Katalog

Salı 27 Eylül 2016 2 [email protected] ‘Bebeklere çiğköfte bile yediriyorlar’ uzmanlar hatalı beslenme konusunda uyardı Anne sütü bebeğin bağışıklık sistemi güçlendiriyor, daha az hasta olmasını sağlıyor, fiziksel ve beyinsel gelişimine kat kı sunuyor, bebeğin ilerleyen dönem lerde daha az kronik hastalıklara ya kalanmasını sağlıyor, solunum yo lu, midebağırsak, alerji gibi hastalık lar daha az görülüyor. Sayısız fayda ları olmasına karşın, ülkemizde ilk 6 ayda yalnızca anne sütü ile beslenen bebeklerin sayısının giderek azaldı ğı belirtiliyor. Uzmanlar, ülkemizde ki bebeklerin mideleri nin yüzde 23’ünü katı gıda yani ek besinlerle doldurulduğunu, hatta 6 aydan önce bebeklerine çiğköfte ve ciğer bile ve SİBEL BAHÇETEPE ren annelerin olduğunu belirterek “İlk 6 ay yal nızca anne sütü veril meli, bu süre içinde ek gıda zorunlu olmadıkça kullanılmamalı” dediler. Hollanda Utrecht’te bulunan Nutri cia ArGe Merkezi’nde düzenlenen top lantıda anne sütünün öne mine dikkat çekildi. Da none Türkiye Entegrasyo nu Genel Sek reteri Dr. Ya lım Üner, an ne sütü içeri sindeki bin lerce fark lı molekülün, bir orkestra Dr. Yalım Üner nın müzis yenleri gibi uyum içinde birlikte ha reket ederek bebeğin gelişimi için en uygun beslenmeyi sağladığını söyle di. Anne sütündeki temel bileşenle rin laktoz, yağ, protein, prebiyotikler, LCP’ler, nükleotidler, vitamin ve mineraller olduğunu anımsatan Üner, bu bileşenlerin bebeklerin bağışıklık sistemi gelişimi için çok önemli olduğunu vurguladı. ‘2 yaşına kadar anne sütü’ Ülkemizde ilk altı ayda doğru beslenen bebeklerin sayısının giderek azaldığına dikkat çeken Üner, şöyle devam etti: “Sağlık Bakanlığı Türkiye Nüfus Sağlığı Araştırmaları datasına göre Türkiye’de 45 aylık bebeklerde yalnızca anne sütü kullanım oranı 2008’de yüzde 24’tü. Bu data açıklandığında memnun olmuştuk çünkü 2004’e göre artıyordu. Ancak 2013’te bu rakamın ‘kilo alması sağlıklı demek değil’ Dr. Yalım Üner, ülkemizde 45 aylık bebeklere ciğer, çiğköfte ye liyor. Oysa 6 aydan önce yalnızca anne sütü verilmeli. Bebek, ek gıda ile diren annelerin olduğunu belirterek de, anne sütü ile de kilo alabilir. An “Bazı anneler ‘Doktor bey dün akşam cak bu gıdaların hiçbiri anne sütünün babası ile çiğköfte yedi’ diyerek ge yerini tutmaz ” önerisinde bulundu. yüzde 10’a düştüğü görüldü. Bebeklere çen ilk bin günün bebek beslenmesin anne sütü yeteri kadar vereme de önemli olduğunu be diğimiz gibi diğer sütleri de (ke lirterek, “Bebekler kü çi, inek gibi) veremiyoruz. Diğer çük yetişkinler değildir. sütlerdeki oran da 2008’de yüz Bağışıklık sistemleri de 29’du, şimdilerde 24. İlk altı nin güçlenmesinde baş ayda çoğu annemiz ne yazık ki, ta anne sütü mucizesi yalnızca anne sütü vermek yeri olmak üzere doğru bes ne, bebeklerin midelerinin yüz lenme de kilit rol oynu de 23’ünü katı gıda ile doldur yor” dedi. Elburg, anne mayı tercih ediyor. Oysa anne nin beslenmesinin de sütü, eşsiz bir besin ve tüm be bebek üzerinde etkisi beklerin 2 yaşına kadar yeter nin olduğunu anımsa li miktarda anne sütü ile beslen tarak “Anneler obez ol mesi önerilmektedir. ” Prof. Ruurd van Elburg duğunda bebekleri de İlk bin gün önemli obez doğabiliyor. Doğum öncesi ve sonrasında doğru bes Prof. Dr. Ruurd van Elburg ise bebe lenirseniz bebeğiniz de sağlıklı olur” ğin rahme düşmesinden itibaren ge diye konuştu. l HOLLANDA Plansız gebelik sağlığa tehdit Çocuğunuza her gün 7 ceviz yedirin Uzman diyetisyen Işın Sayın, cevizin çocukların zihinsel gelişimini olumlu etkilediğini belirterek “Çocuklara her gün 7 ceviz yedirin” dedi. Çocukların okulda kaldığı sürede mutlaka kaliteli beslenmesi gerektiğini söyleyen Sayın, “Cevizde bulunan elzem yağ asitleri, yetişkinde Alzheimer’a karşı koruyucuyken; çocuklarda beyin fonksiyonlarını destekler. Ceviz, okul çağı çocuklarının ders başarısı ve zihinsel gelişimi için oldukça değerlidir. Sağlıklı bir zihinsel gelişim için çocuklarınızın okul çantasından günde 7 adet cevizi eksik etmeyin” dedi. Engelini okuma azmi ile aştı Beyin felci olarak adlandırılan serebral palsi rahatsızlığıyla dünyaya gelen Deniz Gültekin (19), daha 7 yaşındayken “Ne zaman okuyabileceğim” diyerek başladığı eğitim hayatında başarıyla ilerledi ve üniversite sınavında Türkiye 3 bin 583’üncüsü olarak İzmir’deki Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne birincilikle girmeyi başar dı. Gültekin, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nü tam burslu olarak kazandı. Anne ve babası öğretmen olan Gültekin, eğtimin her zaman hayatının merkezinde yer aldığını, karşılaştığı zorlukları da ailesinin desteğini ile yendiğini anlattı. Türkiye’de her 4 kadından 1’i isteği dışında hamile kalıyor. Uzmanlar doğum kontrolünün annebebek sağlığı üzerindeki olumlu etkisine dikkat çekiyor Doğum kontrolüne yönelik yapılan araştırmalar, ülkemizde doğum kontrolüne ilişkin bilincin halen pek çok ülkeye göre düşük olduğunu ve bugün Türkiye’de her 4 kadından 1’inin kendi isteği dışında gebe kaldığını gösteriyor. Halen en sık kullanılan doğum kontrol yöntemi geri çekilme olarak belirtilirken, bu yöntemi benimseyen ka dınların 4’te 1’i ilk yılda gebe kalıyor. Doğum kontrol yöntemlerine ilişkin bir anket çalışmasına göre katılımcıların yüzde 30’u doğum kontrol haplarında efsanelere inanıyor. 26 Eylül Dünya Doğum Kontrol Günü nedeniyle Prof.Dr. Demir açıklama yapan Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir, doğum kontrolün çocuk sahibi olmamak anlamına gelmediğini, annebebek sağlığı açısından çok önemli olduğunu belirterek “Plansız gerçekleşen gebeliklerdeki riskleri azaltır. Doğum kontrol hapları doğru ve düzenli kullanıldığında yaşam kalitesini ve süresini uzatabiliyor” diye konuştu. Lenfomada tedavi başarısı artıyor Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği (LLMBİR), bir tür kan kanseri hastalığı olan lenfomaya dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla “Lenfomaya Karşı Yürü Bizimle” sloganıyla yürüyüş düzenledi. Ahlatlıbel Spor ve Dinlenme Tesisleri’nde gerçekleştirilen yürüyüşe, lenfoma hastalarının yanı sıra hastalığı yenen kişiler ve hasta yakınları katıldı. LLMBİR Yönetim Kurulu Başkanı ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhit Özcan, “Lenfoma, vücudumuzdaki lenf sistemi denilen ve bizi hastalıklara karşı koruyan sistemin bir anda kanserleşmesiyle karşımıza çıkan bir durum. Lenfoma artıyor fakat iyi haber şu ki; lenfomanın tedavi başarısı da daha fazla miktarda düzenli olarak artıyor. Kansere karşı yapılabilecek şeyler çok basit. Sigaradan uzak durmak ve yürüyüş yapmak” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Küresel Sepsis Birliği’nden acil eylem çağrısıSübeliknpeesmiysiaznkdeıendihenensriayynleılö2lü0y0or Kan zehirlenmesi ve kana bakteri, ne ‘dur’ deyin” çağrısı yaptı. toksin karışması durumu olan sepsis rahatsızlığı nedeniyle dünyada her yıl Belirtileri göz ardı ediliyor 8 milyon kişi yaşamını yitiriyor. Küresel Prof. Ünal, şunları kaydetti: “Sepsis ilk Sepsis Birliği (GSA) sepsis ile ilgili “Acil etapta sıklıkla başka tıbbi durumlarla ka Eylem” çağrısı yaptı. rıştırılıyor ve belirtileri göz ardı ediliyor. Türk Yoğun Bakım Derneği 2. Baş Tanı ve tedavide yaşanacak 1 saatlik ge kanı Prof. Dr. Necmettin Ünal, doku ve cikme ise ölüm oranını yüzde 8 artırıyor. organ yetmezliğine yol açan sepsis’in Küresel Sepsis Birliği’nde yapılan açıkla doku ve organ hasarına yol açarak ölü maya göre, modern tıpta kaydedilen aşı, me neden olabileceğini belirterek “Ön antibiyotik ve akut bakım gibi gelişmele lenebilir ölümlerin önde gelen nedeni re karşın sepsis, hastanelerde yüzde 30 ila 60 ölüm oranıyla enfeksiyon kaynaklı ölümlerin en temel sebebi olmaya devam ediyor. Gelişmekte olan ülkelerde Sepsis, bir yılda gerçekleşen ölümlerin yüzde 60 ila 80’inin sebebi. Erken tanı ve tedavi ile hayatta kalma artabilir.” sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE Demokrasimiz neden böyle? Ne olacak? Demokrasi sorunlarımızın dört temel kaynağı şunlardır: 1) Mustafa Kemal Atatürk, Endüstri Devrimi’ni kaçırdığı için çöken ve istila edilen Osmanlı’nın işgalci güçlerine, Batı’dan gelen Yunan’a, Doğu’dan saldıran Ermenilere, içerdeki isyancılara karşı Kurtuluş Savaşı’nı, feodal bir din/tarım imparatorluğu olan Osmanlı toplumunun kılıç artığı kalıntılarıyla yaptı ve kazandı... Toplumu ileri taşımak için çağdaş bir devlet biçimi olan Cumhuriyeti de, Endüstri Devrimini kaçırdığı için çağdaşlaşamamış olan bu toplumsal taban üzerine kurdu: Feodal din/tarım imparatorluğu yapısında geri kalmış olan bu toplumsal doku, Cumhuriyet’e ve Demokrasiye hazır ve uygun değildi; Atatürk Devrimleri bu toplumsal yapıyı çağdaşlaştırmak için yapıldı. 2) Çok Partili Düzen’e geçip Atatürk Devrimlerini, taçlandırmak isteyen ve dünyada eşi olmadık biçimde Tek Adam’ken, seçim yapıp, iktidarı muhalefete teslim eden İsmet İnönü, bu adımı, toplumda Demokrasiyi yaşatacak olan çağdaş sınıflar henüz oluşmadan atmıştı. Türkiye Çok Partili Düzen’e geçtiği sırada, Demokrasiyi dünyada kuran ve yaşatan sermaye sınıfı da işçi sınıfı da ülkede yeterince gelişmemişti. 3) 1950’de İsmet Paşa’nın kurduğu Çok Partili Düzen ile iktidara gelen Demokrat Parti, toprak ağalarının kurduğu bir din/tarım toplumu partisiydi. İktidarda, demokrasiyi ve özgürlükleri geliştiren değil, “çoğunluk diktatörlüğü olarak” din ekseninde yozlaştırmayı hedefleyen politikalara ağırlık verdi. 4) 1950’de başlayan Çok Partili Düzen, esas olarak, sağ iktidarların “Demokrasi eşittir, çoğunluk yönetimi” saptırması ve askeri darbelerin baskıları ile bugünlere geldi. Zaman içindeki ekonomik büyümenin ortaya çıkardığı sınıfsal gelişmeler sonunda oluşan her türlü demokratik ve özgürlükçü akım, sağ iktidarlar ve askeri darbeler tarafından bastırıldı; ideolojik olarak topluma sürekli bir biçimde dinci/ırkçı siyaset pompalandı. HHH Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün toplumu çağdaşlaştıran, demokratikleştiren siyasal atılımları, İNSANLIK TARİHİNE, İNSANLIĞIN GELİŞMESİNE UYGUN oldukları için... Bunların, toplumsal yapının çok ilerisinde olmasına karşın... Üstelik sağ siyaset ve askeri darbelerle yolları kesildiği halde... Zaman içinde başarıya doğru gidiyor. Eninde sonunda bu atılımlar mutlaka başarıya ulaşacak, Türkiye’de Demokrasi ve İnsan Haklarına dayalı düzen kazanacaktır... Çünkü insanlığın tarihsel gelişme çizgisi bu yöndedir! Çalışan kadınlar regl ağrısını gizliyor İngiltere’de yapılan bir ankete göre çalışan kadınların çoğu iş hayatlarını olumsuz yönde etkileyen regl ağrılarını yöneticilerinden gizliyor. Araştırmada bin kadının yüzde 52’sinin regl ağrısı yaşadığı, ancak yalnızca yüzde 27’sinin bunu yöneticileriyle paylaştığı belirtildi. Ağrı yaşayan yüzde 52’lik kesimin üçte biri, şikâyetleri nedeniyle hastalık izni kullanıyor. Doktorlar, çalışan kadınlara regl dönemlerinde izin verilmesini öneriyor. Jinekolog Gedis Grudzinskas, “Ağrılı dönemlerde ağrıyı gözardı etmek daha ciddi sorunlara yol açabilir” diyor. Çocuğun aniden dalması epilepsi işareti olabilir Epilepsi beyin hücrelerinin anormal, aşırı ya da senkronize bir şekilde deşarjı sonucu oluşan istemsiz hareketler ve tekrarlayıcı ataklarla giden kronik bir hastalık. Genellikle çocukluk çağında başlayan epilepsi en sık 1 yaşın altında gelişiyor. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı azalıyor. Epilepsi denilince akla ilk olarak vücutta kasılma, atma, morarma, ağızdan köpük gelmesi gibi tipik belirtiler geliyor. Çocuk Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Uğur Işık, “Çocuğunuz aniden dalıyor ve size yanıt vermiyorsa, bu durum epilepsinin bir belirtisi olabiliyor. Şüpheli hareketler gözlendiğinde uzmana başvurulmalı” dedi. Şanlıurfa’da sahte ilaç imalathanesine baskın Şanlıurfa’da polisin sahte ilaç yapımı için kullanılan bir evin deposuna düzenlediği baskında 3 kişi gözaltına alındı. Operasyonda evin deposunun imalathaneye dönüştürüldüğü saptandı. Baskında, piyasa değeri 2 milyon lira olduğu açıklanan hap ve merhem yapımında kullanılan 8 bin litre kimyasal madde, 250 kilo mentol, 6 bin 400 boş ilaç kutusu, 5 bin ilaç kapağı, 35 bin ilaç prospektüsü ile ilaç yapımında kullanılan madde ve makineler ele geçirildi. l DHA C MY B