14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 26 Ağustos 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ Öncelikle belirteyim. Cerablus operasyonu, büyük bir sürpriz değil. Türkiye’nin uzun süredir muoyunu “iyi hissettirecek” bir kahramanlık öyküsü yaratmak ve orta ölçekli bir güvenli bölge ya “denge” kurmuş. PYD’nin Mınbiç’i almasıyla Türkiye’nin Cerablus’a uzanması doğrudan birbiriyle ilintili olaylar. Cerab bu yönde bir hazırlığı vardı... ratmak. Ve bütün bunları yapar lus operasyonu, Mınbiç’i alan Kürt güç Ancak birkaç nedenle rafa kalkmış ken TSK’nin son dönemde örse ler Türkiye sınırına ilerlediği için hızlandı. tı. Birincisi, malum, memleketteki kaos lenen prestiji ve caydırıcılığını ta Washington, burada Kürtlere “Sen dur. ortamı. Ayrıca Türkiye’nin desteklediği, mir etmek. Orası senin değil. Fırat’ın batısına geçme” hatta otobüslere doldurup sınır bölgesini Olabilir mi? Evet, olabilir. An diyor; ama üstü kapalı olarak Türkiye’ye IŞİD’den alsın diye Azaz’a getirdiği Suri cak IŞİD’le sıkıntılı bir mücadele de “Sen de Fırat’ın doğusuna geçme” di yeli muhalifler, ilerleyemiyordu. sürecinden sonra. Önümüzdeki yor. Ve tabii Rusya’yla kriz... Kasım ayından bu yana Ankara, Suriye semalarında uçak uçuramaz olmuştu. Cerab Cerablus gerçekleri günler ve aylarda, Türkiye IŞİD’in hedefi olmaya devam edecektir. Ayrıca Cerablus olmadan bi ABD için Kuzey Suriye, Türkiye ve Kürtlerin etki alanlarına ayrılmış; bu karşılıklı rekabet üzerinden yönetilecek zor lus harekâtı, Cumhurbaşkanı Tayyip le, Suriye’deki Kürt bölgeleri, gü bir bölge. Cerablus operasyonu, Türkle Erdoğan’ın 9 Ağustos’taki Rusya gezisi Peki, Türkiye ne istiyor? Ankara, neyden, yani Mınbiç ve alBab rin tüm kaygılarını, Kürtlerin ise o bölge nin en somut sonucudur. Cerablus’a hâkim olarak kendi güney sı üzerinden yine birleşebilir. de yayılma planlarını aynı anda sınırlıyor. Ancak sadece Ruslar değil, ABD de nırında kesintisiz bir Kürt kuşağını engel Peki, Amerikalılar ne istiyor? Bir yan Türkiye ve Kürtler, isteseler başkaları başından itibaren Türkiye’nin Cerablus’a lemek istiyor. Aslında ille de IŞİD’le sa dan PYD’yle balayı yaşarken nasıl olup nın yönettiği bu büyük oyunda piyon ol planlarını biliyordu. Hatta geçen haftalar vaşayım diye bir derdi yok; ancak ille de da diğer yandan Cerablus operasyonuna mak yerine sahiden tarihin akışını ellerine da ABD’yle yapılan üst düzey askeri te Suriye’deki Kürt oluşumunu engelleye destek oluyorlar? alabilirler. Ama bunu ancak birlikte yapa masların en önemli gündem maddesi de yim diye bir derdi var. Bunun yolunu da ABD, başından beri Kuzey Suriye’de bilirler. İsteseler, barışarak, IŞİD’le mü IŞİD’e karşı mücadele oldu. Cerablus’u almak olarak görüyor. ki TürkKürt rekabetini, kendi lehine kul cadelelerini birleştirerek, Türkiye’nin sı Daha da ötesinde, dünkü Wall Street (Türkiye’nin Suriye’deki Kürt politika lanmayı başardı. Özünde, ister Kürt, is nırlarını beraberce koruyarak, Mınbiç’ten Journal gazetesi, Cerablus operasyonun sını neden yanlış bulduğumu daha önce ter Türk, Amerikan askerini sahaya sür Afrin’e kadar farklı şehirlerin demogra da TSK özel kuvvetlerinin sınırın bu tara defalarca yazdığım için burada yeniden mek zorunda kalmadan birileri IŞİD’le sa fik yapılarını yansıtan yönetimler kurarak, fında ABD’li “askeri danışmanlarla” birlik anlatmıyorum.) vaşsın istiyor. Suriye’nin kaderini değiştirebilirler. te hareket ettiğini yazıyordu. İncirlik üze Türkiye’nin orta vadede hedefi, Kimse bunu alenen söylemese de, Yapmadıkları sürece de, Amerika ve rinden de tam bir paslaşma olduğunu bi Cerablus’ta kendine yakın muhalif grup Washington, Suriye’nin kuzeyinde Türki Rusya arasında mekik dokumaya devam liyoruz. lardan alternatif bir yönetim kurmak, ka ye ve Kürtler arasında kendine göre bir ederler. Bu operasyona bir yıl çalıştıkBİULBGÇIDAİLEĞENNIN’DINDİRAME ABDBaşkan Yardımcısı Joe Biden günübirlik ziyaretin de Fethullah Gülen’in iadesi, Suriye’de Kürtlerin ilerleyişine karşı Türkiye’nin düzenlediği operasyon hem de darbe sonrasındaki gelişmeler hakkında açık ve tam destek verdi. Biden’ın Air For ce1 uçağında yapılan bilgilendirmede, Gülen’in iadesinde çok fazla siyasi mü dahalenin ters tepeceği belirtilirken dar be soruşturmaları konusunda da endişe leri dile getireceği açıklandı. ABD’li üst düzey yetkili, açık görüş melerde net bir destek verileceğini an cak kapalı kapılar ardın da ise Türkiye’nin gelece ğine yönelik endişelerin aktarılacağını şöyle ifade etti: “Türk yetkililer, so ruşturmaların hukukun DUYGU GÜVENÇ üstünlüğü ilkesine göre yapılacağını söylediler ve bunu onaylıyoruz. Sade ce ABD’de değil, Avrupa’da da, iş dün yasında endişeler var. Dolayısıyla süre cin hukukun üstünlüğü ilkesiyle yapıl ması önemli.” İşte Biden’ın ziyaretiyle ilgili ABD’li yetkilinin verdiği bilgiler: Obama’dan mesaj: İlişkilerde zor luklar var ama kırılma aşamasında de ğil. Önemli olan müttefikliğimizin ra yında durması. 11 Eylül’ün ardından bir ülkenin başkanı sizin ülkenize gel se ve Vatanseverlik Kanunu hakkında ne yapmanız gerektiğine dair ders ver se sizin tepkiniz ne olurdu? Sizce Ame rikalılar bunu alkışlar mıydı? Benim dü şüncem bu doğru bir yaklaşım olmaz. Obama’nın ‘Türkiye’nin ve liderliğinin arkasındayız’ mesajını başkan yardım cısından daha iyi kimse iletemezdi. Hal kın ve hükümetin yaşadığı travmayı an lıyoruz. Bu olağanüstü travmatik bir olaydı. Birçok Türk buna kendilerinin 11 Eylül’ü diyor. Çünkü ordunun içinde ki bir grubun sadakatsizliği ve demokra siye tehdidi nedeniyle... Siyasileşirse olumsuz etki eder: (Gülen) Bu konuda mümkün olduğunca çalışıyoruz. Bu sürecin gelişimi ile ilgili çok abartılı beklentiler var. Mesela siya si iradeniz varsa uçağa koyup yollayın gibi ama bu yasal olmayacaktır. Türkler, Gülen’in iadesiyle ilgili 4 ayrı iade dos yası iletti ama bunların hepsi darbenin öncesine ait cezai iddialar. Şu ana kadar Gülen’in darbeyle ilişkisine dair iade ta lebinde bulunmadılar; bize Gülen’in dar beyle bağlantısına dair kanıt da sunma Türkiye’nin Cerablus operasyonuna destek veren ABD’nin Başkan Yardımcısı Biden Türkiye’ye gelirken uçağında yapılan bilgilendirmelere Cumhuriyet ulaştı Kürtler ilerleyince Türkler endişelendi 4km geçtiler: Bir grup SDG 4 km kadar uzlaşılan çizginin ötesine gittiler, temizledikleri alanı savunmak için ama istediğimizin daha kuzeyine gittiler. Sanırım, Türkler, onların bu sınırdan gizlice kaçmasından endişe etti. Bu nedenle de muhalif güçleri İŞİD’i temizlemek icin Cerablus’a doğru harekete geçirdi; IŞİD’i sınırdan uzuklaştırmak ve aynı zaman da sanırım Kürtlere karşı bir tampon oluşturmak için. Türklerle Kürtlerin çatışmasını istemiyoruz: Birkaç gün önce Türkler, Kürtlere karşı havantopu ateşi açtılar o 4 km’yi de geçmesinler diye. Bu büyük bir problem çünkü biz bu güçlerle Türklerle Kürtlerin doğrudan çatışmaya girmesini istemiyoruz. İyi bir senaryo değil. dılar. İade talebini çok ciddiye alıyoruz. Ama ne başkan ne başkan yardımcısı buna tek başına karar veremez. Bu yasadışı olacaktır. Türklerle kanıtların mahkemeye sunulması için birlikte çalışabiliriz ama kabul edilip edilmeyeceğine mahkeme karar verecektir. Eğer biz bu süreci çok siyasileştiriyormuş gibi görülürsek bu mahkemenin ihraç kararına olumsuz etki yapacaktır. Kürtler konusunda güvence verdik: Kuzey Suriye’de, bazı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ki bunların içerisinde Kürt güçler de var, birkaç gün önce uzlaşılan çizginin ötesine, Mınbiç’in kuzeyine doğru birkaç kilometre ilerlediler; SDG’ye onları kuzeye gitmeleri halinde desteklemediğimizi, açıkça belirttik ve bizim hava korumamız olmadan bunu yapamayacaklarını belirterek onlara sessiz olmalarını söyledik. Türkle re, Kürtlerin kuzeye ilerlemeyeceği yönünde SDG’nin durdurulduğu yönünde güvence veriyoruz. Türkler; Cerablus’ta IŞİD’e karşı operasyon planlamaya çalıştılar; kısmen Kürtlerin ileri gitmesini önleyecek tampon yaratmak için. Biz onlarla potansiyel operasyonda birlikte çalışıyoruz. Danışmanlarımız Cerablus konusunda iletişim halinde, onları sekronize ediyor, operasyon olursa çok yakın hava desteği vereceğiz. Türklerle 1 yıla aşkın zamandır Suriye muhalefetini, Fırat Mare hattında IŞİD’e karşı harekete geçirecek operasyon hakkında konuşuyoruz. Cerablus operasyonu hakkında konuştuk çünkü burası yabancı savaşçılar ve materyaller için ana geçiş noktası. Dolayısıyla uzun zamandır bizlerin gözetimi altındaydı. IŞİD’den çok Esad’a odaklandılar: Bir süre için Türkler IŞİD’i bu bölgeden, Mınbiç cebinden temizlemekten daha fazla, muhalefete ve muhalefetin Esad’a karşı görüşüne çok odaklandı. Soru bu operasyonun zamanlamasıyla ilgili; biz Türklerle açık bir şekilde Mınbiç’e giren Arap ve Kürtlerden oluşan SDG’yi destekledik; Türkler çılgına dönmedi, bununla ilgili bilgileri vardı ve onlara Kürt güçlerin operasyon sonrasında buradan çekileceğini açıkça söyledik. Çekilmeden önce temizleme ve istikrarı sağlamak için birkaç güne ihtiyaçları var; dolayısıyla bizim Türklerle Kürtlere ilişkin düzenlemelerimizde hiçbir şey ihlal edilmedi. Türkiye, bizi terk etmiyor: Türklerle Ruslar ve İranlılar arasındaki görüşmelerin tam içeriğini kimse bilmiyor ama ittifakı terk etmiyorlar. Türkiye bir NATO müttefiki, ittifakı terk etmiyor. Türkler Esad’da yumuşadı: Esad geçiş sürecinin parçası olabilir ama sonra ayrılmak zorunda, bu bizim politikamız. Bu Yıldırım’ın da söylediği... Rusya’nın argümanı ise Esad’a kişi olarak endeksli değil ‘alternatifi kimdir bilmiyorum ve bu bizim çağrımız da değildir. Bu Suriye halkının kararıdır’. Sanırım bu iki yaklaşım arasında ve eğer siyasi bir çözüm olacaksa daha fazla örtüşme var; Türkler, daha öncesinde Esad’ın gidişi konusunda çok daha sertlerdi. Şimdi daha yumuşamış görünüyor, bu daha yapıcıydı. l ANKARA ‘Fırat Kalkan’ını GEcİKTİREN 3 neden: ABD, Terzi ve Rusya ‘Geçen yıl da yapabilirdik ama...’ Cumhurbaşkanlığı’ndan bir yetkili yabancı basına yaptığı bilgilendirmede, Türkiye’nin neden Cerablus operasyonunu daha önce yapmadığı sorusuna, “Bir operasyon için Türk hükümeti 2 yıldan uzun süredir çalışıyordu. Biz geçtiğimiz yıl askerin postalının muharebe noktasına değeceği noktaya çok yaklaştık. Haziran 2015’te, Türkiye, ABD’nin de yer aldığı koalisyon üyesi ülkelerle, Cerablus’u IŞİD’den kurtaracak bir kara harekatını tartıştı. Askeri bir operas yonun olasılık planları çizilmişti” dedi. Yetkili askeri operasyon kararının ise 3 nedenle ertelendiğini söyledi. 4 ABD hükümeti: ABD’li yetkililerle geçen yıl yapılan tartışmalarda, görüldü ki Washington Türkiye’nin planınını uygulanabilir bulmadı. Onların temel argümanı ılımlı muhaliflerin sayısının Cerablus’u ve Kuzey Suriye’nin diğer bölümlerini kurtarmaya yetmeyeceğiydi. 4 Ordudaki direnç: Türk ordusundaki bazı komutanlar, Türkiye’nin IŞİD’e karşı harekete geçmesini durdurmaya çalıştı. Bazı askeri yeteneklerin olmadığı gibi bahanelerle geldiler hükümetin daha ileriye gitmesini önlemek için. Planın gerçekleşmesi özel kuvvetlere bağlı olduğu için, darbe girişimi sırasında öldürülen Özel Kuvvetler Komutanı Semih Terzi bu süreci geciktirenlerden biriydi. Cerablus’un TSK ve ÖSO tarafından kurtarılması bizim birliklerimizin bunu yapabileceğinin açık göstergesi. 4 Rusya ile kriz: Rus jetinin Kasım 2015’te düşürülmesinin ardından, hava koruması olmadığı için pratik olarak bunu yapmak imkânsız hale geldi. Rusya ile son yakınlaşmaya kadar, kara harekâtı mümkün değildi. Aynı yetkili ABD’nin gerekçeleri hakkında konuşamayacağını belirtirken 2 önemli adım atıldığını belirterek, “Biz Beyaz Saray’a mart ayında ılımlı savaşçıların listesini sunduk ve böylesi bir işi bu kişilerin yapabileceğini belirttik” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet haber 11 Fırat’ın doğusu, batısı ve kurnaz leş kargası Fırat’ın doğusunda ve batısında, paylaşılmayan topraklarda yıllardır seyreden acımasız bir savaşın en sıcak günleri... Savaş karşıtlığının artık ağıza alınmadığı; silahsızlanmanın nicedir mevzubahis dahi olmadığı bir dünyada büyük güçler, küçük güçler ve güçsüzler arasında yaşanan şiddet şu sıralar tüm dünya için olağan. Yaşananların şiirlere, romanlara, filmlere, şarkılara dağılmasına; hüzünlü hikâyelerle savaşın korkunçluğunu, nafile de olsa, anlatmasına daha zaman var. Şimdilik mesele tüm dünya için sadece rakamlardan ve stratejik hesaplardan oluşuyor. Evrensel ahlak savaşın ticari dayanaklarını artık hiç sorgulamadan, en baştan onaylıyor. Tam göbeğinde olduğumuz bir savaşı, insansız bir meselenin teferruatıymışçasına dışarıdan izliyoruz ve tuttuğumuz tarafa göre heveslenip üzülüyoruz. Kim kiminle işbirliğinde... Kıyıları kim ele geçirecek... Koridorları kim zapt edecek... Devletleri kim yıkacak, kim kuracak... Bir bilgisayar oyunu gibi tarihimizden en canlı ve en kanlı haliyle akıp giden hayat, bize askerlerin kurşun olmadığını hemen unutturuyor; cephelerden gelen fotoğraflarda gördüğümüz o insanların göbeklerinde onları bir zamanlar bir anneye bağlayan ufacık bir delik olduğunu umursayacağımız bir alan dahi bırakmıyor. Hedefler ve niyetler birbirini kapsaya dışlaya bölgeyi şekillendirdikçe; Biz haritalar üzerinde renklenen toprakların savaş şemsiyesi altında kararmasını olağan sayarak, hissizleşiyoruz. İçinde somut insan hikâyeleri olmayan haberler savaş ahlakının ve askeri stratejilerin rasyonelliğinde düşüyor önümüze. Üç harfli ve dört harfli seslere indirgenmiş adları birbirinden farklı, yöntemleri aynı silahlı örgütler ve resmi ve gayri resmi ordular coğrafyanın nicedir sislenen masumiyetini asla temizlenemeyecek şekilde bir kez daha kirletiyorlar. Savaş şartlarında olağan sayılan cinayetler kayda bile geçmeden ardı ardına işlenmekte ve devletler ve örgütler aracılığıyla algımıza yine buz gibi, hissiz gibi, çivi gibi rakamlar olarak nakşedilmekte. Beş yıldır süren bir iç savaşta ölüp giden 80 bini sivil 283 bin kişi... Geçmiş savaşlarda ölenlerin arasına sessizce gömülüyorlar ve üzerlerine defnedilecek yeni ölüleri tevekkülle bekliyorlar. İnsanlığın, “Tüm bu savaşlar ne için? Tüm bu ölümler ne uğruna?” diye bir soru sormak ya da bu sorulara gerçek yanıtı vermekle işi artık hiç yok. “Sınırları neden çizeriz ve neden var olanı bir türlü bölüşemeyiz...” Bunlar insanlık için artık mesele bile değil. Enerji savaşlarını ve kaynak paylaşımlarını kurbanlık koyun gibi izleyen ve kendileri için yazılmış hayali rolleri inançlarına katık yapıp benimseyen halkların korkularını ve hırslarını aynı anda tetikleyerek kendilerine kullanışlı koridorlar açan ve o koridorlardan hedeflerine kolayca ulaşan kirli iktidarlar coğrafyaları kana bulaya bulaya yine korkunç bir tarih yazıyorlar. Kendi marifeti olan bu hayattan hiçbir çağda utanmayan insanın kabul ettiği gerçeklik çok net: Savaş bu, gerektiğinde yırtıcı güçler tarafından itinayla çıkarılır, sınırlar arsızca çekiştirilir, ganimetler küstahça bölüşülür. Artanlara da kendi küçük hesabı er geç boğazında kalacak olan kurnaz leş kargaları üşüşür. ‘ÖSO, YPG’yle çatıştı’ iddiası Türkiye’nin desteğiyle Suriye’ye giren ÖSO militanlarıyla, YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) savaşçılarının çatıştığı öne sürüldü. ARA News’de yer alan habere göre, Cerablus’u ele geçiren ÖSO militanları daha sonra SDG kontrolündeki Mınbiç yönüne ilerledi. Cerablus’a 8 kilometre mesafedeki Armarna köyünde konuşlu SDG’liler uyarı ateşi açtı. ÖSO militanlarının ilerlemeye devam etmesi üzerine çatışma çıktı. Ölen ya da yaralanan olup olmadığı bilinmiyor. Aynı habere göre, SDG bünyesinde kurulan Cerablus Askeri Konseyi de ÖSO’nun ele geçirdiği Cerablus’a girme hazırlıklarına başladı. Konsey üyesi Ahmed Cedir, “SDG üyeleri olarak bazı paralı askerlerin kentimizi ele geçirmesine izin vermeyeceğiz. Cerablus’u özgürleştireceğiz. Türkiye’nin desteklediği isyancıların IŞİD’den farkı yok. Halkımızı tüm radikal baskıcı gruplardan kurtaracağız” diye konuştu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle