02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Perşembe 19 Ekim 2017 Ferhan Şensoy’un acı günü Tiyatro ve sinema oyuncusu Ferhan Şensoy’un annesi Müjgan Şensoy, önceki gün 89 yaşında hayatını kaybetti. Ferhan Şensoy’un kurduğu tiyatro grubu Ortaoyuncular yaptıkları açıklamada Müjgan Şensoy’un yaşamını yitirmesinin ardından 2021 Ekim tarihlerindeki oyunlarının iptal edildiğini belirtti. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK [email protected] Mutluluk ‘Kaf Dağı’nın Ardında’ değil... 15 CANAN’ın ‘Kaf Dağı’nın Ardında’ sergisi Arter’de 24 Aralık’a kadar açık. Serginin giriş katında ‘cennet’, ara katta ‘araf’, en üst katta da ‘cehennem’ var CEREN ÇIPLAK Bugünün İstiklal Caddesi’ne giderseniz cenneti, cehennemi ve arafı görebilirsiniz! Beyoğlu’nda yıkımla beraber yürütülen dönüşümün içindeki bir mekânda insanın dönüşümüne işaret eden bir sergi var. Arter’in tüm katlarına yayılan CANAN’ın “Kaf Dağı’nın Ardında” sergisi 24 Aralık’a kadar kapılarını açık tutuyor. Küratörlüğünü Nazlı Gürlek’in üstlendiği bu sergide, giriş katında sizi “cennet”, ara katta “araf”, en üst katta da “cehennem” karşılıyor! Sergiyi ve serginin hissettirdiklerini CANAN’la konuştuk. n Kaf Dağı, İslam mitolojisinde ulaşılması imkânsız bir yer. Serginin adı imkânsızlığı işaret etse de içeriği insanın kendisine ulaşmasının imkânsız olmadığına vurgu yapıyor... Siz ne dersiniz? Evet, mutluluğu hep Kaf Dağı’nda ararız. Mutluluğa ulaşamayacağımızı, kurtarıcının da kendimiz olmadığını düşünüyoruz. Kurtarıcıyı, ekonomik anlamda da duygusal anlamda da hep dışarıda arıyoruz. Mutluluğu paylaşmak kolay ama o mutluluğa erişmek çok zor. O mutluluk da sanki çok uzaklarda bir yerde gibi düşünüyoruz, oysa insan kendi içine döndüğünde mutluluğun o kadar da ulaşılmaz ve uzaklarda olmadığını fark ediyor. Bu sergi benim için böyle bir süreçti. n Peki Canan, Kaf Dağı’nın ardında mı? Kaf Dağı eğer bu sergide bir önermeyse ve ulaşılması o kadar da zor bir dağ değilse Kaf Dağı’na ulaştım sayılır. Büyük sözler söylemek istemiyorum ama insanın kendine ulaşması zor tabii. Kaf Dağı tasavvuf inancında bilgelik olarak tanımlanır. Niye hırslanıyorum? Neden başarılı olmak, beğenilmek istiyorum? Kendinden biraz dışarı çı karak bu duyguların nedenini görmek ve farkına nem korkularımız, arafta boşluklarımız belki varmak önemli. Kaf Dağı’na ulaşma mertebesi bu. de çelişkilerimiz... Kaf Dağı’na ulaşmak duygularının farkına vararak Arafı çelişki olarak nitelendirmedim ama bir sü ve neden bu duyguları yaşadığını anlamak... reç olarak düşündüm. Bu üçünün bir dengede ol n Bizim en büyük zaafımız mutluluğu da hu ması önemli. Tamamen cennette yaşayamayız. zuru da başkasında aramak mı? O beni severse Eğer endişelerimizi, kaygılarımızı yani cehenne mutlu olurum, o benim başkanım olursa huzur mimizi arafla sorgulayamazsak o cenneti kaybede lu olurum gibi. riz. İstediğiniz katlarda dolaşın ama sürekli aynı Çünkü kendimizi ye katta kalmayın diyoruz. tersiz görüyoruz. Kimse n Yerin dibinde olarak kendini mutlu etme gü bildiğimiz cehennem bu cünün farkında değil. Çö sergide en üst katta. Ne zümü başka yerde ara den cehennem, cennetin yınca o zaman o mutlu yerini aldı? luğa bir türlü ulaşamıyo Böyle bir önermem yok. ruz. Tıpkı güzellik kavra Giriş katına cenneti yerleş mı gibi. Toplumsal bazı tirdim çünkü cennet ula ideal güzellik kavramları şılabilir bir yer. Yerin dibi var, o kavramlarla baktı yok burada. Cehennemi zi ğınızda, başkalarının gö hinsel karmaşa olarak ta züyle kendinize baktığı nımlıyorum, o yüzden üst nızda yeterince güzel ol kata yerleştirdim. Kafamız madığınızı düşünürsü da dönen endişeler, kaygı nüz. Halbuki herkes ken CANAN lar, kuruntular, inanç ka dince bir farklılığa ve gü lıpları, kontrol etme, oto zelliğe sahip. sansür bunlar bizim ce Karşımızdakiyle acılarımızı paylaşmıyoruz. Paylaşmadıkça köreliyor Sergiyi ve serginin hissettirdiklerini CANAN’la konuştuk. hennemlerimiz. Dolayısıyla bu bizim zihinsel karmaşamız. Cennetin günlük kalbimiz. Bu her türlü in yaşamda rahatlıkla uygula san ilişkisi için geçerli. Başkalarının bizi kurtar nabilir bir şey olduğunu düşünüyorum. Cennette masını beklemeyeceğiz ama duygularımızı başka içsel bir huzurla yaşayabiliriz ama kişisel olarak larıyla paylaşacağız. tek başımıza yaşayamayacağımızı düşünüyorum. n Sergi üç kata yayılan cennet, cehennem ve Paylaşarak cennet olur. Birbirimizi olduğu gibi araftan oluşuyor. İnsan da bu üç katmandan farklılıklarımızla kabul etmek bir cennet. Öz ihti oluşmuyor mu? Cennet mutluluklarımız, cehen yaçlarımızın aynı olduğunu yani sevilmek olduğu nu fark etmek de bir cennet. Cennete böyle kavuşabiliriz ama kafamızdaki cehennemlerden nasıl kurtulacağız bilmiyorum. n Canan bugün cenennetini mi yaşıyor yoksa cehennemini mi? Arafın sonuna geldim gibi. Cehennemden çıktım ama hâlâ arada bir girip çıkıyorum. Dediğim gibi o katlarda dolaşmak önemli. Bazen cennete de giriyorum galiba ama çoğunlukla arafta dolanıyorum. n Cennet soru sordurmuyor değil mi? Mutluluk sorgulatmıyor sanki. Araf soruların en çok olduğu yer... Evet gerçekten cennet sorgulatmıyor. Uçuyorsunuz orada. Sonra hop tekrar arafa... İnsan cennette kalmak istiyor ama hayat sorgulamadan ibaret sanırım. Ama “fark etmek” cenneti tanımlayan bir şey. Bir şeyleri fark ettiğiniz anda orası cennet oluyor. Cennet enstalasyonunun kurgusuna baktığınızda bir el elelik var. Sevgi paylaşımı var. Sevgi paylaşımını fark etmek, başkasına el uzatmak, başkasının el uzatmasını beklemek... n “Dışarıda çok kötülük var” işi sosyal medyada çok paylaşıldı. Baktığmızda bir tımarhane odası ama o odanın duvarında yazan yoğun sevgi cümlelerini okuduğumda o zaman ben de bu odaya aidim diye düşündüm. Asıl söylemek istediğim söz buydu. Bir akıl hastanesi odası gibi gözükse de aslında orada bireylerin gerçek özlemleri, tutkuları, aşkları yer alıyor. Bütün odaya yazdığınızda sanki bir patalojik durummuş gibi algılanıyor, oysa o odaya giren herkes bir duygusal bağ kuruyor. Orada nefrete dair bir duygu yok. Belki de bastırılmış bir şey. Sonuçta duyguları gerçekten bastırıyoruz. Bastırdığımız için duygularımızın farkına varmıyoruz. Günlük yaşamda o duygular yokmuş gibi davranıyoruz. Usta yazara vize engeli Türk tiyatrosunun önemli kalemlerinden Tuncer Cücenoğlu, New York’ta sergilenecek oyununun galasına ABD’nin koyduğu vize kısıtlaması yüzünden gidemiyor. “Matruşka” adlı oyununun galasına gidemeyen Cücenoğlu onun adına sahneden okunması için bir mesaj kaleme aldı. Tuncer Cücenoğlu’nun mesajı şöyle: “19 Ekim’de ‘Matruşka’yı New York’ta Amerikalı aktörler Melissa Roth ve Mike Roche’tan izlemek harika olacaktı benim için. Gelemedim. Üzgünüm. Ancak bunun suçu benim değil. Yalnız şunu iyi biliyorum: Ülkelerin yöneticileri, o ülke demek değildir. Yani Donald Trump ABD değil. Benim ülkemde de John Steinbeck’in ‘Fareler ve İnsanlar’ adlı oyunu Devlet Tiyatrolarımızda geçtiğimiz gün başladı. Bu demektir ki Steinbeck yaşasaydı Türkiye’ye gelip oyununu izleyemeyecekti. Trajik olan budur. Güzel olan da şudur: Tiyatrocular yasakları deliyor… Yazarlar ve eserler yasak dinlemiyor… Bir Arnavut şairin dediği gibi ‘Kuş olup uçmak vardı. Çünkü kuşlara pasaport sorulmuyor.’ Başarılar diliyorum.” PatrIcIa Kaas İstanbul’a geliyor Fransa’nın en popüler müzisyenlerinden Patricia Kaas, İstanbul’a geliyor. Geleneksel Fransız şansonlarını pop, blues ve cazla birleştiren Kaas, 26 Ekim Perşembe günü Zorlu PSM Ana Tiyatro’da konser verecek. Ünlü şarkıcı, en son 2012 yılında ‘Kaas chante Piaf’ albümünü yayımlayarak ünlü Fransız şarkıcı Edith Piaf şarkılarını seslendirmişti. NDS Liseliler Edebiyat Ödülü verildi NDS Liseliler Edebiyat Ödülü’nün dördüncüsü “Muhtelif Evhamlar Kitabı” (Yapı Kredi Yayınları) adlı öykü kitabıyla Ömür İklim Demir’e dün okulda düzenlenen törenle sunuldu. Ödülünü liseli jürinin elinden alan Demir, “Bu ödülün değeri benim için çok büyük. Gençler tarafından anlaşılmak, ödüle layık görülmek büyük onur benim için” diyerek jüri üyesi öğrenciler ve diğer konukla rın sorularını da yanıtladı. İlk öyküsü 2010’da Varlık’ta, ilk kitabı “Muhtelif Evhamlar Kitabı” 2015’te YKY’de yayımlanan, bu kitabıyla, 2016 yılında hem Haldun Taner Öykü Ödülü’ne, hem de Ankara Üniversitesi Öykü Ödülü’ne layık görülen, 2015’te yazdığı bir öyküsüyle de Giovanni Scognamillo adına verilen GİO Ödülleri’nde “Yılın En İyi Öyküsü” ödülünü alan Demir halen Hollanda’da yaşıyor. Kütüphanesi olmayana ruhsat yok Büyükçekmece Belediyesi, ilçede yeni açılacak olan kafelere kitap okuma köşesi zorunluluğu getirdi. Kütüphanesi bulunmayan kafelere ruhsat verilmeyecek. Büyükçekmece ilçesi sınırlarında faaliyet gösteren bazı kıraathane, kafe ve çay bahçesi gibi umuma açık yerlerde okuma köşesi ve kütüphane oluşturulmuştu. Belediye, vatandaşların daha çok kitap okumalarını sağlamak, özellikle gençlere okumayı sevdirmek amacıyla bu uygulamayı yaygınlaştırıyor. Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün tali matı doğrultusunda okuma köşesi (kütüphane) yapmayan kafeler ruhsat alamayacak. Uygulama ilçe genelinde yaygınlaştırılacak Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, kıraathanelerde okuma köşesi bulundurmanın yasal bir zorunluluk olduğunu hatırlatarak; “Kitap, bilgi birikiminin vazgeçilmez bir parçası olup, insanın gelişmesine önemli katkılar sağlar. Gelişmiş toplumlar kitap okuma alışkanlığı sayesinde bugünkü konumlarına ulaşmışlardır. Büyükçekmece Belediyesi olarak biz de özellikle gençlerimize okumayı sevdirmek, okuma alışkanlığını kazandırmak için bu uygulamayı hayata geçirdik. Büyükçekmece sınırlarında yeni faaliyete girecek olan tüm kafelere okuma köşesi zorunluluğu getirdik. Yeni açılan kafeler kütüphane oluşturmadığı takdirde ruhsat alamayacak. Ayrıca daha önce hizmete açılan kıraathane, kafe ve çay bahçesi gibi umuma açık yerlerde de kitap okuma köşelerini yaygınlaştıracağız” ifadesini kullandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle