17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 21 Eylül 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN ‘Jandarma boşalttı’ haber 11 CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Adil Öksüz’ün serbest bırakılmasına ilişkin sorularına Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı kaynakları yanıt verdi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Hava Kuvvetleri İmamı” olduğu öne sürülen ve 15 Temmuz darbe girişiminin yönetildi ği Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı’ndan kaçarken yakalanan Adil Öksüz’e iliş kin, “Onu kim serbest bıraktı? Öksüz’ün hâkimin önüne giden dosyasının içini kim boşalttı” sorusunun yanıtına Cum huriyet ulaştı. Ankara Batı (Sincan) Cum huriyet Başsavcılığı kaynakları, dosya nın Öksüz’ü gözaltına alan Kazan Akın cılar Jandarma Karakolu görevlileri tara fından “boşaltıldığını” ileri sürdü. Öksüz’ü serbest bı rakan hâkimin önüne dos ya gittiğinde sadece ifadesi ve üst yazısı olduğunu be ALİCAN ULUDAĞ lirten kaynaklar, “Jandarma ne bu kişinin geçmişini araştırmış, ne ifadesi ni almış ne de üst arama ve yakalama tu tanağı düzenlemiş. Deliller savcıdan ve hâkimden gizlenmiş” dedi. Savcılığın, ha len görevde bulunan jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlattığı belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun “Kim bu Adil Öksüz, neden serbest bırakıldı ve neden yaka lanmıyor? Benim bir cevabım var tabii ama şimdi söyleyemem. Elimde belge ol ması lazım” şeklindeki açıklamalarıy la tekrar gündeme gelen Öksüz olayına Cumhuriyet mercek tuttu. Darbe girişi minin bastırılması sırasında 16 Temmuz günü saat 15.00 sıralarında Adil Öksüz, Akıncı Üssü çevresinde kaçarken Jandar ma ekipleri tarafından yakalandı. Ancak bu aşamadan sonra Öksüz’ün serbest kal masına neden olan gariplikler başladı. 22 saatlik gözaltı Adil Öksüz, 22 saat boyunca Kazan Jan darma Karakolu’nda gözaltında tutul du. Üzerinden GPS cihazı çıkan Öksüz, 18 Temmuz’da Sincan’daki Ankara Batı Adliyesi’ne gözaltındaki askerle birlikte sevk edildi. Savcı Cihan Ergün’ün karşı sına çıkarılan Öksüz, Kazan’a “arsa bak maya” geldiğini iddia ederek, şunları kay detti: “14 Temmuz akşamı Sakarya’dan Ankara’ya geldim. 15 Temmuz günü cu maydı. Cuma akşamı Mehmet Öksüz isimli amcamın Keçiören’de evi vardı ora da kaldım. 16 Temmuz günü sabah 09.00 10.00 gibi de Keçiören’den ticari tak si tuttum. 1 taksiyle geldim. Orada tar la baktım. Akıncılar yakınındaki bir köy de Hasan isimli bir köylünün Akıncı’nın orada bir tane köy var. Muhiti de ben bili yorum. Hasan isimli şahısın adını köyün tek camisi olduğundan cami imamından öğrenebilirsin demişti. Köye vardım tak siciyi geri gönderdim. Alacağım araziye bakmak için köy girişine yakın beni bı rakmasını söyledim. Beni o yol üzerinde araziden jandarmalar aldılar.” GPS bulundu ama Akıncı Üssü’nde tanıdığı herhangi bir subay veya astsubay olmadığını, oraya hiç girmediğini savunan Öksüz, “Fethullahçı Terör Örgütü’yle hiçbir bağım ya da ilgim olmamıştır” iddiasında bulundu. İfadesini inandırıcı bulmayan savcı Ergün, Adil Öksüz’ü darbe teşebbüsüne katıldığı iddiasıyla tutuklamaya sevk etti. Ancak Öksüz’ün mahkemeye giden dosyasında geçmişi ve cemaatle ilişkisine ilişkin hiçbir bilgi yoktu. Hâkime GPS cihazı konusunda da bilgi verilmemişti. ‘Kaçmaz’ dedi kaçtı Sulh Ceza Hâkimi Köksal Çelik, 21 dakika süren sorgu sonunda Adil Öksüz’ü Öksüz’ün Akıncı Üssü’nde gözaltına alınışına ilişkin kamera kayıtları yayımlandı. Öksüz’ün adliye koridorlarındaki görüntüleri de ortaya çıkmıştı. Savcılık: İhmal değil kasıt var Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları ve serbest bırakılma olayındaki çelişkiler sonrasında Cumhuriyet, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarına ulaşarak, yaşanan çelişkileri sordu. Başsavcılık kaynakları, “Dosyayı kim boşalttı” sorusuna, şu yanıtı verdi: “Adil Öksüz, yakalandığında 22 saat boyunca Jandarma’da gözaltına alındı. Öksüz, hâkimin önüne getirildiğinde dosyada sadece savcılık ifadesi ve üst yazısı vardı. Üst yazıda da Adil Öksüz’ün Adil Öksüz ADİL ÖKSÜZ KİMDİR? 1967yılında doğan Adil Öksüz, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden 1991 yılında mezun oldu. 1996 yılında Temel İslam Bilimleri alanında Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde yüksek lisansını tamamlayan Öksüz, 2003 yılında aynı üniversitenin aynı bölümünde doktorasını yaptı. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Tefsir Anabilim Dalı Temel İslam Bilimleri üzerinde çalışmalarına devam eden Öksüz, İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapıyordu. Öksüz, 15 Temmuz’un ardından üniversiteden ihraç edildi. üssün içinde veya üsten kaçarken yakalandığına ilişkin hiçbir bilgi yer almadı. Yazıda sadece Öksüz’ün üs civarında yakalandığı belirtildi. Yani dosya Jandarma’dan boş geldi. Jandarma, Adil Öksüz’e ne yakalama ne de üst arama tutanağı düzenlememiş. Öksüz’ün Jandarma’da ifadesi bile alınmamış, üzerinden çıkan GPS cihazı da savcı ve hâkimden saklanmış ve serbest kalınca teslim edilmiş. Jandarma’da çekilen fotoğraflar bile dosyaya konulmamış. Biz GPS cihazını ancak 35 gün sonra öğrendik. Burada dosyanın boşaltılma sı durumu varsa Jandarma’dan kaynaklanmıştır. Burada Jandarma’nın ihmali değil açık bir kastı vardır. Deliller kaçırıldı bizden.” Jandarmalar görevde Başsavcılık kaynakları, kamera kayıtlarında yaptıkları araştırmada Adil Öksüz’ün Akıncılar Üssü’nün içinde olduğuna ilişkin görüntülerin bulunduğunu bildirdi. Başsavcılık kaynakları, Jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldığını belirtti. Ancak bu Jandarma görevlilerinin halen görevinin başında olduğu öğrenildi. yurtdışı çıkış yasağı koyarak serbest bıraktı. Çelik, kararında “şüphelinin üzerine atılı suçlara ilişkin somut delil olduğunu” vurguladı. Buna karşılık Öksüz, “sabit ikametgâh sahibi olması, kaçma ve delilleri karartma ihtimalinin olmayışı, suç vasfının değişme ihtimalini” gerekçe gösterilerek serbest bırakıldı. 15 Temmuz sonrası 14 saat boyunca adliyede uyamadan görev yapan Çelik, 27 darbeci askerin ise tutaklanmasına karar verdi. Serbest kaldıktan sonra Esenboğa Havalimanı’ndan uçakla Sabiha Gökçen Havalimanı’na inen Öksüz’ü burada Ali Kaya isimli bir cemaatçi karşıladı. Güvenlik kameralarına göre Ali Kaya, telefonla görüntülü konuşma yaparak Öksüz’ün yanında olduğunu telefondaki kişiye gösterdi. 19 Temmuz’da Akyazı’daki kayınpederinin evine uğrayan Öksüz, kayıplara karıştı. Savunmadaki çelişkiler Öksüz’ün durumu iki yönden çelişkiliydi. Birinci, Öksüz’ün “tarla almaya geldim” savunması oldukça şüpheliydi. Örneğin Kazan’da Hasan isimli bir köylü ile görüşmeye geldiğini söyleyen Öksüz, savcılıkta bu köylünün soyadını ve telefo nunu veremedi. Öksüz, bakacağı tarlayı ne de köylünün evini biliyordu. 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece Ankara’da savaş manzarası varken; jetler uçarken, tanklar yürürken, Akıncılar çevresinde darbeye direniş yaşanırken Öksüz’ün tüm bu koşullarda “tarla bakmaya gelmesi” inandırıcı bulunmadı. Devlet izliyordu Öksüz’le ilgili ikinci durum geçmişiydi. Hâkimin “kaçmaz”, “suç vasfı değişebilir” dediği Öksüz, bizzat devletin kayıtlarında cemaatin önemli isimlerinden biri olarak yer alıyordu. Darbeden iki gün önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından cemaate ilişkin hazırlanan “çatı” iddianamesinde Öksüz’ün ismi de geçti. Davanın 17 numaralı sanığı olan ve cemaatin “mollalar” grubunda yer aldığı belirtilen Cemal Türk’e ilişkin bölümde, “Eşinin kardeşi Öksüz’ün 2015 itibarıyla örgütün Deniz Kuvvetleri Sorumlusu olduğu” ifadesi yer aldı. ‘MİT ve TEM’e söyledim’ Cemaatin eski emniyet imamı Kemalettin Özdemir, yaptığı bir açıklamada, “Adil Öksüz ile aynı yerdeydik (Sakarya Üni versitesi) o yüzden çok iyi tanıyorum. Hava imamı olduğuyla alakalı olarak hem Terörle Mücadele’ye hem Milli İstihbarata hem savcılığa bu konuda beyan verdim. 2012 yılında verdim bu beyanımı ben, 2013 yılında verdim...” demişti. Adil Öksüz’ün 2002’den bu yana 109 kez yurtdışı seyahati yaptığı belirlendi. Darbe girişiminden yaklaşık bir ay önce eşi ve 3 çocuğunu ABD’de yaşayan kayınbiraderi Abdülhadi Yıldırım’ın yanına bırakan Öksüz’ün 11 Temmuz’da tekrar ABD’ye gitmesi, darbeden iki gün önce yani 13 Temmuz’da dönmesi de dikkat çekici. Savcılık kaynakları, Öksüz’ün 15 Temmuz öncesindeki bu seyahatinde darbe talimatını bizzat Fethullah Gülen’den alıp, Ankara’daki askerlere verdiği görüşünde. Selvi’nin iddiası Öksüz’le ilgili hükümete yakın gazetecilerden Abdülkadir Selvi de “Adil Öksüz’ün yakalanmaması size de tuhaf gelmiyor mu” diye sormuştu. Selvi, 1 Eylül tarihli yazısında, “Öksüz, aynı zamanda önemli bir istihbarat servisinin elemanı mı? Büyük abi adına çift taraflı çalışan biri miydi?” sorularını gündeme getirdi. Aslı Erdoğan’a 5 metrekarelik koğuşta bir ret daha Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin tutuklu Yayın Danışma Kurulu üyesi ve yazar Aslı Erdoğan’ın tutukluluğuna dair avukatları tarafından yapılan itiraz, İstanbul 3’üncü Sulh Ceza Hâkimliği’nce reddedildi. Mahkeme’nin verdiği ret kararının ge akaalvtruadkneaştlı:erin 11 gündür gözaltındalarhtruakJuEkDisi 15Temmuz darbe girişimi öncesinde ‘subliminal mesaj’ vere açıklamada “Bank Asya’ya ait olduğu söylenen bankamatik kartı ise rekçesinde, Erdoğan’a yöneltilen “devletin bir liğini ve bütünlüğünü bozma” ile “örgüt üye liği” suçlamaları, “so mut delillerin bulunma dığı” ve “delil durumunda herhangi bir değişik Aslı Erdoğan lik olmadığı” iddiasıyla reddedildi. “Ad li kontrol hükümlerinin yetersiz kalaca ğı anlaşılmaktadır” denilen gerekçede, Erdoğan’ın tutukluluk halinin devamına karar verildiği ifade edildi. Aslı Erdoğan için daha önce itiraz İstanbul 5’inci Sulh rek darbe girişimine iştirak etmekle suçlanan gazeteci Ahmet Altan ve akademisyen Mehmet Altan’ın gözaltı süresi 11. gününe girerken, avukatları Ergin Cinmen ve Veysel Ok’tan müvekkilleriyle ilgili bazı yayın organlarında yer alan iddialara ilişkin yalanlama geldi. Avukatları, Ahmet ve Mehmet Altan’ın, ayrı koğuşlarda on günü aşkın bir süredir beş metrekarelik yerde üçer kişiyle birlikte gözaltı hallerinin devam ettiğine dikkat çekerek, Emniyet’teki gözaltına sürecine, “Müvekkillerimiz şahsında Ahmet Altan Mehmet Altan rıyla ilgili olarak “İçinde F serisi bir dolarlık bulunduğu söylenen kırmızı çanta Mehmet Altan’ın aile bireylerine ait eski bir kadın çantasıdır. Bu çanta içinden çı Müvekkil Mehmet Altan’ın 2011’de yarım dönem ders verdiği Fatih Üniversitesi tarafından toplam üç ay boyunca yatırılan ders ücretinin çekilmesi için üniversite tarafından verilmiş ve o zamandan bu zamana başka herhangi bir işlem için kullanılmamıştır” denildi. Fotoğraf paylaştılar Avukatları, Mehmet Altan’a ait birçok farklı bankadan kredi ve banka kartlarının fotoğraflarını da kamuo Ceza Hâkimliği’ne yapılmış ancak bu iti büyük bir hukuk trajedisi yaşanmakta kan yırtık bir dolar, Mehmet Altan ve ai yuyla paylaştı. Açıklamada Mehmet raz da reddedilmişti. Avukatlar 7 gün dır” ifadeleriyle tepki gösterdi. lesinin 1990’lardaki bir yurtdışı seyaha Altan’ın evinde Gülen’e ait konuşma içerisinde 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne ye 6 maddelik bir açıklama yayımlayan tinden kalmıştır” açıklaması yaptı. kayıtları bulunduğu iddiası da avu niden itiraz dilekçesi verebilir. Cinmen ve Ok, Mehmet Altan’ın evinde Mehmet Altan’a ait Bank Asya ban katları tarafından yalanlandı. F serisinden 1 dolar bulunduğu iddiala ka kartı bulunmasıyla ilgili olarak l İSTANBUL/Cumhuriyet Önümüze gelen kadına bir tekme Günlerdir ortalık “Kapalı ya da açık, kadınların ne giyeceğine karışamazsınız!” diyenlerle dolup taşıyor. “Kapalı” kadının ne giyeceğine zaten fena halde karışılıyor olması es geçiliyor. Göklerden indiği varsayılan birtakım buyruklarla bedeninden ve varlığından utanmaya kodlanan kadının kapanmasının özgürlükle değil esaretle bağlantılı olduğu gerçeği görmezden geliniyor. Şort giymekle kapanmak arasındaki korkunç uçurum kimsenin umurunda değil. Kız çocuklarına inanç adına küçük yaşta belletilen “Kadın olmaktan utanç duyma” terbiyesinin üzerinde durulmuyor. Kendi bedenleri üzerinde asla tasarruf hakkı tanınmayan kadınların bir özgürlüğü olduğu konusunda inat ediliyor. “Bırakın kadınlar isterlerse şort giysinler, isterlerse başörtüsü taksınlar” denilirken kullanılan “istemek” fiilinin anlamından bihaber gibiler. Özgür bir kadın; İsterse şort giyer; istemezse pantolon. İsterse ipli bikini giyer; istemezse edepli bir mayo. İsterse mini etekle gezer, istemezse uzun etekle. İsterse askılı bluzla dolaşır, istemezse uzun kollu bluzla. İsterse saçını toplar, istemezse omuzlarına saçar. İsterse hava karardığında eve döner, istemezse sabaha kadar sokaklarda gezer. İsterse evlenir, istemezse evlenmez. İsterse çocuk yapar, istemezse yapmaz. İsterse evlenmeden sevişir, istemezse sevişmez. Giyiminden saçına, eğitiminden aşkına kendiyle ilgili her konuda; İster başkalarını dinler; istemezse kendi bildiğini yapar. *** İstediği zaman, istediği yerde, istediği gibi giyinemeyen; İstediği gibi yaşayamayan; Küçük yaşta verilen bir eğitimle, algıları saçından, kadınlığından, varlığından utanmaya ayarlanan; Cehennem ateşi tehdidiyle keyfe dair her türlü talebi ahlaki bir ablukaya alınan; İstekleri toptan hiçe sayılan kadının özgür olduğunu savunmak için ya cahil olmak gerekir ya da kötü. Sosyal kodları doğru okumadan varılan kestirme sonuçlar, ezber çıkışlar, derinliksiz analizler haklarını savunduğunuz kadınların haklarına doğrudan saldırıya dönüşür. Kapalı kadının özgür olduğu yalanını bir kadın hareketinin sloganının içine yedirirseniz kadınlara en büyük zararı verirsiniz. Hem dini hassasiyetlere saygı duymanın, hem de insanın özgürlüğünü, kadının bağımsızlığını, cinsiyetler arasındaki eşitliği savunmanın derdine düşerseniz; Kadınları kendi diliniz ve aklınızla korkunç bir sisteme kurban edersiniz. Gerçekler çoğu zaman konfor bozar, rahat kaçırır, kestirme yolları tıkar. Eğer gerçekten özgürlükten yanaysanız şu acı gerçekle yüzleşmek zorundasınız: Kadının kıyafeti üzerinden yapılan her türlü tartışma, evet, kadına yönelik bir haksızlık, bir baskı ve bir ayıptır. Bu haksızlığın, baskının ve ayıbın başını çeken de her çağda farklı yorumlanan ama hep kadının aleyhine körüklenen inançlardır. Bu gerçeği ısrarla göz ardı ediyorsanız; Kadının, iktidar tarafından günlük politikalara alet edilen inanç kökenli yaptırımların kıskacındaki varlığını sorgulamaktan kaçınıyorsanız; Durumu dayatıldığı gibi olumluyorsanız; Bilin ki ona en okkalı tekmeyi aslında siz atıyorsunuz. CHP’li vekili yaralayan polise 8 ay hapis cezası Gezi Parkı olayları sırasında eski CHP Amasya Milletvekili Ramis Topal’a attığı baret ile burnunun kırılmasına yol açan polis memuru Cihad Şanlıdağ’ın yargılandığı dava karara bağlandı. Mahkeme, sanığı 8 ay 22 gün hapis cezasına çarptırdı. Hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veren mahkeme, sanığı 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına karar verdi. Sanık 5 yıl içinde suç işlemezse dava ortadan kalkacak. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle