23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 29 Nisan 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK Türkiye’de son üç yılda, yasaların Kuran’a göre Laikliğehazırlanmasını isteyenlerin oranı düşerken, dinden bağımsız yasa isteyenlerin duyarlıyızoranıdaha büyük oranda yükseldi LDAUİVKATRÜRYKAİZYIESI Müslümanların çoğunlukta olduğu 10 ülkede 10 bini aşkın katılımcıyla halkın şeriata karşı tutumlarını inceleyen bir anket, Türkiye’nin gündemindeki anayasa ve laiklik tartışmalarının toplumsal karşılığına ışık tutuyor. ABD merkezli Pew Araştırma Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de yüzde 13’lük bir kesim yasaların Kuran’a göre hazırlanmasını istiyor. Buna karşılık dinin yasalarda hiçbir etkisi olmamasını isteyenlerin oranı yüzde 36’yı buluyor. Kuran’ın değer ve prensiplerinin dikkate alınmasını isteyen, ancak İslami yasalara lüzum görmeyen kesim ise yüzde 38 ile en büyük grubu oluşturuyor. Kutuplaşma eğilimi Mayıs 2015’te toplanan bu verilerin, 2012 ve 2011 yıllarındaki verilerle karşılaştırılması da dikkat çekici sonuçlar doğuruyor. Örneğin Türkiye’de, Kuran’ın siyaset ve yargıda doğ CHP’li gençler ifadeye çağrıldı TOKAT’ta CHP Gençlik Kolları üyesi gençler TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklik ile ilgili sözlerine tepki amacıyla mahalle duvarları ve otobüs duraklarına sprey boya ile ‘Laik Türkiye’ yazdı. Polis, şikâyet üzerine partili gençlerin ifadelerini aldı. ‘Kamu malına zarar vermek’ten dolayı ifade veren CHP’li gençler ardından serbest bırakıldı. Başkan Kocaoğlu, “Korku yok, sinmek yok, yılmak yok. Laiklik Türkiye’dir” dedi. l DHA rudan etkili olmasını isteyenlerin oranı 2011’de yüzde 8 iken, bir yıl sonra yüzde 17’ye fırlıyor. Üç yıl sonra ise yüzde 13’e düşüyor. Katı laikler, 2012’de yaşadıkları sert düşüşü telafi etmiş. En çarpıcı olan, ‘orta yol’ olarak tarif edilebilecek olan grubun mütemadiyen kan kaybediyor olması. Bu durum, toplumun hızla kutuplaştığı tezini destekler görünüyor. Eğitim, yaş fark ettiriyor Türkiye’de yasaların Kuran’a göre hazırlanmasını isteyenlerin daha düşük eğitimli ve daha yaşlı olduğu da raporun bulguları arasında. Şeriata desteğin diğer ülkelere kıyasla düşük olması, Türkiye’nin laik bir ülke olarak kurulmuş olmasına yoruluyor. Türkiye bu konuda Burkina Kahraman hakkında suç duyurusu MARMARİS’te, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) üyeleri, “Laiklik yeni anayasada olmamalı” sözleri için TBMM Başkanı İsmail Kahraman hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. l DHA Faso, Lübnan ve Endonezya’yla aynı sınıfta yer alıyor. Nüfusun yarısı veya daha fazlasının şeriatı desteklediği ülkeler ise Pakistan, Filistin, Ürdün, Malezya ve Senegal olarak tespit edilmiş. Özellikle İsrail işgali altındaki Filistin’de, 2011’de yüzde 36 olan oranın 2015’te neredeyse ikiye katlanarak yüzde 65’e çıkması gözden kaçmıyor. l Dış Haberler Erdoğan 60 bine düşen imam hatiplilerin sayısının 1 milyon 200 bine çıktığını söyledi: Gelecek imam hatiplilerde SİBEL BAHÇETEPE Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 60 bine düşen imam hatiplilerin sayısının 1 milyon 200 bine çıktığını belirterek “28 Şubat döneminde boğulmak istenen, öğrenci sayıları 600 binden 60 bine indirilen imam hatip nesli günümüzde kolejlerle yarışıyor. Peki, bu okulları kapatmak için her yola başvuranlara ne oldu derseniz? Onlar tedavülden kaldırılıp tarihin tozlu raflarına havale edildiler” dedi. “Medreselerin Cumhuriyet ile birlikte kaldırılmasının büyük bir kayba neden olduğunu” savunan Erdoğan, imam hatip vurgusu yaparak “Sadece bu milletin değil, aynı zamanda tüm ümmetin de umudusunuz. İnsanlığın geleceğini inşa etme vazifesinin imam hatiplilere verildiğini düşünüyorum” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İmam Hatipliler Derneği’nce Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen “Önder İmam Hatip Gençlik Buluşması”na katıldı. Katılımcılara karanfil dağıttıktan sonra konuşma yapan Erdoğan, dört çocuğunun imam hatipli olduğunu Erdoğan kendisini dinlemeye gelenlere karanfil dağıttı, ardından konuşmasına geçti. anımsatarak “Hamdolsun, bir ayrımcılık olsun diye söylemiyorum ama bir tercih olarak söylüyorum, dört çocuğumun dördü de imam hatipli. Unutmayın sadece bu milletin değil, tüm ümmetin de umudusunuz” diye seslendi. Zincirler takıldı “Türkiye’de bir dönem inancından, tarihinden, kültüründen uzak bir nesil yetiştirme projesi uygulandı” diyen Erdoğan, bu nun için de eğitim sisteminin alt üst edildiğini söyledi. Erdoğan “Bunun çilesini sizler çok çektiniz. Her biri utanç verici nice haksızlıklar, hukuksuzluklar yapıldı. İmam hatiplilerin ayak bileklerine zincirler takıldı, zihnine zincirler takıldı. Katsayı uygulaması dediler, önünü kestiler. Bilmiyorlardı ki milletin bağrında yetişen bu tohumların boy vermesinin önüne geçilemez” dedi. İmam hatiplerin adeta küllerinden yeniden inşa edildiğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Kapısına kilit vurulmak, öğrencilerinin geleceği karartılmak istenen bu ülkeye cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, bürokrat yetiştiren seçkin eğitim kurumlarına dönüştü. Daha yakın zamanda, 28 Şubat döneminde boğulmak istenen öğrenci sayıları 600 binden 60 bine indirilen imam hatip nesli günümüzde kolejlerle yarışıyor. ” Top AKP’nin elinde patladı Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı’nın ‘Laiklik olmasın, dindar anayasa olsun’ açıklamasına dikkat çekerek ‘Yeni bir süreç başlatmak istediler ancak destek bulamadılar’ dedi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Habertürk TV canlı yayınında Meclis’teki kavgalı ortamı, dokunulmazlık ve laiklik tartışmalarını değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, “Bugün parlamentoda kavga oluyor. En çok üzülenlerden biri de benim. Bizim vekillerimiz asla kavga etmiyor. Parlamentoyu bu noktaya kimler getirdi” dedi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle: Başbakan’ın dokunulmazlığı neden kalkmıyor: Parti programımız gayet açık. Orada dokunulmazlıkların kaldırılması varken nasıl ‘hayır’ deriz. Dokunulmazlıkların kaldırılması bu haliyle anayasaya aykırı. Anayasaya uygun olması için görüşmelerimiz oldu. Kürsü dokunulmazlık dışında dokunulmazlık olmasın deniyor. Biz bunu zaten kabul ettik. Milletvekilleri dokunulmaz lığı belli konularla sınırlanmalı. Şunun yanıtını Davutoğlu’ndan alamadım: Gelen öneri ile benim dokunulmazlığım kalkıyor ama Davutoğlu’nun dokunulmazlığı KUMPASı Erdoğan biliyordu, BİR siyasetçi DAHA VAR kalkmıyor. Neden? Derhal o koltuktan ay “(Baykal kaseti) Erdoğan, bu talimatın verilmediği ortaya rılmalı: ‘Dindar anayasa ol kasetin başında gözlüğü çıktı sonra. Bu talimat verilse, MİT sun’ diyorsunuz, ne cum kafasında. Kaseti izlerken, zaten bunu bulur. İkili oynan hurbaşkanı, ne başbakan, diz üstü bilgisayardan iz ne muhalefet partileri buna ‘evet’ demiyor. Toplumun hiçbir kesiminden destek gelmiyor. Meclis Başkanı o koltuktan derhal ayrılmalı. Top ellerinde patladı: Laiklik bütün inançların güvencesidir. İbadet eden in Kemal sanlara karşı çıkan mı oldu. Kilisemiz, havramız, cemevimiz, camimiz var. Bu söylemlerle anayasa değişikliği ile ilgili ye liyor. Bilgisayarın kamerasıyla Erdoğan da videoya çekiliyor. O kasedi servis edenler, aynı zamanda Erdoğan’ı da videoya alıyor. Kasedi Erdoğan’a izletenlerin paralel yapı olmadığını düşünüyorum. Kılıçdaroğlu O dönem böyle bir kaset olduğu söylendi bana. Erdoğan’ı bunu seyrederken izledim. Erdoğan bu konuda samimi değil. ‘Bu kasedi kim yaptı, ni bir süreç başlattılar. Ama top bulun talimatı verdim’ diyor ama dı. O dönem başbakandı. Bir Başbakan’a yakışır mı böyle kaset izlemek. Bir kumpas var ortada doğru ama bu kumpas Erdoğan’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiriliyor. Bu kasedin Erdoğan’ın bilgisi dahilinde servis edildiğini Sayın Baykalda biliyor. Erdoğan’ın bilgisi dahilinde yapılmıştır ve ona servis edilmiştir. Bir başbakan, eğer ahlaklı biri olsa, bunu yapanları aynı gün görevden alır. Bu kasette başka birisinden de söz ediliyor, o da veriliyor Erdoğan’a. O da siyasetçi.” ellerinde patladı. l ANKARA haber 5 Laikliği tartışalım TBMM Başkanı Kahraman’ın, laiklik konusundaki görüşleri ‘tartışma yarattı’ demek isterdim, ama ortada ciddi bir tartışma zemini göremiyorum. En tepede, Başbakan tartışma yok dedi, kesip attı. Sahi, neden yok, neden olmasın? Bence her şey gibi ‘laiklik’ de tartışma konusu olmalı, herkes laiklikten ne anlıyor, niye benimsiyor, niye benimsemiyor tartışmalı. Yıllarca, ‘laiklik’ adına din ve vicdan özgürlüğünün otoriter bir yaklaşımla kısıtlanmasını eleştirdim, laiklik ve demokrasinin buluşmasının gerekliliğini savundum. Halen aynı görüşteyim; laiklik olmadan demokrasiden söz edilemeyeceğini, demokrasi olmadan laiklikten bahsetmenin dayatma olduğunu düşünüyorum. Sonuçta, siyasi otorite ve toplumsal kuralların herhangi bir din adına meşrulaştırılmasının, din adına dayatma olmaktan başka bir şey olmadığını düşünüyorum. Bu ülkenin çoğunluğunun Sünni Müslüman olması, Sünni İslamın diğerlerine dayatılması için bir gerekçe olamaz, dahası, kendini Sünni Müslüman olarak tanımlayan insanların, yaşam biçimlerini devlet tarafından kontrol edilmesi de düpedüz din dayatması olur kanaatindeyim. Çoğunluk ilkesi Diğer taraftan, inançlı insanlar için din ve dünya işleri tabii ki birbirinden ayrılmaz; inanç tüm hayatı kapsayan bir şeydir, inanan inandığı gibi yaşamakta özgür olmalıdır, din bu manada kamu hayatından kovulamaz. Dahası, dini inançlarımız siyasi kanaatlerimizi de etkiler, bunu da açıkça ifade edebilmek gerekir, demokratik tartışma zemini bu bakımdan önemlidir. Sorun burada değil, dinin devlet otoritesinin zeminini oluşturması, toplumsal ve özel hayata müdahale aracı olup olamayacağıdır. Ben olmasın diyenlerdenim. Maalesef, şimdiye kadar bu konuları özgürce tartışmak mümkün olmadı, bir yandan laikliği savunanlar tartış maya açmak istemedi, diğer yandan laikliğe aklı yatmayan muhafazakâr, dindar, İslamcı çevreler, riske girmeden karnından konuşmayı tercih etti. Bari şimdi konuşsunlar diyorum. Nedir, laiklik konusundaki rahatsızlıkları? ‘Müslümanlar, doğal olarak İslami bir devlet tarafından yönetilmeli’ diyorlar ise nedir ‘İslami devlet’? Özü şudur; ‘inanç sadece bireysel hayatla yetinmek değil, doğru olanı yaygınlaştırmak, kötüğü engellemekle mükelleftir’ bunu da ancak ‘kamu otoritesi’ aracılığı ile yapabilirler. Peki kim temsil edecek İslami kamu otoritesini? Cevap ‘çoğunluğun seçtikleri’ olamaz, zira dini değerler ve doğrular ile çoğunluk ilkesinin hiçbir alakası yoktur. İslam âlimleri deseniz, kimdir onlar, ya aralarında anlaşamazlar ise hakem kim olacak? Ayrıca, İslam âlimleri, bırakın ahlakifelsefi telakkileri, kamusal hayata ilişkin pek çok hususta, mesela Kürtçenin anadil olarak okutulması konusunda uyuşabilecekler mi? Alternatif ‘Toplum İslami kurallara göre yönetilsin, bu açıdan İslam hukuku geçerli olsun, kim uygularsa uygulasın’ deseniz bile, hukuk olarak Osmanlı fıkıh geleneği mi, Selefi fıkıh anlayışı mı benimsenecek? Ama Osmanlı fıkıh geleneği de kendi içinde tarihsel dönüşüm geçirdi, ancak on dokuzuncu yüzyıl sonunda Mecelle yazımı ile merkezi bir yapı kazandı. Kısacası, bu konu öyle geçiştirilecek bir mesele değil. Hal böyle iken, yıllardır, muhafazakâr ve İslamcı çevreler laikliği zoraki kabul etmek durumunda kaldı, ama bunca zaman kimse ‘alternatif’ üzerine ciddi kafa yormuş değil. İslamcılar, bunca zaman, ‘Selefiotoriter İslam devleti’ modeli dışında bir siyasi ufuk geliştirebilmiş değiller, şimdilerde bu konularda daha ciddi kafa yoran tek tük İslamcı düşünür var, onların ileri sürdüklerini konuşabiliriz. Konuşalım, nedir İslamcıların özlediği toplum ve siyaset biçimi, bir anlayalım. Baykal’dan kaset açıklaması Kasedi Erdoğan’a ve Kılıçdaroğlu’na sorun CHPAntalya Mil İkna olmaya hazırım. Hükümet somut bir şey letvekili Deniz Baykal, getirsin. Cemaat de CNN Türk’te Ahmet mekle olmuyor. Ya bir Hakan’ın Tarafsız Bölge itirafçı ya da bir delil Programı’nda önemli bulsun. Bu konuyu ay açıklamalarda bulundu. dınlatacak iki isim var İsmail Saymaz’ın “Bu dır. Biri zamanın baş gün iktidar size karşı bakanıdır. Çilingirden yapılan kaset komplosunu cemaatin yaptığı Deniz Baykal yürüyerek halletmeye çalışıyorlar. Bu iş çilin nı söylüyor. Size göre komploda girle olmuyor. Çilingirin dedik cemaat parmağı var mı” sorusu lerinin doğru olmadığını ben bi na cevap verdi. Baykal şöyle ko liyorum.. Bu işi çözmek istiyor nuştu: “Bir şey söylemek için sanız sorarsınız başbakana, yu elde kanıta ihtiyaç var. O günkü karıdan aşağıya inin, aşağıdan yüksek siyasi iradenin talimatı, yukarıya çıkmaya çalışmayın. onayı, kararı olmadan böyle bir Bir de Sayın Kılıçdaroğlu’na so iş yapılamaz. Ben bu kanaatimi rulsun. Çünkü o, başbakanın o ilk gün söyledim, bugüne ka kaseti seyrederken görüntüsü dar o kanatimi değiştirecek hiç nü izlediğini söyledi. ‘Gözlüğü bir somut gelişme sağlanamadı. nü takıp’ diye anlattığı, gördü Gizli tanık ifadeleri gibi iddiala ğünü iddia eden ana muhalefet rın doğru olmadığını ben biliyo partisi başkanı var” dedi. rum. Bununla ikna olmuyorum. l İSTANBUL/Cumhuriyet HVaelciıDBeerknteağşi: AİHM’den önce devlet çözseydi Cemevlerinin Türkiye’de resmen ibadethane olarak tanınması amacıyla açılan davada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, cemevlerine yasal statü tanınması gerektiği yönünde kararını değerlendiren Kayseri Hacı Bektaş Veli Derneği ve Vakfı Başkanı Sadık Genç, “AİHM’de kazandığımız bu 3’üncü dava. Birincisi cemevlerinin ibadethane oluşu, ikincisi elektrik, su gibi camilerin yararlandığı diğer inanç merkezlerinin yararlandığı imkânlardan yararlanma konusundaydı. Ben bir Türkiye Cumhuriyet vatandaşı olarak, eşit yurttaş olarak böyle bir davanın AİHM’den kazanılmış olmasından hicap duyuyorum. Bunu bizim devletimizin zaten yerine getirmesi gerekirdi, yapması gerekirdi.” diye konuştu. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle