14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 15 Haziran 2016 haber 6 EDİTÖR: SERKAN OZAN/ASLAN YILDIZ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Yeni anayasadaCMuBmaeşhhdmuarnebıtaşşmUkçaaunnmıı : Atatürk olmayacak Katililepolis ‘selfie’sinin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, aralık ayında Meclis’e gelme Atatürk’e atıf yapılan maddeler si planlanan yeni anayasada Mustafa Kemal Atatürk’ün sadece ‘kurucu’ sıfatıyla yer alacağını belirterek, Atatürk ideolojisine atıfta bulunan maddelerin çıkarılacağını söyledi. Bloomberg TV’ye açıklamalarda bulunan Uçum, 2016’nın büyük kısmının yeni anayasa üzerine çalışmalara harcanacağını, yeni anayasanın da aralık ayında 1982 Anayasası’nda Atatürk’e atıf yapılan maddeler arasında anayasanın “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” maddelerinden biri olan 2. madde de yer alıyor. Anayasanın 2. maddesi şöyle: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, larak, “Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda” denilirken, TBMM üyelerinin yeminiyle ilgili 81. madde ve Cumhurbaşkanı’nın yeminiyle ilgili 103. madde de “demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma” ibareleri bulunuyor. Ayrıca Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Meclis’e geleceğini söyledi. Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta be Kurumu’nun kuruluşunu düzenleyen 134. 1982 Anayasası’nda yer alan Atatürk ilke ve inkılapları ile Atatürk milliyetçiliği gibi ifadelerin, hazırlanan yeni anayasada olmayacağını ifade etti. Uçum, anayasa taslağında öne lirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” Anayasanın eğitim hakkını düzenleyen 42. maddesi ve gençlerin yetiştirilmesiyle ilgili 58. maddelerinde de Atatürk’e atıf yapı madde de “Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak amacıyla” deniliyor. çıkan görüşün belirli bir ideolojiye atıfta bulunulmaması yönünde olduğunu söyledi. Mustafa Kemal Atatürk ideolojisine atıfta bulunan yerlerin çıkarılacağını ifade eden Uçum şunları söyledi: GÜney Afrika Modeli İZLANDA MODELİ En demokratik ve Halkla birlikte yeni Erdoğan referandum istiyor “Yeni anayasanın giriş kısmında Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri olduğunun belirtilmesinin daha uygun olacağı düşünüldü.” Uçum, yeni anayasanın madde sayısı olarak azaltılarak sadeleştirilmek istendiğini belirterek, “50 ülke araştırıldı. Anayasa modeli Güney Afrika ve İzlanda modellerinden ilham alınarak hazırlanacak. Anayasanın iskeleti haziran sonu ya da temmuz başına kadar hazır olur. Sonrasında da ka Mehmet Uçum muoyunun görüşüne sunulacak” diye konuştu. Seçim sisteminde de değişikliğe gidileceğini söyleyen Uçum, Erdoğan’ın, anayasa için referanduma gidilmesini bir zorunluluk olarak gördüğünü ifade etti. Uçum, yeni anayasanın yerel yönetimlerin güçlerini artıracağını ancak bölgesel otonomi taleplerini kabul etmeyeceğini söyledi. l Haber Merkezi katılımcı anayasa Son yılların en demokratik ve katılımcı anayasa yapım yöntemi olarak biliniyor. 1997’de Güney Afrika Anayasası’nın hazırlanma sürecinde, halkın anayasanın içeriğine dair görüşlerini alabilmek amacıyla bir dizi yöntem uygulandı. Anayasanın halk açısından çok önemli bir fırsat olduğunu bildiren çarpıcı sloganlarla reklam kampanyası başlatıldı. Çalışmaları hakkında halkın birinci elden bilgi edinmesi için, Kurucu Meclis üyelerinin katıldığı sempozyumlar düzenlendi. Yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri seferber edilerek atölye çalışmaları yapıldı. Özellikle kırsal kesime yönelik ‘anayasal eğitim programı’ geliştirildi. Vatandaşlardan 2 milyona yakın dilekçe toplandı, bunlardan yaklaşık 10 bin öneri dikkate alındı. Halkın süreçten haberdar olması için haftalık bir resmi bülten çıkarıldı. Radyo ve televizyon programlarına katılan Kurucu Meclis üyeleriyle sorulucevaplı tartışmalar yapıldı. Vatandaşlar için anayasa telefon hattı ve bir web sitesi oluşturuldu. anayasa hazırlandı İzlanda anayasının hazırlanış süreci de katılımcı demokrasinin önemli bir örneğidir. İzlanda halkı 1944’ten kalan anayasalarını neredeyse hep beraber değiştirebilme şansına sahip oldu. 522 gönüllü aday arasında yapılan seçimle Anayasa Komisyonu’nu oluşturacak 25 kişi seçildi. Komisyonun görevi, daha önceden adanın farklı bölgelerinden rastgele seçilmiş, 18 yaşından büyük 950 kişinin talep ve ihtiyaçları temel alınarak hazırlanan 700 sayfalık araştırmayı değerlendirmek, yasa formuna sokmak ve geniş katılımlı olarak yurttaşların yorumuna açmaktı. Anayasa yapım sürecinde internet ve sosyal medya önemli bir rol oynadı. Komisyon Facebook, Twitter, Youtube ve diğer sosyal paylaşım siteleri üzerinden yeni anayasayı halkın yorumuna açtı ve maddeler eleştirilere göre yeniden şekillendi. Parlamentoda taslak üzerinde yapılacak çalışmalardan sonra, halkın içeriğini hazırladığı metin referanduma sunuldu. İzlanda halkı anayasasının maddelerinin oluşturulmasından, onayına kadar her sürece katıldı. Soykırım suçlaması ABD’de açılan davada Kuveyt Türk Bankası’nın Suriye’deki Süryanileri katleden IŞİD ve diğer cihatçı örgütler için maddi yardım toplanmasına ve yardımların örgüte ulaştırılmasına bilerek yardım ettikleri öne sürüldü ABD’de, 17 Aralık soruşturmasının kilit ismi Rıza Sarraf’ın tutuklanmasının ardından rak sınıflandırılan Kuveyt vatandaşı Hajjaj alAjmi, aktif şekilde IŞİD için para topladı. AlAjmi, Nusra’nın Suri n Mumder isimli ve Twitter hesabı da @Mumder olan kurumun aşırıci eğilimli hesaplara bağlı olduğu, bu Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir dava daha açıldı. Suri WASHINGTON ye içindeki çalışmaları için finansal bağışları kanalize etti, pa ağın içindeki aşırıcı hesapların IŞİD ile kendini özdeşleştirdi ye ve Irak’taki Süryani Hıristi ra teslim etti. Ocak 2014 tari ği ve Türkçe twit’lerini post yanları temsil eden bir sivil top hinde Kaide’ye bağlı Nusra’nın, ettiklerini görüldü. 20 Hazi lum kuruluşu olan St. Fran Suriye’nin Humus kentinde sa ran 2015’te yayımlanan twit cis Assisi (SFA) Kuveyt Türk vaş seferberliği yapması için pa te ise Kuveyt Türk’ün hesap Bankası’nı (KTPB) ve onun Ku ra teklif etti. numarasının verildiği anla veyt’teki kardeş kurumu Kuwait İLHAN Finance House (KHF) hakkında TANIR n Ajmi’nin Suriye’deki Kaide şılmaktadır. Mumder’in Kuiçin para toplama faaliyetleri te veyt Türk hesabına Müslüman çok ağır suçlamalarla dava açtı. rörist örgütün kullandığı Twit olan tutuklular için para topla Kaliforniya’da görülecek davada Kuveyt ter hesaplarından ortaya konuldu. Öne dığı ve bunun Türkçe konuşan El Türk ve KFH’ye, “insanlığa karşı suç”, ğin Ağustos 2013’te Nusra’nın medya Nusra üyelerine bağlı olduğu gö “soykırım kapsamındaki eylemlere bi ofisi, destekçilerinin Suriye’ye bağışla rülmektedir. lerekisteyerek yardımyataklık etmek, rını Hajjaj alAjmi aracılığıyla yapmabu suçları işleyenleri finansal sistem ge sını istedi. Ajmi ile onun Twitter hesa IŞİD'i güçlendirdi liştirerek teşvik etmek” gibi suçlamalar bı üzerinden doğrudan irtibat kurması n Kuveyt Türk ve Kuveyt Fi getiriliyor. nı önerdi. nans, IŞİD’in büyümesine imkân Bir sivil toplum kuruluşu olan SFA tarafından açılan davada Kuveyt Türk’ün Türkiye'deki hesaplar sağlayan ve onun terör, soykırım ve insanlığa karşı suçlar finansal yardımlarıyla Suriye ve Irak’ta n Ajmi, Haziran 2012’de “Suriye Dev işlemesine uygun büyüklü ki Hıristiyanların soykırıma uğradığı rimi için Halkın Komisyonu” isimli ör ğe ulaşmasını sağlayan ve ileri sürüyor. Davanın mahkumiyetle so güte para topladı. Bu grup kendi ve Süryani Hristiyanları yok et nuçlanması halinde, suçlu bulunacak Ajmi’nin Twitter hesaplarından topla mek için girişimde bulunma ların “insanlığa karşı suç ve soykırıma dığı fonlarla silah ve mühimmat alarak ya imkân sağlayan finansal yardım ve yataklık etmekten” Lahey’de Suriye’deki cihatçı grupları destekledi. kaynakları sağlamış, dağıtmış, ki Uluslararası Ceza Mahkamesi’ne sevk n Ajmi, takipçilerine Kuveyt Türk he transfer etmiş ve toplamıştır. edilebileceği belirtiliyor. Dava bir kamu sabına bağış yapmalarını istedi. Banka n İyi bilinen terörist grup ve davası olmasada, ilerleyen süreçte ABD daki İslam Şam Heyeti Derneği hesabı kişilerinin banka hesabını kul devleti de kanıtlara bakarak kendi dava na, 8695311 müşteri numarası ve TR96 lanıma hazır olarak tutmaya ek sını da açabilir. Dava dosyasında Kuveyt 0020500000869531100123 no’lu hesap olarak Kuveyt Türk ve KFH, ge Türk ve KHF’ye yönelik suçlamalar şu numarasına yapılması istendi. nel kamuoyuna IŞİD’e ödeyi iddialara dayandırılıyor: n YouTube videosunda Ajmi, takipçi ci olarak hizmet ederek nasıl para Sistematik katliam lerini yine Kuveyt Türk’e bağış yapma toplanabileceğini öğreterek IŞİD’i güç ya çağırdı: ttps://www.youtube.com/ lenmiştir. IŞİD’in Süryani hristiyanları n KFH ve KTPB, sürekli şekilde bile watch?v=Qa5TRTSU400 . öldürmesi, yaralaması ve yerinden et rek, doğrudan ve isteyerek terörist ör n Ajmi, Interpol’ün talebiyle tutuklan mesi için açılan, genelde Kuveyt Türk güt olarak bilinen, ABD içinde de olmak dıktan sonra bile, Kuveyt Türk’ten IŞİD hesapları olmak üzere Ortadoğu’daki üzere insanları öldüren, yaralayan, sa ağlarına para ulaşmaya devam etti. Şu farklı finansal kurumlarda birden çok katlayan IŞİD’e mali hizmetler, para, anki operasyon telefon uygulamasıyla hesaplarla kamu ve özel bağışların yatı mali yardımlar sağladı, dağıttı ve bunla fonların toplanması şeklinde. rılması sağlanmıştır. rı yönetti. n Burada belirtilen fiiller ile KFH ve YOLLARI KUVEYT TÜRK’TEN GEÇTİKTPB, SFA üyelerini öldürme, öldürme ye teşvik ve yaralamalarla sonuçlanan uluslararası terörizme yardım, yataklık yapılmasına aracılık etti. Bunun sonucu olarak SFA üyeleri yaralandı, malvarlıkları alındı ve göçmen kamplarına sürüldü. Süryani hristiyan olan SFA üyeleri, Irak ve Suriye’de sistematik olarak öldürüldü, yerlerinden edildi. n 2014’te BM ve ABD tarafından El Kuveyt Türk’e soykırım suçlamasına varan davanın bir başka özelliği ise bankanın 200115 arasındaki başkan yardımcısının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a çok yakın olarak bilinen işadamı Abdullah Tivnikli olması. Tivnikli’nin ismi 1725 Aralık soruşturmalarında şüpheli olarak yer almıştı. 2008’den 2012’ye kadar Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş.’de Hazine, Uluslararası Bankacılık ve Yatırım Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Murat Çetinkaya da buradan Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı görevine getiril Kaide’yi finanse etmekten terörist ola Tivnikli Çetinkaya miş, ardından başkan olarak atanmıştı. Duruşması ertelendi Rıza Sarraf davasına bakan Yargıç Richard Berman, Başsavcı Preet Bharara’nın yarın için planlanan celseyi 20 Haziran Pazartesi gününe erteleme talebini kabul etti. Sarraf’ın yargılama takviminin belirleneceği toplantı önümüzdeki pazartesi günü TSİ 16.00’da gerçekleştirilecek. Sarraf’ın pasaportlarını isteyen Berman’ın 20 Haziran’daki duruşma öncesinde de kefalet başvurusunu değerlendirebileceği belirtildi. düşündürdükleri Üç kişinin katil zanlısı olarak hanidir köşebucak aranan ve nihayet yakalanan Atalay Filiz’le “kanka” pozlarda selfie çektiren polislere bakınca ilk söylenebilecek şu: “Yeni Türkiye”, seri katillerin bile görüntüde masum kaldığı bir ülkedir!.. Selfie çekimlerinde adeta “al takkever külah” kameraya poz vermiş karakterler, beni Anthony Burgess’in “Otomatik Portakal”ının ürpertici içeriğine götürdü. Romanı okumuş ya da filmi seyretmişseniz hatırlayacaksınız: Önceleri karşımıza çok tehlikeli bir sokak çetesinde adeta “suç makinesi” olarak çıkan gençler, kurgunun ilerleyen kesitinde polis memurları olarak karşımızdadır!.. Maalesef bu kurgu, daha doğrusu “hayal”, hayattan beslenir. Güvenliğinize tehdit oluşturanla güvenliğinizi temin eden arasında ince bir çizgi olur bazen. Hatta selfie pozuna yansıyan şekilde bir yanyanalık, içiçelik ve “geçişlilik”, tarihin derinliklerinden verilerle de desteklenir. Öyle ki insanlık tarihinde devletin ortaya çıkışını açıklama yolunda en çarpıcı tezlerden biri buna dayanır. Alman sosyolog ve siyasalekonomist Franz Oppenheimer’ın “Devlet” başlıklı abide eserinde ileri sürdüğü bu tez, bir insan topluluğunun güvenliğini tehdit eden soyguncu ve “öldürücü” saldırganların, sonra aynı insanların güvenliğini temine soyunmasıyla devlet oluşumunun gerçekleştiği şeklindedir. Başlangıçta insan öldüren ve ortalığı yakıp yıkanlar, sonraki aşamalarda insanları koruyup kollayan, buna karşılık daha önce bağırta bağırta aldıklarını artık güzellikle vergi olarak toplayan yöneticilere dönüşürler. Oppenheimer, devleti, insanları soyan ve öldürenlerin, onları koruyan ve kurtaranlar haline geldiği kurumsallık olarak özetler (F. Oppenheimer, Devlet, Çev: A. ŞenelY. Sabuncu, Kaynak Yayınları, 1984). Bu tez, elbette tartışmalı ve sorgulamaya açıktır. Ancak günlerdir karşımızdaki görüntüleri değerlendirme yolunda hayli düşüncekışkırtıcı olduğu da muhakkaktır. Selfie hadisesinin elbette ana çalışma konularımızdan “popüler kültürkitle kültürü”, daha çarpıcı deyişle “Zamanımız”ı anlama ve açıklama yolunda türetip kullanıma soktuğumuz “Meşhuriyet Çağı” gerçekliğiyle ilişkisini kurmak da mümkün. Polislerimizin seri katille “selfie”si, bu çağ halinden, daha doğrusu “çağ yangını”ndan beslenen ateşli bir arzunun da resmi tabii ki… Onlar, diyelim ki “SurvivorTurabi”ye tesadüf etse, yine selfie çekeceklerdi. Onlar, Necati Şaşmaz’a, pardon, “Polat Alemdar”a tesadüf etse, yine selfie çekeceklerdi. Onlar, Can Dündar’a kurşun sıkan saldırgana tesadüf etse, büyük ihtimal yine selfie çekeceklerdi. Meşhuriyet Çağı, “Görünüyorum, o halde varım” deyişinin geçer akçe olduğu bir zaman diliminin adı. Ve “şöhret virüsü”, hiç akla gelmeyecek mahiyette çeşitlilik arz eden öyle geniş bir yelpazede etkili ki “görünürlük” kazanamayan herkes bir yolunu bulup bunu başarma derdinde. Kimisi ekranlarda kendini rezil edip “yaşarkenölmüş” hale gelerek görünürlük kazanıyor. Kimisi “İkiz Kuleler”i patlatıp binlerce canla birlikte kendi canını da alarak “ölümüne” görünürlük kazanıyor. Kimisi de art arda cinayetler işleyip polisi peşinden koşturarak “öldüresiye” görünürlük kazanıyor. E, böyle bir “şöhret”le, onu uzun süre kendilerinden kaçmayı başarabildiği için tebrik de ederek bir selfie çektirmeyi polise de çok görmemek lâzım!.. Neticede polislerimizin suç ve suçlu ile sarmaşdolaşlığının iki unsurla ilintisini kurabilmiş bulunuyoruz: “Devlet” denen kadim müesseseyle… Ve “Meşhuriyet” denen muasır musibetle… SOMA DAVASINDA SKANDAL Delilleri ıslatmışlar 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma faciasına ilişkin davaya 50 günlük aranın ardından Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün yeniden başlandı. Bilirkişilerin gözetiminde Soma Kömür İşletmeleri ve Türkiye Kömür İşletmeleri görevlilerinin yaptığı korat sondaj çalışmalarında alınan numunelerin özel poşet ve sandıklar içerisinde MTA’ya gönderildiği belirtildi. MTA uzmanları, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş ve TKİ yetkileri tarafından alınan numuneleri 16 tutanak hazırlayıp açtı. Tutanaklardan, numunelerin konulduğu sondaj poşetlerinin su aldığı, numunelerin ıslandığı, sondaj dışı örneklerin alındığı ve hatta içerisinde numune olmadan boş numune poşetlerinin sandıklara konulduğu tespit edildi. Duruşmada mağdur aileler adına söz alan avukat Sercan Aran, “Numune poşetlerinin içerisinde örnekler yok edilerek deliller yok edilmiştir” dedi. l AKHİSAR / DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle