23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Rihanna ve Anne Hathaway ‘Ocean’ın kadrosunda The Hollywood Reporter dergisi, şarkıcı Rihanna ile oyuncu Anne Hathaway’in ‘Ocean’ın Sekizlisi’ adlı filmde kamera karşısına geçeceğini yazdı. 1960’ların Frank Sinatra ve Dean Martin’li serisinin yeniden çevrimi olacak filmde, Helena Bon wafina da rol alacak. Ekibe, Sandra Bullock and Cate Blanchett’in de katılması için çalışmaların ayrıca yürütüldüğü bildiriliyor. Yapım, George Clooney’nin Brad Pitt ile ‘Danny Ocean’ karakteri üzerinden sinemaya kazandırdığı ‘Ocean’ başlıklı kultur@cumhuriyet.com.tr ham Carter, Mindy Kaling ve Rap müzisyeni Awk üç filmlik soygun ve macera serisi ile de biliniyor. Rihanna Anne Hathaway Dün ‘dejenere’ydi16 EDİTÖR: EVRİM ALTUĞ TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU bugün alkışlanıyor Cuma 12 Ağustos 2016 1930’lardan kırık bir aşk hikâyesi Amerikan sinemasının, genelde kadınerkek ilişkilerinin ıcığını cıcığını çıkardığı, ilginç filmlerden oluşan neredeyse yarım asırlık verimli bir ka yor ikinci bölümde ama yaşayamadığı aşkının pişmanlığını hep taşıyor kalbinde. Bobby’nin riyere sahip, yaşlandıkça ol dönemin ünlü Hollywood ya SSCB lideri Kruşçef ile heykelleri üzerinden girdiği ‘dejenere sanat’ gunlaşıp bilgeleşerek her yıl bir pımcılarıyla aşık atan dayısı ve film üreten, öteden beri takın iki Veronica’yla ilişkileri üze tartışmasıyla tanınan ünlü Rus heykeltıraş Ernst Neizvestny öldü Putin (solda) sanatçı ile bir arada. tılı, pimpirikli kişili rinden gelişen ve ilginç Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) eski lideri Nikita Kruşçef’in 1962’de bizzat izlediği çağdaş, karma ‘Yeni Gerçeklik’ sergisi üzerine yaptığı ‘boktan ve dejenere sanat’ yorumu ekseninde yarattığı sanat tartışmasıyla gündeme gelen Rus heykeltıraş, 2. Dünya Savaşı ‘gazi’si Ernst Neizvestny (91), ABD’de hayata veda etti. Sanatçı, bu süreç üzerine bağlı bulunduğu Sanatçılar Birliği’nden ihraç edilerek, SSCB dönemine denk gelen 1976’ya gelindiğinde, ‘rejimle arasındaki estetik farklılıklardan” ötürü ülkesinden zorla ayrılmak durumunda bırakılmıştı. Önce İsviçre, sonra ABD’ye giden ve Kruşçef’e, 1979’da verdiği bir söyleşide tekrar hitap eden heykeltıraş, ‘Tehditlerinizden korkmuyorum’ derken, Sovyet lider Kruşçef de “sanatçının yapıtlarına malzeme olan ham malzemenin, aslen endüstride kullanılması ve gidip yurtdışında yaşaması gerektiğini” kendisine ‘tavsiye’ etmişti. Kruşçef heykeltıraşa ayrıca, ‘Sen ilginç bir tipsin, içinde şeytan var tamam; ama bir yerlerde de meleksin,’ ifadesini kullanmış, akabinde bu olayı hatırlayan Neizvestny ise, Kruşçef’i yıllar sonra şunu dile getirmişti: “O günlerin korku ikliminde, konuşulabilir, dobra biriydi. Bu da benim ona karşı dobra olmamı sağlıyordu.” Yanıtların en güzeli Ölümü üzerine Rusya Kültür Bakanı Vladimir Medinsky’nin özel bir mesaj yayımladığı sanatçı 2000’de Rusya Başkanı Putin tarafından ‘Onur Nişanı’ ile ödüllendirilmişti. Neizvestny’nin Josef Stalin rejiminde Magadan’da katledilen binlerce kurban anısına yaptığı anıt heykele, yakın geçmişte Dimitri Medvedev de saygı ziyaretinde bulunmuştu. Heykeltıraş, Nikita Kruşçef’in 1971’deki ölümü ardından, ailesinin isteğiyle Kruşçef’in anıt mezarını inşa etmişti. Kruşçev, Moskova’da Novodeviçiy Sanatçının ‘Krusçef anıt heykeli’ Rusya Devlet Başkanı Medvedev, heykeltıraşın Magadan katliamı anıtını 2008’de ziyaret etmişti. İlhan Erşahin 1 Ekim’de İstanbul Babylon’a uğrayacak. Erşahin’den küresel ‘İstanbul Seansları’ Saksofon ustası, besteci İlhan Erşahin, yaklaşık 10 yıldır sürdürdüğü ‘İstanbul Seansları / Istanbul Sessions’ konserlerine devam ediyor. Geçen ay sonu ve bu ay başında Fransa’da sahneye çıkan müzisyen, 19 Ağustos’ta Romanya Smida Caz Festivali, 30 Eylül’de Paris’te Vincent Segal ile Dynamo konseri, 1 Ekim’de İstanbul Babylon konseri, 6 Ekim’de Fransa’nın Nancy kenti Jazz Pulsations etkinliği ve 3 Kasım’da Torino Club 2 Club Festivali’nin ardından, ertesi akşam ise Milano’da Jazzmi Festivali’nde ve 8 Aralık’ta Fran ği ve ilişkileriyle medyaya malzeme olagelmiş popüler, muzip yaratıcısı Woody Allen’in son yıllarda çalışmayı yeğlediği Avrupa başkentlerinden sonra yine ülkesine dönerek çektiği ve bu yılın Cannes festivalinin de açılışını yapan “Cafe Society”si, 1930’lu yıllarda sinema sektörüne girmek için New York’tan Hollywood’a giden, debdebeli havuzlu partilerden bar işletmeciliğine savrulan, toy genç Bobby’nin (Jesse Eisenberg) buruk aşk hikâyesini anlatan ama içerdiği melodramatik tonları da ağır basan, incelikli, dokunaklı bir komedi. Kabaca 2 bölümlü filmde başarılı bir Hollywood yapımcısı olan ama genç, güzel sekreteri Vonnie’ye (Kristen Stewart) gönlünü kaptırdığından evliliği de sallantıdaki dayısının (Steve Carell) yanında çalışırken Vonnie’ye tutulan ama mecburen aşkını içine gömüp başka bir Veronica’yla (Blake Lively) evlenen Bobby New York’ta gangster ağabeyinin işlettiği barda zirveye yükseli yan hikâyeler de barındıran film dönemin Barbara Stanwyck, Irene Dunne, Errol Flynn, Joel McCrea gibi oyuncularına , Howard Hawks gibi yönetmenlerine göndermeler, incelikli ayrıntılar, din ve yahudi kimliğine ilişkin mizahi dokundurmalarla çeşitli oyunbazlıklar da içeriyor. Hâlâ enerjisine, çalışma azmi ve şevkine şapka çıkarılası, 80’lik delikanlı Woody Allen’in nostaljik dönem filmi tutkunluğu malum. Bu kez 1930’ların Hollywood’u fonunda geçen, sektör dedikodularının da yedirildiği, kırık bir aşk hikayesini hem eğlencelimatrak, hem de romantik melankolik bir üslupla perdeye taşıyan “Cafe Society”, yılların usta kameramanı Vittorio Storaro’nın mükemmel görüntüleri sayesinde görsel açıdan da tam hedefi vuruyor. Çağdaş sinemacıların belki de en nevrotiği olan ve şimdiye dek onca iyi film çekmiş Allen’in de kendini tekrarlamaya hakkı var diyorsanız 1930’ların Hollywood güzellemesi niteliğindeki bu “Cafe Society” tam size göre! Çeyrek asır sonra yeniden: Veronique’nin İkili Yaşamı 198090’ların sine Sanki ‘İnsanlar çift ya Manastırı Mezarlığı’na, devlet töreni ya sa Seynod’daki Auditorium Seynod’da olacak. masını ışıl ratılır’ ina pılmadan gömülmüştü. l Kültür Servisi ışıl parlatan nışından yo ‘Gösteri Toplumu’na enönemli ‘yaratıcı yönetmen’lerden, vak la çıkmışa benzeyen Kieslowski’nin yine işbirli çizgili bakış açısı tiyle Wajda, Polanski, Skolimowski, Zanussi’leri dünyaya armağan ğine giriştiği değişmez senaristi Krzysztof Piesiewicz, demirbaş kamera Guy Debord’un Türkiye’de Ayrıntı Ya etmiş Lodz sinema okulundan yetişip 198090’larda dünya sinemasını ışıl ışıl parlat manı Slowomir Idziak ve ayrılmaz bestecisi Zbigniew Preisner’le birlikte kotardığı yınları etiketiyle okuduğu mış, Polonyalı en değerli ‘yara “Veronique’in İkili Yaşamı”, ilk muz, 1967 tarihli ve nere tıcı yönetmen’lerden Krzysztof yarısında Veronika’nın konser deyse ‘klasikleşen’ tüketim Kieslowski’nin bizde festivaller de şarkı söylerken ansızın kalp toplumu ve kültürü eleşti dışında gösterilmemiş en önem krizinden ölmesi üzerine gi risi kitabı ‘Gösteri Toplu li filmlerinden “La Double Vie derek şarkı söylemekten vaz mu’, sosyal medya ve inter de VeroniqueVeronique’in İkili geçip öğretmenliği yeğleyen nette yayın yapan Hyperal Yaşamı” yenilenmiş kopyasıyla Veronique’in yaşamına yoğun lergic isimli yayına özel bir Başka Sinema salonlarında. laşıyor sonrasında. çizgi yazı konusu oldu. Belgeselleri ve kurmaca film Yaşamım boyunca kendi Kitabın illüstrasyon leriyle 20. yüzyılın sonunda ye mi hep aynı anda, 2 yerde his larla bezeli geniş eleştiri Türkiye’de dinci sanata yeni yollar açan, ne settim diyen, dünyada yal si, yazarlar Tiernan Mor Ayrıntı Yayınevi yazık ki en verimli çağında ak nız değilmişim hissiyatında gan ve Lauren Purje tara etiketiyle ciğer kanserinden (çakmak kul ki Veronique’in, küçük öğren fından ‘kolay algılanır’ hal okurlara lanmayan bir nikotin bağım cilerine kukla gösterisi yapan de özetlendi. Kitaptaki ko ulaşan ‘Gösteri lısıydı çünkü üstat) kaybetti kuklacı ve çocuk kitapları ya nulara günümüze tanıdık Toplumu’ ğimiz Kieslowski’nin (1941 zarı Alexandre’la (Philippe desenlerle taze bakış açı yaptığı çok sa 1996), Fransız devriminin öz Volter) patlak veren aşk iliş sı katan ikili, daha önce de yıda baskı ile gürlük, eşitlik, kardeşlik kav kisine ikinci yarısında yoğun ‘Sanatın Sonu’ ve ‘Sanatçı bugün de ramları üstüne yaptığı, başya laşan, aksiyonun yer almadı Hakları’na dair benzer dos geleceğe aynı pıt niteliğindeki ünlü renk üçle ğı film, “kadın, duyarlılık, sez yalar yaptı. ‘kaygıyla’ mesinden (“BleuMavi”,“Blanc giler, önseziler ve adlandırıla Bilgi: http://hyperallergic. baktığımızı Beyaz”,“RougeKırmızı”) hemen mayan irrasyonel ilişkiler’ üs com/author/morganpurje/ ispat ediyor. önce 1991’de Fransa ve ken tüne Kieslowski’nin deyişiyle. di ülkesinde çektiği, kadını ko Sıkışınca hemen babalarına Saraybosna’ya özel konuk nu edinen bu filmi, birbirinin tı koşan Veronik’lerin kuklalapatıp benzeri Polonyalı koro so rını Bruce Schwartz’ın yaptı 22. Saraybosna Film Festivali kapsamında verilecek ‘Saraybosna’nın Kalbi Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne, bu yıl ABD’li aktör Robert De Niro layık görüldü. Bosna Hersek’in başkentinde bugün başlayacak ve 20 Ağustos’ta bitecek festivalde De Niro’ya ödülü, açılış töreninde verilecek. Açılışta ayrıca De Niro ile özdeşleşen Martin Scorsese yönetmenliğindeki 1976 yapımı listi Veronika’yla şarkı söylemeyi bırakıp müzik öğretmenliğini seçen Fransız Veronique’in (ikisini de Cannes’da en iyi kadın oyuncu seçilmiş, İsviçreli çıtı pıtı yetenekli dilber Irene Jacob oynuyor) birbirine paralel giden ğı film, aynı zamanda müziğe ve şarkı söylemeye de ilişkin. (Son sayısında, bu film münasebetiyle bir Kieslowski dosyası açan Altyazı dergisindeki Övgü Gökçe imzalı, aydınlatıcı yazı meraklısına salık ‘Taksi Sürücüsü’ de 40’ıncı yıldönümünde izlenecek. Robert De Niro hikâyesini anlatıyor. verilebilir.) Notalarla Avrupa başarısı Şef Cem Mansur yönetimindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası (TUGFO), Avrupa turnesini 8 Ağustos’ta İspanya’daki Girona Festivali’ndeki performansıyla tamamladı. Avrupa Ulusal Gençlik Orkestraları Federasyonu üyesi TUGFO, Avrupa turnesine Portekiz’in Lizbon şehrinde başladı. 29 Temmuz’da Sao Carlos sahnesinde, 30 Temmuz’da Auditorio De Belem’de ve 31 Temmuz’da Convento Do Carmo’da verdiği kon serin ardından orkestra, turnesi nin ikinci durağı İspanya’ya git ti. 2 Ağustos’ta Madrid’deki El Es corial Sarayı konserini takiben, Alicante ve Girona festivallerine konuk oldu. 37 Ağustos tarihle ri arasında Alicante Festivali’ne klasik müzik esintisi getiren genç müzisyenler, turnenin son ayağı Girona Festivali’nde de din leyicileri etkileyerek finalde bü yük alkış topladı. TUGFO, kurulu şundan bu yana Sabancı Vakfı ta rafından destekleniyor. Türkiye’den genç sesler, geçen hafta Avrupa’da alkışlandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle