23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 20 Ekim 2016 4 Haldun Taner artık bize fazla Son Osmanlı Meclisi Mebusan’ı ile Darül fünun, mensubu olan ve yazıları, dersleri, konferansları ile Kurtuluş hareketinin, Türkiye’nin bağımsızlığının, işgal İstanbul’undaki savunucusu Ahmet Selahattin Bey, ani ölümüyle oğlu Haldun’u beş yaşında yetim bıraktı. Haldun Taner’i, kocasının ölümünden sonra kayınpederinin konağına yerleşen annesi tek başına büyüttü. Ahmet Selahattin’in Galatasaray’da parasız yatılı okuyan oğlu Haldun, devlet bursuyla iktisat ve siyasal bilimler okumak üzere gittiği Heidelberg’de vereme yakalanınca, tahsilini yarıda bırakarak yurda geri döndü. Ondan sonra da edebiyat, tiyatro ve gazetecilik alanlarında parladı. Haldun Taner, bu alanlarda, öğretmen niteliğiyle de sivrilmişti. Ahmet Selahattin’in oğlu, öğretmenliği adeta babadan tevarüs etmişti. Gelecek vaat eden gençlerin ellerinden tutup yetişmelerine katkıda bulunmak, Haldun Taner’in asli uğraşları arasındaydı. Türk yazınının ve tiyatrosunun nice değerinin kazanılmasında Haldun Taner’in katkıları vardır. HHH 1950’li yıllarda, önce öykücü olarak çok parlak bir çıkış yapıp, öykünün unutulmazları arasındaki yerini alan Haldun Taner için, yıllarca birlikte çalıştığı, öğrencisi ve iş arkadaşı aktör Metin Akpınar şunları söylemiştir: Haldun Bey Türk tiyatrosunu iki kez içine yuvarlandığı çıkmazdan çekip çıkarmıştır. Gerçekten de Haldun Bey önce 1960’lı yıllarda, epik tiyatroyu getirerek, daha sonra da kabare türünün gelişmesine önayak olarak, tiyatromuzu saplandığı durgunluktan çekip almıştır. Bu yüzden, Kadıköy’deki tiyatro binasına seçkin tiyatro yazarı ve öncü tiyatro adamı Haldun Taner’in adının verilmesi son derecede yerinde olmuştur. Haldun Bey ömrünün son yıllarını Mühürdar Caddesi ile Yaver Bey Sokağı’nın köşesindeki binada geçirmiş, hatta kitaplarından birine adını veren “Yalıda Sabah” öyküsünü de orada yazmıştır. Haldun Hoca’nın Mühürdar’a büstünün konması ise bu tür vefakâr davranışlara epey uzak nadan bir toplum adına şaşırtıcı, şaşırtıcı olduğu ölçüde de sevindirici bir davranış olmuştur. Geçen hafta sonunda bu büst bilinmeyen kişilerin saldırısı sonucu kırıldı. Olaya önce bir anlam veremedim. Geniş pardösüsü, alameti farikası haline gelmiş, beresi, elinde çantasıyla, Kadıköy vapuruna biner veya Tepebaşı’nda Şehir Tiyatroları’nın karşısındaki Pelit Pastahanesi’ne girerkenki görüntüsü hâlâ capcanlı gözümün önünde olan Haldun Taner’in büstüne kim, hangi amaçla saldırmış olabilirdi ki? Haldun Taner, çağdaşlık ve özgürlük savaşının inanmış, kararlı bir yürütücüsü olmasına, öykülerinde ve piyeslerinde toplumsal çarpıklıklarımızı ince ve keskin mizahıyla tiye almasına karşın, bir kavga adamı olarak simgeleşmiş biri değildi ki. HHH Evet Haldun Taner solcuydu. Ama çelebi, biçemi, İstanbul Efendisi meşrebine de yansımış olan eserlerinde hemen fark edilen engin hoşgörüsü ile, kavgadan çok üretime, yeni değerler yaratmaya öncelik tanıyan Haldun Bey’in solculuğunun, birilerini ifrit etmesi doğrusu ya şaşırtıcıydı. Sonra oturup düşündüm ki toplum artık yeni bir evreye girmişti. Artık, kendisi gibi olmayan, aynı tornadan çıkmayan, biat kültürüne boyun eğmeyen, seçkin farklılığı ilk bakışta belli olan herkese düşman yeni yükselen sınıfın egemeni olduğu Türkiye’de bu sınıfın mensupları ile onların takipçileri insanlar, kendileri gibi olmayan, kendisine benzemeyen herkesi düşman görüp saldırmaya, kendi toplumsal kazanımları ve değerleriyle kavga etmeye, onları ayaklar altına almaya hazırdı. Haldun Taner’in büstünün saldırıya uğramasının, kendi öz değerlerine saldıran bir toplumda şaşılası yönü yoktu. Öyküleri birçok dile çevrilen, oyunları birçok ülkede sahnelenen Haldun Taner artık bu topluma fazlaydı, bu ülkede büstüne de yer yoktu. Etkinlik yasakları muhtara işletilmedi Gaziantep’te ay sonuna kadar her türlü etkinlik valilik tarafından yasaklanırken Muhtarlar Günü nedeniyle dün vali yardımcısı ve kaymakamların katılımıyla tören düzenlendi. Muhtarlar Günü nedeniyle 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen törene Vali Yardımcısı Mustafa Asım Kalkan, Türkiye Muhtarlar Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ökkeş Titiz, muhtarlar ve vatandaşlar katıldı. Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı törende muhtarlar tarafından Atatürk Anıtı’na çelenk bırakıldı. Türkiye Muhtarlar Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Titiz, muhtarlık makamının siyasal barışın sağlandığı tek makam olduğunu söyledi. Muhtarların acilen yeni bir kanuna ihtiyacı olduğunu söyleyen Titiz, “Atatürk’ün dediği gibi ‘Muhtar demokrasinin temel taşıdır’” ifadesini kullandı. l DHA haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU ‘Biz atıyorduk, onlar şerh koyuyorlardı’ Eski Genelkurmay Başkanı Özkök, Ağustos 2004’te alınan MGK kararının perde arkasını anlatırken ‘Biz Gülen konusunda hep uyardık ama bir şey yapılmadı’ dedi Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Ağustos 2004’te FETÖ’ye karşı alınan MGK kararından önce tüm kuvvet komutanlarıyla tartışarak böyle bir karar alındığını belirte rek, “Hükümeti kesin ola rak bilgilendirdik. Dedik ki durum iyi değil. Gerekli bir icra planı yapılsın bu iş ta MAHMUT LICALI kip edilsin dedik. Sonra biz de ne yapılıyor diye izledik. Fakat fazla bir şey yapıldı ğını da göremedik” diye konuştu. TBMM Darbe Komisyonu’na bilgi ve ren eski Genelkurmay Başkanı Özkök’ün söyledikleri özetle şöyle: ‘1957’de ilk defa gördüm’ 1957 yılında Işıklar Askeri Lisesi’nde okudum. Harp Okulunda namaz kılan arkadaşlarımız vardı. Oraya Kuleli Askeri Lisesi’nden gelenler vardı. Bize yaklaşmıyorlardı. Garip ve tuhaf konuşuyorlardı. Bu kişilerin Kuleli’de bir öğretmen tarafından etkilendiğini öğrendik. Okuduğu kitapların iyi kitaplar olmadığını gördük. Ben Nurcuları ilk defa o zaman gördüm. MGK’de açıkça söyledik: 2002’de Genelkurmay Başkanı oldum. Bu işin üzerine daha ciddiyetle gittim. Bu işin üzerinde çok durduk. 2004 Ağustos ayında askerin önerisiyle bu örgütün çok büyük imkân ve kabiliyete kavuştuğu tespiti yapıldı. İmkân ve kabiliyet çok yıllarda olur, ancak niyet bir gecede değişir. MGK’de bunu açıkça söyledik. Fazla bir şey yapıldığını görmedik: Bu gizli görüşme Taraf gazetesinde yer aldığı için anlatıyorum. Hükümeti kesin olarak bilgilendirdik. Dedik ki durum iyi değil. Gerekli bir icra planı yapılsın bu iş takip edilsin dedik. Sonra biz de ne yapılıyor diye izledik. Fakat fazla bir şey yapıldığını da göremedik. Kuvvet komutanlarıyla tartışarak karar aldık: 2004 MGK kararı öncesinde kuvvet komutanlarıyla oturup tartıştık. Özellikle ben çok arzu et Özkök’e göre de milat 2004 Eski Genelkurmay Başkanı Özkök, TBMM Darbe Komisyonu’na bilgi verdi. tim. Hepimiz ferdi olmakla birlikte fikir birliği yaparak gittik MGK’ye. Ancak bu karardan sonrası bizim elimizde olan bir şey değil. Siyasileri tenkit etmek haddimin dışındadır. Bu karara karşı ne yapıldığını bilmiyoruz. Biz atıyorduk, hükümet şerh koyuyordu: Bizim yapabileceğimiz şey, yakaladığımızı TSK’den atıyorduk. Fetullahçılık suçtur diye bir kanun yok. Emir komuta zinciri dışında emir almak disiplinsizliktir. Bizim yapabildiğimiz yakaladığımızı atmaktı. Ancak hükümet üyeleri bunlara şerh koyuyorlardı. Şerhlere karşın biz bunları gönderdik. TSK sanki ihmal etti gibi bir algı yaratılıyor ama bu doğru değil. Ben de o dönem “Şerh kararı irticacıları yüreklendiriyor” diye açıklama yaptım. Makamda hiç namaz kılmadım: TSK özellikle dinden dolayı irtica olacak mı diye bir tehlikeye çok hassas davranmıştır. TSK, dine değil de irticaya soğuk davranmıştır. Ben inançlı bir insanım, bunu hiçbir zaman saklamadım. Benim öğrenciliğimde terhis olanlar şerbet getiriyor lardı, telavet okunurdu. Ama bir defa makamda namaz kılmamışımdır. Babaannemden öğrendiğim söz: (Ergenekon ve Balyoz’a karşı hiçbir tutum almamakla eleştirilmesi üzerine) Bana olmamış bir şey olursa ne olur gibi bir soru sordular. Babaannemden öğrendiğim sözü (Kasaptaki ete soğan doğramam) söyledim. Benim zamanımda hiçkimse tutuklanmadı, hiçbir dava açılmadı. Ben emekli olduktan sonra oldu. Şehidimizin cenazesine gitmeye korkuyorduk: (Başörtüsüyle ilgili açıklamalar üzerine) İnsanların kafasındaki tarla olgunlaşmadan tohum ekilmez. Avcı, ördeği ürkütmeden yaklaşmalı. Bir şeyi yaparken yavaş yavaş usulüne uygun olarak yapmalısınız. Ben öyle başlattım. Şehidimizin cenazesine gitmeye bile korkuyorduk, başörtüsü nedeniyle. Benim babaennemin başı kapalıydı annemin başı eşarplıydı, gelinimin ise göbeği açık. Hükümet sorumlu: FETÖ’nün sızmasındaki sorumlunun kim olduğu sorusu üzerine) En başta hükümet sorumludur; orkestra şefi hükümettir. l ANKARA Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün dün TBMM Darbe Komisyonu’ndaki konuşması bir kez daha AKP’nin ve Saray’ın 15 Temmuz’un ardından ‘darbecilerle mücadelede 1725 Aralık’ı milat olarak göstermesiyle’ ilgili tartışmayı gündeme getirdi. Özkök’ün “20042006’da her MGK ve YAŞ’ta gündeme getirdik” ifadesi iktidarın milat tezini bir kez daha çürüttü. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu daha önce Meclis’teki grup toplantısında Özkök’ün ayrıntılarıyla anlattığı 12 yıl önceki MGK toplantısına atıf yaparak, “Eğer milat arıyorlarsa milat bu bakın arkadaşlar, 2004 Milli Güvenlik Kurulu kararı diyor ki burada gayet açıkça Fethullah Gülen konusunu getiriyor tehlikedir diyor ve bununla ilgili önlem alın diyor. Altında kimin imzası var, Recep Tayyip Erdoğan, Hilmi Özkök, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, Vecdi Gönülü, Abdülkadir Aksu, Aytaç Yalman, Özden Örnek, İbrahim Fırtına, Şener Eruygur ve Cumhurbaşkanı olarak Ahmet Necdet Sezer. Ee bunu örnek al, niye almıyorsun. Niye illa 1725 Aralık? Efendim bizim haberimiz yoktu. Senin bal gibi de haberin vardı ve kapı gibi de senin altında imzan var arkadaş. Sen imzanı da mı hatırlamıyorsun” demişti. Şahin ve Güler komisyona gelmedi Komisyonun açıklanan çalışma takvimine göre dün eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve eski CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler sunum yapması beklenirken iki isim de dün komisyona gelmedi. ‘Hedef Cumhuriyet’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, 29 Ekim’de CHP’nin Anıtkabir’e yürüyeceğini söyleyerek “İzin verseler de vermeseler de kutlayacağız’’ dedi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mustafa Kemal Atatürk’ün istemediği koltuğu Tayyip Erdoğan’ın kendi için iste diğini belirterek, “Atatürk bu sistemin Türkiye’yi ileri götürmeyeceğini biliyordu. Başkanlık sistemine, baş kan ben olsam da bizden İKLİM ÖNGEL biri olsa da karşıyız” dedi. 29 Ekim’de CHP’nin Birinci Meclis’ten Anıtkabir’e ka dar yürüyeceğini ve kendisinin de orada olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “İzin ver seler de vermeseler de kutlayacağız’’ diye konuştu.CHP MYK, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında basına kapa lı toplandı. Toplantıda başkanlık sistemi ve Ankara Valiliği’nin 29 Ekim Cumhu riyet Bayramı’nı da içine alacak şekilde 30 Kasım’a kadar aldığı gösteri ve mi ting yasağı konuşuldu. ‘Egemenlik sorgulanır’ Edinilen bilgiye göre, Kılıçdaroğlu, her milli bayram geldiğinde ülkede bayramın yapılıp yapılmayacağının tartışıldığını belirterek, “İzin verseler de vermeseler de kutlayacağız. Yalnız CHP’lileri değil, Cumhuriyet’e inanan herkesi 29 Ekim’de bekliyorum” dedi. Bunun bir egemenlik sorunu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bir ülkede kuruluş yıldönümü kutlanmazsa, o ülkede egemenlik sorgulanır” dedi. ‘Güvenlik bahane’ Yasaklamanın “güvenlik” bahane edilerek yapıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, bu anlayışın Cumhuriyet’e, 1923’e karşı olduğunu kaydetti. Bunu Lozan’da gördüklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “FETÖ ile aynı menzile yürüme lafı boşa değil. Menzilleri Cumhuriyeti ve değerlerini yok etmek” dedi. ‘Atatürk istemedi’ Mustafa Kemal Atatürk’ün istemediği koltuğu, Erdoğan’ın kendi için istediği ni söyleyen Kılıçdaroğlu, “Çünkü Atatürk bu sistemin Türkiye’yi ileri götürmeyeceğini biliyordu. Başkanlık sistemine, başkan ben olsam da, bizden biri olsa da karşıyız. Bunların hedefi Suud ailesi olmak. Ortadoğu’da tek adamların ülkelerini ne hale getirdiğini görüyoruz. Herhalde, Erdoğan başkan olursa, damadı da başkan yardımcısı yapmayı hayal ediyor” dedi. Başkanlığa yalnız CHP’nin değil, Atatürk’e, Cumhuriyet’e sahip çıkan herkesin karşı çıkacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Her türlü manipülasyona, propaganda imkânına rağmen halk başkanlık istemiyor. Biz bu sisteme olanca gücümüzle karşı çıkacağız” diye konuştu. ‘Muhatabımız iktidar’ Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başkanlık sistemini gündeme getirmesinin ardından başlayan tartışmalara da değinerek ve kurmaylarını, “MHP ile polemiğe girmeyin. Muhalefete muhalefet olmaz. Muhatabımız iktidar” diyerek uyardı. l ANKARA ‘Başkanlık savaş demek’ CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, MYK toplantısının ardından yaptığı basın toplantısında, AKP’nin faşist rejimini korumak için Mehmetçiğin kanı pahasına savaş aradığını, başkanlığın savaş demek olduğunu, bir kişinin kaprisi olan başkanlığın, o bir kişi ve avanesi hariç hiç kimseye faydası olmadığını, tersine Türkiye’ye ağır bir faturası olduğunu kaydetti. “Biz başkanlıktan yanayız. Ülkeyi tek adama teslim etmeye hazırız” demeye cesaret edemeyenlerin olduğunu söyleyen Böke, “Bu mahçup başkancılar ‘muhalefetin çözümü ne’ diye soruyorlar. Çözüm, herkes nasıl anayasaya paşa paşa uyuyorsa, Cumhurbaşkanı’nın da yemin ettiği anayasaya uymasıdır. Hakikat, adına Türk tipi başkanlık denen ucubenin bir tek adam faşizmi olduğudur” dedi. DEMİRTAŞ: Referandumda hayır kampanyası yürüteceğiz HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Musul’a yönelik açıklamalarıyla bölgede dünya savaşına giden yolun taşlarını döşediğini söyledi. Başkanlık sistemiyle ilgili olarak parlamentoda hayır diyeceklerini belirten Demirtaş, “Referandumda da en etkili hayır kampanyasını yürüteceğiz” dedi. Diyarbakır’da basın toplantısı düzenleyen Demirtaş, Türkiye’nin Musul operasyonuna katılma ısrarıyla ilgili soruları, “Cumhurbaşkanı net bir şekilde açıklıyor. ‘Misakı Milli’ye bakarsanız anlarsınız’ diyor. Yani Musul’u ve Kerkük’ü Türkiye sınırlarına katmak. Eğer Cumhurbaşkanı’nın niyeti buysa, bu, bölgede yeni savaşların, dünya savaşına gidecek yolun taşlarını döşemekten başka bir şey değil” diye yanıtladı. Başkanlık sistemiyle ilgili olarak, sistemin adına bakmadığını söyleyen Demirtaş, “Fiili başkanlıktan bu yana beyefendinin yaptıklarına bakın, diktadır. Memleketin demokrasiye ihtiyacı var” diye konuştu. ‘Bizimle uğraşmasınlar’ HDP’lilerin gözaltına alınmasına da tepki gösteren Demirtaş, “11 Ekim’den bu yana 30’u il ve ilçe başkanı düzeyinde çok sayıda arkadaşımız gözaltında” dedi. AKP Dicle ilçe başkanının öldürülmesinden sonra gözaltıların başladığını belirten Demirtaş, Diyarbakır Valisi, Cumhuriyet Başsavcısı ve emniyet yetkililerine seslenerek “Gerçek darbecilerle mücadele etmek yerine demokrasi ve barış talep eden bir partiyle uğraşmaktan vazgeçmelidirler” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle