02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 8 Kasım 2016 10 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL ‘Müzakerelerin askıya alınması onların sorunu’ Çelik, büyükelçilerin, ‘Sadece HDP tutuklamalarından değil, Cumhuriyet’e ve basına yapılanlar, rektör atamalarından da kaygılıyız’ eleştirileriyle karşılaştı Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında son dönem yaşanan gerginlik kayyım atamaları, Cumhuriyet’e operasyon ve HDP Eşbaş kanları başta olmak üzere vekillerin tu tuklanmasının ardından tırmanırken, AB Bakanı Ömer Çelik, Ankara’nın bakışı nı aktarmak için AB büyü kelçilerini davet etti. AB diplomatları Çelik’e “Biz sadece HDP’li vekillerin tutuklanmasından dolayı kaygılı değiliz. Türkiye’de DUYGU GÜVENÇ bir süredir devam eden uygulamalardan rahatsı zız. Bunun içerisinde aka demisyenler, rektör atamaları, belediye lere kayyım atanması, basının durumu ve Cumhuriyet gazetesine yönelik ope rasyon gibi bir dizi uygulama var. Biz ta bii ki terörle mücadelede Türkiye’nin ya nındayız ama bu tip adımlar süreci zor laştırıyor” mesajı verdi. Bakan Çelik, baş ta Cumhuriyet olmak üzere basına yöne lik baskılara, “bu konuları tartışmak için ana çerçevenin 23. ve 24. fasıllar olduğu nu” belirterek yanıt verdi ve “Bu fasıllar açılsın, konuşalım bunları” dedi. AB Bakanı Ömer Çelik, AB büyükel çileri ile bir araya geldi. Toplantıda, bir AB Büyükelçisi “Sizde HDP’lileri tutuk lama nedeni olan konuların bizim parla mentomuzda söylenmesi suç değil” me sajıyla birlik ile Türkiye arasındaki hu kuki farklılıklara işaret etti. AB’li diplo mat, Türkiye’de insanların hapse girme sine neden olan olayların AB ülkelerinde tutuklama nedeni olarak görülmediğinin altını çizdi. Kahvaltıda Türkiye’nin Te rörle Mücadele Yasası’ndaki farklılık ve değişim gereğinin de altı çizildi. İki buçuk saat süren kahvaltının ar dından İsveç’in Ankara Büyükelçisi Lars Wahlund, “Çok açık bir toplantıydı. Ba kan çok net ve açıktı. Türkiye ile konuş mamız gerek. Kürtler konusunda na sıl ilerleyeceksiniz ve AB’ye düşman ca gelen basına yönelik tutumlarını sordum. Bence hepimiz endişeliyiz” diyerek izlenimini aktardı. Çelik, diğer vekillerin ifade vermeye gittiğini belirtirken HDP’lileri ifade vermemekle suçladı. Çelik, Türkiye ile müzakerelerin askıya alınacağı iddialarına ise “Bu Türkiye’nin değil onların meselesidir artık” diyerek karşılık verdi. ‘Sizin de dostunuz değil’ Bakan Türkiye ile müzakereler kesilsin diyenlerin AB’nin de dostu olmadığını belirterek, “Türkiye, evrensel değerlerle uyumlu şekilde dünya ile entegrasyonunu sürdürerek, yoluna devam ediyor. Bundan sonra TürkiyeAB ilişkileri açısından kırılgan dönemdeyiz. AB artık PKK konusundaki çeşitli kurumların çifte standartlarına düzen getirmelidir” diye konuştu. AB Yüksek Temsilcisi Federica Ömer Çelik Mogherini’nin AB Büyükelçilerini olağanüstü toplantıya çağırmasını, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in Demirtaş ve Yüksekdağ’ı kişisel olarak tanıdığını belirten açıklamalarını da sert dille eleştiren Çelik, “Türkiye ile müzakerelerin kesilmesi”ne yönelik çağrılara, “Türkiye düşmanlarının istediği gibi TürkiyeAvrupa ilişkilerini zedelemeye izin vermeyeceğiz. Bugün Türkiye ile AB arasında güçlü ilişkiler kurma günüdür; yapıcı eleştirilerle yepyeni bir sayfa açabiliriz. Türkiye ile müzakereler kesilsin diyenler AB’nin de dostu değil; ırkçılar... TürkiyeAB ilişkilerinin kesilmesi milli çıkarlarımız açısından doğru değildir, AB’nin de buradan kaybı olacaktır” dedi. Juncker’in “Vize serbestisi olmazsa bu Türk yöneticilerin hatası olacak” sözlerine ise Çelik, Juncker’in başarısız olduğunu belirterek “AB komisyonuna saygımız var ama şu anki yöneticilerin viz yonu yok” karşılığını verdi. Çelik, “Meclis’te farklı partilerin olma sına saygı gösteriyoruz ama milletvekili eğer terör propagandası yapıyorsa seçilmişlere dokunulamaz denemez” dedi, HDP’ye karşı özel bir hasmane tutum olmadığını, “parti kapatmaya karşıyız” diyerek savundu. Ardından da şu mesajı verdi: “Siyasi çözüm Meclis’tir, eğer bir parti Meclis’i terk ediyorsa halktan aldığı oya ihanet ediyor demektir... Parlamento dokunulmazlığı vardır, parlamenterin dokunulmazlığı yoktur. Bir kişi seçildikten sonra her faaliyetinin dokunulmaz olduğu anlamına gelmez bu. Bütün bu tablo içinde AB ile paylaştığımız ortak değerleri korumaktan başka bir amacımız yoktur.” Büyükelçilerin gündeminde AB için kırmızı çizgi olan idam cezası da vardı ve Çelik “İdam cezasının gelip gelmeyeceği halkın takdiri olacaktır, demokrasilerde nihai kararı verecek olan halktır” dedi. ‘Naziler çırak kalır’ Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, Türkiye’ye ekonomik yaptırımın gündeme gelebileceğini belirtip Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumunu eleştirmiş ve “Hiç sulandırmadan söylenmeli ki, bunlar Nazi hâkimiyeti sırasında kullanılan yöntemler” demişti. Çelik toplantı sonrası yaptığı açıklamada, bu sözlere şöyle yanıt verdi: “Türkiye’deki konu, Nazi dönemi uygulamalarına benzemiyor, tam tersine Naziler iktidardan gönderildikten sonra Nazilerle yapılan mücadeleye benziyor. Dolayısıyla buna Nazi dönemi uygulamaları demek yerine Nazilerle mücadele sırasında ortaya konulan demokrasiyi korumak, Nazi iktidarının etkilerini silmek için yapılan uygulamalar demek lazım. Yani Fetullahçı Terör Örgütü’nün yanında Naziler çırak kalırlar. Fetullahçı Terör Örgütü’nün yanında Naziler sadece ilkokul öğrencisi gibi kalırlar.” l ANKARA Guardıan’da haber oldu Erdoğan’ın Troll ordusu manşetlerde Guardian’ın Pazartesi ekinin manşetinde Türkiye’yle ilgili bir ‘troll’ haberi vardı. “Troll ordusu: Dijital ordular çevrimiçi savaşıyor” manşetiyle çıkan ekte Çin, Rusya, İsrail, Ukrayna, Birleşik Krallık, Kuzey Kore, Güney Kore ve Türkiye’nin siber savaş ve çevrimiçi propaganda araçları anlatıldı. Leo Benedictus’un yazdığı makalede Türkiye’yle ilgili şu ifadeler yer aldı: “Cumhurbaşkanı Erdoğan 2013’teki Gezi protestolarında bir ders aldı. Maalesef bu ders, Türklerin daha özgürce yaşaması gerektiğine dair bir ders değil, sosyal medyayı kontrol etmesi gerektiğiydi. Bir AKP yetkilisi Wall Street Journal’a partinin yaz sonuna kadar 6 bin kişiyi sosyal medyada çalışmak üzere işe aldığını açıklamıştı. AKP’nin yeni gönüllü ordusu fazla coşkulu çıktı. En küçük eleştiriler bile sosyal medyada garip suçlamalarla karşılaştı. Örneğin gazeteci Emre Kızılkaya hükümetin bir rehine eylemindeki tavrını eleştirince Siyonizmle suçlandı.” Makalede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Twitter’a erişimi engellediği anlatılırken iktidarın kontrolündeki sosyal medya hesaplarının favori konuları olarak “Kürtlere, Rusya’ya, Araplara ve İsrail’e karşı çıkmak” gösterildi. Türkiye’ye yaptırım sinyali Lüksemburg Dışişleri Bakanı, Erdoğan’ı çok sert eleştirirken AB’nin Ankara’ya yönelik ticari yaptırımının gündeme getirilebileceğini söyledi Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Assel meleri sert bir dille eleştiren Jean Asselborn, Cumhurbaş born, Türkiye’de muhalif kanı Tayyip Erdoğan’ın ken lere uygulanan yöntemle dini devlet içinde mutlak bir rin “Nazi yöntemlerini an güç olarak gördüğünü ve hu dırdığını” söyleyerek AB’nin kuk devleti kurallarını dev Türkiye’ye ekonomik yaptı re dışı bıraktığını öne sürdü. rım uygulamasının günde Bu durumu, “diktatörlüğün me gelebileceğini ifade et kullanma kılavuzu” olarak ti. Alman Deutschlandfunk nitelendiren Lüksemburg radyosuna konuşan Assel Jean Asselborn Dışişleri Bakanı, Kürtlerin born, Türkiye ihracatının ya de Türklerin de her an ce rısının Avrupa ülkelerine gerçekleşti zaevine girme korkusu ile yaşadıkları ğini ve Türkiye’ye yapılan yatırımla nı ve bu durumun AB üyesi olmak iste rın yüzde 60’ının Avrupa Birliği’nden yen bir ülkeye yakışmadığını ifade etti. geldiğine dikkat çekti. Türkiye’de son dönemde yaşanan siyasi geliş ‘Nazi yöntemleri’ meler ışığında bu ekonomik verile Asselborn, Türkiye’de “sivil ölüm” rin Ankara’ya yönelik bir baskı aracı olarak adlandırdığı bir süreç yaşandığı olabileceğini belirten Asselborn, “Bel nı, bu süreçte cezaevinden tahliye edi li bir noktadan sonra bu baskı aracını len insanların isimlerinin resmi yayın kullanmaktan başka çaremiz kalmaya organlarında yer aldığını, bu insanla cak” diye konuştu. Türkiye’deki geliş rın diplomalarının ve kimliklerinin yok edildiğini ve çalışma hayatından tamamen uzaklaştırıldıklarını vurguladı. Bu insanların gelirinin olmadığını, evlerini kaybettiklerini ve açlıkla mücadele ettiklerini dile getiren Asselborn, “Hiç sulandırmadan söylenmeli ki, bunlar Nazi hâkimiyeti sırasında kullanılan yöntemler” dedi. ‘Kanallar açık olmalı’ Almanya Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert ise son gelişmelerin ışığında Türkiye’ye karşı herhangi bir yaptırım tartışmasına girmeyeceklerinin altını çizerek “İhtiyacımız olan şey Türkiye’deki gelişmelere karşı Avrupa’nın pozisyonunu netleştirmek. Bu nedenle iletişim kanallarının açık kalması önemli” dedi. Seibert, Türkiye’de idam cezasının yürürlüğe girmesi halinde AB’ye tam üyelik müzakerelerinin durdurulmasının kaçınılmaz olduğuna da dikkat çekti. FT: Erdoğan engelleri kaldırıyor Britanya’da yayımlanan Financial Times gazetesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz da yaşanan kanlı darbe girişiminin ardından ülkedeki muhaliflere yönelik operasyonların arttığına, 100 bine yakın devlet çalışanının tasfiye edildiğine dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Son hedef ülkenin en eski gazetesi ve laikliğin kalesi olan Cumhuriyet oldu. Üst düzey yöneticilerin tutuklanması, absürdçe ‘terörizme yataklık etmekle’ suçlanması, AKP iktidarı döneminde hâlâ bağımsız kalabilen az sayıdaki ana akım gazeteden birinin hayatta kalmasını tehdit ediyor. İkinci hedef Kürt siyasi muhalifler oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başkanlık hırsına engel olacak her şeyi ortadan kaldırmayı hedefliyor.” Genelkurmay’da raporcu ABD askeri ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’ın sürpriz Türkiye ziyareti sırasında, mevkidaşı Hulusi Akar’la, ‘CENTCOM Komutanı Votel’e rapor verecek üst düzey bir ABD’li yetkilinin Türkiye Genelkurmay Başkanlığı’nda görevlendirilmesi’ konusunda anlaştığı açıklandı. ABD Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’ın Türk mevkidaşı Hulusi Akar’la Ankara’da gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yazılı bir açıklama yayımladı. Dunford’ın görüşmenin ardından “IŞİD karşıtı koalisyon ve Türkiye, Rakka’nın ele geçirilmesi, kontrol edilmesi ve yönetilmesi konusundaki uzun vadeli planlarla ilgili olarak birlikte çalışacak” dediği aktarıldı. AB’DEN TEPKİLER n SEbastıan kurz: Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Türkiye’de yaşanan son gelişmelerin ardından Avrupa Birliği’nin Ankara’ya karşı duruşunu değiştirmesi ve sığınmacı anlaşmasıyla Türkiye’ye verilmesi vaat edilen milyarca Avro’luk para akışının durdurulması gerektiğini savundu. Ö1 radyosuna konuşan Kurz, önümüzdeki hafta yapılacak Avrupa Birliği dışişleri bakanları toplantısında Türkiye’nin “Bir numaralı gündem maddesi” olması gerektiğinin altını çizerek, “Farklı bir AB politikasında uzlaşılması gerektiğini” ifade etti. n Josef JannIng: Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) Berlin Bürosu Direktörü Josef Janning, son gelişmeleri DW Türkçe’ye değerlendirirken, “Avrupa Türkiye’yi, Türkiye de uzun vadeli siyasi ve ekonomik istikrarı için en çok ihtiyaç duyduğu ortaklarını kaybediyor” dedi. Janning, “Erdoğan’ın son dönemde Brüksel ve Almanya’yı hedef alan açıklamalarının daha çok iç kamuoyuna yönelik olduğunu hayal kırıklığı, kızgınlık ve gurur kaybının bir karışımını yansıttığını düşünüyorum. Türkiye’nin pragmatik siyasi çıkarlarını tehdit ediyor bu söylem. Erdoğan kendi ayağına kurşun sıkıyor. Belki kendince gururlu bir şekilde kurşun sıkıyor, ama ayağına sıkıyor” yorumunu yaptı. n GuardIan: Britanya’da yayımlanan Guardian gazetesi editörü Peter Preston, “Türkiye’nin Cumhuriyet üzerindeki baskısı, Erdoğan’ın gazabının gerçek boyutlarını gösteriyor” başlıklı bir makale kaleme aldı. Preston, Cumhuriyet gazetesi için “Laik, bağımsız Cumhuriyet gazetesi, Türkiye’nin basın özgürlüğü tacının değerli taşlarından birisi” tanımlaması yaparken “Demokrasinin öldüğü yerlerde her zaman bir taşma noktası vardır ve Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan 100 bin kamu personelini tasfiye edip daha fazla medya organını kapatarak, Cumhuriyet çalışanlarını tutuklayarak buna geçen hafta ulaştı” yorumunu yaptı. n Süddeutsche ZeItung: Almanya’da yayımlanan Süddeutsche Zeitung, HDP’nin meclisin çalışmalarına katılmayacağını duyurmasının Türkiye’yi tehlikeli mecralara sürükleyebileceği uyarısında bulunarak şu yorumu yaptı: “Geriye kim kalacak? Sadece Erdoğan mı? HDP meclisin çalışmalarına katılmama tehdidinde bulunuyor. Bu durumda siyaset parlamentodan sokağa taşarsa bütün Türkiye açısından kestirilmesi mümkün olmayan sonuçlar doğabilir. Türkiye’nin birliğini koruyabilecek tek yer Ankara’daki TBMM’dir.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle