02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 19 Ekim 2017 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Ayvaya yetiş be İlknurum... ‘Eyyy AİHM’ günleri yaklaşıyor... Cumhuriyet’in dünkü manşet haberini okudunuz mu, yoksa bir göz atıp geçtiniz mi? Eğer dikkatle okumadıysanız yazık olmuş. Okusaydınız bugünkü Tırmık’ın başlığını ben yazmadan siz dillendirirdiniz... Kısa bir hatırlatma: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başta Cumhuriyet gazetesi çalışanları olmak üzere tutuklu gazetecilerin başvurularının tümünü tek bir dosyada birleştirdi. Ardından AKP hükümetine cevaplaması zor sorular yöneltti. 2 Ekim’e kadar da cevaplanmasını istedi. Zor sorulardı. Gazetecilerin tutuklanma gerekçelerinin hukuksal geçerliliği üstüne sorulardı ve soruları hükümet adına cevaplaması gereken Adalet Bakanlığı’nın “Ama onlar gazeteci değil. Tutuklu gazeteci sayısı ikiyi üçü geçmez. Onlar terör suçuna karıştıkları için tutuklandılar” yollu okuyana da dinleyene de “Ufala da civcivler yesin” dedirtecek yaveleri yineleyerek cevaplaması mümkün değildi. Nitekim 2 Ekim’e kadar AKP iktidarı bir cevap vermedi; veremedi ve sanki derin araştırmalar yapılıyormuş da yetişmemiş gibi ek süre istedi. Uzunca bir ek süre isteğiydi ve AİHM üç haftalık bir süre tanımakla yetindi. 24 Ekim’de hükümet cevap verdi verdi, vermezse AİHM o cevapları beklemeden karar verecek. Aslında ben hükümetin o demir leblebi soruları cevaplamasından yanayım. En azından bana (bize, size, hepimize) birkaç günlük eğlence çıkar. Gülüşür, dalgamızı geçeriz. Ancak hükümet cevap verse de vermese de AİHM’nin tutuklu gazetecilere ilişkin kararının eli kulağında. Yanılmıyorsam bu ay bitmeden elimizde olacak. Bilemedin bir hafta kadar daha uzar. Sonra? Sonra AKP iktidarı hukukla, hukukun hedefi olan adaletle ve bağımsız yargı ile tanışacak. Uzun süredir karşılaşmadığı, “Türkiye’de yargı valla billa çok bağımsızdır” diye üfürüp tutuklama aygıtına dönüşmüş sulh ceza hâkimlikleri ile önce dava açan sonra kanıt arayan, bulamazsa uyduran savcılarla yargı erkini tutsak kılmanın tadını çıkarırken karşısında sahici “hukuk”u, sahici “yargı”yı bulacak. HHH Peki, AİHM kararlarına Türkiye uyacak mı? Bizim hukukçu tayfasına sordum, “Mahkeme uymak zorunda” diye yuvarlak bir cevap verdiler. Cevap beni kesmedi. “Ya yargı da uymazsa” diye sordum. Cevap kestirmeydi: Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin altına imzasını koyduğu uluslararası sözleşmelere AKP iktidarı uymayacağını ilan etmiş olur. Bunu göze alabilir mi? Göreceğiz. Ama göze alırsa sadece AB ile ipleri koparmakla yetinmeyeceğini, çağdaş demokrasiyle devletin iplerini kopardığını da ilan etmiş olur. Peki, o zaman anayasadaki “Türkiye Cumhuriyeti ... demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” diyen ikinci madde ne olur? Cevap uzun. Kestirme bir cevap da var ama: O zaman “Eyyyy AİHM!.. Eyyy demokrasi!.. Eyy hukuk devleti” olur. Olan da Türkiye’ye olur... Sarı’ya hapis cezası Başkanlık referandumu öncesi Evrensel gazetesinde yayımlanan “Kardeşçe, barış içinde, hürce yaşamak için ‘Hayır’ diyelim” başlıklı mektup nedeniyle, gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çağrı Sarı hakkında ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ iddiasıyla açılan davada karar çıktı. Mahkeme, Sarı’ya 11 ay 20 gün hapis cezası verdi. Ceza, Çağrı’nın daha önce kasıtlı suçtan mahkum olmaması ve yargılama sürecindeki iyi hali nedeniyle bir yıl denetimli serbestliğe çevrildi. Gazeteci Sarı, “Evrensel’e ve gazeteciliğe gözdağı verilmek istenmiştir. Verilmek istenen mesajı kabul etmiyoruz. Basın özgürlüğünü savunmaya, mesleğimizi savunmaya, haber yapmaya devam edeceğiz” dedi. l Haber Merkezi Çakmakçı’ya tahliye Diyarbakır’da 12 Temmuz’da tutuklanan gazeteci Mehmet Çakmakçı hakkında “örgüt üyesi olduğu” iddiasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti Çakmakçı’ya, farklı tarihlerde yaptığı telefon görüşmelerini, e posta yazışmalarını ve BDP’nin siyaset akademisine katılıp katılmadığını sordu. Çakmakçı ise BDP’nin siyaset akademisinde ders vermediğini ve ders almadığını, sadece gazetecilik faaliyetleri nedeniyle BDP binasına gittiğini söyledi. Mahkeme heyeti, mevcut delil durumunu dikkate alarak Çakmakçı’nın tahliyesine karar verdi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet İlknurum, Birden sana her telefon ettiğimde, önce yorgun gelen sesinin iki dakika içinde kadınlar için yeni projelere koşturmaya hazırlanan İlknur sesine dönüşmesini hatırladım. Şimdi tek istediğim, senin o hep yorgun ama sıcacık yüzünle önce kucaklayıp, sonra defterini açarak, “şimdi kızlar!” diyerek artık kadınların siyasete katılımı mı olur, kadına yönelik şiddetin önlenmesi mi olur ya da tacize uğrayan kadınlar arası nasıl bir dayanışma ağı kurulacağı mı olur, bir yeni çalışma hattında üzerimize düşen görevleri anlatman. Söz veriyorum, bundan sonra verdiğin hiçbir işe hayır deme yeceğim. Aslında hiç hayır demedim sanırım, çünkü gözüm kapalı bildim hep, İlknur dediyse, acele müdahale edilmesi gereken yaralı bir parmak vardır ve bu parmağın sahibinin kim olduğu önemli değildir, merhem olmak lazımdır. Ama İlknurum ben senin enerjine hiç yetişemedim ki. Enerjini, bedeninin gücünden almadığını, dünyaya karşı sorumluluktan aldığını biliyorum ama yine de o narin bedenini sağlam tut oralarda, lazımsın bize. Geçen gün seni anlatıyordum bir yerde ve ağzımdan İlknur’un hak savunuculuğu o kadar sivil bir zemindedir ki, benim gibi bir homo politicus’u bile yumuşattı; size yumuşak yumuşak, öyle güzel anlatır ki o sivil zemini, bazen olayın politik sonuçlarını unutur, sadece hak ihlaline uğramış olanı nasıl iyileştireceğinizle uğraşır durursunuz dedim. tığın her hak mücadelesiyle Kadınların sana yazdığı ne kadar çok şey öğrendim, mektupları okuyorum her gün, merak etme onları da unut bazen tekrar tekrar ve diyo muyorum ve biliyorum se rum ki, işte gerçek, samimi ninle beraber yeni şeyler de temasın etkileri. Hepsi sıcacık öğreneceğiz. mektuplar, tıpkı senin gibi. Ben yine de seninle kendi Sen onlara değmişsin, şimdi me/kendimize özel bir şeyler onlar sana değmeye çalışı de istiyorum. Evde her biri yorlar. Galiba senin gücün miz bir köşede kitap okuma burada, değdiğin yerden aldığın yankıyla güçleniyorsun. Tutuklu insan yı, kalkıp yemek yapmayı ve hakları savunucu önemlisi artık hangi meyve Başka türlü nasıl dayanılırdı ki su İlknur Üstün mevsimiyse onun reçelini, senin gibi ağır koşturmacayla, marmeladını yapmayı. Vişne hatta yıpratıcı bir yoğunlukla, yi kaçırdık, seni gözaltına al her türlü dezavantajlı grubun yanında, dılar, kiraz ve şeftaliyi kaçırdık, hapse yakınında olma çabasına. attılar, ayvaya yetiş be İlknurum… Merak etme, yaralı parmakları gör Senin arkadaşın, yoldaşın olmayı mekten vazgeçmiyoruz, nasıl çare sevdim, İlknur’la 20 yıldır birlikte ça oluruz diye düşünmekten de, insan lışıyorum demekten gurur duydum. ların hakları vardır demekten de vaz Şimdi seni özlüyorum. Sen çıkınca geçmiyoruz. Beni inandırdığın ve kat daha iyi olacağız. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, Gülmen ve Özakça için uluslararası çağrı yaptı Gözlemci gönderin CHP’Lİ ÇAKIRÖZER: Adalet haykırışı duyulmalı G2RA2E5ÇV.LGİINKÜDNE Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, işlerini geri alabilmek için başladıkları açlık grevinde 224 günü geride bıraktı. Türkiye’de de üyeleri bulunan Avrupa Sendikalar Konfederasyonu di. “Hemen hemen hepsi değil ta, “Sizden bu ihraç edilmiş çalışanlase bile çoğu ihraç keyfi ve kanıt rın ve sendika üyelerinin Ankara’daki lanmayan ithamlara dayalı ola duruşmasına katılmak üzere gözlemci (ETUC), uluslararası toplum rak yapılıyor” denilen mektup göndermenizi istiyoruz” denildi. dan kamudan ihraç edilmele ta, ihraç edilenlerin büyük bö Mektupta, AB’nin ve üye devletleri rinin ardından açlık grevine başlayan ve halen cezaevinde MUSTAFA lümünün herhangi bir geliri ol nin “keyfi ihraçlarla ve yetersiz huku ÇAKIR madığı, seyahat hakları da dahil ki süreçle ilgili” kaygılarını dile getir olan Nuriye Gülmen ile Semih birçok sosyal haklarını yitirdik mesinin son derece önemli olduğu be Özakça’nın 20 Ekim’deki duruşmasını leri ve çok ağır koşullarda yaşadıkla lirtildi. Mektupta, şöyle devam edildi: izlemelerini istedi. rı vurgulandı. KESK’e bağlı EğitimSen “Adil ve tarafsız yargılamalar garanti Türkİş, DİSK, Hakİş ve KESK’in üyesi oldukları anımsatılan Gülmen ve edilmiyor. AB delegasyonunun ve üye de üyesi olduğu ETUC’un mektubunu Özakça’nın avukatlarının da “terör ör devletlerin elçiliklerinin bu yargılama KESK paylaştı. ETUC Genel Sekreteri gütü üyesi oldukları” iddiasıyla tutuk ların duruşmalarına katılımı geçmişte Luca Visentini’nin de imzasının bulun landıklarına işaret edilen mektupta, olumlu sonuçlar doğurdu. Böylesi he duğu mektupta, 15 Temmuz 2016’daki davanın bir sonraki duruşmasının 20 yetler AB’nin adil, tarafsız yargılama darbe girişiminin ardından çok sayıda Ekim’de yapılacağı belirtildi. Davayı iz lar ve insan hakları konularını takip et kamu çalışanının ihraç edildiği belirtil leme çağrısında bulunulan mektup tiğini gösteriyor.” l ANKARA Jagland’dan Gül’e büyükada telefonu ‘Soyut iddialar yeterli değil’ DUYGU GÜVENÇ Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Büyükada’da tutuklanan insan hakları savunucularının iddianamesinin kabul edilmesinin ardından Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ü arayarak tepkisini dile getirdi. Jagland, Gül’e verdiği mesajları basın açıklaması ile şöyle duyurdu: “Onların serbest bırakılması için çağrıda bulundum. Bakana, yargılama öncesi tutuklanmanın atılacak son adım olduğunu belirttim. Özgürlükten yoksun bırakmak ancak nadir olaylarda olabililir. Devlet tutukluluğa dair ilgili ve yeterli delilleri göstermediği müddetçe, yargılanan kişiyi serbest bırakmalıdır. Bu çerçeve de genel ve soyut iddialar yeterli değildir. Türk yargısı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Strazburg Mahkemesi’nin içtihatlarını uygulamalıdır.” Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks de yaptığı açıklamada, Türkiye’deki yargı kararlarında endişe verici eğilimin sürdüğünü ve bunun sivil toplum aktivistlerinin çalışmasını etkilediğini belirterek şunları söyledi: “İnsan hakları savunucuları ve eğitimcilerinin bu davada adaletsizce hedef alınmasından kesinlikle çok endişeliyim. Aynı zamanda bu yargı kararlarının, Türkiye’de insan haklarının korunmasında çok değerli çalışmalar yapan birçok sivil toplum aktörleri üzerindeki soğutucu etkiden çok üzgünüm..” l ANKARA dilek’in ailesi 2 yıldır adalet arıyor ‘2 yıl yaktı, yıktı, geçti’ DilekDoğan Armutlu’da yaşadığı evde polisin kurşunladığı 25 yaşındaki Dilek Doğan’ın vurulmasının üzerinden iki yıl geçti. Dilek’in ailesinin acısı ise ilk günkü gibi taze. Dilek’in fotoğraflarını sosyal medyada paylaşan çok sayıda kişi de “Öfkesi, anısı, acısı çok taze içimizde, o gülen gözlerine baktıkça yüreğimiz yanmaya devam ediyor” diyerek Dilek’i vuran polise tepki gösterdi. Dilek Doğan, 18 Ekim’de sabaha karşı DHKP/C operasyonu için evine baskın düzenleyen polislerden özel harekâtçı Yüksel Moğultay’ın silahından çıkan kurşunla ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan Doğan, 25 Ekim’de hayata veda etti. Tutuksuz yargılanan Moğultay, önce 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum oldu ardından da iyi hal in dirimiyle cezası 6 yıl 3 aya indirildi. Anne Doğan ve baba Metin Doğan, dün Özgürüz. org’un canlı yayınına katıldı. Anne Doğan, “İki yıl öce bu saatlerde hastanedeydik. Onu bizden aldı gitti işte. Bir insanı öldüren bir gün tutuklanmaz mı? Bir gün gözaltına alınsın da, bizim de yüreğimiz ferahlasın” dedi. Metin Doğan da “Mahkeme bir buçuk yıl sürdü. ‘Devlet görev verdi ben yaptım’ dedi savunmasında. Devlet ‘git Dilek’i öldür’ demiş gibi. Devlet suçludur diyor” dedi. “Bir genç kızı öldürülmüş hâlâ emekliliğini düşünüyor” diyen acılı anne Aysel Doğan, “Nasıl geçti bu iki yıl?” sorusuna ise “Yaktı, yıktı, geçti. Harabeyiz yani. Dilek’siz geçen her gün, her saat azapla geçti” yanıtını verdi. l İSTANBUL TBMM Genel Kurulu’nda konuşan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, tutuklu gazetecileri ve ülkede yaşanan hak ihlallerini dile getirdi. Çakırözer, “Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve gazetenin diğer tutuklu çalışanları gelecek hafta Silivri Cezaevi’nde birinci yıllarını dolduracak. Birgün muhabiri Mahir Kanaat 274 gündür tutuklu. Sözcü muhabiri Gökmen Ulu 146 gündür tutuklu. Darbecilere Cumhurbaşkanı’nın yerini gösteren haber yaptı diye. Bakın bugün gazetelerde var. Akıncı davasındaki belgelerde var. Darbeciler Marmaris’e Gökmen’in haberiyle değil, ellerindeki işaretli haritalarla gitmişler” dedi. Türkiye’de 60 gazetecinin 400 günü geçen tutukluluklarında müebbet hapisle cezalandırılmak istendiğini dile getiren Çakırözer, “Yurttaşlarımızı öldüren eli kanlı çetecilerle, sadece yazıları nedeniyle yargılanan bu isimleri nasıl aynı kefeye koyarız?” diye sordu. ‘Bozulmuş kararın tutukluluğu’ Çakırözer, tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu ile 224 gündür tutuklu olan açlık grevindeki Nuriye ve Semih öğretmeni de anımsattı. Çakırözer, “Anayasal güvence altında olmasına, Anayasa Mahkemesi’nin kararları olmasına rağmen seçilmiş milletvekilleri aylardır tutuklu. İstanbul milletvekilimiz Enis Berberoğlu, üst mahkemenin tutukluluk gerekçelerini ortadan kaldıran kararına rağmen bugün dört duvar arasında 125. gününü yaşıyor. Bir kez daha soruyoruz: bozulmuş bir kararın tutukluluğu olur mu? 224 gündür açlık grevinde bedenlerini ortaya koyan Nuriye ve Semih’in adalet haykırışını duymalıyız” dedi. ‘Ağaç tepelerinde değil’ Çakırözer, “Yurttaşlarımız adaleti, hukuku ağaç tepelerinde değil bağımsız mahkemelerde aramalı. Ülkemizde demokrasimizi, hukuk devletimizi güçlendirdikçe, bilimsel laik eğitimi güçlendirdikçe uluslararası arenada hak ettiğimiz saygın yeri yeniden kazanacağımıza inanıyoruz ” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet 29. KEZ TUTULUYOR Eliaçık, Adalet Nöbeti’nde Yayın politikamızın soruşturma konusu yapıldığı dava kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu olan gazetemiz avukatı ve İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın serbest bırakılması ve tüm haksız tutuklamalara karşı çıkmak için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde başlatılan Adalet Nöbeti’nin 29’uncusu bugün tutulacak. Avukatlar, adliyenin C kapısından içeri girerek buradaki Themis heykellerinin altındaki merdivenlerde saat 11.30’da buluşacak. Nöbetin ardından saat 12.15’te C kapısı önünde eski bakan avukat Önay Alpago ve ilahiyatcı yazar İhsan Eliaçık basın açıklaması yapacak. Nöbetin mimarı avukat Kemal Aytaç, “Çağlayan Adliyesi’nde bir meşale yakıyoruz. Perşembe günü aynı inanç, azim, sabır ve kararlılıkla adalet arıyor, umuda olan inancımızı yükseltiyoruz” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle