20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 9 Şubat 2016 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ECE KURTULUŞ 4 Soruşturma açılamaz! Hukuk hocalarından YÖK’ün akademisyenler kararına uyarı gibi makale Duruşmaya çağırdılar HP’li milletvekilleri Atila Sertel ve Yakup Akkaya tutukluluklarının 75’inci gününde Can Dündar ve Erdem Gül’ü ziyaret etti. Sertel ve Akkaya’nın ziyaretlerinden duydukları memnuniyeti ifade eden Dündar ve Gül, 25 Mart günü yapılacak duruşmayı çok önemsediklerini ve katılımın yoğun olmasını beklediklerini belirterek, “25 Mart’ta yargılanmayacağız, yargılayacağız. Saat 10.00’da herkesi Çağlayan Adliyesi’ndeki duruşmaya bekliyoruz. 25 Mart’ta medyanın ve düşüncenin özgürlüğünün adliye binasına sığmayacağını söyleyeceğiz” dediler. bi adam kararlı, Türkiye’yi savaşa sokacak vallahi! Cumhurbaşkanı’nın, korumalarının ev sahibi ülkenin milletvekilini döverek, burnunu kırdıkları gezisinden dönerken uçağında gazetecilere söyledikleri, kendisinin ülkeyi savaşa sokacağı kuşkusunu duyanların artmasına neden oldu. Korkuya yol açan Tayyip Bey’in, “Iraktaki hatayı Suriye’de yapmam” sözüdür. Hatırlayalım Irak’taki hatanın ne olduğunu: 2003 1 Martı’nda ABD güçlerinin Irak’a müdahalesinde, Türk topraklarından geçmesiyle ilgili tezkere, daha önce bu yönde güvence verilmiş olmasına karşın, gerekli nitelikli çoğunluğa ulaşılamadığı için reddedilmiş ve bu suretle Türkiye Irak konusundaki görüşmelerde masada yer alamamış, devre dışı kalmıştı. O sırada, TBMM’de olmayan Erdoğan, tezkerenin geçmesinden yanaydı. Dönemin Başbakanı Abdullah Gül ile Meclis Başkanı Bülent Arınç ki günümüzün bayrak açmaya hazırlanan parti içi muhalifleridirlerbu iznin verilmesine karşıydılar ve tezkerenin reddinde de etkili olmuşlardı. 1 Mart tezkeresi çok tartışıldı, yanında olanların da, karşısında yer alanların da, haklı ve haksız yanları az değil. Bugün eski tartışmaya tekrar girmeden belirtelim ki, Tayyip Bey 1 Mart tezkeresi ile Irak’ta düşülen duruma bugün Suriye’de zaten düşmüş durumdadır. hhh Diyelim ki, 1 Mart tezkeresinin reddi Türkiye’nin Irak ile ilgili gelişmelerde devre dışı kalmasına neden olmuştur. Peki, bugün Suriye konusunda Türkiye’nin durumu nedir? Bugün Türkiye geçmişte Irak’ta olduğu gibi, Suriye’de de devre dışıdır. Türkiye’nin Suriye politikası çökmüş durumdadır. Hürriyet’in genç ve yetkin Washington muhabiri Tolga Tanış, 7 Şubat tarihli yazısında çöküşün üç ayağını şöyle açıklıyor: 1 Rojava siyasetinin destek bulması, 2Esad muhaliflerinin bozguna uğraması, 3Türkiye’nin ABD’nin kaldıraç gücünü kaybetmesi. Bütün bu etkenlerin bir araya gelmesiyle Marie Jego’nun 6 Şubat tarihli Le Monde’daki yazısında da belirttiği gibi, Türkiye Suriye konusunda, burnunun dibinde olan biteni seyretmekle yetinmek durumuna düşmüştür. hhh Bu duruma yol açan, saplantılı dış politikasıyla bizzat Tayyip Erdoğan’dır Ortadoğu’ya İhvancı bakış açısıyla yaklaşma saplantısından kurtulamayan Tayyip Bey, Suriye’de illa Esad’ı gönderme tutkusunun esiri olmuş, bu yüzden IŞİD’le geçirgenliği yüksek şeriatçı muhalifleri sonuna dek desteklerken güç dengelerindeki değişimi iyi izleyememiş, cihatçı gruplara yakınlığı ve başlangıçtaki gevşek tavrı yüzünden (unutmayalım ki, İncirlik’in IŞİD’e karşı kullanılmasına bile bir süre ayak diremiştir) müttefiklerinin, samimiyetinden çok ciddi kuşkular duymalarına neden olmuştur. Nitekim, ABD’nin eski Ankara büyükelçilerinden Robert Pearson, 6 Ocak 2016’da “Meaddle East”te “IŞİD’i bozguna uğratmak Türkiye’nin önceliği değil” diyordu. Bütün bunlar PYD ile ABD’nin yalnız askeri alanda kalmayıp politik sahayı da içeren yakınlıklarının nedenlerini de açıklıyor. Herhalde PYD Tayyip Bey’e minnettar olsa gerek. Bu gelişmelere bir de Rus uçağının düşürülmesinin yarattığı ortamı ekleyin ve Türkiye’nin yalnızlık tablosunun tamamını görün! Vasıl olunan netice tümüyle Tayyip Bey’in eseridir. Ve Tayyip Bey bu koşullar altında Suriye konusunda kıpırdayacak durumda bile değildir. Ama Tayyip Bey bu, yine de ülkenin de kendinin de felaketi olacak olan bir adım atar mı, bilinmez... Savaşa sokabilir mi? A C Dündar ve Gül için Silivri’de başlatılan Umut Nöbeti’nin 69. gününde gazeteciler ve CHP’lilerden destek vardı. nkara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Ali Ulusoy, Doç. Dr. Cüneyt Ozansoy, Doç. Dr. Ayhan Tekinsoy, Yrd. Doç. Dr. Burak Öztürk ve Yrd. Doç. Dr. Artuk Ardıçoğlu, “Barış İçin Akademisyenler” bildirisini imzaladıkları gerekçesiyle 2 bini aşkın akademisyen hakkında disiplin soruşturması başlatılması ile ilgili olarak bilimsel görüşlerini içeren ortak bir makale hazırladı. 5 hoca, YÖK’ün kararına karşı çıkarak Devlet Memurları Kanunu’na dayanılarak öğretim elemanları hakkında disiplin soruşturması açılması ve ceza verilmesinin, anayasa, yasalar ve yargı kararları karşısında mümkün olmadığını bildirdi. “Üniversite Öğretim Elemanlarının Disiplin İşlerinde 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu Uygulanabilir mi” başlıklı makalede, Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) fıkrasında 1 Mart 2014’te yapılan değişiklikte yer alan “Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulu’nca düzenlenir” hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından 14 Ocak 2015’te iptal edildiği hatırlatıldı. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak 9 ay sonra yürürlüğe gireceğini hükme bağladığı belirtilen makalede, belirtilen sürede Meclis’in herhangi bir düzenleme yapmadığı anlatıldı. İptal kararının yürürlüğe girmesiyle birlikte “Yüksek Öğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği”nin de dayanaksız kaldığı kaydedildi. YÖK’ün 12 Kasım 2015’te, iptal sonrasında özel hüküm mevcut olmadığı için genel hükümlere göre 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun yükseköğretim personeline uygulanmasına karar verdiği belirtilen makalede bu görüşün Anayasa’ya ve AYM’nin iptal kararına ters düştüğü ifade edildi. A ‘Daha acımasız bir dönem’ an Dündar ve Erdem Gül için Silivri Cezaevi önünde sürdürülen Umut Nöbeti’ni dün gazeteciler Nevzat Onaran, Cengiz Erdinç, Levent Cinemre ve CHP Kocaeli İl Başkanı Cengiz Sarıbay devraldı. Umut Nöbeti öncesinde konuşan gazeteci Cengiz Erdinç, “Cumhuriyet tarihinin hemen hemen her döneminde gazeteciler bir şekilde baskı altında olmuş, cezaevine girmiş, ağır bedeller ödemiştir. 2016 yılında dünya bambaşka bir noktaya giderken biz hâlâ ifade öz Düzenleme yok C gürlüğü için cezaevlerinde bedel ödüyoruz” dedi. Nevzat Onaran da, “Türkiye’de ifade özgürlüğünün ne durumda olduğunu anlamak istiyorsak Can Dündar ve Erdem Gül özelinde tutuklu gazetecilere bakmamız lazım” diye konuştu. Levent Cinemre ise, “Halkın bilme hakkını, halkın haber alma hakkını gerçekleştirmeleri nedeniyle gazeteci arkadaşlarımız içeride” ifadelerini kullandı. Nöbetin öğleden sonraki bölümünü ise CHP Kocaeli İl Baş kanı Cengiz Sarıbay ve beraberindeki partili avukatlar devraldı. Sarıbay, tutuklananların sadece gazeteciler olmadığını, onlar üzerinden ülkenin bütün özgür insanlarının tutsak edildiğini söyledi. Türkiye’de korku imparatorluğunun adımlarının yıllar önce atılmaya başlandığını kaydeden Cengiz Sarıbay, “Ben bundan önceki 12 Eylül’ü de, diğer darbe dönemlerini yaşadım. O dönemler böyle sert değildi. O dönemler bu kadar baskıcı değildi. Evet gene insanlar içeri atılıyordu, özgürlükler kısıtlanıyordu ama bu dönem daha sert, acımasız ve daha tarafgir bir şekilde baskılar devam etmekte. Türkiye bunu da atlatacak, demokrasi er geç gelecek” ifadelerini kullandı. Umut Nöbeti’ni bugün saat 10.00’da CHP Ataşehir İlçe Başkanı Hakkı Altınkaynak, 14.00’te ise Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi İstanbul İl Örgütü devralacak. l İSTANBUL/Cumhuriyet Nöbette bugün ‘Erdoğan’a niye hakaret ediliyor araştırılsın’ HP Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, “Bu halk neden Ceyhun İrgil Cumhurbaşkanı’na hakaret eder, onu bu davranışa iten sebepler nelerdir araştırılması gerek” diyerek Meclis araştırma önergesi verdi. İrgil, son günlerde 20 ilde 53 kişi hakkında soruşturma açıldığına dikkat çekti. l Haber Merkezi C Çevik kuvvet polislerinin geniş güvenlik önlemi altında inşaat alanına giren iş makinelerini, cemaat üyesi bir grup giriş kapısında karşıladı. (CHA) Anayasaya aykırı ‘Diktatör bozuntusu’ için suç duyurusu KP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci ve partililer CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, Kılıçdaroğlu’nun 16 Ocak’ta CHP Kurultayı’nda, 19 Ocak’ta grup toplantısında ve Twitter’da yaptığı paylaşımlarda Erdoğan’a ağır hakaretlerde bulunduğu öne sürüldü. A Mahmut Efendi Külliyesi’nde yıkım eykoz, Çavuşbaşı’nda orman arazisine kaçak B yapıldığı gerekçesiyle daha önce yıkım kararı alınan Mahmut Efendi Külliyesi’nin yıkımına başlandı. İsmailağa cemaati ise resmi internet sitesinden açıklama yaparak cemaat ile hükümetin karşı karşıya getirilmek istendiğini ve külliyenin kendileri ile ilgisinin olmadığını belirtti. Açıklamada “Söz konusu olayın kaynağı, külliye adı altında, Marifet Derneği tarafından Çavuşbaşı’nda inşa edilmekte olan binalarla ilgilidir” denildi. Konuyla ilgili, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın açıklamasında ise şu ifadeler yer aldı: “Beykoz Çavuşbaşı mevkiinde külliye olarak verilen herhangi bir izin alanı yoktur. Söz konusu işlem külliye izni olmayıp, C tipi mesire yeri işletme hakkı kiralamasıdır. Konunun Mahmud Efendi Külliyesi ile kesinlikle bir alakası yoktur.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Devler istedi, ‘emsal’ döndü HAZAL OCAK Mersin Emek ve Demokrasi Platformu ile Adana Barosu, akademisyenler bildirisine imza attıkları için Mersin Üniversitesi’ndeki işlerine son verilen Mustafa Şener ve Yasemin Karaca’ya destek eylemi düzenledi. Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, “Akademisyenler konuşmayacaksa acaba kim konuşacak” diye sordu. l ANKARA/MERSİN/Cumhuriyet Mersin’den destek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Danıştay tarafından iptal edilen kentsel dönüşüm projelerindeki yüzde 25 ek emsal hakkını küçük değişikliklerle yeniden getirdi ve Şehircilik BakanÇevre lığı, Danıştay tarafından melikte belediyelerin bakanlığa görüş sorması isteniyor. İlçe belediyesi müteahhide göre tavır alabilir. Gene rüşvet bataklığı oluşabilir” dedi. iptal edilen ve kentsel dönüşüm projelerindeki yüzde 25 ek emsal getiren imar yönetmeliğini yeniden getirdi. Bu yönetmeliğin de tıpkı 2013’teki yönetmelik gibi yolsuzluk ve rüşvet tartışmalarına neden olacağına dikkat çekildi. Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu da uygulamaya yönelik genelgenin yayımlanmasını beklediklerini belirterek “Şu an bu yönetmelikle bakanlık kulağını ters taraftan tuttu. Yargı kararının arkasından dolandı. Uygulamaya yönelik maddeleri inceleyeceğiz” dedi. CHP’li meclis üyesi Hüseyin Sağ da yönetim kurulun 2017’ye kadar süre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2013’te geçici bir madde getirerek kentsel dönüşüm projelerinde yüzde 25 ek emsal hakkı getirdi. Son yararlanma süresini de 1 Ocak 2016 olarak belirledi. Mimarlar Odası buna dava açtı ve Danıştay odayı haklı buldu. Bu aşamada inşaatın dev şirketleri uçurumun kenarına geldi. Bakanlık da Danıştay’ın kararından kısa bir süre sonra küçük değişiklikleri yaparak aynı ek emsal hakkını tekrar getirdi. 1 Ocak 2017’ye kadar ruhsatını alan inşaat firmaları kentsel dönüşüm projelerindeki ek emsal hakkından yararlanacak. l İSTANBUL KonutDer taslakla gitti da Torunlar GYO ve Ağaoğlu gibi büyük inşaat şirketlerinin bulunduğu Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği’nin (KonutDer) karar sürecinde bakanlığa bu hakkın geri getirilmesini öngören bir taslakla gittiğini ve kararın bu taslak dikkate alınarak alındığını söyledi. Sağ, “Bir imar bataklığı oluşuyor. Bundan önceki yönetmelik yolsuzluklara neden oldu. Bu yönetmelik de olur. Son yönet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle