19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Sıkı dostları Libya operasyonu karşı karşıya getirdi ABD Başkanı Barack Obama, Atlantic dergisine verdiği söyleşide Britanya Başbakanı David Cameron’ı Libya’da üzerine düşeni yapmamakla suçladı. Böylece ilk kez bir Amerikan başkanı Britanya’yı açıkça iktidarını deviren askeri müdahalenin başarıya ulaştığını ancak Cameron’un başka konularla dikkatinin dağıldığını ve Libya’dan “gözünü ayırdığını” söyledi. Beyaz Saray tepkilerin ardından Britanya liderinin eleştirmiş oldu. Obama, Libya’da Muammer Kaddafi “yakın bir ortak” olduğunu vurguladı. Cameron Obama Cumartesi 12 Mart 2016 [email protected] TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Pakistan’da ılımlı [email protected] 13 Islam rüzgârları Türkiye Pakistanlaşıyormu derken Pakistan lideri Şerif ülkesini adım adım ‘liberalleştiriyor’ Cihatçılara verdiği desteğin geri tepmesiyle ünlenen Pakistan’da değişim rüzgârları esiyor. ABD’nin Washington Post gazetesine göre, muhafazakâr kökenlerden gelen Başbakan Navaz Şerif ih tiyatlı adımlarla ülkesini “liberalleştiriyor.” Şerif’in geçen yıl kasımda yaptığı bir konuşmada “yeni, daha liberal Pakistan” çağrısı yapması, ülkenin güçlü ulemasını şoka uğratmıştı. Yardımcıları Şerif Şerif’in Batılılaşmayı kastetmediğini savunarak ortalığı yatıştırsa da hükümetin bu yılki icraatları İslamcıları fena kızdırdı. Ocakta İslam karşıtı videolar içerdiği gerekçesiyle YouTube’a getirilen 3 yıllık erişim yasağı kalktı. Evlilik yaşı girişimi Ardından iktidar partisinden bir vekil, evlenme yaşını 16’dan 18’e yükseltme teklifi verdi. Şeriata aykırı bulunduğu için teklifini geri çeken vekil “İlerici girişimlerimiz sürecek” dedi. Hükümetin en cesur kararı ise, 2011’de koruması olduğu Pencap valisi Salman Taseer’i dine hakaret yasalarını eleştirdiği için katleden ve İslamcıların kahramanına dönüşen Mümtaz Kadri’nin geçen hafta gerçekleşen idamını durdurmamak oldu. Kırsaldaki seçmen ve dindarlardan aldığı oylarla 2013’te üçüncü kez başbakan olan 66 yaşındaki Şerif’in, alkol satışı ya da eşcinsel evliliği serbest bırakacak kadar ileri gideceğine kimse ihtimal vermiyor. Çoğunluk, başbakanın “tamamen duygusal” sebeplerle liberalleştiğini düşünüyor. Zira Pakistan’ın zayıf ekonomisi, Çin’den gelecek 64 milyar dolar yatırıma bel bağladı. Ticaretle Talibanlaşma bir arada yürümüyor, deniyor. ‘Devirebiliriz’ İslamcı kesim devrilebileceği tehditleri savursa da, başbakanı aşırılıkçılara yeterince baskı yapmamakla eleştirenler de var. Partisinden bir yetkili ise “Başbakan Batı filmleri izliyor, müzik dinliyor, kadınlarla tokalaşıyor. Hıristiyanlara, Ahmedilere ve Hindulara saygı duyuyor. Buna liberallik diyorlarsa, varsın öyle olsun” diyor. Şerif’i kızı mı etkiliyor? Kimilerine göre Navaz Şerif’in liberalleşme yönünde attığı adımların arkasında 42 yaşındaki kızı Meryem var. Başbakanın “daha ilerici, daha iyi eğitimli ve daha çok okuyan” kızından etkilendiği söyleniyor. Aktif bir Twitter kullanıcısı olan Meryem Şerif, babasının partisindeki halefi olarak görülüyor. MISIR Sisi’yi eleştirene soruşturma Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi için “Sadece konuşuyor ama icraat yok” diyen sunucu hakkında hakaret soruşturması başlatıldı. Sunucunun eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi döneminde de eleştirileri nedeniyle kovulduğu belirtildi. IRAK IŞİD’in ‘Kimyasal Ali’si yakalandı ABD Savunma Bakanlığı, IŞİD’in kimyasal ve geleneksel silah üretiminden sorumlu Süleyman Davud Bakkar’ın şubatta Irak’ta yakalandığını duyurdu. Örgütün kimyasal silah üretim tesislerine de hava saldırısı düzenlendi. Mütabakat belgeleri sızdı Kıbrıs Rum yönetiminde muhalif EDEK partisinin lideri Marinos Sizopulos, Rum lider Nikos Anastasiadis ile KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasında anlaşmaya varılan maddeleri açıkladı. Sizopulos’un önceki gün düzenlediği basın toplantısında açıkladığı tutanaklarda Anayasa Mahkemesi’nin oluşumu, Avrupa Birliği yargı organlarına gönderilecek hukukçular, yeni devletin vatandaşla rının ayrılacağı katego riler, mülkiyet ve dev letin oluşumuna da ir bilgiler bulu nuyor. Bu na göre çö züm sağ lanması ha linde Kıbrıs Yüksek Mah ke mesi eşit sayıda Kıb rıs lı Rum ve Kıbrıslı Türk üyeden oluşacak. Başkan ise yaban cı yargıçlardan oluşan bir liste den kurayla seçilecek. Senato üyelerinin sayısı da Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklere eşit olarak bölünecek. Rumlar, Türklerin milletvekilliği seçimlerinde oy kullanamayacak. Ancak Avrupa Parlamentosu ve belediye seçimlerinde oy hakları olacak. İhtilaflı mülklerle ilgili ise bir Türk, bir Rum ve bir yabancı uzman dan oluşan Mülkiyet Komitesi karar verecek. Anastasiadis, konuyla ilgili yazılı açıklama yaparak anlaşma tutanaklarının açıklanmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Rum Yönetimi’nin hükümet sözcü vekili Viktoras Papadopulos da Sizopulos’un Türk tarafının eline koz verdiğini savundu. Sizopulos ise halkın neler olup bittiğinden haberdar olması gerektiğini ifade etti. FİNLANDİYA Onlar da AB’den çıkmayı tartışıyor Finlandiya’da parlamentonun Avrupa Birliği’nden çıkmak için referandum konusunu tartışması için 50 bin imza toplandı. Geçen yıl aralık ayında düzenlenen ankette halkın yüzde 31’inin “Fixit” adı verilen projeyi desteklediği ortaya çıkmıştı. Marco Rubio Donald Trump Ted Cruz John Kasich KOLOMBİYA Anlaşma tarihi ertelenebilir Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, hükümet ile Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) arasındaki barış anlaşması tarihinin ertelenebileceğini söyledi. FARC temsilcisi de tarihin ileri atılmasını istediklerini söyledi. IKBY ‘Kanımız pahasına referandum’ Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, bağımsızlık referandumunun gerçekleşmesi gerektiğini söyledi. Barzani, “Biz kendi davamızın sahibiyiz. Bağımsızlık için ya hepimiz yok olacağız ya da kanımız pahasına başaracağız” dedi. TRUMP HIZINI ALAMADI ABD’de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmaya hızla yaklaşan Donald Trump, önceki akşam düzenlenen açık oturumda “İslamın Batı’dan nefret ettiğini” savununca alay konusu oldu. Cumhuriyetçilerin başkan adayı olmak için 1237 delegenin desteğini almak gerekiyor. Trump şimdiye kadar 458 delegenin oyunu aldı. Senatör Ted Cruz 359, Senatör Marco Rubio 151, Ohio Valisi John Kasich ise 54 delegeyle yola devam ediyor. Aday temmuz ayındaki kongrede seçilecek. Casus romanına benzedi Lesin Putin Suat Taşpınar Rusya’da yaklaşık 15 yıl boyunca Devlet Başkanı Vladimir Putin’e en yakın isimlerden olan, basın yayın bakanlığı dahil pek çok önemli görevde bulunan Mihail Lesin’in (57) geçen kasım ayında ABD’deki otelinde ölü bulunmasının ardından çıkan son iddialarla casus romanlarını aratmayacak bir “düğüm” oluştu. Lesin’in Washington’da bir otelde ölü bulunmasının ardından ailesi “Kalp krizinden öldü” açıklamasını yapmıştı. Ancak ABD yetkilileri dün otopsi sonucunu açıkladı. Lesin’in başından aldığı darbe ile öldüğü, boynunda ve vücudunda da darbe izleri olduğu belirtildi. Ancak raporda ölüm sebebinin hâlâ belli olmadığı ifade edildi. Bu durumda Lesin’in kaza ya da cinayet sonucu öldüğü ihtimalleri tartışılıyor. Putin’le çalıştığı dönemde Gazprom Medya’nın CEO’su olan, Russia Today TV’yi kuran Lesin iki yıl önce ansızın devlet görevinden ayrılmıştı. Lesin ABD’ye yerleşmişti. Burada 28 milyon dolara gayrimenkul alan Lesin hakkında kara para aklama soruşturması gündemdeydi. Medyada Lesin’in FBI’ya bazı sırları vermek üzereyken öldürülmüş olabileceği iddiaları yer alıyor. New York Times da olası ihtimalleri tartışırken Lesin’in Kremlin’in içişler hakkında “haddinden fazla bilgiye sahip olduğu” yorumlarını sütunlarına taşıdı. l Moskova ‘Ahlaksız, hukuksuz’ pazarlık “Kirli anlaşma”dan, “ahlaksız, hukuksuz anlaşma”ya terfi ettik… Avrupa’nın, özetle Merkel’in, Ankara ile pişirdiği mülteci anlaşması damardan artık böyle tanımlanıyor. Anlaşmanın ilk kamuoyuna düştüğü günlerde daha… bir “schumtzigem deal/kirli anlaşma” şeklinde tanımlandığını yazmıştım. Ankara’nın “Kayseri pazarlığı” olarak güle oynaya iç kamuoyuna takdim ettiği anlaşma Avrupa’da ayan beyan “ahlaksız”, “hukuksuz” olarak damgalanıyor. Tamamen artık Merkel güdümünde olan Avrupa’nın pek çok ülkesinde kamuoyu önderleri, insan hakları temsilcileri ve siyasi parti liderleri Ankara’daki baskı rejimini bir “güvenli ülke” maskesi altında aklayan ve kaçak göçmenleri uluslararası anlaşmalara aykırı şekilde toplu halde sınır dışı etmeyi öngören “mülteci anlaşmasını” derin tepki ve nefretle karşılıyor. Ama anlaşmanın yönünü ve içeriğini değiştirmek açısından etkili olamıyorlar. ‘Utanç anlaşması’ Bu çaresizliğin son örneğini İspanya’da gördük. Ana muhalefetteki sosyalist lideri Pedro Sanchez söz konusu anlaşmayı yedi düvele “ahlaksız”, “hukuksuz” bir “utanç anlaşması” diye tanımladı. Sol muhalefetteki “Podemos”un lideri Pablo Iglesias da benzer şekilde durumdan “utanç duyduğunu” beyan etti. AB’yi “sistemli olarak insan haklarını ihlal eden” bir yapı olmakla suçladı. Gözler önünde şekillenen anlaşmanın “iltica hakkına bir tecavüz” olduğunu belirtti. Liberal muhalefet “Ciudadanos” safından da “AB’nin, otoriterleşme savrulması yaşayan taşeron Türkiye’ye kendi mülteci sorununu havale ettiği”ne dair eleştiriler yükseldi. İspanyol parlamentosundaki toplam 350 vekilden 227’si, “üçte iki” ağırlıkla bu anlaşmaya karşı. İspanya’nın AB üyesi olduğu 30 yıldan bu yana Madrid’in onay verdiği bir AB anlaşmasına ilk defa ulusal mecliste böyle bir ağırlıkla kazan kaldırılıyor. Görevdeki muhafazakâr Rajoy hükümeti ne ki muhalefetteki bu dirence zerre kadar aldırış etmiyor. Üç ay önceki son seçimlerde çok büyük darbe alan Mariano Rajoy; sadece bir geçiş hükümetinin başkanı. Ama bu durumun yarattığı boşluktan yararlanarak, AB’nin Türkiye ile kotarmaya çalıştığı “utanç anlaşmasını” parlamentoda hiç oylatmadan halkına dayatma yolunu seçiyor. Bu manzara, Avrupa demokrasilerinin ne kertede içinin boşaltıldığına açık bir örnek. Hukuk kuralları ve insan hakları standartları bir yanda köreltilirken; parlamentolar ve muhalefet partileri de işlevsizleştiriliyor. ‘İğrenç ama elzem’ Uluslararası anlaşmalara, Cenevre Konvansiyonu’na, BM kriterlerine, Avrupa’nın temel kriterlerine karşı olduğu bilinen, AB’yi AB yapan tüm değerleri mayınlayan bu derece ahlak ve hukuk dışı bir anlaşma nasıl oluyor da her cepheden muhalefete meydan okuyarak böyle tam gaz yol almaya devam edebiliyor? Bunun nedeni “göç sorununun” bugün Avrupa’nın baş sorunu olmasından kaynaklanıyor. Schengen’in geleceğinden tutun, tek tek hükümetlerin ve liderlerin kaderi bu sorunun çözümüne bağlı. “Sempatik olmayan, şantajcı Türkiye” (La Stampa; 10 Mart) ile bu “Kayseri pazarlığına” hiç oturulmasa da zaptedilemeyen “göç yüzünden” Avrupa’nın dikişleri her durumda atacak. Değerler belki korunacak ama Schengen yok olacak. Irkçı partilerin yükselişi hızlanacak. “Ülkenin en büyük editoryal gruplarından birini ele geçirecek kadar otoriterleşen bir hükümete taviz vermek ve o hükümetle milyar Avro’luk anlaşmalar yapmak çok kaygı verici, evet” diye başladığı La Stampa için kaleme aldığı makalayi eski Economist Genel Yayın Yönetmeni Bill Emmott örneğin önceki gün şöyle sonlandırıyordu: “Türkiye ile anlaşmaya oturmak rahatsız edici hatta iğrenç. Ama bunun yapılması lazım!” Ankara’nın Avrupa ile ilişkilerde bize sınıf atlama kılıfında sunduğu mülteci anlaşmasının ülkemize biçtiği şu imajın aşağılığına bakar mısınız? Biden: Erdoğan İsrail’le anlaşmak istiyor İsrail’e resmi ziyarette bulunan ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden arabuluculuğa soyundu. Biden, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İsrail’le en kısa zamanda anlaşmak istediğini söyledi. Haaretz’in haberine göre, Biden ilerleyen süreçte de arabuluculuğa hazır olduğunu kaydetti. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle