18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 4 Eylül 2016 İklim ‘Bu çizgide mizah varsa, biz Charlie Hebdo değiliz’ Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo, Feliz imzasıyla yayımladığı “İtalya depremi” başlıklı karikatüründe, 10 gün önce İtalya’nın Amartrice kasabasındaki depremde yaralanan İtalyanları türlü makarnalara benzetti. Yıkılan binaları da kat kat hamurdan yapılma lazanyaya benzeten dergi sert eleştiriler aldı. Amatrice Belediye Başka nı Sergio Pirozzi, Repubblica yayın organına, “Ölüler üzerine nasıl karikatür yapılabilir ki? Eminim ki, bu çirkin ve utanç verici karikatür, Fransızların hislerine karşılık gelmiyor. Yaşanan talihsizlikler ya da ölüler üzerine hiciv yapılamaz. Her şeyin sınırı var” dedi. İtalyanlar da sosyal medya üzerinden, yapılanı ölenlere saygı sızlık şeklinde yorumladı. Twitter’da, derginin sınırı aştığı dile getirilirken, “Çok üzgünüz ama daha fazla Charlie Hebdo değiliz” denildi. Tepkiler üzerine, Fransa’nın Roma Büyükelçiliği’nden de açıklama yapılarak, “Charlie Hebdo’nun tasviri, Fransa’nın pozisyonunu temsil etmiyor” ifadesi kullanıldı. l Kültür Servisi barışına ‘çeyrek’ kalaEDİTÖR:ÖZNUROĞRAŞÇOLAK 15 Küresel karbon salımının yüzde 40’ından sorumlu olan Çin ve ABD Paris Anlaşması’nı imzaladı Atmosferde en fazla sera gazı salımına neden olan iki ülke Çin ve ABD, geçen yıl uzlaşılıp imzalarını attığı küresel çaplı Paris İklim Anlaşması’nı onayladı. Çin’in resmi haber ajansı Şinhua, Halk Meclisi’nin bir hafta süren toplantılarının ardından Paris Anlaşması’na onay verdiğini duyurdu. Beyaz Saray’ın anlaşmanın onaylandığı açıklaması da peşi sıra geldi. İklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adım olarak görülen Paris İklim Anlaşması’nın Pekin ve Washigton tarafından onaylandığı haberleri, Çin’in Hangzhou kentinde gerçekleşen G20 zirvesiyle aynı döneme geldi. Zirve için Hangzhou’da bulunan ABD Başkanı Barack Obama ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping dün gerçekleşen oturumda tarihi belgeleri BM Genel Sekreteri Ban Kimun’a bizzat iletti. Obama, Hangzhou’ya gelişinde yaptığı açıklamada, anlaşmayı “Gezegenimizi dönüştürecek bir soruna karşı en iyi çözüm” olarak niteledi. Dünkü oturumda da “Ne kadar güçlü olursa olsun bu tek başına bir ülkenin verebileceği bir savaş değil. Tarih bugünkü çabalarımızı yargılayacak... Bir gün bu kararı gezegenimizi kurtarmaya karar verdiğimiz an olarak göreceğiz” ifadelerini kullandı. Şi ise anlaşmayı “bir mihenk taşı” olarak değerlendirdi, bunun iklim değişikliğine karşı küresel bir yönetim sistemine ilişkin işaret olduğunu söyledi. Çin ve ABD, küresel karbon salımının yüzde 40’ından sorumlu. Çin dünyada en fazla karbondioksit emisyonu olan ülke, ABD ise onu izliyor. Karbondiyoksit salımı, iklim değişikliğine yol açan önemli etkenlerden. Geçen yıl 200’e yakın ülkenin katılımıyla yapılan iklim konferansında, küresel sıcaklık artışının bu yüzyılın sonuna kadar 1.5 ile 2 derece arasında sınırlandırılması ve fosil yakıtların uzun vadede terk edilmesini de içeren anlaşmaya varılmış, bunun şu ana dek iklim konusunda imzalanan en kapsamlı anlaşma olarak görüldüğüne işaret edilmişti. Anlaşma metni, sera gazları emisyonunun düşürülmesi ile ilgili olarak ulusal düzeydeki planların beş yılda bir gözden geçirilmesini de kapsıyor. Ne var ki Paris İklim Anlaşması’nın 1997’de imzalanan Kyoto Protokolü’nün aksine tek başına hukuki anlamda bağlayıcılığı bulunmuyor. ABD’nin New York kentinde geçen aralık ayında Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 195 ülkenin imzaladığı anlaşma, dünyada sera gazı salımının en az yüzde 55’ine neden olan 55 ülkenin iç hukuka gidip onaylamasıyla yürürlüğe girecek. Bu açıdan Çin ve ABD’nin anlaşmayı onaylaması bu bağlamda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Çin ve ABD’nin dışında ise anlaşmayı şimdiye kadar 24 ülke resmen onayladı. Bu 24 ülkenin toplam karbon emisyonları küresel salımın sadece yüzde 1.08’ine denk geliyor. l Dış Haberler Türkiye’de 364 tür tehdit Fotoğraf: WWF/Emre Soysal Uluslararası Doğa Koruma Birliği’nin (IUCN) Kırmızı Listesi’ne göre türün yaşadığı alanı korumak da o türle birlikte, bizim ya duğu toplam 364 tür tehdit altında. n Nesli tehdit altındaki Türkiye’de 127 balık, 103 bitki, 17 memeli ve 16 kuşun bu şamımızda da hayati öneme sahip bir hayvanlara yönelik neler yapıyorsunuz? lunduğu toplam 364 tür tehdit altında. WWFTürkiye Genel HAZAL OCAK Müdürü Tolga Baştak türlerin çok başka canlının korunmasını sağlıyor. Türkiye’de T. B.: Bu konuda kelaynakların korunması ile başlayan, gurur duyduğumuz neslinin tehdit altında olmasının baş de bu anlamda yapacak bir geçmişe sahibiz. Koruma lıca nedenlerinin yaşam alanlarının iş çok iş var. Üçte biri en çalışmalarına günümüzde gal edilmesi, değiştirilmesi, çevre kir demik, 10 bini aşkın çi de aynı istekle devam edi liliği, iklim değişikliği olduğunu söylü çekli bitki ve eğrelti ül yoruz. Örneğin, Adana’daki yor. Bu gidişi durdurmak için insanların ülkesinin doğasını tanıması gerek kemizde doğal olarak yetişiyor. Ayrıca kayıtlara Tolga Baştak Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda 11 yıldır tiğini vurgulayan Baştak “Belgesel göre 161 me Akdeniz’de önemli derecede lerde gördükleri canlıların hayat meli, 460 kuş, 120 tehlikede statüsünde yer alan yeşil de ta olanları yanı başımızda yaşıyor. sürüngen, 30 amfi niz kaplumbağasını ve bölgedeki türle Onları keşfetmelerini ve sahip çık bi, 236 tatlı su balı ri korumak için çalışıyoruz. Adana’da malarını istiyoruz” diyor. Baştak ile ğı, 480 deniz balığı yine turnaları ve yaşam alanlarını ko Türkiye’de nesli tehdit altında olan yaşıyor. Bu can rumak için çalışıyoruz. 2014 yılından canlılar üzerine konuştuk. lılardan birçoğu beri KaşKekova Özel Çevre Koruma n Türkiye’de kaç tür var ve ka nun tehdit altın Bölgesi’nde yürüttüğümüz sürdürüle çının nesli tehdit altında? da olduğunu biliyo bilir turizm projesiyle yerel ve merke Tolga Baştak: Türkiye’de ruz ancak kesin ve ka zi yönetimler, balıkçılar, dalış kulüp 40 yılı aşkın bir süre bul görmüş verileri te leri ve tur tekne sahipleriyle bir araya dir yürüttüğümüz do mel almak için Ulus gelerek bölgedeki orfoz, deniz çayırla ğa koruma çalışmala lararası Doğa Koruma rı gibi tehdit altındaki türlerin korun rında türlerin korun Birliği’nin (IUCN) Kır ması ve sürdürülebilir bir turizm anla masına özellikle önem mızı Listesi’ne bak yışının yerleştirilmesini amaçlıyoruz. veriyoruz. Bunun bir mamız gerekiyor. Kır Geçen günlerde bununla ilgili güzel bir nedeni var. Biliyoruz mızı liste, tüm dün haber de aldık. Gıda Tarım ve Hayvan ki bir türün korunma yada, tehdit altındaki cılık Bakanlığı 1 Eylül 2016’dan itiba sı için onun besin bu bitki ve hayvan türlerini ren orfoz avlamayı yasakladı. Doğru labileceği, üreyebi gösteren en güvenilir liste. bilgileri ne kadar çok kişiye ulaştırabi leceği bir alanın ko Bu listeye göre Türkiye’de lirsek hayvanların geleceğini de o de runması gerek. Nesli 127 balık, 103 bitki, 17 rece koruma altına almış olacağız. tehdit altındaki bir memeli ve 16 kuşun bulun n Sizce Türkiye’de bazı hayvanla altında rın niçin nesli tehdit altında? Hangi etkiler neden oluyor? T. B. : Farklı alanlarda yaşayan bu türlerin tehdit altında olmasının çeşitli nedenleri var ancak genelleştirmek gerekirse, avlama, doğadan toplama gibi doğrudan türlere yönelik müdahalelerle birlikte yaşam alanlarının işgal edilmesi, değiştirilmesi, çevre kirliliği, iklim değişikliği gibi bütün bunları tetikleyici rol oynayan başlıkları öne çıkarabiliriz. n Bu konuya ilişkin yürüttüğünüz kampanyalar neler? T. B.: Geçen yıl Türkiye’deki yaban hayatın sembollerinin av turizmine kurban edilmesine yol açacak ihalelerin iptal edilmesi için bir imza kampanyası başlattık ve 81 bin imza topladık. İmzaları ardından Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne teslim ettik. n İnsanlar bireysel olarak bu konuya ilişkin ne yapabilir? T.B. : Tehdit altındaki türlerin yaşam alanlarına yapılan müdahalelere karşı yürütülen kampanyalara destek olabilir. Vakfımıza üye olabilir, çalışmalarına destek olmak için sevdikleri bir türü evlat edinerek sembolik bir katkıda bulunabilirler. Biz, bilgi paylaşımını da çok önemsiyoruz. İnsanlar Türkiye’nin doğasını tanımalı. Belgesellerde gördükleri canlıların hayatta olanları yanı başımızda yaşıyor. Onları keşfetmelerini ve sahip çıkmalarını istiyoruz. DÜNYANIN EN YÜKSEK VE EN UZUN CAM KÖPRÜSÜ İÇİN YETKİLİLER ACİL BAKIM KARARI ALDI Cam köprü iki haftada kapandı Çin’de yer alan dünyanın en yüksek ve en uzun cam zeminli köprüsü açılışından iki hafta sonra kapandı. Köprünün yeniden açılış tarihi hakkında bilgi vermeyen yetkililer bölgede acil bakım yapılacağını söylüyor. Konuyla ilgili yetkili bir isim, köprünün açılışı sonrası ziyaretçi akınına uğradığını ama köprüde bir hasar oluşmadığını söylüyor. Tasarımı İsrailli mimar Haim Dotan’a ait olan köprünün yapımının 3.4 milyon dolara mal olduğu belirtiliyor. Köprü, Hunan eyaletinde “Avatar” filminin çekildiği Avatar dağlarındaki iki yakayı birleştiriyor. 430 metre yüksekliğinde, 300 metre uzunluğunda ve altı metre genişliğin de olan köprünün zemininde her biri 99 panelden oluşan üç şeffaf cam kullanıldı. Çin’de cam köprüler büyük ilgi görüyor. Çinli yetkililer köprü için günde sekiz bin ziyaretçiye izin verileceğini açıklamıştı. Daha önce benzer köprülerde, yoga gösterileri ve düğün gibi etkinlikler düzenlenmişti. Romalılara ait 900 yıllık tabak bulundu Antalya’nn Kumluca ilçesine bağlı Adrasan Mahallesi’nde 2014 yılında Antalya Müzesi Müdürü Mustafa Demirel başkanlığında Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nden Doç. Dr. Harun Özdaş ile Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Sualtı Arkeolojisi Ana Bilim Dalı’ndan Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz’in bilimsel danışmanlıklarında başlayan Doğu Roma Dönemi tabak batığı sualtı kazılarının 2016 yılı çalışmaları tamamlandı. Ana yükü tabak olan ve M.S. 12 yüzyıl Doğu Roma dönemine tarihlendirilen batıktan çıkarılan eserlerin tuzdan arındırma ve onarım işlemleri Antalya Müzesi Müdürlüğü’ndeki laboratuvarlarda sürdürülürken sualtından çıkarılan tabakların Antalya Müzesi’nde sergileneceği belirtildi. Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, Adrasan’daki tabak batığının 15 metreden başlayarak 20 metreye kadar dağılmış bir batık olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Öniz, “Muhtemelen 12. yüzyıla ait. Gemiye iki ayrı tabak atölyesinden tabaklar yüklenmiş. Bu atölyelerin nerelerde olduğunu bilmiyoruz. 2 ayrı tabak atölyesi diyorum çünkü tabaklarda iki ayrı teknik var. Biri tabak formu verildikten sonra fırınlama aşamasından önce üzeri kazınarak olağanüstü motifler yapılmış, diğeri ise tabaklar fırınlandıktan sonra üzerine boyayla desen yapılmış” dedi. Farklı boyutlarda ama aynı desenlerde tabaklar tespit edildiğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Öniz, “Aynı desende beş ayrı tabak var. İç içe farklı boyutlarda ama aynı desenlerde tabaklar. Yemek takımının günümüzden 900 sene önce var olduğunu görüyoruz. Anlıyoruz ki hanımlar 900 senedir tabak takımlarının bozulmamasına dikkat etmiş” diye konuştu. Geminin içinin tamamen tabak dolu olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Öniz, tabakları denizin dibinde kayalıkların altında istif halinde bulduklarını kaydetti. Tabakların çoğunun kırılmış olduğunu, bir bölümünün ise insanlar tarafından alındığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Öniz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kazı izni vermesinin nedeninin, insanların dalabileceği derinlikteki eserlerin kurtarılması olduğuna dikkat çekti. l ANTALYA/ DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle