27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Kanada Ezidilere kapıyı açtı Geçen yıl Iraklı Ezidi hakları savunucusu Nadia Murad’ın öncülüğünde Ezidilere yönelik IŞİD zulmünü “soykırım” olarak tanıyan Kanada parlamentosunun 1200 Ezidi mülteci alma kararı büyük oranda hayata geçti. Göç Bakanlığı, 800 Ezidi kadın ve kız çocuğu ile IŞİD’in diğer kurbanlarının Kanada’ya yerleştirildiğini duyurdu. May karşıtı cephe sesini yükseltiyor Britanya Başbakanı Theresa May’in, Muhafazakâr Parti kurultayındaki konuşmasının fiyasko yorumlarıyla gündeme oturmasının ardından, kendi partisinden bir grup vekilin darbe girişimiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Eski Uluslararası Kalkınma Bakanı Grant Shapps’ın başını çektiği muhalif 30 vekilin, gelecek hafta May’i devirmek için hazırlık yaptığı iddialar arasında. Partinin yönetmeliğine göre sayının 48’i bulması halinde yeni liderlik yarışı başlatılabiliyor. Cumartesi 7 Ekim 2017 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ‘Nükleere hayır’ kazandı [email protected] 7 Nobel Barış Ödülü’nün bu yılki sahibi nükleer silah karşıtı kampanya yürüten ICAN oldu. Karar Kuzey Kore ve İran’la tansiyonu yükselten ABD Başkanı’na mesaj olarak yorumlandı ABD Başkanı Donald Trump’ın Kuzey Kore ile nükleer savaş rüzgârları estirdiği ve İran’la nükleer anlaşmayı geçersiz hale getirmekle tehdit ettiği dönemde, Nobel Barış Ödülü, Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Nükleer Kampanya’ya (ICAN) verildi. 10 yıl önce Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nın (NPT) gözden geçirilmesi sırasında 450 barış grubu, ICAN şemsiyesi altında toplanmıştı. 100’den fazla ülkede örgütlü ICAN’ın Nobel’e layık görülmesi, Trump’a karşı güçlü bir mesaj olarak değerlendirildi. Şimdi yasaklama zamanı Nobel’i nükleer silahların ebediyen yeryüzünden silinmesini isteyen milyonlarca kampanya aktivisti ve dünya çapındaki endişeli yurttaşlar adına kabul ettiğini duyuran ICAN, “Büyük küresel gerilimler dönemindeyiz. Ateşli söylemler hepimizi kolaylıkla dile gelmez dehşetlere sürükleyebilir. Şimdi nükleer silahları yasaklama zamanıdır” çağrısı yaptı. Norveç Nobel Komitesi Başkanı Berit ReissAndersen, 1.1 milyon doları da içeren ödülü ICAN’a vermelerini “nükleer silah kullanımının feci insani sonuçlarına dikkat çekip yasaklanması anlaşmasına varılması için çığır açıcı çaba göstermesiyle” gerekçelendirdi. Kuzey Kore krizine atıf yaparak “Nükleer silah kullanılması riskinin uzun zamandır olmadığı kadar büyüdüğü bir dünyada yaşıyoruz” diyerek nükleer silahları yok etme müzakerelerine başlama çağrısı yaptı. Trump’a nazire yorumlarını bertaraf için “Bu ödülle kimseye tekme atmıyoruz” diye ekledi. 122 ülkeden destek Birleşmiş Milletler (BM) nezdin ICAN üyeleri geçmişte, Trump ve Kim maskeli eylemler düzenlemişti. EMİN ELLER DİYE BİR ŞEY YOK! ICAN ekibi ödüle layık görüldüklerinin açıklanmasıyla sevinç yaşadı. Kampanya Baş kanı Beatrice Fihn, “Trump’ın başkan seçi lip nükleer silah kullanma yetkisini ele ge çirmesi, pek çok kişiyi rahatsız etti. Uzman görüşlerine kulak asmama gibi bir sicili olan Trump’ın şimdi muazzam bir nükleer cepha di. İran’la nükleer anlaşma sebebiy neliğe hükmetmesi, silahların tehlikelerine spot ışıklarını çevirdi” dedi. “Nükleer silahlar için emin eller diye bir şey yok” vurgusu yapan Fihn, silahların caydırıcı etkisiyle korunma aracı olduğu savını reddederek “Kuzey Kore halkı kendini bilhassa güvende hisse le Nobel adayları arasında gösterilen AB Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, ICAN’la nükleer silahsız dünya hedefini paylaştıklarını belirtti. ABD’nin 2. Dünya Savaşı’nda attığı diyor mudur” diye sordu. atom bombalarından kurtulan Japon ların örgütleri, ICAN’ı tebrik etti. de geçmişte biyolojik, kimyasal silah Soğuk karşılayanlar cephesinde lar, kara mayınları ve misket bomba Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin larına karşı yapıldığı gibi nükleer si “Nükleer silahlarda eşitlik önemlidir, lahların yasaklanması ve nihayetinde küresel güvenlik açısından bunun al yok edilmesi anlaşması için uğraşan ternatifi yoktur” açıklamasını yap ICAN, böyle bir anlaşmaya temmuz tı. NATO Genel Sekreteri Jens Stolten da 122 ülkenin imza atmasını sağladı. berg, ICAN’ın teşvikiyle BM’de imza Ama resmen nükleer silah sahibi 9 ül lanan anlaşmaya itirazını tekrarla ke imzacılar arasına katılmadığından yıp “Küresel güvenlikle ilgili gerçek anlaşma sembolik kaldı. liği hesaba katmıyor. Aşamalı nükle BM sözcüsü Alessandra Vellucci, er silahsızlanmada kaydedilen ilerle ICAN’a Nobel verilmesinin anlaşma meyi riske atıyor. Tüm NATO üyele için “hayra alamet” olduğunu söyle rinin imzaladığı NPT, uluslararası ça TRUMP ZORLUYOR Kuzey Kore ve İran konularında ordunun üst düzey isimleriyle önceki gece toplantı düzenleyen ABD Başkanı Trump’ın İran’ın nükleer programını büyük çapta kısıtlayan anlaşmayı geçersiz kılmaya hazırlandığı belirtildi. Obama döneminde BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi artı Almanya’nın vardığı ve BM Güvenlik Konseyi’nin onayladığı anlaşmayla ilgili Trump’ın 12 Ekim’de konuşma yapması bekleniyor. Washington Post ve New York Times gazetelerine göre İran’ın anlaşma kurallarına uyup uymadığı konusunda Kongre’yi bilgilendirmek zorunda olan Trump “Anlaşma ABD’nin ulusal çıkarlarına aykırı” diyerek topu Kongre’ye atacak. Ama Kongre’ye İran’a yaptırımların yeniden başlaması yönünde doğrudan tavsiyede bulunmayacak. Kongre’de çoğunlukta olan Cumhuriyetçilerin de baştan beri itiraz ettikleri anlaşmayı yaptırımları yeniden yürürlüğe sokarak iptal etmesi gündemde. ABD’nin sıkı müttefiki Britanya, Avrupa Birliği’nin Almanya, Fransa gibi ağır topları İran anlaşmasını desteklediğinden bu adım Transatlantik ittifakında yeni bir çatlak oluşturabilir. baların köşe taşıdır. Nükleer silahlar var oldukça NATO nükleer ittifak olarak kalacaktır” dedi. ABDRusya hâkimiyeti 1986’da 64 bin olan nükleer savaş başlığı sayısı, 2017’de 9 bine indi. Yüzde 90’ı ABD ile Rusya’nın elinde. Dünya çapında 15 bin nükleer silah olduğu tahmin ediliyor. Nükleer silah sahibi ülke sayısı artıyor. ABD tarafından Bush döneminde “şer ekseni”ne alınması ve Trump döneminde yeniden tehdit edilmesine balistik füze ve nükleer silah denemeleriyle yanıt veren Kuzey Kore, eylülde envanterine hidrojen bombasını ekledi. Trump ise BM Genel Kurulu konuşmasında Kuzey Kore’yi yok etmekten söz etti. Suriye ordusu Mayadin’e girdi Suriye hükümet güçleri, IŞİD’in elinde kalan son yerlerden biri olan Mayadin’i kurtarmaya başladı. Irak sınırında hem hükümet güçlerinin hem de ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) operasyon yürüttüğü Deyr ez Zor vilayetine bağlı Mayadin, Deyr ez Zor kent merkezinin 45 km doğusunda yer alıyor. Rusya’nın havadan desteklediği Suriye hükümet güçleri, IŞİD’in Deyr ez Zor kentine yönelik kuşatmasını kırmaları sonrası, dün müstahkem mevki Mayadin’e girdi. Sputnik’e konuşan Suriyeli bir general, ordunun Mayadin’in batısındaki bir dizi bölgeyi kontrolü altına aldığını, güneyinde IŞİD militanlarıyla yoğun çatışmalar yaşandığını belirtti. 2014’ten beri Mayadin’i “askerigüvenlik başkentine” çeviren IŞİD militanları, yanındaki sınır kenti Ebu Kemal üzerinden Irak topraklarından silah ve militan desteği alıyor. MECLİS’TE KAVGA... Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk bölgelerinde Rusya yanlısı ayrılıkçılar hüküm sürerken Kiev’deki parlamento iki bölgenin kendi kendini yönetmesiyle ilgili özel statüyü bir yıl uzattı. Ukrayna milliyetçilerinin protestosu üzerine vekiller arasında arbede yaşandı. Cumhurbaşkanının sunduğu iki bölgenin Ukrayna’ya yeniden entegrasyonuna dair bir deklarasyon da kabul edildi. Rus hacker’lar Almanya’ya niyetlenmiş Almanya’nın iç istihbarat servisi Federal Anayasayı Koruma Dairesi (BfV), genel seçim öncesinde meclisin yanı sıra bazı partilerle milletvekillerinin bilgisayarlarına Rusya’dan siber saldırılar gerçekleştirildiğini, ancak Rus hackerların seçime müdahaleden son anda vazgeçtiğini söyledi. Meclis istihbarat komisyonunda konuşan BfV Başkanı HansGeorg Maassen “Görünen o ki Rus yetkililer Almanya’daki genel seçim öncesinde böyle bir adımın faturasının, getirisinden daha ağır olabileceği kanaatine vardı” dedi. Fransa ve ABD seçimleri sonrası kamuoyundaki Rus müdahalesi kanaatine dikkat çekti. Cenaze töreninde Barzani ile Irak Cumhurbaşkanı Masum yan yana oturdu. Talabani’ye son veda Irak’ın ilk Kürt kökenli Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçen, Kürt ve Irak siyasetinin önde gelen aktörü, salı günü tedavi gördüğü Almanya’da yaşamını yitiren Celal Talabani dün memleketi Süleymaniye’de son yolculuğuna uğurlandı. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağına sarılı tabutu uçaktan eşi Hero ve oğullarının ardından indirilen Talabani’ye Süleymaniye havaalanında resmi cenaze töreni düzenlendi. Ancak sosyal medyada bay rak krizi yaşandı, Şii gruplar Kürt bayrağını protesto etti. Cenazede de kimi Arap vekil alanı terk etti. Bağdat’tan geniş katılım Törene IKBY Başkanı Mesud Barzani ve Başbakan Neçirvan Barzani’nin yanı sıra geçen ay düzenlenen bağımsızlık referandumunun ardından Erbil’in ilişkilerinin gergin olduğu Bağdat hükümetini temsilen Irak Cumhurbaşkanı Fuat Masum, İçişleri Bakanı Kasım el Araji, Meclis Başkanı Selim el Cuburi katıldı. Cenaze ‘ABD’DEN PEŞMERGEYE MAAŞ YOK’ Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) tartışmalı bağımsızlık referandumunun yankıları sürerken Erbil’in bu adımına karşı çıkan ABD’nin peşmergeye maaş ödemeye son verdiği iddiası dün gündeme yansıdı. Al Monitor sitesinin haberine göre ABD, Trump’ın selefi Obama döneminde geçen yıl haziran ayında yapılan anlaşmayla, 36 bin peşmergeye maaş ödüyordu. Yapılan anlaşmanın bir yıllığına daha uzatılma sı beklenirken ABD yönetimi anlaşmayı yenilemedi. ABD Savunma Bakanlığı sözcülerinden Eric Pahon, Pentagon ile Barzani yönetimi arasındaki anlaşmanın süresinin geçen temmuz ayında dolduğunu söyledi. Pahon, peşmergeye son mali yardım paketinin, eylül ayı başında yapıldığını kaydetti. Peşmerge kaynakları Trump yönetimini referanduma muhalefetinden dolayı desteği geri çekmekle suçladı. töreninde İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif, ABD’nin Irak özel elçisi Jan Kubis ile S. Arabistan, Ürdün, İtalya’nın da aralarında olduğu pek çok ülkenin temsilcisi yer aldı. Cenazede HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay ve Osman Baydemir de hazır bulundu. Eski Tunceli milletvekili, kapanan Barış Partisi Genel Başkanı Ali Haydar Veziroğlu da, Talabani’nin ölümü nedeniyle eşine taziye mesajı gönderdi. Talabani’nin TürkKürt dostluğuna ilişkin sözlerini hatırlatarak “Talabani hatıralarını Kızıldeniz kenarında değil, Marmara Denizi’nin kenarında dost ülke şehri İstanbul’da yazmayı tercih etmişti” dedi. On binler uğurladı Öte yandan Türkiye’nin Erbil Konsolosunun törene katılmadığı belirtildi. Törenden sonra Talabani’nin cenazesi Süleymaniye’deki Büyük Cami’ye götürüldü. Kent merkezinde de onbinler Mam Celal’i (Celal Amca) yalnız bırakmadı. Talabani Debaşan’da toprağa verildi. Madrid’den şiddet özrü İspanya hükümeti, Katalan bağımsızlık referandumunda güvenlik güçlerinin “orantısız şiddeti” nedeniyle özür diledi. Madrid’in Katalonya Valisi Enric Millo, TV’ye çıkıp “İnsanların itildiği, çekildiği hatta bir kişinin hastanelik olduğu görüntülerden sonra büyük pişmanlık duydum ve bu olaylara katılan tüm yetkililer adına özür dilemek istedim” açıklamasını yaptı. İspanya Başbakanı Mariano Rajoy da Katalonya’ya daha fazla özerklik gündemiyle bütün partilerin katıldığı bir müzakere süreci önerdi, ancak sızlık ilanının beklendiği pazartesi günkü oturumunu salıya ertelediği duyurdu. Bunlar karşılıklı tansiyo nu düşürme çabasına yoruldu. İspanya Anayasa Mahkemesi ise Katalan meclisinin bağımsızlık ila nının beklendiği oturumunu “yasa dışı” ilan ettikten sonra katılacak Katalan liderler Jordi Cuixart ile Jordi Sanchez dün Madrid’de hâkim karşısına çıktı. Katalan vekillerin cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalacağı çıkışını yaptı. İspanya hükümeti firmaların Katalonya’nın uluslararası arabulucu merkezlerini Katalonya dışına taşı önerisini reddetti. Öncesinde Katalan ma süreçlerini hızlandıran KHK çıkar Özerk Yönetimi Başkanı Carles Pu dı. 3’üncü ve 5’inci büyük bankalar, igdemont, Katalan meclisinin bağım merkezlerini Katalonya’dan taşıyor. ‘İspanya AB’nin Türkiyesi mi olacak?’ En büyük kâbus şimdi, İspanya’nın AB içinde bir “Türkiye modeline” dönüşmesi… Eski sosyalist tüfeklerden Javier Solana, Katalonya’nın bağımsızlık referandumu arifesinde “New York Times”da İspanyol demokrasisini öve öve bitiremiyordu… “Katalonya da fiili bir OHAL yok, yurttaşlıkinsan hakları garanti altında. İspanya otoriteleri bağımsızlık yanlısı Katalanlara baskı, zulüm uygulamıyor. İspanyol demokrasisi üst düzeyde işlevsel bir demokrasidir. Freedom House, siyasi ve yurttaşlık hakları konusunda bize en yüksek puanı veriyor. ‘Economist’ de keza İspanya’yı ‘olgun/full demokrasi’ kategorisine yerleştiriyor.” 20. yüzyılın son çeyreğinde demokrasiye geçişteki göz kamaştırıcı başarısı nedeniyle, diktadan çıkan tüm rejimlere referans gösterilen İspanya, Katalonya referandumuyla tırmanan gerginlik sebebiyle, Udönüş tehdidi altında. Udönüş, bir “Türkiye olmak/Türkiyelileşmek tehdidi” şeklinde adlandırılıyor. “Türkiyelileşmek tehdidi” markasıyla jargona giren kaygı verici gidişata parmak basan Podemos lideri Pablo Iglesias, “Madrid hükümetinin sert tepkileri, İspanya’yı AB içinde Türkiye’ye dönüştürebilir” diye uyarıyor ve ekliyor: “(Bu serüvenin sonunda) biz de tıpkı Erdoğan’ınki gibi demokrasi kisvesi altında otoriter ve baskıcı bir hükümete uyanabiliriz!” İspanya’yı “gelişmiş demokrasiler kümesinden”, “Türkiye kümesine” yuvarlayacak ayırt edici fark, “OHAL’in devreye girmesi” olasılığı. Ülkede bir süredir konuşulan bu olasılık için Iglesias, “(Bağımsızlık referandumundaki elebaşı konumundaki) seçilmiş Katalan liderlerin hapse girmesi bir dram olur. Bu kurgubilim bir senaryo değil” diyor. Arkadan ilave ediyor: “OHAL, demokrasilerin temelini teşkil eden özgürlüklerin askıya alınması demek!” Silahsız iç savaş İspanyol solunun popüler ismi bu açıklamaları yaparken, Katalan liderler Madrid’in sabrını taşırmak için ellerinden geleni esirgemiyor. Öyle ki eski komünist liderlerden Julio Anguita bu sert kısasa kısas ve göz gözü görmeyen restleşmeyi, bir “silahsız iç savaş” olarak tanımlıyor. Bağımsızlık referandumunu örgütleyen partilerden sol bağımsızlıkçı “CUP” (Candidatura d’Unitat PopularHalk Birliği Adayları) ile sivil girişim kampından ANC (Katalonya Ulusal Asemblesi), Madrid’in, kayyım atamak ve Katalan liderleri tutuklamak gibi planlarına karşı ön almak amacıyla halkı sokaklarda seferberlik halinde ayakta tutmaya hazırlıyor. İspanya’nın her hamlesine, güçlü bir “misilleme” ile karşılık vermeyi düstur edinen bağımsızlık yanlısı CUP ile ANC, İspanyol hükümeti ve mahkemelerin kararlarını “yok hükmünde” sayıyorlar. İlaveten gelecek hafta ucu açık bir genel grev örgütlüyor, Katalan yerel hükümet başkanı Carles Puigdemont ile Katalan kurumlarını korumak için sivil milisleri devreye sokmayı planlıyorlar. Sermaye firarda Bir (sür)reel MadridBarcelona maçı kıvamında cereyan eden restleşme her geçen gün tırmanırken, büyük sermaye, finans çevreleri ufak ufak Barselona’dan kaçıyor. Önceki gün Katalonya’nın en büyük bankalarından Sabadell, merkezini Valensiya’nın güneyindeki Alicante’ye taşıyacağını açıkladı. Bölgenin alameti farikası “Caixa Bank”in de, her an Balear Adaları’na gideceği söyleniyor. Katalan yöneticileri en çok ürküten şey bu. İspanya Kralı ile anayasasını hiç takmıyorlar ama sıra “büyük finansın anayasasına” geldiğinde akan sular duruyor. En solcu, Marksist, radikal Katalan bağımsızlıkçıları bile, ekonomik tsunamiden korkuyor. AB yetkilileri, Katalonya’nın İspanya’dan ayrılması halinde ortada kalacağını ve “Avro”dan şutlanacağını açıkladı. Şirketler de buna göre hareket planlarını yapıyor. Tabanda ayrılıkçı Katalanlar tıpkı Brexit gazına gelen İngilizler gibi bu sonuçların, günlük yaşamlarında yapacağı etkilerin ayırdında değil. Halihazırda ayakları yerden kesilmiş bir “bağımsızlık ütopyasının sarhoşluğunu” yaşıyorlar. Bu sarhoşluk acaba nerede sona erecek? Henüz belli değil. Hâlâ filmin sonuna gelmedik. Kamboçya’da muhalefete baskı Kamboçya’da 1979’dan beri iktidarda bulunan Kamboçya Halk Partisi (KHP) yüce divana başvurarak, ana muhalefetteki Kamboçya Ulusal Kurtuluş Partisi’nin (KUKP) kapatılmasını istedi. KUKP’nin lideri tutuklanmış ve 30 kadar vekili de ülke dışına çıkmak zorunda kalmıştı. 32 yıldır başbakanlık görevini sürdüren KHP lideri Hun Sen’in 2018’deki genel seçimler öncesindeki bu hamlesi muhalefetin büyük tepkisini çekti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle