23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 12 Ekim 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘ Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’dan ohal uyarısı ‘Türkiye saygı duymak zorunda’ DUYGU GÜVENÇ Türkiye’nin “Onlarda da OHAL var, uzatıyorlar” diyerek örnek gösterdi ği Fransa’nın Cumhurbaşkanı François Hollande’dan Türkiye’ye uyarı geldi. Av rupa değerleri için Av rupa Konseyi’nin (AK) önemini vurgulayan Hollande, “Türkiye 15 Temmuz gecesi bir darbe yaşadı. OHAL ilanına rağmen hepi mizi birleştiren ortak ilkelere saygı duymak, hukuk devletinin ge reğini yerine getirmek zorundadır” dedi. Av Hollande rupa Konseyi Parla menterler Meclisi’nin (AKPM) konuğu olan Hollande, ülkesindeki OHAL çerçe vesinde ev aramalarının yapılabildiği ni, evden çıkış yasağı konulduğunu be lirtirken, “Ama bunlar ancak hâkim ka rarıyla ve parlamentonun denetimin de yapılabiliyor. Bundan (OHAL) en kı sa zamanda çıkmaya çalışıyoruz; sürek li olamaz” dedi. l STRAZBURG ‘Art niyet ararız, umurumuzda değil’ Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhuriyet’in dün manşetten Avrupa Yargı Konseyi’nin HSYK’nin gözlemciliğini askıya alacağını duyurması ile ilgili olarak “Gerçekleri gördükleri halde bu kararı alacaklarsa art niyet ararız. O tür kuruluşlarla işimiz olmaz, umurumuzda değil” değerlendirmesini yaptı. MUHALEFET TEPKİ GÖSTERDİ 3 aylık tezkere Meclis’ten geçti OHAL’in süresinin 3 ay daha uza tılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edildi. CHP ve HDP’nin ret oyu kullandığı görüşmeler sırasında, milletvekilleri arasında sık sık tartışma yaşandı. TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında söz alan CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, gerekçe sunulmadan Meclis’e gelen tezkereyi eleştirerek, “3 aydan sonra neden 3 ay daha OHAL’in uzatıldığının gerekçesini Türkiye’nin bilmek hakkıdır” dedi. Gök, “OHAL’i uzatıyorsunuz, peki bu mağduriyetler önlenebilecek mi? İktidarın uygulamaları kaygı verici. Bu, Türkiye’yi onarılamaz tazminat davalarıyla karşı karşıya bırakacak. OHAL’in bir an önce sona ermesi, Meclis’in çalışır halde olması en gerçekçi yoldur” dedi. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise OHAL sürecinin “muhaliflerin tasfiyesine dönüşmemesi gerektiğini” belirterek, ‘Yurtta Sulh Konseyi’nin ortaya çıkarılması gerektiğini ifade etti. Akçay, “Binlerce kişi tutuklanırken, örgütün tepe yönetiminin kalması toplumdaki adalete yönelik güveni zedeleyecektir” dedi. HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, “Bu yaptığınız şey tek adam rejiminin kılıfını Türkiye halklarına yutturmaya çalışmaktır” dedi. Baluken, “3 ay boyunca ne yaptınız? Siyasi ayağını netleştirdiniz mi? Ordu komutasından, MİT Müsteşarı’ndan, ‘Enişte’ye kadar vatandaşın merak ettiği konuları cevaplandırdınız mı” diye sordu. ‘Yüzleşme’ tartışması Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise OHAL’in uzatılmasına ihtiyaç olduğunu söyleyerek çıkarılan KHK’lerle reform yapıldığını ileri sürdü. Gülen’i övdüğü bir konuşmasının anımsatılması üzerine, Bozdağ, o dönemde FETÖ’nün bir ihanet şebekesi olduğuna ilişkin bir bilgisinin olmadığını, gerçeği gördükten sonra da çok net konuştuğunu söyledi. CHP’li Levent Gök’ün, “Önce siz FETÖ’yle yüzleşin” demesi üzerine Bozdağ, “Yüzleştik” diye bağırdı. l ANKARA/Cumhuriyet 4 askere daha ret Yunanistan, darbe girişiminin ardından kaçan sekiz askerden dördünün daha yaptığı iltica başvurusunu olumsuz yanıtladı. Yunanistan daha önce üç askerin sığınma talebini reddetmişti. Başvurusu reddedilen askerlerden biri, bu kararı temyize götürürken; sığınma taleplerini ele alan kurul, sekizinci askerin başvurusu hakkında henüz karar vermedi. Bulduk’a tutuklama FETÖ soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Oktay Bulduk, çıkarıldığı mahkeme tarafından “Terör örgütü üyeliği” suçundan tutuklandı. l İSTANBUL haber 5 OHAL’i ‘olağan’GAEHKLUPGK’NİUTİLNKERİ yapan düzenleme Ceza hukukunu döneme göre bir araç gibi kullanmak için sürekli değişiklikler yapan hükümetin açıklamaları OHAL sürecinin sadece kâğıt üzerinde biteceğini gösteriyor AKP hükümetinin iktidara geldiği 2002 yılından beri sürekli uğraş alanlarından biri de ceza mevzuatına yönelik düzenlemeler oldu. İktidarının ilk yıllarında “AB’ye uyum” adı altında yapılan ve hak ettiğinin çok ötesinde cilalanarak top luma sunulan kısmi iyi leştirmelerini 1 Haziran 2005’ten itibaren tüm ce za mevzuatını değiştiren KEMAL GÖKTAŞ temel kanunların yürürlüğe girmesi izledi. O tarihte hukukçuların özellikle “terör” ve “Anayasal düzene karşı suç lar” bölümlerine yaptığı itirazlar, muha lefeti de saran “devletlü” bakış açısı ne deniyle de etkili olmadı. Bu değişiklik lere dayanılarak yapılan soruşturmalar la siyaset alanının hukuk aracılığıyla di zayn edildiği bir tür “hukuk darbesini”, 2007 sonrası cemaathükümet ortaklığı ile geliştirilen ve her biri “düşman ceza hukukunun” önemli pratiklerinden olan dava pratikleriyle yaşadık. AKP, cemaatle yollarını geri dönül mez biçimde ayırdığı 1725 Aralık’tan sonra da ceza mevzuatında “ihtiyaca binaen” değişiklikler yaptı. İlk etap ta cemaatçi polis ve savcıların yarattı ğı tehlikeyi bertaraf etmek için yetki lerini sınırlayan ve sanık/şüpheli le hine yapılan düzenlemeler, 1725 Ara lık tehlikesi geçtikten sonra cemaatin üstüne gidebilmek için tersi yönde de ğiştirildi. Yasama faaliyetindeki temel amaç “suçla ve suçlulukla mücadele ederken temel hak ve özgürlükleri ko rumak” olmayınca, yapılan değişik ler yeni mağduriyetler ve sistemde aç mazlar üretmeye devam etti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın önceki gün açıkladığı son ceza taslağı da önce kiler gibi hukuku araçsallaştıran iktida rın siyasi hedeflerine uygun bir dizi de ğişiklik öneriyor. En temel önerme ola rak şu söylenebilir: Ceza Kanunu ve Ce za Usul Kanunu’nda değişiklik yapılma sına ilişkin kanun taslağındaki düzen lemeler OHAL’i olağanlaştırma amacı nı taşıyor. Taslakta bu amaçla yapıldığı FETÖ operasyonları kapsamında on binlerce kişi gözaltına alındı, tutuklandı ya da işinden uzaklaştırıldı. Savcıya, polise geniş yetkiler Savcılara, mahkeme kararı olmadan, bilgisayarlarda arama ve el koyma yetkisi verilmesi, kopyalamanın uzun sürecek olması veya teknik zorlukların bulunması gerekçeleriyle bilgisayar ve kütüklerine el konulabileceğine ilişkin düzenleme, geçen yıllarda dijital deliller nedeniyle mağdur olan yüzlerce insan düşünüldüğünde yeni tehlike çanlarının çaldığını haber veriyor. Daha önce savcıda olan, şüphelinin aynı olayla ilgili yeniden ifadesini alma yetkisinin polise verilmesi, şüpheliler üzerinde yargısal denetimin olmadığı bir baskıya kapı aralıyor. Mahkemelerin sanığın veya katılanın mahkeme huzuruna ge tirdiği tanığı dinleme zorunluluğunun kaldırılması da adil yargılamayı doğrudan etkileyecek bir değişiklik. Ergenekon davasında getirilen tanıkların mahkemece dinlenmemesi önemli bir eleştiri konusu olmuşken hükümet, cemaat yargısının keyfi tutumunu yasal düzenleme haline getirerek benzer şekilde iddianamelerin tamamının değil eylem, delil ve hukuki nitelemelerin okunmasıyla yetinilmesi de şüphelilerin haklarındaki iddiaların tamamını mahkemede duyma haklarını elinden alacak. Benzer şekilde darbe davalarında kolaylık sağlamak için duruşmaların il sınırları içinde başka bir yerde yapılabilmesine iliş kin düzenleme, örgüt suçlarından tutuklu olanların tahliye taleplerinin hâkimce 3 yerine 15 gün içinde değerlendirilebilmesi, terör ve darbe suçlarından yakalanan askerlerin Emniyet’in nezarethanelerinde ve sivil cezaevlerinde kalmaları yeni dönem yargısının ihtiyaçları doğrultusunda pakete giren düzenlemeler olacak. AKP’nin ceza hukukunda “uzlaşma” ısrarı hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarının uzlaşma kapsamına alınmasıyla kendini gösterecek. Yani mağdur, hırsızla belli bir bedel karşılığı anlaşırsa hırsız ceza almaktan kurtulacak. Bu da “kısas” anlayışının ceza hukukuna girmesi anlamına geliyor. açık olan düzenlemelerin başında darbe ve “terör” davalarını etkileyecek değişiklikler geliyor. Mağdur üreten sisteme dönüş İletişimin izlenmesi (telefon dinleme, internet takibi...), arama, el koyma, teknik araçlarla izleme gibi kritik konularda karar verme yetkisi 3 kişilik ağır ceza mahkemesi heyetinden alınarak sulh ceza hâkimine verilecek. Yani özel yetkili mahkemeler döneminde de tek hâkimle karar verilmesi nedeniyle çok sayıda mağdur üreten sisteme geri dönülecek. Ağır cezanın 3 üyesinin oybirliği şartı araması nedeniyle kişi hakları için güvence olarak görülen sistem, 1725 Aralık’tan sonra cemaatin savcı ve polislerine karşı getirilmişti. Firari darbe sanıklarına ilişkin soruş turmada mallarına el koyma, şirketlerine kayyım atama yetkisinin KHK’lerden CMK’ye taşınması da olağan dönemin OHAL’leştirilmesinin en önemli örnekleri oldu. Yine suçların terörizmle ilişkilendirilerek ağır ceza ve infaz koşullarına tabi kılınması “Suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçunun, nispi terör suçları kapsamına alınmasıyla” kendini gösterecek. l ANKARA Diyanet özeleştiri istedi ‘daha çok yetki’ talep etti Diyanet İşleri Başkanlığı’nca hazırlanan raporda ‘Herkesin hatası var’ denirken FETÖ’nün devlet imkânlarından güç devşirdiği vurgulandı SİNAN TARTANOĞLU Diyanet İşleri Başkanlığı, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından hazırladığı FETÖ raporunda, devleti ve siyaseti eleştirdi, özeleştiriye çağırdı. Diyanet, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Ankara’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı Olağanüstü Din Şurası’nda alınan kararları raporlaştırdı. “Din İstismarı Hareketi FETÖ/PDY” başlıklı raporda dikkat çeken başlıklar şöyle: Devletten güç devşirdi: Zahidane, mütevazı bir hayat görüntüsü veren örgüt, dershanelerin ve bilhassa yurtdışındaki okulların açılmasından sonra hem zenginlerden hem de devlet imkânlarından sayısız maddi güçler devşirmiştir. Gençlik yıllarından itibaren politikaya sözde mesafeli duran Gülen, siyasetle temasını sürekli güç ve menfaat teminini hedefleyerek faydacı ve pazarlıkçı bir çizgide yürütmüş, böylece adım adım seçilmeden muktedir olma stratejisi izlemiştir. Mehmet Görmez Montaj ve şantaj: Önceleri sözde hizmet hareketi iken, doksanlı yıllardan itibaren cebir, hile, entrika, montaj ve şantaj veya psikolojik baskı yöntemleri ile tahsil edilen bir himmet hareketine dönüşmüştür. Kişilerin özel hayatından bilgiler ve görüntüler elde ederek bunları çeşitli hile ve montajlarla işleyip bir şantaj aracı olarak kullanmışlardır. Bu nedenle masum insanları görevden alma, hapse atma gibi illegal eylemlerle, çok sayıda mağduriyet üretmiş, kendilerine engel olmak isteyen ya da örgüt mensubu olmayan çok sayıda kişinin işini/kariyerini, itibarını, özgürlüğünü ve hatta hayatını kaybetmesine sebebiyet vermiştir. Esaslı özeleştiri: Yapının teşekkülünde, gelişmesinde ve bugünlere gelmesinde toplumun bütün kesimlerinin esaslı bir özeleştiriye ihtiyacının olduğu açıktır. Bu noktaya nasıl gelindiği sorusuna cevap ararken, benzer durumların ortaya çıkmaması için Gülen’in suiniyeti kadar, ilgili herkesin ihmal ve kusurunun olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Diyanet genişlemeli: Dinin istismarı ve suiistimali ile din görünümlü hareketlerin halkın inanç ve duygularını sömürmesinin engellenmesi; muhtemel, din, mezhep ve meşrep çatışmalarının önüne geçilmesi; toplumsal huzur ve birliğin temin edilmesi adına Başkanlık yasal yetki ve sorumlulukları genişletilmeli ve tahkim edilmelidir. Cami gençlik kolları: Camilere bağlı gençlik kolları oluşturulmalı; il ve ilçelerde gençlik rehberi adıyla yeterli kadrolar ihdas edilmelidir. DARBE KOMİSYONU Gülen önerisine AKP’den çark MAHMUT LICALI TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’nda geçen hafta AKP’li Serkan Bayram’ın gündeme getirdiği Fethullah Gülen’in dinlenilmesi konusunda AKP çark etti. Komisyon Başkanı Reşat Petek, terör örgütlerinin dinlenmesinin söz konusu olamayacağını dile getirdi. Komisyonun dünkü toplantısında dinlenilmesi talep edilen isimlere yönelik öneriler sunuldu. CHP’li Aytun Çıray ve HDP’li Mithat Sancar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eniştesi Ziya İlgen’in komisyona bilgi vermesi önerisinde bulundu. Toplantıya ara verildi HDP’li Sancar’ın, AKP’li Hüseyin Kocabıyık’ın sosyal medyada HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’a hakarette bulunduğunu anlatırken Komisyon Başkanı Petek mikrofonu kapatarak Sancar’ın konuşmasını yarıda kesti. Sancar, Kocabıyık hakkındaki FETÖ’cü olduğu iddialarına yönelik açıklama talep etti. Kocabıyık, “Ecevit, Demirel, Özal gibi milyonlarca insanı nasıl kandırdılarsa, biz de millete hizmet ediyor diye güvendik” dedi. CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun “Rahmetli olmuş kişiler hakkında konuşma” diye araya girmesi üzerine çıkan sözlü tartışmada iki vekil birbirinin üzerine yürüyünce toplantıya ara verildi. l ANKARA Bozdağ, iade talebi için ABD’ye gidiyor Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Fethullah Gülen’in iadesi konusunda görüşmeler yapmak üzere 25 Ekim’de ABD’ye gideceğini söyledi. TBMM’de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bozdağ, Gülen’in iadesine ve geçici tutuklama talebine ilişkin 2627 Ekim’de ABD Adalet Bakanı Loretta Lynch ile görüşeceğini belirtti. Saray’da kura töreni Hâkim ve cumhuriyet savcısı adaylarının kura töreninin Saray’da yapılacak olmasına dair Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirisinin anımsatılması üzerine Bozdağ, yargı görevi yapanların bağımsızlı ğı ve tarafsızlığının toplantı yaptığı yere göre değil, verdiği kararlara göre değerlendirildiğini kaydetti. Bozdağ, “Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapıldığı zaman yargı bağımsızlığı zarar görmüyor da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılınca mı zedeleniyor?" diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Gülen evleniyor’ iddiası Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur, dünkü yazısında Fethullah Gülen’in evlilik hazırlığı yaptığını öne sürdü. Gülen’in bu meseleyi ilk olarak yeğeninin eşi Cevdet Türkyolu’na açtığını iddia eden Fuat Uğur, eş adayının da 6 ay önceden belli olduğunu öne sürdü. Fuat Uğur bu bilgiyi Ümit Akdemir’den aldığını söyledi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle