27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 9 Şubat 2016 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 10 AB’ye mülteci şantajı TUTUKLU GAZETECİLER KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? Gazeteci, Mer ke “Türkiye’nin ba l’e soru sorarken, sın özgürlüğü sunda 159. sı rada olduğun konuu” anımsattı. Ancak sim rakam “195” o ultane çeviride bu la toğlu, gazete rak çevirildi. Davuciye yönelik yanıtının son cümle si da Türkiye na nde “193 ülke arasınsıl 195. olur m erak ediyoruz” dedi. Gaz ri hatasında ke eteci Yücel, çevind nun olmadığın isinin sorumluluğuı toğlu, Alman söyledi. Ancak Davuca bul Erkek Lise eğitim veren İstansi mezunu. Suriye gerçeğini ‘Eyli meyli’ çıkışlarla anlamak mümkün değil umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Latin Amerika dönüşünde uçaktaki gazetecilere Ankara’nın Suriye politikası konusunda ilginç açıklamalarda bulunmuş. İlk etapta “1 Mart tezkeresinin geçmemesi hatalıydı, Suriye’de aynı hatayı yapmayalım” sözleri dikkat çekiyor. Bu “hatayı” tekrarlamamak için Ankara’nın ne yapacağı konusu şimdi haklı olarak birçok kişi tarafından, üstelik endişeyle, merak ediliyor. Bu sözler “Suriye’ye girip gereken tedbirleri almalıyız” anlamında söylendiyse, bu kez “Peki, bu iş Rusya, Suriye ordusu, IŞİD ve YPG ile çatışmadan nasıl olacak” sorusunu akıllara getiriyor. Erdoğan’ın ABD’ye dönük “Ben miyim senin ortağın, yoksa Kobani’deki teröristler mi?” şeklindeki çıkışı ise sanki bu konuda Washington’un desteğine güveniyormuş hissini veriyor. Ancak bu çıkışın karşılık bulması mümkün değil. Washington PYD/YPG ile kurduğu askeri ortaklıktan vazgeçmeyeceğini açıkça göstermeye devam ediyor. Bu arada, Türkiye’nin Suriye’ye tek başına müdahalesine veya Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri ile kuracağı bir koalisyonla müdahale etmesine karşı olduğunu da açıkça söyledi. Bu gelişmeler Erdoğan’ı kızdırıyor olabilir ama Ankara’nın elinde hiçbir kart kalmadı. Çaresizce gelişmeleri izlemek ve yeni bir mülteci akını ile nasıl başa çıkabileceğini merak etmekten başka seçeneği yok. Erdoğan’ın Suriye’de olup biteni henüz tam olarak kavrayamadığını gösteren asıl sözleri ise Rusya’ya dönük bildik ünlemi ile başlayan “Ey Rusya, senin burada sınırın mı var, soydaşların mı var? Neymiş, Esed çağırmış” şeklindeki çıkışıdır. Rusya’nın elbette ki Suriye ile sınırı yok. Orada soydaşları da yok. Fakat geçmişi 1960’lara kadar uzanan stratejik siyasi ve askeri ilişkileri var. Baas rejiminin sözde sosyalist ideolojisi ise Soğuk Savaş boyunca bu ilişkinin temelini oluşturdu. Başka bir deyişle Rusya, Erdoğan’ın yansıtmaya çalıştığı gibi Suriye’ye o ülkedeki iç savaş çerçevesinde yeni gelmiş değil. Türkiye Mart 2011’de patlak veren Suriye krizinde ülke gerçeklerine uymayan politikalar izlerken ve bu yüzden sürekli kaybederken, Rusya daha ilk günden Esad rejiminin arkasında durduğunu ortaya koyarak, kendi stratejik çıkarları açısından son derece tutarlı ve tahmin edilir bir politika izledi. Kısacası, “Esad rejiminden ve Suriye’de bulunan ve Doğu Akdeniz’deki askeri varlığımın ana direklerinden birini oluşturan bu ilişkiden vazgeçmem” dedi. Bu siyasetini BM Güvenlik Konseyi’nde önce siyasi olarak, daha sonra da doğrudan müdahale ederek askeri açıdan sürdürdü. Suriye’de bugün kimlerin kazandığı, kimlerin kaybettiği ise apaçık ortadadır. Bu gidişle Ankara, istese de istemese de, yakında hem Esad rejimi, hem de ABD tarafından kurulan ve ağırlıklı olarak Kürtlerden oluşan Suriye Demokratik Meclisi adlı yapı ile sınır komşusu olacak. ABD’nin Kuzey Suriye’de Rusya’yı durdurma gibi bir niyeti olmadığı da kesin. Hatta oradaki Türkiye’nin de desteklediği bazı İslamcı grupları görünce, bunu açıkça söylemese de, bölgenin “tanımadığı, değil, tanıdığı şeytanın” eline geçmesine razı görünüyor. ABD’nin Rusya’nın kendisine saha kazandığı bir bölgede, Türkiye uğruna PYD’yi feda etmesi de mümkün değil. Nitekim Kobani’de ABD’li üst düzey yetkililerin kısa bir süre önce kimlerle görüşmeler yaptığını ve ortaya ne tür görüntülerin çıktığını konuyu takip eden herkes biliyor. Özetle bu karmaşık meseleyi “eyli meyli” çıkışlarla ve hayalperest bekleyişlerle anlamak mümkün değil. Ankara’nın başından beri hatalı olan Suriye politikasının ülke olarak aleyhimize olan sonuçları çorap söküğü gibi geldi ve daha epey bir sürece devam edeceğe benziyor. Erdoğan’ın G20 sırasında AB Konseyi Başkanı Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Juncker’le yaptığı görüşmenin tutanakları basına sızdı. Tutanaklar, mülteci pazarlığını ortaya koydu C Almanca kurna zlığı Erdoğan Juncker Tusk umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliği (AB) yetkilileriyle kasım ayında mülteci krizine karşı ortak eylem planı imzaladıktan sonra dahi sıkı pazarlığı sürdürdüğü ortaya çıktı. Yunan haber sitesi euro2day.gr, Erdoğan’ın G20 zirvesi için Antalya’ya gelen AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker ile yaptığı üçlü toplantının tutanağını sızdırdı. Aggeliki Papamiltiadu imzalı haberde “Ankara vaatleriyle müzakere masasına getirdiği AB’ye tehdit ve şantaj uyguladı” denildi. İşte çarpıcı ifadelerle dolu o tutanaklar: NECATİ SAVAŞ C Merkel, basın özgürlüğü sorusuna sessiz kaldı lmanya Başbakanı Anderal Hükümet olarak Gezi gela Merkel, Almanya olayları, kuvvetler ayrılığı, inbasınının, gazetemiz Genel san hakları ve demokrasi koYayın Yönetmeni Can Dündar nusunda dile getirdiği sert ve Ankara Temsilcisi Erdem eleştirileri anımsattı. Yücel, Gül’ün tutukluluğu ile ilgili “Erdem Gül ve Can Dündar “Almanya sessizliğe büründü. şu an hapishanede. Silopi ve Federal Hükümet bu konuda Cizre’de insan hakları ihlallenasıl hareket ediyor” sorusuri söz konusu. Almanya sesna bu konuları da görüştükDeniz Yücel sizliğe büründü. Federal Hüleri yanıtını vermekle yetindi kümet, bu konuda nasıl hareve topu Başbakan Davutoğlu’na attı. ket ediyor” sorusunu yöneltti. Soruyu dinlerken “gülümseyen” DaMüzakere anımsatması vutoğlu, “Türkiye’de hapiste bulunduğu söylenen gazetecilerin çoğunun Görüşmelerde her konuyu ele al90’lı yıllardan bugüne intikal eden dıklarını dile getiren Merkel, “Gazedosyaları olup, onların bir terör olatecilerin çalışma koşulları hakkınyında yangın çıkarmak, otobüse salda bilgi alışverişinde bulunduk. Kürtdırmak gibi... Elinde sarı basın kartı lerle, PKK ile ilgili olarak da her ülolması kimseye kamu düzenini ihlal kenin de teröre karşı hareket etmek etme hakkı vermez” yanıtını verdi. hakkı bulunmaktadır. Sivil halklarTürkiye’yi ziyareti eden Almanya la ilgili bir takım ilerlemelerin kaydeBaşbakanı Merkel ile Başbakan Davu dilmesi gerekir. İki, üç yıl önceki dutoğlu ortak basın toplantısı düzenlerumdan sonra koşullar değişti. Suriyerek gazetecilerin sorularını yanıtye savaşının çok kötü sonuçları ile ladı. Die Welt gazetesinden Deniz Yü karşı karşıyayız. AB ile Türkiye aracel, Merkel’e yönelik, üç yıl önce Fesındaki tam üyelik konusunda müza Başbakan Davutoğlu’nun basın özgürlüğü konusundaki soruyu dinlerken sinirlendiği görüldü. Mültecileri öldürecek misiniz? Tusk: İki yılda 3 milyar avro ödenmesi için anlaştık ama Davutoğlu’nın yılda 3 milyar istediğini öğrendim Erdoğan: İki yıl için 3 milyar Avro verecekseniz, konuşmaya gerek yok. AB’nin parasına muhtaç değiliz. Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarını açıp mültecileri otobüslere doldururuz. Yunanistan’a kriz sırasında 400 milyar Avro verildi. Bu paranın bir kısmıyla Suriye’de güvenli bölge kurup mülteci sorununu tamamen çözebilirdik. Juncker: Türkiye dört yılda 8 milyar A vro harcadı... Erdoğan: Biz o parayı kamplara harcadık. Kızlarım mülteci kampına gitti, ağlayarak döndü. (BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri) Gutteres daha iyi kamp görmediğini söyledi. Tusk: Kamplar iyi ama Yunanistan’a Avro Bölgesi’ni kurtarmak için kredi verildi, böyle karşılaştırmalar yapmamalısınız. Erdoğan: Bu da Schengen’le ilgili, o da bir Avrupa projesi. Tusk: AB zor durumda, Paris saldırısından sonra Schengen Anlaşması iptal edilebilir. Bu yüzden sizinle anlaşmak istiyoruz. Erdoğan: Anlaşma olmazsa mültecileri nasıl durduracaksınız, öldürecek misiniz? Tusk: AB kendini daha az çekici yapabilir ama istediğimiz çözüm bu değil. Erdoğan: AB, Türkiye kıyılarında boğulan bir çocuktan fazlasıyla karşılaşır. 10 ila 15 bini bulur. Nasıl başa çıkacaksınız? Paris’teki saldırılar yoksulluk ve dışlanmışlıkla ilgili. Bunlar cahil insanlar, Avrupa’da terörist olmayı sürdürecekler. A kere yürütülmektedir” dedi. Merkel, Almanya “sessizliğe büründü” sözlerine karşın sözü “Başbakan da bu konuda bir şeyler söylemelidir” ifadeleri ile Davutoğlu’na bıraktı. Davutoğlu’nun, ilk kez bir gazetecinin sorusu karşısında sinirlendiği görüldü. Davutoğlu, basın toplantısının iki başbakan arasında yapıldığını, ancak sorunun üçüncü bir “konuşma”, “bir siyasi açıklama” olduğunu söyledi. Davutoğlu, “Burada Türk Başbakan’ın yüzüne bakarak bu suçlamaların yapılabiliyor olması Türkiye’de basının özgür olduğunun bir göstergesi. Türkiye’de herkes eleştiri yapılabilir. Gazetelerde eleştiri yazılarının yoğun olduğunu görebilirsiniz. Ama eleştirilerin olguya dönük olması gerekir” dedi. ‘Hem AB hem Türkiye riyakârlığın zirvesinde’ lmanya Başbakanı Merkel’in Türkiye ziyareti Alman basınında yankı buldu. Yapılan değerlendirmeler şöyle: Frankfurter Rundschau: AB’nin mülteci krizinde Türkiye’yle müzakere biçimi riyakârlığın son noktası. Türkiye’yi bir yandan sınırlarının korunmasına ilişkin eksiklikleri konusunda eleştirirken, diğer yandan sınırlarını Suriyeli sığınmacılara açması yönünde teşvik eden Avrupa Komisyonu, AB’nin ikiyüzlülüğünü daha açık ortaya koyamazdı. Türkiye’nin benimsediği yöntem de riyakârlığın başka örneği. Zira Ankara sığınmacıları, Avrupa’dan daha fazla para talep etmek için pazarlık malzemesi olarak görüyor. Badische Zeitung: ‘Suriye’de insanlar savaşa müdahil taraflar için piyon halinde. İnsan (Türkiye’nin) şimdi neden sınırları kapattığı sorusunu sormadan edemiyor. Bölgedeki korkunç manzarayla AB üzerindeki baskıyı artırarak daha fazla mali yardım almak için mi? Öte yandan AB Türkiye’yi Suriyelileri alması için teşvik ediyor, ancak birlik üyelerinin büyük bir çoğunluğu sığınmacı almak istemiyor. A lmanya Şansölyesi Merkel, AB’nin mülteci yükünü azaltmak için Ankara’ya yaptığı jet ziyarette AB’nin daha fazla Suriyeli mülteci almasını önerirken Türkiye’den Suriyeli olmayanları durdurmasını istedi. Merkel, AB’nin Suriyeliler için vereceği 3 milyar Avro’ya ek bir finans akışına yeşil ışık yakmadı. Davutoğlu, Merkel’le yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında Rus uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye’yi gerginliği tırmandırmamak konusunda uyaran NATO için Merkel’den destek istedi: “Perşembe günü NATO Savunma Bakanları Toplantısı var. Suriye’den gelen mülteci akınının sonuçları konusunda NATO’nun da devreye girmesi hususunda Türkiye ve Almanya birlikte bunu bir gündem maddesi olarak NATO’ya tavsiye edecek.” Görüşmelerde, insan kaçakçılığıyla mücadele için iki ülke emniyet teşkilatının birlikte çalışmasında mutabakat sağlanırken Türkiye ve Yunanistan arasında Frontex’in (Avrupa Birliği Üye Ülkelerinin Dış Sınırlarının Yönetimi için Operasyonel İşbirliği Ajansı) daha etkin çalışması için de düğmeye basıldı. Türkiye Göç İdaresi Başkanı’nın perşembe günü Yunanistan’a gideceğini açıklayan Davutoğlu, TürkiyeYunanistan arasında yürürlükte olan “Geri Kabul Anlaşması” çerçevesinde atılacak adımların ele alınacağını ifade etti. Yeni para yok A BU KEZ SARAY’A GİTTİ Avro’nun kullanımına başlanacağını açıklarken Merkel, bu miktarın devamı konusunda yeşil ışık yakmadı ve “Bu parayı bir harcayalım ondan sonra yeniden konuşabiliriz. Ancak ilk proje için görünür bir şeyler olması gerekiyor” dedi “Ülkenin demokratik olgunluğu ile gurur duyuyorum” diyen Davutoğlu, “Türkiye’nin hapishanelerinde gazetecilik işlevi dolayısıyla bir cezalandırma söz konusu olmamıştır” dedi. Gurur duyuyorum Siz istediniz, raporu erteledik Juncker: Schengen dağılırsa Türkiye AB’ye vize muafiyetinden faydalanamaz. 5 Ekim anlaşmasına uyulmazsa başka çözümler aramak zorunda kalırız. İlerleme raporunu Türkiye’deki seçimlerin sonrasına ertelediğimizi hatırlatırım. Bu yüzden eleştirildik. Erdoğan: Erteleme AKP’nin seçimleri kazanmasına yardım etmedi. Zaten rapor da bir hakaretti. Bu raporu kim hazırladı? Nasıl böyle şeyler yazarsınız? Bu gerçek Türkiye değil, gerçeği öğrenmek için bana hiç gelmediniz. Juncker: Siz istediniz diye raporu erteledik. Avrupa’yla uzlaşmak istediğinizi sanmıştım, şimdi kendimi kandırılmış hissediyorum. Erdoğan: Bize verdiğiniz tek bir sözü tuttunuz mu? Juncker: Kaynaklar toplanıyor, müzakereleri ve vize muafiyetini hızlandırmaya çalışıyoruz. Erdoğan: AB Türkiye için hiçbir şey yapmadı. Para Türkiye değil mülteciler için. Üstelik üyelik öncesi fonlarımızdan kullanıyorsunuz. Tek bir fasıl da açılmadı. Dalga geçiyorsunuz. Juncker: Türkiye bu 53 yıl boyunca bir demokrasi değildi. Erdoğan: Almanya ve Britanya da değildi, büyük bir savaşa da yol açtılar. Yunanistan, Portekiz, İspanya da değildi. Almanya Başbakanı Merkel, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Saray’da kabul edildi. Görüşme yaklaşık 1 saat sürdü. Merkel’in son Türkiye ziyaretinde Saray’da görüntü vermek istemediği, bu nedenle Erdoğan’la İstanbul’da görüştüğü öne sürülmüştü. A Alman muhalefeti uyardı: Şantaja dikkat! Yüzde 45 uyarısı 3 milyar Avro haftaya Davutoğlu, Suriyeli gençlerin eğitimi ve sağlık tesisleri konusunda hazır olan ve gelecek hafta AB’ye iletilecek projelerle, 3 milyar Sığınmacıları yasal olarak kabul etmek üzere kontenjan oluşturmak istediklerini açıklayan Merkel, “Ocak ayında Yunan adalarına gelen mültecilerin sadece yüzde 45’i Suriye’dendi. Diğerleri Afganistan, Kuzey Afrika’dandı” uyarısında bulundu. Başbakan Davutoğlu ise, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki vize karşılığı mülteci mutabakatı yürürlüğe girmeden Suriyeli olmayanların ülkelerine gönderilmeleri için birlikte çalışacaklarını açıkladı. l ANKARA / Cumhuriyet lmanya Başbakanı Merkel’in Ankara ziyaretine kendi ülkesinden tepki yağdı. Sol Parti Federal Parlamento Grup Başkanı Sahra Wagenknecht, “Bizim değerlerimizle hiçbir ortak yanı olmayan, sorunun oluşmasında sorumluluğu olan bir rejimin Almanya’ya şantajına karşı dikkatli olmalıyız” dedi. Kürt sorununa dikkat çeken Wagenknecht, Türkiye yerine BM Mültecilere Yardım Fonu’na destek verilmesini istedi. Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir ise “Merkel’den Türkiye’nin Kürt bölgelerindeki artan gerginlik ve baskıyı eleştirmesini bekliyorum” diye konuştu. l Dış Haberler Brüksel’de sizi prens gibi ağırladık Juncker: Çok yoğun çalışıyoruz, Brüksel’de sizi prensler gibi ağırladık. Erdoğan: Prens gibi mi? Tabii ki, ben bir üçüncü dünya ülkesini temsil etmiyorum... Juncker: AB hiç 28 artı 1 zirvesi yapmadı ama Türkiye için hazırız. Erdoğan: Ben de öyle yapardım ama bunu yüzüme vurmayın. Juncker’ın böyle konuşması saygısızlık. AB Türkiye’yi istemiyor diye düşünüyorum. Öyleyse açıkça söyleyin, rahatlayalım. Tusk: 29 Kasım’a dek anlaşmalıyız, böyle tartışmayı sürdüremeyiz. Üye ülkeleri mülteciler için para vermeye ikna etmek kolay değil. Feridun Sinirlioğlu: Ama 3 milyar Avro hakaret. l Dış Haberler C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle