19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 5 Mart 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN tasarım: ŞÜKRAN İŞCAN Erdoğan’ın 8 yanlışı haber 7 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dündar ve Gül’ün tahliyesiyle ilgili ‘bu iş bitmedi’ diyerek AYM’ye yüklendi, ancak YARSAV Başkanı Arslan, Cumhurbaşkanı’nın savlarını çürüttü YİNE AYM’Yİ HEDEF ALDI Cumhurbaşkanı Erdoğan, Can Dündar ve Erdem Gül AYM’nin anayasayı ihlal ettiğini, yerel mahkemenin bu karara direnebileceğini, bu durumda bir üst mahkemeye yönelik bir süreci başlatabilir” dedi. Oysa Erdoğan’ın “savları”nın tümü anayasa ve yasalar Erdoğan yargıya kararı üzerinden Anaya AYM’nin yapacağı bir şey olma sa Mahkemesi’ne dün yük dığını, AİHM’nin ise en fazla taz lenmeyi sürdürdü. Afrika seyahatinin Nijerya aya ALİCAN ULUDAĞ minat kararı verebileceğini savunarak “Mahkeme, AYM’nin kara ğında gazetecilere açıkla rına uydu ama bu işin bittiği an ma yapan Erdoğan, kendisinin değil lamına gelmez. Savcı itiraz edebilir, karşısında çelişki oluşturdu. AYM’de 10 yıl boyunca raportör olarak çalışan, Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Murat Arslan, Erdoğan’ın açıklamalarını Cumhuriyet’e değerlendirdi ve iddialarını şöyle çürüttü: yol gösterdi 1 GEREKÇE ŞART DEĞİL 2 KARAR HERKESİ BAĞLAR Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında verdiği kararı için “Mahkeme, AYM’nin kararına uydu ama bu işin bittiği anlamına gelmez. Savcı itiraz edebilir, bir üst mahkeme yeni bir süreci başlatabilir” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Abuja (Nijerya) Büyükelçiliği’nde gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan’ın açıklamaları şöyle: Sevdiğim bir arkadaş: Anayasa Mahkemesi kendisini burada adeta birincil mahkemenin yerine koyması yanlış olmuştur. Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı, daha önceleri, “Gerekçe açıklanmadan karar açıklanmaz” tezini savunan bir arkadaşımızdı. Kendisi benim sevdiğim, takdir ettiğim bir arkadaştır. Ama ne yazık ki kendi kendine bu tür çelişkilere düşmesi, ülkemiz için, hukuk için çok yanlış bir gelişme olmuştur. Mahkeme direnirsE: Kendisi “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar her şeyin üstündedir, herkesi bağlar” diyor. Anayasa ve yasa değişikliklerinde evet bağlayıcıdır ama bireysel başvurularla ilgili olarak böyle bir şeyi öne süremezsiniz. Eğer birinci mahkeme kalkar da kararında diretirse Anayasa Mahkemesi’nin verebileceği hiçbir karar yoktur. Nereye gider bu? Bundan sonra isterlerse AİHM’ye gidebilirler. AİHM Anayasa Mahkemesi’nin verdiği istikamette bir karar verirse, o da sadece tazminat bakımından bağlayıcıdır. Devlet de itirazlarını yapar veya o tazminatı öder. Altından kalkamazsınız: Kaldı ki bir casusluk olayından söz ediyoruz. Bu, MİT’in Bayırbucak Türkmenleri’ne yönelik atmış olduğu bir adımı deşifre etme girişimidir. Kusura bakmayın da, başkalarına uygun görülmeyen bu tür tutuksuz yargılamalar, ülkenin güvenlik sırlarını tehlikeye atanlara karşı uygulanırsa, bunun altından kalkamazsınız. Ben ihlal etmedim: Anayasaya bağlılığıma ilişkin bazı arkadaşların yaptığı açıklamalar var ki bunlar da çok üzücüdür. Kusura bakmasınlar, anayasaya bağlılık ile bu işin uzaktan yakından alakası yoktur. Evet ortada bir anayasa ihlali vardır. Ama anayasayı ihlal eden ben değilim. Bu Anayasa Mahkemesi’nin karar merciinde olanlardır. Bu ihlali maalesef göz göre göre yapmışlardır. Birinci mahkeme Anayasa Mahkemesi’nin kararına uydu. Ama bu işin bittiği anlamına gelmez. Savcı karara itiraz edebilir. İtiraz durumunda, bir üst mahkeme yeni bir süreci başlatabilir. Bize de bu durumda, yargının bu işleyişini izlemek düşer. l Haber Merkezi Bakan Saray’ın izinde Yargılamayı çökertecek Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin yeni yasa değişikliğinin sinyalini verdi. Bozdağ, “Önümüzdeki süreçte bireysel başvurunun uygulamalarını görmek, aksayan yönlerini görmek ve daha etkin işleyebilmesi için adımlar atmak taahhüdümüzdür” dedi. Habertürk TV’de AYM’nin Can Dündar ve Erdem Gül kararıyla ilgili konuşan Bozdağ, “Ben Anayasa Mahkemesi başkanına ve bu karara imza atanlara soruyorum: Hangi kararla bu kanaata vardınız? Yerel mahkemenin yapacağı yargılamayı temelden çökertecek bir karar veriyor. Nereden bu kanaata vardınız” dedi. ERDOĞAN: Anayasa Mahkemesi Başkanı, daha önceleri “Gerekçe açıklanmadan karar açıklanmaz” tezini savunan bir arkadaşımızdı. Gerekçeyi açıklamadan, bitmemiş bir yargı sürecini alelacele bitirme konumuna gelmek, usule aykırı olduğu gibi esasa da aykırıdır. MURAT ARSLAN: Anayasa Mahkemesi’nin “iptal” ve “ihlal” kararları birbirinden ayrıdır. İhlal kararları bireysel başvurulara ilişkin verdiği kararlardır. Anayasanın öngördüğü gerekçesi yazılmadan açıklanmama yasağı sadece iptal kararları için geçerlidir. İhlal Namaz sonrası selfie kararlarında ise kararın ge ERDOĞAN: Kendisi kararları Resmi Gazete’de rekçeli açıklanması gibi bir (Zühtü Arslan) “Anaya hemen yayımlanır ve ya zorunluluk yoktur. İhlal ka sa Mahkemesi’nin verdi sama, yürütme ve yargı or rarları zaten neticesi itiba ği karar her şeyin üstün ganlarını, idare makamla rıyla da kişisel hak ihlaline dedir, herkesi bağlar” di rını, gerçek ve tüzelkişileri ilişkin olduğu için hemen yor. Anayasa ve yasa de bağlar” diyor. Bu hüküm, bildirilmeli ve uygulanmalı ğişikliklerinde evet bağ iptal ve itiraz davaları ile dır. Örneğin tutukluluk ha layıcıdır ama bireysel bireysel başvurulara iliş linde gerekçeli kararı bek başvurularla ilgili ola kin kararlar ayrımı yapmı lerken tutukluluğunun rak böyle bir şeyi öne sü yor. Her türlü başvuruda hukuksuz olduğuna karar remezsi AYM’nin kararının yasa verilen kişinin hürriye niz. ma, yürütme ve yargı açı tini sınırlandırmaya, öz MU sından bağlayıcı olduğunu gürlüğünden alıkoyma RAT ARS açıkça ifade ediyor. İster ya devam ediyorsunuz. LAN: Ana ihlal kararı olsun, ister ip Tutukluluğun hukuksuz yasanın tal kararı olsun. Maalesef, olduğuna karar veril 153. mad bilerek ya da bilmeyerek, mişken gerekçe gecik desinin son anayasanın açık hükümle tiği için tahliye edilme fıkrasında rinin bile doğru yorumlan meleri yeni bir hak ih “Anayasa maması gibi bir durum söz laline yol açar. Murat Arslan Mahkemesi konusu. Altunizade’deki Hz. Erdoğan’a Ali Camisi’nde cuma namazını kılan Erdoğan, semt pazarının yanından geçerken aracını ‘salavat’ tartışması durdurdu. Erdoğan vatandaşlarla selfie AKP Siirt Milletvekili Yasin çektirdi. Aktay’ın, Meclis’teki bütçe görüşmesinde parti grubu adı na kürsüde, “Evet, biz ‘Tayyip Erdoğan’ dediğimiz zaman bu memleketin başına gelmiş en güzel şeylerden, en güzel olaylardan, şahıslardan, bir lider olarak onu gördüğümüz zaman ‘Salli Alâ Muhammed’ deriz” sözleri üzerine HDP’li İd ris Baluken, “Getiriyorsun yani salavat” diye karşılık verdi. Aktay, gelen tepkiler üzerine “Onu kutsadığımız anlamına gelmiyor, bu sadece bizim bir kültürümüzdür” dedi. 3 TAKDİR HAKKI YOK 4 UYMAZSA SUÇ İŞLER ERDOĞAN: Karar herkesi zaten bağlıyorsa, neden birinci mahkemeye tekrar gönderiyorsun? Bağlayıcı ise gitmemesi lazım. MURAT ARSLAN: Buradaki ihlal kararının muhatabı ilk derece mahkemesi olduğu için karar oraya gidiyor. Çünkü ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanıyor. Bu yüzden ihlali yapan mahkemeye gönderilmesi gerekir. AYM kanuna uygun davranıyor. Fakat maalesef anayasayı da kanunu da bilmiyorlar ya da bildikleri halde böyle yorumluyorlar. İkinci fıkranın son cümlesinde mahkemeler AYM’nin kararında ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde karar verir diyor. Artık yasa, mahkemeye bir takdir hakkı tanımıyor. AYM kararına uygun şekilde ihlali ortadan kaldıracak kararı ver diyor. Buna karşılık ilk derece mahkemesinin ‘ben direniyorum ve tahliye etmiyorum’ demesi söz konusu olamaz. ERDOĞAN: Gittiğine göre, birinci mahkeme kararında diretirse Anayasa Mahkemesi’nin verebileceği hiçbir karar yoktur. MURAT ARSLAN: Evet ilk derece mahkemesinin anayasaya, hukuka aykırı bir şekilde fiili durum oluşturup karara uymam demesi halinde AYM’nin kendisinin bir yaptırımı söz konusu değil. Ancak AYM kararının uygulanmaması üzerine taraflar bu defa AİHS 6. madde “adil yar gılanma hakkı” ve Anayasa 36. madde “hak arama özgürlüğü”nün en önemli unsurlarından olan “mahkeme kararlarının yerine getirilmesi hakkı”nın ihlal edildiği iddiasıyla yeniden AYM’ye başvurabilirler. Yine AYM’den sonra bir de AİHM aşaması var biliyorsunuz. Bu durum hem AYM önüne hem AİHM önüne gittiğinde kesin ihlal sebebidir. Diğer yandan yargı kararının uygulanmaması görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. 5 AİHM TEDBİR KARARI VERİR ERDOĞAN: Bundan sonra oradaki o kişiler, isterlerse AİHM’ye gidebilirler. AİHM eğer Anayasa Mahkemesi’nin verdiği istikamette bir karar verirse, o da sadece tazminat bakımından bağlayıcıdır. Devlet de o tazminata itirazlarını yapar veya o tazminatı öder. MURAT ARSLAN: AİHM tutuklulukla ilgili başvurularda, tutukluluk halen devam ediyorsa salıverilmelerine karar veriyor. Nitekim ‘Ilaşcu ve Diğerleri / Rusya ve Moldova’ davasında AİHM, halen tutuk lulukları devam eden başvurucuların keyfi tutukluluklarının sona erdirilmesi için her türlü önlemin alınmasına karar verdi. Bu karar, tüm daireleri de bağlayıcı olan Büyük Daire kararıdır ve oybirliğiyle alınmıştır. AİHM, tazminata da hükmedebilir. Tazminat ödenmesine rağmen tutukluluk hali devam ediyorsa AİHM, bu kararı icradan düşürmez. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne de bildirir. Son çare olarak ülke Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkarılır. 6 HABERE CASUSLUK OLMAZ ERDOĞAN: Kaldı ki sıradan bir olaydan değil, bir casusluk olayından söz ediyoruz. Fikir özgürlüğü ihlaliyle ne alakası var? Medya mensubu her istediğini yapma özgürlüğüne sahip midir? MURAT ARSLAN: Bir kere burada masumiyet karinesini nereye koyacaksınız? Yargı kararıyla suçlu olduğu kesinleşmeden siz kimseyi suçlayamazsınız. Bir kişinin casus olup olmadığına mahkeme karar verir. Hiçbir şey ortada yokken ca sus diyemezsiniz. Ki ortada tek delil gazete haberleridir. Bu yönüyle de casusluk dediğiniz şey gizli olur. Gazete haberi ile casusluk mu olur? Casusluk suçunun temel tanımına uymuyor. Casusluk varsa başka ülkeye bilgi sızdırmakla olur. Hangi ülke lehine casusluk yapılmış, bunu ortaya koyun. Bu konular çok tartışıldı. O yüzden davanın esasına ilişkin sakatlıklar ayrı bir tartışma konusu ama şu anda tutukluluk tartışıldığı için buna çok girmiyorum. 7 SAVCI İTİRAZ EDEMEZ 8 ANAYASAYI İHLALE TEŞVİK Özel yetkililer yolda Terör suçlarına ilişkin yeni özel yetkili mahkemelerin getirileceğini açıklayan Bozdağ, “Terör suçlarının il ağır ceza mahkemeleri tarafından yargılanması, il başsavcıları tarafından soruşturulması konusunda çalışma yürütüyoruz” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet ERDOĞAN: Bu işin bittiği anlamına gelmez. Savcı karara itiraz edebilir. İtiraz durumunda, bir üst mahkeme yeni bir süreci başlatabilir. MURAT ARSLAN: Savcının AYM kararı sonucu ve rilen tahliye kararına itirazı söz konusu değildir. Erdoğan’ın sözleri hâkim ve savcılara yeniden tutuklama yolunda yeni bir talimat niteliğindedir. Bu da adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs niteliğindedir. ERDOĞAN: Anayasayı ihlal eden ben değilim. Bu Anayasa Mahkemesi’nin karar merciinde olanlardır. MURAT ARSLAN: Şu ana kadar gerekçelerini ortaya koyduğum gi bi, AYM’nin kararı anayasaya uygundur. Aksine Erdoğan’ın ilk derece mahkemesine bu karara direnme ve uymama yönündeki talimatı anayasayı ihlale teşvik etme anlamındadır. Başkanlık Sisteminin Yargı Bağımsızlığı (!) Başkanlık sistemine geçilmesini canla başla savunup bu kapsamda kuvvetler ayrılığı ilkesinin de güçlü şekilde yaşama geçirileceğini anlatanlar her geçen gün biraz daha açığa düşüyor. Savunulanların mihenk taşı da Anayasa Mahkemesi’nin, Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre hak ihlali kararı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın AYM’nin kararına karşı paylaştığı tweet’ler, bakanlığının AYM’ye gönderdiği görüşle de tam bir çelişki halinde. Adalet Bakanlığı, başvuru ile ilgili olarak AYM’nin görüş isteyen yazısına verdiği yanıttan, özellikle 14’üncü maddesinde, AYM’nin 14.7.2015 tarihli ve 2015/144 sayılı bireysel başvuru kararının 92’nci paragrafına gönderme yaparak şöyle diyor. “Başvuruculara isnat edilen eylemin suç oluşturup oluşturmadığı, yapılacak yargılama sonucunda toplanan delillere göre davayı göreceli olarak mahkemede belirlenebilir. Keza bu belirlemenin hukuka uygun olup olmadığı kanun yollarında incelenebilir. Anayasaya bariz şekilde aykırı yorumlar ile delillerin takdirinde açıkça keyfilik halinde hak ve özgürlük ihlaline sebebiyet veren durumlar hariç olmak üzere, isnat edilen eylemlerin suç oluşturup oluşturmadığı, tutuklamaya dahil olanlar da dahil kanun hükümlerinin yorumu ve bunların somut olaylara uygulanması derece mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamındadır.” HHH Paragrafın siyah harflerle alıntıladığım bölümü, AYM’nin 2015 yılında, benzer bir karar verdiğinin yanı sıra yerel mahkeme kararlarını hangi durumda değerlendireceğini de gösteriyor. Daha önce benzeri verilmiş ve son karar gibi tepkiye neden olmamış bir karar ortadadır. Can ve Erdem için verilen benzer karara, tepkilerin kişisel kızgınlıklardan kaynaklandığı açıktır. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Nijerya’daki büyükelçilikte gazetecilere söylediklerinin şu bölümü dikkat çekicidir. “Eğer birinci mahkeme kalkar da kararında diretirse Anayasa Mahkemesi’nin verebileceği hiçbir karar yoktur. Nereye gider bu? Bundan sonra isterlerse AİHM’ye gidebilirler. AİHM eğer Anayasa Mahkemesi’nin verdiği istikâmette bir karar verirse o da sadece tazminat bakımından bağlayıcıdır. Devlet de itirazlarını yapar veya o tazminatı öder.” AKP’nin anayasanın 90’ıncı maddesine eklemekle övündüğü insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerin iç hukuktan daha üstün olduğunu vurgulayan bölüm de bir kalemde yok sayılabiliyor. İşte size başkanlık sistemindeki erkler ayrılığının ve yargı bağımsızlığının uygulanma yöntemini de yansıtan yaklaşım. DOSYA SAVCI FİDAN’DA Akademisyenlere terörsoruşturması CANAN COŞKUN Çatışmalı sürecin durdurulması için “Bu suça ortak olmayacağız” isimli bildiriye imza attıktan sonra imzasını çeken 3 akademisyen hakkında terör soruşturması başlatıldı. Bazı illerde başlatılan soruşturmaların da yetkisizlik kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği öğrenildi. Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin bildirisine imza atan 1128 akademisyeni önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hedef tahtasına koymuş, ardından da YÖK’ün harekete geçmesiyle Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde birer birer idari soruşturmalar başlatılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Başsavcı Vekili İrfan Fidan’ın talimatıyla İstanbul Emniyeti bildiriden imzasını çeken 3 akademisyeni ifadesini almak üzere emniyete çağırdı. İstanbul’da idari soruşturmaya tabi tutulan akademisyenler arasında Özdemir Aktan, Büşra Ersanlı, İbrahim Kaboğlu, Ayşe Durakbaşa, Şebnem Korur Fincancı, Erol Katırcıoğlu, Gençay Gürsoy, Taner Gören, Raşit Tükel gibi isimler yer alıyordu. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: ‘Tek parti dönemi alkolü teşvik etti’ Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek parti döneminde modernleşme adına alkol kullanımını teşvik edildiğini iddia etti. Yeşilay’ın düzenlediği ödül töreninde konuşan Erdoğan, “Batılılaşma ve modernleşme adına alkol kullanımını teşvik etmişlerdir” dedi. Erdoğan, “Sosyal medya da bir cinayet. Maalesef birileri ısrarla bu ülkede özgürlüğü, milletin kültürüne, tarihine, medeniyet ve inanç değerlerine düşmanlığın bir kılıfı, bir bahanesi gibi kullanmaya çalışıyor. O dağlara götürülenlerin uyuşturucu verilerek götürüldüğünü bilmenizi isterim ” diye konuştu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle