25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 15 Ekim 2016 EDİTÖR: AYFER ARSLAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Hükümet başka, piyasa başka telden çalıyor Ekonomi yönetimine göre dolarda 3 TL seviyesi normal. MB faiz indirimine devam edebilir. Ancak piyasa çevreleri ise bunun TL’yi iyice zayıflatacağı görüşünde Başkanlık sistemi tartışmaları ve jeopolitik risklerle önceki gün 3.11 lira sınırını aşan dolar TL kuru dün 3.07’ye kadar ge rilerken, piyasalarda gözler 20 Ekim Perşembe günü ya pılacak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Po litikası Kurulu (PPK) toplantısı na çevrildi. AKP hükümetinin çe AYFER ARSLAN şitli kanadından yükselen ses ler TCMB’nin ne olursa olsun faiz indirimi ne devam etmesi gerektiğini savunurken, piyasa çevreleri bunun özellikle TL’yi zayıflat ması açısından çok riskli ola cağı görüşünde. Endişeler sürüyor Önceki gün 3.1130 TL ile rekorunu tazeleyen dolar, dün güne 3.09 seviyesinden başladı. Öğleden sonra ABD’de ÜFE verilerinin beklentileri aşması sonucu kur 3.07 seviyelerine kadar geriledi. Analistlere göre kurdaki düşüşte, gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelik satış baskısının hafiflemesi ve yerli yatırımcıların döviz satışı etkili oldu. Dövizde şimdilik tansiyon düşmüş olsa da, piyasalarda siyasi belirsizlikler Tarımda ürküten düşüş TEMA Vakfı, son 13 yılda 2.4 milyon hektar tarım arazisinin kaybedildiğini açıkladı. Vakfın Genel Müdürü Doç. Dr. Barış Karapınar, “Bu rakam Türkiye’deki tarım topraklarının yaklaşık yüzde 10’una denk geliyor. Son dönemde benimsenen kömür odaklı enerji politikaları nedeniyle Türkiye tarımının geleceği için tablo karanlık görünüyor. Tarımsal açıdan önemli bölgelerimiz olan Adana, Çanakkale ve Konya havzası büyük kömür yatırımları ile karşı karşıya” dedi. “Türkiye’de 80’e yakın termik santral yapılması planlanıyor” diyen Karapınar, her biri 150200 km çaplı bir alanı etkileyecek bu santralların yaratacağı hava kirliliğinin de 15 milyon hektar tarım alanını olumsuz etkileyeceğini vurguladı. l İSTANBUL (Cumhuriyet) İzin olmayan yereteşvikyok Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın üzerinde uzun bir süredir çalıştığı ‘Milli Tarım Reformu’ Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklandı. Yıldırım, çiftçiye 13 milyar lira destek verileceğini belirterek, “Stratejik 19 tane ürün belirlendi. Belirlenen yerler dışında ekilen ürünlere destek yok” dedi. Yıldırım’ın konuşmasından diğer satırbaşları şöyle: 4 7 milyon hektar arazi birleştirilecek. 4 Destekleme başvuruları basitleştiriliyor, fiyat istikrarı için yeni sistem geliyor. 4 Gübrede yüzde 23 indirim sağlandı. Çiftçinin mazotunun yarısını devlet verecek. 4 Damızlık amacıyla ithalat yapılacak. Buzağı başına 750 TL destek verilecek. 4 25 ilde mera hayvancılığı yetiştiriciliği bölgeleri oluşturulacak. 4 Çiğ süt fiyatı düştüğü zaman hemen müdahale edilecek. l Ekonomi Servisi Şimşek: Korumacılıktan kaçınmalıyız Mehmet Şimşek Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Ta nıtım Ajansı’nın başkanlığını yürüttüğü Dünya Yatırım Tanıtım Ajansları Birliği (WAIPA) Dünya Yatırım Konferansı’nın açılışında, güçlü, sürdürülebilir ve is tihdam yaratan küresel büyümeden uzak olunduğunu, bu nedenle ülkelerin daha fazla yatırım yapması gerektiğini söyledi. Şimşek, “Geleceğe yö nelik olarak yapıcı olmak lazım. Çünkü bu konuda yapabileceğimiz çok şey var. Küresel büyümeyi engelleyen korumacılıktır. En azından küresel ticaretin yüzde 67 büyümesini isteriz. Korumacılık önemli bir tuzak. Bundan kaçınmalıyız. Bunun için güçlü çabaya ihtiyacımız var” diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye’nin ışığa doğru giden bir trend içinde olduğunu, bunun bir hikâye olacağı gibi yatırım hedefi olarak da algılanabileceğini söyledi. Öte yandan Saxo Bank Döviz İşlemleri Strateji Müdürü John Hardy, piyasalarda ‘artık oyunun bittiğine’ dikkat çekerek, “Tek başına hareket eden para politikasının işe yaramadığı” uyarısı yaptı. Yılın son çeyreğine ilişkin bir değerlendirme yapan Hardy, “Bu nedenle son çeyrek için ana işlem temamız parasal genişlemeye ve etkisine inancımızın zayıflamasıyla büyük parasal genişleme kurlarının diğer kurların çoğuna göre daha iyi performans göstermesini beklemek” dedi. ve jeopolitik riskler nedeniyle endişeler sürüyor. Analistler TL’nin son 3 ay içerisinde gelişmekte olan ülke para birimleri arasında en kötü performansı gösteren para konumunda olduğunu belirtse de, AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanlığına yakın çevrelerde ise tam tersi bir iyimserlik hâkim. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem, dolarda yılbaşından bu yana yaşanan artışın enflasyonun altında olduğunu belirterek, “Endişeye gerek yok. ‘TCMB faiz indirimlerini otomatiğe bağladı. Ne olursa olsun gidebileceği yere gidecek, ne olursa olsun kıyamet de kopsa buna devam edecek diye bir şey yok’. Günün koşullarına, konjonktüre uygun hareket edecektir” görüşünü aktardı. MB pas geçmeli Risk iştahı iyileşirse kurun 3.05’e kadar gerileyebileceğini belirten T Bank Baş ekonomisti Veyis Fertekligil ise, mevcut jeopolitik riskler ve ABD Merkez Bankası Fed’den faiz artırım beklentileri nedeniyle doların tekrar 3.10’un üzerine çıkabileceğini düşünüyor. Merkez Bankası’nın 20 Ekim’de yapacağı toplantının piyasaların yönünü belirlemesinde etkili olacağını ifade eden Fertekligil’e göre, burada alınacak aksiyon çok önemli. Fertekligil, “Bu şartlarda faiz indiriminin devamı piyasa gerçekleriyle uyuşmaz. Bence MB bu ayı pas geçmeli. Aksi halde dolar TL’de 3.15 patikasına doğru gidebiliriz” uyarısında bulundu. Uluslararası finans kuruluşlarının raporlarında da Türk lirasının yıl sonunda 3.50’ye kadar tırmanabileceğine ilişkin tahminler dikkat çekiyor. Aralarında Cristian Maggio’nun da bulunduğu TD Securities analistlerinin çarşamba günkü raporunda, dolar/TL’de short (kısa) pozisyon alınması tavsiye edildi. Raporda, kısa pozisyonda hedefin 3.03 olduğu ve 3.1150 seviyesinde “zararı durdur” (stop loss) koyulması önerildi. 2016 yılı sonu dolar/TL tahmini 3.5 seviyesinde olan TD Securities, buna karşın TL’deki değer kaybının hızının önemli olduğunu, kurdaki son hareketlerin lirada düşüş bekleyenler için bile aşırı olduğu belirtildi. Özel sektörün borcu 208 milyar dolara ulaştı Özel sektörün Ağustos 2016 itibarıyla uzun vadeli borçlanması artarken kısa vadeli borçları ise 18 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti Üretiecğilietriem sirtmskuiiilklelkşuaElKeTfalaçeddbın,,utüçorsdirebüuiiıfinerıWrinnatnİHnğrğukldcşiiçryüığiiğuaWrniagsytiabtaliknTdinöeeül’mgiFdkiaouraK,lryvieaçnGaeğlyvTluleevgpoeledüiesePrnukrnasdkurruacnoacravikilBkgmea.peuelgmetiaoaylWukalssaerltBşıreilMsadinnloannutWiaaomğidddiağeeünkşlrleekaaFı. Buğdayda tehlike çanları Güneydoğu Anadolu’da Göbeklitepe’den dünyaya yayılan ve Türkiye’de 15 milyon kişinin geçim kaynağı olan buğday üretimi yerinde sayıyor WWF (Dünya Doğayı Koruma bolma tehlikesiyle karşı karşıya. Vakfı) Türkiye’nin Eti Siyez, kavıl Burçak ile birlikte ha ca ve gernik gibi zırladığı Türkiye’nin yok olma riski altın Buğday Atlası, 20’den daki buğday çeşit fazla yabani buğday tü lerini Türkiye’nin rüne ve 400’den fazla ıslah edilmiş buğday çeşidine ev sahipliği yapan Türkiye’deki riskle ÖYüzzleamk gündemine taşımayı amaçlayan proje, gıda güvenliği açısından Türkiye’nin ri ortaya koyuyor. buğday çeşitliliğini Buğday, dünyada en faz öne çıkarmayı, yerel buğday la üretimi yapılan ve tüketi çeşitlerinin karşı karşıya bu len tarımsal ürün ve dünya lunduğu tehlikelerle ilgili far üzerindeki milyarlarca in kındalık yaratmayı ve alınma sanın gıda güvenliği için en sı gereken önlemleri geliştir temel kaynaklardan biri ko meyi amaçlıyor. numunda. Türkiye’de 15 milyon kişi İlk 10 içindeyiz nin geçim kaynağı olan buğ Türkiye Buğday Atlası’nda dayın üretiminde son 30 yılda öne çıkan çarpıcı veriler şöyle: herhangi bir artış yaşanmaz 4 En büyük üretim AB ül ken, yaşamsal öneme sahip keleri ile Çin, Hindistan, ABD, buğdayın yerel çeşitleri kay Rusya, Kanada, Ukrayna ve Avustralya’da. 4 Türkiye, yılda toplam 20 milyon tonluk buğday üretimiyle dünyadaki ilk 10 ülke arasında. 4 Yaklaşık 2.9 milyon işletme, yani çiftçi üretim yapıyor. 4 2006’da 8.49 milyon hektar olan buğday alanı yüzde 6.7 azalarak 2014’te 7.91 milyon hektara geriledi. WWFTürkiye Genel Müdürü Tolga Baştak da, “Eski buğday çeşitlerimizin kullanımının azalması ve yetiştirilmemesi, arazi kullanımında yapılan hatalar ve doğal habitatların tahrip edilmesi nedeniyle buğdayın yabani akrabaları ve doğal yaşam alanları büyük bir hızla azalıyor. Oysa genetik çeşitliliğin korunması hem günümüzün sigortası hem de gelecek nesillerin güvencesi” diye konuştu. Özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu ağustos sonu itibarıyla 12.3 milyar dolar artarak 207.9 milyar dolara ulaştı. Ticari krediler hariç kısa vadeli borç ise 2.4 milyar dolar azalarak 18.1 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamaya göre borçluya göre dağılıma bakıldığında, bankaların kredi biçimindeki borçlanmalarının 1.2 milyar dolar, tahvil ihracı biçimindeki borçlanmalarının ise 1.1 milyar dolar arttığı dikkati çekti. Aynı dönemde, bankacılık dışı finansal kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları ise 730 milyon dolar azaldı. 207.9 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun döviz kompozisyonuna bakıldığında ise, yüzde 58.3’ünün ABD Doları, yüzde 34.5’inin Avro, yüzde 5.1’inin Türk Lirası ve yüzde 2.1’inin ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu görülüyor. l Ekonomi Servisi Hazine’den yeni tahvil ihracı Hazine Müsteşarlığı, dolar cinsinden Ekim 2026 vadeli tahvilin yeniden ihracı için bankaları yetkilendirdi. Hazine Müsteşarlığı’nın web sitesinden yapılan açıklamada, 2016 yılı dış finansman programı çerçevesinde dolar cinsinden Ekim 2026 vadeli tahvili artırımı için bugün Citigroup, HSBC ve J.P. Morgan’a yetki verildiği belirtildi. Bloomberg’e konuşan bir kaynağın verdiği bilgilere göre, tahvil faizi için fiyat beklentisi yaklaşık yüzde 4.9. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Türkiye tipi sivil darbe Eğer 28 şubat süreci postmodern bir askeri darbe ise, uzun bir zaman dilimi içinde var olan hukuk devleti düzeninin sayısız anayasal, yasal hukuk maddeleri ayaklar altına alınarak fiilen uygulanmakta olduğu “kaçınılmaz gerçeklik” olarak iktidarları cephesi tarafından sık sık itiraf edilen “başkanlık rejimi”; “Bari fiilen geçerlilik kazandırdığımız bu rejimi hukuka uyarlayalım...” teziyle yeniden gündeme gelen “Türkiye tipi başkanlık ‘modeli;’ evrensel insan hakları, hukuk devleti, demokratik sayılabilecek rejimler düzenlerini, hem hukuksuz fiili uygulamaları ile hem de hukuka uyarlama projeleri ile... ayaklar altına alan postmodern bir sivil darbenin...” ağır örneklerini oluşturmuyorlar mı? Velevki, 14 yıllık iktidarları icraatları içinde, iktidarları ortaklığında kamunun silahlı, yargı güçleri de içinde tüm kurumlarında kilit noktalara yerleştirdikleri, ancak “17 Aralık yolsuzluklar gündemli yargı operasyonları...” ile ülkemizin geleceği rejimimiz için kuşkusuz en büyük tehditlerden biri; “15 Temmuz FETÖ’cü askeri kadroların dıştan, üst akıldan da desteklenmiş yarım kalan askeri darbesinin...” sonucu siyasal İslamcı iktidar ortaklığı işbirliği bir daha gündeme gelmeyecek sonuçları ile ortadan kalkmış olsun... HHH Ülkemizin, laik Cumhuriyetimiz, rejim ve demokrasimiz, hukuk devleti düzenimizi tehdit eden icraatları bağlantılı, iktidarlarını hiç desteklememiş, dışlanmış, ötekileştirilmiş diğer yarısı, savundukları değerler, ülkemizin geleceği kaygıları ile kuşkusuz, koşulsuz FETÖ’cü darbenin karşısında durdular. Siyasileri tüm çıkışları, milletvekilleri bombalanan Meclis’teki duruşları, tüm sivil toplum örgütlü güçlerinin çıkışlarıyla... “Yenikapı ruhunda buluşma”, liderliğin, Diyanet’in, AKP’nin bal gibi de çok ayrımcı çağrılarını görmezlikten gelerek, halk yığınları olarak darbeye karşı demokratik duruşlarını “bayraklı eylem direnişlerine siyasal kimliklerini yok sayarak ayrımsız katılmalarıyla” kanıtladılar... Ülkemizin geleceği adına evrensel insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokratik ortak duruş, yürüyüş için, yarım kalan FETÖ’cü kanlı askeri darbe gerçek bir fırsat değil mi? HHH Bu fırsatçılık siyaseti, gözü kara; “FETÖ’cülerden kurtulma” adına bağlı olduğumuz evrensel insan hakları, hukuk devletimizin ilkelerini, (olağanüstü durumlar) gerekçeli yok sayma, sayısız hak hukuk ihlalleri neyin nesi? Dünya çapında dünyayı, Ortadoğu’yu yeniden kirli çıkarlarda pervasız paylaşma adına, ülkemize yönelik üç koldan kanlı terör saldırılarına bu kadar açık, kirli güç destekleri verilirken? Ülkesini seven aklı başında olan her birey ve sivil, siyasal örgütlenmeleri, Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına, kaosuna çekilmesi suçlarında liderliğin, AKP iktidarlarının suçlarıyla hesaplaşmanın zamanı olmadığını görüp, evrensel ölçekte savunulmasından vazgeçilemeyecek adımlar için iktidarları duruşlarına tam destek verirlerken... Ortak iktidarları yürüyüşlerinde, “inanç özgürlükleri, haklarının savaşımı, mağduriyetin ortadan kaldırılması...” paravanasında, her türden kirli çıkar oyunlarında... İktidarları adına tek mezhep, yaşam tarzının seçmenleri ittifakında... İktidarı ele geçirip tüm kamu kurumlarında haksızhukuksuz çıkar savaşlarından, kamu kaynaklarından haksız hukuksuz pay kapma yarışlarında... Aralarında kirli iktidar, çıkar savaşları yaşandığında, birbirlerine yapabildikleri kötülükleri, acımasızlıkları, frenlenemez kinle yaşananları... Tüylerimiz diken diken olmadan izleyebilmek, insanlık, ahlak dini İslamın değerleri adına da ürkmemek elde değil... Irkçılık, kör inanç kullanılarak örgütsüz, bilinçsiz, yoksul, çaresiz, eğitimsiz dünyalıların güdülenerek birbirlerine kırdırılmaları bu kadar kolay olmasaydı... Zengin kuzey dünyasının giderek sayıları azalan çok uluslu tekeller, ülkeler adına, milyarlarla dünyalıyı sürekli en dibe, yoksulluğa, çaresizliğe çekebilmeleri böylesine kolay olabilir miydi? Neden en çok, en son ahlak dini, Peygamberi’nin Kuran’ının gerçekleri yok sayılarak, en kanlı terör örgütlenmeleri, mezhep savaşları odaklı en kitlesel Müslümanlar birbirlerine kırdırılmaktalar? Ülkemiz yol ayırımında... Ya laik Cumhuriyet, hukuk devleti, demokrasinin ilkelerinde, Türkiye tipi sivil darbe düzeninden çıkışta buluşulacak... Ya dası yok... Ortadoğu bataklığının ırklarmezhepler kanlı iç savaşları bataklığına gömülecek... SPK ve BDDK için ilk kazma vuruluyor Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) binalarının temeli bugün Başbakan Binali Yıldırım’ın katılacağı törenle Ataşehir’de atılacak. İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar, “Finans merkezi ile İstanbul dünyada fon akımlarının anayollarından biri olacak. Dünyanın parası İFM ile İstanbul’a akacak” dedi. Çağlar, İFM’nin rakip kentlerdeki finans merkezleri içinde öne çıkabilmesi için pozitif ayrımcılığa tabi tutulmasının yararlı olacağını vurgulayarak, “Fiziki altyapının yanında yasal altyapı olarak da özel bir teşvik mekanizmasının kurgulanmasında büyük fayda var” diye konuştu. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle