06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 12 Kasım 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ yorum 13 Atatürk’ü sevmek...zun zamandır yazmak istediğim bir konu var: Atatürk’ü sevmek nasıl bir şey? Bu Usoru üstünde hep birlikte düşünelim istiyo rum. Geçenlerde Churchill’ın hayatını anlatan bir film izledim, kendi ülkesinin de içinde bulunduğu müttefik ordularının Normandiya’ya çıkartma yapmasına karşıydı ve büyük bir yenilgi korkusu içindeydi. Filmin devamında bu korkunun Çanakkale Savaşı’yla ilgili olduğunu, Türklerin bu beklenmedik zaferini içine sindiremediği açığa çıkıyordu. Öyle ki, Normandiya çıkarması olacağı gün büyük bir fırtına yaratması için Tanrı’ya dua ediyordu. Çünkü Mustafa Kemal diye bir komutanın gerçekleştirdiği bir mucizeye tanık olmuştu. Evet, çağının tüm liderlerinde saygıyla karışık korku yaratan bir lider Mustafa Kemal Atatürk, peki biz bu liderle ilgili neler biliyoruz. Şimdi sorularıma geçiyorum. Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Savaşı’nda hangi cephelerin komutanıydı. Çanakkale Savaşı’nda uygulanan başarılı savaş stratejisi tarihte ilk kez hangi komutan tarafından uygulanmıştır? Mustafa Kemal Atatürk kaç dil biliyordu? Kütüphanesinde altını çizerek okuduğu kaç kitap vardı? Kurtuluş Savaşı için bir halk hareketi yaratmak istiyordu, bunun için hangi illere gitti? Mustafa Kemal’in başlattığı ilk milli kazı nerededir? Mustafa Kemal’in Eti Türkleri dediği uygarlık bugün hangi adla anılmaktadır. Şu sözlerden hangisi (bunlar Ege Bölgesi’nde gördüğüm Atatürk imzalı yazılar) Atatürk’e aittir. Karabağlar Belediyesi Şirin Hipodromu: “At yarışları sosyal toplum için bir ihtiyaçtır.” Mustafa Kemal Atatürk. Bir nikâh salonunun önü: “Eşini mutlu edecek herkes evlenmelidir.” Mustafa Kemal Atatürk. Bir taksi durağı: “Türk şoförü en asil kalpli adamdır.” Mustafa Kemal Atatürk. Daha var da ben yazmadım. Hangisi? Mustafa Kemal, Köy Enstitüleri projesini kaç yılında hayata geçirdi? Atatürk Cumhurbaşkanı olduktan sonra kaç ile gitti? Ve siz çakma Atatürk gördünüz mü? Sanırım gördük diyenleriniz çıkacaktır. Çünkü daha önce de yazdım. Çünkü özellikle Ege kıyılarında parayla dolaştırılan çakma bir Atatürk var. Bunu ilk yazdığımda çünkü en yakın arkadaşlarım ve hatta gazetedeki dostlarım, “Işıl bu gerçek mi yoksa senin bir fantezin mi” diye beni sorguya çekmişlerdi, durumu yeniden açıklığa kavuşturmak istedim. Evet, efendim, özellikle İzmir bölgesinde, CHP’li belediyelerin her kurtuluş gününde, parayla dolaştırdıkları bir sahte Atatürk var. Bunu ben Urla’da gözlerimle gördüm ve hatta yaşlı bir kadının sahte Atatürk’e sarılıp ağladığını da gördüm. Ayrıca çakma Atatürk redingotunu çıkarıp normal kıyafetiyle kahvede oturup çay içerken, küçük bir çocuğun “Atatürk hortladı!” diye ortalığı dağıttığını da gördüm. Sahte Atatürk’ün takvimindeki bütün günler doluymuş ve şöyle bir dolaşmaya 3000 Türk Lirası aldığını söylediler. Bütün bunları neden yazdım. Bilmediğimiz, üstünkörü tanıdığımız hiçbir insanı sevmeyiz. Tıpkı görmesek de gitmesek de o köy bizim köyümüz olmadığı gibi. Öyleyse çocuklarımıza ilk Nutuk’la başlayıp en gerçekçi bir biçimde Kurtuluş Savaşı’nı ve sonrasını ve kurtarılan bu ülkenin yeniden esir düşürülmesini en açık biçimde anlatmalıyız. Erdoğan, Atatürk’ü solculara ve Marksistlere bırakamayız demiş. Öyleyse biz Marksistler ve solcular yeniden Atatürk’ü tanımaya başlamalıyız. En önyargısız biçimde! SAYISAL LOTO 12 14 20 26 40 48 6 BİLEN: 5 milyon 882 bin 341 TL (1 kişi) 5 BİLEN: 5 bin 502’şer TL 4 BİLEN: 72’şer TL 3 BİLEN: 10’ar TL 12 KASIM 2017 SAYI: 33639 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:11 05:55 06:17 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:41 12:55 15:31 07:23 12:40 15:18 07:42 13:02 15:44 Akşam 17:58 17:45 18:10 Yatsı 19:20 19:05 19:29 İnsanların bir kan kardeşliği vardır, bir de can kardeşliği. Kan kardeşinizi elbette çok sever şehrini; Marmara’yı, Boğaz’ı, martıları, Topkapı Sarayı’nı, Samatya’yı sığdırır. Mücevherleri bazen imparator mührü, siniz, ama seçemezsiniz. Hasbelkader bazen sultan kavuğudur. Ama İstanbul’u aynı ana babadan doğmuş; birlikte Topkapı’nın kubbesinden, bir cami mi üzülmüş, sevinmiş, büyümüş olmak ya naresinden seyrettiren her değerli taşta, ratır aranızdaki sevgiyi. Sevan’ın gönül gözleri ve göz nuru vardır. Oysa can kardeşliği, sizin seçiminiz Dostluğuna gelince... ve vazgeçilmez bir dostluğun taçlan 2009 yılının Kasım ayında evime hırsız masıdır. Sevan Bıçakçı, benim böyle can kardeşimdir. Yirmi yıl önce, ruh ikizim Sevan Bıçakçı’nın vatan sevdası girdi. Ergenekon davalarının en yanık yerinde, tuhaf bir soygundu. Bilgisayarım ve Sevan’ın ilk koleksiyon parçalarından, Elif Yıldız aracılığıyla tanıştık ve onun çok beğendiğimi anladığı için armağan ruh ikizi Emre Dilaver’in kadim okurum sadece çok başarılı bir ya ettiği “Theodora” isimli yüzüğüm çalın olması sayesinde kaynaştık. pıt değil. Kuyumculukta ve mıştı*. Onun “abla”sı olmaktan hep gurur duydum. zaten tüm el sanatlarında HHH Mini minnacık bir atölyede çakan yaratıcı kı kaybolan çıraklık eğitiminin Polis yüzüğün fotoğrafını isteyince, utana sıkıla vılcımı dünyayı ışıtana kadar, adım adım izledim çok sabır isteyen, ama ya Sevan’ı arayıp durumu anlatmak zorunda kaldım. başarılarını. Ama hiçbirini hak ettiği uzunlukta ya ratıcılıkta yeri doldurulmaz O kadar yıl geçmişti ki üstünden, yüzüğü önce zamadım. Reklamını yapıyor derler diye çekindim. olduğunu göstermesi bakı anımsamadı. Tarif edince anladı, fotoğrafını bulup Muhalif yazarlığımın zararı dokunur diye sustum. mından da önemli. gönderdi hemen. Ben de polise verdim. Kısacası, kendi gözümden sakındım, dünyada Neyse, hayatı kitap ve Aradan bir hafta geçti. çok ender yetişen bir değer olan kardeşimi... film olduğuna göre, demek Yeni kilit taktırdığım kapı çalındı, açtım. Bıçak HHH ki ben de artık can kardeşi çı soyunun tek yumurta ikizi ya Herman ya da Ama Sevan, artık mücevher zanaatını sanata taşıyan küresel bir tasarımcı. Müşterileri beş kıtanın Sevan Bıçakçı mi anlatabilirim size... HHH Arman, elime küçük kadife bir kese tutuşturdu. “Sevan amcamdan...” deyip sıvıştı. ünlüleri. Dünyada, Türkiye’de olduğu kadar tanı Sevan, bir minyatür yontucusu ve dev bir va Şaşkınlıkla açtığım kesenin içinden, çalınan yü nıyor. Hatta ABD’de, belki Türkiye’de olduğundan tanseverdir. Sadece sevmekle kalmayıp sanatıyla züğümün aynısı çıkmasın mı? bile daha çok biliniyor. Eserleri bütün büyük met yücelttiği vatanı, Roma’dan Osmanlı’ya hep İstan Can kardeşim, ne kadar üzüldüğümü tahmin et ropollerde sergileniyor. bul... tiği için Theodora’nın yenisini yapıp göndermişti. Kitap zanaatını sanata dönüştüren Assouline Kimileri gibi B planı yoktur, Sevan’ın. Ünü dün Sevan Bıçakçı’nın sadece İstanbul’u değil, in Yayınevi, onun hakkında adını taşıyan adeta anıt yayı tutar, mücevherlerini küresel şöhretler taşır, sanlığın zerafetini sığdırdığı kocaman ve tertemiz büyüklüğünde bir kitap yayımladı. ama o İstanbul’dan başka hiçbir yerde çalışamaz, yüreği anlatmak için bilmem başka söze gerek Uluslararası ödüllü Ahsen Diner ve Ümran Samatya’dan başka yerde yaşayamaz. Zaten iki var mı? Safter, ‘İstanbul’u Mücevhere Sığdıran Usta’ ana dili Ermenice ve Türkçeden başka dile de *Polis, eşkâlini verdiğim hırsızın kimliğini sapta altbaşlığıyla Sevan Bıçakçı’nın hayatını nefis bir dönmez, dili! dı. Gıyabında mahkum edildi, yakalanamadı. Yü belgesel olarak sinemaya taşıdı. 72 dakikalık film, Bir yüzüğe içinden deniz geçen biricik dünya zük ve bilgisayarım da zaten bulunamadı. Allah’ın belası FETÖ’cüler sızmıştı çevresine, baş ta başyaveri! Şimdi de acaba, Ata türkçü başdanışmanlar mı sızdı? Ki, ilk kez ve gazimazi diye gargaraya getir meden, ağzının dolusu ile “Atatürk” demeye Estek köstekbaşladı. Önceki gün 9’u 5 geçe caddelerde, sokaklarda Atatürkçühayatın durduğunu gör dü. Anıtkabir’e akan mil yonların Atatürk sevgisi nesaygısına tanık oldu, Senfoni Orkestrası’nın her hafta belki de hidayete erdi! konseri var. Bir tekine bile otur Yoksa çok önceleri çıkardığı duğu makamın onuru için gitmiş Milli Görüş gömleğinin yerine değil. şimdi de bir Atatürkçülük yeleği Şimdi de zevkle ve keyifle mi giydi. (Ki son zamanlarda ye “AKM binasını yıkacağız” diyor. lekle görünmesi bundan mı?) Yerine yapılacak olanın adın Yeleğin kösteği yok. dan söz etmiyor. Yıkılacak olan Ama son günlerde “estek kös Yeşilköy Atatürk Havaalanı’nın tek bir modernlik” ve herkeste adı yenisine verilmiyor ki, Ata “makul şüphe” uyandıran bir türk Kültür Merkezi’ne de veril Atatürkçülük göze çarpıyor. sin!. HHH HHH “Taksim’e yeni opera binası!” AKM, hizmete girdiği 1969 diye tutturdu. yılında dünyanın 4. büyük kül İlla bir şey yapacak. tür merkezi idi. 2.000 kişilik üç Çünkü Taksim “Gezi”yi hatır salonu vardı. Halkımızda alça latıyor. Kışla ile başladı tuttura lan AKP sevgisi gibi yükselen madı. Dev saksılar, garip oturma bir opera sevgisi saptadılar ki yerleri, bin türlü perakende aca kararlılıkla “opera yatırımı”na yiplik ile afedersiniz piç edilmiş yöneldiler. bir meydan. Opera Taksim’in Müjdeyi şöyle verdi: namusunı kurtarmak için değil “2.500 kişilik olacak. elbet. Taksim’den araç trafiği kalkacak. Opera neden ve nereden icap Halkımız çimenlerde, banklarda etmiştir? oturup dev ekranlardan içerideki Hadi Sayın AKP Lideri’ne programı izleyecek!” “Hayatında hiç operaya gitti mi” Bu gerçekleştiğinde, inşallah, diye sormayalım! Türk milleti Kürdüyle, Lazıyla, Ama belki de gitti. Çerkeziyle, Arabıyla, Boşnağıyla Gitti de yaşadığı “zulmün” anı dünya opera tarihine geçecek. sına opera diye tutturdu!? AKP Lideri opera izleyicileri Klasik müzikte kulağı olma için AKP’li belediyelerin dağı yanın operada gözünün olması tacağı kumanyadan, yiyecek neyin nesidir?! içecekten ve çitletilecek çekir Ankara’daki operayı geçtik. dekten söz etmedi. Bin yıldır Cumhurbaşkanlığı Belki de onlar, çadır iftariye KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI oliklalecrai ğgıibHiç[email protected] “Atatürkçü danış man sızıntısı” de dik. Bunlar arasına “FETÖ’cü Atatürk çüler” de karışmış olabilir! Kendisine “opera” ile “bale”nin kardeş sanat kolları olduğunu söylememişler. Dünyayı terk etmek! “İnsanlığın dünyayı terk etmesi için 600 yılı kaldı.” Dâhi Fizikçi Stephen Hawking öyle Hatta bizzat diyor. kendi atadığı Devlet Operası Genel Müdürleri’nin, aynı zamanda Bale’nin de genel müdürü de olduğunu belli ki gizlemişler. Bizim yeni opera binasında bale ve balerinin esamisi okunmayacak çünkü. Bu sefer Pekin’de gerçekleştirilen zirveye videokonferansla katılmış. Zirvedeki açıklamaları dünya medyasına yansımış doğal olarak. Anımsıyorum, geçen yıl kasım ayında da benzer bir demeci yayımlanmıştı gazetelerde. O zaman “İnsanlığın bin yılı kaldı” demişti. Demek Hawking’e göre süreç hızlanıyor. Peki, Hawking’i böyle açıklamalar yapmaya iten ne? İstanbul Belediye Başkanlığı Son birkaç yılda yaptığı açıklamalara bakı döneminden beri “bale” düşünceleri biliniyor: “Bir balerinin neler yaptığı, neler ortaya koyduğu ve nereye hitap ettiği ortada. Bunu farklı bir yorum olarak değerlendirebilirsiniz. Yani bu benim kendi kanaatimdir. Çok açık ve net söylüyorum, bu noktada duyarlılığını belden aşağı indirmeyeceği yorum. “Dünyanın kaynaklarını büyük bir hızla tüketiyoruz” diyor Hawking. “Tüketmekle kalmıyor aynı zamanda dünyayı kirletiyoruz. Canlı türlerini yok ediyoruz. Enerji gereksinimimiz hızla artıyor. Enerji gereksinimini karşılamak için kömür, petrol gibi kirletici kaynaklar kullanıyoruz. Bu da iklim değişikliğine yol açıyor.” Hawking’e göre böyle giderse dünya bir süre sonra korkunç derecede ısınacak; ateş topuna dönüşecek; yaşanmaz hale gelecek. Dünyanın yok oluşuna neden olabilecek her şeyde varım, ama indirecek olanın karşısındayım. ” ( Milliyet, 20.07.2010) HHH AKP Lideri’nin bu görüşlerinin değiştiğini gösteren bir kayıt yok. Bale sanatı, genellikle ve ağırlıkla “belden aşağı”, bel ve bacak hünerlerinin sergilendiği bir büyük felaketlerden de söz ediyor Hawking: Büyük bir göktaşının dünyaya çarpması gibi… Hawking, insanlık tarihinin en tehlikeli dönemine girdiğimiz kanısında. Var olup olmayacağımız bu dönemde alacağımız kararlara bağlı. Peki, ne yapmak gerekiyor? “Başka bir gezegen bulmamız lazım” diyor Hawking. Başka bir gezegen bulup oraya taşınmamız gerekiyormuş. “İnsanlık yok oluştan sadece bu şekilde kurtulabilir” diye ekliyor Hawking. sanat olduğuna göre Tayyip Bey bu sanata karşıdır. Sayın halkımızın çimenlere yayılıp çekirdek çitleyerek dev ekranlarda seyredeceği temsiller arasında maalesef bale temsilleri olmayacak. Duyarlılığı belden, hatta gırtlaktan yukarı La Traviata, La Boheme ya da Yarasa operalarıyla Hatta şöyle bir tümce kullanıyor: “Tek şansımız bu.” Nereye gidebiliriz ki diye düşünüyorum. Dünya gibi bir cenneti bulmak kolay mı? Hawking bize en yakın yıldız olan Alpha Centauri’ye gitmeyi öneriyor. 4.37 ışık yılı mesafede bir güneş sistemi. Dünyaya en yakın güneş sistemi. Aslında kapı komşumuz sayılır. Fakat evrende mesafeler o kadar büyük ki. Küçük bir hesap yapıyorum. Şimdi Alpha Centauri’ye yetinecek. gitmeye kalksak... Sahip olduğumuz en hızlı uzay gemisiyle… 30 bin yılda ancak gideriz. Eh, biraz uzun bir süre. Hawking, teknolojik gelişmelerle ışık hızı nın yüzde 1020 hızına ulaşabilirsek, Alpha [email protected] Centauri’ye 20 yılda ulaşabiliriz hesabını yapıyor. HHH Bazıları insanlığın dünyadan uzaya açılma sını, çiçeklerin tohum bırakmasına benzetiyor. Yani dünya evrene tohumlarını bırakacak. Bu şekilde yaşam diğer gezegenlere sıçrayacak. Fakat farklı benzetmeler yapanlar da var. Aynı şeyi bir virüsün insan bedenindeki yayılı mına benzetenler var. Onlar kanser oluşumuy la benzerlik kuruyorlar. Konuya bir hastalığın evrene yayılması olarak bakıyorlar. Diyelim ki teknoloji gerçekten de olağanüstü hızda ilerledi. Çok hızlı uzay gemileri yaptık. Kaç insanı Alpha Centauri’ye taşıyabiliriz? Peki, bu işin devamı nasıl gelecek? Dünyamızı tükettik, geçtik diğer bir gezege ne. Onu da tükettikten sonra ne yapacağız? Bir başkasına mı geçeceğiz? HHH Stephen Hawking’in demecini okurken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın hazırla dığı yerli kömür kullanımını öne çıkaran video su dikkatimi çekti. Sloganı “Bizim kömürümüz, bizim enerjimiz.” Elbette bizim kömürümüz. Diğer yandan her yıl solunum yolu hastalıklarından yaşamını yiti renler, hava kirliliği yüzünden sağlığından olan lar da bizim insanlarımız. Maden kazalarında ölenler de bizim çocuklarımız değil mi? [email protected] Kaldı ki bu ülkenin üzerine vuran güneş de bizim güneşimiz. Esen rüzgâr da bizim rüzgârımız. Güneş ve rüzgâr enerjisi bizim. Yenilenebilir ve bizim olan o kadar çok enerji kaynağı var ki güzel ülkemizde. Uygar toplum lar kömürden uzaklaşırken, yenilenebilir kay naklara yönelirken, kömür reklamı yapmanın âlemi ne? Elbette hepsi bizim. Hatta dünya bizim. Bir kaç yüzyıl sonra, teknoloji geliştiğinde evren de bizim demeye başlayacağız. Fakat asıl şu kararı vermeliyiz. Bizim olanlar la ne yapacağız? Dünyayı bir cennete mi çevireceğiz yoksa kâr hırsıyla onu yok mu edeceğiz? C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle