27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 12 Şubat 2016 haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 10 aşbakan Davutoğlu, Merkel’le ortak basın toplantısında, bizim hapiste olmamıza ve Güneydoğu’daki hak ihlallerine dair soruya bir “Erdoğan cevabı” verdi. “Bu soruyu sorman bile bizdeki basın özgürlüğünün göstergesi” dedi. Demokratik ülkelerde basın özgürlüğünün kıstası, soru sorabilme cesareti değil, soruyu soranın esaretidir. Türkiye’de bu soruyu sorabilecek gazeteciler Başbakan’ın uçağına ya da basın toplantısına akredite olamadıklarından ya da soranların başına bela geldiğinden soru, Merkel’in yanındayken Alman basını tarafından sorulabilmiştir. Ve bu sayede Türk hükümetinin istenmeyen sorulara nasıl cevap ver(me)diği görülebilmiştir. Başbakan özetle, “Soruyu sordun ve hâlâ hapiste değilsin; şükret” demek istiyor. Bu doğru; soranların çoğu hapiste veya işsiz şimdi... Cevap verirken, “Gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste gazeteci yok” diyor. Bu yalan. B AKP’nin Türkiye için yarattığı Suriye hezimeti uriye’deki stratejik satranç oyununun en büyük kaybedeni Türkiye’dir. Gelişmeler bunu açıkça gösteriyor. Ankara’nın ne kırmızı çizgileri kaldı ne de uyarılarını dinleyen var. Suriye’de yaşanan hezimet, bir zamanlar “bölgeyi yeniden tasarlama” sevdasına kapılan AKP’nin eseridir. Bu hezimet Türkiye’nin Ortadoğu’dan atılması anlamına da geliyor. Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez ülkeleri apar topar geliştirilmeye çalışılan siyasiaskeri ilişkilerin durumu kurtarma potansiyeli ise sınırlı. Ankara’da temaslarda bulunan İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı İbrahim Rahmanpur’un, Hürriyet Daily News’dan Serkan Demirtaş’a söyledikleri manidar. Türkiye’nin Suudi Arabistan ile geliştirmeye çalıştığı ilişkileri kasteden Rahmanpur, “Kaybedenin üzerine bahis oynamayın” demiş. Rahmanpur’un dediği gibi Suudi Arabistan’ın Suriye’ye asker gönderme ihtimali yok. Buna ABD izin vermez çünkü şu anda YPG güçleri ile birlikte IŞİD’e karşı sağlamaya devam ettiği avantajları böyle bir müdahalenin yaratacağı karmaşa nedeniyle kaybetmek istemez. Akla malum soru da geliyor burada. Yemen’e müdahale eden Suudi Arabistan orada başarı mı sağladı ki Suriye’de kazanma şansı olsun? ABD’nin PYD/YPG ile ilişkilerine gelince, Ankara’nın Washington üzerinde bu konuda hiçbir ağırlığı olmadığı aleni bir şekilde ortada. Ankara “PYD ile ilişkilerinizi kesin” dedikçe, Washington “kesmem” diyor. Amerikan tarafı Erdoğan’ın “Ey Amerika” diye başlayan son çıkışının hemen ardından aynı şeyi tekrarladı. İngilizlerin dediği gibi Türkiye bu konuda “ölü atı kamçılıyor.” Bazıları “O halde Türkiye İncirlik ABD liderliğindeki koalisyona tekrar kapatarak tepkisini göstersin” diyor. Bu da olmayacak duaya amin demektir. Bunu yapması halinde Türkiye iyice yalnız kalacak. CNN Türk’te son günlerde yapılan tartışmaları dinleyenler, Ankara’nın PYD ile bir şekilde diyalog kurmasından başka seçeneğinin kalmadığını açıkça söyleyen emekli büyükelçilerimizin olduğunu görmüşlerdir. Fakat bir yandan PKK ile yürütülen ve sonu ne zaman geleceği belli olmayan, diğer yandan AKP iktidarının kendisini bağlayan söylemi yüzünden bunun olması mümkün görünmüyor. Bu arada YPG sahada hem ABD, hem de Rusya’dan aldığı askeri destek ile ilerlemeye devam ediyor. Son haberlere göre kısa bir süre önce Halep’in kuzeyindeki El Rıfat kasabasını ele geçiren Kürtler, bu kez Rusya’nın hava desteği ile Miniği Hava Üssü’nü ele geçirmişler. Durum, Esad rejimi ile PYD’nin (çoğu Kürtlerin bu grubun şemsiyesi altında toplandıkları söyleniyor) sınır komşumuz olmalarının sadece an meselesi olduğunu gösteriyor. Ankara’nın elindeyse bunu engelleyecek ne siyasi ne de askeri enstrüman var. AKP yanlısı medyada Türkiye’nin Suriye’ye vakit geçirmeden askeri olarak müdahale etmesi gerektiğini yazan ve “bu müdahale olmazsa, birkaç yıl sonra Türkiye’nin parçalanmasını tartışıyor olacağız” diye gaz verenler var. Güzel de, “müdahale edersek düşman kim olacak? PYD mi, Suriye ordusu mu, Rusya mı, IŞİD mi” diye soran emekli generaller var. Herhalde aynı sorular Genelkurmay Başkanlığı’nda da soruluyordur. Bu arada ABD ve NATO’nun tek taraflı bir Türk müdahalesini desteklemeleri mümkün görünmüyor. Nitekim New York Times’a göre, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Rusya ile savaşmak niyetinde olmadıklarını” açıkça söylemiş. Özetle, Suriye’ye bu aşamada tek taraflı olarak müdahale etmek askerlerimizi ateşe, Türkiye’yi bataklığa ve ulusal güvenliğimizi iyice tehlikeye atmak demek olacaktır. Peki, çözüm ne o zaman? Başından beri tek çözüm var. O da, politikalarımızı sahadaki gerçeklerle uyumlu hale getirmek. AKP iktidarı bunu da yapmak niyetinde olmadığına göre Ankara kendisi için yarattığı çözümsüz bir durum ile karşı karşıyadır. Haykırıyorum, bu koca bir yalan Dünya huzurunda haykırmak isterim ki bu, koca bir yalan... Kanıt arayan, iddianamemize baksın. Orada bol “name” az “iddia” bulacaklardır. Sadece haber ve yorumlarımızdan ötürü, yani gazetecilikten suçlanıyoruz. Başbakan’ın sözünü yalanlayan iki tutsağız. Merkel’in bu gerçeği çok iyi bildiği halde topu Davutoğlu’na atması, “Mültecileri bizden uzak tutun da içerde ne yaparsanız yapın” tavrının bir özetidir. Nitekim, önceki gün basına sızan G20 Zirvesi tutanakları, Avrupa’nın kapalı kapılar ardında ilkelerini nasıl çıkarlarıyla takas ettiğinin utanç verici bir belgesidir. Türkiye’de özgürlüklerin ayaklar altına alındığını kanıtlayan İlerleme (Gerileme?) Raporu’nun açıklanmasının Erdoğan’ın talebi üzerine, seçim sonrasına ertelendiği anlaşılıyor. Ne S için? Başbakan Yardımcısı’nın tabiriyle “Üç kuruş para verip” Anadolu’da bir toplama kampı kurabilmek için. Erdoğan, Batı’nın mülteci akını konusunu ustaca kullandı. 10 kişi bir araya geldiğinde üzerlerine TOMA sürülürken, hatırlayacaksınız, binlerce mültecinin Trakya’da sınır kapılarına yürümesine göz yumuldu. Bu, Avrupa’ya bir gözdağıydı: “Paramı vermezsen açarım kapıyı!” On binlerce mülteci bu kirli pazarlıkta şantaj unsuru olarak kullanıldı. “Türkiye’nin despotizme gittiğini” belgeleyen raporlar bu şantajla rafa kaldırıldı. İnsan tacirliği bu değilse nedir? “Tutanaklar” yaşlı kıtanın can çekiştiğini ortaya koyuyor. Bu pazarlıkta rol alanlara, hapiste bir gazeteci olarak seslenmek isterim: “Sahilde cesedi yatan bir çocuk, boğulmuş bedeni üzerinden yaptığınız at pazarlığını semadan tiksinerek izliyor.” NÖBETİ ULUSLARARASI SENDİKA KONFEDERASYONLARI VE DİSK DEVRALDI Bu, Türkiye için utanç M ITUC Genel Sekreter Vekili Jaap Wienen, nöbette “Bütün dünya bu yaşananları görüyor. Dünyadaki bütün sendikalar bunun ne kadar utanç verici olduğunun farkında” diye konuştu İT TIR’ları haberi nedeniyle Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün serbest bırakılması istemiyle gazeteci Mete Akyol tarafından 73 gün önce başlatılan Umut Nöbeti’ni dün Uluslararası Sendikalar ALİ Konfederasyonu (ITUC) Genel Sekreter Vekili Jaap AÇAR Wienen, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreteri Luca Visentini, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Celal Ovat, avukat Mustafa Karakaş ve gazeteciler Şahin Alpay, Ömer Madra ve Cihan Güner devraldı. Jaap Wienen, 160 farklı ülkeden 182 milyon işçi adına Silivri’de bulunduklarını belirterek, “Gazetecilerin tutuklu bulunmaları Türkiye için bir utançtır. Ben daha önce Myanmar ve Belarus gibi çeşitli ülkelerde cezaevlerini ziyaret ettim. Bu ülkeler baskıcı ülkeler ama Türkiye AB’ye üye olmaya çalışan bir ülke. Gazetecileri içerde tutmaları utanç verici. 2 ay önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mektup göndererek iki gazeteci dostumuzun serbest bırakılması çağrısı yapmıştım. Daha üzücü olan da Erdoğan’ın “Bu haberi yapanlar bedelini öderler” demesi. Dünyadaki bütün sendikalar bunun ne kadar utanç verici olduğunun farkında” dedi. Tutuklu gazeteciler için gerekli girişimleri yapacaklarını vurgulayan Luca Visentini ise “Dayanışmamız sadece bu ziyaretten ibaret kalmayacak. Gerekli eylem ve girişimleri başlatacağız. Avrupa’ya döner dönmez Avrupa komisyonuyla bağlantıya gireceğiz. Eğer bu ülke AB’nin üyesi olmak istiyorsa Avrupa’daki temel hakları yerine getirmeli. Burada AB yetkililerini göreve çağırıyoruz. Avrupa’nın buna sessiz kalmayacağına inanıyoruz” diye konuştu. “TIR’lar içerisindeki silahları sağır sultan bile duydu”, diyen Kani Beko ise özetle şunları söyledi: “Böyle anlamsız bir gerekçeyle sadece doğru haber yaptıkları için bu gazeteci kardeşlerimin cezaevlerine gönderilmeleri bizim için bir zulüm. Dündar ve Gül hakkında verilen bu kararlar siyasidir.” Umut Nöbeti’ni bugün Cumhuriyet gazetesi Görsel Yönetmeni Hakan Akarsu ve İstanbul Demokrat Ordulular Platformu üyeleri devralacak. Cezaevinden mesaj Amasya’da 2. duruşma Dündar ve Gül, avukatları aracılığıyla Türkiye ve Avrupalı sendikacılara mesaj iletti. “Türkiye ve Avrupa sendikacılığının yüz akı dostlara” diye başlayan mesajda, “Avrupa’nın en büyük toplama kampına bizi ziyarete geldiğiniz için teşekkür ederiz. Ülkemizde, insan hakları ihlallerinin, savaşın, emek sömürüsünün, basına sansürün son bulmasını, demokrasinin, barışın yeşertilmesi için bu dayanışmayı çok önemli buluyoruz. Sadece bizim çıkmamız için değil, ülkemizin bir açık hava hapishanesi olmaması için el ele mücadele edeceğiz. Bu inanç ve bilinçle sizleri saygıyla selamlıyoruz” denildi. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Amasya Muhabiri Mehmet Menekşe hakkında ‘AKP’li Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir’ 16 Mayıs 2015 tarihinde “Açmaya doyamadılar” başlıklı haber nedeniyle 20 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Açılan davanın ilk duruşması 9 Aralık 2015 tarihinde Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapıldı. Tazminat davası açan AKP’li Belediye Başkanı Cafer Özdemir ve avukatlar ilk duruşmaya gelmediği için dava 12 Şubat 2016 Cuma gününe ertelendi. Tazminat davasının ikinci duruşması 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde bugün saat 09.00’da yapılacak. ‘Avrupa’yı uyaracağız’ TRT ve AA’ya ‘ortak dil’ ayarı! Çankaya Köşkü’nde önceki gün yapılan toplantıda bölgedeki operasyon bilgilerine ilişkin açıklamanın ‘tek bir ağızdan’ yapılması kararlaştırıldı izre’de 7 Şubat’ta gerçekği Dolmabahçe buluşması sıraleştirilen operasyonlarsında, Cizre’de, çok sayıda yadaki ölü sayısına ilişkin devralının bulunduğu Cudi Mahallet kurumları arasında çelişlesi’ndeki bodrum katının da kili açıklama skandalına Başaralarında bulunduğu binalara bakanlık el koydu. Başbakan operasyon yapıldığı bilgileri önAYŞE Ahmet Davutoğlu’nun medya ce sosyal medya, sonra da yerel SAYIN patronları ile Dolmabahçe’de kaynaklardan kamuoyuna yanbuluştuğu akşam gerçekleştisıdı. Operasyonun bilançosu korilen operasyonla ilgili TRT, Anadolu nusunda uzun süre net bilgi alınamazAjansı, Şırnak Valiliği, iktidara yakın ken, TRT Haber, gecenin ilerleyen samedya kuruluşlarının, ölü sayısı ile il atlerde geçtiği “son dakika” haberingili yaptığı çelişkili açıklamalar üzede, “Cizre’de teröristlerin kontrolünrine Başbakanlık’ta (Çankaya Köşkü) deki bir bodrum katına güvenlik güçönceki gün ilgili güvenlik birimleri ile lerinin girdiğini ve 60 kişiyi etkisiz AA ve TRT temsilcilerinin katılımıyla hale getirdiğini” duyurdu. toplantı yapıldı. Toplantıda, ilgili gü‘Açıklayamıyorlar’ venlik birimleri ve mülki idare amirlerinin bilgileri karşılıklı teyit ettikten Ancak daha sonra devletin bir başsonra “tek bir ağızdan” açıklama yaka yayın kuruluşu Anadolu Ajansı, ölü pılması kararlaştırıldı. sayısını 10 olarak duyururken, Şırnak Başta Cizre olmak üzere sokağa çık Valiliği de ölü sayısını yine 10 olarak ma yasağı nın ilan edildiği yerlerde, açıkladı. İktidara yakın medya da ölü güvenlik birimlerinin yürüttüğü opesayısını “30” olarak duyurdu. HDP Eş rasyonlarla ilgili haberlere “ortak dil Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise ve kontrollü açıklama” ayarı geldi. Ka Cizre’deki bodrum katının bulunduğu rarın alınmasında Cizre’de 7 Şubat’ta bölgede 7090 kadar insan olduğunu gerçekleştirilen operasyonla ilgili dev ve tankla top atışı yapıldığını belirtelet birimlerinden gelen çelişkili açıkrek, “Orada katliam yapıldı, açıklayalamalar etkili oldu. Davutoğlu’nun “te mıyorlar” iddiasında bulundu. rörle mücadele” konusunda izlenecek Kamuoyuna yansıyan devlet kustratejinin görüşüldüğü medya patron rumları arasındaki çelişkili açıkları ile “basına kapalı” gerçekleştirdilamalar üzerine Başbakan Ahmet C Davutoğlu’nun talimatıyla önceki gün Çankaya Köşkü’nde ilgili devlet kurumlarının katılımıyla bir toplantı yapıldı. Edinilen bilgiye göre, Başbakanlık yetkililerinin yanı sıra, Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü, TRT ve Anadolu Ajansı’ndan üst düzey yetkililerin katıldığı toplantıda, operasyonlarla ilgili haberlerin nasıl verileceği konusunda tavır belirlendi. Toplantıda, Cizre örneğinde olduğu gibi devlet kurumlarının birbiriyle çelişkili açıklamalar yapmasının kamuoyunda, “bir şeylerin üzeri mi örtülüyor” kuşkusuna yol açtığı, bu nedenle de tüm devlet birimlerinin, operasyonlarla ilgili haberler konusunda önce kendi aralarında bilgi paylaşımı yapıp, kamuoyuna da yapılan açıklamalarda bu “ortak dil”in kullanılması, ölü ve şehit sayılarının da yine “kontrollü” olarak verilmesi karara bağlandığı öğrenildi. Toplantıda alınan karara göre, operasyonda görev yapan güvenlik birimleri, mülki idare amirleri (vali, kaymakam) ile karşılıklı bilgileri teyit ettikten sonra kamuoyuna açıklama yapacak, devlet televizyonu ve ajansı da yine tek elden verilen resmi bilgiler doğrultusunda haberleri servis edecek. l ANKARA Kuşkuya yol açıyor G Oktay Kurtböke TGC’de anılacak E Cemil Çiçek’e göre AP’nin kararları siyasi ski Meclis Başkanı ve AKP milletveki Cemil Çiçek, CNN Türk’te Şirin Payzın’ın sorularını yanıtladı. Çiçek, Payzın’ın Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanma kararının Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporunda yer alacağını belirterek tutuklu gazetecilere ilişkin sorusuna “Özel konular üzerinden gidersek... Niye sadece bu 2 kişi oluncaya kadar konuşulmadı. AP çoğu zaman siyasi değerlendirme yapıyor” cevabı verdi. Tutuklu gazetecilere ilişkin soruya kaçamak cevaplar vermeyi tercih eden Çiçek, “Hâkim yasaya göre karar verir. Haşmetli genel başkanların esip kükremelerine, tribünden bağırmalara, köşe yazılarına göre vermez. Ama bizde öyle yapılmıyor. Haksız tutuklama yapmayın dedik” dedi. azetemiz eski genel yayın yönetmenlerinden Oktay Kurtböke, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) düzenleyeceği “17. Meslekte İz Bırakanlar Toplantısı”nda anılacak. Çemberlitaş’taki TGC Basın Müzesi’nde bugün saat 14.00’te gerçekleştirilecek toplantının moderatörlüğünü TGC Başkanı Turgay Olcayto üstlenecek. Toplantıya Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç, gazetemiz yazarı Şükran Soner, Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı ve yazarı Doğan Hızlan konuşmacı olarak katılacak. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle