14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 11 Haziran 2016 6 haber EDİTÖR: CAN DOKER HDP’Lİ SIRRI SÜREYYA ÖNDER, HÜKÜMET VE PKK TEMASININ AYRINTILARINI ANLATTI: koridHoürköünmeertis, iPsKuKn’dyeuGDÖÜYBRZAAÜEPKŞYIALMİNMNEDILŞEER 4 4PKK ve hükümet arasında 2.5 ay önce Ahmet Davutoğlu başbakanlığı döneminde temasın yaşandığını söyleyen HDP’li Önder, mesajı daha önce İmralı Heyeti’nin kullandığı mekanizmalarla Kandil’e ilettiklerini söyledi. Bunun üzerine Sırrı Süreyya Önder, görüşme trafiği ve mekanizmaların Karayılan’ın ‘2013 pozisyonuna dönebiliriz’ dediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dağıtıldığını belirtti. Önder, “Davutoğlu da benzer açıklamayla mukabele etti” dedi. HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Nevroz öncesi hükümetin HDP aracılı ğıyla PKK’ye bir çözüm çağrısı yaptığı nı açıkladı. Başbakan Binali Yıldırım’ın PKK’den görüşme mesajları geldiği açık lamaları yeni bir trafiğin başlayıp başla madığı tartışmalarına ne den olurken bu konuda so rular yönelttiğimiz HDP İmralı Heyeti Sözcüsü Sır rı Süreyya Önder, yakla şık 2.5 ay önce, Ahmet Da MAHMUT LICALI vutoğlu hükümeti döneminde ciddi bir trafiğin yaşandığını söyledi. Tem muz 2015’ten beri yaşa nan çatışma dönemindeki ilk ciddi gö rüşme trafiğinin ayrıntılarına ilişkin yö nelttiğimiz sorular ve Önder’in verdiği yanıtlar şöyle: n Yıldırım’ın “Terör örgütünün bu günlerde ‘Biz görüşebiliriz, silahları bırakabiliriz, konuşalım’ gibi doğru dan, dolaylı haberleri geliyor” açıkla masından bir aracı olduğunu anlıyo ruz. HDP bu aşamada devrede mi? ÖNDER: PKK haber gönderdi mi, biri leri aracı oldu mu; doğrusu bu konuda bilgi sahibi değiliz. Ama bilgi sahibi ol duğumuz başka bir şey var ki; hükümet Nevroz döneminde bizim aracılığımızla PKK’ye bir çözüm çağrısı yaptı. n Nasıl bir çağrı yapıldı, detayı nedir? ÖNDER: Detayı şu: Yüksekova bölge sine operasyon başlamadan önce orada ki yerel inisiyatifler hükümet nezdinde girişimlerde bulundu. Yüksekova’ya dö nük Sur ve Nusaybin’dekine benzer bir operasyon yapılması durumunda bunun vahim sonuçlar doğuracağını ve böyle bir yönelimde bulunmamaları gerektiği ni söylemişler. HDP’ye yakın değil n Bu yerel inisiyatifler kimler? ÖNDER: Bu yerel inisiyatifler HDP’ye yakın çevreler değil. Bunlar Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın sivil kanaat temsilcileri, sivil toplum örgütü temsilcileri, yerel kanaat önderleri dedikleri bir kesim. n Hükümetin önerisi neydi? ÖNDER: Hükümet bu inisiyatifte bulunanlara bir koridor açabileceklerini ve oradaki PKK’lilerle görüşüp onlara bu tekliflerini iletmelerini istemişler. Bu yerel temsilciler, PKK’ye bunu ilettiklerinde PKK’nin JÖH ve PÖH benzeri yapıların kışlalarına çekilmeden böyle bir koridor açma teklifine sıcak bakmayacaklarını, çünkü halkın güvenliğinin söz konusu olduğunu aktarmışlar. Daha sonra yerel temsilciler bu değerlendirmeyi ilettiklerinde hükümet tarafından kabul görmemiş başlangıçta. n HDP hangi aşamada devreye girdi? ÖNDER: Bu gelişmenin üzerinden bir hafta geçtikten sonra; bu da Nevroz civarı oluyor. Nevroz’dan biri iki gün önce bir trafik yaşanıyor. Hükümet tekrar bu temsilcileri çağırarak bu teklifi kabul edebileceklerini ama ciddi ve güvenilebilir bir akreditasyon istediklerini söylemişler. Bu zamana kadar biz devrede değildik. Tamamen HDP’nin dışında bir gelişmeydi. Yerel temsilciler bu akreditasyonun nasıl sağlanacağı konusunda hükümete fikir sorduğunda; hükümet siyasi muhattapların böyle bir onay vermesi durumunda bunu yeterli ve güvenilir bulacaklarını söylemişler. O zaman biz göreceli bir inisiyatif aldık. Bununla görevli siyasetçilerle görüştük, bakan düze yinde görüşmelerimiz oldu. Daha sonra hükümetin böyle bir talebi olduğu mesajını Kandil’e ilettik. n Nasıl ilettiniz; Kandil’e gittiniz mi? ÖNDER: Yok gitmedik. Daha önce İmralı Heyeti’nin kullandığı mekanizmaları kullanarak bir haber gönderdik. Sanırım bunun üzerine Murat Karayılan ‘2013 pozisyonuna dönebiliriz’ dedi. Böyle bir yaklaşım olduğunda bunun hükümet tarafından da karşılıksız bırakılmayacağını söylemişti muhattaplarımız. Nitekim öyle oldu: Sayın Davutoğlu benzer bir açıklamayla mukabele etti. n Davutoğlu’nun 2013 Mayıs’ına dönülürse “her şey konuşulur” açıklaması ve ardından yaptığı tam tersi açıklama o dönem tartışılmıştı... ÖNDER: Cumhurbaşkanı’nın “Son terörist kalana kadar” açıklaması sanırım bu mekanizmayı etkisizleştirdi. Dolayısıyla PKK’den doğru hükümete bir teklif oldu mu, arabulucu kullanılıyor mu bu konularda bir bilgim yok ama hükümetin sürekli böyle bir arayış içerisinde olduğu ve her seferinde Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay tarafından önünün kesildiği bilgisi var. ‘İnşallah aracılar vardır’ n Başbakan Yıldırım’ın yaptığı son açıklama bu anlattığınız sürece mi işaret ediyor yoksa yeni bir süreç yaşanmış olabilir mi? ÖNDER: Bilmiyorum. Ama Binali Yıldırım şunu görüyor olsa gerek: Başbakanlığın ilk düğün bayram havası geçtikten sonra bu ülkenin temel ihtiyacının şu anda yol, köprü, inşaattan daha fazla bir şey olduğunu ve bir barış sağlanmazsa bu yolların, inşaatların memlekete hiçbir faydasının olmayacağını görmeye başladı. Bu bizim için sürpriz değil. Bu posta oturan herkes ilk gün biraz eser savurur, ondan sonra bir bakarsınız; gerçeklerle olgusal düzeyde bir yüzleşme yaşar ve bir arayış başlar. Bu doğru da bir yöntemdir. İnşallah böyle aracılar vardır. İnşallah görüşülüyordur. Ayrıca Binali Yıldırım bunu beyan ediyorsa artık savaşı sürdürmesi için bir bahanesi de yok. n Başbakan Yıldırım’ın sizinle bir teması oldu mu? ÖNDER: Bizimle bir temas olmadı. Açıkçası ekibini de daha tanımıyoruz. Davutoğlu’nun ekibini biliyorduk ve zaman zaman görüşmelerimiz oluyordu. Ancak Binali Bey bu sürecin nasıl geliştiğini merak ederse, daha kapsamlı bir bilgiyi HDP olarak kendi Akdoğan Sırrı Süreyya Önder, Nevruz öncesi hükümetin HDP’nin de aracılığıyla PKK’ye çözüm çağrısı yaptığını açıkladı. sine sunmaya hazırız. Görünen o ki; Sa si çıktı. yın Yıldırım’a “Sen bu işlere karışma, bu n Hükümet sizce ne yapmalı? işi Genelkurmay halleder” diye bir çerçe ÖNDER: Doğru olan yol ve yöntem is ve çizildi. Çünkü Davutoğlu’nun azledilme ter arabulucularla olsun, ister doğrudan gerekçesi Davutoğlu’nun haddini aşan iş yüz yüze olsun... lere girişmesi olarak tarif ediliyor. Sanı Kürt siyasi iradesi başmüzakereci ola rım Davutoğlu’nun azledilmesinde 2013 rak İmralı’yı defalarca işaret etmiş ve Sa Mayısı’na dönülme demeci çok etkili oldu. yın Öcalan bu noktada devlet ve hükü 'Tek tek inceleniyor' met temsilcileri dahil bu süreçte yanlış, olumsuz bir inisiyatif kullanmakla itham n Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın do edilmemiş; tam tersine olumlanmıştır. kunulmazlık düzenlemesini son anda Binali Yıldırım için hesap adamı diyor onaylaması farklı tartışmalara neden lar. Eğer hesap adamıysa gerçekten, bu oldu. Sizin düşünceniz nedir? tuğlayı demiri hesap etmek gibi bir şey ÖNDER: Bildiğim bazı şeyler var. Bu değildir, ama bir metafor kullanmak ge süre içerisinde iki şey yaptıklarını bi rekiyorsa bu ülkenin temeli barış, eşitlik liyorum. Saray tarafından yaptırılan hukuku ve demokrasi zemininde yüksel bir araştırma var. Tutuklamaların siya meyecekse hiçbir yapının zamana muka si sonuçları ne olur? Özellikle Selahat vemeti olmayacaktır. tin Bey’in tutuklanmasının sonuçları birdenbire HDP’nin yüzde 15 bandına çıkması gerçekliğini gösteriyor. Onun Dolmabahçe yok sayıldı üzerine bir kısmı aktif hâkim ve savcıdan oluşan bir hukukçular komisyo her şey tel tel çözüldü nunda bütün vekillerimizin dosyalarını tek tek incelettiriyorlar. Buradan uluslararası hukukta ve AİHM’de savunulabilecek bir tek tutuklamanın yapılamayacağı bilgisi veriliyor. Selahattin Bey’i dışarıda tutarak birkaç tutuklama yapa n 20132015 arasındaki çözüm süreci dönemini bir başarısızlık olarak görüyor musunuz? ÖNDER: Bunu başarısızlık olarak kabul etmiyorum. Hükümet de böyle kabul etmiyordu. Ortadoğu’da son bilir miyiz diye bakıyorlar; ancak ondan 100 yıldaki tek başarı hikâyesi diyor da bir sonuç çıkmıyor. Son olarak; bari lardı. Pratikte başarısızlığının sebe irademiz dışında bir tutuklama ya da sa bi de çok açık. Karşılıklı mutabakatla lıverme olmasın diye HSYK kararname gelinen Dolmabahçe zemininin yok sayılmasıyla her şey tel tel çözüldü. n Diğer taraftan TBMM’de hükü mete OHAL yetkisi veren tartış malı bir yasa tasarısının görüşme lerine başlandı. ÖNDER: EMASYA Protokolü’nü ara tacak bir darbe düzenlemesi yapılı yor. Daha bunun yasa teklifi olarak lafı gündeme geldiğinde MHP hü kümetin bu konudaki tasarısını bi le görmeden olumlu demeci veri yor, ikinci demeci veren CHP mil letvekili Dursun Çiçek. “Bingo” diye si geliyor insanın. Selahattin (Demir taş) Bey’in “CHP brifing alıyor, Ge Önder nelkurmay tarafından yönlendirili yor” demecine tepki gösterilirken daha hükümetin metnini görme den Dursun Çiçek inisiyatif alıyor. Bugün artık Dursun Çiçek konuş tuğunda; konuşan bir parlamenter değil, Genelkurmay karargâhının görüşleri olduğu yönünde bir algı lanma biçimi var. Zaten kendisi de Genelkurmay’la görüşmeleri oldu ğunu yadsımamıştı. Sınır tanımayan kötülük Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nü bilirsiniz. 1971 yılında Fransa’da bir grup doktor ve gazeteci tarafından kurulmuş. Amacı, özetle, savaş, doğal afetler, salgın hastalıklar nedeniyle yıkıma uğramış bütün ülkelerde sınır tanımaksızın yardım elini uzatmak... Nitekim geçtiğimiz yıl, sayısı 30.000’e ulaşan doktor, hemşire ve her alanda uzmanlarıyla 70’ten fazla ülkeye tıbbi destek ve yardım sağlamış. “Médecins Sans Frontières” olan Fransızcasının baş harflerinden oluşan kısa adıyla, MSF diye bilinen bu sivil toplum örgütü, iyiliğin her anlamda sınır tanımazlığının seçkin bir örneği. HHH Ülkemizin sınırları dışında, Fransa’da bulunduğum şu son birkaç günde Türkiye’de yaşanmakta olan kötülükler, bana iyilik gibi kötülüğün de sınır tanımazlığının örneği olarak göründü. 7 Haziran Salı günü İstanbul’un kalbi sayılabilecek yerlerden Vezneciler’de patlatılan bomba, bildiğimiz kadarıyla altısı polis, geri kalanı oradan geçmekte olan yurttaşlardan toplam on bir kişinin ölümüne neden oldu. Yayın yasağı getirildiği için başkaca bilgi sahibi değiliz. Yayın yasağı denilen şeyin, olayın aydınlatılmasıyla değil karartılmasıyla ilgili olduğundan kimsenin kuşkusu olmamalı. Bir şeyin üstünü örtersen onu hiç olmamış gibi akıllardan silebileceğini sanmak, baskıcı yönetimlerin her zamanki yanılgısı ve karartma yöntemidir. Sonuçta hiçbir şey gizli kalmaz. Yayın yasağı olduğu için herhangi bir örgütün sorumluluk üstlenip üstlenmediğini bilmiyorum. Fakat üstlensinler ya da üstlenmesinler, akla ilk gelebilecek tetikçiler kim olursa olsun, asıl sorumlunun ülkeyi her an biraz daha bilinmezliklerin karanlıklarına gömen siyasal iktidar olduğundan kendi payıma hiçbir kuşkum yok. HHH Hemen ardından Fatih Camisi’ndeki cenaze töreninde yaşananlar... Başbakan’ın burnunun dibine kadar girerek onunla samimi poz verebilen kişi ya da kişiler, az sonra CHP liderini sözle ve mermiyle tehdit ediyor. Törende CHP çelengi parçalanıyor. Neden? Vezneciler’de işlenen cinayetin sorumlusu CHP ve lideri mi? Sınır tanımayan kötülüğün, daha doğrusu tetikçilerinin bu gibi sorularla ilgisi yok. Onlar görevlerini yerine getiriyor. Cami avlusundaki tetikçilerin suratlarına baktığınızda bunu görüyorsunuz. Televizyon programı çıkışında medya mensubunu döven, gazete basan, adliye sarayı önünde gazeteciye kurşun sıkan aynı kişiler... Yüzlerde aynı bönlük, aynı ifadesizlik. Hareketlerde aynı kof kabadayılık, sırtını bir yerlere dayamış olmanın arsızlığı, pervasızlığı... Koşullar değiştiğinde bir anda zavallılığa, inkâra dönüştüğünü bizde ve başka ülkelerde örneklerini çokça gördüğümüz bir sahte kahramanlık gösterisi... HHH Sizi ülkenizin dışındayken de gelip bulan bu sınır tanımaz kötülüğün nedeni, ciğerimi ye kültüründen; minareler süngümüz, dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz, oluk oluk kan akacak tehdit ve çağrılarından başka ne olabilir? İki yüz yıldan fazla bir aydınlanma savaşımı sonucunda nice özveriyle kurulabilen çağdaş Türkiye Cumhuriyeti, her gün, her an biraz daha sınır tanımaz bir kötülüğün karanlıklarına, bütün ülkede gerçekten de oluk oluk kan akmasına yol açacak bir iç savaşa sürükleniyor. Ankara için bu kez BM uyardı Türkiye’yle ilgili olası bombalı saldırı uyarılarına bir yenisi daha eklendi. Birleşmiş Milletler (BM), personeline gönderdiği uyarıda 911 Haziran arasında “Genelkurmay Karargâhı’nın, Merkez Orduevi’nin ve İsmet İnönü Bulvarı ile Aşkabat Caddesi, Çankaya bölgesinin bombalı saldırısıyla hedef olabileceği uyarısında bulundu. İran’ın Ankara Büyükelçiliği de vatandaşlarına kalabalık ortamlardan uzak durmaları istendi. YSK diplomayı paylaştı, tartışma bitmedi Ayağını kaybettiği alana geldi HDP’ye gönderilen Erdoğan’ın üniversite diploması soru işaretlerini gidermedi Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üniversite diplomasını paylaştı. Ancak, tartışma YSK’nin bu bilgilendirmesi ile sona ermedi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demistaş’ın başvurusu üzerine, YSK sahte olup olmadığı konusunda tartışmalara neden olan Erdoğan’ın yükseköğrenim diplomasının noter onaylı örneğini Demirtaş’a gönderdi. HDP Twitter’dan diploma örneğini paylaştı. HDP, diplomanın sahte olup olmadığını araştıracağını açıkladı. YSK’nin paylaştığı diploma görüntüsüne göre Erdoğan, 1981 YSK’nın HDP’ye gönderdiği diploma Şubat’ında, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun. Ancak Cumhurbaşkanlığı sitesinde, Erdoğan’ın İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’nden mezun olduğu belirtiliyor. Bu da diplomanın gerçekliği konusundaki kuş kuları artırdı. Daha önce ortaya çıkan geçici mezuniyet belgesine göre Erdoğan, 1981 Şubat’ında Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Yüksekokulu’ndan mezun oldu. Bu okul daha sonra başka bir yüksekokul ile birleştirilerek Ticari Bilimler Fakültesi adını aldı. Parça parça çok sayıda yüksekokul 1982’de yasa ile birleştirilerek Marmara Üniversitesi adını aldı. Bu isim değişikliği ile Erdoğan’ın mezun olduğu okul, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi adını aldı. Erdoğan’ın geçici mezuniyet belgesini aldığı 1981 Şubat’ında okulun adı Ticari Bilimler Fakültesi’ydi. Diploma ise 1991’de alındı. Yani YSK’nin paylaştığı diploma üniversitenin tüm evrimini tamamlamasından sonrası Erdoğan’a verildi. Diğer tartışma ise diplomada imzası bulunan Ömer Faruk Batırel’in akademik unvanı. Erdoğan’ın geçici mezuniyet belgesini aldığı 1981’de Batırel Doç. Dr. unvanına sahipti. Ancak okulun fakülte halini aldığı tarih olan 1982’de, Batırel de Prof. Dr. unvanına yükseldi. Erdoğan’ın diplomasının aslını talep ettiği tarihte Batırel, profesördü ve dekan olarak diplomaya imza attı. l ANKARA NECATİ SAVAŞ Dün 10 Haziran’dı. Yani 10 Ekim katliamının 8. ayı. 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği öncülüğünde patlamada yaşamını yitirenlerin aileleri, yaralananlar ile sivil toplum temsilcileri ile siyasiler, Ankara Tren Garı Meydanı’nda bir araya geldi. Yaşamını yitirenlerin isimlerinin ve fotoğraflarının bulunduğu “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, hesap soracağız” yazan pankartı taşıyan kitle, katledilenlerin isimlerinin yazılı olduğu ağaç figürlü pankartı yere serdi. Anma, patlamanın yaşandığı saat olan 10:04’te ölenlerin anısına saygı duruşu ile başladı. Patlamada bir bacağını kaybeden Cafer Altun, 8 ay sonra ilk kez Gar Meydanı’na “ayak bastı”. Altun, “Arkadaşlarımın yere düşürdüğü pankartları koşarak ileriye taşımak istiyorum. Adalet sağlandıktan sonra yasımı tutacağım” dedi. l ALİCAN ULUDAĞ /ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle