19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Atina’nın kaygısı yeni firar Yunanistan, Dedeağaç’a kaçan 8 askerin yanı sıra 10’dan fazla askerin daha ülkeye kaçmış olmasından endişeli. Marmaris’te Erdoğan’ın oteline yapılan saldırıyla ilgili aramalar sürüyor. Yunan sahil güvenliği de Kos ve Kalimnos adaları çevresinde devriyeyi artırdı. l ANKARA Çavuşoğlu Gülen için ABD’ye gidecek Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Fethullah Gülen’in iadesi için darbedeki rolüne ilişkin belgelerin 10 güne dek İngilizceye çevrilerek ABD’ye gönderileceğini söyledi. NTV’ye konuşan Çavuşoğlu, bir ay içerisinde Washington’a giderek yüz yüze görüşüleceğini söyledi. l ANKARA Pazar 24 Temmuz 2016 [email protected] 13 Bir demokrasi varmıs... [email protected] Son sayısını Türkiye’ye ayıran Alman Der Spiegel dergisi, darbe girişimi sonrası oluşan tabloyu ‘Diktatör Erdoğan ve çaresiz Batı’ diye yorumladı Almanya’nın saygın haftalık haber dergisi Der Spiegel, bu haftaki sayısında Türkiye’deki darbe girişiminin ardından gelen tasfiyeler ve OHAL uygulamasına geniş yer ayırdı. Dikenli teller ardındaki Türk bayrağı görüntüsüyle dikkat çeken kapakta “Diktatör Erdoğan ve çaresiz Batı: Bir zamanlar bir demokrasi vardı” başlığı kullanıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın darbe girişimini kullanarak gücünü pekiştirdiği ve Türkiye’nin bir diktatörlük olma yolunda ilerlediği belirtildi. “Batı’nın kaybedeceği çok şey var, ancak Türkiye’yi çok daha kötüsü bekliyor” denildi. ‘İslami karşı darbe’ Üçü Türkiye asıllı 16 muhabirin hazırladığı kapak dosyasında, Erdoğan’ın çağrısı üzerine her akşam binlerce kişi DtbeealyrlegrrainğgiınekrkuisalilpnaandğıeldınTıd.üarkdikenli nin protesto gösterileri için sokaklara döküldüğü anlatılıyor. Hükümet yanlısı gösterilerin “muhalifler, laikler, solcular ve liberaller için bir duygu patlaması olmadığı, daha çok İslami bir karşı dar ‘Türkiye’yi dikkatle izleyin’ AB Dış Politika Temsilcisi Federica Mogherini ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’a mektupla seslenen bir grup siyasetçi ve akademisyen, Türkiye’deki gidişatın yakından izlenmesini istedi. Mektupta tasfiyelerin akademisyenlere uzanabileceği, ülkede kuvvetler ayrılığının kalmadığı, özellikle Kürtlerin ve diğer azınlıkların durumununa dikkat edilmesi gerektiği vurgulandı. İmzacılar arasında Avrupa Parlamentosu’nun 44 üyesi ve Etienne Balibar, Seyla Benhabib, Hamit Bozarslan, Judith Butler, David Harvey, Marianne Hirsch ve Yanis Varufakis gibi dünyaca ünlü sosyal bilimciler bulunuyor. beye benzediği” yorumu yapılıyor. Darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL boyunca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin askıya alındığına ve idam cezasının geri getirilmesinin tartışıldığına dikkat çeken Der Spiegel, Türkiye’de yaşananların başta Avrupa Birliği (AB) ve NATO olmak üzere Batı’da büyük bir şaşkınlık ve endişe yarattığı nı belirtiyor. Erdoğan’ın intikamının Batı için daha da korkunç olacağını ileri süren dergiye göre, AB, mülteci anlaşmasının iptalinden ve NATO önemli bir müttefikini yitirmekten korkuyor. Merhametsiz sertlik Darbeden sonra bir darbenin de Erdoğan’dan geldiğini savunan dergi, “Erdoğan başarısız darbe girişimine ‘Allah’ın bir lütfu’ dedi. Bu lütuf, şimdi Erdoğan’a muhaliflerini ve kendisini eleştirenleri susturma olanağı veriyor. Erdoğan ve yakın çevresi, darbe girişimine nasıl karşılık vermek istediklerine dair hiçbir şüphe bırakmadı: Merhametsiz bir sertlikle” ifadelerini kullanıyor. Son yıllarda Erdoğan’ı eleştirmenin gün geçtikçe zorlaştığı, akademisyenler ve gazetecilerin tutuklandığı, muhalif gazetelerin kapatıldığı hatırlatılıyor. “Darbe girişimi sonrası dönemde ülkede toplumsal muhalefet adına geriye ne kaldıysa tamamen ortadan kalkacak gibi görünüyor” diyen Der Spiegel, son birkaç günde onlarca basın kuruluşunun internet sitesine erişimin engellenmesini ve hükümeti eleştiren radyo ve televizyon yayınlarının karartılmasına işaret ediyor. gençler hedef Saldırının gerçekleştiği alışveriş merkezi önüne gelen yüzlerce kişi çiçekler, mumlar ve notlar bırakarak kurbanları andı. Ölenlerin çoğu yabancı, 3’ü Türk Saldırıda hayatını kaybedenlerin yedisi 13 ile 19 yaşları arasında. İkisi hariç kimliği kesinleşen kurbanlar arasında 3 Türk, 3 Kosovalı ve 1 Yunan bulunuyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu saldırıda ölen 3 Türkiye vatandaşının Can Leyla (15), Selçuk Kılıç (15) ve Sevda Dağ (45) olduğunu açıkladı. terör endişesi ‘Breivik tipi’ saldırı Münih’te 9 can alan saldırgan, Norveçli ırkçı katilin hayranı çıktı Almanlar saldırı bekliyordu Alman televizyonu ZDF’nin son anketine göre, ülkelerinin yakın zamanda bir terörist saldırıya uğrayacağını düşünen Almanların yüzdesi son iki hafta içerisinde yüzde 8 artarak yüzde 77’ye yükseldi. Adalet Bakanı Heiko Maas, “Paniklemek için bir sebep yok ama Almanya’nın olası bir hedef olarak kaldığı kesin” dedi. Almanya, hafta başında yaşanan tren saldırısında IŞİD bağlantılı bir baltalı saldırganın şokunu atlatamamışken Münih’teki silahlı saldırıyla bir kez daha sarsıldı. Olimpiyat Stadyumu yakınlarındaki Olympia alışveriş merkezine önceki gün ruhsatsız silahıyla gelen saldırgan, önce alışveriş merkezinin dışındaki fast food restoranında müşterilerin üzerine ateş açtı. Ardından alışveriş merkezinin içine girip etrafı taradı. Saldırıda şimdiye dek 9 kişinin öldüğü, 27 kişininse yaralandığı belirtildi. IŞİD ilhamlı yalnız kurt eylemlerini akıllara getiren saldırıyı 18 ya Sonboly şındaki İran asıllı Alman vatandaşı Ali David Sonboly’nin düzenlediği anlaşıldı. Facebook’ta kandırdı Saldırının sebebi henüz kesin olarak bilinmiyor. Polis, bir süredir psikiyatrik tedavi gördüğü belirtilen saldırganın radikal İslamcılarla doğrudan bağlantısı olmadığını açıkladı. İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, “Bulgularımız, saldırganın bir genç kızın Facebook hesabını hack’leyerek öldüreceği çocukları ‘Size özel bir hediyem ver’ vaadiyle alışveriş merkezine çağırdığını gösteriyor” dedi. Alman medyası da Sonboly’nin kurbanlarına bedava yemek vaat ettiğini yazdı. Münih Polis Şefi Hubertus Andrae, saldırının Norveç’te Suriye diplomasisi hızlandı Anders Behring Breivik’in 77 kişiyi katlettiği saldırının beşinci yıldönümünde düzenlenmiş olması nedeniyle iki saldırı arasında bağlantı olma ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi. Saldırganın odasında “Neden çocuklar öldürür: Okul saldırganlarının akıllarındakiler” adlı bir kitap bulunması da şüpheleri kuvvetlendirdi. Suç kaydı yok Cesedi olay yerinden bir kilometre uzaklıkta bulunan ve çantasından 300 mermilik cephane çıkan saldırganın intihar etmiş olabileceği üzerinde duruluyor. Münih’te taksici bir baba ile işçi bir annenin oğlu olarak doğup büyüyen ve ailesiyle Maxvorstadt’taki bir apartman dairesinde yaşayan saldırganın suç kaydı yok. Bu na karşın 2010’da hırsızlığa uğradığı, 2012’de saldırıya uğrayarak yaralandığına dair poliste kayıtları mevcut. Bayraklar yarıda Saldırının ardından kentte olağanüstü hal ilan eden polis, vatandaşlara evlerinden çıkmama uyarısında bulunmuş, tren seferleri iptal edilmişti. Dün Münih’te hayat kısmen normale döndü. Ancak ülke çapında güvenlik alarmı sürüyor. Almanya’da bayraklar yarıya inerken, tüm siyasilerin kutlama içeren programları iptal edildi. Başbakan Angela Merkel de Güvenlik Kabinesi’ni toplayıp saldırı hakkında bilgi aldı. Görüşmenin ardından konuşan Merkel “Derin bir acı içindeyiz. Kederinizi paylaşıyorum” dedi. Suriye’de ortak operasyon yürütmek amacıyla masaya oturan ABD ve Rusya’nın dışişleri bakanları John Kerry ve Sergey Lavrov’un 26 Temmuz’da Laos’ta görüşeceği belirtildi. Öte yandan Wall Street Journal gazetesi, ABD’li askeri ve istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberinde Rusya savaş uçaklarının üç kez Suriye’de ABD ve Britanya kuvvetlerinin kullandığı üssü hedef aldığını ve Rusya’nın bu saldırıları, ABD’yi Suriye’de işbirliği yapmaya zorlamak için gerçekleştirdiğini öne sürdü. Habere gö re, Pentagon ve CIA yetkilileri, Rusya’ya karşı tutumu sertleş tirme çağrısı yapsa da, tansiyonun yükselmesinden bıkan Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığı taviz vermeme kararı aldı. Almanya Dışişleri Bakanı FrankWalter Steinmeier ile görüşmesi öncesinde konuşan BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Suriye’deki savaşın bitirilmesine yönelik müzakerelerin önümüzdeki ay başlatılması için tarih arandığını söyledi. Müzake relerin Cenevre’de yeniden başlatılabileceğini kaydeden De Mistura, siyasi geçiş için ‘güvenilir ve kesin’ önlemler alınmasında taraflara yardım edilmesinin amaçlandığını savundu. Mınbiç’te çatışma Suriye’nin kuzeyindeki Mınbiç’te YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’nin IŞİD militanlarına yaptığı “48 saat içinde bölgeyi boşaltın” çağrısının ardından çatışmalar tekrar başladı. Muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, başkent Şam yakınlarında isyancıların kontrolündeki Duma’da ve Doğu Guta’daki Msraba Mahallesi’nde hava saldırıları düzenlendiğini aktardı. IŞİD Kâbil’i kana buladı IŞİD, Afganistan’ın başkenti Kâbil’deki Şii topluluk Hazaraların düzenlediği protestoyu kana buladı. Mahallelerinden geçirilmesi planlanan elektrik hattını protesto eden topluluğun arasına karışan IŞİD’in intihar bombacıları kendini patlattı. İçişleri Bakanlığı saldırıda en az 80 kişinin öldüğünü, 231 kişi nin yaralandığını bildirdi. Polis yetkilileri ise alanda 3 intihar bombacısının bulunduğunu, bunlardan birinin kendini patlattığını, ikincisinin polis tarafından etkisiz hale getirildiği, üçüncü saldırganın ise düzeneği bozulduğu için kendini patlatamadığını açıkladı. Yetkililerin ölü sayısının artmasından endişe duyuyor. Batı’ya veda Büyük gazetelerde her gün tam boy “demokrasi tutkusu” ilanları yayımlanıyor. İlanların hemen tamamı “demokrasiye destek deklarasyonları”nın yanında mutlaka “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a” bağlılık teminatıyla devam ediyor… Hürriyet’te dün böyle yarım düzine ilan saydım. İçlerinden biri çok düşündürücü ve hazindi... “Tutuklu Cafer Tekin İpek’in oğlu Metin Ali İpek” imzası taşıyan ilan, son derece de kişisel “ellerinizden hürmet ile öperim” ibaresiyle bitiyordu. Tutuklu babasının da kendisi gibi “alçak darbe girişimini” lanetlediğini belirten Metin Ali İpek, ayrıntılı şekilde ailesinin Cumhurbaşkanı’na duyduğu “hayranlığı” anlatıyor, bunun göstergesi olarak her dem “İpek medya çalışanlarının Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarının canlı yayımlanması için tembihlendiğini” anımsatıyor, “(Gülenci) oluşum tarafından kandırıldığını”(!) söyleyerek “sizin ve devletimizin büyüklüğüne sığınıyorum” açıklamasını yapıyor, üstüne “en samimi duygularla özür diliyor”du. Biat koşulu “Hukuk devleti”nin Türkiye’de geldiği son nokta bu. Yargıdan önce “sağlam irade”ye hesap verecek, sağlam iradenin “âlicenaplığına” sığınacaksınız. Sıkısıysa bu mutlak “biat” noktasına gelmeyin. Baksanıza aralarında üniversiteler ve hastanelerin de bulunduğu 1700’ü aşkın kurumun kapısına, “Öğrenciler, hastalar ne olacak?” denmeden kilit asılmış... O kerte acımasız günlerden geçiyoruz. Gazetelerde cadı avlarının, kitlesel tasviye operasyonlarının haberlerinden geçilmiyor. Kamuda bir kent nüfusunu dolduracak kadar çok insanın tasviyesinden bahsediliyor. Binlerce kişi gözaltına alınıyor. Türkiye’ye dışardan bakanlar bu nedenlerle dehşet duyuyorlar. “Temiz Eller” yargıçlarından Piercamillo Davigo misal Türkiye’deki astronomik sayıdaki tutuklamaları “Avrupa’nın modern tarihinde benzeri görülmemiş” diyerek tanımlıyor. “İtalya’da” diye söze devam ediyor; “Sözgelimi mafya bağlantılı 100 kişilik tutuklamalarda, bu bağlantıların tahkiki için en az 1520 gün gerekir. Darbe girişiminin hemen akabinde iki bin kişi tutuklanıyorsa listeler önceden yapılmıştır!” ‘Allahuekber Humeyni rehber!’ Demokrasinin, sade lider telkiniyle sokaklara inen kitlelerden ibaret olmadığı Batı’da “15 Temmuz” sonrası bu sebeplerle devasa bir kaygı pompalıyor ve Washington’dan, Paris’e… Berlin’e kadar Türkiye’ye sürekli “hukuk devletinden ayrılmayın!” çağrıları yapılıyor. Bu çağrıların Ankara’da “Kimse bize demokrasi dersi veremez!” atarlanması ve “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”nin askıya alınmasıyla karşılanması, Türkiye’nin aslında “tarihi eksen kayması” yaşadığına dair temel bir kuşku yaratıyor. Vatikan’a yakın “Avvenire” gazetesi bu sebeple “Ve Batı’ya Veda” isimli yeni bir başyazı yayımladı. O yazının yayımlandığı gece “Al Jazeera”ya konuşan Erdoğan’ın söyleşisini değerlendiren yorumcular da, yaşananların darbe teşebbüsünü savuşturan demokratik bir ülkede yaşananlardan çok “İran’da 1979 Humeyni devriminde yaşananlara” benzettiler. Benzetmeyi yapanlar Şah döneminin yıkılışında sokakların geceler boyunca aynı bugün bizde olduğu gibi “Allahuekber!” sesleriyle çınladığını hatırlıyor olmalıydılar. İran’da yeni doğmakta olan “dinci rejim meşruiyetini”, yollarda “Allahuekber Humeyni rehber!” sloganları ile tesis etmişti. Cuma namazlarında dahi insanların birbirlerini “sabık düzen yanlısı” diye ihbar ettiği ortamda kamu görevlerinden öbek öbek insan tasviye edilmiş, devlet hızla el değiştirmişti. İlerde bu yaşananları kuşkusuz daha iyi tahlil edeceğiz. Ama yakın tarihimizin en ağır ve en trajik günlerini yaşadığımız kesin. Clinton’ın yardımcısı Latinleri fethedecek ABD’de Demokratların rakipsiz başkan adayı Hillary Clinton, başkan yardımcısı adaylığına Virginia Senatörü Tim Kaine’i seçti. 20062010’da Virginia valisi olan, ardından Demokrat Parti’nin genel sekreterliğini yürüten Kaine, son 4 yılı Kongre’de geçirdi. Harvard hukuk mezunu ve iyi İspanyolca bilen Kaine’in özellikle Latin seçmenlerin oylarını kazanmaya çalışacağı tahmin ediliyor. Öte yandan Clinton ile Cumhuriyetçi aday Donald Trump arasındaki rekabet de kızışıyor. Reuters/Ipsos’un son anketine göre, Clinton’ı destekleyenler yüzde 41, Trump’ı destekleyenler yüzde 38 oranında. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle