı yok mudur?” denildi. Adına vakıf kurulmuş Mustafa Sabri’nin ismini AKP’li Belediye Başkanı Adnan Çiçek döneminde Tokat’ta kurulan bir yardım vakfına verildiği de ortaya çık tı. Emekli öğretmen Hamit Karslı, “Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi Vakfı’nın isminin Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasa ile belirtilen niteliklerine ve anayasanın temel ilkelerine, hukuka, milli birliğe ve milli menfaatlere aykırı olduğu” gerekçesiyle vakfın kapatılması için 2007’de Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı. İki yıl süren mahkeme sürecinde vakfın ismi noter senedi ile Tokat Aşevi ve Yardım Vakfı olarak değiştirildi. Bunun üzerine mahkeme ortada şikâyet konusu olan bir vakıf kalmadığı için 2009 yılında davayı bitirdi. Emekli Öğretmen Hami Karslı, “Mustafa Sabri bunlar için bir tutunacak dal, çünkü Atatürk devrimlerine en önce karşı çıkanlardan birisi. ‘Türk yaratıldığım için beni affet Tanrım’ diyecek kadar ‘Türklüğe tövbe’ diyecek kadar Türk düşmanı, Cumhuriyet düşmanı. Bir liseye bu kişinin ismi verilmiş, faaliyetlerini sürdürüyor ve kimseden de çıt çıkmıyor” diye konuştu. ‘Kesinlikte tesadüf değil’ ADD Tokat Şube Başkanı Cemal Güneş de, “Cumhuriyet, Atatürk düşmanı, Atatürk’ün Nutuk kitabında ‘Vatan haini’ olarak tanımladığı bir kişinin ismi bu eğitim öğretim yılı başında şimdi de Tokat’ta imam hatip lisesine verildi. İngilizlerle bir olup, İngiliz uçaklarından atılan bildirilerde ‘Kuvai Milliye ye yardım etmeyin, bunların katli vaciptir’ diye fetvalar veren bir Şeyhülislam bu. Bir liseye bu kişinin isminin verilmesi kesinlikle tesadüf değildir, bilinçli bir eylemdir. Şeyhülislam Mustafa Efendi bugün birileri Atatürk maskesini takmaya çalışsa da Atatürk karşıtlarının rol modelidir ve bu geleneği, bu karşıtlığı yaşatmak isteyenlerin bir çabasıdır” dedi. l AMASYA MEB’den yeni sisteme yama Liseye giriş sistemine yönelik tepkileri değerlendiren Milli Eğitim Bakanlığı, bir yandan ‘nitelikli okul’ listesini oluşturmaya çalışıyor, diğer yandan da yapılacak sınavdaki soru sayısını artırmayı planlıyor OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Bakan İsmet Yılmaz’ın liseye giriş için açıkladığı yeni sisteme karşı kamuoyundan gelen tepkileri değerlendirmeye aldı. Bakanlık, mayıs ayında tamamlamayı planladığı “nitelikli okul” listesi ve eğitim bölgelerine ilişkin çalışmaların aralık ayı içinde bitirmek için süreci hızlandırdı. Haziran’da yapılacak liseye giriş sınava ilişkin eleştiriler kapsamında da soru sayısının artırılmasına ilişkin çalışma başlatıldı. MEB, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla kaldırılan TEOG’un yerine konacak sistemin açıklarını kapatmaya çalışıyor. Yeni sistemi ilk olarak “Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi” olarak açıklayan, kısa adını ise “Liseye Geçiş Sistemi” olarak duyuran Bakan İsmet Yılmaz’ın talimatıyla bakanlık bürokratları alarma geçirildi. Bakanlık bürokratları geçen hafta 81 ilin Milli Eğitim müdürleri ile bir araya gelirken, eğitim bölgeleri ve sınavla öğrenci alacak “nitelikli” liselerin il il belirlenmesi için raporların bakanlığa gönderilmesini istediği öğrenildi. Okulları belirleyin Edinilen bilgiye göre, Bakan Yılmaz haziranda yapılacak geçiş sınavıyla öğrenci alacak 600 lisenin adının mayısta duyurulacağını açıklasa da gelen tepkiler üzerine bakanlık süreci hızlandırma kararı aldı. Milli eğitim müdürlüklerine “İlinizde sınava dahil edilecek okulları belirleyin” talimatı verilmesinin ardından, her ilde 4 ya da 5 lisenin alternatifleri ile birlikte belirlenerek isimlerin bakanlığa iletilme sürecine başlandığı öğrenildi. Bakanlığın gelen listelerin incelenmesi ve onay sürecinin tamamlanmasının ardından “nitelikli” liselerin isimlerini açıklaması bekleniyor. MEB’in taşra teşkilatına bir diğer talimatı ise sınava girmeden adrese dayalı sistemle yerleşecek öğrenciler için oldu. Bu kapsamda geçmişte var olan önergenin de ötesinde “eğitim bölgeleri” listelerinin tamamlanması beklenirken, çalışmalarda yeni ‘mahalli’ sistemin mahalle sınırlarında tutulmayacağı öğrenildi. Öğrencilere tercih döneminde alternatif seçenek sunabilecek şekilde geniş tutulması istenen eğitim bölgelerinde, mahalle ve belediye sınırları yerine bölgedeki öğrenci sayıları ve ulaşım imkânlarının temel alınması istendi. Soru ayarı Sistem üzerindeki değişikliklerde kamuoyundan gelen tepkileri de değerlendiren bakanlık, yapılacak sınavın soru sayısını da gündemine aldı. Yükseköğretim Kurulu’nun aynı gerekçelerle üniversiteye giriş sınavının ilk oturumunda 80 olan soru sayısını 120’ye çıkarmasının ardından MEB’de “yeterli değil” eleştirilerini dikkate alarak soru sayısını yeniden ayarlama çalışmalarını başlattı. Bakanlığın ders temelli olarak değil, sayısal ve sözel olarak biçimlendirilecek merkezi sınavda 60 olarak açıklanan soru sayısının 80 veya 90 olarak yeniden düzenlenmesi için hazırlıkların masaya yatırıldığı öğrenildi. Sayı artırılacak Bakan Yılmaz, dün AKP grubunun kapalı toplantısında sistemle ilgili milletvekillerine bilgi verdi. Milletvekilleri, Yılmaz’dan 600 tane olacağı belirtilen “nitelikli” okulların sayısının artırılmasını istedi. Bakan Yılmaz, konuyla ilgili çalışma yapıldığını ve sayının artırılabileceğini, bu yolla sınavla yerleştirilecek öğrenci sayısının da yükseltilebileceğini aktardı. Yılmaz’ın, sürecin aralık ayı sonuna kadar tamamlanacağını ilettiği öğrenildi. l ANKARA Özeller de aynı sınavla alacak Sınavla öğrenci almak isteyen özel okullar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapacağı sınavın sonuçlarını kullanarak yerleştirme yapacak. Özel Okullar Kayıt Komisyonu adına açıklama yapan Özel Okullar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nurullah Dal, özel okullara öğrenci alımına ilişkin kayıt takviminin geçen yıl olduğu gibi yapılacağını, kayıt süreci ve yerleştirmeye dair esasların, bakanlığın sınav sistemi ile ilgili açıklayacağı bilgiler çerçevesinde paylaşılacağını söyledi. l Eğitim Servisi EĞİTİM SEN, DANIŞTAY’A BAŞVURDU Rehber öğretmen yönetmeliği yargıda Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği’ni yargıya taşıdı. Yönetmeliğin hukuksuz olduğunu ve yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini belirten Eğitim Sen, Danıştay’a başvurarak bakanlığın kararlarının iptalini istedi. Eğitim Sen, rehber öğretmenlere nöbet, ders ve angarya görevleri verilmesini öngören Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği’ni yargıya taşıdı. Danıştay’a başvurarak yönetmeliğin iptalini isteyen Eğitim Sen’in açıklamasına, CHP milletvekilleri Tur Yıldız Biçer, Gaye Uslu, HDP milletvekili Lezgin Botan, PDR Derneği, Eğitim Sen şube yöneticileri katıldı. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “Rehberlik ve Psikolojik Danışma öğretmenleri ne, görevleriyle ilgili olmayan konularla ilgili ve çalışma saatleri dışında görev verilmesinin önü açılmıştır. Bu durum eğitimde genellik, eşitlik, süreklilik ilkesiyle çelişmekte; psikolojik danışmanlık mesleğinin içerik ve doğasına aykırı bir şekilde kontrol ve denetimi içermektedir. Yönetmelik ile kazanılmış haklara saygı ilkesi de yok sayılmaktadır” dedi. Hükümetin eğitim politikalarını eleştiren Aydoğan, “AKP ve MEB, dini vakıf ve cemaatler eliyle yapamadığını yönetmeliğin sunduğu imkânları kullanarak yapmak istemekte, rehberlik hizmeti adı altında okullara dini vakıf ve cemaatlerin elemanlarının görev yapabilmesine olanak tanımaktadır” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Bardağın boş tarafına bir manifesto’ Sedef sınav kâğıdını gösterdi. Ozan soruların hepsini doğru cevaplamış. Boşlukları doldurmuş. Eşanlamlıları bulmuş. Çevirileri yapmış. Sayıları yerli yerine yerleştirmiş. Yetmiş yedi almış. İngilizce sınavından gerçekten yetmiş yedi almış. Kayırma yok, hoşgörü yok, iltimas yok. Kendi kendine doldurmuş sınav kâğıdını ve dersten “Başardım” diyerek çıkmış. Ben ağlamaya başladım. Sedef de ağladı. Otizmli oğlumuz Ozan büyük mücadeleler sonucunda zar zor devam edebildiği okulda, yaşıtlarıyla birlikte girdiği sınavda İngilizceden yetmiş yedi alınca... Ağladık biz sevinçten ve umuttan ve güldük ve ağladık ve güldük. “O zaman her şeyi yapabilir Ozan?” dedim. “Eğer bu şekilde okula devam eder, hayata karışır, sosyalleşirse tabii ki yapar” dedi Sedef. Yine sevinçten ağladık yine umutla güldük ve ağladık ve güldük... Ozan on bir yaşında. Yaşıtlarıyla okula gitmesi, sınıfta derslere katılması yıllardır büyük sorun. Yasal haklara rağmen öğretmenlerin yetersizliği, yöneticilerin bilinçsizliği ve bazı velilerin kabalığı yüzünden Ozan’ın yaşıtlarıyla birlikte normal eğitim alması hep şartlara bağlı. Anlayışlı bir müdür, hevesli bir öğretmen ve aklı başında veliler bir araya gelmedikçe, Ozan’ın normal bir okulda eğitim görmesi mümkün olamıyor. Kendi kendine İngilizce öğrenen, hatta şu sıralar internetten bir ihtimal Arapçayı da sökmekte olan (duaları açıp Arapça yazıları sağdan sola parmağıyla izleyerek okuyor) ve bizim fazla giremediğimiz o gizemli ve çok renkli iç dünyasında daha birçok şeyi halleden Ozan... Ülkenin zaten perişan olan eğitim politikasında özel çocuklar için aksamadan işleyen bir sistem olmadığı için ancak Sedef’in bilinçli ve sabırlı ısrarı sayesinde eğitimine devam edebiliyor. Sedef... Ozan İngilizceden yetmiş yedi aldı diye birlikte ağladığımız ve güldüğümüz arkadaşım, şu on bir yıllık süreçte Ozan’la birlikte değişen hayatında yaşadığı duyguları, varoluşa dair düşüncelerini ve günden güne olgunlaşan hayat felsefesini anlattığı bir deneme kitabı yazdı. Kitabın adı “Kedi Gözü”. Küçücük bir kitap ama çok büyük bir şey anlatıyor. Mesela Ozan’ın denize ilk kez girişini anlatıyor. Beş yıl boyunca Ozan’la denizin kıyısında oturuşlarını... Ozan’ın beş yıl boyunca denize girmeyip oturduğu yerden tek tek ve özenle suya taş atışını... Taşların suda oluşturduğu halkalara bakışlarını... Her birini atarken duyduğu başarı coşkusunu... Beş yıl sonra bir gün birden Sedef gözünü ondan kaçırmışken kalkıp tek başına denize girişini... Ve yıllardır Sedef’in ondan beklediği şeyi yapışını... Dudakları morarıncaya kadar bir daha sudan çıkmayışını... anlatıyor. Değerlerin, kıymetlerin durumlara göre nasıl farklılık gösterdiğini ve farklı bir çocuğa sahip olmanın bir insana neler neler öğrettiğini anlatıyor. Sedef... “Bardağın boş tarafına bir manifesto yazdım” diyor. Ben “Bardağın boş tarafına yazılan manifestolar gibisi yoktur” diyorum. Dikiyoruz bardakları kafamıza. Ozan hâlâ denizde, dudakları mosmor... Yaşadığı o güzel ve özel dünyadan... Hem çok uzaktan hem de çok yakından bize bakıyor. Asıl manifestoyu varlığındaki muazzamlıkla bize ve tüm dünyaya o yazıyor. Yurttaki ‘şaka’ müdürü götürdü Karaman’da Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı Nefise Sultan Kız Öğrenci Yurdu’nda kalan öğrencilerden bazıları, 5 Kasım’da, gece odalarına giren siyah giyimli ve yüzü saçlarıyla örtülü bir kişinin, kendilerini uyandırıp, Arapça bir şeyler söylediğini ve “Sıra sizde”, “Öleceksiniz” yazılı notlar bıraktığını ileri sürmüştü. Cumhuriyet Savcılığınca açılan soruşturma kapsamında, olayı 3 öğrencinin “şaka” yapmak için gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştı. Olay günü basın mensuplarına tepki gösteren KYK İl Müdürü Enver Yazıbaşı ile Nefise Sultan Kız Yurdu Müdürü Hüseyin Paylan görevden alındı. KYK Genel Müdürü Sinan Aksu, “Son olayda da müdürümüzün psikolojisi bozulmuştu. Kendi isteğiyle bize daha önce verdiği emeklilik dilekçesini kabul etmiş olduk” dedi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle