25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Salı 5 Nisan 2016 Cem Karaca EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU Sadri Alışık Kurt Cobain Bugün onları hatırlama günü Kültür sanat dünyası, bugün üç özel imzayı anarak hafızaları bir kez daha tazeliyor. 1925’te bugün, sinemamızın usta aktörlerinden Sadri Alışık dünyaya gelmişti. Aynı zamanda bugün, Anadolu rock müzik türünün öncü seslerinden, 1945 doğumlu Cem Karaca’nın da yaş günü ne karşılık geliyor. Karaca, 8 Şubat 2004’te aramızdan ayrılmıştı. Bugün ayrıca ABD’nin Seattle kentinden çıkan Nirvana grubu kurucusu, gitarist ve vokalist Kurt Cobain’in de ölüm yıldönümü olmasıyla anlamlanıyor. Sanatçı 2004’te, bir av tüfeğiyle yaşamına son vermişti. kultur@cumhuriyet.com.tr 17 Şair anmasınaBEHÇET NECATİGİL’İN 100. YILINI BİLE ORTAK BİR BİLİNÇLİLİKLE KUTLAYAMIYORUZ ‘Sansür yıllarca bize yapıldı’ sansür gölgesi Necatigil’in kızı, yazar Ayşe Sarısayın, Türk Edebiyatı dergisine verdiği söyleşinin yayımlanmaması konusunda, ‘Kabullenmek çok güç. Böyle devam ettikçe de ortak zeminde birleşmek imkânsızlaşıyor’ diyor. Derginin sansür gerekçesi, Sarısayın’ın Barış İçin Edebiyatçılar İnisiyatifi’nin bildirisine imza vermiş olması CELAL ÜSTER 2016, çağdaş edebiyatımızın en saygın, en özgün şairlerinden Behçet Necatigil’in doğumunun 100. yılı. Yarından başlayarak bir dizi etkinlik düzenlenecek. Necatigil’i anımsamamız, anımsatmamız belki bütün bir yıla yayılacak. Necatigil’in kızı, öykücü ve romancı Ayşe Sarısayın, bu etkinliklerin yolunda gitmesi için uzun bir süredir yoğun bir çalışma içinde. O yüzden, Sarısayın’la babasını konuşup, şu yaşadığımız günlerin karanlığına Necatigil’in şairliğinin, hocalığının, insancıllığının ışığı düşsün istemiştim. Ne mümkün! İktidar yanlılarının, her türlü muhalif sesi susturma çabalarının bağnaz karaltısı, bu ülkenin en büyük şairlerinden birinin 100. doğum günü kutlamasının üstüne de düştü. Geçen gün, Aslı Uluşahin’in, çevrimiçi yayın yapan Kültür Servisi’nde çıkan haberinden öğrendim: Türk Edebiyatı dergisi, derginin yazıişleri müdürü ve yazarı Funda Özsoy Erdoğan’ın Sarısayın’la yaptığı söyleşiyi, Necatigil’in 100. yılına ayırdığı mart sayısında yayımlamaktan vazgeçmiş. Vazgeçmiş ne söz, düpedüz sansürlemiş. Ben de, Sarısayın’la söyleşime ister istemez buradan başladım. Sonradan ‘müdahale’ n Sevgili Ayşe, herhalde en çok sen üzüldün bu işe... Evet, üzücü bir olay yaşandı. Ancak röportajın yayımlanmama gerekçesi sosyal medyadaki paylaşımlarım değil. Barış İçin Edebiyatçılar İnisiyatifi’nin bildirisine imza vermiş olmam. Bana iletilen yazılı bilgi böyle. n Derginin tavrı kendi içinde de çelişkili galiba. Anlaşılan, sonradan bir “müdahale” gelmiş... Evet, tuhaf olan şu ki, röportaj soruları 20 Ocak’ta geldi, yani bildiriyi imzalamamdan yaklaşık bir hafta sonra; röportajın geri çevrildiği bilgisi ise çok daha sonra, 14 Mart’ta. Emek verip soruları hazırlayan, okuyan, araştıran Funda Özsoy Erdoğan’la yazıştığı Celal Üster ve Ayşe Sarısayın mızda şaşkınlığımı ve üzüntümü ifade ettim. n Ne cevap yazdın, merak ettim... Şöyle yazdım: Bu tavrı, kendime ya da size yapılmış bir “ayıp”tan öte, Necatigil’e yapılmış bir büyük haksızlık olarak görüyorum. Yaşamı boyunca siyasetlerden, kimliklerden, inançlardan bağımsız, sadece iyi edebiyat için çabalamış, hangi görüşten olursa olsun iyi edebiyatçıları önemsemiş, önemsenmeleri için uğraşmış, bu yüzden de kimi dönemlerde hayli hırpalanmış sevgili babam adına gerçekten üzüldüm. ‘İşimize bakalım!’ Sempozyum yarın başlıyor n Yaşanan ortamda yansız kalmak da, ortak değerlerde buluşmak da olanaksız... Ne yazık ki gelinen yer böyle. Bugüne dek, belki çocukluğumdan itibaren tanık olduğum bir bakışın da etkisiyle, konu edebiyat olduğunda mümkün olduğunca tarafsız bakma çabasındayım, ama artık olmuyor demek ki. Kabullenmek çok güç. Bu şekilde devam ettikçe de ortak zeminde birleşmek imkânsız hale geliyor. Görüşüm net ve açık olmasına rağmen, özellikle babamın adını böyle bir polemiğe konu yapmama gayretiyle, üzüntümü yakın çevremle ve dergide Necatigil röportajının çıkacağını bilen birkaç kişiyle paylaştım sadece. Ancak konu sosyal medyada bilgim dışında gündeme geldi. Belki Necatigil’in, “İşimiz mi yok? İşimize bakalım!” sözünü tekrar hatırlamanın tam zamanı. n Haklısın, biz işimize bakalım. Necatigil’in doğumunun 100. yılında ne gibi etkinlikler yapılacağını en iyi senden öğrenebiliriz. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü yarın ve öbür gün “Ardımdan Dökülen Su Ben Gidince Nem Kalır: Behçet Necatigil 100 Yaşında” başlıklı bir sempozyum düzenliyor. Tüm eserlerinin yayıncısı YKY’nin Fulya Sanat Merkezi’nde düzenlediği ve kataloğunu da hazırladığı “Sevgilerde: Behçet Necatigil 100 Yaşında” sergisi, 14 Nisan3 Ma Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Huriye Necatigil ile, 1960. 29 Haziran 1957, Yunus Nadi Ödülleri Jürisi: Halide Edib Adıvar, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Azra Erhat, Behçet Necatigil... yıs tarihleri arasında açık olacak. Bu yıl “100. Yıl Necatigil Şiir Emek Ödülü” adıyla verilecek olan şiir ödülü töreni, sergi açılışı kapsamında gerçekleşecek. 14 Mayıs’ta ise Kadıköy Belediyesi’nin TESAK’ta bir anma etkinliği var. Yeni yayınlar n 100. yıl kutlamaları yeni yayınları da kapsıyor olsa gerek. “Serin Mavi” adıyla yayımlanmış olan aile mektuplarını, bazı eklemelerle genişleterek yeniden yayına hazırladık. Geçtiğimiz ay çıkan “Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü”nün ardından “Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü”nün Necatigil’in ölümünden önceki son şekliyle tıpkıbasımı, “İki Başına Yürümek” ve “Kareler Aklar”ın özel baskıları, Şaban Özdemir’in hazırladığı, çocukluk ve gençlik verimlerini bir araya getiren “Küçük Muharrir” YKY’nin bu yıldan başlayarak yayımlayacağı diğer kitaplar. nAyşe Sarısayın’la ‘Behçet Necatigil 100 Yaşında’ söyleşisi yarın sürecek. SANSÜRÜ DERGİNİN YAYIN YÖNETMENİ BAHTİYAR ASLAN ANLATTI EZGİ ATABİLEN Necatigil’in 100. doğum yıldönümü dolayısıyla bu ay pek çok edebiyat dergisinde Necatigil dosyaları, şairin kızı, yazar Ayşe Sarısayın’la söyleşiler yapıldı. Türk Edebiyatı dergisi de Sarısayın’la eposta yoluyla bir söyleşi gerçekleştirmişti. Ancak derginin yeni sayısında söz konusu söyleşi yayımlanmadı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Handan İnci, sosyal medyada konuya dikkat çekti. Sansür haberleri yapılırken, derginin genel yayın yönetmeni Bahtiyar Aslan da sosyal medya üzerinden “Kararı ben verdim” açıklaması yaptı. Açıklaması medyada yer bulmayan Aslan’a ulaşıp, bir dizi soru yönelttik. Aslan, “durduğumuz yerle ilgili bir karar” diyerek, “Necatigil’i değil, kızını” sansürlediklerini kabul ediyor... İşte Aslan’ın cevapları: ‘Medyadan kimse aramadı’ “Sansür haberleriyle ilgili hiçbir medya organından hiç kimse bana ulaşmadı, ki dergiyi arayıp bana ulaşmak çok kolay. Üstelik Handan İnci Hanım’da da cep numaram vardır. Kendisi farklı süreçlerde gerek duyduğu zaman beni aramıştır. Twitter’da bu konu hakkındaki bilgilerini yayımlarken neden bu röportajı yayımlamadığımıza dair bize soru sormamıştır.” ‘Durduğumuz yerle ilgili’ “Bu Necatigil sansürü değildir. Sansür olarak algılanacaksa da Ayşe Sarısayın’a yapılmış sansürdür. Ayşe Hanım’ın şahsiyetiyle ilgili de bir durum söz konusu değildir. Mesele bizim durduğumuz yerle ilgilidir. Neticede Türk Edebiyatı dergisi aynı zamanda bir fikir dergisidir. Ben kendimi milliyetçi, muhafazakâr bir insan olarak açıklıyorum. Ama Türk milliyetçiliği yaparken ırk, genetik temelli bir ayrılıktan değil, kültür birlikteliğinden bahsediyorum.” ‘Katliam değil temizlik’ “Ayşe Hanım’a soruları gönderdik. Sonra devletin Güneydoğu’da katliam yaptığına dair bildiri yayımlandı. Bildirinin imzacısı akademisyenleri destekleyen, içinde Sarısayın’ın da olduğu yazarlar da açıklama yaptılar. Devlete katliam yapıyor demek bence Güneydoğu’da verdiğimiz şehitlere katil demekle aynıdır. Nitekim Güneydoğu’da yapılanın katliam değil, temizlik olduğu anlaşıldı.” ‘Diğerlerine de yer yok’ “Aynı bildiriye imza vermiş diğer isimlere de dergimizde yer vermeyiz. Bunun sansür olduğunu düşünenlere saygı duyuyorum. Ama Türkiye’de sansürün Cumhuriyet tarihi boyunca, hatta Tanzimat’tan bugüne kimler tarafından kimlere karşı, nasıl uygulandığını da ayrıca çok iyi bilen biriyim. Bu ülkede Türk milliyetçisi olan insanlar belli kesimler tarafından yazar, mütefekkir olarak kabul edilmemekte ısrar edilmektedir. Bu böyledir. Bunun adı da sansürdür.” Ödül verme sırası seyircinin Direklerarası Seyircileri’nin oluşturduğu “Halk Jürisi”, bu sezon İstanbul’da sahnelenen oyunları seyrederek; başarılı olarak değerlendirdikleri oyunlar, oyuncular ve tiyatroları seçti. 24 Nisan Pazar 20.30’da Kozyatağı Kültür Merkezi’nde yapılacak törenle sahiplerine verilecek ödüller şöyle dağıtıldı: İSTANBUL 4 Prodüksiyon: ‘12. Gece’, İBB Şehir Tiyatroları 4 Sürekli Mükemmeliyet: Ayşe Demirel, BBT 4 Müzikli Oyun: ‘Yalınayak Müzikhol’, Altıdan Sonra 4 Tek Kişilik Prodüksiyon: ‘Dil Kuşu’, Şermola Performans 4 Yönetmen: Yiğit Sertdemir, ‘Hayali Temsil’, İBBŞT 4 Oyun Yazarı: Halil Babür, ‘Kasap’, İkincikat 4 Yenilikçi Tiyatro: ‘Dönence’, Küçük Salon Oyuncuları 4 Özgün Yeni Oyun: ‘Kamamber’, Kara Kabare PERFORMANS ÖDÜLLERİ 4 Erkek Oyuncu: Cüneyt Yalaz, ‘Kim Var Orada’, BGST 4 Kadın Oyuncu: Ayça Bingöl, ‘Hansel ve Gretel’in Öteki Hikâyesi’, Oyun Atölyesi 4 Yardımcı Erkek Oyuncu: İlker Yasin Keskin, ‘Kim Var Orada’, BGST 4 Yardımcı Kadın Oyuncu: Nazan Yatgın Palabıyık, ‘Fehim Paşa Konağı’, İBB Şehir Tiyatroları 4 Komedi Erkek Oyuncu: Tolga Çıklaçiftçi, ‘Polisler’, 3 MOTA 4 Komedi Kadın Oyuncu: Zeynep Kankonde, ‘Bütün Kadınların Kafası Karışıktır’, AYSA Prodüksiyon 4 Küçük Salon Erkek Oyuncu: Barış Gönenen, ‘Kabileler’, İkincikat 4 Küçük Salon Kadın Oyuncu: Zeynep Dinsel, ‘Soğuyunca Acımaya Başlar’, Tiyatroperest Judi Dench’e sekizinci Olivier Ödülü Oscar ödüllü İngiliz aktris Judi Dench, önceki akşam Londra’da yapılan törenle 60 yıllık kariyerinin sekizinci Olivier ödülünü kucakladı. Kraliyet Opera Evi’nde yapılan törende hazır bulunan 81 yaşındaki Dench, vardığı noktadan hayli memnun bir şekilde objektiflere gülümsedi. Sanatçı bugüne dek Macbeth (1977), Juno ve Paycock (1980), Yalanlar Paketi (1983), Antony ve Kleopatra (1987), Bir Küçük Gece Müziği (1995), Kesin Cehennem (1996) gibi yapımlarla aynı ödüle değer görülmüş, 2004’te ise Olivier Özel Ödülü için alkışlanmıştı. l Kültür Servisi ‘Baltalı İlah’ın çizerine veda Çizgi roman dünyasının tanınmış karakteri, ‘Baltalı İlah’ Zagor’un çizerlerinden Gallieno Ferri, İtalya’nın Cenova kentinde 87 ya şında hayatını kaybetti. 1961’de ya zar Sergio Bonelli ile Zagor ve dos tu ‘Çiko’yu yaratan Ferri, hayatı boyunca 120 bölüm ve 600 kapağa Gallieno Ferri imzasını atmıştı. 19. yüzyıl başlarında ABD’nin Pensilvanya eyaletinde geçen fantastik Western türündeki çizgi romanda, Patrick Wilding’in yani namı diğer “Zagor”un maceraları anlatılıyordu. Çizgi romanın diğer yazarı Sergio Bonelli 26 Ey lül 2011’de ölmüştü. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle