15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 24 Aralık 2016 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY Kurtuluş elimizde Değerli toplumbilimci Niyazi Berkes, yüzyıllarca süren geri kalmışlığın Kemalist devrim ile aşılmasının nedenlerini üç reddedişe bağlar. Berkes’e göre; saltanatçılık yani Osmanlıcılık, hilafetçilik yani İslamcılık ve de Turancılıktan sıyrılma, Kemalizme devrim kapısını açmıştır. Böylelikle Anadolu insanı, ortaçağ karanlığından kurtulma olanağı elde etmiş, Kemalist devrimin ulusal bağımsızlık, halk egemenliği, Cumhuriyet ve laiklik ilkeleri ile aydınlanmaya, birkaç yüzyıllık sıçrayışa ulaşabilmiştir. Bugün yaşadığımız derin bunalımın, yurttaşları soluksuz bırakan karmaşanın temelinde, Türk devriminin baltalanmasının yattığı kuşkusuzdur. Hazırlanan son anayasa taslağı ile Meclisi feshetme, yasa çıkarma, bakanları belirleme, yargı üyelerini atama yetkileri ile donatılan Cumhurbaşkanı, halk egemenliğinin sona erdirilerek saltanatın geri getirilmekte olduğunu kanıtlamaktadır. Sokaklarda, gazetelerde ve televizyonlarda, hilafet istekleri de açık açık dillendirilmektedir. Ayrıca, komşuları ve tüm dünya ile barışık bir bağımsızlık anlayışından vazgeçilmiş, çeşitli gerekçelerle ulusal sınırlar dışında saldırgan, temelsiz, hayalci girişimlere başvurulmaya başlanmıştır. Sonuçta, 14 yıllık bir süreç içinde kurgulanan karşıdevrim ile saltanatçılığa, hilafetçiliğe ve Turancılığa geri dönülmüş; toplum birbirinden ayrıştırılmış, düşmanlıklar körüklenmiş, özgürlükler bastırılmış, ülke savaş ortamına itilmiş, okullarda bilim yerine safsata okutulmaya başlanmış, yurttaşların gelecekleri karartılarak ortaçağ yeniden hortlatılmıştır. Yapılması gereken, devrimin bilinci, geçmiş deneyimlerin birikimi ve yeniden dirilişin umuduyla tüm aydınlanmacı güçlerle birlikte yaşatılmak istenen ortaçağdan kurtulmaktır. Atatürk’ün gençliğe seslenişinde sözünü ettiği “damarlardaki asil kan”, kimi uçukların ileri sürdüğü gibi ırkçılık değil, tam tersine işte bu kurtuluş bilincinin halkın geninde var olduğu inancına yapılan vurgudur. Yabancı istihbarat cirit atarken Yabancı istihbaratın, taşeron suikast ve terör örgütlerinin cirit attığı bir ülke oldu Türkiye. Olur olmaz işlere burnunu sokan, kendi vatandaşı ile de, çevresindeki ülkelerle de dalaşan, kendisinden başka herkesi ötekileştirerek insanların tepesine yerleşen, zora dayanarak iktidar basamaklarında yükselen, yükselmesine karşın vardığı yer ile yetinmeyen, daha çok yetkilenmek isteyen bir tek kişi yönetimi sayesinde geldik bugüne. Düşünün, düne değin koruyup kolladığı cemaatin yetiştirmesine göz yumduğu, devlete aldığı, polis yaptığı bir adam, büyükelçi vuruyor. Soruşturma da onun gibi cemaatin yetiştirip yetiştirmediği belli olmayan polislerin eline kalıyor. Bu gerekçeye de dayanmış olmalı ki, Putin telefonda “Ben kendi ajanlarımı, soruşturmacılarımı göndereceğim” diyor. Saray’daki de boyun edip kabul ediyor. Putin, “Yargılamayı da biz kendimiz yapacağız” dese, hani onu da neredeyse onaylayacak. Ekonomik kapitülasyonlar (ayrıcalıklar) çoktan geri gelmişti. Sıra içişlerimizde. 24 Aralık 2016 SAYI: 33316 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.46 06.29 06.49 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08.20 13.11 15.27 08.01 12.55 15.15 08.19 13.18 15.42 Akşam 17.49 17.37 18.04 Yatsı 19.16 19.02 19.27 haber/yorum 13 Soyadı Kara, yüreği bembeyaz arkadaşım... Çiçeği burnunda gazetecilerdik 80’lerin ortalarında… Günaydın gazetesinin İzmir bürosunda didinip duruyorduk kendimizi ispat için... Hakan, bir yandan Ege Gazetecilik’te okuyor, geceleri de nöbetçi muhabirlik yapıyordu. Bense üniversiteden henüz mezun olmuştum, polisadliye muhabirliğiyle işin alfabesine girişmiştim. Gün aydınken çalışıyordum! Gündüzcüydüm yani... Muhabbetimiz çok iyi tutmuştu Hakan’la, akşam nöbete gelmesini bekliyor, normalinden daha geç çıkıyordum bürodan... Amatör, hevesli, mesleki hayaller kuran iki genç adam... Sanat sohbetleri yapıyor, geleceğimizi konuşuyorduk, güncel meseleler, havadan, sudan konular... Hava, su, evet... Hakan, sıkı çevreciydi. Almanya’da büyümüş olmanın da etkisiyle epey ilgi duyuyordu çevre sorunlarına... Ama... Her ikimizin de Rahmi Turan ekolünün bol fotoğraflı, iri manşetli Günaydın ve Tan’ında daha çok cinayet, kaza, fuar ya da güncel, aktüel haberlerde imzası çıkıyordu. Çok da şakasını yapardık haberlerimizin!.. Boşanmalar, Ege’ye gelen meraklı turistler, evden kaçan âşıklar haberleri vs... 1 yıla kalmadan Hakan, Cumhuriyet Ege Bürosu’na transfer oldu. Ben de iki yıl sonra yine İstanbul’a, Günaydın’a geldim... 23 yıl süren İzmir serüveninde Hakan gitarını kapar resitaller verir, ben de bazen gitarın yanına bağlamamı iliştirir, yarım yamalak becerimle hevesi mi giderirdim!.. Açıkçası sıkı gitar çalardı Hakan... “Gönlümle baş başa düşündüm demin/Artık bir sihirsiz nefes gibisin/ Şimdi ta içinde bomboş kalbimin/ Akisleri sönen bir ses gibisin/Maziye karışıp sevda yeminim/Bir anda unuttum seni eminim/ Kalbimde kalbine yok bile kinim/Bence artık sen de herkes gibisin... Nâzım’ın üstte yer alan dizelerinden yapılan besteyi muhteşem yorumlardı... Sevdiğim, söylemeye çalıştığım türkülere de gitarıyla eşlik ederdi, İzmir’in günbatımlarında, Ege’nin kıyılarında, arkadaş grupları arasında, evlerimizin balkonlarında... Let It Be’yle başlanır, Kordoba’yla sürer, Lady D’arbanville’le es verilirdi... The Beatles’dan, Livaneli’den, Cat Stevens’tan, Ruhi Su’dan şarkılar, türküler, karmakarışık sesler nefesler... Güzel, çok güzel zamanlardı… Hem hevesli, hem acemi gazeteci çocuklardık… (Sezen’in kulağı çınlasın!) Dedim ya, bizim Alamancı Hakan, Cumhuriyet Ege’ye geçer geçmez, Hikmet Abi’nin teşvikiyle, Almanya’da basılan çevreciyeşilci dergileri de kaynak alarak ardı ardına çevre haberleri, dosyaları yapar olmuştu. Termik santrallar, Kaz Dağları’ndaki altın madenlerinin yaydığı zehirler, Akdeniz foklarının korunması, deltalar vs... Ve en önemlisi de Dalyan sahillerindeki Caretta Caretta kaplumbağalarının korunmasına dair onlarca haber... Tam istediği, hayalini kurduğu bir dünyadaydı gazetecilikte... Üniversitede yüksek lisans tez konusu çevreydi zaten. Mesele çivi çakmaksa, hayata kalmaksa, açın bakın arşivlere Hakan’ın insanlığa, çevre duyarlılığına katkısı ki aldığı onlarca çevre ödülü de bunun taçlanmasıydı yüksek boyuttadır.. HHH Yıllar yıllar sonra İstanbul’da buluşacaktık Hakan Karasinir’le... Soyadındaki “Sinir” çoktaaan gitmiş, Hakan Kara olarak biliniyordu bizim basın çevresinde... Soyadı Kara, yüreği bembeyaz arkadaşım!.. Çevreye duyarlı ve ilgili olduğu gibi, bilişime de akıl ötesi bir yeteneği olacaktı. Bilgisayarı “daktilo ötesi” kullanamayan ben, seyrek de olsa buluşmalarımızda bilişimdijital söylevi çeken, bilgiler veren Hakan’ı hayranlıkla dinleyecektim hep... Yine, havada uçuşan kelimelerden bir şeyler kapamayacak, daktiloda kalacaktım tabii!.. Hakan, Cumhuriyet’in yıllarca haber müdürlüğünü üstlendi, çevreyeşil sayfalarını da yapacaktı, dijitale geçiş, arşivin dijitalleşmesi vs. de cabası... Ben de yıllar içinde İstanbul’da zorlu, rekabeti bol ama keyif veren televizyonbelgeselportre yoluna giriş yapacaktım bildiğiniz gibi... Az görüşsek de çok arkadaştık yine... Basın âlemindeki ilk arkadaşlarımdan biriydi benim, tabii ilk arkadaşlık kolay biter mi? Tabii ki birbirimizi incitmeden, dertte tasada, memleket sorunun Hakan Kara Nebil Özgentürk da bazen gözyaşı dökerek, kimi zaman beyin fırtınası yaparak, bazen de gülümsemeyle gelip geçti yıllar... Çoluk çocuk sahibi olduk. Kocaman adamlar olduk. Ailecek görüştüğümüz de oluyordu. Aynı yaşlarda iki çocuğu büyüten 50 yaş kuşağı iki baba, iki eski dost, sıkı dostlar... Cumhuriyet’i hiç terk etmedi, Cumhuriyet de hiç terk etmedi Hakan’ı... İlginçtir, buluşma mekânımız da Balık Pazarı’ndaki Cumhuriyet oluyordu hep... Ve yine can dostlarımızdan Musa Kart da oluyordu masada... Musa sayesinde kahkahaya pencere açıyorduk kimi zaman... Gitar resitalleri mi dediniz? Ne tuhaf... 80’li İzmir zamanlarımızdan bu yana bir daha olmadı gitar akşamları... O biz bize gitarlı, türkülü iklim bir daha oluşmadı. Hevesimiz ve neşemiz kırılmıştı belki kim bilir? Nasıl kırılmasın ki?.. Gündemin jet hızıyla değiştiği “son dakikalar ülkesi”ydi burası... Hayata bakın ki Cumhuriyet’teki diğer dostlar gibi bir “son dakika haberi”yle içeri alındı yılların haber müdürü Hakan... İki aya yaklaşacak nerdeyse... Ama yine “son dakika haberi”yle dışarı çıkacağına, çıkacaklarına çok inanıyorum.. Çıktığında da Hakan’ı zorlayacağım bu kez, “gitarını kap, imbat akşamlarındaki gibi şarkılarını söyle” diyeceğim... Sesin akisleri sönmeden... ‘Tecrit var’ demek bile yasak Meclis Başkanı Kahraman, CHP’li Çakırözer’in cezaevindeki insan hakları ihlallerine ilişkin verdiği soru önergesini ‘tecrit’ sözü nedeniyle işleme koymadı TBMM Başkanı İsmail Kahraman, CHP nın daha da kısıtlandığı, ceza ve tevkifevi koşulla Eskişehir Milletvekili Ut rının ağırlaştığını belirtir ku Çakırözer’in Silivri ken, özellikle gazetemiz Cezaevi’nde başta gazete yazar ve yöneticilerinin de ciler olmak üzere tutuklu ve hükümlülerin yaşa ALİCAN ULUDAĞ tutulduğu Silivri Ceza İnfaz Kurumu’nda yaşanan dığı hak ihlallerine ilişkin lara dikkat çekildi. Adalet Bakanlığı’na verdiği soru Önergede, “Tutuklu ve hüküm önergesini, içerisinde “tecrit” ifa lüler savunma hakları için hayati desi geçtiği gerekçesiyle işleme önem taşıyan kitaplara ulaşama koymadı ve iade etti. makta, çalışmak için masa iste Çakırözer, 1 Aralık 2016 ta nildiğinde masa örtüsü verilerek rihinde Adalet Bakanı Bekir psikolojik işkenceye maruz bıra Bozdağ’ın yanıtlama kılmaktadır. Henüz iddianame sı istemiyle Meclis si hazırlanmayan gazeteciler ce Başkanlığı’na so zaevinde insan haklarına aykırı ru önergesi verdi. bir şekilde tam bir tecrit hayatına Önergede, 15 Tem maruz bırakılmaktadır” denildi. muz darbe girişi Çakırözer, cezaevlerinde yasak minin ardından uy larla ilgili yanıtlaması istemiyle 5 gulanan OHAL ile soru yöneltti. birlikte tutuklu ve ‘Tecrit’i sorma hüküm Ancak TBMM Başkanı İs lülerin mail Kahraman, 14 Aralık’ta temel Çakırözer’e gönderdiği yanıtta Utku Çakırözer hak önergenin işleme konulmadığını ları bildirdi. Kahraman, gerekçe ola rak önergedeki “hükümlü ve tutukluların hakları daha da kısıtlanmış, cezaevi koşulları ağırlaşmıştır”, “Henüz iddianamesi hazırlanmayan gazeteciler cezaevinde insan haklarına aykırı bir şekilde tam bir tecrit hayatına maruz bırakılmaktadır”, “Tutuklu ve hükümlülerin mektup gönderip alamaması, cezaevinde insan haklarına aykırı bir şekilde tam bir tecrit hayatına maruz bırakılmasının gerekçesi nedir?” ifadelerinin İçtüzük hükümlerine aykırı olduğunu savundu. “Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 96’ncı maddesine göre soru; kısa, gerekçesiz ve kişisel görüş ileri sürülmeksizin; kişilik ve özel yaşama ilişkin konuları içermeyen bir önerge ile açık ve belli konular hakkında bilgi istemekten ibarettir” diyen Kahraman, “Söz konusu kısımlar ve soru çıkartıldığı veya İçtüzük hükümlerin uygun olarak yeniden düzenlendiği takdirde önergeniz işleme konulabilecektir” ifadesini kullandı. l ANKARA KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Yazarlarımız soğuğa mahkum edildi FETÖ üyeliği davası sanığı savcı Murat İnam’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklu bulunan gazetemiz yazar ve yöneticilerinden Güray Öz, Hakan Kara ve Önder Çelik çetin kış şartlarında kaloriferi bozuk, pencere izolasyonu bulunmayan koğuşa konuldu. Cezaevinde kitap sorunu da sürüyor. Yazar ve yöneticilerimiz hâlâ kendi seçtikleri kitapları okuyamıyor. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, Yayın Danışmanı ve yazar Kadri Gürsel, Cumhuriyet Kitap Yayın Yönetmeni Turhan Günay, yazarlar Güray Öz ve Hakan Kara, avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör, çizer Musa Kart ile Önder Çelik 50 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuluyor. Gazetemiz yazar ve yöneticilerinin geçen salı günü koğuşlarında değişiklik yapıldı. Paltolarla oturuyorlar Güray Öz, Hakan Kara ve Önder Çelik’in koğuşları değiştirilerek kaloriferi bozuk, pencere izolasyonu olmayan bir koğuşa konuldu. Gün içinde dahi paltolarıyla oturan yazar ve yöneticilerimiz değişikliğin yapıldığı salı gününden bu yana söz konusu durumun düzeltilmesi için cezaevi yönetimine dilekçe sunuyorlar. Ancak cezaevi yönetimi tamir için uğraştıklarını, parça eksiği için beklendiği cevabını veriyor. Mahalli ile aynı koğuşta Öte yandan birlikte kalan Murat Sabuncu ve Bülent Utku’nun da koğuşlarında değişiklik yapıldı. Sabuncu, Akın Atalay ve Mustafa Kemal Güngör’ün kaldığı koğuşa alınırken, avukat Utku geçen günlerde Cumhurbaşkanı’na ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret iddiasıyla tutuklanan gazeteci Hüsnü Mahalli ve Doğan Holding Ankara İdari Temsilcisi Barbaros Muratoğlu’nun kaldığı koğuşa nakledildi. Ancak Mahalli sağlık sorunları nedeniyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne sevk edildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] ‘Taşınmazı Zaman’ın parasıyla almadı’ FETÖ soruşturmasında tutuklan dıktan sonra serbest bırakılan gazeteci Lalezer Sarıibrahimoğlu’nun avukatı Ümit Kardaş, İstanbul 11. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimliği’ne başvurarak, müvekkilinin mal varlıklarına el konulmasına itiraz etti. Sarıibrahimoğlu’nun evinden gözal Sarıibrahimoğlu tına alındığını, “suç vasfının lehe değişmesi ihtimalinin bulunması” gerekçesiyle tahliye edildiğini bildiren Kardaş, müvekkilinin, babasından kalan iki taşınmazının bulunduğunu belirtti. Kardaş, “Şüphelinin bu taşınmazı edindiği tarihte, Zaman Gazetesi ile bir ilgisi bulunmamaktadır” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle