19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 20 Şubat 2016 EDİTÖR: SERKKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 5 Muhalifler tasfiye ediliyor SELDA GÜNEYSU Devlet Bahçeli harekete geçti. HP’de 1 Kasım sonrası olağanüstü kurultay için çağrıda bulunan muhaliflere karşı ilk adım atıldı. Genel merkez dün teşkilat kapatma ve parti yöneticileri ile bazı delegeler hakkında disiplin işlemi hamlesini yaptı. MHP Teşkilat İşleri’nden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin imzasıyla Denizli, Aksaray, Uşak ve Kilis M il teşkilatları ile Aksaray merkez ilçe teşkilatlarının kapatıldığı il başkanlıkları ve valiliklere bildirildi. Denizli İl Başkanı Yasin Öztürk, Aksaray İl Başkanı Ayhan Erel, Uşak İl Başkanı Ali Kurt, Kilis İl Başkanı Arif Amoca, Aksaray Merkez İlçe Başkanı Ferit Köse başta olmak üzere delege sıfatı da taşıyan bazı önemli isimler hakkında “kesin ihraç istemiyle tedbirli” olarak disiplin süreci başlatıldı. Par ti yönetiminin “il ve ilçe teşkilatlarının kapatılması ve yöneticilerinin disipline sevk edilmesine” ilişkin gerekçesinin parti yöneticilerine yönelik hakaret dolu açıklamalar ile “teşkilatlara olan güvensizlik” olduğu belirtildi. Disiplin işleminin “tedbirli kesin ihraç” nedeniyle açılmasının “delege” sıfatı da bulunan bu isimlerin olası bir olağanüstü kurultay toplanması halinde oy kullanamayacağına da dikkat çekiliyor. H Faşistsin, kafatasçısın... verdik, kirli ortaklıktan kurtulduk...” AKP kurucularından olan Hüseyin Çelik, sitesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yalanlıyordu iş işten geçtikten sonra... Elbet ABD’nin Irak’ı işgali kirli bir savaştı. Orada katliam yapıldı; çocuklar, kadınlar öldürüldü... Peki, şu “Arap Baharı” hikâyesine ne diyelim ya da hangi adı koyalım? Emperyalizmin ağababaları, efendileri yıllar önce hazırlamışlardı Büyük Ortadoğu Projesi’ni... Şimdi hayata geçirme zamanı... Bakın ABDRusya nasıl anlaştı PYDYPG’yle... Cumhuriyet aylardır harika bir habercilik yapıyor... Bizi de arkadan vuranlar var... Orhan Erinç yazdı: “FETÖ’cü, Kürtçü, casus Cumhuriyet...” Sağcısı, muhafazakârı, sözüm ona solcusu, ulusalcısı, Atatürkçüsü, hukuk ayaklar altına alınıp çiğnenirken habercilikten Can Dündar ve Erdem Gül tutsak edilirken bize saldırıyorlar. Ne denir bunlara? Faşist! Sen Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e, CHP’ye, Kılıçdaroğlu’na saldıracağına sınırımızı elini kolunu sallaya sallaya geçen 70 kentte militan toplayan, kanlı terör eylemi yapan IŞİD’e, PKK’ye bak... Bırak Cumhuriyet gazetesine çamur atmayı, CHP’den ikinci parti çıkarma hayalini... Atatürkçülük kim sen kim! Seni gidi kafatasçı seni... HHH Hayatı aşkın, sevdanın gölgesinde yaşamak, akla ve bilime inanmak, insan sevgisini yüreklerde taşımak gerek... Kızdığın, sevmediğin her kişiye düşüncelerinden ötürü saldırmak: “Sen teröristsin, sen casussun, sen Kürtçüsün” Mimarlar Odası hedefteydi önceki gün... Adam iktidarı arkasına almış, bildiğini okuyor... Dört gün sonra terör, başkenti kalbinden vuruyor... Teröristler Ankara’yı mesken tutarken Diyanet İşleri Başkanlığı yeni bir fetva verdi bu arada: “Cinsel arzuları tahrik eden ifade ve tasvirleri içeren, haramları güzel gösteren müzikleri yapmak, dinlemek haramdır.” Benden söylemesi... Haram işler yapmayın ama hazine, orman alanlarına kaçak konut yapın; dağlarınızı, ovalarınızı “çokuluslu altın avcıları”na peşkeş çekin; size kimse dokunmaz “haram” demez... Çalın efendiler çalın! D Diyarbakır’dan Ankara’ya yol yok Başkent’teki patlama bölgede yankılandı iyarbakır’ın merkezi Ofis’te akşam saatlerinde öbek öbek toplaşan yaklaşık 1500 kişi ‘Katil Erdoğan’, ‘Sur içinde direnen gerillaya bin selam’... ‘Direne direne kazanacağız’ sloganları atıyor. Demirlere vurarak seslerini yükseltmeye çalı İZLENİM şıyor... Gaz yemek istemedikleri anlaşılan esnaf ile sokaklara dağılmış ve kişisel güvenliğini de alarak toplaşan kalabalık alkışlarla eşlik ediyor... EmniCeyda yet güçleri TOMA’larıyKaran la yerini almış. Diyarbakır’daki ilk günümüz. Hayko Bağdat, Gökhan Biçici, Mehveş Evin, Arzu Demir, Semra Çelebi, Demet Yılan, Cihangir Balkır, Soydaner Gündoğdu ve Metin Cihan’dan oluşan ‘Haber Nöbeti’ ekibimizle birlikte buradayız. Çatışma koşullarında habercilik yapan meslektaşlarımıza desteğe geldik. Her birimiz basın kuruluşları arasında dağıldık. İlk gün İMC Tv’de görevliyim. Meslektaşlarım Faruk Balıkçı ve kameraman arkadaşımız Gökhan Çetin ile Sur’dan Diyarbakır semalarına yükselen silah ve patlama sesleri altında çalıştıktan sonra akşam kent merkezindeki Ofis’te protestoyu izliyoruz. Üç TOMA bir süre sonra harekete geçerek sokaklarda bir kedifare oyunu başlatıyor. Berbat kokulu gazlı sular ve mis gibi gazın kendisi Ofis’in ana caddesi Ekinciler dahil bütün sokaklara yayılıyor. Göz etrafı görmez oluyor. Havada üç beş taş dışında gösterici şiddeti diyebileceğiniz bir şey yok. Aynı saatlerde Ankara’dan dehşet patlama haberi geliyor. Diyarbakırlılarla konuşuyoruz. 36 yaşındaki Funda da onlardan biri. Kırmızı paltosu ve makyajıyla bakımlı bir hanım. Hem Sur’u hem de Ankara’daki patlamayı soruyorum: “Ankara, Urfa yahut burası... Her yer hiçe sayıldı zaten. Bu memlekette hiçbir yerde barış, adalet, birlik bırakmadılar” diyor. Kandil ve PKK’nin tutumunu soruyorum. Funda, “Eleştirilerde haklılık payı var illa ki. Ama bizim bilmediğimiz farklı güçler de bunun içinde. Ortalığı karıştırmak istiyorlar. Ölen Türk mü Kürt mü diye soruluyor. Bu soru sorulmadığı zaman biz iyileşebileceğiz” diye ekliyor. Biraz ötede ismini ‘Cemil’ diye veren esnaf arada TOMA’ların ileri geri hareketlerine göre kepengini açıp açıp kapatıyor. Tazyikli su gelirse, cam çerçeve kalmayacak zira. TOMA’yla uyumlu olarak eliyle yaptığı işaretten cesaret alarak ben de içeriye ‘sızıyorum’. Sorumu tamamlayamadan anlatıyor: “Son bir yıl içinde sayısı belli olmayan insan öldü. Ankara’da Haber Nöbeti için geldiğimiz Diyarbakır’da halkın nabzını tutmaya çalışıyoruz. Diyarbakırlı Sur’la birlikte dehşete kapılmış. Yüreği de Sur’da, aklı da. Ankara saldırısı ise çoktan alışılmış ölümlerin soluk yüzü Kimsenin başına gelmesin Diyarbakır’da hem Cumhuriyet hem de İMC TV için çalışıyoruz. da daha nice insanlar öldü. Ama bu memlekette 50 milyon oyun bir saatte sayıldığını gördük. Ankara saldırısı mı diyorsun bana, Suriye’ye iki adam gönderir iki füze attırırım diyenlere dönüp bakacaksın”. Ertesi günü Haber Nöbet’im Dicle Haber Ajansı. Birlikte çalışacağım muhabir arkadaşlarım Vedat Dağ ve Aziz Oruç ile birlikte önce yola koyuluyoruz. Bağlar semtinin ara sokaklarında bir kahvede 10 kişilik bir heyete konuk oluyorum. 40’lı yaşlarındaki birisi, iki Ankara saldırısı arasında bağ kuruyor: “Yanlış anlamayın Ankara’daki saldırıya sevinmedik. Ama onlar diğer Ankara saldırısına sevindiler.” İHA ekibi olarak Sur’un yolunu tutuyoruz. Diyarbakır’ın her yanı TOMA, polis, özel birlik.. Sur ise savaş alanı. Etrafı demir paravanlarla çevrili Şeyh Sait Meydanı’ndan sıyrılıp üç ayrı aramadan sonra Uluğ Cami’nin önündeki kafeye varıyoruz. Burası Sur’dan sürülenlerin her gün bekleştiği yer.. Patlama sesleri eşliğinde insanlarla konuşuyoruz. 64 yaşındaki SSK emeklisi Cemal amca “Gazetelerde, medyadaki her şey uydurma” diye sö D Kedifare oyunu Diğerleri sevindi ze başlıyor. Ankara saldırısı için doğrudan “faili meçhul” nitelemesi yapıyor. “Hiçbir yerde böyle saldırılar istemiyoruz. Bizim başımıza geldi, kimsenin gelmesin” diye devam ediyor. İnşaatçılık yapan 41 yaşındaki Surlu Ali, üç çocuğuyla Sur’dan sürgün olanlardan. “Biz 80 vekil çıkarttık, Erdoğan savaş çıkarttı. Kimsenin ölmesini istemiyoruz” diye atılıyor. 25 senede biriktirdiği her şeyi bırakıp Sur’dan çıkmış. “Kürt olarak doğmak suç mu” diye soruyor Ali... Evren bile yanıt verdi emal dayı atılıyor, “Ben askerdeyken bölük komutanım Aslan Paşa’ydı (Aslan Güneş) Ben Kürtçe mektup yazardım, bilirdi yazdığımı. Mektup meselesinden devam ediyor. “Leyla Zana görüşmek istemiş, efendi kabul etmemiş. Ne hallere geldik. Ben Kenan Evren’e zama C Ellerimi kaldırdım TOMA ayarlı kepenk Ağırlıklı görüş işin içinde MİT ve devletin bulunduğu. Birisi, “Devletin merkezinde devlet bağlantılı olmasa böyle bir saldırı gerçekleşme olasılığı sıfır” görüşünde. “Peki niye” diye sorunca, yanıtı hazır: “Rojava’da kurmak istedikleri tampon bölge ile ilgili olduğunu düşünüyorum.” Herkes sokaklardaki beyaz ve siyah Ranger’lar’dan bahsediyor. Bugünün “Beyaz Torosları” onlar. Rastgele ateş açtıklarını anlatıyorlar. Bunu Sur ve Ofis’te pek çok insandan işittim. Kahvedekilerden birisi “Geçen gün bunlardan biri aracımda giderken yanımda durdu. Pencere açılmaya başladı. Ne yapacağımı şaşırdım, iki elimi havaya kaldırdım. Başka ne yapayım” diyor. nında mektup yazmıştım. O vakitler cunta lideriydi. Bilir misiniz, bana yanıt göndermişti. Şimdiki bizim milletvekillerimizle konuşmamayı marifet sayıyor!” Ali atılıyor: “Biz bölünmeyi filan istemiyoruz. O zaman Suriye’den farkımız kalmaz. Sadece insan gibi yaşamak istiyoruz.” ayatı acının, hüznün, ölümlerin gölgesinde sürdürmek zor... Yaşamı kucaklamak, yüreğinde tomurcuklaştırmak, hayatı yaşanır hale getirmek için aşkın ve sevdanın gölgesinde çoğaltmak zor. Ankara katliamında şehit düşen askerleri, sivilleri toprağa verdik, acımız büyük. Savaş mı yoksa barış mı? Yaşamın o derin sessizliği içinde avuçlarımızdan kayıp giden dostluklarımızı yitirirken böyle bir soruya herkes aynı yanıtı veriyor: “Savaş kıyımdır, felakettir, biz barış istiyoruz...” Türkiye, Rusya, ABD, İran, Fransa, Almanya ve öteki ülkeler... İyi, güzel... Yanı başımızda savaş var, çocuklar ölüyor, kentler bombalanıyor. Suriye, Rusya’nın mandası mı? Artık ölümlerle yatıp ölümlerle kalkıyoruz... Vicdanımız körelmiş, kömür karasına dönmüş. Bir fırtınanın kanatlarında ölüm meleklerini görüyoruz. Kaygılıyız gelecek günler için... Vadiye bir hüzün bulutu düşüyor, Kilis’ten bomba sesleri duyuluyor, İdil’de insanlar evlerine kapanıyor. Cizre, Nusaybin, Lice, Sur... Kaç şehit cenazesi geldi, kaç terörist etkisiz hale getirildi, kaç masum Kürt yurttaşımız öldü? Yorgun kavramsal bir gök, bir ufuk çizgisinde buluşuyor. Gün dağların üzerinden batarken yine hüzün çöküyor yüreklere... Gözbebeklerinde korku, yılgınlık... Viran hanelere şehit haberleri geliyor... Tek katlı, derme çatma bir ev, kapısında bayrağımız dalgalanıyor... HHH Dünyanın patronları, efendileri, kendi ülkelerinin insanlarına hesap verecekleri yerde, mazlum ülkelere girip çıkıp oralarda yaşayan yoksullardan hesap soruyor... Günahları çok! Temel hak ve özgürlükleri, insan haklarını ihlal eden bunlar... İşledikleri suçların hesabını hiçbir zaman vermeyecek onlar! Olan yoksul Ortadoğu halklarına olacak... Ülkemizde feda edilen evlatlara... Baskıcı rejimler Irak, Suriye ve Libya’yı ne hale getirdi gördük ve yaşadık. Ne diyor eski bakanlardan, hükümet sözcülerinden AKP’li Hüseyin Çelik: “2003 yılında tezkereye ret oyu İÇERİDE BİR GAZETECİ VARMIŞ eyh Sait Meydanı’ndan surlar boyunca uzanan parkta akşam güneşi altında serilmiş hanımların yanına oturuyorum. Zini hanım 76 yaşındaki annesini Sur’dan iki ay sonra çıkartabilmiş. “Ankara’yı duyduk üzüldük. Allah’tan ba Ş Binlerce kişi Sur’dan göç etti. rış istiyoruz” diyor. Cemal, Yılmaz Mahallesi’nde oturuyor. 46 yaşındaki Kıymet Hanım “Barış vardı, ne güzeldi. Şimdi televizyonu açmaya korkuyoruz” diyor. Sur’da sıkışan DİHA’dan Mazlum Dolan’ın ismini işitmemiş ama “İçeride gazeteci varmış, 200 kadar insan da sıkışmış, onları çıkarsalar bari” diye ekliyor. Diyarbakırlı Sur’la birlikte dehşete kapılmış. Yüreği de, aklı da Sur’da... Ankara saldırısı ise çoktan alıştığı ölümlerin soluk yüzü. ‘Cumhuriyet tarihinin en zor günlerini yaşıyoruz’ 11 ’inci Cumhurbaşyasi iç barışın sağlanmakanı Abdullah Gül, sı çok önemli. Çok büAnkara’da 28 kişinin hayük tehditlerle karşı karyatını kaybettiği terör salşıya Türkiye. Bütün bunladırısı ile Güneydoğu’darın üstünden gelebilmek, ki operasyonlarla ilgili sağduyu ile harekete ede“Cumhuriyet tarihinin en bilmek rasyonel politikaAbdullah Gül zor günlerinden geçiyolar geliştirebilmek için isruz” dedi. tişare, diyalog ve dayanışGül, cuma namazı çıkışında te ma; bunun şart olduğunu görürör saldırılarına ilişkin yaptığı yorum” diye konuştu. Gül, YPG değerlendirmede, “Böyle bir döhedeflerinin vurulmasıyla ilgili nemde Türkiye’de birlik, beraolarak da “Devleti yönetenler, isberlik, dayanışma çok önemli. Si tihbaratı olanlar en doğru kararı yasi görüşü ne olursa olsun, her verdikleri kanaatindeyim” dedi. l İSTANBUL /Cumhuriyet kesin bir araya gelmesi için si Çalıntı araçla 43 şehir değiştirmiş! HP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Başbakan Davutoğlu’nun Ankara saldırısını gerçekleştiren kişi olarak açıkladığı Muhammed Neccar’ın Kobani’den Türkiye’ye girdikten sonra çalıntı araçla 43 şehir değiştirdiğini belirterek “Mobese kameralarına el sallamış ve Ankara trafiğine bile takılmadan istediği yere gelmiş. Bir istihbarat rezaletin Yusuf Kaplan: Yeter ya batırdılar memleketi Y CHP’li Özel, Ankara saldırısında ‘istihbarat rezaleti’ yaşandığına dikkat çekti C den bahsediyoruz” dedi. TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Özel’in açıklamaları şöyle: Partili MİT müsteşarı: Sorun partili Cumhurbaşkanı ve MİT Müsteşarı’dır. Partili müsteşarın yapacağı hizmet sarayadır. Ankara’da sadece bir araç patlamasından bahsetmiyoruz. Başta Suriye olmak üzere, dış politika, göçmen politikası başkentin göbe ğinde infilak etmiştir. 43 şehir değiştirmiş: Eylemci 2014 Temmuz’da Türkiye’ye girmiş, devletin kayıt sistemine başvurmuş, parmak izini vermiş, biyometrik kimlik, geçici vatandaşlık numarasını almış, İzmir’de araç kiralamış, sağlık hizmetlerinden yararlanmış, aracı geri getirmediğinde hakkında ihbarda bulunulmuş, çalıntı araçla 43 şehir değiştirmiş. O masaya oturmayız (Uzlaşma komisyonu): Meclis Başkanı, masayı bizatihi kendisi dağıttı. ‘İlla da başkanlık yoksa olmaz’ diye dağıttığı masaya oturmayız. Bundan sonra böyle: Genel kurulda Şamil Tayyar, CHP’nin angajman kurallarını ihlal ettiğinden kendisine misliyle cevap verdik, bundan sonra böyle olacak. eni Şafak gazeteçatışma yaşanıyor, dışarısi yazarı Yusuf Kapdan nereye gidecek belli lan, TRT’de katıldığı progdeğil. Basiret lazımdı buramda Cumhurbaşkanı Errada” ifadelerini kullandoğan, Başbakan Davutoğdı. Kaplan’ın “jöleliler” ifalu ve AKP hükümetini todesiyle Erdoğan’ın danışpa tuttu. AKP’nin sıfır somanlarından Yiğit Bulut’u Yusuf Kaplan kastettiği yorumları yarun politikasının bölgedeki gerçeklerle örtüşmediğipıldı. AB ile ilişkilerindeni, Suriye ve Mısır’da hata yapki gerilemeyi de eleştiren Kaplan, tığını söyleyen Kaplan, “Ben ko“Manyak mısın sen? İlişkileri ninuşmayacaksam kim konuşacak ye donduruyorsun? NATO ile Baabi? Yeter ya! Batırdılar memletı ittifakıyla ilişkilerimizi devam keti! Yalakalık yapa yapa, jöleettirmemiz lazım. Yoksa vururlar lilerle şunlarla bunlarla. Habire kafamıza çökertirler” diye konuşgaz veriyorlar. İçeriden acayip bir tu. l İSTANBUL /Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle