22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 21 Eylül 2016 10 Şu ‘Hrant’ın Arkadaşları’... Facebook, Twitter gibi medyalarda at koşturan biri değilim; o yüzden yeni fark ettim. Meğer “Hrant’ın Arkadaşları” adlı grup bugünlerde yine birilerince hedef tahtasına oturtulmuş. Üstelik sözünü ettiğim “birileri” çeşitli mahallelerden. Kimileri AKP medyasındaki işini “FETÖ lanetlemesi, Erdoğan güzellemesi” olarak kavramış ve bugünlerde Hrant’ın arkadaşlarını buna malzeme olarak seçmiş kalem erbabı (Erbap filan da değiller ama neyse). Kimileri kendilerini ulusalcı olarak adlandırınca ideolojik ayıplarından arındığını sanan milliyetçiler. Kimileri düpedüz Ogün Samast’lara övgü düzen, sırt sıvazlayan cinsten ırkçımilliyetçiler... Kimileri “Hrant’ın Arkadaşları”nın etkinliklerini yeterince solcu bulmadığı için eleştirip kendi solculuğunu bu yolla kanıtlamaya çabalayan aslında tırnak bile kesemeyen keskinler... Her biri farklı hatta yer yer düşman mahallelere dağılmış bu “birileri”nin ortaklaştığı nokta: Hrant’ın Arkadaşları’na duydukları düşmanlık. Çoğu Hrant’ın Arkadaşları adını kullanan grubu tanımıyorlar. Sağlığında Hrant’la arkadaş olmuş, ünlü gazetecileri, akademisyenleri o grupta sanıyorlar, sayıyorlar sonra da ağızlarına geleni sıralıyorlar. Ağızlarını büzemem; sayıp sıraladıklarını tek tek ele alıp cevaplayamam. Bunun bir işe yaramayacağını deneye deneye öğrendik. Ama hiç olmazsa bilgilerini düzeltmeye çalışayım. Belki bir işe yarar. Belki... HHH Hrant’ın Arkadaşları bir örgüt filan değil. Sadece Türkiye’nin en yiğit demokratlarından birinin kalleş bir pusuyla öldürülmesini sindirmeye niyeti olmayan, susmayı kendine yediremeyen, o cinayetin tümüyle aydınlatılmasını istemek ve izini sürmekten vazgeçmemeye yeminli kadın ve erkeklerden ibaret bir grup. “Bu dava biz bitti demeden bitmez” sloganı onları birleştiren tek çimento oldu. Tam dokuz yıldır yağmur, çamur, kar, fırtına, kızgın güneş demeden “Hrant Dink cinayeti”nin görüldüğü, bazen görülmediği, bazen görülür gibi yapıldığı her duruşmada hazır bulundular. Bir pankartın ardında bir araya gelip bir açıklama yaptılar. Ardından da duruşma salonunda yerlerini aldılar. Bir de dokuz yıldır her 19 Ocak günü Hrant’ın vurulduğu yerde yapılan anma toplantılarının ayak işlerinin kotarılmasını, örgütlenmesini üstlendiler. Adları hiç, ama hiç önemli değil. Hrant’ın adı üstünden itibar devşirmek isteyenlerin kol gezdiği bir ortamda onlar bilerek isteyerek anonim kalmayı yeğlediler ve kendilerini “Hrant’ın Arkadaşları” olarak adlandırdılar. O kadar. Dokuz yıldır süren Hrant Dink cinayetini günü geldiğinde Ergenekoncuların, günü geldiğinde Gülen Cemaati’nin, günü geldiğinde Trabzon varoşlarından gelen milliyetçi ve ruhsal dengeleri bozuk gençlerin, günü geldiğinde devletin derinliklerinde yuvalanmış karanlık güçlerin üstüne yıkmaya çalışan siyasal hesaplar ve hesaplaşmalar Hrant’ın arkadaşlarının hiçbir zaman umurunda olmadı. Trabzon’dan İstanbul’a cinayetin taşlarını döşemiş polis şeflerini, siyaset esnafını, yüksek bürokratları “Fetö’cü, Ergenekoncu, AKP’ci, MHP’ci” filan diye sınıflandırmak da umurlarında olmadı. Onlar cinayeti azmettiren, örten, gizleyen, özendiren herkesin yargıç karşısına dikilmesini ve cezalandırılmasını talep ettiler, ediyorlar ve edecekler. O kadar. Terörü protesto edene soruşturma KEMAL GÖKTAŞ Ankara’da 13 Mart 2016’da Güvenpark’taki otobüs duraklarında bombalı bir aracın patlatılmasıyla 2’si saldırgan 38 kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı PKK’nin taşeron örgütü olduğu belirtilen TAK isimli örgüt üstlendi. Bombalı saldırıyı ve hükümetin savaş politikalarını protesto etmek için Adana Büyükşehir Belediyesi önünden Atatürk Parkı’na yürüyüş yapmak isteyenlere, polisin siyah katran renginde biber gazı sıkması sonucu aralarında CHP Adana Milletvekili İbrahim Özdiş’in de olduğu çok sayıda kişi hastaneye kaldırıldı. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık ile 8 avukatın da olduğu 68 kişi hakkında yürüyüş nedeniyle soruşturma açtı. Savcılık ifadelerinde, yürüyüşün engellenmesi üzerine polisle yapılan müzakereler sırasında polislerin bir yerleri aradıklarını ve ardından üzerlerine gaz sıkıldığını anlatan şüpheliler, bu durumu protesto için önce kaldırımda oturma eylemi yaptıklarını ardından da basın açıklamasını okuyarak dağıldıklarını söyledi. Şüphelilerin avukatları da yapılmak istenen “barışçıl” bir yürüyüşün kişilerin engellenmesinin Anayasa, Avrupa Insan Hakları Sözleşmesi, AİHM kararları ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yürüyüşün engellenmesinin hukuk dışı olduğunu ifade etti. l ANKARA EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Kadri’nin düşen bisikleti için... haber Özgür Gündem’e destek veren isimlerin yargılanmasına başlandı. Gazeteci Düzkan, “İki yıl önce öldürülen Kadri Bağdu’nun devrilmiş bisikletini kaldırmak için Özgür Gündem’le dayanışıyoruz” dedi Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışma amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenli ği” kampanyası katılımcılarına açılan davalar kapsamında gazeteciler ilk kez hâkim karşısına çıktı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkeme si’nde dün görülen du ruşmada mahkeme baş kanı mahkeme bünye sindeki dosyaların bir leştirildiğini açıkladı. CANAN COŞKUN Duruşmaya “suç işlemeye alenen tahrik etme, suçu ve suçluyu öv me, örgüt propagandası” suçlamasıy la yargılanan gazeteciler Ayşe Düzkan ve gazetenin tutuklu Sorumlu Yazıişle ri Müdürü İnan Kızılkaya katıldı. Du ruşmaya HDP milletvekili Filiz Keres tecioğlu, CHP milletvekili Sezgin Tan rıkulu, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çer kezoğlu, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Doğan Erbaş da katıldı. Du ruşmada ilk olarak savunma yapan tu tuklu gazeteci İnan Kızılkaya, gözaltına alınırken darp edildiklerini ve linç edil diklerini anımsatarak, “Gazete mühür lendi, arşivine el konuldu. Dava dosya larına ulaşmam mümkün olmadı. Ko şullar gereği savunmamı hazırlayama dım. Bu nedenle süre istiyorum” dedi. Gazetenin 8 Mayıs 2016 tarihli yayı nı nedeniyle hâkim karşısına çıkan ga zeteci Ayşe Düzkan da, “Gazeteye olan baskılara karşı durmak için genel ya yın yönetmenliği yaptım. Bunun ya sal suç teşkil etmediğini düşünüyorum ve beraatımı talep ediyorum” dedi. Ga zetenin yazarlarından Hüseyin Aykol ise suçlamaları kabul etmeyerek, bera atını talep etti. Mahkeme, sanık İnan Kızılkaya’ya savunmasını yapmak üze Duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. re süre vererek duruşmayı 15 Aralık’a erteledi. Gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni avukat Eren Keskin ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Reyhan Çapan da 10 Mart tarihli nüshadaki haberlere açılan davada hâkim karşısına çıktı. Keskin “Bu gazete düşünce özgürlüğü nedeniyle baskı altındadır. Bugün bu gazetenin en yaşlı yazarı Musa Anter’in ölüm yıldönümü. Faili hâlâ bulunamadı” dedi. Duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasına DİSK Basın İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yönetcileri, çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’ndan Barry White katıldı. Düzkan, burada yaptığı açıklamada, “Barış ve kardeşlik talepleri, bu ülkenin parçasıdır. Kürtler adil barış istiyor. Benim gibi İzmir kütüğüne kayıt lı olan bir Türk için de barış çok önemli ve gerekli. Çünkü barış olmadıkça, 20 yaşında olan çocuklar askere gidip ölmeye devam edecek. Bugün aynı zamanda Musa Anter’in öldürülmesinin yıldönümü. İki yıl önce dağıtımcı Kadri Bağdu da yine sokak ortasında öldürüldü. Bağdu’nun devrilmiş, öksüz bisikletini hatırlıyoruz. Biz biraz da o bisikleti kaldırmak için Özgür Gündem’le dayanışıyoruz” dedi. Barry White ise “Burada yargılanan sadece iki gazeteci değil, basın özgürlüğüdür” diye konuştu. Alpay’a tek cümlelik ret Özgür Gündem gazetesi hakkındaki soruşturma kapsamında tutuklanan dilbilimci, yazar Necmiye Alpay’ın tutukluluğuna yapılan itiraz, tek cümlelik gerekçe ile reddedildi. İtirazı 20 gün sonra inceleyen, İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği kararında tutuklama kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığını iddia etti. Sınır Tanımayan Gazeteciler: Hükümet OHAL’i kullanıyor MUSA ANTER ÖLDÜRÜLÜŞÜNÜN 24. YILINDA ANILDI Kalemin gücüne inanırdı Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, darbe girişimine OHAL’le karşılık verilmesinin üzerinden iki ay geçerken gazetecilerin haber alma öz gürlüğünün ve çoğulculuğun hedef alınmaya devam ettiğini belirtti. RSF, Türkiye’de OHAL dönemin de medya bağımsızlığı ve ifade özgür lüğünün ihlal edilmesine dair ayrıntı lı örnekler veren bir rapor yayımladı. Raporda “KHK’lere dayanarak huku ki süreçler keyfi şekilde yürütülüyor. Bu şekilde pek çok gazeteci hukuksuz şekilde gözaltına alındı ve sahte suç lamalarla, darbeyle bağlantılarına da ir kanıt bulunmaksızın tutuklandı” de nildi. RSF Doğu Avrupa ve Orta Asya Masası Başkanı Johann Bihr “Hükü Diyarbakır’da 20 Eylül 1992’de öldürülen gazeteci yazar Musa Anter, Öz yarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak “Ape Musa kalemin gücüne met darbecilere direnmiş ve demokrasiyi savunmuş Türk halkını örnek almak yerine enformasyon özgürlüğüne karşı çok daha büyük çaplı bir saldırıya geçti. Hükümet kendi eski müttefki Gülen’i destekledikleri varsayımıyla OHAL’i gazetecileri hapse atmak ve medya organlarını kapatmak için kullanıyor” dedi. l Dış Haberler Servisi gür Gazeteciler Cemiyeti (ÖGC) tarafından Diyarbakır’ın Seyrantepe semti Cumhuriyet Mahallesi’nde öldürüldüğü 442 Sokak’ta anıldı. Anmaya, Anter’in oğlu Dicle Anter, DBP yöneticileri, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı, sivil toplum örgütü temsilcileri, Azadiya Welat, Dicle Haber Ajansı (DİHA) çalışanları katıldı. Bir dönem Özgür Gündem’de gazetecilik yapan Di inanan bir insandı. Yazdıklarıyla bize bıraktığı direniş mirasıdır. Bu mirasa sonuna kadar sahip çıkacağız” diye konuştu. Anter’in oğlu Dicle Anter ise Musa Anter’in gazetesi Özgür Gündem’e sahip çıktığı için Ayşe Düzkan’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişinin duruşması olduğuna dikkat çekti. Konuşmaların ardından Anter’in öldürüldüğü yere kırmızı karanfiller bırakıldı. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet Musa Anter ödülü Oral’a Gazetemiz Diyarbakır muhabiri Mahmut Oral, “Cizre’den kalan” haberiyle ödül aldı 24. Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gaze Ödülü” verildi. Kürtçe haber Bilal Güldem paylaştı. Gurbetelli Erdalında ise Dicle Haber Ajan söz Kadın Haberciliği Ödülü’ne ise tecilik Ödülleri sahipleri bel sı muhabiri Gökhan Altay al “Cizre’de Özyönetim çocuk evliliğe li oldu. Gazetemizin Diyarba dı. Fotoğraf dalında ise ödü müdahale etti” adlı haberiyle JİN Ha kır muhabiri Mahmut Oral, le Jin Haber Ajansı’ndan (JİN ber Ajansı’ndan (JINHA) Ferda Yıl “Cizre’den kalan” haberiyle HA) Handan Tufan, İdil’de ilan mazoğlu layık görüldü. Türkçe Haber dalında birinci edilen sokağa çıkma yasağı Yarışma kapsamında ödüle değer lik ödülü aldı. nın kaldırılmasının ardından bulunan bu isimlerin yanı sıra kapa Türkçe Haber dalında gaze Mahmut Oral çektiği “İki parça kül” adlı fo tılan Özgür Gündem gazetesi ile da temizin Diyarbakır muhabi toğrafıyla layık görüldü. Kari yanışmak amacıyla başlatılan “Nö ri Mahmut Oral “Cizre’den kalan”, katür dalında ödülü “Barış” adlı ese betçi Genel Yayın Yönetmenliği” DİHA muhabiri Cihan Ölmez Özgür ri ile karikatürist Özgür Evran ka kampanyasına katılan 100 isim ile Gündem’de yayımlanan “Cizre’de 3. zandı. Görüntü dalında “İki yıl savaş birlikte Özgür Gündem’in tutuklu Ya vahşet bodrumunun tanığı Serhildan tı ve ailesini çetelerden kurtardı” ad zı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya, Ge anlatıyor: Kurşuna dizildiler” başlık lı haber görüntüsü ile Hawar Haber nel Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Ka lı haberiyle birinciliğe layık görüldü. Ajansı’ndan (ANHA) Dicle Ehmetin ya ve Yayın Danışma Kurulu üyele Gazeteci Celal Başlangıç’a ise yasak ile “Nusaybin’de anne katledildi iki ri Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay da ların birinci yılında yaptığı dizi ha çocuğu ağır yaralandı” adlı haber gö “Onur Ödülü”ne layık görüldü. berröportajlar nedeniyle “Jüri Onur rüntüsü ile Dicle Haber Ajansı’ndan l Yurt Haberleri CHP’Lİ TEKİN BİNGÖL ‘12 Eylül’de kapatılan medya yok’ İKLİM ÖNGEL CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, 15 Temmuz sonrası süreç te CHP’nin mağduriyetler le ilgili komisyon kurması ve konuyu sürekli gündem de tutmasıyla mağduriyetle Tekin Bingöl rin daha büyük olmasının ve geniş kitlelere yayılma sının önüne geçildiğini söy ledi. 12 Eylül süreci ile 15 Temmuz’u karşı laştıran Bingöl, “12 Eylül sürecinde 229 ki şi, 15 Temmuz gecesi 240 kişi yaşamını yi tirdi. 12 Eylül’de kapatılan radyo, televizyon ajans yok ama 15 Temmuz’un ardından 16 televizyon, 23 radyo, 45 gazete kapatıldı, 6 kişi intihar etti” dedi. Türkiye’nin her yerinden mağdurların bulunduğunu söyleyen Bingöl, “Mağdur vatandaşların gözü kulağı CHP’de, beklen ti içindeler. Mağduriyetleri CHP’nin gün demde tutması çok önemli. Bu durum da ha büyük mağduriyetlerin yaşanmasını, mağduriyetlerin daha geniş kesimlere ya yılmasını önledi. CHP somut bilgilerle ça lışıyor. Olumlu sonuca ulaşan birçok baş vuru oldu” diye konuştu. ‘Örgütler ve vekiller illerinde çalışıyor’ Mağdur komisyonunun yanı sıra milletvekillerinin de illerindeki mağduriyetlerle ilgilendiğini söyleyen Bingöl, “İl örgütlerimizde de komisyonlar var. Arkadaşlarımız mülki idare amirleriyle görüşüyorlar. Başvurular yalnızca Genel Merkez’le sınırlı değil. İlde çözülemeyen olaylarda devreye genel merkez giriyor” dedi. Yakın zamanda beklenen Başbakan Binali Yıldırım ile Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun görüşmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Bingöl, “Bize yapılan mağduriyet başvuruları bu görüşmede dile getirilecek” dedi. ‘6 kişi intihar etti’ 12 Eylül askeri darbesi ile 15 Temmuz darbe girişimin rakamsal olarak karşılaştıran Tekin, “12 Eylül faşist askeri darbesinin yaşandığı süreçte 229 insanımız, 15 Temmuz gecesinde ise 240 vatandaşımız yaşamını yitirdi. 12 Eylül’de 43 intihar, 15 Temmuz’un ardından 6 intihar gerçekleşti. 12 Temmuz’da kapatılan ajans, gazete, radyo yok ancak 15 Temmuz’un ardından 3 haber ajansı, 16 televizyon, 23 radyo, 45 gazete kapatıldı” dedi. l ANKARA İSTANBUL TABİP ODASI Hekimlik İzleme Grubu kuruldu İstanbul Tabip Odası, 15 Temmuz’dan bu yana yaşatılan olağanüstü halin (OHAL) ülkemiz sağlık ortamında yarattığı olumsuzlukları, hekimlere yönelik görevden uzaklaştırma, gözaltı ve tutuklamaları, gözaltı muayenelerinde yapılan ihlalleri izlemek, raporlamak ve görünür kılmak için “İstanbul Tabip Odası Hekimlik İzleme Grubu”nu kurdu. İstanbul Tabip Odası Hekimlik İzleme Grubu’ndan Dr. Süheyla Ağkoç, OHAL sürecinde adli tıp ve hekimlik uygulamalarında çok sayına sorun yaşadıklarını belirterek, şöyle devam etti: “Sağlık Bakanlığı tarafından 6 bin kişinin görevden uzaklaştırıldığı açıklanmıştır. Muayene için uygun ortamlar sağlanmadığı, hekimlerin gözaltına alınan kişilerin adli muayeneleri sağlık kurumu dışında karakol ve adliye nezarethanelerinde veya polis araçlarında yapmaya zorlandığı, muayenelerin kelepçe dahi çıkarılmadan yaptırılmak istendiği bu koşullar bütünlüklü ve sistematik bir muayeneye imkân vermemiştir. Bu süreçte meslektaşlarımızın 7 gün 24 saat arayabileceği bir telefon hattı ile yanında yer alacak; yaşanabilecek baskı ve hak ihlallerinin takipçisi olacağız.” l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle