19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 8 Temmuz 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY ekonomi 9 İstanbul ekonomisi can çekişiyortibPcaaortmelbtaiayvlauanrrdu Türkiye ekonomisinin kalbi İstanbul’da ticaret can çekişiyor. Son 5 ayda ilde 3 bin 650 şirket kapısına kilit vurdu. Kiralık dükkân sayısı artıyor. Turist sayısı azalıyor Patlayan bombalar, turistin elini ayağını çekmesi, Rusya ile ti lık olması gereken zamanlarda boş. Birçok firma, yüksek kiralar ve iş yapa caretin durma noktasına gel madığı için ya kapanmış mesi nedeniyle İstanbul eko ya da kiralık. nomisi can çekişiyor. Son 5 ayda ilde 3 bin 650 şirket kapısına kilit vurdu. Son 11.5 ŞEHRİBAN KIRAÇ Cuma günleri tahsilatların yapıldığı Laleli’de tahsilat miktarları da nere yılda ise kapanan işyeri sayı deyse yüzde 7080 düş sı 150 bine dayandı. İstanbul’da müş. ‘Para yok ki borç ödensin’ tekstil ve turizmin kalbi Laleli’de diyor esnaf. Tekstil üretiminin ise 7 bin şirketin yüzde 20’sinin kalbi Osmanbey’de de durum La kapandığı ifade ediliyor. leli’dekinden farklı değil. Her so Patlayan bombalar nedeniyle kak başında kapanan işyerleri ve Kapalıçarşı’nın ziyaretçi sayısı ise kiralık ilanları... ciddi miktarda düştü. Kapalıçarşı’daki toplam 3 bin 500 işyerinin Oda bedeli indi yaklaşık 80 tanesi kapısına kira Resmi rakamlara göre bu yı lık ilanı astı. lın mayıs ayında İstanbul’a ge İstanbul’da ağırlıkla bavul tica len turist sayısı da yüzde 19 dü reti şeklinde gerçekleşen tekstil şüşle 869 bin kişiye geriledi. ticaretinin en hareketli merkez İstanbul’da ortalama günlük sa lerinden Laleli’de Rus alıcılar ta tılan oda bedeli Mayıs 2016’da mamen bitti. İyi günlerinde yürü 105.1 Avro olurken, 2015’e göre mekte zorlanılan Laleli sokakla yüzde 24.4’lük bir düşüş gösterdi. rı şimdilerde sessizliği, müşteri İstanbul, tüm Avrupa desti siz mağazaları, kepenk indirmiş nasyonlarında, bir önceki yılın dükkânlarıyla dikkat çekiyor. Ba aynı dönemine göre, yüzde 28.8 vul ticareti ise neredeyse sıfırlan düşen Brüksel’den sonra en bü dı. Rusların İstanbul’daki ‘başken yük düşüşü yaşayan ikinci des ti’ Laleli’nin sokakları, en kalaba tinasyon oldu. Ticaret yüzde 40 düştü Kapalıçarşı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kökler, canlı bom ba olaylarından, terör saldırılarından herkesin olumsuz etkilediğini belir terek, “Turist gelecek, dışarıdan pa ra gelecek ki işler yürüsün. Şu anda Kapalıçarşı’da ticaret yüzde 40 civa rında düştü” dedi. Kapalıçarşı’da 3 bin 500 işyerinin bulunduğunu, bun ların 7080 tanesinin ki ralık olduğunu anlatan Kökler’in konuşmasının satır başları şöyle: 4 Mülk sahipleri muaz zam yüksek kiralar is tiyorlar. Esnafın, tica retin yüzde 40 düş tüğü bu ortamda ki raları ödeyebilmesi çok zor. 4 İşler böyle de vam ederse mülk sahipleri ne gidip kirala rı en azından 1 Ahmet Kökler yıl boyunca ya rıya indirin demeyi planlıyoruz. En azında öyle bir niyetimiz var. Kapalıçarşı’da 15 bin dolar 100 bin dolar kira geliri olan da var. Yüzde 30 düştü 4 Burada bir esnaf ayda en az 5 bin dolar ciro yapmalı ki kapısına kilit vurmasın. Eleman çalıştırıyor. Elektrik, su, KDV, aidat, güvenlik parası ödüyor. Hatta şu anda 40 özel güvenlik Kapalıçarşı’da güvenliği sağlıyor. Parasını kendimiz veriyoruz. Valilik bize bu sayıyı artırın diyor. Biz 40 kişinin parasını verirken diğerlerini nasıl ödeyeceğiz? 4 Kapalıçarşı’yı günde 300 bin kişi ziyaret ederdi. Şimdi bu sayı yüzde 30 düştü. Yabancılar gelmiyor, ama yerli halk da gelmiyor. Artık herkes gidip alışverişini AVM’lerden yapıyor. 4 Satılık ve kiralık dükkân sayısının artmaya başlaması da Kapalıçarşı’nın tarihinde hiç rastlanmayan bir durum. Turist otobüslerinin Kapalıçarşı’ya rahat ulaşmasını sağlamak zorundayız. Ayrıca çarşının iki kapısında da çarşı için hizmet verecek taksi duraklarına ihtiyacımız var. Bir sokakta 10 dükkân kapalı Hikmet Eraslan Korkunç bir tablo var Ağırlıklı olarak Rusya ile iş yapan Dosso Dossi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan, özellikle Laleli’de mağazaların boşaldığını ifade ederek, tekstil işini tamamen bırakanların da olduğunu söyledi. Laleli’de tekstilde işler kötü olduğu için bazı firmaların binalarını otele dönüştürdüğünü, ancak otellerin de şu anda boş kaldığını ifade eden Eraslan, “Laleli’deki 7 bin firmanın yüzde 20’si ya işyerini kaybetti, ya da bu faaliyet alanını değiştirdi. Ayda 1 milyon TL ciro yapan firmaların ciroları 400 bin TL’ye kadar indi. Eskiden otellerin dolu olması bizim için motivasyon olurdu. Şimdi korkunç bir tablo var. 10 yılı aşkın bir süredir düzenlediğimiz Dosso Dosso Fashion Show’un en büyük alıcılarını her zaman Ruslar oluşturdu. Ancak yaşanan krizle yüzde 40’lara varan kayıp yaşadık” dedi. Eskiden torpil lazımdı Kapalıçarşı’daki esnafın verdiği bilgiye göre geçen yıllarda Kapalıçarşı’da dükkân bulmak zordu. Ancak torpille ya da aracılar vasıtasıyla dükkân kiralanırdı. Şimdi kirada dükkânlar var ona rağmen gelen yok. Çarşı ticaret açısından en zayıf dönemini yaşıyor. Sirkeci’deki Bal Fotorafçılık’ın sahibi Muzaffer Bal “Çok sıkıntı yaşıyo ruz. Herkes günü kurtarmanın derdinde. Cuma günü gelince tahsilat parası yerine kendi masraflarına ödeme yapıyor esnaf. Alışveriş olmayınca da kötü, esnaf yatırım yapamıyor, sigortalarını yatıramıyor vs. İşyerini kapatma durumuyla karşı karşıya kalıyor. Bir arkadaşımız 10 senelik dükkânını kapattı, fotoğrafçılıktan ayakkabıcılığa döndü” dedi. İstanbul ticaretinin kalbi Laleli, Osmanbey ve Kapalıçarşı’da esnaf, iş ve tahsilat yapamamaktan şikâyet etti. “Cepten yiyoruz” dedi. Osmanbey, Laleli ve Kapalıçarşı’da gezdiğimiz caddelerde sokaklarda adeta terk edilmiş havası vardı. Bölgede ticaret yapanlar, “Bir sokakta 810 dükkânı kapalı görmek mümkün. Bu hiçbir zaman görülmüş şey değildi” diyor. Uçurum gibi Osmanbey’de tekstil dükkânı bulunan Can Türkoğlu: Uçurum gibi. İç piyasada alım gücü düştü. Ruslarla ilişkiler bozuldu. Turistler çok etkilendi bundan. Araplardan çok gol yedik. Her sene kötüye gidiyor durum. Markalar tekelleşti, Türkiye’de bizim gibi küçük kuruluşlara yer kalmadı. Kendimiz üretiyoruz ama kendimize satamıyoruz. Yabancılar satıyor bizim yerimize. Bu gidişle ayakta kalamayız. Biz hem üretim yapıyoruz hemde toptan satıyoruz. Kumaş dolar üzerinden alınıyor. İster istemez pahalı oluyor. Dövizin yükselmesi bizi vuruyor. Sportesettür üretimi ve satışı yapan Erdal Odabaş: Her sene işlerimiz aşağıya iniyor. İç piyasada sportesettürün payı artıyor. Ama ona rağmen sürekli satış olmuyor. Kiralar artıyor. Kumaş fiyatları artıyor. Türk Lirası’ndan satıyoruz dolarla borçlanıyoruz. Osmanbey giyim konusunda Türkiye’nin en önemli yeriydi, şimdi o güzel günler yok. Tahsilat günü bizim gibi birçok kişi cebinden ödüyor. Eskiden dükkân deviri el altından yapılırdı. Kiralık levhası bile koyulmazdı. Şimdi her sokakta şirketler kapanıyor. Nedim Zorluer: Dükkânımda 160 çeşit mal var. Kapıdan bir kişi bile içeri girmiyor. Kötü gidişten kaynaklı imalatı bitirdik. Herkes cepten, sermayeden yiyor. Laleli’de tekstil dükkânı sahibi Münir Tarhan: Piyasada hareketlilik yok. Tahsilat düşük. Laleli’de çok dükkân kapatan var. İş dönmeyince kapatıyorlar. Büyük firmalar daha dayanıklı ama onların da dayanma süresi kısıtlı. Evrensel temel gelir... Ütopya mı? Herkese maaş... Üstelik bunu hak etmek için çalışmak zorunda da değilsiniz. Tabii öyle her istediğinizi alacağınız, yan gelip yatarak keyif süreceğiniz anlamına da gelmesin. Asgari koşullarda yaşamınızı sürdürebilmenize yetecek kadar. Tamam bana bu kadarı yeter diyorsanız siz bilirsiniz. Adı ‘evrensel temel gelir’ (universal basic income). Şu sıralar sıkça dillendirilmeye başlandı. Hatta sınırlı şekilde deneysel olarak uygulamaya başlayacak ülkeler bile var. Finlandiya ve Hollanda 750 ile 1000 Avro arasında bir rakamı kendi vatandaşlarına vermeyi tartışıyor. İsviçre’de ise herkese maaş önerisi geçen ay yapılan bir referandumla reddedildi. Önceki gün de ABD’de Beyaz Saray’da bir panelde gündeme geldi. Otomasyon ve robotların iş yapış şekillerini hızla değiştirdiği, bugün olmasa bile yakın gelecekte ‘evrensel temel ücret’in zorunlu bir ihtiyaç olacağı vurgulandı. Yani anlayacağınız bir ütopyadan bahsetmiyoruz. Liberal söylemin en güçlü sesi The Economist dergisi bile son sayısında konuya geniş bir perspektifle yaklaştı. Kapitalizmin geldiği noktada, neoliberal politikaların toplumlar ve gelir eşitsizliği üzerindeki yıkıcı etkisi karşısında yeni bir yama olarak da değerlendirebilirsiniz, zorunlu bir çıkış yolu olarak da... ‘Eğer şu...’ diye başlayan söylemler, koşullar, testler olmadan, ırk, cinsiyet gözetmeden ‘herkese minimum gelir’. Kulağa hoş gelse de konu hayli zorlu. Çalışmanın ve emeğin değerini hızla kaybettiği bir dönemdeyiz. Haftada 50 saatin üzerinde çalışıp ay sonunu bile getiremeyecekleri ücretler kazanıyor büyük çoğunluk. ABD’de işçilerinin yüzde 25’i (ki bu oranın da yüzde 40’ı hizmet sektöründen) aldıkları ücretlerin yanı sıra yaşamlarını sürdürebilmek için devletten de çeşitli yardımlar almak zorundalar. Yine ABD’de 19962011 yılları arasında mutlak yoksulluk sınırında yaşayan kişi sayısı 636 binden 1.5 milyona çıktı. Aynı şeyler Türkiye de dahil birçok ülke için geçerli. Üstelik işler daha da güçleşecek. Otomasyon ve robotların devri artık çünkü. Önümüzdeki 20 yıl içinde iş alanlarının yüzde 47’si robotlar tarafından yürütülecek. İşin ilginci ‘evrensel temel gelir’i hem sol hem de liberal kesimden destekleyenlerin olması. Bu sistemin yoksulluk ve eşitsizlikle mücadelede etkili olacağı ama aynı zamanda da sosyal yardımları almak için yapılan bürokratik giderleri azaltacağı iddia ediliyor. Bunun yanı sıra kadın ile erkek arasındaki gelir adaletsizliğini azaltıcı etkileri olacağı da vurgulanıyor. Yine sistemin bireyleri istedikleri işi seçmekte daha özgür hale getireceği, girişimciliği artıracağı da iddialar arasında. Şüphesiz kolay değil bu sistemin finansmanı. Ancak en liberal kesimler tarafından da bir şekilde dillendiriliyor olması ilginç. The Economist ülkelerin kamu harcamalarını ve vergi sistemlerini tartışmaya açmış örneğin. Dolaylı vergiler, petrol gelirleri vs. hepsi masada. Aslında ortalığa saçılan Panama Belgeleri’ni şöyle de okumak mümkün: Eğer milyonerler vergi borçlarını ödeseydi, hükümetlerin kamusal hizmetlere ayırabileceği çok daha fazla parası olurdu. Panama belgeleri milyonerlerin ilk etapta servetlerini kazanmak için kullandıkları insanlara haklarını vermemek için özenle hazırladıkları metotların açığa çıktığı belgelerdi. Vergi Adaleti Ağı’na göre küresel elitin 2132 trilyon dolar vergilendirilmemiş mal varlıklarının olduğu tahmin ediliyor. Dünya düzeninin bugün geldiği noktanın, bu haliyle sürdürülemeyeceği aşikâr. Brexit’ten tutun Fransa’daki grev dalgalarına, mülteci akınlarına, teröre, işsizliğe, küresel iklim değişikliğine kadar. Bu yüzden ‘evrensel temel geliri’ tartışmaya açmayı da ütopya olarak düşünmeyelim... Konuyu sürdüreceğiz... Emekli bankacılığında büyük rekabet Emeklilere maaş promosyonunda sona gelinirken, bankalar “Emekli Bankacılığı” alanında yoğun rekabet yaşıyor. Mevduatı artırma çabaları doğrultusunda bireysel bankacılıkta artan rekabet, sektörde yeni promosyonları beraberinde getirirken bu kapsamda gerçekleştirilen çalışmalarda emekliler yeni hedef kitle oldu. Türkiye’de 12 milyona yakın emeklinin olması da “Emekli Bankacılığı” alanında bankaları yeni arayışlara itti. Bankalar varlık barışı ile rahat nefes alacak Hükümetin yeni bir “varlık barışı” konusunda düğmeye basmasıyla yurtdışından gelecek sermayenin, kaynak ihtiyacı konusunda bankalara nefes aldırması bekleniyor. BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, varlık barışının ekonomiye, dolayısıyla bankacılık sektörüne taze kaynak girişi sağlayarak kredi imkânlarını artıracağını tahmin ettiklerini söyledi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle