19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ahmet Öğüt’ün yurtiçi ve dışındaki son dönem anımsatan bir nostaljik duvardan ‘kırılgan anları’ projeleri, ekim ayına dek İstanbul, Bomontiada’daki ölümsüzleştiren heykelsi direniş biçimlerine, ‘Alt’ta. ‘Tam Gün Devam’ isimli sergi, Türkiye’deki Bakunin’in anarşist ve devrimci ‘Barikat’ projesinin ‘tutunamamış’ kültür sanat inisiyatiflerini Türkiye versiyonundan video eserlere dek uzanıyor Zamanın, adaletsizliğinPazar24Temmuz2016 17 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ve direnişin kalıntıları Öğüt, “Mesele sadece kahramanlar ve liderlerin yerine kurbanların ya da sıradan kişilerin heykellerini dikmekten ziyade, o ‘kırılgan an’ın, olabilecek en som haliyle belgelenmesi ve ısrarla hatırlanması” diyor EVRİM ALTUĞ 1981 Diyarbakır doğumlu sanatçı Ahmet Öğüt, yurtdışında da izlenen son dönem eserleriyle, küratör Mari Spirito’nun imzasını taşıyan “Tam Gün Devam” sergisini 9 Ekim’e dek İstanbul Bomontiada’nın içindeki sanat mekânı ‘alt’ta sunuyor. Salıdan cumartesiye 13.00 ile 21.00 saatleri arasında ziyaret edilen mekânda, Öğüt’le birlikte, Marwa Arsanios ve Allora Calzadilla ikilisinin de iki ayrı projesi izlenebiliyor. Bronz heykellerin sırrı Öğüt, bugüne dek Hollanda’dan Zürih’e, Kiev’den Venedik’e, New York’tan Dubai’ye kadar birçok noktadaki sergi, fuar ve bienale katılmış. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden lisans, Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nden yüksek lisans aldıktan sonra, Rijksakademie van Beeldende Kunsten’de (Amsterdam) misafir sanatçı programına katılan Ahmet Öğüt’ün “Tam Gün Devam” sergisi, bir bütün olarak ‘zaman, adaletsizlik ve direnişi’ konu ediniyor. Sanatçının “Diğerleri Saldırırken” adlı yerleştirmesi (2016), bronz heykelleri içeriyor. Hem soyut hem somut denebilecek nitelikteki heykellerin çıkış noktası, Güney AfrikaCape Town’dan AlabamaBirmingham’daki sivil haklar hareketlerine, tarihi protestolar sırasında polis köpekleri tarafından saldırıya uğrayanların arşiv fotoğrafları. Heykellerin, anıtları veya aristokratik büstleri çağrıştıran bir materyal olan bronzdan yapılmış olması ise figürlerin mücadelesinin sürekliliğini vurguluyor. Öğüt bu yapıtın görsel bir serisini de iki yıl önce sergilemiş. Sanatçı, günümüz koşullarında “heykeli yapılacak” veya ‘yıkılacak’ insan olmanın koşullarını, bizim için şöyle yorumluyor: “Söz konusu olan, dünyanın herhangi bir yerinde karşımıza çıkabilecek bir mizansen aslında. Mesele sadece kahramanların ve liderlerin yerine kurbanların ya da sıradan kişilerin heykellerini dikmekten ziyade, o ‘kırılgan an’ın, olabilecek en som haliyle belgelenmesi ve ısrarla hatırlanması.” Protestolarda ölenler Eylül başında ise, bu işlerin yerine, 11. Gwangju Bienali (Güney Kore) ve The Marmara Pera Oteli Türkiye ile aynı anda gösterilmesi planlanan, çift kanallı bir animasyonun gelmesi bekleniyor. ‘Müşterek’ isimli bu iş, hem Güney Kore hem de Türkiye’de protestolar sırasında hayatlarını kaybeden insanlara odaklanıyor. Sergide buna da ek olarak, sanatçının “Light Armoured / Hafif Zırhlı” (20062013) işi The Marmara Pera Oteli’nin tepesindeki YAMA ekranında oynayan bir videoyla beraber, ölçekli bir model halinde izlenebiliyor. Sanatçının ‘Diğerleri Saldırırken’ yerleştirmesinden bir heykel. Bilgi: altbomonti.org / ahmetogut.com Bir anarşist barikat ki hayali cihan değer Sergide “Bakunin’in Barikatı”, ZeynoMuhsin Bilge’nin Türkiye’den koleksiyonunu içerecek şekilde, yeniden kurgulanmış. İş, Mihail Bakunin’in, 1849’da Prusyalı kuvvetlere karşı Dresden’deki sosyalist başkaldırının ön saflarına sanat eserleri yerleştirme önerisinden esinlenerek, yerel bağlamda nefsi müdafaa ve sivil direnişe dikkat çekiyor. Öğüt, çalışmayı şöyle anlatıyor: “Bu yapıt şimdi sergilendigi haliyle, sadece bir öneri. İşin tamamı bir kolek siyonun parçası olduğu andan itibaren, esas süreç başlamış olacak. 1849’da, Prusya kuvvetleri Dresden’deki sosyalist ayaklanmayı bastırmaya çabalarken, devrimci anarşist Bakunin, Prusyalı askerlerin sanat eserlerine zarar vermeye cesaret edemeyeceğini iddia ederek, barikatlara Ulusal Müze koleksiyonundan resimler yerleştirmeyi önermiş. Arkadaşları tarafindan ciddiye alınmayan Bakunin’in bu önerisi, hiç gerçekleşme di. Ta ki, geçen sene ben bu fikri ilk kez Van Abbe Müzesi’ne önerene kadar. Bu kez, Bilge Koleksiyonu’yla işbirliği yaparak, Aliye Berger, Şükriye Dikmen, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Fikret Muallâ, Wolf Vostell ve Fahrelnissa Zeid gibi isimlerin orijinal resimlerini dahil ederek, yeni barikat oluşturduk. Ayaklanmada ödünç alınabilir Bir avukatla hazırladığım kavramsal anlaşma da, barikatın gelecekteki olası bir halk ayaklanması sırasında talep edilip ödünç alınabileceğini, bir müze veya şahsi bir koleksiyona satıldığı takdirde resmileştirecek. Barikata asılı resimler de, işin dahil olduğu kurumun inisiyatifi ile, bu ödünç verme sürecine dahil olması için müzakere edilebilecek. Yani tabloların meta değeri, barikatın kendisinin meta değeri, kullanım değeri ve ulusal mirasa dönüşmesi arasında, ironik bir kurumsallaşma sürecinden geçerek, bilindik dengelere meydan okumasını hedefledim.” Çağdaş sanatın yitik kültür varlıklarına ağıt Ahmet Öğüt’ün “Altı Aylık” (sağda) eserinde eski kültür kurumları var. Sergi kapsamındaki bir başka heykel ise, “Pleasure Places of All Kinds; Shapingba district, Chongqing /Her Türlü Sayfiye Yeri, Shapingba bölgesi, Chongqing” (2014), Çin’de iyi bilinen bir “çivi ev”in ölçekli bir maketi. Bu evde, kamusal ve kişisel alanlar iç içe geçerek, devlet uygulamaları ya da kurumsal yaptırımlara karşı gündelik bireysel dire niş biçimleri yansıtılmış. Öğüt bu eserin İstanbul versiyonunu da, daha önce gerçek yaşama referansla üretmişti. Sergideki başka bir yeni iş “Altı Aylık” (2016), kapanmış veya kabuk değiştirmiş sanat mekânlarının tabelalarını bir araya getiriyor: Müzeler, galeriler, vakıflar, kâr amacı gütmeyen kurumlar ya da sanatçı mekânları, İstanbul’un kültürel yaşantısında belirip kaybolanların altını, ekonomik, sosyal ve politik boyutlarıyla çiziyor. Kendi kapısına dahi Diyarbakır Sanat Merkezi logosunu misafir eden ‘alt’ın yeni açılmış bir sanat mekânı olarak kapanan mekânlarla paylaştığı geleceğe dair belirsizlikler göz önüne alındığında, Öğüt’ün işi, ayrı bir somutluk kazanıyor. Sanatçı, postmodern bir ‘ağlama duvarı’ da diyebileceğimiz bu hüzünlü çalışmaya ilişkin fikrini ise bize şöyle açıklıyor: ‘Bir hafıza tazeleme’ “Bu çalışmanın, bir dönem İstanbul’un kültürel yaşantısını da belirleyen kurumların arkasından, sadece yas tutmak için değil, aksine bir hafıza tazeleme, yaşadığımız ekonomik, sosyal ve politik dönüşümün nedenlerini, etkilerini yeniden düşünme ve bu inisiyatifleri başlatan, bu kurumlarla işbirliği yapmış bütün aktörlerin tekrar bir araya gelmesi için bir bahane olma işlevi görmesini umuyorum. Alt’ın da yeni açılmış bir sanat mekânı olarak, kapanan mekânlarla paylaştığı geleceğe dair belirsizlikler göz önüne alındığında, tabelaları toplarken yaşadığımız diyaloglarla başlayan bu bir aradalık, umarım gelecek yıllar için daha uzun vadeli inisiyatiflerin de yolunu açacaktır. GULF Labor Sanatçı Koalisyonu ya da Art Dubai ve geçenlerde Pompidou’da gerçekleştirdiğim, stajyerler için VIP Lounge gibi, köklü global kurumların kemikleşmiş yapılarına meydan okumayı amaçlayan oluşumlara daha gelemeden, Türkiye’de var olan en büyük kurumların bile, devamlılık sorunu yaşayabildiklerine şahit oluyoruz.” MAKSğM GORKğ Türkçesi: Zaven Biberyan C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle