23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 27 Eylül 2016 10 Kaydıraklı Anıtkabir’in kısa ve acı tarihi Görülüyor ki Genelkurmay Başkanlığı, bunca yıldır süren teşriki mesaisi sonucunda iktidarın siyasi iletişim numaralarını iyi kapmış. Anıtkabir’e koyduğu rengârenk plastikten “portatif küçük oyun alanı”nı kaldırdığını bildirmek için 25 Eylül’de yaptığı açıklamada bu “maharet”i teşhis ettik. Genelkurmay, salıncak, kaydırak ve tahterevallinin Atatürk’ün mozolesine, “ziyaretçilerin yoğun talepleri üzerine” konulduğunu belirtti. Ve hatta “oyun alanının çocuk ziyaretçilere Atatürk’ü sevdirmenin yanı sıra Anıtkabir’i sevdirme konusunda da faydalı olduğu yönünde çok sayıda olumlu geri bildirim alındığını” da kaydetti. Biz ise bu izahatı inandırıcı bulmadık. Ziyaretçilerin, “Hadi biz içeriyi gezerken çocuklar da burada oynasın, Anıtkabir’i sevsinler” ya da “Mahallede oyun parkı yok, burası geniş, çocuklar burada niye oynamasın, böylece Atatürk’ü de severler” gibisinden sözde saiklerle davranıp, Atatürk’ün mozolesinde bir oyun alanı kurulması için Anıtkabir Komutanlığı üzerinde yoğun bir baskı oluşturduğu hikâyesi ikna edici değildi. Bu biraz, iktidarın düz liseleri İmam Hatip’e çevirirken “Yoğun talep var” minvalli uyduruk gerekçeyi kullanmasını andırıyor. Biliyoruz ki ne Anıtkabir’e tahterevalli, ne de her mahalleye bir imam hatip kondurulması için yoğun bir talep söz konusu. Bunlar sadece, karar verici öyle istediği için yapılan şeyler. Anıtkabir’e oyun parkı kurulmasında gerçek karar verici mozolenin komutanlığı mıydı değil miydi, ayrıca onu da bilmiyoruz. Lakin evet, oyun parkının kaldırılması kararına halkın yoğun tepkisi neden olmuştur. Hatta oyun parkının Anıtkabir’deki mevcudiyetini o anıtta temsil edilen Cumhuriyetçi değerler bütününün alaya alınarak aşağılanması olarak gören bazı tepkili insanlar, Genelkurmay’ın bu açıklamasından bir gün önce salıncak vesaireyi zaten kaldırmışlardı. Bakınız, Genelkurmay ve Anıtkabir Komutanlığı bilmeyebilir, unutmuş olabilir ve hatta önem de vermiyor olabilir ama Anıtkabir bu ülkenin çağdaş hafızasının en önemli ve eşsiz mekânıdır. Bir ülkenin en büyük, en önemli “hafıza mekânı” en derin saygıyı hak eder, orada ciddiyetsizliğe ve laubaliliğe tahammül edilmez. “Hafıza mekânı”, bir ülkenin ve halkının, coğrafi konum bakımından en merkezi, anlam açısından en kavramsal ve kapsayıcı, entelektüel bakımdan en muhkem ve nihayet yapısı ve çevresiyle en somut ve görkemli varlığıdır. İşte Anıtkabir böyle bir mekândır. Bu bir saptamadır. İster İslamcı olunsun, ister komünist ya da Kürt milliyetçisi, hatta liberal demokrat, bu gerçeklik hiçbir açıdan değişmez. Orada, olduğu gibi durur. Dünyanın kendisine saygısını koruyan bütün büyük halklarının köklü devletlerinde hafıza mekânları böyle anlaşılır ve bu anlayışa göre hareket edilir. Siz, Washington DC’deki Lincoln Anıtı’nda minyatür bir “roller coaster” kurulabileceğini hayal edebilir misiniz? İmkânsızdır. Kremlin Duvarı’nın Kızıl Meydan’a bakan tarafında Lenin’in mozolesi vardır. Duvarın hizasında da Josef Stalin başta olmak üzere Bolşevik Devrimi’nin diğer önderlerinin mezarları... Onların kurduğu Sovyetler Birliği tarihe karışmıştır belki ama Kremlin Duvarı Mezarlığı ve Kızıl Meydan, Rusya’nın hâlâ en önemli hafıza mekânıdır. Orada dönme dolap kuramazsınız. Paris’te Pantheon da böyledir. Fransız Devrimi’nin ve cumhuriyetler tarihinin büyük figürlerinin mezarları oradadır. Pantheon’da atlı karınca olmaz. Böyle bir maymunluğa kalkışanları en avantgarde, en züppe, en bohem, en vatansız Parisliler bile kovalar. Ne yazık ki Anıtkabir’e tahterevalli, kaydırak ve salıncak kurulabildi...Bu nasıl mümkün oldu? Sorunun kısa cevabı için AKP ve TSK’nin çatışmalı tarihine bakmak lazımdır. Bir CemaatAKP ortak projesi olan Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davaları ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyaset üzerindeki vesayeti yıkılırken, hukuksuz, ahlaksız ve vicdansızca hareket edildiği için ortaya çıkan bir sonuç da ordunun yıkımı oldu. Kurumun kendi kimliğine ve görevine saygısı da felaket seviyesinde tahribata uğradı. Bu davaları izleyen tasfiyeler sayesinde hem Cemaat 15 Temmuz darbesine kalkışacak kadar güçlendi, hem de 2011’den itibaren üst kademeye eyyamcılık, adamsendecilik ve korku hâkim oldu. Öncesinde, 1 Mart 2003 tezkeresinin reddine giden süreçteki komuta kademesinin elini taşın altına koymak ve tarihi sorumluluğu üstlenmek yerine idarei maslahatçılığa meyletmesi vardır. 2003’teki liderlik açığının bedeli çok ağır ödenmiş, ABD faturayı TSK’ye çıkarmıştır. Çuval olayı sadece bir başlangıçtı. Devamı 2007’deki emuhtıra gafletinin ardından başlayan “iç savaş”ta TSK’ye karşı İslamcılara verilen tayin edici dış destekle geldi. Anıtkabir’e oyun parkı 23 Nisan’da kurulmuş. Darbe teşebbüsünden 3 ay önce... 15 Temmuz’da ise milli sandığımız ordunun aslında milli olmadığını kan ve acıyla öğrendik. Bir yandan Balyoz ve Ergenekon hiyerarşiyi terörize ederken diğer yandan da Cemaat’in iç işgali 2012’den itibaren üst kademelere doğru hızlanarak tırmanmış ve bütün bu faktörlerin neticesi orduda şuur kaybı olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli hafıza mekânına askerin kurduğu salıncağın kısa tarihi budur. haber EDİTÖR: TAMER KAYAŞ TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘FETÖ’ üyeleri TSK içinde ‘paralel yapı’ soruşturmalarını yakından izlemiş TSK’de ‘paralel’ takip 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Genelkurmay’da yapılan aramada ‘FETÖ/PDY hakkında yapılan soruşturmalar’ konulu bilgi notu bulundu 15Temmuz darbe girişiminin ardından Genelkurmay Karargâhı’nda bulunan ve Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı ta rafından hazırlanan bilgi notunda, TSK içindeki “FETÖ” üyelerinin “paralel ya pı” soruşturmalarını ya kından takip ettiği anlaşıl dı. Belgede, TSK içindeki paralel yapı soruşturmala rını yürüten Ankara Sav cısı Serdar Coşkun ve İz ALİCAN ULUDAĞ mir Başsavcı Vekili Okan Bato ile yüz yüze görüşül düğü, bilgi istendiği, an cak “soruşturmalar gizli” denerek kendi lerine yanıt verilmediği anlatıldı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardın dan Genelkurmay Karargâhı’nda ya pılan aramalarda, “TSK’da Paralel Ya pı İddiaları (FETÖ/PDY) Hakkında Ge nelkurmay Askeri Savcılığınca Yürü tülen Soruşturmalar” konulu, bilgi no tu bulundu. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı tarafından hazırlandığı be lirtilen bilgi notunun Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a su nulduğu tahmin ediliyor. Bilgi notundan ifadeler l TSK personeli ile ilgili iddialar kapsamında Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ve Genelkurmay İKK Daire Başkanlığı ile koordineli çalışılmış, isimler Genelkurmay Karargâhı’nda yapılan aramalarda, ‘Askeri Savcılıkça Yürütülen Soruşturmalar’ konulu bilgi notu bulundu. Büyük operasyon yapılacaktı! Ankara Savcısı Serdar Coşkun, TSK içinde ve askeri yargı içinde “paralel yapı” soruşturmasını yürütüyordu. Bu konuda birçok tanık dinleyen, Askeri Yargıtay üyelerinin de gizli tanık olarak ifadesini alan Coşkun, soruşturmayı önemli bir aşamaya getirmişti. İzmir Savcısı Okan Bato da TSK içindeki cemaatçi askerlere yönelik ilk operasyonunu 7 Temmuz’da yapmıştı. 2’si amiral 6 muvazzaf askerin bulunduğu 24 kişi hakkında gözaltı kararı vermişti. Bato, çok daha geniş kapsamlı ikinci operasyonunu 16 Temmuz’da yapacaktı. İddiaya göre 600 subay bu dosyada şüpheliydi. Bu operasyonun yapılması halinde TSK içindeki cemaatçilerin YAŞ toplantısında tasfiye edileceği basına yansımıştı. İstihbarat Başkanlığı’nın bilgi notundan, darbecilerin bu soruşturmaların içeriğini öğrenip bilgi almaya çalışması dikkat çekti. ve iddialarla ilgili olarak bu kurumlar nezdinde bilgi sorgulaması yapılmıştır. l Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu Savcısı Serdar Coşkun, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru, Başsavcıvekili Okan Bato ile konuyla ilgili yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerde bilgi ve belge paylaşımı yapılarak yapılacak adli mü cadelede işbirliği yapmanın önemi vurgulanmış ve karşılıklı fikir alışverişi yapılmıştır. Ancak FETÖ ile yürütülen soruşturmalar kapsamında TSK personeli ile ilgili elde edilen bilgi ve belgelerin Askeri Savcılığımız ile paylaşılması hususunda Cumhuriyet Başsacılıklarına resmi yazı ile de yapılan ısrarlı taleplere ya soruşturmalarının gizli olduğu gerekçesiyle olumsuz yanıt verilmiş ya da hiç cevap verilmemiştir. l Gerek adli soruşturma gerekse di siplin soruşturması neticesinde suç ve disiplin işlemi gerektiren eylemleri tespit edilen ve ilgili mevzuat uyarınca cezalandırılan personel Ahmet Zeki Üçok, Yasin Aslan gibi adeta TSK’ye düşman kesilmiş ve konjonktürel gelişmeleri dikkate alarak kurum ve kurum personeli hakkında somut bilgi ve belgeye dayanmayan ve açıkça iftira içeren beyanlarını sivil savcılıklara ileterek ya da ‘Çamur at izi kalsın’ düşüncesinden hareketle basına röportaj vererek adeta bir öç alma kampanyası yürütmektedir. Bu doğrultuda bir kişinin yalan ve mesnetsiz ithamları nedeniyle kamuoyunda TSK aleyhinde suni gündem oluşturulmakta, TSK personelinin moral ve motivasyonu kırılarak terörle mücadele ve diğer görevlerini yapmaları engellenmekte, ayrıca sivil adli makamlar da bu kişilerin beyanlarına itibar ederek doğrudan Genelkurmay Başkanlığı ya da Askeri Savcılığını haksız ve yetkisiz şekilde sorgulamaya çalışmaktadır. l Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ve Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’ndan belli periyotlarla genel olarak ve kişi/olay kapsamında münferit olarak bilgi ve belge talebinde bulunulmuş ise de adı geçen kurum ve birimlerce kayıtlarına intikal etmiş herhangi bir bilgi olmadığı yönünde cevap verilmiştir. l ANKARA ‘ByLock’ operasyonu İzmir Adliyesi’nde görev yapan 77 zabıt kâtibi gözaltında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sürdürdüğü soruşturma kapsamında İzmir Adliyesi’nde FETÖ/PDY üyesi oldukları öne sürülen zabıt kâtiplerine yönelik operasyon düzenlendi. Birçoğunda ByLock uygulaması da tespit edilen 101 zabıt kâtibi hakkında yakalama kararı çıkarılırken dün sabah 05.30’da İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri İzmir merkezli Ma nisa, Konya ve Kütahya illerini kapsayan eşzamanlı operasyon düzenledi. Daha önce yine İzmir Adliyesi’nde zabıt kâtiplerine yönelik gerçekleştirilenin devamı niteliğindeki operasyonda toplam 77 kişi yakalandı. Yakalananların işlemleri İzmir Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde yürütülürken firarilerin aranmasına devam edildiği kaydedildi. Gözaltına alınanların bir kısmı nın ByLock kullanıcısı olduğu, bir kısmının daha önce adliyeye yapılan operasyondaki ifadeler doğrultusunda FETÖ toplantılarına katıldığı söylenen kişiler olduğu, bir kısmının da sınavlarda usulsüzlükle zabıt kâtibi olarak alınanlar olduğu kaydedildi. Gözaltı kararı çıkarılanların çoğunun FETÖ operasyonlarında tutuklanan savcıların kalemleri olduğu da belirtildi. ROZA BEBEĞİN SÜT ÇİLESİ BİTTİ Gözaltındaki annesini emebilmesi için günde 3 kez emniyete götürüldü Diyarbakır’da 25 Eylül’de açığa alınan öğretmenlere yönelik operasyonda Songül Kartal adlı öğretmenin 10 günlük bebeğiyle gözaltına alınmasının ardından yeni bir skandal daha yaşandı. Diyarbakır’da, önceki gün düzenlenen operasyonda EğitimSen üyesi Resim Öğretmeni Gülizar Doğan (30) “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla 16 öğretmenle birlikte gözaltına alındı. 57 günlük bebek annesi resim öğretmeni Doğan ve 4 aylık bebek annesi öğretmen Şükran Çelebi emniyetteki ifade işlemlerinin ardından Diyarbakır Adliyesine sevk edildi. Savcılıktaki ifade işlemlerinin ardından Şükran Çelebi Kaya serbest bırakılırken, Gülizar Doğan ise “Örgüt üyesi” olduğu iddiasıyla tutuklanması istemiyle nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edildi. Doğan, mahkeme tarafından adli kontrol şartı getirilerek serbest bırakıldı. Doğan’ın 57 günlük kız bebeği Roza geçen süre içerisinde günde 3 kez annesini emebilmesi için emniyete götürüldü. Gülizar Doğan’ın eşi “Babamın Sesi” filminin yönetmeni Zeynel Doğan, DHA’ya eşinin serbest bırakılmasından önce yaptığı açıklamada polislerin sabaha karşı 05.30’da evlerine geldiğini belirterek, “Günde 3 kez bebeği emzirmeye götürebileceğimizi söylediler. Bebeği Terörle Mücadele Şubesi’nde bulunan avukat görüşme odasına götürüp, masanın üzerine bırakıyorum, daha sonra çıkıyorum. Sonra da eşim içeri gidip bebeği emziriyor. Emzirme işlemi bittikten sonra Gülizar’ı götürüyorlar. Sonra ben gidip bebeği alıp, çıkıyorum” diyerek yaşadıklarını anlattı. Öz ve Kara için Almanya’ya nota Türkiye, Almanya’ya ikinci kez nota vererek firari savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara’nın iadesini talep etti. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, haklarında verilen yakalama kararının ardından Türkiye’yi terk eden savcılar Öz ve Kara’nın Almanya’nın Freiburg kentinde görüldükleri yönünde basında çıkan haberler üzerine Türkiye diplomatik girişimde bulundu. Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği aracılığıyla Almanya Dışişleri Bakanlığı’na verilen notada, firari savcıların Freiburg’da oldukları yönündeki iddiaların araştırılması, şüphelilerin yerlerinin tespit edilmesi durumunda yakalanarak Türkiye’ye iade edilmeleri istendi. Türkiye daha önce de bu konuda Almanya’ya nota vermiş ancak Almanya verdiği resmi cevapta bu konuyla ilgili herhangi bir bulguya sahip olmadığını açıklamıştı. İkinci kez verilen notaya henüz bir cevap verilmediği öğrenildi. Öz ve Kara’nın Almanya’nın İsviçre ve Fransa sınırına yakın Freiburg kentindeki bir villada beraber kaldıkları haberleri yer almıştı. l DHA Lagendijk’e sınır dışı l 7 yıldır yaşadığı Türkiye’ye girişine izin verilmedi Ülkeye girişine izin verilmeyen eski TürkiyeAB Karma Parla biha Gökçen Havalimanı’nda ülkeye giriş yapamayacağını öğren mento Komisyonu Eşbaşkanı Joost di. Lagendijk’e “Hollanda’daki Tür Lagendijk, dün sabah saat 08.00 sı kiye elçiliğinden vize almadığı” ge ralarında sınırdışı edil rekçesiyle ülkeye girişine izin veril di. Önceki gece medi. Sabaha kadar polis gözetimin yi Sabiha Gökçen de havalimanında tutuldu. Eşi Nevin Havalimanı’nda Sungur’la görüşme talebi de kabul polislerin göze edilmedi. Telefonunu, uçuş sonunda timinde geçi hosteslerden alan Lagendijk, eşiyle ren Lagen de saatler sonra iletişim kurabildi. dijk, el ko Lagendijk’in eşi gazeteci Nevin nulan telefo Sungur, “Giderken, oturum izni bite nunu da uçuş li bir gün olmuştu. Biz, iki ay önce, sonrasında hos yeni oturma izni için başvurmuştuk. teslerden teslim Elçilikle görüştükten sonra gerekir aldı. se hukuki yollara başvuracağız. Ha Lagendijk, valimanında, yabancı biri olarak ne önceki gün sa kadar kendini anlatabildi, bilemiyo at 17.00 sırala rum. Görmek istedim, izin verilmedi” rında İstanbul Sa dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet kısa... kısa... kısa... ‘Mafya’ faaliyetlerine takip Fethullah Gülen’le ilgili gelişmeleri ABD’de takip etmek üzere Türkiye’nin avukatlığını üstlenen Robert Amsterdam, “Bu yıl sonuna kadar Gülen Cemaati’nin mafyavari faaliyetlerini kanıtlayacaklarını” söyledi. Hollanda’nın De Telegraaf gazetesine konuşan Kanadalı avukat, Hollandalı bir hukuk bürosu ile FETÖ hakkında araştırma yapması için anlaştığı bilgisini verdi. Hangara mühür vuruldu n FETÖ ile bağlantısı olduğu iddia edilen ve ABD’ye kaçtığı tespit edilen Faruk Bayındır’ın şirketi olan Tarkim Havacılık’a ait Atatürk ve Adana Havalimanı’nda bulunan hangarlar polis tarafından mühürlenirken, hangarlarda bulunan 10 uçakta arama yapıldı. Hangarın kira sözleşmesi feshedilirken, görevli personelin apron giriş kartlarına el konuldu. Sabah, Fuat Avni’yi buldu n Kamuoyunda ‘Fuat Avni’ olarak bilinen Twitter hesabının gerçek yöneticisinin ABD’de yaşayan Aydoğan Vatandaş olduğu iddia edildi. Habere göre Vatandaş’ın Gülen’in ‘Altın Çocuğu’ olduğu iddia edildi. Manisa’da 26 gözaltı n Aralarında kurum müdürü, öğretmen ve doktorların da bulunduğu 26 kişi, gözaltına alındı. Gözaltındakiler arasında 5 Ağustos’ta görevden alınan eski Çalışma ve İş Kurumu Müdürü Salim E., eski Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Şerafettin Y., eski Merkez Efendi Devlet Hastanesi başhekimi Dr. Sakıp E. ve aynı hastanede doktor Fatih H.’nin bulunduğu öğrenildi. İstanbul’u 4’e ayırmışlar n İstanbul’daki soruşturmada kapsamında, FETÖ’nün Boğaziçi Eyalet Sorumlusu oldukları iddia edilen şüphelilere operasyon düzenlendi. 11 farklı ilde gözaltına alınan 18 şüphelinin ev ve iş yerlerinde arama gerçekleştirildi, dokümanlara el konuldu. FETÖ’nün Boğaziçi Eyalet Bölgesi olarak belirlediği Sarıyer, Beşiktaş, Beyoğlu, Şişli ve Kağıthane ilçelerinin sorumlu eyalet imamları oldukları iddia edildi. ‘Bolu imamı’ adliyede n , Bank Asya Bolu Şubesi Müdürü Mücahit E., işadamları Ali C., İsmail C., Bolu eski İl Emniyet Müdür Yardımcısı, emekli 2. sınıf Emniyet Müdürü Ekrem G. ile esnaf ve akademisyenlerin de bulunduğu 30 kişi gözaltına alındı. Makedonya’ya kaçmak için görüşmeler yaparken gözaltına alınan Kahraman’ın, 15 Temmuz gecesi Bolu’daki üyelerine, “Sokağa çıkın, kendinizi belli etmeyin” dediği öğrenildi. Şüphelilerden bazılarının “ByLock” kullandığı belirtildi. 9 ilde operasyon Kayseri’de İşadamları Derneği, Kimse Yok mu Derneği ile özel eğitim kurumlarının yöneticileri ve üyeleri olan 35 kişi, Elazığ’da Fırat Üniversitesi’nde görevden uzaklaştırılan ve gözaltına alınan 19 akademisyen, Kocaeli’de 25 öğretmen, Sakarya’da 2 gazete dağıtıcısı ile 15 öğretmen, Karabük’te 6 kişi adliyeye sevk edildi. Isparta’da örgütün Bursa bölge sorumlusu olduğu öne sürülen A.Ö., Çorum’da ise 12 kişi tutuklandı. Bursa’da 30 kişi, Denizli’de “Bylock” kullanan 25 öğretmen gözaltına alındı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle