18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cuma 29 Nisan 2016 Demirkubuz’un yeni filmi ‘Kor’ 2. haftasında Evlilikten ihanet manzaraları Lego: Ai Weiwei’ye yapılan bir hataydı Danimarkalı oyuncak firması Lego, geçen yıl Çinli çağdaş sanatçı Ai Weiwei’nin kendi markalarını taşıyan parçaları eserlerinde kullanmaya yönelik talebini reddetmiş olmalarının bir ‘hata’ olduğunu kabul etti. Firmanın Başkan Yardımcısı Kirk Kristiansen, kurumda bir çalışanın Lego’nun politik tarafsızlık ilkesini yanlış yorumladığını ve bunun kurum içi bir hata olduğunu belirtti. Sanatçı son durumu oğlu ile yorumlayan bir fotoğrafı da Instagram hesabı üzerinden paylaştı. EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN [email protected] 17 Aslıhan Gürbüz Behzat Ay 2 Mayıs’ta anılıyor Köy Enstitülü yazar Behzat Ay, doğum gününde İzmir’de Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir etkinlikle anılıyor. “Günlük ve Öyküleriyle Behzat Ay” konulu etkinlikte, yazarın günlükleri Elgiz Pamir, öyküleri Hülya Soyşekerci tarafından değerlendirilecek. Etkinlik 2 Mayıs Pazartesi günü saat 18.00’de başlayacak. Bergman’a genç ve yerli yorum ‘Kor’, ‘Emekçi çiftin ihanet ve hayatla imtihanı hikâyesi’ çeşitlemesi olarak Demirkubuz sinemasının karakteristik özelliklerini içeren ilginç bir dram Tıpkı nicedir uluslararası festivallerde hep göğsümüzü kabartmış Nuri Bilge Ceylan gibi, 1990’lar Mete’nin tedavi giderlerini karşılayarak. Sonradan Cemal’le arası bozulmuş olan, vaktiyle Emine’ye Cemal’i kıskan la arasındaki soğuk savaş gerilimini faz rakteristik özelliklerini içeren, ilginç bir la kaldıramayan Emine de intihara kalkı dram “Kor” sonuçta. Kadınların her gün şır. Bir gece vakti gelen telefonla Ziya abi erkek şiddetine, maço davranışlara ma dan beri, yaklaşık çeyrek yüzyıldır kendine özgü, kişisel, minimalist bir üslup dıracak kadar yoğun ilgi duymuş Ziya da zaten hiç boş değildir Emine’ye kar nin bir trafik kazasında öldüğünü öğre ruz kaldığı ülkemizde böylesi durum tesnen karıkocanın görünürde yeniden tek piti yapan film, ihanet sadakat yoksulluk tutturageldiği, insanın karanlık yanlarıy şı. Çoluk çocuk sahibi ama karısıyla (Do düze bir evlilik rutinine girmesiyle sona sarmalına dolanmış, orta sınıf karakterle la, kötücüllük, benlik, ahlak sorunları lunay Soysert) da boşanmanın eşiğindeki eriyor “Kor”. ri sergiliyor. nı, kişisel takıntılarını, yabancılaşması Ziya’yla yakınlaşıp bir süre beraber olan Genelde gerçekçi yaklaşımına karşın nı, yetersizliklerini ve ezikliklerini konu Emine, Cemal’in ani dönüşüyle ilişkisini yer yer kahramanlarının inandırıcılığı Kayıplara karışmış kocasının patronunu koynuna alan kadın rolündeki Aslıhan edinen filmleriyle sinemamızın en esaslı yaratıcı (auteur) yönetmenlerinden biri olagelen, artık 50’sini de devirmiş Zeki Demirkubuz’un önceki işi “Bulantı”nın (2015) hemen peşi sıra yazıp çektiği son filmi “Kor” gösterimde. Alışıldığı gibi yine senaryosunu yazıp montajını da yaptığı “Kor”, genelde sert duygusal çatışmalarla, zamansal sıçramalarla örülü, marazi kişiliklerin öne çıktığı, ahlaki kaygıların ağır bastığı, psikolojik gerilimlerin bir yükselip bir azaldığı, anlatılan hikâyenin kahramanını bir yenilgi ardından başka yenilgilerin beklediği o atipik Zeki Demirkubuz filmlerinin, sonlandırır. Evde ödenmiş hastane faturasını bulunca karısına parayı nerden aldığını soran kıskanç ve ezik Cemal, mecburen yeniden Ziya abisinin ustabaşısı olunca, hep içine atar sorunlarını yüzleşeceğine. Gecelerini de geçirdiği Ziya abinin yeni atölyesini kalkındıran işkolik Cemal yanındakilere bağırıp çağıran bir ceberruta dönüşür zamanla. O iyice yabancılaştığı karısından uzaklaşırken kocasıy nı kaybeder gibi oluşu, karıkoca arasındaki şiddetin ayyuka çıktığı, küçük çocuğun da mecburen tanık olduğu, kadın düşmanlığı gibi algılanan dayak ve sevişme sahneleri, uzun tutulmuş süresi, monoton ve kasvetli anlatımıyla son tahlilde biraz çıtayı düşürse de, bence ilginçliğini yitirmeyen bir ‘emekçi çiftin ihanet ve hayatla imtihanı hikâyesi’ çeşitlemesi olarak Demirkubuz sinemasının ka Gürbüz’ün de gelecek vaat ettiği “Kor”da artık alışıldığı üzere, Demirkubuz filmlerinin vazgeçilmezlerinden, yine açıkkapalı kapılı, televizyonlu, çaylı, sigaralı ve BJK sevgisini barındıran sahnelerle, 4 duvar arasındaki soğuk, ev içi çekimleri gırla. Uzunca ama tipik bir Demirkubuz filmi olarak ilgiyi, seyredilmeyi hak ediyor son tahlilde bu “Kor” kuşkusuz bir “Masumiyet” kadar koymasa da. 2 ülke ve 2 erkek arasında bu kez süresi 2,5 saate uzatılmış, yeni bir örneği “Kor”. Konfeksiyon atölyelerinden aldığı siparişleri evinde biçip dikerek ekmeğini kazanan, tekstil sektörünün küçük örgücüdikici elemanlarından Emine (Aslıhan Gürbüz), iflas edince işyerini kapatıp karısı Emine’yle küçük oğlu Mete’yi yüzüstü bırakarak, birikmiş borçlarını kapatmak ve para kazanmak amacıyla kaçak çalışmaya gittiği Romanya’da tutuklanmış kocası Cemal’den (dizilerden tanıdık Caner Cindoruk) hiç haber alamaz. Küçük oğlunun hastalığının yol açtığı maddimanevi sorunlarla baş etmeye çalışan, yalnız, huzursuz, tedirgin genç kadına, tesadüfen rastladığı Cemal’in eski patronu ve aile dostu Ziya abi (yıllar geçtikçe olgunlaşan, yönetmenin gözde oyuncularından Taner Birsel) yardım eder küçük Yönetmenliğini John Crowley’nin yaptığı “Brooklyn”, göçmenlik ve aidiyet üstüne bir film 1950’li yıllarda küçük bir İrlan da kentinde annesi ve ablasıyla (Barbara Brennan ve Fiona Glas cott) birlikte yaşayıp sivri dilli bir patroniçenin mağazasında boğaz tokluğuna çalışırken ablasının ta nıdığı ve ona ABD vizesini sağla yıp tüm giderlerini de karşılayan, Brooklyn aile dostu bir rahip (Jim Broadbent) sayesinde, yeni bir hayat kurmak (Saoirse Ronan) hikâyesini anlatıyor, üzere Yeni Dünya’nın yolunu tutan, so İngilizİrlanda yapımı, festivalden kal nuçta da iki ülke ve iki erkek arasında ma “Brooklyn”. bir tercih yapmak durumunda kalan, Colm Toibin’in 2009’da çıkmış ro İrlandalı mütevekkil genç kız Eilis’in manından uyarlanan senaryosunu ün lü yazar Nick Hornby’nin kaleme aldığı, yönetmenliğini John Crowley’nin yaptığı “Brooklyn”, göçmenlik ve aidiyet üstüne, klasik ana akım sineması çizgisinde gelişen, hüzünle kaynaştırılmış, dozunda bir duygusallıkla yüklü, iyi yazılmış, çekilmiş ve oynanmış, Berlin’deki Kreuzberg semti Türklere ne ifade ediyorsa New York’taki İrlandalılar için de o anlama gelen Brooklyn’de geçen, saygın bir uyarlama. Festivallerin gözdesi olduğu 2015’in en çok ses getiren filmlerinden olup 3 dalda da Oscar’ a aday gösterilen “Brooklyn”i son dönemin yükselen genç oyuncularından İrlandalı Saoirse Ronan sürüklüyor baştan sona. Alman sanatçılardan Erdoğan’a tepki Alman sanatçılar, basın ve düşünce özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar nedeniyle Avrupalıların Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı direnmesini istedi. Berliner Zeitung’a konuşan Klaus Staeck, Almanya ve Avrupa’da düşünce, basın ve sanat özgürlüğüne yönelik giderek artan saldırıların endişe verici olduğunu söyledi. Sanat Akademisi’nin eski başkanı, “Özellikle de küstah bir şekilde, Erdoğan’ın bizim savunma gücümüzü uygunsuz istekleri ile test etmeye çalışması gibi” diye konuştu. Avrupa’nın Türkiye ve AB arasındaki mülteci anlaşması nedeniyle baskı altına girdiğini savunan Staeck, “Sadece bir cumhurbaşkanının keyfi hareketleri değil, hükümete yakın vurucu birlikleri de buraya transfer ediliyor” dedi. l DW Stone’un ‘Snowden’ filmine sürpriz yorum ABD’li muhalif sinema yönetmeni ve belgeselci Oliver Stone’un yeni filmi ‘Snowden’ın fragmanı yayımlandı. Aktör JosephGordon Lewitt’in 1983 doğumlu CIA analisti ve bilgisayar yazılım ‘hacker’ı Edward Snowden’ı canlandırdığı film, dünyaya ABD derin hükümeti ve ordusunun en mahrem bilgilerini sızdıran gencin askere alınmasıyla başlıyor. Filmin fragmanına kayıtsız kalamayan Snowden’ın bizzat kendisi ise, sosyal medyada yaptığı açıklamasında, “Şimdi tüm Ulusal Güvenlik Ajansı işi gücü bırakmıştır,” yorumunda bulunuyor. BDUAGNÜSNGDÜÜNNÜYA ‘Dans sevginin ve gerçeğin hareketi’ İstanbul Devlet Opera ve Balesi ile Ankara Dev let Opera ve Balesi (Ankara DOB) 29 Nisan Dünya Dans Günü’nü bu yıl da coşku ile karşılamaya ha zırlanıyor. İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçıları, kaybettiğimiz koreograflar Oytun Turfanda’nın “Yoz Döngü” ve Duygu Aykal’ın “İnsancık” balelerinden bölümler , klasik bale eserlerinden “Le Corsaire” (Korsan), “Kuğu Gölü” ve Don Kişot”tan seçmelerle oluşan genç koreografların çalışmalarıyla Dünya Dans Günü’nü kutlayacak. Kutlama etkinliği 29 Nisan saat 20.00’de ve 30 Nisan saat 16.00’da da Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde gerçekleşecek. Ankara DOB) sanatçıları Dünya Dans Günü kutlamaları nedeniyle 29 Ni san Cuma akşamı saat 20.00’de Opera Sahnesi’nde özel bir etkinlikle izleyici lerin karşısına çıkacak. Uluslararası Dans Konseyi ve UNESCO’nun çabalarıyla 1982’den bu yana her yıl 29 Nisan’da kutlanan etkinliğin bu seneki mesajı Samoa’lı dansçı ve koreograf Lemi Ponifasio tarafından hazırlandı. Ponifasio mesajında yaşanan yoğun göç olayları ve kalp kırıklıklarına dikkat çekerek; dansın gerçeğin ışığı, sevginin ve adaletin hareketi olduğu vurgusunu yaptı. Ankara DOB bale sanatçılarının solo ve düet performanslar sergileyeceği gecede Zorba, Don Kişot, Korsan, Yevgeni Onyegin ve Fındıkkıran gibi eserlerden varyasyonlar Ankaralı sanatseverler tarafından üc retsiz olarak izlenebilecek. ‘Taksi Şoförü’yle 40 yıllık randevu Yönetmen Martin Scorsese’nin Vietnam gazisi New York’lu yalnız ve depresif taksici Travis Bickle’ın hikâyesini işlediği ‘Taksi Şoförü’ filminin 40’ncı yılı özel gösterimi vesilesiyle, yapıma emeği geçen Scorsese ile, başrol oyuncuları Robert de Niro, Jodie Foster, Harvey Keitel ve Cybill Shepherd ile senarist Paul Schrader, New York’ta özel bir oturumla tekrar bir araya geldi. Robert de Niro, tamamı internette yayınlanan hayli kapsamlı söyleşide, “40 yıldır, 40 ..tiğim yıldır en azından biri bana gelip, ‘Bana mı diyorsun haydi bu kez beraber söyleyelim” deyip duruyor ifadesini kullandı. Robert de Niro ve Martin Scorsese Ingmar Bergman’ın “Bir Evlilikten Sahneler” filmi, Atölye Cut ile tiyatroya uyarlandı. Oyun, iki cinsin kendilerine ve çevrelerine dair verdiği varoluş savaşını, yer yer çuvallamalarını yer yer zaferlerini, yenilgilerini, kendilerini bir yere koyma çabalarını evlilik çerçevesinde anlatıyor. Bi Sahne’de izleyiciyle buluşan ve Umut Burçin Gülseçgin’in yönettiği eserde, Serap Matyaş ve Doğanay Ünal başrolleri paylaşıyor. Bilgi: 0533 424 57 24 l Kültür Servisi Özlem’i hayata fırçası bağlıyor Mersin’de 39 yaşındaki engelli Özlem Binboğa, resim yaparak hayata bağlandı. İşçi emeklisi Bünyamin Binboğa, engelli kızı Özlem ile birlikte gezmek için Mezitli Belediyesi Sanatevi’ne gitti. Engeli nedeniyle kendisini ifade edemeyen ancak çevresinde olanları ve söylenenleri anlayabilen Özlem, sürekli resim yapanları izledi. Bunu fark eden resim öğretmeni Hikmet Uysal, Özlem’e resim yapmasını öğretti. Guggenheim’da ‘1 Mayıs’ eylemi Tam adı Küresel Ultra Zenginlik Fraksiyonu (G.U.L.F.) olan anonim protesto topluluğu, önceki akşam ABD’nin New York kentinde yer alan Guggenheim Müzesi’nin cephesinde projektör kullanarak ‘1 Mayıs’ protestosu girişiminde bulundu. Oluşum, ‘Ultra düşük çalışan ücretleri’ ve ‘Ultra yüksek sanat’ın sinik evliliğinin hükümsüz ve geçersiz olduğunu savundu. Çağdaş ressamı anlattı, kovuldu ABD’nin Batı Michigan bölgesinde eğitim veren Harper Creek Ortaokulu’nda, öğrencilerine modern kadın ressam Georgia O’Keefe’e ait eserleri teşhir ettiği sırada bu yapıtların ‘oldukça vajinal resimler’ olduğunu belirten 24 yaşındaki kadın öğretmen Allison Wint’in görevine son verildi. Wint ilgili kelimeyi sarf ederken herhangi bir kabalık niyeti olmadığını ve bu kelimenin anatomik bir anlam taşıdığını söyleyerek kendini savundu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle