18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Boğaz’dan geçen Rus gemisi ‘tank taşımıyordu’ Rus donanmasına ait KIL158 askeri kargo gemisi dün İstanbul Boğazı’ndan geçerek Marmara’ya açıldı. Geminin geçişine Sahil Güvenlik Komutanlığı’na bağlı ekipler, deniz polisi ve polis helikopteri eşlik etti. Haber ajansları, geminin güvertesinde üstü kamufle edilmiş iki tank olduğunu ileri sürdü. Ancak uzmanlar, kamuflajın boyutlarına dikkat çekerek geminin yükünün iki küçük hızlı devriye gemisi olabileceğini söylüyor. Pazartesi 9 Mayıs 2016 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ [email protected] Vizenin 5 anahtarı 7 AB ile vize mutabakatının uygulanıp uygulanmayacağı belirsizliğini korurken eksik kalan beş kriter Türkiye’nin demokratikleşme trendine dönmesi için de büyük önem taşıyor Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’den beklediği yasal düzenlemeleri İktisadi Kalkınma Vakfı Uzmanı Ahmet Ceran listeledi: Yolsuzlukla mücadele: AB, Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) tavsiyelerinin uygulanmadığı görüşünde. GRECO’nun Türkiye’den beklentisi ise milletvekilleri ile hâkim ve savcılara yönelik “etik prensipleri ve davranış kuralları oluşturulması; hukuk dışı faaliyetlerin önlenmesi veya engellenmesi; mal, gelir ve borç beyanlarında bulunulması, kuralların uygulanmasına yönelik adımlar atılması ve farkındalığın artırılması”. Suçluların iadesinde işbirliği şart: Komisyon, Türkiye’nin suçluların ia desindeki işbirliğini yeterli bulmuyor. Bunda Rum Kesimi’nin tanınmaması da tüm üyelerle işbirliğinin gerçekleşmesinde en gel olarak görülüyor. Türkiye’nin son iki yıl DUYGU GÜVENÇ da 49 suçlu iadesi talebinden 6’sını karşılama sı da dikkat çekiyor. EUROPOL için veri bekleniyor: Türkiye ile EUROPOL arasında stratejik işbirliğinin temelleri atılmasına karşın, AB bunun ‘operasyonel’ düzeye ulaşmasını bekliyor. Karşılıklı verilerin paylaşılmasına dayanan bu sürecin başlaması için önce Türkiye’nin kişisel verilerin korunması mevzuatını AB standartlarına getirmesi gerekiyor. Kişisel veriler yeniden: Brüksel, kendi vatandaşlarının bilgilerini paylaşmak için Türkiye’den AB standartlarında bir denetim mekanizması kurmasını bekliyor. Meclis’ten nisan sonunda geçirilen kanunla oluşturulan Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun yapısı ise AB tarafından ‘tam bağımsız’ bulunmuyor. Terör tanımı sil baştan: AB, yıllardır Türkiye’nin oldukça “geniş ve yoruma açık bıraktığı” terör tanımının değişmesi gerektiğini müzakere sürecinde dile getiriyor. Organize suçla ve terörle mücadele için AB müktesebatıyla uyumlu yasal düzenleme yapılması isteniyor. AB’nin beklentisi Terörle Mücadele Kanunu’nun yanı sıra İç Güvenlik Paketi olarak bilinen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun ve ilgili düzenlemelerin de değiştirilmesi. l Ankara ‘Biz Avrupayız’ Polonya’da iktidardaki muhafazakâr Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) medya, yürütme ve yargıyı ele geçirme girişimlerinden bıkan Polonyalılar, önceki gün başkent Varşova sokaklarındaydı. 200 bin gösterici AB bayrakları ve ‘‘Biz Avrupayız ve Avrupa’da kalacağız’’ sloganlarıyla yürüdü. Ayyy Alman Dışişleri Bakanı FrankWalter SteInmeIer’den Erdoğan’a yanıt ‘Şahıslarla değil devletle anlaştık’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliği’ne (AB) yönelik “Sen yoluna ben yoluma” restine yanıt veren Alman Dışişleri Bakanı FrankWalter Steinmeier, “Biz anlaşmaları devletlerle yaparız, şahıslarla değil” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevden ayrılmasının sığınmacılar konusunda bir politika değişikliğine yol açacağını sanmadıklarını belirtti. ‘Soru işareti var’ Steinmeier, “Mutabık kalınan hususlar, her iki tarafça da kişilerden bağımsız olarak uygulanmak durumunda” diye konuştu. Tartışmalı sığınmacı anlaşmasının en yılmaz savunucularından olan İtalya Başbakanı Matteo Renzi ise son yaşananlar karşısında tereddüt etmeye başladı. BBC Türkçe’nin haberine göre, Floransa’da AB’ye dair ‘Birliğin Durumu’ toplantısına katılan Renzi, “Türkiye’de yaşananlar anlaşmaya yeni bir gözle bakmayı gerektiriyor, yeni bir soru işareti yaratıyor. Bu anlaşma tek çözüm olarak kabul edilemez” dedi. Halbuki Renzi, perşembe günü Alman mevkidaşı Angela Merkel ile yaptığı basın toplantısında, anlaşmanın teşvik edilmesi için uğraştıklarını dile getirmişti. İki dönem İtalya başbakanlığı yapmış Romano Prodi ise “Böyle giderse Türkiye sonsuza dek Avrupa dışında kalacak” uyarısında bulundu. Prodi günah çıkardı Prodi, Il Messaggero’nun baş sayfasından yayımlanan analizinde “Erdoğan iktidara geldiğinde, onu Türkiye’nin demokratikleşmesini ileri taşıyacak biri olarak karşılamıştık. Ama gidişat değişti ve Erdoğan her tür muhalefeti sert şekilde bastıran, gittikçe artan bir otoriterliğe kaydı” diyerek Davutoğlu’nun istifaya zorlanması ile Can Dündar ve Erdem Gül’e verilen hapis cezalarını örnek gösterdi. Kim Kuzey Kore liderinin konuşmasının tam metni ülkesindeki tüm gazetelerde yayımlandı. Kim’den nükleer güvence Kuzey Kore lideri Kim Jongun, ülkesinin egemenliği tehdit edilmediği sürece nükleer silahlarını kullanmayacağını söyledi. İktidardaki İşçi Partisi’nin 1980’den beri düzenlediği ilk kongrede konuşan Kim, nükleer silahlara sadece meşru müdafaa için başvuracaklarını belirtti. Nükleer silahları ilk kez 2006’da test eden Pyongyang yönetimi, daha önce defalarca ABD ve Güney Kore’yi saldırı düzenlemekle tehdit etmişti. Kuzey Kore’nin kongre sırasında 5. nükleer denemesini gerçekleştirebileceği yolunda iddialar da öne sürülüyor. Ancak Kim, konuşmasında nükleer silahların dünya çapında azaltılmasını ve eski düşman ülkelerle de ilişkilerini normalleştirmek istediklerini vurguladı. Halep halkı evlerine dönüyor Suriye’nin Halep vilayetinde, Kaide kolu Nusra ve isyancılar ile ordu arasındaki ateşkesin 72 saate uzatılmasının ardından halk evlerine dönmeye başladı. AFP muhabiri “Ateşkesin verdiği cesaretle, halk Halep’in doğu bölgesine geri dönüyor” diyerek iki haftanın ardından cumartesi okulların açıldığı bildirdi. İtalyaAvusturya sınırında çatışma İtalya ve Avusturya arasındaki Branner Geçidi, sığınmacı göçünü engellemek amacıyla hükümetlerin sınır güvenliğini arttırmasını protesto edenler ile güvenlik güçlerinin çatışmasına sahne oldu. 400 kişilik grubun İtalya tarafındaki protestosu, 20 kişinin gözaltına alınıp 4 güvenlik görevlisinin yaralanmasıyla bitti. Mısır’da 3 gazeteciye ‘casusluktan’ idam Mısır’ın devrik cumhurbaşkanı Mursi ile birlikte casuslukla suçlanan üç gazeteciye gıyaplarında idam cezası verildi Mısır’da yargı, devrik cumhurbaşkanı Muhammed sır Havayolları kabin memuru Muhammed Keylani ve akademisyen Mursi’nin de yargılandığı “Katar adı Ahmed İsmail oldu. Hâkim Muham na casusluk” davasında 6 sanık hak med Şirin Fehmi, kararını, görüşünü kında idam kararı verdi. Mursi’nin bildirmesi için Mısır’daki en yüksek iktidarı döneminde ulusal güvenli dini otorite olan baş müftüye iletti ğe ilişkin gizli belgeleri Katar’a sız ğini ve nihai kararın 18 Haziran’da dırmakla suçlanan sanıklar arasın açıklanacağını duyurdu. Başmüftü da, gıyabında hüküm giyen üç gaze nün görüşü bağlayıcı nitelik taşıma teci de bulunuyor: Katar merkezli El sa da beklenmesi gerekiyor. Cezire Arapça’nın eski yönetici Aynı davada yargılanan Mur si İbrahim Muhammed Hilal, si ve diğer 4 sanık hakkın haber editörü Ala Ömer Mu daki karar duruşması da hammed ve İhvan’a yakın 18 Haziran’a ertelendi. Rasd haber merkezinde çalışan Esma Hatib. Kahire Ceza Mahkemesi’nde görülen davada idama çarptırılan diğer sanıklar ise tutuklu yargılanan belgesel yapımcısı Ahmed Afifi, Mı Mursi’nin göreve geldikten bir yıl sonra kitlesel protestolar ve askeri müdahale ile devrilmesi sonrası İhvan yasaklanıp te rör örgütü ilan edilmiş ve Katar’la ilişkiler bozulmuştu. Mursi Türkiye aracı oldu serbest kaldılar Suriye’ye 10 Temmuz’da geldikten 2 gün sonra Kaide kolu Nusra tarafından kaçırılan üç İspanyol gazeteci dün serbest bırakıldı. Önce Türkiye’ye uçan gazeteciler İspanya Savunma Bakanlığı’nın jetiyle evlerine döndü. İspanya hükümeti, gazetecilerin serbest kalmasında Türkiye’nin sağladığı desteğe teşekkür etti. Obama’dan ırk eşitliği yorumu ABD Başkanı Barack Obama Howard Üniversitesi’nin 2016 mezuniyet töreninde konuştu. Ülkesinin ırk eşitliğinde 30 yıl öncesine göre daha güzel bir yerde olduğunu dile getiren getiren Obama, ABD başkanı seçildiği ülke seçimlerine atıfta bulunarak “Tutumların nasıl değiştiğinin bir kanıtı” dedi. Davutoğlu’nun ‘dirayetliler rejimi’ Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “Pelikan darbesiyle” yol verilmesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan “sürekli darbe” halinin sadece son tezahürü. Davutoğlu; ünlü kitabı “Stratejik Derinlik”te etraflıca izah etmişti. Cumhuriyet yönetimi ve devrimleriyle yaklaşık yüzyıllık “yabancılaşma halinin” ardından, günümüzü “şanlı” geçmişle birleştirecek restorasyonla “dirayetliler rejiminin” tesisini hedeflemiş, kendisine de öncü rol biçmişti. O rejimin tesisi yolunda en tepedeki ilk “kurban” oldu. HHH Davutoğlu, “refiklere veryansın ederek” kenara çekilip “davaya” biatla kendine yer bulabilir elbette, “ekibinin” işi daha zor. Bedavadan kuruldukları köşeleri ve televizyon ekranlarında, “asayiş berkemalmiş” gibi yapan “vasatlar güruhunun” ağlamaya başlamasına şaşırmamalı. Şimdilik Davutoğlu’nun altı ay önce tekrar seçim sayesinde elde edebildiği yüzde 49.5’luk zaferine atıflar yaparak “Nasıl ve niye görevden alındığını taban anlayamıyor” buyuruyorlar. Bazı “genç siviller rahatsız”. Memleketin başını bin bir belaya sokmuş dış politikanın tüm yükünün Davutoğlu’na atılmasına isyan ediyorlar. “Bu işte bir terslik var” diye dil döküyorlar. Kimileri “milli iradeye” atıflarla bezedikleri yazılarını “hocalarının halkın oyuyla gitmediğini” belirterek pekiştiriyor. Hatta bilimsel takılıp “gürül gürül akan nehirlere” atıfla “akıntıya karşı kürek çekilmez” vecizelerine başvuranları çıkıyor. Memleket ahalisinin algısını belirleme savaşı veren zevat “pür komedi” olup çıktı. Onlara “Reis”in “Başkanlık sistemi bizim için yeni değil, gelenekseldir” ilanından hareketle “Sultanlıkta sadrazam kurban vermenin de gelenekselliğe” girdiğini anımsatmakla yetinelim. HHH Efendim Davutoğlu, “gazeteci ve akademisyenlere muameleden rahatsızmış”. “Düşünce suçundan” tutuksuz yargılanmaya hiç itirazı olmadığını gördük! Sonra sanırsınız AB ile Türkiye’yi “tampon bölge” kılan anlaşma pek matah. Başkanlık sistemini de canı gönülden desteklememiş. Geçiniz... Davutoğlu, iki yıla yakındır başbakanlığıyla bu “dirayetliler rejiminin” başmimarıdır: Yarıdan fazlasını AKP’nin değiştirdiği anayasa çoktan hükümsüz. Muhalefeti de tanzim etmeye soyunan şahsiyetin tarafsızlığı çoktan baki kalan kubbede hoş bir seda. Komşu ülkede cihatçı unsurları destekleyerek bitmesine izin vermediğimiz savaş toprağımıza sıçradı. 2.7 milyon sığınmacıyla baş başayız. Sınır illerimizin tepesinde roketler uçuşuyor. Güneydoğu illerimiz enkaza dönüyor. Büyük küçük kentlerimizde bombalardan korkmadan yürünemez olundu. Düşünce, ifade ve basın özgürlüğünü kullanmanın bedeli hapse düşmek. Hak, hukuk, her türlü hesap verilebilirlik ve şeffaflık rafta. Şimdiden parlamentoda itilip kakılan vekillerimizin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla bir mucize vuku bulmazsa eğer hedef “sultanın meclisini” oluşturmak. HHH Batılıların Davutoğlu’na atfettiği “ılımlılık” saptamalarından anlaşılan ise kiminle cascavlak yüz yüze kalacak olmalarının tedirginliği... Mesele şu ki, bu konuda deneyimsiz değiller. 2013 Ağustosu’nda Bağdat’ı ziyaretimizde Dicle kıyısında bir grup meslektaşla hasbıhal ederken, Saddam Hüseyin’in ilk yılları aklımıza düşmüştü. Saddam’ın Batı ile iyi ilişkiler sürdürürken, 70’li yılların petrol zenginliğiyle bu kadim kenti köprüler, otoyollarla nasıl modernleştirdiği... İçimizden birinin özetle şu ikazını hiç unutmam: “Batı’nın teşvikiyle İran’la tutuşulan kanlı savaşın yarattığı enkazı, bunu telafi etmek için toprağında hak iddia edilerek girişilen Kuveyt macerasını unutmayalım. Dünyadan tecrit oldu, kendisiyle birlikte halkını da felakete sürükledi. Bizim de başımıza aynısı gelirse ne yaparız, onu düşünmekte haddinden fazla fayda var.” Kıssadan hisse.. Hiç kusura bakmasınlar. Davutoğlu’nun gidişiyle üzülemeyeceğiz. Zira taşlarını döşediği “dirayetliler rejimiyle” baş başayız. Yurtdışında üçüncü Rojava temsilciliği Suriye’nin kuzeyinde kurulan Rojava Demokratik Özerk Yönetimi, Almanya’nın başkenti Berlin’de temsilcilik açtı. Açılışa Kürt siyasetçilerin yanı sıra Alman parlamenterler ve STK temsilcileri de katıldı. ANF, temsilciliğin Alman devletinin resmi bilgisi ve onayıyla açıldığını aktardı. Rojava’nın Rusya ve İsveç’in ardından Paris, Kopenhag ve Washington’da da temsilcilik açma hazırlığında olduğu bildirildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle