14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 26 Ağustos 2016 ‘Fırçalamak!’ Sözlükler bu edimi (fiil), “temizlemek veya parlatmak için fırçayla sürtmek” diye açıklıyor; bu gerçek anlamının dışında da, “kendinden alt düzeyde olan birini çok azarlama” olarak belirtiyor. Değerli dostlar, “fırçalamak”tan söz etmemin nedeni, Başbakan Binali Yıldırım’ın geçen hafta bunu, “fırça yemek” biçiminde daha da somutlaştırarak kullanması. Başbakan’ın muhalefetle sürdürülen kimi görüşmelerinin bir sonuca bağlanamaması üzerine, partisinin yöneticilerinden, uzlaşmanın sağlanması için, “Cumhurbaşkanı’yla konuşalım!” önerisini, “Ben ikna edemedim!” diye yanıtlayıp; ardından “Fırça yemek istiyorsanız gidin!” diye ekler; böylece “Erdoğan” ile görüşmenin nasıl bir ortamda gerçekleştiğini, “fırça yemiş” bir “ Başbakan” olarak açıkça ortaya koyuverir. Öte yanda Erdoğan’ın özenle bezenle seçtiği Başbakan’ını “fırçalarken” neler söylüyordu ki, canı iyice yanan Başbakan, onca insana, “yediği fırça”yı açıkça ortaya koyuyordu, “sıkıysa gidip konuşun” dercesine... Ne var ki, artık günümüzde neredeyse yüz yıllık çağdaş bir hukuk devletinde böyle bir “üst yönetici”nin varlığından söz edilmeli mi? Eğer ediliyorsa, yönetici için “sağlıklı” bir tutum mu bu? Bu çizgiye gelen bir durumu hâlâ “olağan” görmeyi sürdürecek miyiz? Yanıtın ne olduğunu bildiğimiz halde insan yine de sormaktan kendini alamıyor... Ve yine de “tepeden” gelen “birlik beraberlik” çağrısının, “bütün” ülkemiz için, “tüm” halkımız için “yaşamsal” bir konu olduğunun ayrımında olmalıyız, dolayısıyla da bugünü, yarını iyice düşünerek, “özellikle” de “dünü” anımsayarak ele almanın bilincinde de olmak durumundayız. Değerli dostlar, kısa bir dile getirilişle de olsa, “dünü anımsamak” vurgusuna uysak diyorum; öyle çok gerilere değil, “Emine Erdoğan”ın “enkaz” dediği “Kurtuluş Savaşı” dönemine uzanalım ve “Recep T. Erdoğan”ın “ayyaş” dediği “Atatürk”ün önderliğinde kurulan “Türkiye Büyük Millet Meclisi”nin “17 Mart 1921” günkü oturumunda konuşulanlara kulak verelim; ama önce kısa bir “giriş”. “Kurtuluş Savaşı” sürecinde Anadolu’yu kasıp kavuran, orduyu da uğraştıran iç ayaklanmalardan biri de “1921 Mart”ının ilk günlerinde beliren “Koçgiri Ayaklanması”ydı; “İngiltere” tarafından başlatılıp desteklenen bu başkaldırıların amacı, Anadolu’da bir “Kürdistan” devleti kurdurmaktı. Ne ki bu ayaklanmanın haberi yayılır yayılmaz, “Meclis”e telgraflar yağmaya başlar, sözü edilen oturumda da okunur; bunlardan birinde, “Kürtler Türk Birliği”nden ayrılmak zihniyetinde bulunanları, kendi milletinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı, Türk’ün mukadderatıyla bağlıdır...” Ve bu telgraf, “İzoli, Aluçlu, Berickan, Bükler, Cürdi, Zeyve, Dayüken” aşiretlerinin reislerince imzalanmış. Bu “birlik” çağrıları, İngiltere’yi düş kırıklığına uğratırsa da, İngiltere yeni bir “durum” yaratmakta gecikmez; Yunanistan’ın, “Birinci İnönü Savaşı” yenilgisinden sonra, hemen bir “Barış Konferansı” düzenleyiverir; hem “Osmanlı” hem “Ankara” hükümetlerini çağırır; bununla da yetinmez, Meclis’in “Kürt” kökenli milletvekillerine de ayrıca çağrı yapar; ne var ki sonuç yine aynıdır. Meclis’e gelen telgraflarda, “Konferans”ta “Kürtleri” de, Meclis’ce seçilen, “Büyük Millet Meclisi Heyeti” delegelerinin temsil edeceği bildirilir; ayrıca bu durum, kendilerine çağrı yapan Londra’daki “Düveli Muazzama” da iletilir. Bu “birlik oluş” durumu sürdürülecektir, dönem emperyalizminin “usta” lideri İngiltere’nin tüm oyunlarına, ustaca engellerine karşın... Savaş sona erip barış sürecine girildiğinde, “Lozan”a gönderilecek delegelerin seçimi için yapılan tartışmalı bir Meclis oturumunda, “Dersim” (Tunceli) Milletvekili aşiret reisi “Diyab Ağa”, söz alıp kürsüye çıkar, vurgulaya vurgulaya şöyle seslenir: “Efendiler (...) bizim içimizde ayrılık gayrılık yoktur. Ne Kürtlük ne Türklük davası vardır. Hep biriz, kardeşiz. Ama düşmanlar bizi birbirimize sardırmak için tuzaklar kuruyorlar, sen şöylesin ben böyleyim diye(...) Ama biz kardeşiz!” (3.11.1922) Meclis ayaktadır, salon alkıştan inler... Bugün, “Diyab Ağa”nın adının söylenmesinin bile neden suç sayıldığı ortada; “bebeler”i bile öldürmekten çekinmeyeni “baştacı” yap, ama insanca “birlik” içinde yaşamayı önereni “hain” say... Ama artık bu durum sürdürülmemeli, son verilmeli... 26 AĞUSTOS 2016 SAYI: 33196 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.44 04.32 04.58 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.18 13.13 16.55 06.02 12.57 16.38 06.28 13.20 17.00 Akşam 19.55 19.38 20.00 Yatsı 21.21 21.02 21.22 İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın 20 Ağustos 2016 günü NTV’de katıldığı bir canlı yayında yaptığı açıklamaları anımsayalım: “Emniyet’e bağlı İstihbarat Daire Başkanlığı’nda 1725 Aralık’tan önce yaklaşık 7 bin çalışandan 6 bin 500’ü FETÖ mensubuydu. Onların hepsi temizlendi, başka yerlere tayin edildi, gönderilenler oldu, çıkarılanlar oldu. Buranın durumu yükseltilecek, belki daire başkanlığından başkanlık seviyesine, şimdi çalışıyoruz.” (…) “Şu rakamı vereyim, 1725 Aralık geldiğinde 81 il emniyet müdüründen 74’ü bunlardandı. Onların hepsini görevden aldık. Daire başkanlarının aşağı yukarı yüzde 90’ı bunlardandı. Onları da aldık. Soruşturma açtık 5 bin civarında kişiye. Bunların önemli bir kısmı çok zaman alıyordu. Yasa çıkardık ve o zaman Polis Koleji’ni kapattık. Güvenlik Fakültesi vardı, onu kapattık. Öğrencilerini dağıttık. 35 bin polisin birimlerini değiştirdik. Operasyonel birimlerdeki polislerin tamamını değiştirdik. Hatta bir kısmına yasa çıkardık, emekli ettikten sonra dava açıp kazanıp geri geldiler. Onlar için tekrar düzenlemeler yaptık. Çünkü yargıyı da ele geçirmişlerdi. Bunların hepsini değiştirmiş olmamızın 15 Temmuz gecesi polisin aldığı tutumla ne kadar isabetli bir vaziyet etme olduğu ortaya çıktı.” HHH 17/25 Aralık “rüşvet operasyonu” 2013 yılında gerçekleşmiş, İçişleri Bakanı Efkan Ala da aynı yılın 25 Aralık günü göreve gelmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi, 18 Kasım 2002 tarihinden Ölüm tarlasında kanlı hasat (2) bu yana ülkeyi yönetmektedir. Efkan Ala’dan önce İçişleri Bakanı olarak görev yapan AKP’li politikacılar ve seçim dönemlerinde göreve getirilen AKP’ye yakın bürokratları anımsayalım: Abdülkadir Aksu 18.11.200208.05.2007, Osman Güneş (bürokrat) 08.05.200729.08.2007, Beşir Atalay 29.08.200708.03.2011, Osman Güneş (bürokrat) 08.03.201106.07.2011, İdris Naim Şahin 06.07.201106.07.2013, Muammer Güler 24.01.201325.12.2013, Efkan Ala 25.12.201306.03.2015. Sebahattin Öztürk (bürokrat) 07.03.201528.08.2015, Selami Altınok (koalisyonbağımsız) 28.08.201524.11.2015, Efkan Ala 24.11.2015 (…..). kültür 13 Burada sorulacak sorular şunlardır: 18.11.2002 ile 25.12.2013 tarihleri arasında görev yapan 7 İçişleri Bakanı’ndan hiçbirinin kendilerine bağlı emniyet teşkilatının FETÖ tarafından ele geçirildiğinin farkına varmamış olması inandırıcı mıdır? Eğer öyleyse bu, mutlaka hesap sorulması gereken bir görev ihmali değil midir? Bu vahim durum “Halkımız bizi bağışlasın!” diyerek geçiştirilebilir mi? HHH Bu soruları yanıtsız kalacaklarını bilerek soruyorum. Çünkü her şey iktidarın bilgisi altında gerçekleşmiştir. Fethullahçı kriptolar yalnızca emniyet teşkilatında değil, Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı başta olmak üzere tüm devlet kurumlarında ve bu kurumların her katında iktidarın müsamahasıyla diledikleri gibi cirit atmışlardır. Ta ki Fethullahiktidar kavgası patlak verip 17/25 Aralık 2013 operasyonları gerçekleşene kadar… Bugüne kadar FETÖ bağları nedeniyle TSK’den ihraç edilen subay ve astsubayların kuvvetlere göre dağılımı şöyledir: Kara Kuvvetleri’nden 87 general, 726 subay ve 256 astsubay; Hava Kuvvetleri’nden 30 general, 314 subay ve 117 astsubay; Deniz Kuvvetleri’nden 32 amiral, 59 subay ve 63 astsubay. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından aynı gerekçeyle meslekten ihraç edilen yargıç ve savcı sayısı ise 2.847’dir. HSYK’nin ihraç gerekçesini gelecek yazımıza bırakalım. Şehir Tiyatroları’nda ŞehirTiyatrolarıbünyesinde taşeron olarak çalışan yirmi sanatçı, ‘Performans Düşüklüğü’ bahane göste yaprak kımıldamıyor rilerek işlerine son verilmesiyle ilgili olarak bugün İBB Başkanlığı ile söz konusu taşeron şirkete işe ia de davası açacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları bünyesinde taşeron olarak is tihdam edilen kimi 10 yılı aş kın süredir, kimi ise 2 yıldır ça lışan yirmi sanatçı, işine 1 Ağus tos günü açılan tek bir telefon la ve ‘Performans Düşüklüğü’ ba hane gösterilerek son verilme siyle ilgili olarak bugün İstanbul Büyükşehir Beledi yesi Başkanlığı ile söz konusu taşeron şirkete işe iade da vası açacak. Dava CEREN ÇIPLAK ya, Oyuncular Sendikası ve İŞTİSAN (İstanbul Şehir Ti yatrosu Sanatçıları Derneği) da destek olacak. Konuyla ilgili olarak dün Oyuncular Sendikası’nda bir ba sın toplantısı düzenlendi. Toplan tıya, Oyuncular Sendikası yöne tim kurulu üyesi Sercan Gidişoğ lu, Şehir Tiyatroları yönetmeni Orhan Alkaya ve Oyuncular Sen dikası avukatı, İŞTİSAN hukuk müşaviri Sera Kadıgil katıldı. Açığa alınan ve işten çıkarı lan isimlerin listesinin kim tara fından hazırlandığının belirsizli ği üzerine odaklanılan toplantıda bu sürecin karanlık bir süreç ol duğu ve aydınlatılması gerektiği vurgulandı. Alkaya, performans düşüklüğü ile işten çıkarılan sa natçıların son derece seçkin sa natçılar olduğunu belirterek bu listenin hazırlanmasındaki ama cın tiyatroyu kilitlemek ve oyun oynanamaz, perde açamaz ha le getirmek olduğunu söyledi. Al Toplantıya, Şehir Tiyatroları yönetmeni Orhan Alkaya, Oyuncular Sendikası yönetim kurulu üyesi Sercan Gidişoğlu ve Oyuncular Sendikası avukatı, İŞTİSAN hukuk müşaviri Sera Kadıgil katıldı. kaya, “Bir sanatçının performansını ölçecek birinci mercii çalıştığı rejisörüdür. Şehir Tiyatroları yönetmelik darbesiyle sarsıntıya uğratılsa da kurumun en üst organı olan genel sanat yönetmenliği dışında kimsenin performans ölçmeye hakkı yoktur. Ortada bir kasıt var. Kurumu büyük bir zaafa uğratmak isteyenler var. Şehir Tiyatroları’na darbe vurmaya hazırlanıyorlar, bunun için yapılmış kasıtlı bir eylem” dedi. Toplantıda, bugün repertuvarda 50’ye yakın oyunun hazır bulunması gerekirken bugün toplamda 11 oyunun olduğu belirtilerek yeni sezon hazırlığı için “yaprak kımıldamıyor” benzetmesi yapıldı. Toplantıda okunan bildiride yer alan ifadelerden bazıları ise şöyle: “İBBŞT yalnızca bir Bele diye Müdürlüğü değildir. İBBŞT Darülbedayi’dir. 102 yıllık güzellikler evidir. Bizler böylesi bir kurumda sanatçıların ihale ile taşeron şirketler üzerinden alınıp satılmasının utancı ile baş etmeye çalışırken bu hukuksuz çalışma düzeni ve mevcut OHAL’e sırtını yaslamış, kim olduğunu kurumun kendisinin dahi bilmediği kişi ya da kişilerce hazırlanan, amacı ve niyeti belirsiz bir liste ile yirmi oyuncunun ekmeği ile oynanmasını kabul etmiyoruz! Tam yirmi arkadaşımızın bir günde işten atılmasına yol açan bu şaibeli listeyi hazırlayan kişilerin amaçlarının tam da bu olduğuna dair inancımız ise, tam da bu sebeplerle, gün geçtikçe artmaktadır. Bizler, yirmi arkadaşımız ile birlikte, işe iade davalarımızı açacağız. Çünkü biz haklıyız!” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Yeni Roman’ akımı öncüsü Michel Butor yaşamını yitirdi İkinci Dünya Savaşı sonrası deneysel Fransız roman akımı “Yeni Roman”ın temsilcilerinden, yazar Michel Butor önceki gün 89 yaşında Fransa’daki ContamineSurArve Hastanesi’nde öldü. Yazarın ölümü, yayınevi Gallimard tarafından dünyayla paylaşıldı. Geleneksel anlatı yapılarının sınırlarını zorlayıcı üslubuyla dikkat çeken Butor, 1957 tarihli “İkincil Düşünceler / Değişme /La Modification” kitabıyla adını duyurdu. Kitapta bir adam Paris’ten Roma’ya metresini görmeye gidiyor iken, hikâye ikincil kişinin anlatımıyla okura ‘sen’ hitabı ile aktarılmaktaydı. Butor bu çalışmasıyla prestijli Renaudot Ödülü’ne değer bulundu. Felsefe ve edebiyat okuyan yazar, Mısır, İngiltere ve Yunanistan’da çalıştıktan ve hocalık yaptıktan sonra 1958’de Fransa’ya dönüş yaptı. Yazar Nice Üniversitesi’nde ve pek çok dengi eğitim kurumunda da dersler verdi. 1991’de Cenova Üniversitesi’nden emekli oldu. Fransız Ulusal Kütüphanesi 2006’da retrospektifini açtığında, Butor yazmak üzerine şunu söylemişti: “Yazmak, engelleri yok etmektir”. Butor, Türkçede “Roman Üzerine Denemeler” (Düzlem Yay.), “Değişme” (Can Yay.), “Dereceler” (YKY) ve “San Marco’nun Betimi” (YKY) kitaplarıyla da okur kazanmıştı. Günday’ın ‘DAHA’ romanı Almancada ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Yazar Hakan Günday’ın 2015 Prix Medicis Etranger ödüllü romanı “DAHA” Almancada btbRandom House etiketiyle yayımlandı. Hakları Kalem Ajans tarafından temsil edilen romanın Almanca çevirisi Sabine Adatepe tarafından yapıldı. Şu ana kadar hakları 21 dile satılan eserin Fransızcası Galaade, İtalyancası Marcos y Marcos tarafından yayımlandı. Kitabın İngilizcesi Arcade tarafından ekim ayında yayımlanacak. Eserleri Doğan Kitap etiketiyle okurlara sunulan yazar, bugüne kadar Kinyas ve Kayra (2000), Zargana (2002), Piç (2003), Malafa (2005), Azil (2007), Ziyan (2009) ve AZ (2011) gibi kitaplarıyla da biliniyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle