14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Şebab otele saldırdı Somali’nin başkenti Mogadişu’da devlet başkanlığı sarayı ve bakanlık binaları yakınlarındaki bir otele düzenlenen saldırıda aralarında güvenlik görevlilerinin de olduğu en az 10 kişi öldü, 28 kişi yaralandı. Bombalı araçla gerçekleştirilen intihar saldırısını Kaide bağlantılı Şebab örgütü üstlendi. Çarşamba 31 Ağustos 2016 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Çin elçiliğini hedef aldılar Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te Çin Büyükelçiliği’ne saldırı düzenlendi. Elçilik binasının girişinde bomba yüklü aracın patlaması sonucu meydana gelen saldı rıda 3 elçilik çalışanı yaralandı. Yetkililer aracın için Mogadişu’daki saldırının ardındgaünçlbeörilgakeıyneegttüiv. enlik deki kişinin öldüğünü söyledi. Saldırının arkasında cihatçı grupların olabileceği belirtiyor. 7 KAYYARA YANIYOR Musul yakınındaki Kayyara’dan püskürtülen IŞİD’in ateşe verdiği petrol kuyuları hâlâ söndürülemedi. Gökyüzünü kara dumanlar, sokakları petrol birikintileri kapladı. Cihatçılara karşı ‘çocuk askerler’ Ortadoğu’yu ortaçağ karanlığına götüren IŞİD gibi cihatçılarla savaşan güçlerin de çocukları suistimal ettiği haberlerine bir yenisi eklendi. New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Irak ordusu saflarında IŞİD’le savaşan Sünni milislerin ülkenin kuzeyindeki mülteci kamplarından çocuk asker topladığını bildirdi. Çatışmaların yerinden ettiği 35 bin kişinin kaldığı Erbil yakınlarındaki Debaka kampında ailelerle konuşan HRW’nin raporuna göre, ağustos ortasında iki dev kamyonla kampa gelen Haşdad el Eşari milisleri yaklaşık 250 gönüllü savaşçıyı silah altına aldı. Aralarında sayıları az da olsa 16 yaşındakiler de vardı. HRW’un çocuk hakları araştırmacısı Bill van Esveld, “Irak hükümeti ve yabancı müttefikleri derhal harekete geçmeli, yoksa Musul’da her iki tarafta çocuklar savaşıyor olacak” uyarısı yaptı. Haşema krizinde sıra ‘Marianne’de Fransa Başbakanı Valls’in haşema yasağını devrimin simgesi Marianne’in çıplak göğsüyle savunması ülkedeki tartışmaları daha da alevlendirdi Fransa’da İslamcı terör saldırılarının ardından sahil belediyelerinin plajla Marisol Touraine ve ValladuBelkacem’in ra haşema yasağı getirmesiyle ko alkışlamadı pan tartışmaya Başbakan Manu ğı başbakanın el Valls tuz biber ekti. Danıştay’ın sözlerine tepki “özgürlüklere aykırı” olduğuna yağdı. Fransız hükmetmesine rağmen haşema devrimi uzma yasağına destek veren ve bu uğur Marianne heykeli nı tarihçi Mat da Eğitim Bakanı Najat Vallaud hilde Larrere, Belkacem ile atışan Valls, Fransa’yı ör Valls’ın Marianne’i feminist bir sembol tünmenin değil çıplak memelerin temsil olarak kullanmasının “gerizekâlıca” ol ettiğine dair bir konuşma yaptı. duğunu tweetledi. Önceki gün Sosyalist Parti mitinginde konuşan Valls, Eugène Delacroix’in ‘Sanatsal kod’ 1830 tarihli “Halka Yol Gösteren Özgür Larrere, Marianne’in bir “alegori” ol lük” tablosuyla tüm dünyaya mal olmuş duğunu, göğsünün açık olmasının cin Fransız devriminin simgesi Marianne’e siyetiyle ilgisinin bulunmadığını, sa atıfla şunları söyledi: “Marianne’in göğ dece “sanatsal bir kod” olduğunu söy sü açık, çünkü o halkı besler! Örtün ledi. Delacroix’nın tablosunun cum mez, çünkü o özgürdür! Cumhuriyet iş huriyeti anlatmadığını belirten tarih Rvoazugseseçmffiyyaonrlılarıte budur!” Ancak Sosyal İşler Bakanı çi, Marianne’in 19. yüzyılda ya tama men giyinmiş ya da göğsü açık olarak iki farklı şekilde tasvir edildiğini, radikal devrimcilerin üstsüz, muhafazakâr devrimcilerinse giyinik Marianne’i sahiplendiğini anlattı. Ama o dönemde bu kesimlerden hiçbirinin kadınlara hak ve özgürlükler vermeyi düşünmediğini sözlerine ekledi. ‘Üstü açık, başı örtülü’ Yeşiller Partisi’den siyasetçi Cecile Duflot, Valls’ın açıklamasının komik olduğunu, çünkü Marianne’in başında Fransız devriminin sembollerinden Frigya başlığı bulunduğunu dile getirdi. Sağcı Le Figaro gazetesinin siyaset muhabiri Sophie de Ravinel, Marianne’i Frigya başlığından ötürü “üstü açık ama başı örtülü” diye yorumladı. 2017 cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, Müslümanlarla ilgili tartışmaların daha da tırmanması bekleniyor. IŞİD’in sözcüsü Adnani öldürüldü IŞİD’in hayattaki son ‘kurucu üyelerinden’ Ebu Muhammed Adnani öldürüldü. Cihatçıların haber ajansı Amaq, IŞİD sözcüsü ve dış operasyonlar sorumlusu Adnani’nin “Halep’e yönelik askeri operasyon düzenlemek için saha gözlemi yaparken” öldürüldüğünü bildirdi. Avrupa ve ABD’deki IŞİD destekçilerini ellerindeki tüm imkânlarla ‘inançsızlara’ saldırmaya çağıran Adnani’nin Bab ya da Rai’ye düzenlenen bir hava saldırısında öldüğü öne sürülüyor. ‘BM yardımı Esad’a gitti’ Guardian gazetesi, BM yardım programıyla Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a yakın kişilere milyonlarca dolar aktarıldığını ileri sürdü. Habere göre kaynak aktarılan vakıflardan birisinin kurucusu Esad’ın eşi Esma, bir diğerinin ise kuzeni Rami Makluf. BM sözcüsü ise yardım paralarının sadece hükümet onaylı kuruluşlara gönderilebildiğini belirterek kuşatma altındaki bölgelerde iş yapan şirket ve ortak bulmanın zorluğuna dikkat çekti. Halfaya düştü Suriye’nin kuzeybatısındaki Hama bölgesinde ÖSO militanlarıyla ortak hareket eden cihatçılar stratejik Halfaya kasabasını ele geçirdi. Cund el Aksa’ya bağlı intihar bombacıları önceki gün ordu kontrol noktalarına saldırdı. Hıristiyanların ve Alevilerin yoğunlukta olduğu bölgeye takviye askeri birlikler gönderildi. 50 bin dolarlık ihbar ödülü Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duter te, uyuşturucu ticareti ne karşı giriştiği savaş ta “yasal sınırlar içeri sinde” kaldığını iddia Duterte ederek, “Çocuk mu öldürdüm? Esad ya da diğer aptallar gibi bomba mı attım?” diyerek kendini savundu. Daha ön ce uyuşturucu satıcıları ile kullanıcı larını öldürme çağrısı yapan Duter te, yozlaşmış polisler ve kanun koyu cular hakkında bilgi verenlere 50 bin dolar ödül vaat etti. Bu arada ABD Başkanı Barack Obama’nın, ABD el çisine küfretme skandalıyla da gün deme gelen Duterte ile 6 Eylül’de Laos’ta bir araya geleceği duyuruldu. Brezilya’da hakkındaki görevi kötüye kullanma suçlamaları çerçevesinde geçici olarak devlet başkanlığı askıya alınan Dilma Rousseff’in destekçileri önceki gece ülkenin pek çok bölgesinde meydanlardaydı. Azil davası çerçevesinde senatoda Rousseff’in son savunmasını yaptığı sıralarda sokakları dolduran binlerce kişi solcu liderin yeniden göreve dönmesi yönünde talepte bulundu. Sao Paulo’da gösteriler sırasında polis eylemcilere sert müdahalede bulundu, yer yer çatışmalar yaşandı. Göstericiler şu anda geçici olarak devlet başkanlığı görevini yürüten Rousseff’in yardımcısı Michel Temer’e sert tepki göstererek istifasını istedi. Kuzey Koreli ‘modern köleler’ Norveç ile çalışan Polonyalı gemi inşa şirketlerinde Kuzey Koreli işçilerin köle misali çalıştırıldığı öne sürüldü. Norveç gazetesi Aftenposten’in haberine göre, Norveç’in denizin altında petrol aramak için kullandığı yüksek teknolojili sismik gemilerin inşa edildiği Polonya’daki tersanelerde Kuzey Koreli işçiler çok ucuza ve son derece tehlikeli şartlar altında çalıştırılıyor. Haberde, Norveç’ten ihaleyi alan Polonya’daki tersanenin işçileri Kuzey Kore hükümetinden kiraladığının ortaya çıktığı belirtildi. Bir başka Norveç gazetesi Teknisk Ukeblad’a göre ise haftada 6 gün, günde 12 saat çalışmak Polonya’daki misafir işçiler için alışılmadık bir durum değil. Pasaportları alınıyor Fazla mesai yapması gereken “modern kölelerin”, boş zamanlarında bile dile dikleri gibi gezemedikleri ve pasaportlarına el konulduğu kaydedildi. Norveç’in Arktik Okyanusu’nda petrol aramak amacıyla inşa ettirdiği Polar Empress gemisini teftiş eden müfettişler, yüklenici Armex firmasının gemide çalışan işçilerin yüzde 90’ını Kuzey Kore’den sağladığını belirtirken firmanın Pyongyang ile yakın ilişkilerinin olduğuna dair belirtilerin bulunduğu ifade edildi. Hollanda’daki Leiden Üniversitesi’nde hazırlanan raporda, birçok AB ülkesinin Pyongyang hükümeti ile bu tür anlaşmalar yaptığı kaydedildi. Daha önce Polonya’nın yanı sıra başta Katar olmak üzere bazı Körfez ülkelerinin Kuzey Kore’den ucuz işgücü sağladığı haberleri basına yansımıştı. Yunanistan’ın başkenti Atina’da önceki gün sığınmacılara destek gösterisi vardı. Çocuklar “Sınırları açın” yazılı pankartlar taşıdı. Bir günde 6500 kişi kurtarıldı İtalyan sahil güvenlik teşkilatı, Libya açıklarında yürütülen kapsamlı bir arama kurtarma çalışmasıyla sadece önceki gün 6 bin 500 sığınmacının kurtarıldığını duyurdu. Göçmenler Libya’nın sahil kenti Sabrata’nın 20 kilometre açıklarında kurtarıldı. Kurtarma çalışmalarına İtalyan sahil güvenliğinin yanı sıra AB sınır koruma birimi Frontex’in de katıldığı ifade edildi. Bu arada ABD’nin, ülkeye alacağı 10 bin Suriyeli sığınmacının kabul işlemlerinin planladığından bir ay önce tamamladığı açıklandı. Beyaz Saray sözcüsü, ABD’nin önümüzdeki yıl da 10 bin Suriyeli almaya çalışacağını söyledi. Fırat manzarası Fırat Kalkanı Operasyonu’na yeni gelişmeler ışığında bakmaya devam edelim... Bir haftayı dolduran operasyonda ortalık toz dumandan görülmez halde. Türkiye ‘dönüm noktası’ teşkil eden darbe girişimi sonrası Suriye’de manevra alanı açmayı başardı. IŞİD’le savaş görüntüsü altında en başta bölgede ABD desteğiyle oluşmakta olan Kürt koridoru kırılıyor. Rusya ve İran üzerinden gizli uzlaşma sağlandığı, Türkiye ile Suriye’nin ‘Adana anlaşması ruhuna’ döneceği iddiaları eksik değil. Doğruysa elbette bu Suriye savaşının başından bu yana ilk kez ABD’yi ‘oyundan düşürmek’ anlamına gelir. Ankara’daki siyasal İslamcı aklın, Ahmet Davutoğlu’yla birlikte ‘değerli yalnızlıktan’ kurtulduğu şüphe götürmez. Ancak ittifak cephesi henüz net değil. Herkes Türkiye’nin bir sonraki adımına bakıyor, ikazları ile süreci şekillendirmeye çalışıyor. HHH ABD: Fırat Kalkanı’na ABD hava desteğinde girişildi. Ancak Wall Street Journal’in dünkü haberine bakılırsa Obama’nın operasyondan haberi bile olmadı. Türkiye ile planlansa da sahadaki değişiklikler sonrası ABD özel güçleri Kürtlerle işe koyulacakken, Türkiye ‘tetiği tek taraflı çekti’. Doğruysa, “darbe girişimi şüphelisi” ABD’nin adımları, Biden’ın Ankara’ya gelip verdiği mesajlar daha bir mana kazanır. IŞİD’le savaşta TSK’nin doğrudan müdahalesiyle ‘kara ordusuna’ kavuşan ABD’nin işi Kürtlerle dengelemesi de zorlaşacak demektir. l Nitekim en üst söylemini Erdoğan’ın “YPG’nin kökünü kazıma” retoriğinde bulan çıkışı eşliğinde ABD’den “YPG güçlerini hedef almama, IŞİD’e odaklanma ve Cerablus’un güneyine inmeme” ikazı gecikmedi. İşe yarayacağı çok meçhul. Nitekim, ABD’nin çok rahatsız olduğu, Türkiye’ye askeri güvenlik enformasyonu vermeyi durdurduğu ve Kürtlerle müttefiklerini hedef alan hava saldırılarına destek olmayacağı haberleri gelmekte. HHH RUSYA: S400 kalkanını indirip operasyona olur veren Rusya, asıl belirleyici güç. Moskova ‘burnundan kıl aldırmıyor’. Fırat operasyonu sonrası Erdoğan 27 Ağustos’ta Putin’i telefonla ararken, Kremlin görüşmeye dair “diyaloğun devamında uzlaşıldığı” vurgulu “donuk” bir açıklama ile yetindi. Türkiye’de “Rus Genelkurmay Başkanı Gerasimov’un ziyareti ertelendi” haberi çıksa da Ruslara göre zaten hiç planlanmamıştı. l Moskova’nın Ankara’ya güvenmediği aşikâr. Başlangıçta tonunu ‘operasyon bizimle koordine edilmeli’ diye düşük tutan Şam’ın da pazartesi akşamı Türkiye’yi “insanlığa karşı suç işlemekle” suçlayıp BM’ye şikâyet eden mektubunu, Moskova’nın bilgisi dahilinde bir ikaz saymalı. l Türkiye, arzuladığı “güvenli bölgeye” kavuştu. İlerleyişi Halep savaşını etkilemek ve cihatçılara tedarik hattına çevirme olasılığını hesap ediyorlardır. Ancak Rusya’nın Türkiye’nin Suriye ordusuyla kapışmaması için kalın hatlar çektiği, aksi halde Türkiye ve vekil güçlerini vurmaktan çekinmeyeceğini eklemeli. l Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın’ın en son ÖSO’nun IŞİD’le de rejimle de aynı anda savaşabileceği sözlerine gelince... Türkiye’nin “bir taşla iki kuş vurma” arzusuna yorulabilecek bu beyan, şaşırtmaca olabilir. Zira, Türkiye’nin Halep cephesindeki vekil cihatçı güçlerinin Nusra’yla birlik etmeyi reddederek Cerablus’a çekilmesi, Halep’in Suriye ordusuna bırakılacağının alameti. HHH Durum şimdilik böyle. Anlaşılan Erdoğan’ın 4 Eylül’de hem Obama hem Putin ile görüşeceği Çin’deki G20 zirvesi tam manasıyla ‘Suriye arenasına’ dönüşecek. El üstünlüğü Rusya’da. Kürtlerin de ağır kayıplar yaşayabileceği anlaşılan Suriye bataklığı, Türkiye için her halükârda baki. Bırakın Kürt sorununda müzakerelerin canlandırılmasını, Türkiye sınırının içinde ve ötesinde bir gerilla savaşı tuzağına düşülmesi işten bile değil. Hâlâ 11 bin kişi kayıp Dünya Kayıplar Günü için Bosna Hersek ve Sırbistan’da etkinlikler düzenleyen Uluslararası Kızılhaç Komitesi, Yugoslavya’nın dağılış sürecindeki savaşlar sırasında kaybolan 11 bine yakın kişinin akıbetinin hâlâ belirsiz olduğuna dikkat çekti. Komite “Savaşın üzerinden 20 yıldan fazla sürenin geçmesine rağmen, 10 bin 700 kişinin aileleri, sevdikleri kişiye ne olduğunu bilmemenin üzüntüsünü yaşıyor” açıklamasını yaptı. 100 bini Bosna’da olmak üzere en az 130 bin kişinin can verdiği savaşlar sırasında 35 bin kişi kaybolmuştu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle