19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Almanlar somut delil istiyor Alman Hâkimler Birliği (DRB), Türkiye’nin Fethullah Gülen’e yakın hâkim ve savcılarla ilgili iade çağrısı konusunda somut kanıt talebinde bulundu. DRB Başkanı Jens Gnisa, Türk hükümetinin çağrısının iade için tek başına yeterli olmadığını vurguladı. ‘Trump’a nükleer emanet edilmez’ ABD’de Demokratların başkan adaylığını kabul eden Hillary Clinton, kurultaydaki konuşmasında Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump’a yüklendi. Clinton, “Bir tweetle kışkırtabildiğiniz bir kişiye nükleer silahlar konusunda güvenemezsiniz” dedi. Cumartesi 30 Temmuz 2016 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ABD ile ipler geriliyor [email protected] 7 Türkiye’de işbirliği yaptıkları askerlerin hapse atılmasının IŞİD operasyonlarına zarar verebileceğini söyleyen Votel ile Clapper’ı Erdoğan darbecilikle suçladı ABD’li üst düzey iki güvenlik yetkilisinin “Türk ordusundaki tasfiyelerin IŞİD’le mücadeleyi etkilemesinden endişelendikleri” Kesilen sakal çok daha gür biter” diye ekledi. Yıldırım: İtiraf demektir açıklamalarına Ankara’dan tepki yağ Başbakan Binali Yıldırım, “Bu dı. Aspen Güvenlik Forumu’na katılan bir itiraf demektir. Nasıl Fethul Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komu lahçı generallerin arkadaşları olu tanı Joseph Votel ve Ulusal İstihbarat yorlarsa, onlar da aynı sınıfa da Direktörü James Clapper, Türkiye’de hil oluyor” tepkisini verdi. Dı işbirliği yaptıkları askerlerin bir bölü şişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu münün hapse atıldığını ve bunun ope “Türkiye’nin asker kapasitesini sa rasyonlara zarar verebileceğini belirtti. dece bunlarla (darbecilerle) sınırlı ‘İki ordu sürtüştü’ tutmak, art niyet yoksa bilgisizlik ve cahillikten kaynaklanıyor” dedi. IrakSuriye operasyonlarından so İçişleri Bakanı Efkan Ala ise “İti rumlu Votel, “Türkiye bölgemizle Av raf değilse olacak iş değil. Kim ne rupa arasında son derece önemli bir reden alınmışsa, yerine memleket hatta. Bu hat boyundaki operasyonlar ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Clapper ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Votel evlatları konmuştur. Bu tamamen etkilenecek. Kaynaklarımızı konuşlan dırma konusunda Türkiye’ye bağım baylar arasında IŞİD’e yönelik hava sal ki amiral kalkıyor, ‘İrtibat halinde oldu düşünülmeden ya da çok düşünülerek yapılmış bir açıklama. Diplo lıyız. İşbirliği ve birlikteliğimizin etkilenmesinden endişeliyim” dedi. İncirlik Üssü’ne günlerce elektrik verilmemesi dışında iki ordu arasında “başka sürtüşmelerin de yaşandığını”, şimdilik üstesinden geldiklerini belirtti. ‘Muhataplarımız hapiste’ dırılarının koordinasyonunda çalışan olup olmadığı sorusuna “Evet, sanırım bir kısmı hapiste” cevabını verdi. İstihbarat şefi Clapper da “Türkiye’deki ulusal güvenlik aygıtının tüm birimleri etkilendi. Muhataplarımızın çoğu ya tasfiye edildi ya da tutuklandı. Bunun gerilemeye yol açacağına ve Türklerle işbirli ğumuz komuta kademesinden içeri alınanlar olduğunu görüyorum’ diyor. İnsan biraz sıkılır ya, bunun kararını vermek senin haddine mi? Sen kimsin? Bir defa haddini bileceksin, kendini bileceksin. Darbe girişimini püskürten bu devlete demokrasi adına teşekkür edeceğine darbecilerin yanında yer alıyor matik değeri yoktur” çıkışı yaptı. Yalanlama ve ziyaret Tepkilerin ardından bir açıklama yayımlayan ve sözlerinin çarpıtıldığını söyleyen Votel, “Darbe girişimine karıştığım iddiaları talihsiz ve tamamen asılsızdır” dedi. Türkiye’nin “sıradışı Mayısta Kobani’yi ziyaret ederek YPG temsilcileriyle görüşmüş olan Votel, “Çok sayıda Türk ve özellikle askeri liderle ilişkimiz olmuştur. Bunların uzun vadede nasıl etkileneceği konusunda da kaygılıyım” diye konuştu. Tutuklu su ğini zorlaştıracağına şüphe yok” dedi. Erdoğan: Ne haddine? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Votel ve Clapper’a tepki göstererek “Ne yazık ki Amerika’da önemli bir makamda sun. Darbeciyi sen ülkende zaten besliyorsun” dedi. “Bunun arkasında kimler olduğunu, üst aklın kimler olduğunu da gayet iyi biliyor ve bu açıklamalarla kendinizi açığa çıkarıyorsunuz. Yaptıkları tahribatla bizim sakalımızı kestiler. ve hayati bir müttefik” olduğunu belirterek işbirliğinin önemine dikkat çekti. Son gelişmelerin ardından ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph F. Dunford’un pazar günü İncirlik’i ziyaret edip Ankara’ya geçeceği açıklandı. Militanlar için çıkış koridoru ilan edilen Kastello Yolu, kentin kuzeyinden geçiyor. Nusra ikna edemedi Çıkış yollarını kapatan cihatçılara BM desteği Rusya ile Suriye hükümet güçlerinin Ankara ile Riyad destekli cihatçıları tümüyle kuşatmaya almasının ardından sunduğu güvenli çıkış planına sahadaki durumla çelişen tepkiler geldi. Halep’in doğusunda Nusra’nın başını çektiği cihatçılardan stratejik kazanımlar elde edilmesini müteakip açıklanan plan, siviller için üç, militanlar için bir güvenli çıkış koridoru sunuyor. Böylece sivillerin insani yardıma ulaşması, silahlı militanların da teslim olup af kapsamına girmesinin yolu açılıyor. Ancak Irak’ın Musul kentinde IŞİD’den kaçış için güvenli koridorlarları destekle yen BM’den bile plana itiraz yükseldi. Hal böyleyken cihatçılar da sivillerin çıkışını engelliyor. BM Genel Sekreteri’nin insani yardımlardan sorumlu yardımcısı Britanyalı Stephen O’Brien “Hiç kimse belli bir yoldan belli bir yere kaçmaya zorlanamaz. Tarafsızlık ilkesi uyarınca herkese koruma garanti edilmesi zorunludur” dedi. BM Suriye Temsilcisi Staffan de Mistura “Rusya’ya tavsiyemiz kordidorların kurulması işini bize bırakmalarıdır. Bombardıman, savaş sürerken binlerce insanın koridordan geçmesini nasıl beklersiniz” diye konuştu. Britanya’nın BM Temsilcisi Rusya’nın suç ortağı olmayacaklarından, Fransa Dışişleri “Halep sakinlerinin evine yardım getirilmesinden” söz ederken, gerçeklik şöyleydi. Muhaliflerin İnsan Hakları Gözlemevi cihatçıların doğudaki sivillerin kaçışını engellediğini duyurdu. “Bustan el Kasr koridorunu kullanmayı 12 kişi başarabildi. Ardından isyancı gruplar güvenlik önlemlerini artırdı ve ailelerin koridorlara yaklaşmasını engelledi” diyen Gözlemevi, cihatçıların doğuda girişlerini kapattığı koridorların hükümetin kontrolündeki batıda açık olduğunu belirtti. Köln’de gösteri krizi büyüyor Erdoğan katılırsa yasaklanabilir Almanya’nın Köln kentinde pazar günü “Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi” sloganıyla düzenlenecek gösteriye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yanlısı 30 bin kişinin katılması beklenirken, Erdoğan karşıtlarının da en az 4 protesto gösterisi örgütlemesi güvenlik alarmı verdirdi. Olası çatışmalara karşı 8 TOMA ve 2300 polisi hazır tutan Emniyet, Erdoğan yanlısı gösteriyi yasaklayabileceğini duyurdu. “Şu an yasak için bir sebep göremiyorum” diyen Emniyet Müdürü Jürgen Mathies, ancak Türk hükümetinden yetkililerin de gösteriye katılması halinde kentte tansiyonun aşırı yükse lebileceğini ve kamu güvenliğinin sağlanamadığı noktaya gelinebileceğini söyledi. “O zaman son çare olarak gösteri yasaklanabilir” diyen Mathies, organizatör Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nden (UETD) konuşmacı listesini istedi. Gösterinin canlı yayımlanacak dev ekranına da izin vermedi. Buna tepki gösteren UETD Genel Sekreteri Bülent Bilgi “Dev ekranı yasaklıyorlarsa çok şey mümkün. Erdoğan’ın bizzat gelebileceği konuşuluyor” dedi. Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu ise Almanya’daki Türk toplumunda bölünme ve gerilimin tavan yaptığını söyledi. Colani ABD ve Rusya’nın Suriye’de askeri işbirliği yapıp kendisini imha etme ihtimali belirince Kaide’yle bağlarını kopardığını ilan eden Nusra, ilk etapta Washington’ı ikna edemedi. Nusra lideri Ebu Muhammed Colani’nin ilk kez yüzünü gösterdiği ve örgütün yeni adının ‘Şam Fetih Cephesi’ olduğunu duyurduğu videoyu değerlendiren Beyaz Saray sözcüsü Josh Earnest, “Nusra liderleri Batı’da ve Batı’ya karşı saldırılar düzenleme niyetlerini koruyor” dedi. “Örgütleri kendilerine verdikleri adlara göre değil, yaptıklarına göre yargılarız” diyen Dışişleri sözcüsü John Kirby de Nusra’nın meşru hedef olmayı sürdürdüğünü belirtti. Votel “Ağaçta farklı bir dal büyütebilirler ama o da aynı çekirdek ideolojiye bağlanır. Kökünde Kaide vardır” diye çıkıştı. Clapper ise “Kaide’den gerçekten ayrılıp ayrılmadıklarını göreceğiz” diyerek cihatçılara bir nevi umut ışığı oldu. İslamcılarla yakın ilişkideki uzman Charles Lister’a göre Nusra, hem Suriye’nin geniş bir yelpazedeki silahlı gruplarını birleştirmeyi hem de AmerikanRus planlarını yanıltmayı hedefliyor. Papa Françesko Auschwitz’teydi Katolik âleminin ruhani lideri Papa Françesko, Nazilerin 1.5 milyon insanı öldürdüğü Polonya’daki AuschwitzBirkenau toplama kampını ziyaret etti. “Arbeit Macht Frei” (Çalışmak Özgürleştirir) yazısının altından geçerek kampa tek başına giren Papa, kampın içinde tek başına yaptığı yürüyüş esnasında soykırım kurbanlarının anısına adeta sessiz ayin yaptı. Gaz odaları, fırınları ve ölüm hücrelerini inceledi. Avluda, bir hücrenin içinde ve kurşuna dizme duvarında tek başına dua etti. FETO ve Opus Dei’in küresel ağ stratejisi “Erdoğan’ın cadı avı” diyor dün “Corriere della Sera”daki bir söyleşide Fethullah Gülen, “Benim Hizmet hareketimin küreselleşmesiyle hız kazandı. (Erdoğan) kapıları kültür ve dil festivallerine kapatırken, diğer ülkeler açtılar. Erdoğan, Türk büyükelçilerini başka ülkelerdeki Hizmet okullarını kapatmak için baskıya zorlarken o ülkelerin hükümetleri baskıya boyun eğmedi. Hizmet, Türkiye’de doğdu ama tüm dünyada kucaklandı. ABD, Hizmet’in üyelerine kapılarını açan ülkelerden sadece biri. İtalya da Hizmet’e kapı açtı. 1998’de ben (Papa) II. Jean Paul ile buluştum. Kendisiyle dünya barışının tesisinde dini nasıl olumlu bir araç olarak kullanabileceğimizi konuştuk...” Papa II. Jean Paul’un Gülen’in serüveninde oynadığı rol, dikkat çekici. PJeaoppaolitiği değiştiren Polonya’nın “Dayanışma” (Solidarnosc) hareketine verdiği destekle Doğu Bloku’nun çöküşüne ön ayak olan ve “Berlin Duvarı’nın” yıkılmasında kilit rol üstlendiği varsayılan Papa II. Jean Paul, rastgele bir ruhani lider değil. Küresel jeopolitiğin değişiminde başrol oynayan bir şahıs. ‘90’lar sonunda Gülen’i elinden tutup dünya sahnesine taşıyan aktör de ne tesadüf ki gene o, II. Jean Paul. II. Jean Paul, FETÖ’nünkini andıran bir yapıyla anılan Katolik Opus Dei tarikatının kurucusu Josemaria Escriva’yı da “aziz” yapan papa aynı zamanda. Gülen gibi başta lalettayin bir din adamı olan Escriva’yı, Katolik kilisesinde kaşların kalkmasına rağmen “aziz” yapmakta direnen II. Jean Paul, Opus Dei etkisinin yerkürede katlanmasında bir lokomotif addediliyor. Kişilik kültüne endeksli Gülen, nasıl adıyla anılan tarikatını Türkiye’de kurup akla hayale gelmeyecek ülkelere bir örümcek ağı stratejisiyle yaydıysa, İspanya da KatalanBask bölgelerine komşu Aragon’dan çıkan Escriva da 20. yüzyılın ilkyarısında İberik Yarımadası’nda “Opus Dei” tarikatını kuruyor. İspanya iç savaşında Franco’ya destek verip Franco faşizmine ortak olduktan sonra gene Franco ile yaptığı anlaşma sayesinde “devleti” parselliyor. Franco’nun kanatları altında böyle önce İspanya’da palazlanan Escriva, sonra Soğuk Savaşta “dünyaya yayılma stratejisi” izliyor. İspanya’nın ücra Aragon bölgesinden karargâhını Vatikan’ın yanındaki Roma’ya taşıyan tarikat lideri, önce İngiltere ve Fransa’ya, oradan ABD, Meksika ve Güney Amerika’ya ve nihayet Kenya, Afrika, Japonya, derken Asya’ya sıçrıyor. “Opus Dei Segreta/Gizli Opus Dei” kitabında konuyu enine boyuna araştıran yazar Ferruccio Pinotti, “En şaşırtıcı olan şey (tarikatın) yalnız Avrupa’da değil.. ABD, Güney Amerika ve Hindistan’da dahi karar kademelerindeki tüm mercilere sızmasıydı” diyerek ekliyor: “(Latincede “hizmet/iş” anlamına gelen) ‘Opera/Opus’ ekonomiden kitle iletişim araçlarına, finans, sanayi, politika, araştırma, bilim, eğitim, sağlık, uluslararası organizasyonlara dek tüm stratejik sektörlerde önemli kazanımlar sağlıyor, muhafazakârteknokrat görüşleriyle resmen bir devrim gerçekleştiriyordu. Son yirmi beş yılda elde ettikleri başarı inanılmazdı. Papa II. Jean Paul tarafından güçlü biçimde desteklenen tarikat... bir ‘kişilik kültü’ üzerine kuruluydu.” “Opus’a dokunan yanar!” kuralı itibarıyla İtalya’da yazılan çok az sayıdaki kitaptan biri olan “Gizli Opus Dei”de Pinotti, tarikat üzerinde dışardan ele edilen bilgilerin sadece “buzdağının ucu” olduğunu anlatıyor. Ufak yaşta tarikat okullarında devşirilen müritler arasındaki “Opus/ Hizmet” bağlantısının yetişkinlikte kurulan “masonluk bağlarından” fersah fersah güçlü ve içselleştirilmiş olduğuna dikkat çeken yazar; tarikat liderlerinden gelen emirlerin bu yüzden hiç sorgulamaksızın mutlaka yerine getirildiğini belirtiyor. Devam edecek. ‘Modern Türkiye’nin payandası yıkıldı’ ABD’nin New York Times gazetesi, “Ordu tarumar olunca modern Türkiye’nin payandalarından biri kırıldı” başlıklı haber analizinde, darbe girişimi ve ardından gelen tasfiyelerle “bir zamanlar ülke için birleştirici kuvvet olan ordunun derinden bölündüğü, küçüldüğü ve itibarsızlaştığını” yazdı. Bunun yalnızca Türkiye’ye değil, üyesi olduğu NATO’ya da bir darbe olduğu belirtildi. Asıl darbeyi ise askeri vesayetin bittiğini sananların aldığı kaydedildi. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle